Suudi Arabistan 86 ülkede yaklaşık 6 milyar dolar değerinde insani yardım projesi gerçekleştirdihttps://turkish.aawsat.com/home/article/3877411/suudi-arabistan-86-%C3%BClkede-yakla%C5%9F%C4%B1k-6-milyar-dolar-de%C4%9Ferinde-insani-yard%C4%B1m
Suudi Arabistan 86 ülkede yaklaşık 6 milyar dolar değerinde insani yardım projesi gerçekleştirdi
KSRelief tarafından Somali halkına sağlanan yardım (SPA)
Riyad/Gazi el-Harisi
TT
TT
Suudi Arabistan 86 ülkede yaklaşık 6 milyar dolar değerinde insani yardım projesi gerçekleştirdi
KSRelief tarafından Somali halkına sağlanan yardım (SPA)
Suudi Arabistan Kral Salman bin Abdulaziz, 13 Mayıs 2015’te Kral Selman Yardım ve İnsani Çalışmalar Merkezi’nin (KSRelief) açılışında yaptığı konuşmada, “Hedefimiz ve misyonumuz, bu merkezin insani boyutu esas alarak, akredite uluslararası yardım kurum ve kuruluşları ile iş birliği içinde çalışması olacaktır” dedi.
Kral Selman konuşmasında ayrıca, “Yemen’deki kardeşlerimiz için duyduğumuz endişeyle, KSRelief ‘Umudun Yeniden Tesisi’ operasyonu kapsamında Yemen halkının insani ve yardım ihtiyaçlarına azami dikkat ve özeni gösterecektir” ifadelerini kullandı.
KSRelief, kuruluşundan bu yana, muhtaçlara ve yoksullara yardım etmek için kamu ve bireysel hayır çabalarını birleştirmeyi hedefledi.
Ortadoğu ve dünyanın çeşitli bölgelerinde en büyük yardım çalışmalarını yapan Suudi Arabistan, KSrelief aracılığıyla 86 ülkede yaklaşık 6 milyar dolar değerinde yaklaşık 2 bin 100 insani projeyi hayata geçirdi.
Projeler, gıda, eğitim, sağlık, beslenme, su, çevre reformları ve barınma dahil olmak üzere bir dizi hayati sektörü içerdi.
KSRelief, stratejik olarak yararlanıcı ülkelerin en muhtaç bölgelerini ve ayrıca milliyetleri veya coğrafi konumları ne olursa olsun tüm ihtiyaç sahiplerini destekledi.
Suudi Arabistan, KSrelief kurulmadan önceki yıllarda ise, yoksul ülkelerin hükümetlerine doğrudan bağışlar yoluyla insani yardımlar gerçekleştirdi.
Yemen’in Mukelle kentinde KSRelief tarafından sağlanan sağlık merkezi (SPA)
Birleşmiş Milletler İnsani İşler Koordinasyon Ofisi (OCHA) Suudi Arabistan Direktörü Abdulhak Amiri, KSRelief’in küresel insani yardım çalışmalarına büyük bir katkı sağladığına vurgu yaptı.
Amiri, Suudi Arabistan’ın yardım ve insani yardım çalışmaları ile ilgili uluslararası kuruluşlarla sürekli iletişim halinde olduğunu kaydederek, “Tüm dünyadaki acıları azaltmak için yaptığı yardım çabaları siyasi, etnik veya diğer amaçlardan uzak olduğunu gösteriyor” dedi.
KSRelief 7 yıl içinde, Husiler tarafından silah altına alınan Yemenli çocukların rehabilitasyonu, mayınlar nedeniyle uzuvlarını kaybedenlere yönelik protez desteği ve ülke içindeki oranı Suudi nüfusunun yüzde 5,5’ine ulaşan mültecilere sağlanan yardım programları gibi birçok başarılı projeyi hayata geçirdi.
KSRelief, birçok bölgesi sel felaketi nedeniyle sular altında kalan Pakistan’da ise 150’ye yakın proje gerçekleştirdi ve son bir hafta içinde ülkede meydana gelen sel felaketine acil müdahalede bulundu.
Kral Selman’ın talimatıyla, bugüne kadar Pakistan’a 180 ton gıda, barınma ve sağlık yardımı gönderildi.
İslamabad Stratejik Araştırmalar Merkezi’nde araştırmacı ve danışman olan Ahmed Kureyşi, 2005 yılında Pakistan’daki Keşmir depremi ve 2010 yılında ülkeyi kasıp kavuran selleri hatırlatarak, “Suudi Arabistan, selden sonra bağış toplamak için kampanya başlatan dünyadaki ilk ülkeydi. Pakistan’ın Keşmir bölgesinde Suudi Arabistan tarafından inşa edilen üniversiteler, devlet kurumları ve diğer tesislerin binaları halen ayaktadır” dedi.
Suudi Arabistan’ın Pakistan’ı on yıllardır siyasi olarak desteklediğini vurgulayan Kureyşi, “1940’larda Pakistan bağımsızlık hareketini desteklemekle başladı, savaşlarda Pakistan’ı destekledi, Afganistan’ın Sovyet işgalinden kurtarılmasına katkıda bulunan Pakistan-Suudi Arabistan stratejik ortaklığını başlattı, ardından Pakistan’ın nükleer denemelerinden sonra Pakistan’ı siyasi, stratejik ve diplomatik olarak destekledi” diye konuştu.
New York’taki konferans “iki devletli çözümü” yeniden canlandırmak için siyasi bir hareket başlattıhttps://turkish.aawsat.com/k%C3%B6rfez/5170633-new-york%E2%80%99taki-konferans-%E2%80%9Ciki-devletli-%C3%A7%C3%B6z%C3%BCm%C3%BC%E2%80%9D-yeniden-canland%C4%B1rmak-i%C3%A7in-siyasi-bir
Suudi Dışişleri Bakanı Prens Faysal bin Ferhan ve Fransız Dışişleri Bakanı Jean-Yves Le Drian, iki devletli çözüm konferansının açılış oturumunda (AFP)
New York’taki konferans “iki devletli çözümü” yeniden canlandırmak için siyasi bir hareket başlattı
Suudi Dışişleri Bakanı Prens Faysal bin Ferhan ve Fransız Dışişleri Bakanı Jean-Yves Le Drian, iki devletli çözüm konferansının açılış oturumunda (AFP)
Suudi Arabistan'ın himayesinde ve Fransa'nın katılımıyla Birleşmiş Milletler’in (BM) New York’taki genel merkezinde düzenlenen konferans, ‘iki devletli çözüm’ yönünde bir siyasi hareket başlattı. Paris'in Filistin’i tanıma kararını açıklamasının ardından, başka ülkeler de art arda Filistin devletini tanıyacaklarını açıkladılar.
İngiltere Başbakanı Keir Starmer'ın Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron'un izinden giderek yaz tatilinde olan kabinesini Gazze'deki durumu ele almak üzere bu hafta acil toplantıya çağıracağı açıklandı. Starmer, İsrail'in Gazze Şeridi'ndeki durumu iyileştirmek ve barışı sağlamak için adımlar atmaması halinde, İngiltere’nin Eylül ayında Filistin Devleti'ni tanıyacağını açıkladı. İngiltere Dışişleri Bakanı David Lammy de New York'taki konferansta aynı açıklamayı tekrarladı.
Başbakan Starmer, çç baskıların artmasıyla İsrail'in Gazze'ye yönelik savaşını durdurmaması, insani yardımların engelsiz bir şekilde ulaşması için sınır kapılarını açmaması ve Filistin-İsrail çatışmasına son vermek için ciddi barış görüşmelerine başlamaması halinde bu adımı atacağını açıkladı.
İngiltere Başbakanı Keir Starmer, salı günü Londra'da yaptığı açıklamada, Gazze'deki durumu görüşmek üzere acil kabine toplantısı çağrısında bulundu (Reuters)
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve hükümetindeki bakanların tutumları göz önüne alındığında İsrail'in bu şartlara uyum sağlaması imkansız görünüyor. Bu da 1917 yılında ilan edilen Balfour Deklarasyonu’ndan bu yana İsrail'in kurulmasında tarihi bir sorumluluk taşıyan Londra'nın bu adımı atacağı anlamına geliyor.
Bu adımın özel bir önemi var, çünkü İngiltere, Fransa'dan sonra G7 üyeleri içinde Filistin devletini tanıyan ikinci ülke ve BM Güvenlik Konseyi'nin (BMGK) beş daimi üyesi arasında dördüncü ülke olacak. Ayrıca, Batı'nın bu hamlesini ‘toplu bir hareket’ haline getirmesi açısından da özel bir öneme sahip. Ki Paris de bunu bekliyor.
Aralarında Avustralya, Kanada, Finlandiya, Fransa, Norveç, İspanya, Portekiz, İrlanda, Slovenya, Lüksemburg, Malta, Yeni Zelanda, İzlanda, San Marino ve Andorra’nın bulunduğu 15 batılı ülke tarafından yayınlanan ve Filistin devletinin tanınmasını talep eden ‘New York Konferansı Çağrısı’, Fransa Dışişleri Bakanı Jean-Noël Barrot'un ifadesiyle ‘deprem’ etkisi yarattı. Zira Batılı ülkeler ilk kez ‘toplu olarak’ böyle bir adım attılar.
Söz konusu ülkelerden biri olan Malta, Filistin’i tanıyacağını resmi olarak açıklarken Kanada ve Finlandiya, bu yönde hazırlıklarını sürdürüyor. Fransız kaynaklar, Portekiz'in de Filitin’i tanıma kararını açıklamaya hazır olduğunu belirttiler.
‘Çağrı’nın bir paragrafında şöyle deniyor:
“Bizler Filistin Devleti'ni tanımaya hazır olduğumuzu veya olumlu baktığımızı kabul ettik, ifade ettik veya ifade ediyoruz. Bu, iki devletli çözüme doğru atılmış temel bir adımdır. Henüz bunu yapmamış olan tüm ülkeleri bu çağrıya katılmaya davet ediyoruz.”
Ayrıca şu ifadeler de yer alıyor:
“Gazze’de yeniden yapılanma, Hamas'ın silahsızlandırılması ve Filistin yönetiminden çıkarılmasını sağlayacak bir yapı oluşturmak için çalışmaya kararlıyız.”
Diplomatik bulaşma
Söz konusu paragrafın ifadeleri, harekete geçme ve başkalarını da harekete geçmeye teşvik etme yönündeki toplu bir arzuyu yansıtmaktadır. Bugüne kadar 149 ülke Filistin’i tanıdı.
Fransız kaynaklar, Cumhurbaşkanı Macron'un birkaç gün önce Filistin’i tanıma kararını açıklamasının, birincisi tereddüt eden Avrupa ülkelerine baskı yapmak, ikincisi 21 Eylül'e kadar onlara yeterli zaman tanımak olmak üzere iki amacı olduğunu söylediler. 21 Eylül, New York'ta BM Genel Kurulu toplantılarının başlayacağı tarih ve zirvede kararın kesinleşmesi bekleniyor.
BM Genel Sekreteri, New York'ta düzenlenen İki Devletli Çözüm Konferansı sırasında Fransa Dışişleri Bakanı ile tokalaşırken (AFP)
Yol haritasının son paragrafı, konferansın en önemli hedefini özetliyor:
“Bu tarihi bir fırsat. Savaşı sona erdirmek, Filistin devletini kurmak ve her iki halk için barış ve onuru sağlamak için kararlı ve toplu bir şekilde harekete geçme zamanı geldi.”
Baskılara ve uyarılara rağmen
Konferansa 125 ülke, Avrupa Birliği (AB) ve Arap Birliği (AL) gibi birçok uluslararası ve bölgesel kuruluş ve en az 40 dışişleri bakanı katıldı. İsrail ve ABD'nin baskılarına rağmen konferansa geniş bir katılım vardı.
Tüm bu baskıların yanında Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron'un BM Genel Kurulu’nda düzenlenen ‘Başkanlar ve Liderler Haftası’nda Eylül ayında Filistin devletini resmen tanımayacağını açıklamasının ardından, Macron'u hedef alan bir iç kampanya başlarken bu girişimin Ortadoğu'daki olayların gidişatına ‘hiçbir etkisi olmayacağı’ empoze ediliyor. Ayrıca, hiçbir Avrupa veya Batı ülkesinin ona katılmayacağı için ‘diplomatik olarak dışlanacağı’ uyarısı yapılıyor.
Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron (AFP)
‘Şüpheciler’, iki devletli çözümü destekleyen ‘diplomatik-siyasi dinamizmin’ yeniden canlanmasını imkansız gördüler. Onlara göre bu çözüm, sadece siyasi ve sahadaki değişiklikler nedeniyle değil, aynı zamanda İsrail'in Filistin devletinin kurulmasını kökten reddetmesi nedeniyle de ‘geçmişte kalmış’ bir seçenek haline gelmişti.
İsrail parlamentosu Knesset geçtiğimiz yıl Filistin devletinin kurulmasını reddeden bir kararı oyladı. Geçtiğimiz hafta da 71 oyla hükümeti Batı Şeria'yı ilhak etmeye çağıran bir kararı kabul etti. Kısacası, şüpheciler iki devletli çözümü ‘bir hayal’ olarak gördüler.
İsrail, Filistin devletinin tanınmasını kınamaya devam etti. Bunu ‘Hamas ve terörizme ödül’ olarak değerlendiren İsrail, bunun Gazze'deki ‘barışçıl çözüm çabalarını’ ve ‘savaşı sona erdirme çabalarını’ baltalayacağını iddia etti.
Ancak bunların hiçbiri gerçekleşmediği gibi bir de tam tersi oldu.
Riyad ve Paris, uzun süredir ortada olmayan ‘iki devletli çözümü’ yeniden canlandırma çabalarında başarılı oldular.
Sadece iki gün içinde, dünya ülkelerinin üçte ikisi, sekiz adet Arap ve uluslararası çift başkanlı çalışma grubunun haftalarca süren çabalarıyla hazırlanan ‘yol haritasına’ odaklandı. Bu gruplar, çatışmaya son verilmesi ve güvenlik, ekonomi ve insani açıdan entegre bir Ortadoğu'ya doğru ilerlenmesi konusunda genel, kapsamlı ve pratik öneriler hazırlamak için yoğun bir şekilde çalıştı.
Bu durum, konferansın sona ermesiyle birlikte salı günü yayınlanan 7 sayfalık sonuç bildirgesinde de öne çıktı.
Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Prens Faysal bin Ferhan, belgenin siyasi, güvenlik, ekonomik, insani, hukuki ve stratejik anlatı eksenlerini kapsayan kapsamlı öneriler içerdiğini ve iki devletli çözümü uygulamak ve herkes için barış ve güvenliği sağlamak için entegre ve uygulanabilir bir çerçeve oluşturduğunu söyledi.
Bakan Prens Ferhan, BM 79. Genel Kurulu oturumu sona ermeden önce sonuç bildirgesinin desteklenmesi ve bunun New York'taki Suudi Arabistan ve Fransa misyonlarına bildirilmesi çağrısında bulundu.