Al-Arabiya Genel Yayın Yönetmeni Memduh Muheyni, Şarku’l Avsat’a konuştu: Ukrayna savaşı, olayların merkezinde olduğumuzu gösteriyor

Muheyni: Sosyal medya hayatımızda ve özellikle medya alanında önemli bir rol oynuyor.

Al-Arabiya Genel Yayın Yönetmeni Memduh Muheyni.
Al-Arabiya Genel Yayın Yönetmeni Memduh Muheyni.
TT

Al-Arabiya Genel Yayın Yönetmeni Memduh Muheyni, Şarku’l Avsat’a konuştu: Ukrayna savaşı, olayların merkezinde olduğumuzu gösteriyor

Al-Arabiya Genel Yayın Yönetmeni Memduh Muheyni.
Al-Arabiya Genel Yayın Yönetmeni Memduh Muheyni.

El-Arabiya kanalının Genel Yayın Yönetmeni Memduh Muheyni’ye göre önümüzdeki mart ayında 20’inci yılını doldurmaya hazırlanan kanal, ‘yenilenen ekip ruhuyla sürdürülebilir bir model oluşturmayı’ başardı. Muheyni, Şarku’l Avsat’a verdiği röportajda bu ruhun, kanalın son 20 yılda siyasi habercilik sahnesine liderlik edebilmesine yardımcı olduğunu vurguladı. Muheyni bu özelliğin kanalın hem karar vericilerin hem de Arap izleyicinin beklentilerine ayak uyduracak şekilde değişim ve gelişim yeteneğine sahip olmasını sağladığına dikkat çekti.
El-Arabiya Genel Yayın Yönetmeni, Şarku’l Avsat’a verdiği röportajda başta sosyal medya platformlarının medya sahnesindeki etkisi ve kanalın Suriye ve Türkiye'deki depremlere ilişkin haberleri olmak üzere Suudi Arabistan’ın başkenti Riyad'a taşınması da dahil olmak üzere birçok başlıkta açıklamalarda bulundu:

- El-Arabiya’yı şu an, özellikle 20’inci yılını doldurmaya yaklaşmışken nasıl görüyorsunuz?
El-Arabiya önümüzdeki ay 20’inci yılını dolduracak. Geriye dönüp baktığımızda, El-Arabiya’nın son 20 yıldan bugüne kadar siyasi haber medya sahnesine liderlik ettiğini görüyoruz. El-Arabiya, kuruluşundan bu yana sağlam temellere ve büyük ölçüde profesyonellik, bağlılık ve sadakat sahibi bir ekibe sahiptir. Onlarla birlikte her gün çalışmaktan mutluyum. Bu ekip, El-Arabiya ağı içinde yenilenmiş bir ruh yarattı. Bu, kanalı dönüşebilen, gelişebilen, ayak uydurabilen ve Arap izleyicisi nezdinde büyük bir yeri olan bir kanal haline getirdi. En önemli karar vericiler, mesajlarını iletmek için El-Arabiya ve El-Hades (ağın bir parçası) kanallarını seçiyorlar. Çünkü bunları en önemli istasyonlar olarak görüyorlar. Daha önce Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile görüştük. Geçtiğimiz günlerde ekranlarımıza Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelenskiy çıktı. Pakistan Başbakanı Şahbaz Şerif de bizimle görüştü. Yakında Malezya lideri Mahathir Muhammed ile yapılan bir röportaj yayınlanacak. Liste böyle uzayıp gidiyor.

-Medya ortamı, sosyal medyanın sahneye önemli bir oyuncu olarak girmesiyle son yıllarda çok değişti. Bu durum El-Arabiya Ağı’nı da etkiledi mi?
Evet. Sosyal medyanın rolünü ve medya sahnesindeki büyük etkisini görmezden gelmenin yanlış olduğunu düşünüyorum. Bugün sosyal medya hayatımızda ve özellikle medya alanında önemli bir rol oynuyor. Ancak sosyal medya, doğru ve yanlış haberlerin ve bilgilerin büyük bir karışımıdır. Kasıtlı ve kasıtsız dezenformasyon olgusu için geniş bir alanda yaygın haline gelmiştir. Bu nedenle El-Arabiya kanalında sürekli vurguladığımız nokta, haber içeriğine odaklanmak ve bunu izleyicilere en iyi şekilde sunmaktır. Örneğin, Ukrayna krizi patlak verdiğinde El-Arabiya'nın izleyicilere bilgi aktaran ve canlı olarak fotoğraf ve doğru bilgileri iletmek için cephelere giden birçok muhabiri vardı. Rus tankları sınırı geçtiğinde oradaydık. Muhabirlerimizden biri Ruslar ile Ukraynalılar arasındaki çatışmanın sona ermesinden dakikalar sonra bölgeye vardığında cesetleri ve kesilmiş uzuvları fotoğraflayarak korkunç sahneleri bizlere aktardı. Bunların gösterilmesini durdurmak zorunda kaldık. Ayrıca dünyanın kapalı olduğu yeni tip koronavirüs (Kovid-19) döneminde El-Arabiya ve El-Hades muhabirleri gelişmeleri takip etmek ve hastalarla dolu hastanelere girmek için insanların kaçtığı pandemi bölgelerine girdi. Bunun yanı sıra İran'daki gösteriler sırasında El-Arabiya gelişmelerin ve yapılan gözaltıların takipçisi oldu. Diğer haber merkezleri ise bunu yapmaktan geri durdu. Taliban'ın hikayesini başından beri takip ettik. Kabil'in düşüşü öncesinde de sonrasında da oradaydık. Taliban yetkilileriyle görüştük. Ardından kadınların okumasını ve çalışmasını engelleyen krizi ele aldık. Bu, kimsenin yakından takip etmediği büyük bir krizdir. Orada Taliban'a kendilerini savunma şansı verdik. Kendilerine doğrudan zor sorular yönelttik ve Afgan kadınının çektiği sıkıntıyı aktardık. Son olarak, Türkiye ve Suriye'deki deprem felaketini geniş bir şekilde aktardık. Oradaki insanların çektikleri ve çekmekte oldukları acıları aktarmak için gece gündüz çalıştık. Bu bahsettiklerim, her şeyden önce ve son derece profesyonel bir şekilde haber içeriği sağlamaya dikkat ettiğimizi kanıtlayan bazı örneklerdir. Sorunuza cevap olarak; sosyal medya platformlarının getirdiği değişimlerden olumsuz etkilenmediğimizi, aksine faydasını gördüğümüzü söylemek isterim. Influencerları ve içerik oluşturucuları medya ortamının önemli oyuncuları ve tamamlayıcıları olarak görüyorum. Ancak gazetecilik rolüne odaklanmaları ve güçlü konumları nedeniyle El-Arabiye gibi büyük medya kuruluşları en büyük ve en önemli rolü oynayanlardır.


El-Arabiya’nın Riyad’daki yeni stüdyoları. (Şarku’l Avsat)

- Biraz önce sosyal medyanın faydasını gördüğünüzü söylediniz. Bunu biraz daha açar mısınız?
Ekrana ne kadar önem versek de sosyal medyadaki nüfuzumuzu güçlendirdik. Üç yıl önce El-Arabiya Ağı’nın takipçi sayısı 98 milyon iken bugün bu sayı 180 milyona çıktı. Bugün istisnasız tüm platformlarda her kesime ulaşabilmek için siyasi içerikleri yeni biçimlerde sunuyoruz. Tecrübeler, halkın ciddi olmayan içeriklerle ilgilendiğine dair yaygın inanışın aksine, siyasi konulara ve ciddi mevzulara ilgi duyduğunu gösteriyor. Sosyal medya alanının önemli olduğuna ve rekabetin var olduğuna inandığımız için kapsamımız artmayı sürdürüyor. Ekranda işlerini gösterecek kadar yer bulamayan birçok ülkeye şimdiden ulaşabildik. Ayrıca kapsamımız gençlik gruplarına odaklanan sosyal medya platformlarını da içeriyor. Politikamızı veya içerik çizgimizi değiştirmeden özel olarak bu gruplarla iletişim kuruyoruz. Amaç, yeni nesli gelecekte kanalın çekirdek kitlesine katılmaya hazırlamak.

-Haber dünyasında, özellikle El-Arabiya kanalında teknolojiyi ne derece önemli bir unsur olarak görüyorsunuz?
Siyasi içerik ve mükemmel haberciliğe gösterdiğimiz ilginin yanı sıra, teknoloji ve artırılmış gerçeklik teknolojisinin kullanımına da ilgi duyuyoruz. İzleyiciler son ABD seçimleriyle ilgili haberleri, ne kadar hazırlık yapıldığını ve başka hiçbir haber istasyonunun erişemeyeceği şekilde ne kadar haber değeri olduğunu halen hatırlıyor. Ayrıca izleyicilere dikkat çekici yollarla iletmek istediğimiz hikayeleri göstermek için halen artırılmış gerçeklik kullanıyoruz. Teknolojiye olan ilgimiz bununla da sınırlı kalmıyor ve yapay zeka teknolojisinden faydalanıyoruz. El-Arabiya uygulaması artık Amazon Alexa' ve Apple CarPlay cihazlarında yer alıyor.

- Türkiye ve Suriye'deki deprem felaketi yayını öncekilerden hangi açılardan farklı?
Felaket her düzeyde büyük ve korkunç. Beklentiler ölü sayısının 50 bini aşacağı yönünde. Bu büyük bir sayı. Yaralılar ve evsiz kalanlar da var. Depremleri ve sarsıntıları meydana gelir gelmez yayınladık. Yolların ve altyapının büyük ölçüde tahrip olması nedeniyle ulaşımın zorluğuna rağmen, muhabirlerimiz depremden etkilenen bölgelere ulaşarak yaşananları yakından izleyicilere aktarmayı başardı. Burada acı verici sahneler nedeniyle haber merkezinde muhabirlerle birlikte zor bir deneyim yaşadığımızı belirtmek isterim. Enkaz altında kalan çocuklar da dahil olmak üzere binlerce masum insanın yaşamını yitirdiği bir felaketi. İki dakikadan kısa bir sürede haber yapmak kolay değil.

- Arap haber kanalları arasındaki rekabeti ve performanslarını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Televizyon performansından bahsedecek olursak; El-Arabiya ve El-Hades kanallarının temsil ettiği El-Arabiya Ağı çoğu Arap ülkesinde halen ön safta yer alıyor. Örneğin El-Hades kanalı, Irak, Libya ve Yemen'deki bölgesel haber kanalları arasında ilk sırada bulunuyor. Ancak sosyal medya platformlarından bahsedersek; ağın çabaları ve hedefleri, küresel haber ağları düzeyinde liderlik pozisyonları için rekabet etmektir. Rekabet her zaman yaratıcılık için önemli bir katalizör olmuştur. El-Arabiya Ağı’na gelince; bizim birçok güçlü noktamız var. Bunlar arasında, çatışma ve savaş alanlarında sahadaki muhabirlerimizin yanı sıra haber merkezindeki erkek ve kadın meslektaşlarımızın tecrübesi, El-Arabiya’da görünen yüzler ve ağdaki herkesin sunduğu profesyonel çalışma yer alıyor.

- Kanalın genişlemesi ve merkezinin Suudi Arabistan’ın başkenti Riyad'a taşınmasını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Riyad, dünyanın en önemli başkentleri arasında yer alıyor. Hiç şüphesiz bunun El-Arabiye Ağı’nın büyümesinde etkisi olacaktır. Oradaki merkezimizden haber bültenleri ve programlar sunmaya başladık. Şu an yeni genel merkezde tamamlanacak olan tam bir geçiş sürecindeyiz.

- Sizce El-Arabiya kanalının editoryal çizgisinin en belirgin özellikleri neler?
El-Arabiya’nın medya alanında uzun bir tecrübesi bulunuyor. Ancak aynı zamanda haberlere ayak uydurma yeteneğimize olan inancımız da var. El-Arabiya’nın kuruluşundan sonra doğan ve kanalı takip etmeye başlayan bir neslin olması bunun kanıtıdır. El-Arabiya, dünyanın en önemli yüzlerini konuk etti ve en önemli çatışmaları, krizleri ve doğal afetleri haber yaptı. Medyadaki profesyonelliğimize ve gelişme gücümüze mutlak inancımız var. El-Arabiya ayrıca medya ortamındaki değişime rağmen haberlerin takibi noktasında halen güvenilir bir kaynak olmaya devam ediyor. Bunun yanı ıra Irak ofisinin yıkılması, Sudan ofisinin kimliği meçhul kişilerce sabote edilmesi, Türkiye'deki meslektaşımızın tutuklanması, Lübnan'daki meslektaşlarımızın Hizbullah üyeleri tarafından darp edilmesi ve Yemen'deki meslektaşımız Mahmud El-Atmi’nin aracına karısının ve çocuğunun ölümüne yol açan bombalı bir saldırı düzenlenmesi gibi karşılaştığımız zorluklara rağmen değerli bir medya içeriği sağladık ve sağlamaya da devam ediyoruz. Bu, gazetecilik işini mümkün olan en iyi şekilde yapmaya yönelik tam bağlılığımıza bir delilidir ve bununla gurur duyuyoruz.

- El-Arabiya’nın güncel haberler dışında, Arap izleyicisinden talep gören belgeseller konusunda planları neler?
Dengeli gazetecilik içeriği sağlamanın yanı sıra uzun süre radikal ve kriz içerikli söylemlerin kurbanı olarak yaşayan Arap dünyasında ılımlılık ideolojisini yaymaya kararlıyız. El-Arabiya’nın bu bağlamdaki planları arasında, Ferec Fuda, Necip Mahfuz ve son olarak Nasr Hamid Ebu Zeyd gibi en önemli Müslüman ve Arap düşünürler hakkında kendi yapımımız olan belgeseller sunmak bulunuyor. Bütün bunların amacı, ılımlı ve hümanist vizyonları desteklemektir. Çünkü nefret söylemi ve şiddeti teşvik edenlerin aksine bunun Arap gençliğine büyük bir fayda getireceğini düşünüyoruz.

- El-Arabiya’daki sorumluluklarınızın dışında Şarku’l Avsat gazetesinde de yazarsınız. Bu iki rolü nasıl bir araya getiriyorsunuz?
Benim için yazmak büyük bir zevk ve saatlerce okumayı gerektiren zihinsel bir egzersizdir. Şarku’l Avsat gibi köklü bir gazetede yazmak farklı ve güzel bir deneyim. Bana yazma fırsatı verdikleri için gazetenin sorumlularına teşekkür ediyorum. Televizyonculuk veya gazetecilik alanında çalışmak farklı şekil ve kalıplar olmakla birlikte neredeyse aynıdır. Ancak derinlerde, bireysellik arayışı, özel bilgiler edinme ve özel röportajlar tarafından yönlendirilir. Tüm bunlardan önce de mesleğe duyulan tutku gelir. Zor ve ilginç çalışmalarımızdaki en önemli şey budur.



İsrail ordusu Gazze şehrini ‘tehlikeli savaş bölgesi’ ilan etti

İsrail ile Hamas arasındaki savaş devam ederken Gazze şehrindeki yıkımı gösteren bir fotoğraf (AFP)
İsrail ile Hamas arasındaki savaş devam ederken Gazze şehrindeki yıkımı gösteren bir fotoğraf (AFP)
TT

İsrail ordusu Gazze şehrini ‘tehlikeli savaş bölgesi’ ilan etti

İsrail ile Hamas arasındaki savaş devam ederken Gazze şehrindeki yıkımı gösteren bir fotoğraf (AFP)
İsrail ile Hamas arasındaki savaş devam ederken Gazze şehrindeki yıkımı gösteren bir fotoğraf (AFP)

İsrail ordusu bugün Gazze şehrini ‘tehlikeli savaş bölgesi’ ilan etti. İsrail ile Hamas arasındaki savaşın başlamasından yaklaşık iki yıl sonra İsrail ordusu, Gazze Şeridi'nin en büyük şehrini kontrol altına almaya hazırlanıyor.

İsrail Ordu Sözcüsü Avichay Adraee'nin X platformu üzerinden yaptığı paylaşımda, “Bugün saat 10:00'dan itibaren geçerli olacak askeri faaliyetler için yerel ve geçici ateşkes, tehlikeli savaş bölgesi olarak kabul edilen Gazze şehri bölgesini kapsamamaktadır” denildi.

Söz konusu ateşkes, yardım dağıtımını kolaylaştırmak için belirli bölgelerde günlük olarak uygulanan ateşkesi ifade ediyor.

İsrail ordusu geçtiğimiz temmuz sonunda, ‘Birleşmiş Milletler (BM) konvoylarının ve sivil toplum kuruluşlarının güvenli geçişini sağlamak’ amacıyla Gazze şehri ve kuşatma altında bulunan ve tahrip edilmiş Filistin topraklarının diğer bölgelerinde askeri faaliyetlerin ‘günlük olarak askıya alınacağını’ duyurdu.

Şarku’l Avsat’ın AFP’den aktardığına göre İsrail ordusu bugün, ‘Gazze Şeridi'ndeki terör örgütlerine karşı kara manevraları ve saldırı faaliyetlerini sürdürürken, Gazze Şeridi'ndeki insani yardım çabalarını da desteklemeye devam edeceğini’ belirtti.

Gazze Şeridi’ndeki Sivil Savunma Müdürlüğü ise bugün şafak vaktinden bu yana Gazze Şeridi'nde 33 kişinin öldürüldüğünü bildirdi.

İsrail'e savaşı sona erdirmesi için uluslararası ve ulusal baskıların artmasına rağmen, ordu dün, güçlerinin Gazze Şeridi genelinde ‘operasyonlarına devam ettiğini’ duyurdu.

İsrail hükümetinin ağustos ayı başında Gazze şehrini kontrol altına alma planını onaylamasının ardından, Gazze şehri sakinlerinin tahliyesinin ‘kaçınılmaz’ olduğu ifade edildi.


Suudi Arabistan, İsrail'in Suriye'ye yönelik saldırısını kınadı ve Suriye'nin toprak bütünlüğüne desteğini yineledi

Suudi Arabistan, Suriye hükümetinin güvenliği ve istikrarı sağlamak ve devletin ve kurumlarının egemenliğini güçlendirmek için aldığı önlemlere tam destek verdiğini yineledi. (AP)
Suudi Arabistan, Suriye hükümetinin güvenliği ve istikrarı sağlamak ve devletin ve kurumlarının egemenliğini güçlendirmek için aldığı önlemlere tam destek verdiğini yineledi. (AP)
TT

Suudi Arabistan, İsrail'in Suriye'ye yönelik saldırısını kınadı ve Suriye'nin toprak bütünlüğüne desteğini yineledi

Suudi Arabistan, Suriye hükümetinin güvenliği ve istikrarı sağlamak ve devletin ve kurumlarının egemenliğini güçlendirmek için aldığı önlemlere tam destek verdiğini yineledi. (AP)
Suudi Arabistan, Suriye hükümetinin güvenliği ve istikrarı sağlamak ve devletin ve kurumlarının egemenliğini güçlendirmek için aldığı önlemlere tam destek verdiğini yineledi. (AP)

Suudi Arabistan, İsrail'in Suriye topraklarındaki devam eden ihlallerini güçlü bir şekilde kınadığını ifade ederek, bunları Suriye'nin içişlerine ‘açık bir müdahale’ ve Suriye'nin egemenliğinin ve 1974 yılında imzalanan Kuvvetlerin Ayrıştırılması Anlaşması da dahil olmak üzere uluslararası hukukun açık bir ihlali olarak nitelendirdi.

Suudi Arabistan'ın resmi tutumu, Süveyda vilayetinde son dönemde yaşanan gelişmeler ve buna bağlı olarak İsrail'in Suriye topraklarındaki gerginliği artırması üzerine Dışişleri Bakanlığı tarafından bugün yayınlanan bir açıklamada ortaya kondu.

Suudi Arabistan, Suriye hükümetinin güvenlik ve istikrarı sağlamak, sivil barışı korumak ve devletin ve kurumlarının tüm Suriye toprakları üzerindeki egemenliğini güçlendirmek için aldığı önlemlere tam destek verdiğini yineledi.

Dışişleri Bakanlığı tarafından yayınlanan açıklamada, Suudi Arabistan'ın Suriye'yi bölmeye yönelik her türlü ayrılıkçı çağrı veya girişimi kategorik olarak reddettiği vurgulanarak, Suriye halkının tüm bileşenlerine diyalog ve mantığa öncelik vermeleri ve birleşik ve güvenli bir Suriye inşa etmek için birlikte çalışmaları çağrısında bulunuldu.

Suudi Arabistan ayrıca, uluslararası topluma İsrail'in tekrarlanan ihlallerine karşı ciddi ve kararlı bir tutum sergilemesi ve Suriye'nin egemenliğini yeniden tesis etme ve topraklarının tamamında güvenliği sağlama çabalarına destek olması çağrısını yineledi.


Rusya Devlet Başkanı, Suudi Veliaht Prensi'ne Trump ile yaptığı görüşmelerin sonuçları hakkında bilgi verdi

Suudi Veliaht Prensi Muhammed bin Selman ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin (Suudi Dışişleri Bakanlığı)
Suudi Veliaht Prensi Muhammed bin Selman ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin (Suudi Dışişleri Bakanlığı)
TT

Rusya Devlet Başkanı, Suudi Veliaht Prensi'ne Trump ile yaptığı görüşmelerin sonuçları hakkında bilgi verdi

Suudi Veliaht Prensi Muhammed bin Selman ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin (Suudi Dışişleri Bakanlığı)
Suudi Veliaht Prensi Muhammed bin Selman ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin (Suudi Dışişleri Bakanlığı)

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman'ı ABD'li mevkidaşı Donald Trump ile yaptığı son görüşmelerin sonuçları hakkında bilgilendirdi.

Salı günü Putin'le bir telefon görüşmesi gerçekleştiren Prens Muhammed bin Selman, Suudi Arabistan'ın uluslararası anlaşmazlıkların çözümünde diplomatik diyalog yolunu desteklemeye devam ettiğini vurgularken, Rusya Devlet Başkanı da Krallığın kararlı tutumu ve Veliaht Prens'in barışa yönelik yapıcı çabaları dolayısıyla memnuniyetini dile getirdi.

Kremlin'den yapılan açıklamada Başkan Putin'in Prens Muhammed bin Selman ile bir telefon görüşmesi gerçekleştirdiği ve siyasi, ticari, ekonomik ve yatırım alanlarındaki Rus-Suudi işbirliğinin güncel konularını ele aldığı belirtildi. Açıklamada iki tarafın da Suudi Arabistan'ın uluslararası anlaşmazlıkların çözümünde diplomatik diyalog yolunu desteklemeye devam etmesinden duydukları memnuniyeti dile getirdikleri ifade edildi.

Açıklamada ayrıca iki tarafın OPEC+ çerçevesinde küresel enerji piyasasının istikrarını sağlamaya yönelik ortak çalışmalardan duydukları memnuniyeti dile getirdikleri ve çeşitli alanlarda işbirliğini sürdürme konusunda mutabık kaldıkları belirtildi.

Trump ve Putin Pazartesi akşamı yaklaşık 40 dakika süren bir telefon görüşmesi gerçekleştirdi ve bu görüşme sırasında ABD Başkanı Rus mevkidaşına Ukrayna Devlet Başkanı Volodymyr Zelensky ve Avrupa ülkelerinin liderleriyle yaptığı görüşmelerin sonuçları hakkında bilgi verdi.

Geçtiğimiz Cuma günü Putin ve Trump Alaska'da görüşmelerde bulunmuş, ABD Başkanı ve Rus mevkidaşı zirveyi yapıcı ve verimli olarak nitelendirmiş ve görüşmelerin olumlu bir atmosferde gerçekleştiğini ifade etmişlerdi.