Tunus Cumhurbaşkanı, yargıyı ‘adalete suikast düzenlemekle’ suçladı

Tunus Cumhurbaşkanı Said, dün Kartaca Sarayı'nda Fransa Cumhurbaşkanı Macron'un Özel Temsilcisi Gilles Kepel’i kabul etti (AFP)
Tunus Cumhurbaşkanı Said, dün Kartaca Sarayı'nda Fransa Cumhurbaşkanı Macron'un Özel Temsilcisi Gilles Kepel’i kabul etti (AFP)
TT

Tunus Cumhurbaşkanı, yargıyı ‘adalete suikast düzenlemekle’ suçladı

Tunus Cumhurbaşkanı Said, dün Kartaca Sarayı'nda Fransa Cumhurbaşkanı Macron'un Özel Temsilcisi Gilles Kepel’i kabul etti (AFP)
Tunus Cumhurbaşkanı Said, dün Kartaca Sarayı'nda Fransa Cumhurbaşkanı Macron'un Özel Temsilcisi Gilles Kepel’i kabul etti (AFP)

Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said, Adalet Bakanı Leyla Ceffal ile yaptığı görüşmede Tunus yargısını sert bir şekilde eleştirdi. Bazı hakimleri ‘adalete suikast düzenlemekle’ suçlayan Cumhurbaşkanı Said, Tunus'ta yargının, Yüksek Yargı Konseyini fesheden ve yerine geçici bir konsey oluşturulmasını öngören bir cumhurbaşkanlığı kararnamesi yayınlanmasına rağmen ‘henüz tam olarak iyileşmediğine’ dikkati çekti. Cumhurbaşkanı Said ayrıca Cumhuriyet Başsavcılığını darbe girişimine öncülük eden siyasiler, diasporada paralel bir meclis kurmak isteyenler ve Tunus'ta ulusal kurtuluş hükümeti ilan edenlere karşı harekete geçmeye çağırdı. Savcılığı harekete geçmemekle suçlayan Cumhurbaşkanı Said, “Cumhuriyet Savcısı nerede? Neden harekete geçmiyor?" diye sordu. Devlet yönetiminin bir oyun olmadığını ve bazı hakimlerin şu an adalete suikast düzenlediğini söyleyen Tunus Cumhurbaşkanı, bazı hakimlerin bazı dosyalarla ilgili değerlendirmeleri herhangi bir takvim belirlemeden ertelediğine dikkati çekti. Bunu ‘adalete düzenlenen bir suikast’ olarak niteleyen Cumhurbaşkanı Said, “Gerçek ortada. Hak gaspı olduğu ortada. Buna bir son verilmeli” ifadelerini kullandı.
Adalet Bakanı ile Kartaca Sarayı'nda yaptığı görüşmede, yargının statüsüne ve işleyişine değinen Cumhurbaşkanı Said, bağımsız ve etkin bir yargının temellerinin atılması ve hukukun herkese eşit koşullarda uygulanmasına öncelik verilmesi gerektiğini vurguladı.
Öte yandan Tunus Genel İşçi Sendikası (UGTT) Genel Sekreter Yardımcısı Sami et-Tahiri, ülkedeki siyasi krizi çözmek amacıyla UGTT ve hükümet yetkililerinin bir araya geldiği bir toplantı yapıldığını ve toplantıda olumlu gelişmeler kaydedildiğini açıkladı. Tahiri, düzenlediği basın toplantısında, “Toplantı sırasında sahada pratiğe dönüşmeyi bekleyen birkaç önemli nokta üzerinde anlaşmaya varıldı” ifadelerini kullandı. Toplantıda dört temel konunun ele alındığına işaret eden Tahiri, bunlardan ilkinin hükümet yetkililerinin, UGTT ile müzakerelerin başlamasından önce daha önceki müzakere süreçlerini sekteye uğratan meseleler üzerinde anlaşma yapılmasını şart koşan bir hükümet bildirisinin yayınlanması olduğunu söyledi.



Sudanlı bir kadın, Tunus'tan çöl bölgesine sürüldüklerinde yaşadığı zorlu süreci anlattı

Sudanlı hemşire Tefaul Ömer (Reuters)
Sudanlı hemşire Tefaul Ömer (Reuters)
TT

Sudanlı bir kadın, Tunus'tan çöl bölgesine sürüldüklerinde yaşadığı zorlu süreci anlattı

Sudanlı hemşire Tefaul Ömer (Reuters)
Sudanlı hemşire Tefaul Ömer (Reuters)

Sudanlı hemşire Tefaul Ömer, Tunuslu yetkililer tarafından tutuklandıklarını ve Libya sınır bölgesine atıldıklarını söyleyen diğer 14 göçmenle birlikte kavurucu çöl güneşinin altında bitkin bir şekilde otuyordu. 

Bebek bekleyen Tefaul, Libya sınır devriyesi tarafından bulunmadan ve kendilerine su ve yiyecek verilmeden önce Sudan, Senegal, Gana ve Mali'den bir grup kadın ve erkeğin dört saat yürüdüğünü söylüyor. Reuters’a konuşan Tefaul, çölde yaşadığı sıkıntıların doğmamış çocuğunu etkilemesinden ücra bölgelerde oldukları sırada oldukça korktuğuna değiniyor. 

Göçmenler, Libya sınır muhafızları ve insan hakları grupları Tunus makamlarını, göçmenleri yazın en sıcak döneminde sınırdan kasaba ve köylerden uzaktaki çorak vahşi doğaya göndermekle suçluyor. Libyalı yetkililer, çölde ölen göçmenlerin cesetlerini bulduklarını açıklarken, Tunus İçişleri Bakanlığı, göçmenlerin çöle yollandığı iddialarını reddediyor. Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said ise bu yöndeki verileri, ülkesini itibarsızlaştırmayı amaçlayan yanıltıcı bilgiler olarak nitelendiriyor.

Reuters'ın sorularını yanıtlayan Tunus İçişleri Bakanlığı sözcüsü Fâkir Buziğaye, Tunus'un Afrikalı göçmenleri sınır dışı ettiği yönündeki suçlamaları reddettiğini söyledi. Çölde mahsur kalanların buraya nasıl geldiği sorusuna ise “Yasal koşulları sağlayanların Tunus'a girişine izin verilecek. Tunus, sınırları dışında olanlardan sorumlu değildir” dedi.

Eşi Yasin Adam ile birlikte Tunus’un Zarzis beldesinde yaşayan 26 yaşındaki Tefaul Ömer, kendilerini İtalya'ya götürmeleri için kaçakçılara vermek üzere para biriktiriyor. Geçtiğimiz hafta polisin diğer göçmenlerle birlikte kendilerini tutuklayıp sınıra götürdüğünü ifade eden Ömer, polisin erkekleri darp ettiğini, gruptaki herkesin telefonlarını aldığını ve onları çölde bıraktığını anlattı.

Uluslararası Göç Örgütü (IOM), örgütün diğer kurumları ile birlikte bulundukları yerin yakınlarında Libya'nın el-Assa şehrinde bir hükümet tesisinde yaklaşık 300 kişiye gıda ve tıbbi yardım sağladığını bildirdi. Libya’daki IOM’da görevli Giacomo Terenzi, sınırdaki durumun çok karmaşık olduğunu söyledi. Assa'ya yaklaşık 35 kilometre uzaklıktaki bir kıyı bölgesi olan Ras Cedir'de hala yaklaşık 350 göçmenin mahsur kaldığı öngörülüyor.

Geçtiğimiz ay IOM ve Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği (UNHCR), Tunus'ta uzak ve ıssız sınır bölgelerine veya sınırın ötesine itilen yüzlerce göçmen, mülteci ve sığınmacının güvenliğinden derin endişe duyduklarını bildirdi. Çöl sınırlarından sınır dışı edilme haberleri ilk olarak temmuz ayı başlarında bildirildi. Öncesinde ise küçük teknelerle İtalya'ya yasadışı yolculukların ana hareket noktası olan kıyı kenti Safakes’te (Tunus) bölge halkı ve göçmenler arasında çatışmalar kaydedildi.

Tunus'ta yaşayan binlerce göçmen bu yıl Avrupa'ya gitmeye çalıştı. Nitekim Cumhurbaşkanı Kays Said, göçmenlerin varlıklarının Tunus'un demografik yapısını değiştirme planının bir parçası olduğunu iddia etmiş, şubat ayında göçmen karşıtı bir kampanya başlatmıştı. Afrika Birliği (AfB) tarafından kınanan ve ırkçı olarak adlandırılan bu kampanya, Sahra Altı Afrika ülkelerinden gelen göçmenlere yönelik bir saldırı dalgasına yol açtı.

Tunus'un yaklaşımına yönelik eleştirilere rağmen, Avrupa Birliği (AB) geçen ay yaptığı açıklamada, ülkeye insan kaçakçılığıyla mücadeleye yardımcı olması ve sınır yönetimini iyileştirmesi için en az 100 milyon euro verileceğini açıkladı.

İnsan hakları grupları ise AB’yi Libya'daki göçmen uygulamalarına verdiği destek nedeniyle eleştiriyor. Nitekim göçmenlerin barındığı merkezleri silahlı gruplar kontrol ediyor. Uluslararası Af Örgütü ve İnsan Hakları İzleme Örgütü bu yönde işkence suçlarını belgelemişti. Ancak Libya hükümeti bu merkezlerde işkence yapıldığını reddediyor. Tefaul, kendisi ve beraberindekilerin Trablus hükümeti Savunma Bakanlığı’nın 19. Tugay’ına bağlı Libya sınır muhafızlarından su ve yiyecek aldığını söyledi. Devriye ekiplerinin kendilerini bulduğunda yerde yattıklarını, dudaklarının uçukladığını, ten renklerinin griye döndüğünü ekleyen Tefaul, kavurucu güneşi ve kum yüklü kuvvetli rüzgarlardan korunmak için başlarını eşarplarla örttüklerini belirtti.

23 yaşındaki Kufi Musa ve 20 yaşındaki eşi Blessing David de Tefaul’un grubundaydı. Şarku'l Avsat'a konuşan ikili, üç ay önce Cezayir üzerinden Tunus'a geldiklerini, Avrupa'ya seyahat etmeyi umduklarını ancak seyahat edecek parayı bulamadıklarını söylüyor. Musa, üzgün bir halde, “Kendimi hayal kırıklığına uğramış, umudunu kaybetmiş hissediyorum. Şu an sadece Gana'ya dönmek istiyorum. Beni ve eşimi kovdular, korkunç koşullar altında çölde yürümemize izin verdiler” ifadelerini kullandı.