Mısır’ın Tanzanya’da inşa ettiği Rufiji barajı Etiyopya'ya bir mesaj mı?

Tanzanya'daki Rufiji Barajı inşaatının tamamlanması (Mısır Kabinesi)
Tanzanya'daki Rufiji Barajı inşaatının tamamlanması (Mısır Kabinesi)
TT

Mısır’ın Tanzanya’da inşa ettiği Rufiji barajı Etiyopya'ya bir mesaj mı?

Tanzanya'daki Rufiji Barajı inşaatının tamamlanması (Mısır Kabinesi)
Tanzanya'daki Rufiji Barajı inşaatının tamamlanması (Mısır Kabinesi)

Mısır, Tanzanya'daki Rufiji Nehri üzerinde hidroelektrik enerji üretmek amacıyla inşa ettiği dev barajın çalışmalarını tamamladı. Mısır Cumhurbaşkanı Abdülfettah es-Sisi tarafından desteklenen bu proje, Nil Havzası ülkelerinde güçlü varlık gösteren Etiyopya'ya yönelik bir mesaj olarak yorumlandı.
Mısır Başbakanı Mustafa Medbuli'ye göre Sisi, “Proje, Tanzanya'daki kardeşler için bir rüya ve en yüksek kalitede hayata geçirilmeli” çağrısında bulunmuştu.
Arap Müteahhitler ve Elsewedy Electric (Mısırlı çok uluslu şirket), ana barajın inşaat işlerinin tamamlandığını duyurdu. 18 Kasım 2020'de başlayan çalışmalar 687 gün sonra Perşembe günü sona erdi.
Tanzanya, 11 Nil Havzası ülkesinden biri ve Rufiji Barajı projesi, Etiyopya'nın Mısır'ı havza ülkelerindeki kalkınma projelerini engelleme suçlamalarına pratik bir yanıt olarak geliyor. Proje, Addis Ababa'nın 2011'den beri Nil Nehri'nin ana kolu üzerine inşa ettiği "Rönesans Barajı" konusundaki anlaşmazlıklarının arka planında farklı bir anlamı barındırıyor. Kahire, Rönesans Barajı’nın kendi su payını tehdit ettiğini söylüyor.
Mısır Eski Sulama Bakanı ve Arap Su Konseyi Başkanı Dr. Mahmud Ebu Zeyd, Şarku'l Avsat'a şunları söyledi: “Proje, Mısır'ın Nil Havzası ülkeleriyle iş birliğini teyit ediyor. Kahire, Etiyopya'nın Mısır'ı ‘havza ülkelerindeki suyun en büyük payına el koymak için kalkınma projelerini engelleme’ suçlamalarını reddediyor. Mısır, yalnızca Nil'in akışını etkileyen projelerle ilgili önceden koordinasyon kurulamaması eksikliğini kabul etmiyor. Mısır ayrıca bu ülkelerin çoğunda her yıl boşa giden yağmur sularından yararlanmak için ortak kalkınma projeleri ile entegrasyonun sağlanması hedefiyle çalışıyor.”
Mısır İskân ve Kamu Hizmetleri Bakanı Asım Cezzar, Tanzanya’daki ana barajın inşaat işlerinin tamamlanmasıyla, Mısır koalisyonu, yaklaşık iki ay sürmesi planlanan (bu yılki sel tahminine göre) Rufiji Nehri suyunu, baraj havzasında tutma çalışmalarına başladı. Bu hedef doğrultusunda baraj gövdesinde üç seviyedeki dev su tahliye kapılarının montajı ve testleri tamamlandı. Baraj gölü yaklaşık 158 bin kilometrekarelik bir alanı kaplıyor. Maksimum operasyonel kapasite 32,7 milyar metreküp ile  azami 34 milyar metreküpe ulaşabilecek.
Bu proje ile geçen yüzyılın altmışlı yıllarında başlayan bir Tanzanya rüyası gerçekleşecek. Tanzanya'da ulusal düzeyde sürdürülebilir kalkınmaya ulaşma hedeflerine hizmet edecek olan proje, Tanzanya şebekesindeki elektrik kapasitesini ikiye katlamayı hedefliyor. Çoğu çocuk binlerce kişinin ölümüne ve kaybına neden olan sel baskınlarının da kontrol altına alınmasını sağlayacak olan proje, tehlikeli hastalıkların yayılmasının ana nedeni olan mevsimsel bataklıkların oluşumunu da sınırlayacak. Prpje ayrıca tarım ve nehir balıkçılığı faaliyetleri için gerekli su ihtiyacının sürdürülebilirliğini garanti edecek.
Mısır, Güney Sudan'daki Wau Barajı projesi, Büyük Göller'deki su otu kontrol projesi ve Uganda'nın batısında yer alan Kisei İlçesinde sel riskini önleme projesi gibi birçok projeyi hayata geçiriyor. Birçok Afrika ülkesinde yağmur suyu hasadı için barajlar kurmak ve uzak bölgelerde, temiz içme suyu sağlamak için yeraltı içme suyu istasyonları tesis etmek gibi diğer su projeleri de gerçekleştiriliyor.  Mısır Su Kaynakları Bakanlığı'nın verdiği bilgiye göre Kenya'da 180, Uganda'da 75, Tanzanya'da 30, Sudan'ın Darfur eyaletinde 10 ve Güney Sudan'ın Juba kentinde 6 yeraltı kuyusu açıldı.



Hizbullah'ın askeri cephaneliği, Güney Lübnan'dan çekilmesiyle birlikte azalıyor

Mayıs 2023'te Güney Lübnan'da düzenlenen bir askeri tatbikat sırasında Hizbullah mensupları (Arşiv – AP)
Mayıs 2023'te Güney Lübnan'da düzenlenen bir askeri tatbikat sırasında Hizbullah mensupları (Arşiv – AP)
TT

Hizbullah'ın askeri cephaneliği, Güney Lübnan'dan çekilmesiyle birlikte azalıyor

Mayıs 2023'te Güney Lübnan'da düzenlenen bir askeri tatbikat sırasında Hizbullah mensupları (Arşiv – AP)
Mayıs 2023'te Güney Lübnan'da düzenlenen bir askeri tatbikat sırasında Hizbullah mensupları (Arşiv – AP)

Lübnan hükümetinin önümüzdeki salı günü ‘silahların devletin elinde toplanmasını’ onaylamak için yaptığı çağrı, uzmanların, Ekim 2023 ile Kasım 2024 arasında İsrail ile yaşanan savaşın yanı sıra İsrail'in sürekli saldırıları ve Güney Litani bölgesindeki Hizbullah tesislerinin yıkılması nedeniyle aşındığını söylediği Hizbullah’a ait askeri cephanelik hakkında sorular gündeme getirdi.

Lübnan hükümeti, Hizbullah'ın Litani Nehri'nin güneyindeki askeri mevzilerinin çoğundan çekildiğini, tesislerinin ve fırlatma merkezlerinin yüzde 90'ından fazlasının yoğun İsrail saldırılarına maruz kaldığını ve Lübnan ordusunun diğer tesisleri de yıktığını söylüyor. Bu arada Hizbullah, askeri yeteneklerini tanıtmaya ve gerektiğinde savaşı genişletme tehdidinde bulunmaya devam ediyor.

Mayıs 2023'te Güney Lübnan'da düzenlenen bir askeri tatbikat sırasında roketatarların önünde duran Hizbullah mensupları (AP)Mayıs 2023'te Güney Lübnan'da düzenlenen bir askeri tatbikat sırasında roketatarların önünde duran Hizbullah mensupları (AP)

Şarku’l Avsat’a konuşan askeri uzmanlar, bu söylemin arkasında ‘Hizbullah’ın muharebe yapısındaki derin boşlukların ortaya çıktığına’ inanıyor. Uzmanlar, ‘Hizbullah'ın lojistik avantajlarını kaybettiği ve stratejik derinliğinin zedelendiği, İsrail'in gözetleme kabiliyetlerinin ise eşi benzeri görülmemiş seviyelere ulaştığı’ konusunda hemfikir.

Saha gerilemesine rağmen Hizbullah, İsrail'in derinlerine ulaşabilecek orta ve uzun menzilli füzelere sahip olduğunu vurgulamaya devam ediyor. Ancak saha gelişmeleri ciddi şüpheler uyandırıyor: Bu cephanelik halen etkili mi? Hava kontrolünün sıkı olduğu bir ortamda kullanılabilir mi?

Açıkta bulunan ve etkisiz hale getirilebilen füzeler

Uzmanların değerlendirmesine göre, bu füzeler fiilen hizmet dışı kalmış durumda. Emekli Tuğgeneral Halil el-Halu, ‘Hizbullah’ın kışkırtıcı söyleminin operasyonel kapasitesindeki büyük gerilemeyi gösterdiğini’ düşünüyor. Şarku’l Avsat’a konuşan el-Halu, “Bu tür füzeler, zaman ayarlı ekipmanlar ve sabit veya yarı sabit platformlar gerektirir; bu da onları İsrail hava gözetleme sistemleri için kolay hedefler haline getirir” dedi.

İsrail teknolojisinin üstünlüğü

El-Halu sözlerini şöyle sürdürdü: “Güney Lübnan artık fırlatma için güvenli bir ortam değil ve Bekaa Vadisi’nin kuzeyi de hassas vuruşlar aldı. Dolayısıyla, bu silahın ciddi bir saldırı görevi yerine getiremeyeceği kesinleşmiştir. Bu füzelerin bir kısmı kalmış olsa bile, yoğun hava gözetimi altında çalıştırılması, anında tespit edilmeden veya önleyici bir saldırıya maruz kalmadan ateşlenmesi imkânsız.”

İsrail hava savunma sistemi, Ağustos 2024'te İsrail'in kuzeyinde Hizbullah'a ait bir insansız hava aracını (İHA) etkisiz hale getirdi. (AFP)İsrail hava savunma sistemi, Ağustos 2024'te İsrail'in kuzeyinde Hizbullah'a ait bir insansız hava aracını (İHA) etkisiz hale getirdi. (AFP)

‘Tel Aviv'in insansız hava araçları (İHA), uydular ve biyometrik sensörlere dayanan, görsel ve termal sinyalleri analiz edebilen yapay zekâ sistemleriyle desteklenen üstün bir gözetim ağı geliştirdiğini’ belirten el-Halu, “Bu ağ, herhangi bir füze hareketi, fırlatıcıların nakliyesi veya platformların donatılması gibi adımları riskli hale getiriyor” dedi.

El-Halu, “İsrail, Demir Kubbe ile birlikte lazerle önleme teknolojilerini kullanmaya başladı. Bu da Hizbullah'ın kalan füze kapasitesinin etkinliğini azaltıyor ve silahlarını caydırıcı olmaktan çok bir yük haline getiriyor” ifadelerini kullandı.

Suriye artık güvenli bir geçit değil

Emekli Tuğgeneral Nizar Abdulkadir, Hizbullah'ın askeri gerçekliğini inkâr ettiğini ve uzun menzilli füze fırlatma tehditlerinin sahadaki gerçekliği yansıtmadığını vurguladı.

Abdulkadir, Şarku’l Avsat’a verdiği demeçte şunları söyledi: “Hizbullah’ın füzelerini fırlatmak için Litani'nin güneyinde konuşlanmasına gerek olmadığını düşünüyordum. Bekaa'ya yönelik İsrail saldırıları bu yeteneğin ciddi şekilde kısıtlı olduğunu kanıtladı. Artık füzelerini açığa çıkmadan veya hedef alınmadan fırlatma esnekliği kalmadı.”

İsrail ordusu, kasım ayında Lübnan'ın güneyinde Hizbullah'a ait tanksavar füzeler de dahil olmak üzere pek çok mühimmat ele geçirdi. (AP)İsrail ordusu, kasım ayında Lübnan'ın güneyinde Hizbullah'a ait tanksavar füzeler de dahil olmak üzere pek çok mühimmat ele geçirdi. (AP)

Abdulkadir, “Suriye üzerinden kaçakçılık yolları felç oldu, kara geçişleri ve deniz limanları sıkı denetim altına alındı. Bu da füzelerin veya bunların üretim ekipmanlarının İsrail saldırılarına maruz kalmadan ülkeye sokulmasını neredeyse imkânsız hale getiriyor” şeklinde konuştu.

Abdulkadir, Hizbullah'ın bugün ağır silahlarına sarılmasının ‘askeri yararından değil, siyasi sembolizminden kaynaklandığını’ düşünüyor ve “Cephaneliğin geri kalanı askeri amaçlarla kullanılmıyor, iç ve dış baskı aracı olarak kullanılıyor” diyor.

Cephanelikten geriye ne kaldı?

Birkaç gün önce İsrail Kuzey Komutanlığı'ndan gelen bir açıklama da dahil olmak üzere, birbiriyle kesişen askeri tahminler, füze cephaneliğinden geriye kalanların son savaşın patlak vermesinden önceki boyutunun yüzde 30'unu geçmediğini gösteriyor.

El-Halu, “Hizbullah artık herhangi bir saldırıyı püskürtmeyi amaçlayan yerel bir strateji kapsamında, önleyici saldırılar gerçekleştirmek yerine, hafif taşınabilir silahlar ve savunma zırhlarına karşı silahlar kullanıyor” dedi.

Caydırıcılıktan yük haline

Hizbullah’ın medyadaki söylemi değişmemiş olsa da güç dengeleri değişti. El-Halu ve Abdulkadir’e göre ‘on yıl önce Tel Aviv'i tehdit eden füze, bugün yapay zekanın merceği altında.’

Bu bağlamda el-Halu şu ifadeleri kullandı: “Hizbullah’ın Litani Nehri'nin güneyinden çekilme ve Lübnan'ın iç kesimlerinde askerî açıdan açık hale gelmesiyle birlikte saldırı başlatma kabiliyeti azaldı. Uzun menzilli füzeleri, artık bir enkaz gibidir. Ağır caydırıcı silahlara duyulan güven ise eskisi gibi bir güç kartı olmaktan çıkıp siyasi ve askeri bir yük haline geldi.”