Mısır: 7. Uluslararası Fetva Konferansı’ndan ekoloji için fetva çağrısı

Kahire’de düzenlenen 7. Uluslararası Fetva Konferansı’nda çevreyi korumak üzere dini söylemin kullanılması çağrısında bulunuldu

Kahire’deki Daru’l İfta tarafından düzenlenen konferansın kapanış oturumundan bir kare (Mısır Daru’l İfta Kurumu)
Kahire’deki Daru’l İfta tarafından düzenlenen konferansın kapanış oturumundan bir kare (Mısır Daru’l İfta Kurumu)
TT

Mısır: 7. Uluslararası Fetva Konferansı’ndan ekoloji için fetva çağrısı

Kahire’deki Daru’l İfta tarafından düzenlenen konferansın kapanış oturumundan bir kare (Mısır Daru’l İfta Kurumu)
Kahire’deki Daru’l İfta tarafından düzenlenen konferansın kapanış oturumundan bir kare (Mısır Daru’l İfta Kurumu)

Mısır’da dini hizmetlerden sorumlu fetva kurumu Daru’l İfta “7. Uluslararası Konferansı” tamamlandı. Konferans’ta iklim değişikliğinin etkilerini sınırlamak üzere fetva verilmesi konusunda anlaşmaya varıldı. Toplantının katılımcıları, çevreyi korumak için dini söylemin kullanılması çağrısında bulundu. Kahire’de Cumhurbaşkanı Abdulfettah es-Sisi’nin himayesinde, İslam Hukuku kurumu Daru’l İfta tarafından düzenlenen ‘Fetva ve Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri’ başlıklı 7. Dünya Fetva Konferansı’nın faaliyetleri sona erdi.
Konferansın kapanış oturumunda, Kudüs ve Filistin Müftüsü Şeyh Muhammed Hüseyin “Fetva üzerinde anlaşma, 27. Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Taraflar Konferansı’nın (COP27) Mısır’da düzenlenmesi için geri sayım yaptığımız bir zamanda sağlandı. COP27, iklim değişikliğiyle mücadele ve olumsuz etkilerine uyum sağlama çabalarını ve bu amaç için tüm tarafların insani çalışma ivmesini ve iradesini artırma fırsatı sunuyor” ifadelerini kullandı. Hüseyin fetva üzerindeki uzlaşının, iklim değişikliğinin olumsuz etkilerini sınırlamak üzere gerekli önlem ve tedbirleri alırken, iklim değişikliği risklerini azaltmayı amaçlayan yasa ve anlaşmalara bağlı kalınmasını gerektirdiğine dikkat çekti. Aynı şekilde, tehlikeli maddelerin ve atıkların dolaşımının yasaklanmasını, tehlikeli atıkların denizlere ve okyanuslara boşaltılmasının engellenmesini, avı yasak olan kuşların, vahşi hayvanların veya deniz canlılarının avlanmasının ve ele geçirilmesinin önlenmesini, kesilmeleri yasak olan bitkilerin kesilmesi ve zarar verilmesinin engellenmesini, nehirlerin ve denizlerin kıyılarınının hiçbir şekilde kirletilmemesini de içeriyor.
Kudüs Müftüsü’ne göre, anlaşma ayrıca çevreye herhangi bir zarar gelmemesi için gerekli önlemler alınmasını, gürültü kirliliğine karşı koruma sağlanmasını, su kalitesinin iyileştirilmesini, yeşilliği  ve çevrenin kalitesini artıracak şekilde ağaç dikilmesini, fosil yakıtların kullanımını azaltmaya yardımcı olan bireyler ve kuruluşlar tarafından yeni ve yenilenebilir enerji kullanımının sağlanmasını, okul müfredatları aracılığıyla çocuklara ve gençlere yönelik çevre eğitiminin verilmesini ve iklim değişikliğinin tehlikeleri ile mücadele ve çevreyi korumak üzere dini söylemin kullanılmasını gerektiriyor.
Mısır Baş Müftüsü Dr. Şevki Allam ise, konferans kapsamındaki çalışmaların sonunda, ortak hedefe somut ve gerçekçi sonuçlarla ulaşmak için tüm alanlarda sürdürülebilir ve kapsamlı kalkınma için kalıcı iş birliğine yönelik ihtiyacı vurguladı. Aynı zamanda, baskı ve ihlal konularının ciddiyetine dair kalıcı farkındalığın önemi, sürdürülebilir kalkınmada doğal kaynaklardan yararlanmada ve fetvalarla hayatı kısıtlama noktasında gelecek nesillerin haklarının dikkate alınması ihtiyacına da dikkat çekti.
Konferansın sonunda verilen tavsiyelerde, sürdürülebilir kalkınmanın sağlanmasında kolektif çalışmanın her şeyden önce bir insanlık görevi olduğunun dikkate alınması gerektiği, zira böyle bir durumun farklı ırklardan, dillerden ve inançlardan tüm insanları bir araya getirdiği belirtildi. Konferansta ayrıca değişim çalışmaları, dini liderliklerin konuya yönelik hazırlanmasının yanı sıra dini liderlerin sürdürülebilir kalkınma hedeflerini dikkate alarak eğitilmeleri ve toplumdaki rolleri aracılığıyla kalkınma hedeflerini yaymaları ve bunları desteklemeye yönelik çalışmaların artması çağrısında bulunuldu.
Konferansın sonunda, Daru’l İfta, ilk aşama olarak özellikle İngilizce ve Fransızca konuşulan Batı ülkelerindeki Müslüman topluluklarla iletişim kurmak üzere ‘Fatwa Pro’ uygulamasını hizmete açtı. Dar’ul İfta’ya göre, söz konusu uygulama, fetva vermek de dahil olmak üzere bir dizi yasal hizmet sağlayarak fıkıh ve fetva konusunda bir merci olmayı hedefliyor. Fetvaların verilmesinde, dünya genelindeki Müslüman toplulukların bulundukları durumlar ve yaşadıkları koşullar, kolay ve basitleştirilmiş yöntemlerle göz önünde bulunduruyor. Fetvaları veren grupta, fetvanın çeşitli yönlerinde uzmanlaşmış çok sayıda müftü bulunuyor. Grup sıkıntılı durumlarda, doğru düşüncelere ulaşmak üzere zaman, mekan, koşullar ve gelenekleri dikkate alarak konuyu ele alıyor. Böyle bir yaklaşım, Müslümanların olumlu bir şekilde bütünleşmelerine yardımcı oluyor ve radikal ideolojilere karşı koruma sağlıyor.



Libya'daki ‘Rus nüfuzu’ ABD Özel Temsilcisi’nin güney ziyaretini gölgede bıraktı

ABD Libya Büyükelçiliği heyetinin Sebha'yı ziyaretinden (ABD Libya Büyükelçiliği’nin X hesabı)
ABD Libya Büyükelçiliği heyetinin Sebha'yı ziyaretinden (ABD Libya Büyükelçiliği’nin X hesabı)
TT

Libya'daki ‘Rus nüfuzu’ ABD Özel Temsilcisi’nin güney ziyaretini gölgede bıraktı

ABD Libya Büyükelçiliği heyetinin Sebha'yı ziyaretinden (ABD Libya Büyükelçiliği’nin X hesabı)
ABD Libya Büyükelçiliği heyetinin Sebha'yı ziyaretinden (ABD Libya Büyükelçiliği’nin X hesabı)

Libya'daki ‘Rus nüfuzu’, Libyalı analistlerin ABD Özel Temsilcisi Richard Norland'ın Libya'nın güneyine yaptığı benzeri görülmemiş ziyaretin sonuçlarına ilişkin değerlendirmelerini gölgede bıraktı.

Norland'ın bu hafta başında güneydeki Sebha kentinde Mareşal Halife Hafter'in oğlu Saddam Hafter ile yaptığı görüşmelerin ayrıntıları yeterince açıklanmadı. Ancak gözlemciler Norland'ın Sebha'ya yaptığı ziyaretin ‘sembolik’ olduğunu bildirdi. Derne Üniversitesi'nde siyaset bilimi profesörü olan Yusuf el-Farisi, söz konusu ziyaretin ‘önceki güvensizlik dalgalarının ardından istikrarlı güvenlik koşulları ışığında bir ABD yetkilisinin güney kentine yaptığı ilk ziyaret’ olduğunu belirtti.

cdvfg
ABD'nin Libya Özel Temsilcisi Richard Norland, Sebha ziyareti sırasında gerçekleşen görüşmede konuşurken (ABD Libya Büyükelçiliği’nin X hesabı)

Johns Hopkins Üniversitesi Dış Politika Enstitüsü üyesi Hafız el-Guveyl'e göre, Libya'ya yönelik on yıllık stratejik planın ve Rus nüfuzunu sınırlama girişimlerinin gölgeleri, ABD Özel Temsilcisi’nin Güney Libya ziyaretinde de kendisini gösterdi. El-Guveyl'e göre Rusya'nın Libya'nın güneyindeki nüfuzunu arttırması, ABD'nin kırılgan bölgelere yönelik stratejisinden ve Norland'ın ziyaretinden daha uzak değil. Bu noktada, geçtiğimiz mart ayından bu yana Rus askeri kargo uçaklarının ülkenin güneyinde yer alan Brak eş-Şati Üssü’ne yönelik birden fazla hava ikmalinden söz eden sızıntıların ortaya çıktığını da belirtmek gerekir.

Xujık8
Libya Ulusal Birlik Hükümeti (UBH) Başbakanı Abdulhamid ed-Dibeybe ile CIA Direktörü William Burns arasında Trablus'ta daha önce yapılan bir görüşmeden (UBH)

İki yıldan kısa bir süre önce Biden yönetimi, ‘Çatışmayı Önlemek ve İstikrarı Teşvik Etmek için ABD Stratejisi - Libya için On Yıllık Stratejik Plan’ olarak bilinen planı başlattı. Bu plan, diğer hususların yanı sıra, Libya'nın tarihsel olarak marjinalleştirilmiş güneyini ulusal yapılara entegre etmeyi, daha geniş bir birleşmeye yol açmayı ve güney sınırını güvence altına almayı amaçlıyor.

Norland, Hafter'le görüştükten sonra Libya'nın güneyinin istikrara kavuşturulması, Libya'nın egemenliğinin korunması ve bölünmelerin aşılmasında oynadığı hayati rol hakkında genel bir konuşma yapmakla yetindi. Trablus Üniversitesi’nde siyaset bilimi profesörü olan Dr. Ahmed el-Atraş'a göre söz konusu ziyaret Moskova'nın nüfuz mücadelesi ve Rusya'nın bölgedeki genişlemesini keşfetme bağlamının ötesine geçemeyebilir.

Diğer yandan Norland’ın Libya'nın güvenlik kurumlarını birleştirme çabalarını ülkenin dört bir yanından Libyalı askeri liderlerle ilişki kurarak desteklemekten bahsetmesi de dikkat çekiyor. El-Atraş Şarku’l Avsat'a yaptığı açıklamada, bu ziyaretin gerçekleri gizlemek için yapıldığını belirtti. El-Atraş’a göre bu ziyaret öncelikle Moskova'yı hedef alıyor ve ülkenin batısından sorumlu İçişleri Bakanı İmad et-Trablusi ile Saddam arasında daha önce yapılan ve tek taraflı bir eylem olan görüşmeye dayanan vizyonları önemsizleştiriyor.

 sc
Rusya Savunma Bakanı Yardımcısı ve Rus hükümetinden üst düzey bir heyetin daha önce Bingazi'ye yaptığı ziyaretten (Şarku’l Avsat)

Öte yandan bir grup analist, Çin'in Libya'daki faaliyetlerinin genişlemesine ilişkin ABD'nin güçlü endişelerinden bahsetti. Siyasi analist İzzeddin Akil'e göre güney Libya, Çin İpek Yolu'nun kesilmesinde önemli bir istasyon olabilir ve aynı zamanda Afrika'da Çinlileri rahatsız etmek ve onlara karşı koymak için bir üs olarak kullanılabilir.

Akil, Washington yönetiminin Trablus Büyükelçisi olarak atanması planlanan Amerikalı diplomat Jennifer Gavito'nun brifinginde Çin hakkında söylenenleri esas aldı.

Gavito geçtiğimiz haziran ayında Senato Dış İlişkiler Komitesi önünde yaptığı açıklamada, Çin'le bağlantılı şirketlerin Libya'da bilgi ve iletişim teknolojileri sektöründe gösterdikleri derin başarılar konusunda uyarıda bulundu.

Infra Global Partners Vakfı danışmanı Jonathan Bass, Pekin'in Mareşal Halife Hafter'e verdiği desteğe işaret ederek, Çin'in daha önce eski Libya Başbakanı Fethi Başağa döneminde çok cazip koşullarla ülkenin güneyinde Libya altını çıkarma hakkını elde ettiğini söyledi.

Sahel bölgesinin son iki yılda Fransa'ya sadık bazı yerleşik rejimlerin devrilmesine tanık olması ve Rusya'nın yeni rejimlerin müttefiki olarak bölgeye müdahil olması da dikkat çekiyor.

Norland'ın Sebha'yı ziyaretinden bir gün sonra Rusya'nın Libya Büyükelçisi Aydar Aganin'in Rus askeri kamyonu Ural'ın direksiyonuna geçmesi ve Ural’ın Libya pazarına girişini kutlaması da önemli bir noktaydı.