Grundberg, Riyad ve Aden'de Yemen'de çözüme ulaşma çabalarını görüştü

Suudi Arabistan'ın Yemen Büyükelçisi Muhammed Al Cabir dün Birleşmiş Milletler (BM) Özel Temsilcisi Hans Grundberg ile Riyad'da bir araya geldi. (SPA)
Suudi Arabistan'ın Yemen Büyükelçisi Muhammed Al Cabir dün Birleşmiş Milletler (BM) Özel Temsilcisi Hans Grundberg ile Riyad'da bir araya geldi. (SPA)
TT

Grundberg, Riyad ve Aden'de Yemen'de çözüme ulaşma çabalarını görüştü

Suudi Arabistan'ın Yemen Büyükelçisi Muhammed Al Cabir dün Birleşmiş Milletler (BM) Özel Temsilcisi Hans Grundberg ile Riyad'da bir araya geldi. (SPA)
Suudi Arabistan'ın Yemen Büyükelçisi Muhammed Al Cabir dün Birleşmiş Milletler (BM) Özel Temsilcisi Hans Grundberg ile Riyad'da bir araya geldi. (SPA)

Yemen'de sahadaki gerilimi artıran ve sivillere yönelik ihlallerini yoğunlaştıran Husi milisler, ateşkesin yenilenmesi ve daha kapsamlı hale getirilmesi konusundaki uzlaşmazlıklarını beş aydır sürdürüyor. Birleşmiş Milletler (BM) Özel Temsilcisi Hans Grundberg ise Yemen krizinde bir atılım gerçekleştirmek amacıyla bölgedeki çalışmalarını sürdürüyor.
Suudi ve Yemenli resmi kaynakların aktardığı bilgilere göre BM Özel Temsilcisi Grundberg dün Riyad'da ve Yemen'in geçici başkenti Aden'de uluslararası çabalar kapsamında görüşmelerde bulundu.
Suudi Arabistan resmi haber ajansı SPA'da yer alan habere göre Suudi Arabistan'ın Yemen Kalkınma ve Yeniden Yapılandırılma Programı'nı denetleyen Yemen Büyükelçisi Muhammed Al Cabir dün Riyad'da Grundberg ile bir araya geldi.
Haberde şu ifadelere yer verildi:
“Görüşmede, Krallığın Yemen hükümetini ve Yemen halkını desteklemek ve acılarını hafifletmek için siyasi, ekonomik, kalkınma ve yardım çabaları gözden geçirildi. Ayrıca BM’nin Yemen krizini sona erdirmek için kapsamlı bir siyasi çözüme ulaşma çabalarını pekiştirmenin ve desteklemenin, ülke güvenliği, istikrarı ve kalkınmasını desteklemenin yolları ele alındı.”
Resmi Twitter hesabında yapılan paylaşıma göre Riyad’ı ziyaret eden Grundberg, Körfez İşbirliği Konseyi (KİK) Genel Sekreteri Cassim Muhammad el-Budaivi ve Suudi Arabistan'ın Yemen Büyükelçisi Muhammed Al Cabir ile bir araya geldi.
Görüşmede ekonomik ve insani önlemlerin artırılması, Yemen'in tüm bölgelerinde ateşkes sağlanması ve BM himayesinde kapsayıcı bir siyasi sürece doğru ilerleme sağlanması konuları ele alındı.
Resmi Yemen kaynaklarının bildirdiğine göre Yemen Başkanlık Konseyi Başkanı Reşad el-Alimi dün Konsey üyesi Abdurrahman el-Muharrami ile birlikte Hans Grundberg ve yardımcısı Muin Şerim'i Meaşik Sarayı’nda ağırladı. Toplantıda Yemen dosyasındaki gelişmeler ve barış sürecini yeniden canlandırmaya yönelik uluslararası koordinasyon çabaları ele alındı.
SABA’da konuya dar şu habere yer verildi:
“Hükümet, adil ve kapsamlı barış yaklaşımına bağlılığını, Husi terörist milislerini Yemen’de istikrarı sağlayacak şekilde olumlu adım atmaya zorlama yönünde BM liderliğindeki bölgesel ve uluslararası çabalara verdiği desteği yineledi. Konsey Başkanı Reşad el-Alimi, 2216 sayılı karar da dahil olmak üzere Birleşmiş M illetler Güvenlik Konseyi (BMGK) kararları ve beyanları kapsamındaki görevini yerine getirmesi için BM Özel Temsilcisi Hans Grundberg’e her türlü kolaylığın sağlanacağını vurguladı.”
Husi terörist milislerin özel sektöre ve ticarete yönelik eylemlerinin, iller arasındaki hareketliliği engellemelerinin yansımaları konusunda uyarıda bulunan Alimi, milislerin İran rejimi ve bölgedeki yıkıcı projesinin desteğiyle şiddetlendirmeye çalıştıkları insani acıyı azaltmak için katı uluslararası önlemler alınması gerektiğini vurguladı.
BM Özel Temsilcisi Grundberg’in ofisinden bir heyet, geçtiğimiz günlerde askeri danışmanı Tuğgeneral Anthony Hayward'ın da katılımıyla Aden ve Marib’i ziyaret etti. Heyet, gelecekte olası bir ateşkes anlaşmasının uygulanması için mekanizmaları tartışmak üzere Askeri Koordinasyon Komitesi üyeleri, hükümet yetkilileri, askeri liderler, bir dizi aşiret lideri ve sivil toplum temsilcileriyle bir araya geldi.
Yemen hükümetinin ekonominin canlandırılması, kaynakların geliştirilmesi ve kurumların yeniden inşası için Grundberg liderliğinde uluslararası çabalar sürüyor. Başkanlık Konseyi de barış seçeneğini reddetmeleri durumunda Husilerle kesin savaşa hazırlanmak için aktif olarak silahlı ve güvenlik güçlerini yeniden yapılandırmaya ve birleştirmeye çalışıyor.
Resmi kaynakların aktardığına göre Başbakan Muin Abdulmelik, geçici başkent Aden'de Bakanlar Kurulu toplantısına başkanlık etti. Çeşitli siyasi, askeri, güvenlik, ekonomik ve hizmet alanlarındaki gelişmeler, mevcut durum, Başkanlık Konseyi tarafından yayınlanan karar ve direktiflerin uygulanma süreci tartışıldı.
SABA’nın haberine göre Başbakan Abdulmelik toplantıda siyasi, askeri, güvenlik, ekonomi ve hizmetle ilgili gelişmeler, mevcut aşamanın gereklilikleri, ortaya çıkan değişiklikler doğrultusunda bunlarla başa çıkma mekanizmaları ve zor koşullarda vatandaşlara karşı sorumlulukların önemi hakkında konuştu. Aynı zamanda ulusal düzeydeki genel vaziyete, çeşitli açılardan mevcut zorluklara, bunlarla mücadelede azami çaba gösterilmesi gerektiğine, vatandaşların hayatını doğrudan ilgilendiren askeri, güvenlik, ekonomi ve hizmet alanlarındaki önemli dosyalara değindi.
Siyasi süreci ilerletme ve insani ateşkesi yenileme yönündeki BM, bölgesel ve uluslararası çabalar ışığında siyasi gelişmelere atıfta bulunan Abdulmelik, İran rejimi tarafından desteklenen terörist Husi milisler tarafından söz konusu çabaların reddedildiğine değindi. Gerekli hizmetlerin iyileştirilmesi, Aden ve kurtarılan diğer illerdeki koşulların normalleştirilmesi için çabaların sürdürüldüğünü belirten Abdulmelik, hizmetlerin sürdürülebilir bir şekilde iyileştirilmesi ve geliştirilmesi için istisnai çaba gösterilmesinin önemini vurguladı.
Yemen Kabinesi, harcamalar doğrultusunda alınan kararların finansal ve parasal istikrarı sağlayacak, ulusal para biriminin çöküşünü önleyecek şekilde uygulanması, yalnızca acil başlıklarla sınırlandırılması gerektiğine dikkat çekti. Aynı zamanda Husilerin petrol tesislerine yönelik saldırılarının etkilerini sınırlamak, insani ve ekonomik durum üzerindeki etkilerini azaltmak için Başkanlık Konseyi ile koordineli çabaların sürdürüldüğünü vurguladı.



Suriye Cumhurbaşkanlığı Müslüman Kardeşler'i tehdit ediyor

Suriye’nin yeni lideri Ahmed eş-Şara Şam'daki başkanlık sarayında (AFP)
Suriye’nin yeni lideri Ahmed eş-Şara Şam'daki başkanlık sarayında (AFP)
TT

Suriye Cumhurbaşkanlığı Müslüman Kardeşler'i tehdit ediyor

Suriye’nin yeni lideri Ahmed eş-Şara Şam'daki başkanlık sarayında (AFP)
Suriye’nin yeni lideri Ahmed eş-Şara Şam'daki başkanlık sarayında (AFP)

Baha el-Avam

Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şara’nın Danışmanı Muvaffak Zeydan, Müslüman Kardeşler'in sınırları ve kıtaları aşan uluslararası bir örgüt olarak başarısızlığını ortaya koydu. Ayrıca, Müslüman Kardeşler’in Suriye koluna hitap ederek, üyelerinin yaşlanması ile fikirlerinin güncelliğini yitirdiğini, önerilerinin artık gerçeklikle bağdaşmadığını ve Esed rejiminin devrilmesinden sonraki mevcut aşamaya hizmet etmediğini söyledi.

Zeydan, fikirlerinin köklerinin birçok Arap ülkesinde terör örgütü olarak tasnif edilen ve diğer Batılı ülkelerin de yakında hakkında aynı yolu izlemeye çalıştığı Müslüman Kardeşler'e dayandığını söyleyerek övündü. Ancak, tıpkı aylar önce eski Suriye rejimini devirmek için mücadele eden fraksiyonların yaptığı gibi, Suriye'deki kolunun da kendini feshetmesi gerektiğine inanıyor.

Zeydan’ın satırları arasında, Suriye'deki Müslüman Kardeşler'e yönelik örtülü bir tehdit var gibi görünüyor. Zira Suriye kolunun kendini feshetmeyi reddetmesinin bedelinin sahneden dışlanmak olduğuna dikkat çekti ve “sosyal alanda çalışan bir siyasetçi için zamanı, gelişmeleri ve güncellemeleri takip etmek son derece önemlidir. Aksi takdirde, olayların dışında kalır ve sürüden kopar” dedi.

Zeydan, makalesinde, daha önce “terör faaliyetlerine karıştıklarından şüphelenilen kişiler” listesine dahil edilme korkusuyla inkar ettiği Müslüman Kardeşler üyesi olduğunu kabul etti. Zeydan’ın adı 2015 yılında ABD Ulusal Güvenlik Ajansı'nın belgelerinde yer almıştı ve Müslüman Kardeşler ile 11 Eylül 2001 saldırılarını gerçekleştiren el-Kaide'ye üye olmakla suçlanmıştı.

Şarku’l Avsat’ın Al Majalla’dan aktardığı analize göre Zeydan'ın her iki örgütle ideolojik ve inançsal bağı, yazıları ve sosyal medyadaki pek çok paylaşımından da anlaşılıyor. Çeşitli insan hakları ve uluslararası raporların sahil kentleri ve Suveyda'da aşırılık yanlılarının işlediği suçları eleştirdiği bir dönemde, yeni görevine atandığında, Şara’nın bu seçimi yapmasının amacını sorgulayan sesler yükselmişti.

Birçok kişi, Zeydan'ın yeni Suriye hükümetinde Müslüman Kardeşler'i temsil ettiğini varsayıyordu, ancak yazısı onun Müslüman Kardeşler ile aynı fikirde olmadığını ve hatta ona duyduğu küçümsemeyi ortaya koyuyor: “Tüm dünya, Müslüman Kardeşler'e sanki bir ahtapot, küresel bir imparatorluk ve altı kıtaya yayılmış bir İslam halifeliğiymiş gibi davranıyor; oysa gerçekliği ve hakikati içler acısı. Zavallılar hayali, yanıltıcı, serap benzeri saraylara tutunmuşlar.”

Dolayısıyla Zeydan'a göre, Müslüman Kardeşler’in Suriye'deki kolunun yeni devlete katılmasının tek yolu, bölgenin çeşitli ülkelerinde Müslüman Kardeşler’e bağlı kolları örnek alarak kendini feshetmesi. Ne var ki Zeydan, argümanını desteklemek için verdiği ve kendilerini feshederek “başarılı” siyasi partilere dönüştüğünü söylediği tüm örneklerin, bugün güvenlik ve ekonomik sorunlar yaşadıklarını, popülaritelerinin azalmasından muzdarip olduklarını görmezden geldi.

Zeydan, Müslüman Kardeşler'e, Suriye ve Mısır'ın birlik olduğu sırada Cemal Abdunnasır döneminde yaptıklarını Şara döneminde de yapmaları çağırısında bulundu. Makaleye göre, Abdunnasır'ın o dönemde Müslüman Kardeşler’in Mısır'daki koluna ve liderlerine karşı sert tutumuna rağmen, Suriye kolu, Abdunnasır’ın “Kuzey Bölgesi”nde siyasi parti bulunmaması şartına uyarak kendini feshetmişti.

 Zeydan'ın savunduğu bu yaklaşım, Suriye'de hiç kimsenin Şara veya hükümetine karşı çıkmadığı totaliter bir rejimi desteklediğini açıkça ortaya koyuyor. Şam'daki yeni otoritenin “doğruluğu” tekeline aldığını ve tıpkı herkesin stratejik vizyona sahip bir lider olarak Mısır cumhurbaşkanına boyun eğmesi gibi, ne siyasi ne de dini açıdan kimsenin hükümeti geçmeye çalışmaması gerektiğini iddia ediyor.

Şara'yı Nasır’a benzetmenin, belki de Zeydan'ın kasıtlı olarak ima ettiği bir boyutu var; o da  Danışmanın Suriye Cumhurbaşkanının bölgede oynamasını hayal ettiği rol. Ama bu arada yaklaşık dokuz ay önce iktidara geldiğinden beri birçok Arap ülkesinin Şara'nın otoritesini ve ülkesinin birliğini korumasına yardımcı olmak için gösterdiği çabaları görmezden geldi.

dfvfd
Suriye'de Müslüman Kardeşler 1945'te kuruldu (sosyal medya)

Zeydan'ın makalesinde gündeme getirdiği diğer sorular arasında şunlar yer alıyor: Yeni devlette kendilerine yer arayan İslamcı akımlar arasında açık veya örtülü anlaşmazlıklar var mı? Şam'daki yeni hükümet, Müslüman Kardeşler'e şu anda tavsiye ettiği gibi, siyasi olarak kendisiyle aynı fikirde olmayanları dışlamayı mı planlıyor? Bundan önce, Şara siyasi çoğulculuğu kabul edecek mi?

Suriye'de dini temele dayalı partilerin kurulması, özellikle de Şara’nın, Halk Meclisi'nin kurulmasını onaylama biçimi göz önüne alındığında, bugün Suriye'de başlı başına bir endişe ve tartışma kaynağı. Halk Meclisi’nin ülkedeki siyasi parti ve akımlarının temsilcilerini içermesi gerekirken, Cumhurbaşkanı milletvekillerinin üçte birini seçmeye, kendi oluşturduğu bir komitenin de bölgelerin geri kalan milletvekillerini seçmesine karar verdi.

İslamcı gruplar konusunda uzman bir araştırmacı olan Mahir Farghali'ye göre, Şara’nın Danışmanı, makalesinde Müslüman Kardeşler'i yasaklayan ve yeni Suriye'de rol oynamasını tercih etmeyecek Arap ülkelerine bir mesaj gönderiyor. Böylece Şam'ın bu konudaki kararlılığını teyit ediyor ve Esed'in devrilmesinden sonra Müslüman Kardeşler’in geri dönme girişimlerine kapıyı kapatıyor.

Öte yandan Farghali, Zeydan'ın Suriye'deki Müslüman Kardeşler'in kendisini feshetmesi talebinin, Arap hükümetlerinin Müslüman Kardeşler hakkındaki tutumlarının doğruluğunu teyit ettiğini belirtiyor. Aynı zamanda Şara'nın Danışmanı, cemaatin dünyanın çeşitli bölgelerinde benimsediği, ismini terk ederek dini, ekonomik, medyatik ve siyasi bir cephe altında faaliyet gösterme eğilimine ikna olmuş durumda.

Zeydan'ın savunduğu yaklaşım, Suriye'de kimsenin Şara veya hükümetine karşı çıkmadığı totaliter bir rejimi desteklediğini açıkça ortaya koyuyor. Şam'daki yeni otoritenin “doğruluğu” tekeline aldığını ve ne siyasi ne de dini açıdan kimsenin hükümeti geçmeye çalışmaması gerektiğini iddia ediyor.

Ürdün Siyaset ve Toplum Enstitüsü'nde akademik danışman Muhammed Ebu Rumman, Zeydan'ın makalesindeki dış mesajlara ilişkin Farghali'nin görüşünü kabul ediyor ve buna bir de Suriyeli bir boyut ekliyor. Bunun öncelikle, Heyet Tahrir eş-Şam (HTŞ) tarafından temsil edilen Selefi akım ile Müslüman Kardeşler arasındaki tarihsel düşmanlık, ikinci olarak da Şara’nın daha önce de belirttiği gibi, bu cemaat hakkındaki kendi tutumuyla bağlantılı olduğunu söylüyor.

HTŞ, geçen Aralık ayında Esed'i devirmek için verilen mücadelede silahlı gruplara liderlik eden Selefi-cihatçı bir örgüt. Şara’nın lideri olduğu ve uluslararası terör örgütleri listesinde yer alan örgüt, Ocak 2025 sonunda kendisini feshederek Şam'daki yeni yetkililer tarafından kurulan Suriye ordusuna katıldı.

Ebu Rumman, Zeydan'ın HTŞ içindeki konumuna ve örgütün dünya ile iletişimindeki rolüne de değindi. Cumhurbaşkanı’nın Danışmanı da makalesinde bu konuya “2015 yılında Nusra Cephesi ile el-Kaide arasındaki bağların koparılması çağrısında bulunduğu” sözleriyle değindi. Müslüman Kardeşler’in Suriye kolunun kendisini feshetmesi çağrısının artık “cemaatin birçok genci tarafından özel toplantılarda fısıldandığını” belirtti.

Ebu Rumman, Şam'ın Müslüman Kardeşler'in Vaad Partisi’nin dahi Suriye içinde faaliyet göstermesini reddettiğini belirtti. Zeydan, partinin üyelerinin bugüne ve geleceğe kıyasla tarihe ve geçmişe daha bağlı kaldıkları için bu partiyi “ölü doğmuş” olarak nitelendirmişti. Danışman’ın bu sözlerinden, Müslüman Kardeşler’in siyaset alanında faaliyet gösteremeyeceği ve kendisine başka alanlar araması gerektiği anlaşılıyor.


UNRWA: İsrail'in Gazze'deki hava saldırıları bir hafta içinde 16 binden  fazla kişiyi yerinden etti

Gazze şehrindeki Filistinli mültecilerin çadırları (DPA)
Gazze şehrindeki Filistinli mültecilerin çadırları (DPA)
TT

UNRWA: İsrail'in Gazze'deki hava saldırıları bir hafta içinde 16 binden  fazla kişiyi yerinden etti

Gazze şehrindeki Filistinli mültecilerin çadırları (DPA)
Gazze şehrindeki Filistinli mültecilerin çadırları (DPA)

Birleşmiş Milletler Filistin Mültecilerine Yardım ve Çalışma Ajansı (UNRWA) tarafından dün yapılan açıklamada, İsrail'in Gazze şehrine yönelik yoğun saldırılarının 12-20 Ağustos tarihleri arasında 16 binden fazla kişinin yerinden edilmesine yol açtığı belirtildi.

UNRWA, sosyal medya platformu X üzerinden yaptığı bir paylaşımda, yerinden edilen ailelerin yaklaşık altı aydır Gazze'ye yeni barınma malzemelerinin girişine izin verilmediği için çadırlarını yanlarında taşımak zorunda kaldıklarını belirtti. Paylaşımda yerinden edilen bu kişilerin, UNRWA'nın barınaklara dönüştürülmüş aşırı kalabalık okullarından birinde kaldıkları kaydedildi.

UNRWA, Gazze şehrine yönelik saldırıların yoğunlaşmasının daha fazla sivilin kaçmasına neden olacağı konusunda uyarıda bulunarak, felakete uğrayan bölgede derhal ateşkes çağrısında bulundu.

İsrail, Gazze şehrinde operasyonlarını tırmandırmaya devam ediyor. İşgal etmeyi onayladığı şehrin çeşitli bölgelerine hava saldırıları ve topçu bombardımanlarını yoğunlaştırıyor. İsrail Savunma Bakanı Yisrael Katz, şehri Refah ve Beyt Hanun'da olduğu gibi yok etmeye yemin etti.

İsrail’in Gazze Şeridi’ni hedef alan askeri operasyonları, Cibaliye el-Beled ve en-Nazla mahallelerinden Şeyh Rıdvan mahallesindeki Ebu İskender bölgesine kadar şehrin kuzey sınırında yayıldı. Bu bölge, yoğun ve ayrım gözetmeyen bombardımanların ardından büyük bir göç dalgasına sahne oldu. Bu bombardımanlar sırasında yerinden edilmiş kişilere barınak sağlayan Amr ibn el-As Okulu da hedef alındı ve en az 13 Filistinlinin ölümüne, çoğu çocuk ve kadın olmak üzere onlarca kişinin yaralanmasına neden oldu.

Öte yandan İsrail Savunma Bakanı Yisrael Katz cuma günü yaptığı açıklamada, Hamas silahlarını teslim etmez ve tüm rehineleri serbest bırakmazsa Gazze şehrini yok edeceğini söyledi.

Katz, X hesabından yaptığı paylaşımda, “Yakında, Hamas'ın katilleri ve tecavüzcüleri, İsrail'in savaşı sona erdirmek için koyduğu, tüm rehinelerin serbest bırakılması ve silahların teslim edilmesi şartlarını kabul edene kadar cehennemin kapıları onlar için açılacak” ifadelerini kullandı. İsrailli Bakan, İsrail'in Gazze Şeridi'ndeki operasyonları sırasında büyük ölçüde yıkıma uğrayan iki şehre atıfla “Eğer bu şartları kabul etmezlerse, Hamas'ın başkenti Gazze şehri, Refah ve Beyt Hanun gibi olacak” dedi.


Avustralya'da Filistinlileri desteklemek için kitlesel gösteriler düzenlendi

Sidney'de düzenlenen ‘Filistin için Ulusal Yürüyüş’ eyleminde bazı göstericiler pankartlar taşıdı. (Reuters)
Sidney'de düzenlenen ‘Filistin için Ulusal Yürüyüş’ eyleminde bazı göstericiler pankartlar taşıdı. (Reuters)
TT

Avustralya'da Filistinlileri desteklemek için kitlesel gösteriler düzenlendi

Sidney'de düzenlenen ‘Filistin için Ulusal Yürüyüş’ eyleminde bazı göstericiler pankartlar taşıdı. (Reuters)
Sidney'de düzenlenen ‘Filistin için Ulusal Yürüyüş’ eyleminde bazı göstericiler pankartlar taşıdı. (Reuters)

Merkez sol hükümetin Filistin devletini tanıma niyetini açıklamasının ardından İsrail ile Avustralya arasında gergin ilişkiler yaşanırken, bugün binlerce Avustralyalı Filistinlileri desteklemek için düzenlenen mitinglere katıldı.

Filistin Eylem Grubu, Avustralya genelinde 40'tan fazla eylem düzenlendiğini ve Sidney, Brisbane ve Melbourne gibi eyalet başkentlerindeki yürüyüşlere büyük kalabalıkların katıldığını belirtti.

Söz konusu gösteriler, bu ayın başlarında Sidney Liman Köprüsü’nde on binlerce kişinin katıldığı yürüyüşün ardından gerçekleşti. Bu yürüyüş, Kanberra'nın Gazze Şeridi'ndeki savaşa ilişkin tutumunda bir dönüm noktası olarak görüldü.

fdve
Sidney'deki göstericiler (Reuters)

Filistin Eylem Grubu, Brisbane'de yaklaşık 50 bin kişi olmak üzere, toplam 350 bin kişinin yürüyüşlere katıldığını duyurdu, ancak polis buradaki sayının yaklaşık 10 bin olduğunu bildirdi. Polis, Sidney ve Melbourne'daki kalabalığın sayısına ilişkin tahminlerde bulunmadı.

ı8o9p0
Avustralya genelinde 40'tan fazla gösteri düzenlendi ve Sidney, Brisbane ve Melbourne gibi eyalet başkentlerindeki yürüyüşlere büyük kalabalıklar katıldı. (Reuters)

Sidney'de yürüyüşü düzenleyen Josh Lees, Avustralyalıların ‘Gazze Şeridi'ndeki soykırıma son verilmesini ve hükümetin İsrail'e yaptırım uygulamasını talep etmek için’ şehrin meydanlarına akın ettiğini söyledi. ‘Özgür Filistin’ sloganları atan katılımcıların birçoğu Filistin bayrakları taşıdı.

yuı8
Sidney'de düzenlenen yürüyüşte Filistin bayrağı taşıyan bir kız (EPA)

Öte yandan, ülkenin Yahudi topluluğunun çatı örgütü olan Avustralya Yahudileri Yürütme Konseyi Eş Başkanı Alex Ryvchin, Sky News'e verdiği demeçte, yürüyüşlerin ‘güvenli olmayan bir ortam yarattığını ve yapılmaması gerektiğini’ ifade etti.

 

o90p
Sidney'de Gazze'ye destek yürüyüşü sırasında İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu aleyhine açılan bir poster (AFP)

Protestolar, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun geçen hafta, Avustralya hükümetinin bu ay Filistin devletini tanıma niyetini açıklaması üzerine Avustralyalı mevkidaşı Anthony Albanese'ye yönelik sert söylemlerinin şiddetini artırmasının ardından patlak verdi.

dcfgthy
Yaklaşık 350 bin kişi yürüyüşlere katıldı, bunlardan 50 bini Brisbane'deydi. (AFP)

Avustralya ile İsrail arasındaki diplomatik ilişkiler, İşçi Partisi liderliğindeki Albanese hükümetinin Fransa, Birleşik Krallık ve Kanada'nın benzer adımlarının ardından Filistin devletini tanıyacağını açıklaması sonrası gerginleşti.

dfgthy
İsrail'in Gazze Şeridi'ne yönelik saldırıları 60 binden fazla kişinin hayatını kaybetmesine neden oldu. (AFP)

Avustralya, bu tanıma kararının Filistin Yönetimi'nden aldığı taahhütlere bağlı olduğunu, bu taahhütler arasında Hamas'ın gelecekteki herhangi bir devlette yer almayacağına dair taahhüdün de bulunduğunu belirtti.

fo90p
Gazze Şeridi'ndeki savaş sırasında öldürülen gazetecilerin posterleri, Sidney'de düzenlenen bir yürüyüşte (AFP)

Avustralya bu kararı 11 Ağustos'ta, on binlerce kişinin Sidney Liman Köprüsü’nde Gazze Şeridi'ne yardım ve barış çağrısında bulunduğu yürüyüşün ardından açıkladı. İsrail, Hamas'ın 7 Ekim 2023'te İsrail yerleşimlerine düzenlediği saldırının ardından yaklaşık iki yıldır Gazze Şeridi’ne yönelik askerî harekât yürütüyor.

Filistinli yetkililer, İsrail saldırıları sonucunda Gazze Şeridi'nde 60 binden fazla kişinin hayatını kaybettiğini belirtiyor ve insani yardım kuruluşları gıda kıtlığı nedeniyle yaygın açlık tehlikesi olduğu konusunda uyarıda bulunuyor.