Suudi Arabistan dış politikası müttefiklerin çeşitliliğini sağladı

ABD Başkanı'nın Suudi Arabistan'a yaptığı ziyaret, Krallığın büyük güçlerle ilişkilerine işaret ediyor (AFP)
ABD Başkanı'nın Suudi Arabistan'a yaptığı ziyaret, Krallığın büyük güçlerle ilişkilerine işaret ediyor (AFP)
TT

Suudi Arabistan dış politikası müttefiklerin çeşitliliğini sağladı

ABD Başkanı'nın Suudi Arabistan'a yaptığı ziyaret, Krallığın büyük güçlerle ilişkilerine işaret ediyor (AFP)
ABD Başkanı'nın Suudi Arabistan'a yaptığı ziyaret, Krallığın büyük güçlerle ilişkilerine işaret ediyor (AFP)

İnci Mecdi
ABD Başkanı Joe Biden'ın Suudi Arabistan ziyareti, büyük güçlerle ilişkilerde Suudi dış politikasına dair pek çok işaret taşıyor. Riyad, son 20 yıl içerisinde ilişkilerdeki denge politikasını ve müttefiklerin çeşitlendirilmesini temel alarak uluslararası ilişkilerinde hem Doğu, hem de Batı’ya doğru genişledi.
11 Eylül 2001 saldırıları, Arap Baharı veya ABD’nin Ortadoğu’dan çekilmesi yönünde eski Başkan Barack Obama’nın başlattığı politika döneminde Riyad, iç ve bölgesel çıkarlarına hizmet eden bir dış politika gündemi izledi.

Daha esnek politika
Dünya çapından gözlemciler, son 10 yıl içerisinde Suudi Arabistan’ın dış politikasında dikkate değer değişikliklerin kaydedildiğini gözlemledi. Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia’dan aktardığı analize göre Arap Demokratik Ekonomik ve Politik Stratejik Araştırmalar Merkezi’nin Nisan 2020’de yayınladığı araştırma, Suudi Arabistan'ın uluslararası düzeyde daha fazla esnekliğe gittiğini ve bilhassa Rusya ve Çin gibi bazı bölgesel konularda önemli rol oynayan büyük ülkelere yönelik müttefiklerin çeşitliliği politikasını benimsediğini söylüyor. Aynı zamanda ortak çıkarlara ulaşma yönünde diğer ülkelerle herhangi bir konuda uyumluluğa dayanan işlevsel ittifaklara itimat ettiği belirtiliyor.

Katar’la uzlaşma
El-Ulâ Girişimi, en az üç yıllık bir kopukluğun ardından Katar ile uzlaşma anlaşmasının imzalanmasını sağladı. Irak ile ilişkilerini pekiştirmeye çalışan Riyad, Suriye’yi yeniden Arap dünyasına entegre etme yönünde adımlar da attı. Türkiye ile yeniden yakınlaşmaya başlayan Riyad, hatta asıl rakibi İran ile doğrudan görüşmelere de başladı.
Washington'daki Orta Doğu Enstitüsü, bu girişimler aracılığıyla Suudi Arabistan'ın çıkarlarına zarar veren bölgesel gerilimleri azaltmayı, Suudi nüfuzunu mümkün olduğunca artırmayı hedeflediğini söylüyor. Bu, Veliaht Prens Muhammed bin Selman'ın Suudi Arabistan’ı bölgesel sistemdeki doğal konumuna geri getirmek ve yönetimi babasından devralmaya hazırlanmak için Ortadoğu'daki en büyük ekonomi potansiyelinden, Suudi Kralı’nın konumundan faydalanmaya çalıştığına işaret ediyor. Bu bağlamda rakipler ve ortaklar açısından Suudi dış politikasında önemli değişiklikler kaydediliyor.
Biden’ın Riyad ziyareti, Rusya ile petrol üretimi ittifakıyla bağlantılı Suudi petrolü üretiminin artırılması amacı ile sınırlı değildi.
Bunun yanı sıra Washington ile Riyad arasındaki yakın ortaklığı yeniden hayata geçirmek ve iki ülke arasındaki gerilimi onarmak, Suudi Arabistan'ı Rusya ile Çin ekseninden uzaklaştırmak da bu ziyaretin hedefleri arasındaydı. Biden, ziyaret öncesinde Washington Post’a yazdığı yazıda, “En başından beri benim amacım 80 yılık stratejik ortağımız olan bir ülke (Suudi Arabistan) ile ilişkilere yeniden yön vermekti, bu ilişkileri koparmak değildi” vurgusunda bulunmuştu. Uluslararası Kriz Grubu’ndan Dina Esfandiary, bu husustaki açıklamasında “Suudi Arabistan tamamıyla değişti. Güncellendi, birçok yönden biraz biraz açılım gösterdi” ifadelerini kullanıyor.
Suudi Arabistan'ın Rusya ile iş birliği; Rus devlet şirketi Rosatom'un Krallık’ta bir nükleer santral inşa etmesi yönündeki anlaşmanın yanı sıra geçen yıl ‘askeri ve savunma işbirliğinin geliştirilmesi için orduyu geliştirmenin yollarının araştırılması’ üzerine imzalanan anlaşmayı içeriyor. Diğer yandan Çin ise Suudi petrolünün önde gelen ithalatçısı sayılıyor. Riyad ise insansız hava araçları ve savaş uçakları dahil olmak üzere Çin’den teçhizat satın aldı. Geçtiğimiz Kasım ayında CIA, Suudi Arabistan'ın Çin'in yardımıyla kendi balistik füzelerini yaptığını öne sürdü.

Menfaatlerin çeşitlendirilmesi ve öz savunma
Obama yıllar önce bölgeden çekilme politikasını başlattığında, Washington'daki gözlemciler ABD'nin artık Suudi petrolüne bağımlı olmadığını, Amerikalıların bölge jandarması rolüne geri dönmek istemediklerini söyledi. Ancak Suudi Arabistan'ın petrol karşılığında güvenlik anlaşması kapsamında stratejik güvenliği için ABD'ye aşırı bağımlı olduğuna dikkat çekmeye devam ettiler. Ancak Riyad ise Rusya ve Çin ile daha geniş ilişkilere başvurarak birkaç yıl içerisinde bu durumu kırmaya çalıştı.
Avrupa Dış İlişkiler Konseyi’nden Cinzia Bianco, Suudi liderliğinin ABD'den onay almadan istediği yönde hareket etmeyi öğrendiğini söylüyor. Aynı zamanda “Özellikle Veliaht Prens Selman, ABD yönetiminin onayı olmadan bölgede ve bir derecede uluslararası arenada çalışmayı, hatta gelişmeyi öğrendi” ifadelerini kullanıyor.
Arap Demokratik Ekonomik ve Politik Stratejik Araştırmalar Merkezi’nin araştırması, Suudi dış politikasının sessiz niteliğini değiştirerek etkin bir niteliğe ulaştığına, önceden ABD’nin koruyucu şemsiyesine itimat ettiğini, ancak şimdi ise ulusal güvenliği ve stratejik çıkarlarını savunmada kendisine güvendiğine dikkat çekiyor. Zirâ ABD’nin bu sırada bölgesel sorunlara doğrudan müdahale etmekten geri çekilme yönünde adım attığına, 2015 tarihinde İran ile nükleer anlaşmaya vardığına, 2021’de ise Afganistan’dan utanç verici bir şekilde çekildiğine değiniliyor.

Tedbirli ve dengeli siyaset
Tüm bunlar Suudi Arabistan ile ABD arasındaki ortaklığın bozulduğu, dostluklarının kenara konduğu anlamına gelmiyor. Orta Doğu Enstitüsü Başkan Yardımcısı Gerald Feierstein, Washington ile Riyad arasındaki ilişkideki gerginliğe rağmen, Suudilerin ABD ile yaklaşık 80 yıllık stratejik ortaklığı sürdürmeyi dış politikalarının temel taşı olarak gördüklerine, zirâ bu ilişkinin iki ülkeye de hizmet ettiğine dikkat çekiyor. Ancak Washington'un Moskova ve Pekin ile güç rekabetine dahil olmak istemediklerini de ekliyor. Çinlilerin Suudi Arabistan Krallığı'nın önde gelen ticari ortağı olduğuna, Rusların ise OPEC Plus’ın önde gelen ortağı olduğuna işaret eden Feierstein, Suudi Arabistan'ın üç büyük uluslararası ortağıyla iyi ilişkilerini sürdürmeye kararlı olduğunu vurguluyor.
Suudilerin Pekin'in izlediği siyasete benzer bir şekilde, risk yönetiminin sağlandığı tedbirli ve dengeli bir dış politika izlemeyi şimdiye kadar başardığına değinen Feierstein, Çin ile ‘daha fazla ekonomik’ ilişkiler geliştirmeye, ABD ile stratejik ilişkileri ise sürdürmeye çalıştıklarını belirtiyor. Suudilerin ABD'ye mutlak bağımlılık durumundan kaçınmak için destek kaynaklarını çeşitlendirmek, rekabetçi güçlerle ilişkilerini geliştirerek ABD ile stratejik ilişkilerini tamamlamak istediğini de ekliyor.



Suudi Arabistan Filistin halkının haklarını elde etmesine verdiği desteği yineledi

Suudi Arabistan Veliaht Prensi ve Başbakanı Muhammed bin Selman, Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas'ı Riyad'da kabul etti. (SPA)
Suudi Arabistan Veliaht Prensi ve Başbakanı Muhammed bin Selman, Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas'ı Riyad'da kabul etti. (SPA)
TT

Suudi Arabistan Filistin halkının haklarını elde etmesine verdiği desteği yineledi

Suudi Arabistan Veliaht Prensi ve Başbakanı Muhammed bin Selman, Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas'ı Riyad'da kabul etti. (SPA)
Suudi Arabistan Veliaht Prensi ve Başbakanı Muhammed bin Selman, Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas'ı Riyad'da kabul etti. (SPA)

Suudi Arabistan Veliaht Prensi ve Başbakanı Muhammed bin Selman bin Abdulaziz, dün (Pazartesi) Riyad'da düzenlenen Dünya Ekonomik Forumu (WEF) özel toplantısı çerçevesinde Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas'ı kabul etti.

Görüşmede iki taraf Gazze ve çevresinde artan askeri gerilimi, sivillerin hayatını ve bölgenin güvenlik ve istikrarını tehdit eden kötüleşen durumu ele aldı. Muhammed bin Selman, Suudi Arabistan'ın devam eden gerilimi durdurmak ve bölgede yayılmasını önlemek için tüm uluslararası ve bölgesel taraflarla iletişim kurma çabalarını ve Filistin halkının zorla yerinden edilmesine yönelik çağrıları kategorik olarak reddettiğini vurguladı.

Muhammed bin Selman, Suudi Arabistan'ın Filistin halkının onurlu bir yaşam için meşru haklarını elde etmesi, umut ve özlemlerini gerçekleştirmesi, adil ve kalıcı bir barışa ulaşması için sürekli desteğini yineledi.

Filistin resmi haber ajansı WAFA’nın bildirdiğine göre Abbas görüşme sırasında Suudi Arabistan'a ‘Filistin halkının haklarına, özellikle de başkenti Doğu Kudüs olan bağımsız bir devlet kurulmasına verdiği destek ve tüm uluslararası forumlarda Filistin davasını destekleme çabaları ile ister Gazze Şeridi'nden ister Batı Şeria'dan olsun, herhangi bir Filistin vatandaşının yerinden edilmesini kategorik olarak reddettiğini’ vurgulayan kararlı tutumundan dolayı büyük takdir duyduğunu ifade etti.

Abbas, İsrail'in Kudüs de dahil olmak üzere Batı Şeria'daki tehlikeli hamlelerine değinerek, “İsrail'in Refah'ı işgal etme tehlikesinin Filistin halkı için bir felakete yol açacağı” uyarısında bulundu. Şarku’l Avsat’ın WAFA'dan aktardığı habere göre Abbas, iki milyonu Gazze'de olmak üzere yaklaşık 6,4 milyon mülteciye yardım ve destek sağlayan Birleşmiş Milletler Yakın Doğu’daki Filistinli Mültecilere Yardım ve Bayındırlık Ajansı'nı (UNRWA) desteklemeye devam etmenin önemini vurguladı.

Muhammed bin Selman ayrıca Pakistan Başbakanı Muhammed Şahbaz Şerif, Malezya Başbakanı Enver İbrahim, ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken ve İngiltere Dışişleri Bakanı David Cameron'ı ayrı ayrı kabul etti.

Görüşmelerde ikili ilişkilerin boyutları, Suudi Arabistan ile dört ülke arasındaki iş birliği alanları ve bunları geliştirmek için umut verici fırsatlar gözden geçirildi. Ayrıca ortak çıkarları ilgilendiren son bölgesel ve uluslararası durumlar ele alındı.

Muhammed bin Selman, Blinken ve Cameron ile Gazze Şeridi ve çevresindeki gelişmeleri ve askeri operasyonları durdurma ve bunların güvenlik ve insani yansımalarıyla başa çıkma çabalarını ele aldı.


Blinken Ortadoğu turunun ilk durağı Suudi Arabistan'da

Blinken, Riyad Uluslararası Havalimanı'nda (AFP)
Blinken, Riyad Uluslararası Havalimanı'nda (AFP)
TT

Blinken Ortadoğu turunun ilk durağı Suudi Arabistan'da

Blinken, Riyad Uluslararası Havalimanı'nda (AFP)
Blinken, Riyad Uluslararası Havalimanı'nda (AFP)

ABD Dışişleri Bakanı Anthony Blinken, Arap ortaklarıyla savaş sonrası Gazze'deki durumu görüşmeyi amaçlayan geniş bir Ortadoğu turunun ilk durağı olarak bugün (Pazartesi) Suudi Arabistan'a geldi.

Reuters'in haberine göre ziyaret aynı zamanda, Gazze'de kötüleşen insani durumun iyileştirilmesi için ABD Başkanı Joe Biden'ın talep ettiği somut adımları atması konusunda, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'ya baskı yapmayı da amaçlıyor.

ABD Dışişleri Bakanlığından üst düzey bir yetkili, Blinken'in üst düzey Suudi yetkililerle Riyad'da görüşmesinin beklendiğini belirtti. Blinken ayrıca savaş sonrası Gazze Şeridi'nin yönetim şekli hakkında daha fazla müzakerelerde bulunmak üzere Katar, Mısır, Suudi Arabistan, BAE ve Ürdün dışişleri bakanları ile kapsamlı bir toplantı gerçekleştirecek.


Kıdemli Âlimler Konseyi: İzin almadan hacca gitmek caiz değildir

Kıdemli Âlimler Konseyi: İzin almadan hacca gitmek caiz değildir
TT

Kıdemli Âlimler Konseyi: İzin almadan hacca gitmek caiz değildir

Kıdemli Âlimler Konseyi: İzin almadan hacca gitmek caiz değildir

Suudi Arabistan'daki Kıdemli Âlimler Konseyi, Hac vizesi alma zorunluluğunun ve kutsal beldelere gidenlerin bunu yerine getirme taahhüdünün şeriatın gerektirdiği maslahata uygun olduğunu açıkladı. Konsey, şeriatın, maslahatları iyileştirmek, çoğaltmak, kötülükleri önlemek ve azaltmak için geldiğini teyit etti. Vize almadan hacca gitmenin caiz olmadığını belirten Konsey, bunu yapanın günahkâr olduğunu, vize almaya gücü yetmeyenin de hacca güç yetiremeyen kimse kategorisinde değerlendirileceğini ifade etti.

Kıdemli Âlimler Konseyi tarafından dün (Cuma) yapılan açıklamada, İçişleri Bakanlığı, Hac ve Umre Bakanlığı, Mescid-i Haram ve Mescid-i Nebevi İşlerinden Sorumlu Genel Başkanlığı temsilcilerinin vizenin olmaması durumunda karşılaşılacak zorluklar ve risklerle ilgili olarak sundukları bilgilere yer verildi.

Konsey, Hac vizesi alma zorunluluğunun, İslam şeriatının insanların ibadetlerini yerine getirmelerini kolaylaştırmak ve onları zorluklardan kurtarmak için öngördüğü şeylere dayandığını belirtti. Hac izni alma zorunluluğunun, hacılardan oluşan bu büyük kalabalığın huzur ve güven içinde ibadetlerini yerine getirmesini sağlayacak şekilde düzenlenmesi amacıyla getirildiğini ifade eden Konsey, bunun Şer'i delil ve kurallarla belirlenen geçerli bir yasal amaç olduğunu belirtti.

Kıdemli Âlimler Konseyi, Hac vizesi alma zorunluluğu ve kutsal mekanları ziyaret edenlerin bunu yapma taahhüdünün şeriatın gerektirdiği maslahata uygun olduğunu belirtti. Zira Hac organizasyonuyla ilgilenen devlet kurumları, izin verilen hacı sayısına göre güvenlik, sağlık, konaklama, iaşe ve diğer hizmetler de dahil olmak üzere çeşitli yönleriyle hac sezonunun planını yapıyor. Hacıların sayısı izin verilene uygun olduğunda, hacılara sağlanan hizmetlerin kalitesinin de artacağını ifade eden Konsey, böylece hacıların büyük zarar görmelerinin önleneceği, ölüme yol açan kalabalık ve izdiham risklerinin azalacağını belirtti.

Hac için vize alma zorunluluğunun yöneticiye itaat etmek olduğunu belirten Kıdemli Âlimler Konseyi, vize alma zorunluluğuna uyulmaması durumunda hacıların güvenliğini ve sağlığını etkileyen büyük zararlar ve çoklu riskler hakkında bilgilendirildiğini belirtti. Konsey’e göre bu durum şu hususu açıklığa kavuşturuyor: İzinsiz hac yapmak, sadece bundan kaynaklanan zararla sınırlı değildir. Hacı kendisi de zarar görse, bu zarar sisteme bağlı kalan diğer hacıları da kapsar. İhmalkârlıkla verilen zararın küçük günahtan daha büyük günah olduğu şeriatta belirtilmiştir.

Bu noktada Konsey, vize almadan hacca gitmenin caiz olmadığını, bunu yapanların günahkâr sayıldığını, çünkü sadece kamu yararını sağlamak için verilen yöneticinin emrini ihlal ettiğini yineledi.

Kıdemli Âlimler Konseyi tarafından yapılan açıklamada şu ifadeler yer aldı: “Tüm Müslümanlara Yüce Allah'tan korkmalarını söylüyoruz. Özellikle Allah'ın evini haccetmek isteyenlere, bu büyük ibadeti yerine getirirken Allah'tan korkmalarını, haclarını korumalarını, bu ibadeti güvenlik, kolaylık ve huzur içinde yerine getirmelerini sağlamak için çıkarılan yönetmelik ve talimatlara uymalarını tavsiye ediyoruz.”


Suudi Arabistan Hac ve Umre Bakanlığı sahte hac şirketlerine karşı uyardı: Hac vizesi olmadan hac ibadeti yapılamaz

Suudi Arabistan Hac ve Umre Bakanlığı sahte hac şirketlerine karşı uyardı: Hac vizesi olmadan hac ibadeti yapılamaz
TT

Suudi Arabistan Hac ve Umre Bakanlığı sahte hac şirketlerine karşı uyardı: Hac vizesi olmadan hac ibadeti yapılamaz

Suudi Arabistan Hac ve Umre Bakanlığı sahte hac şirketlerine karşı uyardı: Hac vizesi olmadan hac ibadeti yapılamaz

Suudi Arabistan Hac ve Umre Bakanlığı'ndan resmi bir kaynak, Hac ibadetini yerine getirmek isteyenleri, 2024 yılı için bazı ülkelerde sosyal medya siteleri aracılığıyla reklamını yapan sahte Hac kampanyalarına kanmamaları konusunda uyardı. Kaynak, Hac ibadetini yerine getirmek için Suudi Arabistan’a gelmenin ancak Suudi Arabistan'daki ilgili makamlar tarafından verilen veya Hac işleri ofisleri aracılığıyla diğer ülkelerle koordineli olarak verilen Hac vizesi almakla mümkün olduğunu açıkladı. Kaynak ayrıca, resmi Hac ofisleri olmayan ülkeler için Nusuk platformu aracılığıyla bu vizenin alınabileceğini ifade etti.

Kaynak, Hac ve Umre Bakanlığı’nın sosyal ağlarda cazip fiyatlarla hac organize ettiğini iddia eden sahte hesapların yanı sıra, şirket ve kampanya reklamlarını da izlediğini belirtti. Bu tür kampanya ve şirketlerle karşı dikkatli olunması çağrısında bulundu.

Bu bağlamda Hac ve Umre Bakanlığı, Irak Hac ve Umre Bakanlığı'nın Irak makamlarıyla iş birliği içerisinde ticari hac turu düzenleyen 25'ten fazla sahte şirketin faaliyetlerinin durdurulması için gösterdiği çabaları takdirle karşıladı. Ayrıca bu yasadışı olguyla mücadelede tüm ülkeler tarafından sarf edilen çabaları da övdü.

Daha önce yaptığı açıklamada Umre, turizm, çalışma, aile ziyareti, transit geçiş ve diğer vize türlerinin sahibine Hac ibadetini yerine getirme niteliği kazandırmadığını belirten Bakanlık, herkesi Hac ibadetini organize eden resmi makamlar tarafından yürütülen yönetmelik ve kanunlara uymaya, hayali şirket ve ofislere kanmamaya çağırdı.

Bakanlık söz konusu sahte şirket ve kampanyaların reklamlarını sürekli olarak takip ediyor. Bunlarla mücadele etmek, raporlamaya katkıda bulunmak ve izinsiz hac olgusunu azaltmak için çalışmak üzere herkesten iş birliği yapmasını bekleyen Bakanlık, internet sitesi ve çeşitli sosyal ağlardaki kanalları aracılığıyla herkesi resmi bilgi edinmeye davet ediyor.


20'nci Suudi yardım uçağı Ukrayna halkına ulaştı

Suudi yardımı Ukrayna sınırı yakınındaki Polonya havaalanına akmaya devam ediyor (SPA)
Suudi yardımı Ukrayna sınırı yakınındaki Polonya havaalanına akmaya devam ediyor (SPA)
TT

20'nci Suudi yardım uçağı Ukrayna halkına ulaştı

Suudi yardımı Ukrayna sınırı yakınındaki Polonya havaalanına akmaya devam ediyor (SPA)
Suudi yardımı Ukrayna sınırı yakınındaki Polonya havaalanına akmaya devam ediyor (SPA)

Polonya'nın Ukrayna sınırına yakın Rzeszow Havalimanı'na gönderilen Suudi yardımı, Polonya sınırından Ukrayna'ya gönderiliyor.

Kral Salman Yardım Merkezi (KSRelief) tarafından gönderilen 20'nci Suudi yardım uçağı, Krallığın Ukrayna halkına yaptığı yardım kapsamında elektrikli aletlerin de bulunduğu toplam 50 ton yük taşıyan 20'nci Suudi yardım uçağı dün (Salı) havalimanına ulaştı.

Bu yardım, dünyanın dört bir yanındaki ihtiyaç sahibi ve yaşadıkları çeşitli kriz ve sıkıntılardan etkilenen insanların, yanında olduğu bilinen Suudi Arabistan'ın tarihi rolü çerçevesinde gerçekleşiyor.


Kral Selman: Bayram şefkat, sevgi ve hoşgörünün anlamlarını bünyesinde barındırır

Kral Selman bin Abdülaziz (Şarku'l Avsat)
Kral Selman bin Abdülaziz (Şarku'l Avsat)
TT

Kral Selman: Bayram şefkat, sevgi ve hoşgörünün anlamlarını bünyesinde barındırır

Kral Selman bin Abdülaziz (Şarku'l Avsat)
Kral Selman bin Abdülaziz (Şarku'l Avsat)

İki Kutsal Caminin Bekçisi Kral Salman bin Abdülaziz, "karşılıklı sevgi, şefkat, sevgi ve hoşgörü anlamlarının somutlaştığı" Ramazan Bayramı münasebetiyle vatandaşları, sakinleri ve dünyanın her yerindeki Müslümanları tebrik etti.

Kral Selman, Ramazan Bayramı vesileyle yaptığı konuşmada, Allah'ın Suudi Arabistan'a, söz birliği bereketi, safların birliği, İki Kutsal Camiye ve onların hacılarına, Umre yapanlara ve ziyaretçilerine hizmet etme şerefi de dahil olmak üzere birçok nimet bahşettiğini söyledi. Kurucu Kral Abdulaziz bin Abdul Rahman'ın Allah ona rahmet etsin- yoluna devam eden oğulları, kendisinden sonra bu mübarek ülkenin hükümdarlarıdır.

Mübarek Ramazan ayında milyonlarca hacıya kolaylık ve rahatlıkla umre ibadetlerini yapabilme imkanını veren Allah'a hamdolsun. Onun sayesinde ve daha sonra devlet kurumlarının Allah'ın misafirlerine hizmet etmek, ibadetlerini yerine getirmelerini kolaylaştırmak için gösterdikleri sürekli çabalarla, Allah'tan bizden ve onlardan hayırlı amelleri kabul etmesini niyaz ediyoruz.

İki Kutsal Caminin Sorumlusu konuşmasına şöyle devam etti: "Bu yıl Ramazan Bayramı'nı karşılarken, Filistin halkına yönelik saldırıların durdurulmasının, güvenli insani yardım koridorlarının sağlanmasının ve tüm ihtiyaçlarının karşılanmasını sağlayarak acılarına son verilmesinin, bağımsız devletlerini kurmak ve güvenlik içinde yaşamak da dahil olmak üzere meşru haklarının verilmesi gerekliliğini teyit ediyoruz.”


Suudi Arabistan Veliaht Prens'in bağlılık sözünün 7’nci yıldönümünü kutluyor

Suudi Arabistan Başbakanı ve Veliaht Prensi Muhammed bin Selman (SPA)
Suudi Arabistan Başbakanı ve Veliaht Prensi Muhammed bin Selman (SPA)
TT

Suudi Arabistan Veliaht Prens'in bağlılık sözünün 7’nci yıldönümünü kutluyor

Suudi Arabistan Başbakanı ve Veliaht Prensi Muhammed bin Selman (SPA)
Suudi Arabistan Başbakanı ve Veliaht Prensi Muhammed bin Selman (SPA)

Bender bin Abdurrahman bin Mamer

Biatın yedinci yıldönümü, izlenmesi zor olan hızlı dönüşümlerin eşlik ettiği bir dizi başarının ardından geldi. Ancak bunların hepsi Veliaht Prens Muhammed bin Selman tarafından ortaya konan Vizyon 2030 kapsamında ‘geleceğin devletini inşa etmeye’ katkıda bulunuyor. Kuşkusuz onun arkasında Suudi halkının liderliğin vizyonuna olan inancı ve belirlenmiş hedefler, net yöntemlerle düzenlemeler, yasalar ve yapısal reformlarla kalkınma çarkını döndürmek için çalışması var.

Muhammed bin Selman veliaht prens olduktan birkaç ay sonra Suudi halkına yönelik duygularını şu sözlerle ifade etmişti: “Ben 20 milyon insandan biriyim. Onlar olmadan ben bir hiçim ve hepsinin en düşük ve en zayıf örneğiyim. Beni motive eden ve ileriye iten onlar...” Muhammed bin Selman bu cümleleri kurarken sanki dedesi Kral Abdulaziz'in şu sözünü hatırlatıyordu: “Ben önce Allah'la güçlüyüm, sonra imanımla, sonra da halkımla… Onlarla tek bir birey olarak yürürüm. Kendimi onlara tercih etmem ve sadece onlar için iyi olanı takip ederim...”

Üç asır önceki kuruluşundan bu yana Suudi devleti, başka güçlerden ithal edilmiş, klonlanmış veya dayatılmış bir sistem olmayan siyasi sisteminin özgünlüğü ile karakterize edilmiştir. Dahası, bir boşluktan fırlamamış veya farklı bir ortamda ortaya çıkmamış, aksine tarihi köklerden, İslami derinlikten ve saf Arap mirasından ve ortamından kaynaklanmıştır.


Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Singapurlu mevkidaşı ile iki ülke arasındaki ilişkilerin güçlendirilmesini görüştü

Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Prens Faysal bin Ferhan ve Singapur Dışişleri Bakanı Dr. Vivian Balakrishnan (SPA)
Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Prens Faysal bin Ferhan ve Singapur Dışişleri Bakanı Dr. Vivian Balakrishnan (SPA)
TT

Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Singapurlu mevkidaşı ile iki ülke arasındaki ilişkilerin güçlendirilmesini görüştü

Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Prens Faysal bin Ferhan ve Singapur Dışişleri Bakanı Dr. Vivian Balakrishnan (SPA)
Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Prens Faysal bin Ferhan ve Singapur Dışişleri Bakanı Dr. Vivian Balakrishnan (SPA)

Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Prens Faysal bin Ferhan bin Abdullah, bugün bakanlığın Riyad’daki genel merkezinde Singapur Dışişleri Bakanı Dr. Vivian Balakrishnan ile görüştü.

Görüşmede, iki dost ülke arasındaki ilişkilerin her alanda desteklenme ve geliştirilmesine yönelik yollar gözden geçirildi.

Bakanlar, tüm bölgesel ve uluslararası ortak çıkar konularının yanı sıra, her iki ülkenin çıkarlarına hizmet edecek şekilde ikili koordinasyonu yoğunlaştırma yollarını da tartıştı.

dfeb
Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Prens Faysal bin Ferhan ve Singapur Dışişleri Bakanı Dr. Vivian Balakrishnan (SPA)

 


Suudi Veliaht Prens, Kuveyt Başbakanı'nı kabul etti

Suudi Veliaht Prens, Kuveyt Başbakanı'nı kabul etti
TT

Suudi Veliaht Prens, Kuveyt Başbakanı'nı kabul etti

Suudi Veliaht Prens, Kuveyt Başbakanı'nı kabul etti

Suudi Arabistan Veliaht Prensi ve Başbakanı Prens Muhammed bin Selman, bugün Kuveyt Başbakanı Şeyh Dr. Muhammed Sabah El-Salem El-Sabah'ı Cidde'deki makamında kabul etti.

Görüşmede, iki kardeş ülke arasındaki tarihi kardeşlik ilişkileri gözden geçirilerek ikili iş birliği ve bunu çeşitli alanlarda güçlendirme ve geliştirme fırsatlarının yanı sıra, ortak ilgi alanına giren birçok konu müzakere edildi.

Kuveyt Haber Ajansı'nın (KUNA) haberine göre Şeyh Dr. Muhammed Sabah El Salem El Sabah, Suudi Arabistan ziyaretinin, iki kardeş ülke arasındaki köklü tarihi ikili ilişkilerin ve güçlü kardeşlik bağlarının bir yansıması olduğunu belirtti. El Sabah, İki kardeş ülke ve halkların çıkarlarına hizmet etmek amacıyla süreklilik arz eden ikili istişare ve koordinasyon çerçevesinde gelen cömert davet için Suudi Veliaht Prensi Muhammed bin Salman'a içten teşekkürlerini ifade etti.

Kuveyt Başbakanı, Kuveyt Devleti'nin, Suudi Arabistan liderliğinin izlediği dengeli politikayı, özellikle de bölgede ve dünyada güvenlik ve barışın temellerini oluşturma çabalarını takdir ettiğini ifade etti..


The Clock Towers, Al Rajhi Bank ve Alinma Bank ile 6 milyar riyal değerinde sendikasyon finansmanı anlaşması imzaladı

The Clock Towers binadaki bazı otellerin sahibi ve işletmecisidir (Şarku’l Avsat)
The Clock Towers binadaki bazı otellerin sahibi ve işletmecisidir (Şarku’l Avsat)
TT

The Clock Towers, Al Rajhi Bank ve Alinma Bank ile 6 milyar riyal değerinde sendikasyon finansmanı anlaşması imzaladı

The Clock Towers binadaki bazı otellerin sahibi ve işletmecisidir (Şarku’l Avsat)
The Clock Towers binadaki bazı otellerin sahibi ve işletmecisidir (Şarku’l Avsat)

Suudi Arabistan’ın önde gelen otelcilik ve perakende şirketler grubu The Clock Towers, yakın zamanda Al Rajhi Bank ve Alinma Bank ile 6 milyar riyal değerindeki sendikasyon finansmanı anlaşmasının başarıyla tamamlandığını duyurdu. 

Bu, 2024 yılının ilk çeyreğinde Mekke’de konaklama ve perakende sektörlerinin tanık olduğu en büyük finansman anlaşması olarak kabul ediliyor.

The Clock Towers tarafından bugün yapılan açıklamada şu ifadelere yer verildi;

“Sendikasyon finansmanımızın başarılı bir şekilde tamamlanması, güçlü iş temellerimizin ve ülkenin 2030 yılına kadar 30 milyon hacıyı ağırlama yönündeki iddialı hedefiyle uyumlu olarak Mekke konaklama ve perakende pazarının geleceğine olan güvenimizin bir kanıtıdır.”

Söz konusu işlem kapsamında finanse edilen temel varlıklar Makkah Clock Royal Tower, A Fairmont Hotel, Raffles Makkah Palace Hotel, Makkah Swissotel, Swissotel Al Maqam, bazı alışveriş merkezi ve diğer işletme varlıklarını içeriyor.

Mekke, en yüksek sınıflandırmaya sahip uluslararası otellerin çoğuna ev sahipliği yapması nedeniyle konaklama sektöründe dünyanın en hızlı büyüyen şehirlerinden biri olarak kabul ediliyor.