Stratejik Ortaklık Zirveleri: Enerji Kuşağı ve İnovasyona Giden Yol

Washington, diğer ülkelerden kendileriyle Çin arasında seçim yapmalarını istemediğini duyurdu.

Riyad, ABD, Hindistan, Japonya ve Almanya ile stratejik ortaklığına Çin ile stratejik ortaklığını da ekledi (AFP)
Riyad, ABD, Hindistan, Japonya ve Almanya ile stratejik ortaklığına Çin ile stratejik ortaklığını da ekledi (AFP)
TT

Stratejik Ortaklık Zirveleri: Enerji Kuşağı ve İnovasyona Giden Yol

Riyad, ABD, Hindistan, Japonya ve Almanya ile stratejik ortaklığına Çin ile stratejik ortaklığını da ekledi (AFP)
Riyad, ABD, Hindistan, Japonya ve Almanya ile stratejik ortaklığına Çin ile stratejik ortaklığını da ekledi (AFP)

Refik Huri
Eski ABD Başkanı Barack Obama, küresel çerçevede jeopolitik mücadelede en büyük stratejik darbeyi başlatarak, ABD’nin Ortadoğu'daki taahhütlerini hafifleterek Hint-Pasifik bölgesindeki Çin ve Rus meydan okumalarıyla yüzleşmek için bölgede bölge ve Arap nüfuz paylaşımını düzenleyip kaynakları birleştirerek Uzak Doğu'ya daha fazla odaklanmasını sağladı. Daha sonra Mevcut Başkan ve O Dönemki Yardımcısı Joe Biden geldi ve Başkan Donald Trump'ın oyunu tamamlamak için Ortadoğu'yu yönetiminin ulusal güvenlik stratejisinde beşinci ve son öncelik sırasına koydu. Ancak Obama'nın tereddüt edip geri çekilmesinin ardından Suriye savaşına askeri müdahale yoluyla Ortadoğu'daki rolünü yeniden kazanan Rusya, Ukrayna'yı işgal ederek Avrupa'da, ABD ve Batı'ya karşı yeni bir cephe açtı. Asya, Avrupa, Afrika ve Ortadoğu'daki projelere ayırdığı 1 trilyon dolarlık bütçeyle Kuşak ve Yol projesiyle bölgesel ve küresel rolünü başlatan Çin, bölgedeki çoğu ülkenin stratejik ortağı haline geldi. Cumhurbaşkanı Şi Cinping, ABD'nin Ortadoğu'daki en önemli iki müttefiki, İsrail ile Hayfa Limanı’nda bir ortaklık ve petrol ve gaz ‘hazinesinin’ ‘ABD güvenlik şemsiyesi altında olduğu Körfez İşbirliği Konseyi ile stratejik bir ortaklıkla Çin'in rolünü güçlendirdi.
Suudi Arabistan Kralı Selman bin Abdulaziz ve Veliaht Prensi Muhammed bin Selman, kendisine Riyad'da bir Çin-Suudi zirvesi, bir Çin-Körfez zirvesi ve bir Çin-Arap zirvesi olmak üzere üç önemli zirvenin kapısını açtı. Bu, Pekin'in Çin Halk Cumhuriyeti'nin kuruluşundan bu yana Arap dünyasıyla en büyük ve en kapsamlı diplomatik faaliyet olarak tanımladığı nadir bir olay.

Stratejik ortaklık
Böylece Riyad, ABD, Hindistan, Japonya ve Almanya ile stratejik ortaklığına, Fransa ile dostluğu ve Rusya ile iyi ilişkilerinin yanı sıra Çin ile olan stratejik ortaklığı da ekledi. İlişkilerin çeşitlenmesi, Suudi rolünün öneminin, Krallığın stratejik konumunun, yüzde 8'den fazla hızlı kalkınma deneyiminin ve petrole odaklanmak yerine milli gelir kaynaklarını çeşitlendirme yeteneğinin ve son yıllarda elde edilen büyük sıçramanın başka ifadesinden bir şey değildir. Şi'nin Kuşak ve Yol projesi ile Suudi Arabistan'ın 2030 Vizyonu projesi arasındaki ‘uyum’ anlaşması, iki proje arasındaki entegrasyon ihtiyacının tanınmasından başka bir şey değildir. Üç Riyad zirvesinde yapılan açıklamalarda da görüldüğü gibi Çin ile olan mutabakat, hayata ve geleceğe, ‘inovasyon, teknoloji ve enerji’ konularında bir mutabakattır.
Çin ile ortaklığı mümkün ve gerekli kılan, ABD teorisinin siyasi liberalizm olmadan ekonomik kalkınmanın yanlış olduğu kanıtlandıktan sonra, dünyayı ekonomiyi yönetmede ‘Pekin Konsensüsü’nü değiştirmeye iten muazzam Çin kalkınma deneyimidir. Bu aynı zamanda, Çin'in Mao döneminden ve kalkınmada Deng Şiaoping ve halefleri ile birlikte ‘askeri, ekonomik ve teknolojik güce’ sahip olmak ve İran rejimi bunda ısrar edip komşularıyla ilişkilerini kaybetmesine ve korkunç bir ekonomik krize girmesine yol açan ‘devrimi ihracından’ vazgeçmek için ‘kültür devrimi’ felaketinden çıkışı demek oluyor.

Uluslararası düzen
ABD'iın utandığı açıktı. Suudilerin ‘mesajını’ aldı ve Ulusal Güvenlik Konseyi sözcüsü John Kirby'nin diliyle Çin'i eleştirerek yanıt verdi: "Çinlilerin aradığı pek çok şey ve izledikleri yol, belirli kurallarla yönetilen uluslararası düzeni sürdürmekle bağdaşmıyor.” Ancak bu, Washington'ın liderliğini sürdürmekte ısrar ettiği düzendir. Rusya'nın Ukrayna'ya saldırması ve Başkan Vladimir Putin'in çok kutuplu bir uluslararası sistemden bahsetmesiyle Avrupa'da bir depremle karşılaştı. Uzak Doğu'da da Tayvan'ın hikayesinden daha büyük zorluklarla karşı karşıya kaldı. Avustralya'nın eski Başbakanı Kevin Rudd, Foreign Affairs'de yayınlanan bir makalede söylediğine göre bu zorluklardan biri de Başkan Şi'nin ABD'nin gücü yerine Çin'in gücüne dayanan daha adil ve eşit bir dünya düzeni arzusudur. Xi'nin ‘12 Arap ülkesiyle stratejik ortaklık’ aracılığıyla ‘belirleyici bir olay’ olarak tanımladığı Riyad zirveleri, John Ikenberry’nin Foreign Affairs’deki makalesinde kullandığı “ABD'nin 60 ülkeyle ilişkisi varken "Çin'in sadece Cibuti, Kuzey Kore ve birkaç başka ülkeyle ilişkisi var” ifadesinin yanlış olduğunu ortaya koydu.
Bununla birlikte, ABD'nin güvenlik alanında hala önemli bir rolü var. Riyad'ın çeşitli ülkelerle olan stratejik ortaklıkları, başka hiçbir ortaklığı iptal etmez. Washington, ülkelerden kendileriyle Çin arasında seçim yapmalarını istemediğini açıklamakta gecikmedi. Ancak, ‘bu stratejik rekabette liderlik edecek bir konumda’ olduğu konusunda ısrar etti.

* Şarku’l Avsat okurları için Independent Arabia’dan tercüme edilmiştir



İsrail ordusu Gazze şehrini ‘tehlikeli savaş bölgesi’ ilan etti

İsrail ile Hamas arasındaki savaş devam ederken Gazze şehrindeki yıkımı gösteren bir fotoğraf (AFP)
İsrail ile Hamas arasındaki savaş devam ederken Gazze şehrindeki yıkımı gösteren bir fotoğraf (AFP)
TT

İsrail ordusu Gazze şehrini ‘tehlikeli savaş bölgesi’ ilan etti

İsrail ile Hamas arasındaki savaş devam ederken Gazze şehrindeki yıkımı gösteren bir fotoğraf (AFP)
İsrail ile Hamas arasındaki savaş devam ederken Gazze şehrindeki yıkımı gösteren bir fotoğraf (AFP)

İsrail ordusu bugün Gazze şehrini ‘tehlikeli savaş bölgesi’ ilan etti. İsrail ile Hamas arasındaki savaşın başlamasından yaklaşık iki yıl sonra İsrail ordusu, Gazze Şeridi'nin en büyük şehrini kontrol altına almaya hazırlanıyor.

İsrail Ordu Sözcüsü Avichay Adraee'nin X platformu üzerinden yaptığı paylaşımda, “Bugün saat 10:00'dan itibaren geçerli olacak askeri faaliyetler için yerel ve geçici ateşkes, tehlikeli savaş bölgesi olarak kabul edilen Gazze şehri bölgesini kapsamamaktadır” denildi.

Söz konusu ateşkes, yardım dağıtımını kolaylaştırmak için belirli bölgelerde günlük olarak uygulanan ateşkesi ifade ediyor.

İsrail ordusu geçtiğimiz temmuz sonunda, ‘Birleşmiş Milletler (BM) konvoylarının ve sivil toplum kuruluşlarının güvenli geçişini sağlamak’ amacıyla Gazze şehri ve kuşatma altında bulunan ve tahrip edilmiş Filistin topraklarının diğer bölgelerinde askeri faaliyetlerin ‘günlük olarak askıya alınacağını’ duyurdu.

Şarku’l Avsat’ın AFP’den aktardığına göre İsrail ordusu bugün, ‘Gazze Şeridi'ndeki terör örgütlerine karşı kara manevraları ve saldırı faaliyetlerini sürdürürken, Gazze Şeridi'ndeki insani yardım çabalarını da desteklemeye devam edeceğini’ belirtti.

Gazze Şeridi’ndeki Sivil Savunma Müdürlüğü ise bugün şafak vaktinden bu yana Gazze Şeridi'nde 33 kişinin öldürüldüğünü bildirdi.

İsrail'e savaşı sona erdirmesi için uluslararası ve ulusal baskıların artmasına rağmen, ordu dün, güçlerinin Gazze Şeridi genelinde ‘operasyonlarına devam ettiğini’ duyurdu.

İsrail hükümetinin ağustos ayı başında Gazze şehrini kontrol altına alma planını onaylamasının ardından, Gazze şehri sakinlerinin tahliyesinin ‘kaçınılmaz’ olduğu ifade edildi.


Suudi Arabistan, İsrail'in Suriye'ye yönelik saldırısını kınadı ve Suriye'nin toprak bütünlüğüne desteğini yineledi

Suudi Arabistan, Suriye hükümetinin güvenliği ve istikrarı sağlamak ve devletin ve kurumlarının egemenliğini güçlendirmek için aldığı önlemlere tam destek verdiğini yineledi. (AP)
Suudi Arabistan, Suriye hükümetinin güvenliği ve istikrarı sağlamak ve devletin ve kurumlarının egemenliğini güçlendirmek için aldığı önlemlere tam destek verdiğini yineledi. (AP)
TT

Suudi Arabistan, İsrail'in Suriye'ye yönelik saldırısını kınadı ve Suriye'nin toprak bütünlüğüne desteğini yineledi

Suudi Arabistan, Suriye hükümetinin güvenliği ve istikrarı sağlamak ve devletin ve kurumlarının egemenliğini güçlendirmek için aldığı önlemlere tam destek verdiğini yineledi. (AP)
Suudi Arabistan, Suriye hükümetinin güvenliği ve istikrarı sağlamak ve devletin ve kurumlarının egemenliğini güçlendirmek için aldığı önlemlere tam destek verdiğini yineledi. (AP)

Suudi Arabistan, İsrail'in Suriye topraklarındaki devam eden ihlallerini güçlü bir şekilde kınadığını ifade ederek, bunları Suriye'nin içişlerine ‘açık bir müdahale’ ve Suriye'nin egemenliğinin ve 1974 yılında imzalanan Kuvvetlerin Ayrıştırılması Anlaşması da dahil olmak üzere uluslararası hukukun açık bir ihlali olarak nitelendirdi.

Suudi Arabistan'ın resmi tutumu, Süveyda vilayetinde son dönemde yaşanan gelişmeler ve buna bağlı olarak İsrail'in Suriye topraklarındaki gerginliği artırması üzerine Dışişleri Bakanlığı tarafından bugün yayınlanan bir açıklamada ortaya kondu.

Suudi Arabistan, Suriye hükümetinin güvenlik ve istikrarı sağlamak, sivil barışı korumak ve devletin ve kurumlarının tüm Suriye toprakları üzerindeki egemenliğini güçlendirmek için aldığı önlemlere tam destek verdiğini yineledi.

Dışişleri Bakanlığı tarafından yayınlanan açıklamada, Suudi Arabistan'ın Suriye'yi bölmeye yönelik her türlü ayrılıkçı çağrı veya girişimi kategorik olarak reddettiği vurgulanarak, Suriye halkının tüm bileşenlerine diyalog ve mantığa öncelik vermeleri ve birleşik ve güvenli bir Suriye inşa etmek için birlikte çalışmaları çağrısında bulunuldu.

Suudi Arabistan ayrıca, uluslararası topluma İsrail'in tekrarlanan ihlallerine karşı ciddi ve kararlı bir tutum sergilemesi ve Suriye'nin egemenliğini yeniden tesis etme ve topraklarının tamamında güvenliği sağlama çabalarına destek olması çağrısını yineledi.


Rusya Devlet Başkanı, Suudi Veliaht Prensi'ne Trump ile yaptığı görüşmelerin sonuçları hakkında bilgi verdi

Suudi Veliaht Prensi Muhammed bin Selman ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin (Suudi Dışişleri Bakanlığı)
Suudi Veliaht Prensi Muhammed bin Selman ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin (Suudi Dışişleri Bakanlığı)
TT

Rusya Devlet Başkanı, Suudi Veliaht Prensi'ne Trump ile yaptığı görüşmelerin sonuçları hakkında bilgi verdi

Suudi Veliaht Prensi Muhammed bin Selman ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin (Suudi Dışişleri Bakanlığı)
Suudi Veliaht Prensi Muhammed bin Selman ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin (Suudi Dışişleri Bakanlığı)

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman'ı ABD'li mevkidaşı Donald Trump ile yaptığı son görüşmelerin sonuçları hakkında bilgilendirdi.

Salı günü Putin'le bir telefon görüşmesi gerçekleştiren Prens Muhammed bin Selman, Suudi Arabistan'ın uluslararası anlaşmazlıkların çözümünde diplomatik diyalog yolunu desteklemeye devam ettiğini vurgularken, Rusya Devlet Başkanı da Krallığın kararlı tutumu ve Veliaht Prens'in barışa yönelik yapıcı çabaları dolayısıyla memnuniyetini dile getirdi.

Kremlin'den yapılan açıklamada Başkan Putin'in Prens Muhammed bin Selman ile bir telefon görüşmesi gerçekleştirdiği ve siyasi, ticari, ekonomik ve yatırım alanlarındaki Rus-Suudi işbirliğinin güncel konularını ele aldığı belirtildi. Açıklamada iki tarafın da Suudi Arabistan'ın uluslararası anlaşmazlıkların çözümünde diplomatik diyalog yolunu desteklemeye devam etmesinden duydukları memnuniyeti dile getirdikleri ifade edildi.

Açıklamada ayrıca iki tarafın OPEC+ çerçevesinde küresel enerji piyasasının istikrarını sağlamaya yönelik ortak çalışmalardan duydukları memnuniyeti dile getirdikleri ve çeşitli alanlarda işbirliğini sürdürme konusunda mutabık kaldıkları belirtildi.

Trump ve Putin Pazartesi akşamı yaklaşık 40 dakika süren bir telefon görüşmesi gerçekleştirdi ve bu görüşme sırasında ABD Başkanı Rus mevkidaşına Ukrayna Devlet Başkanı Volodymyr Zelensky ve Avrupa ülkelerinin liderleriyle yaptığı görüşmelerin sonuçları hakkında bilgi verdi.

Geçtiğimiz Cuma günü Putin ve Trump Alaska'da görüşmelerde bulunmuş, ABD Başkanı ve Rus mevkidaşı zirveyi yapıcı ve verimli olarak nitelendirmiş ve görüşmelerin olumlu bir atmosferde gerçekleştiğini ifade etmişlerdi.