Erdoğan'dan EYT açıklaması: Emeklilik hakkının kullanılması hususunda herhangi bir yaş sınırı uygulanmayacaktır

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Emeklilik hakkının kullanılması hususunda herhangi bir yaş sınırı uygulanmayacaktır." dedi.

AA
AA
TT

Erdoğan'dan EYT açıklaması: Emeklilik hakkının kullanılması hususunda herhangi bir yaş sınırı uygulanmayacaktır

AA
AA

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, emeklilikte yaşa takılanlar (EYT) düzenlemesine ilişkin, "Bugün sizlerle paylaşacağımız düzenlemeyle yaklaşık 2 milyon 250 bin vatandaşımız daha emekli olma hakkına kavuşuyor. Emeklilik hakkının kullanılması hususunda herhangi bir yaş sınırı uygulanmayacaktır." dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde düzenlediği basın toplantısında, EYT konusunda yapılan çalışmayı açıkladı.
"Bugün ülkemizin tüm tartışma alanlarını, milletimizin her kesiminin beklentilerini çözmüş olarak 2023'e girme kararlılığımızın son örneği olan emeklilikte yaşı bekleyenlerle ilgili düzenlemenin müjdesiyle sizlerin huzurundayım." sözleriyle konuşmasına başlayan Erdoğan, kamuoyunda "emeklilikte yaşa takılanlar", yani EYT olarak bilinen düzenlemenin uzun ve kapsamlı bir çalışmanın ardından nihai halini aldığını bildirdi.
Türkiye'deki sosyal güvenlik sisteminin sürdürülebilir, makul ve adil bir seviyeye getirilmesi hususunda çok önemli reformlara imza atan bir hükûmet olduklarını vurgulayan Erdoğan, "Geçmiş yıllardaki gerçeklerden kopuk uygulamalar sebebiyle kamu bütçesine büyük yük bindiren sosyal güvenlik sistemimizi yönetilebilir bir hale getirmek için çok çalıştık, çok uğraştık." diye konuştu.
Kendilerinden önceki dönemde, Eylül 1999'da yürürlüğe giren düzenlemeyle atılan adımları, dünyanın ve Türkiye'nin hakikatlerine uygun şekilde 2008'de daha ileriye taşıdıklarını dile getiren Erdoğan elbette her reformun, her düzenlemenin beraberinde yeni tartışmaları da getirdiğini söyledi.
Bunlardan birinin de 1999 düzenlemesine göre emeklilikte yıl ve prim günü şartını doldurduğu halde yaş şartı sebebiyle beklemek zorunda kalan çalışanların epeydir dile getirdikleri talepler olduğunu belirten Erdoğan şöyle devam etti:
"Prensip olarak 20 veya 25 yıl çalışmış bir kişinin çalıştığı süreden çok daha uzun bir dönem emekli maaşı alabileceği sistemin sürdürülebilir olmadığına inanıyoruz. Nitekim geçmiş yıllarda bunun acısı çok yaşanmıştır. Sistemin idamesine zarar vermemek ve ülke ekonomisinin üzerine kaldıramayacağı yükler bindirmemek için uzunca bir süre böyle bir düzenlemeye sıcak bakmadık. Bu yaklaşımımızdaki amaç, asla çalışanlarımızın haklarının tesliminin önüne geçmek değildi. Tam tersine 85 milyon hep birlikte ortak geleceğimizi düşündüğümüz için konuyu derinlemesine incelemeden, ölçüp biçmeden, hesabını kitabını sağlamca yapmadan herhangi bir taahhüt altına girmek istemedik."
Büyüyen, gelişen, kalkınan Türkiye'nin imkanlarının el verdiğini gördüklerinde de hemen ilgili kurumlara ve arkadaşlarına talimatını vererek çalışmaları başlattıklarını belirten Erdoğan, küresel krizin ülkeye etkileri sebebiyle sıkıntı yaşayan sabit gelirli vatandaşların yanlarında olduklarını yüksek oranlı asgari ücret, memur maaşı ve emekli maaşı artışlarıyla zaten gösterdiklerini vurguladı.
Geçen hafta duyurdukları asgari ücret rakamının da bu iradenin bir tezahürü olduğunu ifade eden Erdoğan sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bugün de 1999 öncesi işe başlayan çalışanlarımızın emeklilik yaşıyla ilgili beklentilerini karşılayan adımın müjdesiyle kendilerine desteğimizi bir kez daha sergileme yoluna gidiyoruz. Devlet için büyük bir fedakarlık anlamına gelen bu düzenlemeyle birlikte artık sistemi her türlü tartışmadan arındırarak yerli yerine oturtmuş olacağımıza inanıyorum.
Ülkemizin genişleyen ve büyüyen imkanlarını vatandaşlarımızın her kesimiyle istihdam ve üretim gibi herkese dokunan alanlar öncelikli olarak bunları paylaşmayı sürdüreceğiz. Her konuda ve her zaman olduğu gibi bu düzenlemeyi de milletimiz için yapıyor, milletimize adıyoruz."

"2 milyon 250 bin vatandaşımız daha emekli olma hakkına kavuşuyor"
Türkiye'de emekli olabilmek için üç şartı; prim ödeme gün sayısını, sigortalılık süresini ve yaşı tamamlamak gerektiğini hatırlatan Erdoğan, "Yaptığımız düzenleme, şartlardan ilk ikisini tamamlamış olup da sadece yaş sebebiyle emeklilik bekleyenleri kapsıyor. Yaş şartı olmadan emekliliğe imkan sağlayan düzenlemeyi eski sistemdeki SSK, Bağ-Kur, Emekli Sandığı ayrımı olmaksızın mevcut yapıdaki herkes için geçerli kılıyoruz." dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan şöyle devam etti:
"Bu düzenleme ilk çıktığında ülkemizde 5,6 milyon emekli varken bugün 13,9 milyon emekliye hizmet veren bir Türkiye'ye ulaştık. Her yıl istihdamına 1 milyon kişiyi ekleyen bir ülke olarak sosyal güvenlik sistemimizin aktif-pasif dengesini korumayı başarıyoruz. Emekli maaşlarında yıllar içinde yaptığımız yüksek oranlı artışlarla da reel olarak bu kesimi kendi geliriyle geçinebilmesine imkan sağlayacak seviyeye çıkardık. Bugün sizlerle paylaşacağımız düzenlemeyle yaklaşık 2 milyon 250 bin vatandaşımız daha emekli olma hakkına kavuşuyor. Emeklilik hakkının kullanılması hususunda herhangi bir yaş sınırı uygulanmayacaktır."
Hak sahibi vatandaşların bir kısmının, hizmet birleştirme ve borçlanma işlemlerini zaten başlattığını dile getiren Erdoğan diğer vatandaşların işlemlerini de kısa sürede tamamlayacaklarını söyledi.

"Çalışmaya devam edecek vatandaşlarımız için sosyal sigorta prim teşviki getiriyoruz"
Erdoğan, yeni düzenlemenin yürürlüğe girmesiyle sistemin mali yükünü dengeleyecek çalışmaları da yaptıklarını belirterek şunları kaydetti:
"Taşerondan kadroya alınanlardan hemen emekli olmayı tercih etmeyecekler için ayrı bir geçiş düzenlemesi hazırlıyoruz. İşverenlerimizin kıdem tazminatı ödemede güçlük çekmemeleri için Hazine ve Maliye Bakanlığımız Kredi Garanti Fonu destekli bir kredi paketini devreye alıyor. Emekli olanların en azından bir kısmının çalışmaya devam edeceklerini biliyoruz. İstihdamın 31,5 milyonu aştığı Türkiye'de her vatandaşımızın tecrübesine, bilgisine, emeğine, katkısına ihtiyacımız var. Bu anlayışla emekli olduktan sonra sosyal güvenlik destek primi ödeyerek çalışmaya devam edecek vatandaşlarımız için sosyal sigorta prim teşviki getiriyoruz. Amacımız emeklilik sonrası çalışan vatandaşlarımızın bunu kayıtlı olarak sürdürmelerini sağlamaktır."
Emeklilikte yaşı bekleyenlerle ilgili düzenlemenin ülke, millet ile hak sahipleri ve ailelerine hayırlı olmasını dileyen Erdoğan, "Hepinize sevgiyle, saygıyla kalbi selamlarımı sunarken 2022 artık geride kalıyor, şimdiden 2023'ün sizler, bizler, ülkemiz için hayırlara vesile olmasını Allah'tan diliyorum." ifadesini kullandı.



Somali'de Türk kuvvetlerinin konuşlandırılmasının askeri ve siyasi sonuçları

Somali'ye konuşlandırılması beklenen Türk askerlerinin toplam sayısının 2 bin 500'ü aşabileceği belirtiliyor (AFP)
Somali'ye konuşlandırılması beklenen Türk askerlerinin toplam sayısının 2 bin 500'ü aşabileceği belirtiliyor (AFP)
TT

Somali'de Türk kuvvetlerinin konuşlandırılmasının askeri ve siyasi sonuçları

Somali'ye konuşlandırılması beklenen Türk askerlerinin toplam sayısının 2 bin 500'ü aşabileceği belirtiliyor (AFP)
Somali'ye konuşlandırılması beklenen Türk askerlerinin toplam sayısının 2 bin 500'ü aşabileceği belirtiliyor (AFP)

Mahmud Ebu Bekir

Somali medyası, yaklaşık 500 asker taşıyan iki Türk askeri uçağının, Ankara ile Mogadişu arasında artan askeri iş birliğini yansıtacak şekilde, Somali'nin başkenti Mogadişu'daki Aden Adde Uluslararası Havalimanı'na ulaştığını bildirdi.

Somali'ye konuşlandırılması beklenen Türk askerlerinin toplam sayısının 2 bin 500'ü aşabileceği belirtiliyor. Resmi bir açıklama yapılmamış olsa da Türk medya kaynakları bu yıl toplam asker sayının 5 bini bulabileceğine işaret ediyor.

Bu kuvvetler, Somali hükümetinin eş-Şebab hareketine karşı operasyonlarını yoğunlaştırdığı bir dönemde Mogadişu’ya ulaştı. Hükümet, Türk savaş uçaklarının hava desteğiyle harekete ait hedeflere yönelik saldırılar gerçekleştiriyor.

Temmuz 2024'te Türkiye Büyük Millet Meclisi, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın imzaladığı Türk Silahlı Kuvvetleri'nin Somali'de iki yıl süreyle konuşlanmasına izin veren tezkereyi onaylamıştı. Bu adım, bölgesel ve uluslararası ortaklarla iş birliği yaparak, Somali Federal Hükümeti'nin terörle mücadele çabalarına destek sağlamayı amaçlıyor.

Mogadişu ile Ankara arasında son dönemde imzalanan anlaşmaların özellikle bir yandan Somali-Etiyopya anlaşmazlığının, diğer yandan da Kızıldeniz Havzası'ndaki bölgesel gerginliğin yaşandığı bir döneme denk geldiği göz önüne alındığında gözlemciler, Türk kuvvetlerinin misyonunun yalnızca terörle mücadeleyle sınırlı olmadığını, bunun siyasi, askeri ve ekonomik sonuçları da olduğunu düşünüyor.

Addis Ababa'nın Somaliland bölgesi ile denize erişim ve iki askeri üs kurmak amacıyla imzaladığı mutabakat zaptının ardından Mogadişu, Etiyopya'nın Somali kıyılarına yönelik müdahalelerinin önüne geçmek için bölgesel ittifaklar kurmaya çalışıyor. Mutabakat zaptı Etiyopya’nın bunlar karşılığında Somaliland'ın bağımsızlığını tanıyıp, uluslararası alanda tanınmayan bu Somali bölgesinin uluslararası toplum tarafından mümkün olan en üst düzeyde tanınması için uluslararası forumlarda çaba göstermesini öngörüyor.

Güvenlik endişeleri

Afrika Boynuzu uzmanı Abdurrahman Seyyid ise Türk kuvvetlerinin Mogadişu'ya gelişinin, son dönemde Somali devletine karşı bir dizi askeri eylem düzenleyen Somalili terör örgütü Şebab'ın ilerleyişini durdurmak amacıyla Somali Cumhurbaşkanı Hasan Şeyh Mahmud'un acil talebi üzerine gerçekleştiğini düşünüyor.

Seyyid, bu hareketin yönetimin dizginlerini ele geçirmesinin Somali'nin ulusal ve bölgesel istikrarının daha da kötüleşmesine yol açabileceğine inanıyor. Bunun yanı sıra ülkedeki Türk çıkarlarını, özellikle madencilik ve Somali kıyılarında petrol arama faaliyetlerini tehdit ettiğini belirtiyor. Ona göre Ankara, altyapı yatırımlarına katkıda bulunarak ve ekonomiyi canlandırarak Somali hükümetinin güvenlik, askeri ve ekonomik alanlardaki çabalarını desteklemekten de çekinmedi. Ayrıca Somalili öğrencilere Türk üniversitelerine kayıt imkânı sağlanarak iki ülke arasında bilimsel alanda da iş birliği bulunuyor. Buna bir de 2 bin 500 askere varan askeri iş birliği anlaşması ekleniyor. Seyyid, Türkiye'nin hayati jeopolitik ve ekonomik çıkarları olan bölgesel bir güç olduğunu, Akdeniz, Kızıldeniz, Ortadoğu ve Orta Asya gibi dünyanın birçok bölgesinde fırsatları değerlendirip nüfuzunu artırmayı hedeflediğini belirtiyor.

Afrika Boynuzu uzmanı, Somali'nin Hint Okyanusu'na en uzun kıyı şeridine ve Kızıldeniz ile Aden Körfezi bölgesine kadar uzanan stratejik bir coğrafi alana sahip olduğunu belirtiyor. Bunun da bilhassa uluslararası seyrüsefer açısından stratejik bir geçiş noktası olan Kızıldeniz havzasında yaşanan gerginlikler göz önüne alındığında, uluslararası ve bölgesel planlarda stratejik önemini iki katına çıkardığını ifade ediyor.

Seyyid’e göre Somali birçok alanda Türkiye'nin desteğine ve iş birliğine ihtiyaç duyuyor. Mogadişu ayrıca Türkiye'yi, özellikle Etiyopya ve Kenya'nın yayılmacı emelleri karşısında Somali çıkarlarını savunmada güvenilir ve sadık bir müttefik olarak görüyor. Zira Türkiye'nin müttefiklerini savunma konusunda ciddi bir geçmişi var. Trablus'taki Libya hükümetinin Halife Hafter güçlerinin eline geçmesini engellemedeki rolü, Azerbaycan'ın 30 yıllık Ermeni işgali sonrasında Dağlık Karabağ'daki topraklarını geri almasına verdiği destek buna örnek verilebilir.

Güvenli ittifak

Seyyid, Ankara'nın Suriye, Azerbaycan ve Libya gibi çatışma bölgelerinde koordinasyon yeteneğini kanıtladığını, başka ülkelerle karşı karşıya geldiğinde bile, çoğu zaman bir iş birliği ve çatışmasızlık formülü bularak, Türkiye ile bölge ülkeleri arasında herhangi bir çatışma ihtimalini ortadan kaldırdığını düşünüyor. Dahası anlaşma iki bağımsız devlet arasında yapılmış olup, belirli bir devleti hedef almıyor ve güvenliğin sağlanması ile terörle mücadele alanlarında iki başkentin hayati çıkarlarına odaklanıyor.

Seyyid, son dönemde Kızıldeniz ülkelerinde bölgede artan yabancı askeri varlığına ilişkin bir hassasiyet oluştuğunu ve bu hassasiyetin, onları Kızıldeniz Ülkeleri Forumu adı altında bir oluşum kurmak zorunda bıraktığını belirtiyor. Ancak forum henüz kuruluş aşamasında ve bölgesel bir güvenlik sistemi oluşturacak çerçeve ve yapılar henüz tamamlanmadı. Ayrıca Türkiye, Etiyopya'da ekonomik varlığı, Sudan'da güvenlik ve askeri varlığı ve Somali ile yıllardır süren kapsamlı iş birliği ile bölgedeki nüfuzunu pekiştirme konusunda bu forumdan önce davrandı. Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia’dan aktardığı analize göre bundan dolayı Türkiye’yi Kızıldeniz ve Afrika Boynuzu denkleminin dışında tutmak zor. Afrika Boynuzu uzmanı Abdurrahman Seyyid, hayati çıkarları ile çatışmadığı sürece Türkiye’nin katılımının bu ülkeler için doğrudan bir endişe yaratmasının muhtemel olmadığını söylüyor.

Jeopolitik etkiler

Somalili siyasi analist İdi Muhammed ise Mogadişu'yu Ankara'ya bağlayan stratejik çıkarlar göz önüne alındığında, Türk askeri misyonunun görevinin terörizm ve organize suç ile mücadeleye odaklandığını düşünüyor. Somali'de inşaat ve altyapı gelişimine yönelik katkılarına ilave olarak, özellikle petrol arama ve madencilik alanlarında artan Türk yatırımlarına dikkat çekiyor.

Muhammed, Türk askeri varlığının misyonunun terörle mücadele ve Somali'deki Türk çıkarlarını koruma gibi güvenlik boyutuyla sınırlı olmasına rağmen, Somali kıyılarını bölgesel emellerden korumak da dahil olmak üzere birçok jeopolitik anlamı olduğunu da vurguluyor. Etiyopya'nın, ülkenin kuzeyindeki ayrılıkçı bölge ile imzaladığı mutabakatla Somali kıyılarını işgal etme ve kalıcı askeri üsler kurma çabaları da bu emellere dahil.

Muhammed, Türk askeri gücünün Somali'nin birliğini ve tüm toprakları üzerindeki egemenliğini korumaya katkı sağlayacağını vurguluyor. Buna ilaveten, Somali egemenliğindeki liman hizmetlerinden Etiyopya'nın yararlanmasını öngören Addis Ababa ile Mogadişu arasındaki Ankara Anlaşması'nın aslına sadık bir şekilde uygulanmasını sağlamaya yönelik katkısının da altını çiziyor.

Siyasi analist, Türk askeri varlığının, Kızıldeniz'de bulunan bölgesel ve uluslararası güçlerle, özellikle Cibuti'deki yabancı üslerle, uluslararası nakliye yolu olarak Kızıldeniz'in girişlerini güvence altına almak amacıyla, koordinasyon fırsatları yaratabileceğini ifade ediyor. Zira dünya deniz ticaretinin yüzde 12'si, Asya-Avrupa ticaretinin ise yaklaşık yüzde 40'ı buradan geçiyor.

Muhammed, Türk kuvvetlerinin Somali'ye konuşlandırılmasının, Afrika Boynuzu ve Kızıldeniz bölgesindeki aşırılıkçı grupların oluşturduğu tehdidi azaltacağına dikkati çekiyor. Nitekim el-Kaide örgütünün Doğu Afrika'daki bir kolu olan Somalili Şebab hareketi son dönemde varlığını güçlendirdi ve eylemlerini artırdı. Bu eylemlerinden biri de Etiyopya Başbakanı Abiy Ahmed’in orada bulunduğu bir sırada Mogadişu Havaalanı’nı hedef alan saldırısıydı. Bu da Somali hükümetinin Türk kuvvetleriyle koordineli olarak hareketin mevzilerine karşı şiddetli saldırılar düzenlemesini gerektirdi. Zira hareketin askeri kabiliyetlerini geliştirdiği ve birçok cephede ilerlediği yönünde haberler geliyor.

İdi Muhammed, Türk kuvvetlerinin Kızıldeniz Havzası'nda yaşanan gerginlikte olumsuz bir rolünün olduğu iddialarını reddediyor. Türkiye’nin, Suudi Arabistan, Ürdün, Eritre ve Sudan ile iyi ilişkilere sahip olduğunu, ayrıca Mısır ile de yakın zamanda ilişkilerini normalleştirdiğini belirtiyor. Dahası Etiyopya'nın Kızıldeniz'de askeri üs kurma planlarına karşı çıkan kararlı duruş ile kıyaslandığında, Somali ile Türkiye arasındaki Türk kuvvetlerinin konuşlandırılması anlaşmasının, Kızıldeniz'e kıyısı olan ülkelerde herhangi bir sonuca ve tepkiye neden olmadığını söylüyor.

*Bu analiz Şarku’l Avsat tarafından Independent Arabia’dan çevrilmiştir.