Yemen Meclis Başkanlığı, hükümetin ekonomik önlemlerini eleştirdi

Yemen Meclis Başkanlığı, hükümetin ekonomik önlemlerini eleştirdi ve harçların kaldırılması çağrısı yaptı

Sana’daki bir döviz bürosundaki bir işçi, Yemen banknotlarını sayıyor (EPA)
Sana’daki bir döviz bürosundaki bir işçi, Yemen banknotlarını sayıyor (EPA)
TT

Yemen Meclis Başkanlığı, hükümetin ekonomik önlemlerini eleştirdi

Sana’daki bir döviz bürosundaki bir işçi, Yemen banknotlarını sayıyor (EPA)
Sana’daki bir döviz bürosundaki bir işçi, Yemen banknotlarını sayıyor (EPA)

Yemen Meclis Başkanlığı, temel olmayan ürünlerin ithalatında gümrük fiyatının yüzde 50 artırılması da dahil hükümetin son ekonomik uygulamalarını eleştirdi. Başkanlık, yaptığı yazılı açıklamada vilayetlerdeki akaryakıt fiyatlarının birleştirilmesi ve yasa dışı olarak nitelendirdiği vergilerin kaldırılması çağrısında bulundu.
Yemen hükümeti, geçen hafta kaynakları en üst düzeye çıkarma çabaları çerçevesinde temel olmayan malların gümrük dolar fiyatını yüzde 50 artırarak 500 riyalden 750 riyale yükseltmeyi onayladı. Hükümet tarafından kontrol edilen bölgelerde ABD doları yaklaşık bin 200 riyal.
Ekonomi çevreleri Yemenliler için ekonomik sonuçları kat kat artıracağı gerekçesiyle kararı eleştirdi. Hükümet, özellikle buğday, pirinç ve ilaçlar gibi temel mallar gümrükten muaf tutulduğu için, bu önlemin gelirlerini artırmak açısından önemli olduğuna inanıyor.
Husi milislerin geçen Ekim ayından itibaren ihracat sürecini kesintiye uğratan bir dizi saldırı düzenliyor ve Hadramut ve Şebve’deki ihracat limanlarına düzenlediği saldırıları tekrarlama tehdidinde bulunuyor. Bu çerçevede Yemen hükümeti, petrol ihracatından elde edemediği gelirleri telafi etmek için aldığı ekonomik önlemlerle durumla mücadele etmeye çalışıyor.
Yapılan açıklamada Yemen Temsilciler Meclisi başkanlığının, meclis başkanı Sultan el-Barkani başkanlığında ve Başkanlık Konseyi üyeleri Muhammed eş-Şadadi ve Muhsin Basra’nın katılımıyla ülkedeki son gelişmeleri ele almak üzere bir toplantı düzenlediği belirtildi.
Yapılan açıklamaya göre toplantıda, ulusal ve ekonomik arenadaki genel koşullar, vatandaşların yaşam koşulları ve Ekonomi Konseyi tarafından alınan ve hükümet tarafından onaylanan tedbirler görüşüldü.
Yemen Parlamento Başkanlığı ise kararların vatandaşların yaşam koşullarını ve devlet çalışanları için gerekli alternatifleri dikkate almadığını göz önünde bulundurarak, ‘petrol türevlerinin fiyatlarının birleştirilmesinin önemli olduğunu’ vurguladı.
Toplantıda bazı vilayetlerde toplanan ve vatandaşlara, mal ve hizmet fiyatlarına yük getiren yasa dışı vergiler olarak nitelendirilen hususlar görüşüldü. Ayrıca tüm gelirlerin devletin kamu hazinesine sağlanması ve hiçbir miktarın kamu hazinesi dışında tutulmaması gerektiği belirtilirken, böylelikle askeri ve sivil sektör çalışanları ile emeklilerin maaşlarının düzenli olarak ödenmesinin sağlanacağı belirtildi. Yemen hükümetinin gümrük dolarının fiyatını artırma kararı, Yemenli tüccarların düşündüğünün aksine, özellikle temel malları etkilemediği için ekonomistler tarafından gerekli bir önlem olarak görülüyor.
Yemenli ekonomist Abdulhamid el-Masacdi, Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada hükümetin önceki dönemlerde ‘devletin kamu gelirlerini artırmak’ için gümrük dolarını Yemen para biriminin değerindeki bozulmayla orantılı olarak hareket ettirdiğini söyledi.
Masacdi, “Devleti petrol ve gaz ihracatının durdurulması, hibe ve sübvansiyonların durdurulması ile tehdit eden ciddi gelişmeler ve tehditler çerçevesinde alınan birçok önlem arasında kamu kaynaklarının seferber edilmesi de gerekliydi. Bu noktada gümrük dolarının düşüklüğünden ve ilk yararlananın tüketici değil tüccar olduğundan bahsetmeye gerek yok” dedi.
Abdulhamid el-Masacdi, “Tüccarlar, ikinci Suudi mevduatı döneminde veya müzayede sistemi sırasında Merkez Bankası’ndan tercihli oranlarda mal ithal etmek için faturaları güvence altına almak üzere döviz temin etse de emtia fiyatları hala yüksek” ifadelerini kullandı. Ekonomist, “Devlet için daha fazla kamu kaynağı seferber etmek üzere gümrük dolarının fiyatını yükseltmek gereklidir. Ancak buna, şeffaflığın artırılması ve gümrük dolarının değerindeki artışla gümrük tahvilindeki büyüme oranının belirlenmesi de dahil birkaç prosedür eşlik etmelidir. Devletin vatandaşlara karşı yükümlülüklerini yerine getirmesini sağlamak, çalışanların maaşlarının zamanında ve düzenli olarak ödenmesini ve devlet kurumlarının çalışmasını sağlamak için kaynakların seferberliği ile harcamaların rasyonelleştirilmesini dengelemek amacıyla hepsi, devlet için bir genel bütçe ve tüm gelir ve gider kalemlerini gösteren bir kesin hesabın kabul edilmesiyle gelişir” dedi.
“Emtia fiyatlarını izlemek ve abartı veya tekel olmadığından emin olmak için bu prosedüre sıkı piyasa denetimi eşlik etmelidir” diyen Masacdi, “Gümrük dolarının tek başına yükseltilmemesi ve diğer prosedürlerin uygulanması için tüm bunların birleşik bir çalışma sistemi içinde olması gerekir” ifadelerini kullandı.
Yemen Başkanlık Konseyi, daha önce hükümetin mali sistemdeki reformlarına övgüde bulunmuş ve “Yakın zamanda hükümetin, Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ve çeşitli alanlarda uluslararası ortaklar başta olmak üzere Meşruiyeti Destekleme Koalisyonu ülkelerinden gelecek tüm ekonomik taahhütleri karşılamasını sağlayacak” demişti.
Konsey, ‘spekülasyonun durdurulması, döviz rezervlerinin tüketilmesi ve son dönemde göreceli istikrar sağlayan ulusal para biriminin değerinin kontrol edilmesi dahil olmak üzere döviz kurlarındaki parasal bozulmaların sona erdirilmesi’ gerektiğini vurguladı.
Başkanlık Konseyi, ekonomik, mali ve parasal gelişmeleri takip etmek ve bu konuda acil çarelere başvurmak amacıyla başbakan liderliğinde, bir dizi ilgili bakanın ve Merkez Bankası başkanının üye olduğu bir kriz hücresinin kurulması gerektiğini söylerken, hükümet politikalarına verdiği desteği dile getirdi.
Öte yandan geçen cumartesi günü ABD Uluslararası Kalkınma Ajansı (USAID), Yemen'deki insani ihtiyaçları karşılamak ve 2023 yılında gıda güvensizliği kriziyle mücadele etmek için yaklaşık 88 milyon dolar değerinde yeni fon sağlayacağını duyurdu.
USAID, 47 milyon 791 bin dolar ile en büyük payın Yemen’de yardım alanında çalışan sivil toplum kuruluşlarından ortaklar aracılığıyla 16 vilayette gıda, sağlık ve su yardımı gibi hususlara ayrılacağını bildirdi. Yemen’deki faaliyetlerini desteklemek için Gıda ve Tarım Örgütü’ne (FAO) 600 bin dolar, Birleşmiş Milletler İnsani Yardım Koordinasyon Ofisi’ne (OCHA) 300 bin dolar tahsis edilmesinin yanı sıra, Dünya Gıda Programı’na da destek olarak 36.370 milyon dolardan fazla tahsis edilecek.



Güney Lübnan'da büyükelçilere yönelik tur ve silahların devletin elinde toplanmasına yönelik planın saha incelemesi

Suudi Arabistan'ın Beyrut Büyükelçisi Velid Buhari, büyükelçilere yönelik tura katıldı. (Lübnan Ordu Komutanlığı)
Suudi Arabistan'ın Beyrut Büyükelçisi Velid Buhari, büyükelçilere yönelik tura katıldı. (Lübnan Ordu Komutanlığı)
TT

Güney Lübnan'da büyükelçilere yönelik tur ve silahların devletin elinde toplanmasına yönelik planın saha incelemesi

Suudi Arabistan'ın Beyrut Büyükelçisi Velid Buhari, büyükelçilere yönelik tura katıldı. (Lübnan Ordu Komutanlığı)
Suudi Arabistan'ın Beyrut Büyükelçisi Velid Buhari, büyükelçilere yönelik tura katıldı. (Lübnan Ordu Komutanlığı)

Lübnan Ordu Komutanlığı, siyasi otoritenin kararı doğrultusunda ordunun Litani Nehri’nin güneyindeki bölgede uygulamaya koyduğu planın birinci aşamasını ve ülke genelindeki görevlerini yerinde göstermek amacıyla, çok sayıda büyükelçi, maslahatgüzar ve askerî ataşenin katılımıyla bir saha turu düzenledi.

Pazar günü yaşanan İsrail kaynaklı gerilimin ardından dün sınır hattında büyükelçilerin ziyareti sırasında sakinlik hâkim oldu. Büyükelçilere eşlik eden Ordu Komutanı Rudolf Heykel, ordunun temel hedefinin istikrarı sağlamak olduğunu vurguladı.

dcfg
Büyükelçiler ve maslahatgüzarlar, Ordu Komutanı Rudolf Heykel'in silahların devletin elinde toplanmasına yönelik plana dair açıklamasını dinliyorlar. (Lübnan Ordu Komutanlığı)

Güney Litani Bölge Komutanlığı’ndaki toplantı, Lübnan milli marşının okunması ve ordu mensuplarından hayatını kaybedenler için yapılan bir dakikalık saygı duruşuyla başladı. Ardından Ordu Komutanı Rudolf Heykel bir konuşma yaparak katılımcıları selamladı ve temsil ettikleri kardeş ve dost ülkelerin Lübnan’a gösterdiği ilgiden duyduğu memnuniyeti dile getirdi. Heykel, İsrail’in Lübnan topraklarındaki işgalinin ve süregelen saldırılarının devam ettiğine dikkat çekerek, askerî kurumun temel hedefinin istikrarı sağlamak olduğunu vurguladı. Turun amacının ise sınırlı imkânlara rağmen ordunun 1701 sayılı Birleşmiş Milletler (BM) kararı ve çatışmaların durdurulmasına ilişkin anlaşmayı uygulama konusundaki kararlılığını ve kendisine verilen görevleri yerine getirdiğini göstermek olduğunu ifade etti.

Heykel ayrıca, Lübnan toplumunun tüm kesimleri gibi bölge halkının da orduya güvendiğini belirtti.

Lübnan Ordu Komutanlığı tarafından yapılan açıklamaya göre toplantı kapsamında, ordunun Lübnan’ın farklı bölgelerindeki görevlerine, Güney Litani’deki genel duruma, Lübnan’daki Birleşmiş Milletler Lübnan Geçici Görev Gücü (UNIFIL) ile yürütülen iş birliğine ve ateşkesin denetlenmesine ilişkin mekanizma ile koordinasyon içinde ordunun planının birinci aşamasının uygulanmasına dair bir bilgilendirme sunumu yapıldı.

Açıklamada, katılımcıların ordunun görevini yerine getirirken sergilediği profesyonellik ve disipline övgüde bulunduğu, görev uğruna canlarını ortaya koyan askerlerin fedakârlıklarını takdir ettiği belirtildi. Toplantının ardından heyet, bazı subayların eşliğinde, ordunun planı kapsamında yer alan kimi merkez ve mevzileri kapsayan bir saha turu gerçekleştirdi.

Bu tur, ordunun kısa süre önce medya mensupları için düzenlediği benzer bir ziyaretin ardından gerçekleştirildi. Söz konusu medya turunun, hükümetin silahların tek elde toplanmasına ilişkin kararı doğrultusunda yürütülen tüm faaliyetleri kamuoyuna göstermek amacı taşıdığı, özellikle ordunun güvenlik kontrolünü devralma ve durumu yönetme kapasitesini sorgulayan eleştiriler ve şüpheci yaklaşımlar karşısında bu adımın atıldığı belirtildi.

Turun, Paris’in 18 Aralık’ta Lübnan ordusuna destek amacıyla bir hazırlık konferansına ev sahipliği yapmasından üç gün önce gelmesi dikkat çekti. Konferansa, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron'un Lübnan Özel Temsilcisi Jean-Yves Le Drian, Macron’un siyasi danışmanı Anne-Claire Legendre, Lübnan Ordu Komutanı Rudolf Heykel ile ateşkes denetim mekanizmasına ABD adına katılan Morgan Ortagus’un katılması bekleniyor.


Libya: ‘Yapılandırılmış diyalog toplantısı’ güvenlik dosyasını açıyor

BM Genel Sekreteri'nin Libya Özel Temsilcisi Hanna Tetteh, Libya'nın başkenti Trablus'ta düzenlenen yapılandırılmış diyalog toplantısına katıldı. (UNSMIL)
BM Genel Sekreteri'nin Libya Özel Temsilcisi Hanna Tetteh, Libya'nın başkenti Trablus'ta düzenlenen yapılandırılmış diyalog toplantısına katıldı. (UNSMIL)
TT

Libya: ‘Yapılandırılmış diyalog toplantısı’ güvenlik dosyasını açıyor

BM Genel Sekreteri'nin Libya Özel Temsilcisi Hanna Tetteh, Libya'nın başkenti Trablus'ta düzenlenen yapılandırılmış diyalog toplantısına katıldı. (UNSMIL)
BM Genel Sekreteri'nin Libya Özel Temsilcisi Hanna Tetteh, Libya'nın başkenti Trablus'ta düzenlenen yapılandırılmış diyalog toplantısına katıldı. (UNSMIL)

Libya’nın başkenti Trablus’ta, Birleşmiş Milletler Libya Destek Misyonu’nun (UNSMIL) himayesinde yürütülen ‘yapılandırılmış diyalog’ sürecinin ikinci gün çalışmaları dün başladı. Oturumların bir bölümü güvenlik ve yönetim dosyalarına ayrıldı. Görüşmeler, 2011’den bu yana ülkede süren güvenlik kaosu ve siyasi bölünmüşlük ortamında yapılırken, Tobruk kentinde bir sufi zaviyesine yönelik saldırı ve türbede defnedilmiş bir şeyhin naaşının çalınmasının ardından yükselen geniş çaplı öfke dalgasıyla da eş zamanlı olarak gerçekleşti.

UNSMIL, Trablus’taki yapılandırılmış diyalogun üst üste ikinci gününde, yönetişim ve güvenlik başlıklarından sorumlu ekipler için eş zamanlı iki sabah oturumu düzenlendiğini açıkladı. Ekonomi, ulusal uzlaşı ve insan hakları ekiplerinin ise iki ayrı oturum daha yapması öngörülüyor.

Bu başlıklara ilişkin tartışmaların gündemi, özellikle de güvenlik dosyası, henüz netlik kazanmadı. Pazar günü başlayan yapılandırılmış diyalog, Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri'nin Libya Özel Temsilcisi Hanna Tetteh’in dört ay önce BM Güvenlik Konseyi’ne sunduğu siyasi çözüm yol haritasındaki ana süreçlerden biri olarak değerlendiriliyor.

sdfrgt
Libya'nın başkenti Trablus'ta düzenlenen yapılandırılmış diyalog toplantısından (UNSMIL)

BM himayesinde düzenlenen diyalog, Libyalı siyasetçiler arasında faydasına ilişkin süregelen tartışmaların gölgesinde yapılıyor. Daha önce Siyasi Diyalog Forumu üyesi olan Fadıl el-Emini, sürecin ülkenin geleceği açısından kritik bir eşik olduğunu belirterek, tüm Libyalı kurum ve liderlerin tereddüt etmeden sorumluluk üstlenmesi ve bu dönüm noktasının başarıya ulaşmasına samimiyetle katkı sunması gerektiğini ifade etti.

Buna karşılık Temsilciler Meclisi (TM) üyesi Ali et-Tikbali ise ‘muhalif seslerin dışlanmasının’ diyaloğu içeriğinden arındırdığını ve süreci Libya’daki siyasi gerçekliği yansıtmayan biçimsel bir girişime dönüştürdüğünü savundu.

Bu gelişmeler, ülkenin doğusundaki Tobruk kentinde Zaviye el-Arusiye’ye yönelik bir saldırının ardından yükselen geniş çaplı öfke dalgasıyla eş zamanlı yaşandı. Kimliği belirsiz kişiler, zaviyeye bağlı mescidi ateşe verdi, Şeyh Muhammed el-Kindi’nin türbesini açarak naaşını çaldı.

Söz konusu olay, Şubat 2011’de başlayan devrimden bu yana tekrarlanan türbe ve mezarlara yönelik saldırılar dosyasını yeniden gündeme taşıdı.

Sosyal medyada yayımlanan bir videoda, Zaviye el-Arusiye mensupları, saldırıdan ismini vermedikleri ve DEAŞ’a yakın aşırı bir ideolojiyi benimseyen bir grubu sorumlu tuttuklarını açıkladı. Açıklamada, Tobruk’taki güvenlik birimleri ile Mareşal Halife Hafter liderliğindeki Libya Ulusal Ordusu’na (LUO) sorumluluklarını yerine getirme çağrısı yapıldı.

Sünni İslam Tasavvuf Yüksek Konseyi ise olayı, 14 yılı aşkın süredir devam ettiğini belirttiği ve Ehl-i Beyt, sahabe ve evliyaya ait kabirlerin açılmasını, cami ve zaviyelerin yakılıp yıkılmasını, ölülerin kemiklerine yönelik saldırıları ve bunların bilinmeyen yerlere gömülmesini kapsayan ‘uğursuz bir kampanyanın’ parçası olarak niteledi.

Öte yandan geçtiğimiz ağustos ayında Zliten kentinde, Kur’an-ı Kerim ezberi yapılan bir zaviyeyi de barındıran önemli dini yapılardan biri olan Miftah es-Sıfrani türbesi bombalanmış, saldırı sonucunda türbe tamamen yıkılmış, ancak can kaybı yaşanmamıştı.

5th
Tobruk'ta bir Sufi şeyhinin medfun olduğu zaviyenin mescidinde vandalizm izleri (Facebook)

Doğu Libya’daki yetkililerin sessizliği sürerken, Sünni İslam Tasavvuf Yüksek Konseyi, yaşananların sorumluluğunun yetkililere ait olduğunu belirterek, farklı kentlerdeki zaviye ve türbelerin sorumlularını ‘acil önlemler almaya’ çağırdı. Konsey, olayı mezar soygunculuğu olgusunun geri dönüşüne işaret eden bir ‘alarm zili’ olarak nitelendirdi.

Şeyh Ahmed Muhammed İmran el-Kindi, 1917 yılında Zliten kentinde doğdu. Tobruk’ta yaşamış önde gelen mutasavvıflardan biri olan el-Kindi, buradaki Zaviye el-Arusiye’nin yenilenmesine katkı sundu ve 2007 yılında hayatını kaybetti.

Siyasi aktivist Usame eş-Şuhumi ise saldırının zamanlamasına dikkat çekerek, olayın kentin belediye seçimleriyle meşgul olduğu bir dönemde, sabah namazı öncesinde gerçekleştirilmesi ve mezarın açılmasının ardından dini miras eserleri barındıran bir kütüphanenin yakılmasının, bunun rastlantısal değil organize bir eylem olduğuna işaret ettiğini söyledi. Şuhumi, yaşananların ‘dini sembolizme olduğu kadar ilme ve bilgiye yönelik çifte bir düşmanlığı yansıttığını’ ifade etti.

Şuhumi, Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada, hedef alınan zaviyenin herhangi bir kışkırtıcı ya da siyasi faaliyette bulunmadığını, nefret ya da tekfir söylemi benimsemediğini, aksine zikir ve Kur’an eğitimi verilen bir mekân olduğunu ve ziyaretçilerinin barışçıl, sade vatandaşlar olduğunu dile getirdi.

Öte yandan güvenlik alanında da gelişmeler yaşandı. Cenzur’da Yolsuzlukla Mücadele Kurumu’nun binasına RPG’lerle düzenlenen saldırı maddi hasara yol açtı ancak can kaybı yaşanmadı. Kurum, olayı ‘kendilerini sindirmeye ve reform sürecini baltalamaya yönelik bir girişim’ olarak niteleyerek acil soruşturma ve binalarının korunmasını talep etti. Saldırı, resmi makamlar ve insan hakları çevreleri tarafından kınanırken, faillerin takibine yönelik taahhütler de yinelendi.

Bu çerçevede, merkezi Bingazi’de bulunan Usame Hammad başkanlığındaki Libya İstikrar Hükümeti (LİH), 2013 yılında verilen uluslararası tahkim kararıyla bağlantılı Kuveytli el-Harafi şirketi dosyasıyla ilgili olarak acil bir dizi hukuki ve yargısal işlem başlattığını duyurdu.

Hükümetten yapılan açıklamada, 2006 yılında imzalanan yatırım sözleşmesinin feshi için dava açılmasının yanı sıra, tahkim sürecinde devlet güvenliğini ve kamu maliyesini ilgilendiren, dolandırıcılık ve danışıklılık boyutuna varan ağır ihlaller ile usul hatalarını ortaya koyan yeni belgelere dayanarak tahkim kararına itiraz edilmesinin de bu kapsamda yer aldığı belirtildi.

Açıklamada, ulusal egemenliğin ve kamu malının korunması konusundaki kararlılık vurgulanırken, dün Bingazi Kuzey Mahkemesi’nin ihtiyati ve acele işler dairesi tarafından verilen ve ulusal yargı nezdindeki dava sonuçlanana kadar tahkim kararına ilişkin tüm işlemlerin durdurulmasını öngören kararın ardından, iç ve dış bağlantılı tüm sorumluların takibinin sürdürüleceği ifade edildi.

Söz konusu dava, 2006 yılında Libya Turizm Kurumu ile el-Harafi şirketi arasında, Tacura’da bir turizm projesinin hayata geçirilmesi amacıyla imzalanan yatırım sözleşmesine dayanıyor. Libya makamlarının 2010 yılında sözleşmeyi iptal etmesi üzerine şirket uluslararası tahkime başvurmuş, 2013 yılında Kahire’de verilen tahkim kararıyla Libya’nın yaklaşık 937 milyon dolar tutarında, doğrudan zararlar, yoksun kalınan kârlar ve faizleri kapsayan bir tazminat ödemesine hükmedilmişti.

Bunun ardından, kararın uygulanması ve geçersizliği konusunda Mısır ve Avrupa’daki mahkemeler nezdinde uzun süren hukuki mücadeleler yaşanmış, taraflar karşılıklı olarak hukuki ihlallerin bulunduğu yönünde suçlamalarda bulunmuştu.


Irak’ta Koordinasyon Çerçevesi eski bir başbakanı hükümete liderlik etmesi için görevlendirmeyi değerlendiriyor

Koordinasyon Çerçevesi liderleri, kendilerini yeni Irak parlamentosundaki "en büyük blok" olarak ilan eden bir bildiri imzaladılar, (INA)
Koordinasyon Çerçevesi liderleri, kendilerini yeni Irak parlamentosundaki "en büyük blok" olarak ilan eden bir bildiri imzaladılar, (INA)
TT

Irak’ta Koordinasyon Çerçevesi eski bir başbakanı hükümete liderlik etmesi için görevlendirmeyi değerlendiriyor

Koordinasyon Çerçevesi liderleri, kendilerini yeni Irak parlamentosundaki "en büyük blok" olarak ilan eden bir bildiri imzaladılar, (INA)
Koordinasyon Çerçevesi liderleri, kendilerini yeni Irak parlamentosundaki "en büyük blok" olarak ilan eden bir bildiri imzaladılar, (INA)

Şii Koordinasyon Çerçevesi’nin anayasal sınırlar içinde, en fazla üç ay içinde yeni hükümeti kurma sürecinde karşılaştığı karmaşıklıklar göz önüne alındığında, "çerçeve" güçlerine yakın üst düzey bir yetkili, yeni hükümete eski bir başbakanın liderlik etmesi olasılığını dışlamıyor.

Yetkili, Şarku’l Avsat'a verdiği demeçte, Şii güçlerin "özellikle mevcut ve beklenen yerel ve bölgesel zorluklar göz önüne alındığında, ülkenin en üst düzey yürütme pozisyonunu üstlenecek deneyimli bir isim istediklerini" söyledi. Yetkili, "Koordinasyon Çerçevesi içindeki güçlerin, daha önce başbakanlık yapmış olan Nuri el-Maliki, Muhammed es-Sudani, Haydar el-İbadi veya Mustafa el-Kazımi gibi isimlerden birini ve daha az ölçüde, Ekim protestolarının ardından görevinden alınan Adil Abdul-Mehdi'yi seçebileceği" olasılığını da dışlamadı.