İran’da protesto gerilimi artıyor

Tahran yönetimi, müzakerelerin başarısızlığına ilişkin endişeler sürerken gösterilerin patlak verme olasılığına karşı hazırlıklara başladı.

İran'ın güneybatısındaki Ahvaz Temmuz 2021’de su kıtlığına karşı protestolara sahne olmuştu.
İran'ın güneybatısındaki Ahvaz Temmuz 2021’de su kıtlığına karşı protestolara sahne olmuştu.
TT

İran’da protesto gerilimi artıyor

İran'ın güneybatısındaki Ahvaz Temmuz 2021’de su kıtlığına karşı protestolara sahne olmuştu.
İran'ın güneybatısındaki Ahvaz Temmuz 2021’de su kıtlığına karşı protestolara sahne olmuştu.

İran’da artan gıda fiyatları, su kıtlığı gibi çevresel sorunların daha da kötüleşmesi ve Viyana müzakerelerinin başarısız olacağına ilişkin endişelerin hız kazanması yetkililerde halkın protesto gösterileri düzenleme ihtimaline yönelik endişeye neden oldu. Şarku’l Avsat’a açıklamalarda bulunan İranlı kaynaklar, söz konusu endişeler doğrultusunda güvenlik servislerine ve yargı makamlarına üç ay için  gösterilere karşı hazır olunması yönünde ‘gizli direktifler’ verildiğini aktardılar.
Yargıdan bir kaynak, yetkililer tarafından verilen talimatların, özellikle ekmek gibi temel gıda fiyatlarındaki enflasyon artışı yüzünden öfkenin artmasıyla birlikte ‘öncekilerdendaha şiddetli protestoların’ beklendiğine işaret ettiğini söyledi.

Geçen pazar İran'ın batısındaki Senendec kentinde protesto gösterisi düzenlendi. (Öğretmenler Sendikası Koordinasyon Komitesi)
Kaynaklara göre başta çevik kuvvet, emniyet merkezleri ve kontrol noktaları olmak üzere askeri ve güvenlik teşkilatları, şehirlerin giriş ve çıkışlarında devriyeleri gözle görülür bir biçimde artırdı.Bir kaynak, yetkililerin ‘mevcut durumun önceki yazdan daha endişe verici olacağını düşündüklerini’ aktardı.
Yetkililer, Eski ABD Başkanı Donald Trump'ın nükleer anlaşmadan çekilmesinden beş ay önce, eski İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani'nin seçilmesini takiben, Aralık 2017'de geçim sıkıntısı yüzünden patlak veren protestoların ardından halkın tepkisinin artmasından korkuyor. Kasım 2019'da hükümetten benzin fiyatlarını artırmaya yönelik sürpriz bir karar gelmesi, ikinci protestoların fitilini ateşlemişti. ABD yönetiminin nükleer anlaşmadan çıkmasının ilk yılında tüm petrol ihracatını yasaklama kararı alması İran’daki ekonomik krizi daha da kötüleştirmişti.

İran’ın batısında bulunan Hamedan kenti geçen pazar günü protestolara sahne oldu. (Öğretmenler Sendikası Koordinasyon Komitesi)
İran’daki onlarca şehir geçen pazartesi günü işçiler ve Milli Eğitim Bakanlığı çalışanlarının ortak protesto gösterilerine tanık oldu. Öğretmenler Sendikası Koordinasyon Komitesi ve işçi sendikaları, yetkililerin İran'da Öğretmenler Günü'ne denk gelen ‘İşçi sınıfının Uluslararası Birlik, Mücadele ve Dayanışma Günü’ mitinglerine katılan öğretmenlere ve işçilere yönelik gözaltı furyasını devam ettirdiklerini aktardı.
İran piyasaları, Washington tarafından eski İran Cumhurbaşkanı döneminde uygulanan ekonomik yaptırımların kaldırılması karşılığında Tahran'ı nükleer anlaşmadaki taahhütlerine geri döndürme amacıyla 2015 nükleer anlaşmasını yeniden canlandırmak için yapılan müzakerelerin sonucunu bekliyor.

Müzakerelerin başarısızlığı
Müzakereler, tarafların sona yaklaşıldığına ilişkin açıklamalarına rağmen 11 Mart’ta Rusya’nın son dakikadaki talepleri nedeniyle askıya alınmıştı. Rusya ile ilgili engelin aşılmasının ardından müzakereler, Tahran'ın Devrim Muhafızları Ordusu’nun (DMO) terör örgütleri listesinden çıkarılmasını istemesi engeliyle karşılaşmıştı.
Bir kaynak “İranlı yetkililer, kısa vadede bir anlaşmaya varamayacaklarını biliyorlar” derken mevcut hükümetin ‘imza atmadan müzakerelere devam etme’ yaklaşımını tercih ettiğine dikkat çekti.
İran Dışişleri Bakanı Hüseyin Emir Abdullahiyan dün Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin (BMGK) nükleer anlaşmaya ilişkin 2231 sayılı kararının uygulanmasını kolaylaştırmada arabulucu rolü üstlenen İrlandalı mevkidaşı Simon Coveney ile bir telefon görüşmesi gerçekleştirdi.
İran Dışişleri Bakanlığı tarafından yapılan açıklamada Abdullahiyan’ın şu sözleri aktarıldı:
“ABD tarafı, eski ABD Başkanı Donald Trump'ın hukuksuz davranışlarını düzeltmek için inisiyatif almalı ve siyasi girişimler yolunda adımlar atmalı. Kırmızı çizgilerimizi göz önünde bulundurarak nihai anlaşma noktasına ulaşmak için diplomatik yolu devam ettireceğiz. İran, siyasi girişimlerin yanı sıra yaptırımlarla ilgili müzakerelerde iyi, güçlü ve sürdürülebilir bir anlaşmaya varma arzusunu da göstermiştir.”
Coveney, İranlıları müzakereleri başarıya ulaştırmaya teşvik etmek için geçtiğimiz şubat ayının ortasında Tahran'ı ziyaret etmişti. İki yetkili arasındaki temas, Viyana müzakerelerinin Avrupa Birliği (AB) Koordinatörü Enrique Mora'nın müzakerelerdeki durgunluğu kırma girişimlerinin ortasında gerçekleşti.

Enflasyon
Nükleer dosyadaki gelişmelere paralel olarak İran piyasalarına yeni bir enflasyon dalgası vurdu. Durum orta ve yoksul sınıflarda öfkeye sebep oldu ve bu, İran hükümetinin ‘Kudüs Günü’ münasebetiyle düzenlediği yürüyüşlerde halkın attığı sloganlara da yansıdı.
İran hükümeti, geçen ay meclisteki muhafazakar müttefikleri tarafından yeni enflasyon dalgası nedeniyle eleştirilmişti. İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi, denetim birimlerine piyasaları nizama sokmak ve fiyat artışını kontrol altına almak için önlemler almaları yönünde bir talimat vermişti.
Ayrıca diplomatlar ve devlet medyasındaki yetkililer geçen ay İran'ın yabancı bankalardaki dondurulan varlıklarının yakında serbest bırakılacağına yönelik bilgiler yayınlayarak döviz ve altın piyasalarına ısrarla ‘olumlu’ mesajlar göndermeye çalışmışlardı.
İran devlet medyası, Reisi hükümetinin son sekiz ayda aldığı 'ekonomi  kararlarının' 'geçtiğimiz mart ayında yıllık enflasyon oranının yaklaşık yüzde 60'tan yüzde 46'ya düşmesini sağladığını' savundu. Reisi hükümeti geçen ay mal ithalatı için dolar alımını sübvanse etmeyi bırakmaya karar vermişti.
Tüm bunlara rağmen başta ekmek olmak üzere temel emtia fiyatlarının artmaya devam etmesinden dolayı İran'da endişeler derinleşti. İran devlet televizyonuna bağlı ‘Jame Jam Online’ sitesinin aktardığına göre Tarım Bakanlığı Temel Emtia Fiyatlarını Denetleme Birimi Genel Müdürü, ekmek fiyatlarının yükseldiğine ilişkin haberlerin sadece bir ‘söylentiden’ ibaret olduğunu söyledi.
Medyada iki gün önce çıkan haberlere göre bir ekmeğin fiyatı 3 bin tümenden 10 bin tümene çıktı. Bir çuval unun fiyatı da (40 kilogram) 260 bin tümenden 600 bin tümene yükseldi. Piyasalarda ‘makarna’ sıkıntısı olduğuna dair haberler de yayıldı. ‘Nameh News’ sitesi dün, İran'daki makarna fiyatlarının arttığına dair haberler yayınladı.
DMO’ya bağlı ‘Fars News’ ajansı iki gün önce yaptığı bir haberinde hükümetin un ve makarna fiyatlarının artırılması yönünde talimat verdiğini ve Ukrayna savaşının İran'da makarnanın pahalanmasına sebep olduğunu bildirdi.
Tahminlere göre İran’da vatandaş başına ayda ortalama yarım kilo makarna tüketiliyor. Dün İran'da serbest döviz piyasasını takip eden ‘Bonbast’ sitesinden alınan veriler, dolar kurunun 28 bin 250 tümene ulaştığını ortaya koydu.

Su krizi
Konunun hassas olmasından dolayı isminin açıklanmasını istemeyen yetkili bir kaynak, hükümetin su krizinin yaşam koşullarının kötüleşmesi ve temel emtia fiyatlarının artmasıyla aynı zamana denk gelmesinden dolayı endişeli olduğunu aktardı.
Yargı makamından bir kaynak, İran Enerji Bakanlığı'nın yaz gelmeden barajlardaki su seviyesinin yüzde 60 oranında azaldığını açıklamasıyla birlikte ülkedeki su kıtlığının protestoların patlak vermesine neden olacağına ilişkin endişe olduğunu ve üst makamlarından talimatlar geldiğini teyit etti.
Ahvaz İli Su ve Elektrik Kurumu İcra Direktörü Abbas Sadriyan Fer ‘ildeki barajların rezarvuarında 4 milyar 700 milyon metreküp su bulundupunu ve bunun toplam baraj hacminin yüzde 36'sına eşdeğer’ olduğunu söyledi. Barajların kapasitesinin yüzde 64'ünün boş olduğuna dikkat çekti.
Uzmanlar, İran hükümetinin su politikalarından zarar gören illerde peş peşe iki yıldır yaşanan kuraklığın vahim sonuçları olacağına dair uyarıda bulunuyorlar. Söz konusu tahminlerden hareketle yetkililer, ülkenin güneyinde, Arapların çoğunlukta olduğu Ahvaz ilinde geçen yıl su kıtlığı yüzünden yapılan protestoların bu yıl da yaşanmasını bekliyorlar. Bölge halkı, nehir sularını İran topraklarının iç kesimlerine yönlendirme politikası yürütüldüğünü iddia ediyor.
Bir aktivist, halkın hoşnutsuzluğunun protestolara yol açacağı korkusuyla yetkililerin zarar gören bölgelerde cuma namazı hutbeleri aracılığıyla yoğun bir propaganda kampanyası başlattığını aktardı.



İran ve İsrail: Büyük projelerin açmazı

İran'ın Gazze ve Lübnan'daki kolları ağır darbeler aldı (AFP)
İran'ın Gazze ve Lübnan'daki kolları ağır darbeler aldı (AFP)
TT

İran ve İsrail: Büyük projelerin açmazı

İran'ın Gazze ve Lübnan'daki kolları ağır darbeler aldı (AFP)
İran'ın Gazze ve Lübnan'daki kolları ağır darbeler aldı (AFP)

Refik Huri

İran'ın tarihi geriye dönük olarak düzeltmenin imkânsız bir iş olduğunu kabul etmesi kolay değil. Coğrafyayla oynaması ve Ürdün Kralı İkinci Abdullah'ın Arap ve Sünni ayından Şii Hilali koparmak olarak adlandırdığı projeyi gerçekleştirmek umuduyla, Hegel'in tarihin kurnazlığı olarak adlandırdığı şeye karşı koymaya devam etmesi bir yanılsamadır. Hiçbir orta güç, bölgesel projesine hizmet etmek için savaşlara, kaosa ve istikrarsızlığa İran kadar bel bağlamamıştır. Donald Trump'ın Beyaz Saray'a dönmesinden önce bile, Mollaların yönettiği İslam Cumhuriyeti kadar fırtınanın ortasında duran bir bölgesel güç daha yoktur.

İran, onlarca yıl içinde İslami direniş adı altında silahlı mezhepçi örgütler kurarak en tehlikeli siyasi, askeri, güvenlik ve ideolojik yatırımı yaptı. Ardından bu örgütleri kendisini korumaya, İsrail ve en başta ABD olmak üzere Tahran'ın bütün düşmanlarına karşı vekaleten savaşmaya teşvik etti. Direniş ekseni ve arenalar birliği stratejisi aracılığıyla İsrail ile yaşanan çatışmada kendisini askeri bir aktör olarak dayattı. ABD'ye karşı olan ve onu Batı Asya’dan çıkarmak isteyen, ama bir anlaşma şansı varsa Washington’dan yana oynayan bir oyuncu, Arap sahnesinde bölgesel bir siyasi aktör olarak empoze etti. Çin, Rusya ve Kuzey Kore ile Richard Fontaine ve Andrea Kendall Taylor'ın kargaşa ekseni adını verdiği bir tür örtülü ittifaka da ulaşmış durumda. Kargaşa ekseni, ABD öncülüğündeki uluslararası sisteme karşı duruş ve çok kutuplu sisteme çağrıdır. Çoğulcu bir sistemin yokluğunda, kargaşa ekseninin kaos yaratmak için bir sistem projesine ihtiyacı yoktur.

Ancak İran Dışişleri Bakanı Abbas Arakçi'nin İslam Cumhuriyeti'nin gücünün en önemli bileşeni olarak kabul ettiği direniş ekseninin nispeten düşük maliyeti, jeopolitik ve stratejik olarak maliyetli hale geldi. Zira öncelikle Hamas, İsrail'i sarsan Aksa Tufanı operasyonunun Filistin'i özgürleştirme dalgasının başlangıcı olacağını sandı. İkincisi, Hizbullah Güney Lübnan cephesi üzerinden Hamas'a destek savaşı başlatmaya karar verdi. Üçüncüsü, İran Suriye'de yayıldı. İlk önce Gazze’nin yapıları ve halkı bir imha savaşına maruz kaldı. Ardından Hizbullah ağır darbe aldı. Son olarak da Suriye'de Esed rejimi devrildi, böylece İran Suriye köprüsünü, Filistin kalesini, Arap derinliğini ve Lübnan arenasını kaybetti.

Esasında İran'ın bölgesel projesi, Velayet-i Fakih yönetimine giden yolda bir aşama olan Filistin'i kurtarma projesinden daha büyük ve her iki proje de şu anda çıkmaza girmiş durumda. Filistin'i kurtarma projesi sadece İsrail ve kıyamet silahlarına değil, ABD ve Avrupa duvarlarına tosladı ve Rusya ile Çin tarafından da kabul edilebilir bir proje değil. Ayrıca 22 Arap ülkesini temsil eden Arap Zirvesi, 2000'li yılların başındaki Beyrut Zirvesi'nden itibaren barışın stratejik bir tercih olduğunu teyit etti. İran'ın bölgesel projesi, ABD'yi askeri, güvenlik ve hatta ekonomik olarak Ortadoğu'dan çıkarmak gibi zorlu bir meydan okuma ile çatışıyor. Aynı zamanda kendi halkı, liderleri, ittifakları ve önemli stratejik konumu bulunan büyük ve güçlü bir Arap dünyasıyla da çatışıyor.

Filistin’i gerçekten kurtarmak isteği bir yana, kurtarma gücüne sahip olmayan Tahran, İsrail ile anlaşmazlık yoluyla da olsa iki devletli çözüm yoluna taş koymaya katkıda bulunuyor.  Binyamin Netanyahu hükümeti Filistin devletinin kurulmasını reddediyor ve Batı Şeria ile Gazze'yi ilhak etmeyi amaçlıyor. Mollalar rejimi, Batı Şeria ve Gazze'de kurulacak Filistin devleti projesini engellemede İsrail’in ağırlığına ek ağırlık katıyor. Nitekim İsrail, Filistin devletinin kurulmasının Filistin'de bir İran terör üssü kurma projesi olduğunu iddia etmeye başladı. Netanyahu’ya göre sorun, İran'ın Suriye'den çekilmesinden ve İsrail'in Suriye ordusundan kalan stratejik silahları imha eden hava saldırıları düzenlemesinden ve Tahran adına savaşan örgütlerin zayıflatılmasından sonra bile devam ediyor. Hiçbir şey onun bu tutumunu değiştirmiyor. Oysa Irak’ın nükleer reaktörünü yerle bir eden saldırıyı düzenleyen 69. Filo'ya komuta eden pilotun İngiliz dergisi The Economist’e verdiği röportajda da söylediği gibi İsrail için en büyük tehdit İran değil, Filistinlilerle geçinememek ve birlikte yaşayamamaktır. Çünkü İsrail'in karşı karşıya olduğu asıl zorluk, ‘askeri gücünü stratejik kazanımlara ve barışa dönüştürmektir’, aksi takdirde kan daha uzun yıllar akmaya devam edecektir.

Büyük açmaz ikilidir; İran'ın bölgesel projesi, kendi kapasitesinden, Batı ile çatışmasından ve İsrail ile vekiller üzerinden savaşmasından daha büyüktür. Keza İsrail'in bölgesel projesi, Tel Aviv'in ekonomik, askeri ve sosyal olarak taşıyabileceğinden daha büyüktür. Batı ve Doğu'nun İsrail'in aşırılığına ve Filistin devletinin kurulması fırsatının kaçırılmasına yönelik sabrını zorlamaktadır. General Şaron'un dediği gibi, Washington'un hizmetinde olan “yüzen bir uçak gemisi” konumundan çıkıp Amerikan korumasına ihtiyaç duyan İsrail'in yükünü ABD'nin ne kadar süre ve ne ölçüde taşıyacağı da bilinmemektedir. Buradaki ders, herkesin göreceği şekilde duvara asılı olan Amerikalı stratejik analist Anthony Cordesman'ın şu sözüdür: “Savaşlar riskleri ortadan kaldırmakla ilgili değil, riskleri yönetmekle ilgilidir.”

*Bu makale Şarku’l Avsat tarafından Independent Arabia’dan çevrilmiştir.