Yemen’den Husi terörüne karşı uluslararası kararlılık çağrısı

 Yemen Başbakanı Cenevre'de BM Genel Sekreteri ile bir araya geldi (SABA)
Yemen Başbakanı Cenevre'de BM Genel Sekreteri ile bir araya geldi (SABA)
TT

Yemen’den Husi terörüne karşı uluslararası kararlılık çağrısı

 Yemen Başbakanı Cenevre'de BM Genel Sekreteri ile bir araya geldi (SABA)
Yemen Başbakanı Cenevre'de BM Genel Sekreteri ile bir araya geldi (SABA)

Yemen hükümeti, sükunete yönelik ihlallerini artıran, kendi kontrolü altındaki bölgelerde sivillere karşı işlenen suçları körükleyen Husi milislerin terörizmine karşı sert uluslararası tavır alma gereğini vurguladı. Ayrıca barış çabaları başarısız olduğu taktirde milislere karşı belirleyici bir savaş tehdidinde bulundu.
Başkanlık Konseyi üyesi Tarık Salih ve Başbakan Muin Abdulmelik, 2023’te insani müdahale için fon toplamak amacıyla düzenlenen bağışçılar konferansına katılımları sırasında Cenevre'de Birleşmiş Milletler yetkilileri ve uluslararası temsilciler ile yaptıkları görüşmede bu yönde açıklamalarda bulundu.
Yemenli resmi kaynakların aktardığına göre, Başbakan Muin Abdulmelik BM Genel Sekreteri Antonio Guterres ile bir araya geldi. İkili, Yemen'e barış getirmeye yönelik BM ve uluslararası çabalarını, Husilerin insani ateşkesin uzatılmasını engellemek için uydurduğu engelleri, insani durumun ele alınması, yardımların ulaştırılmasının kolaylaştırılması yönünde hükümet ile BM arasındaki ortaklığı, 2023 İnsani Müdahale Planı’nın uygulanması için uluslararası desteğin seferber edilmesini ele aldı.
Şarku’l Avsat’ın SABA’dan aktardığı habere göre, hükümetin ve Başkanlık Konseyi'nin uluslararası barış sürecine desteğini yineleyen Başbakan Abdulmelik, bölgesel ve uluslararası çabaları entegre etmenin gerekliliğini vurguladı. Ayrıca terörist Husi milislere ve Tahran'daki destekçilerine ciddi bir yanıt verilmesi, Yemen halkına karşı suç uygulamalarının baskı ile durdurulması gerektiğine dikkat çekti.
BM’nin insani müdahale planını finanse etmek için uluslararası desteği seferber etme çabalarına, insani yardım ve kalkınma yönlerinde öncelikleri ve acil ihtiyaçları ele almasına övgüde bulunan Abdulmelik, insani müdahale planının uygulanmasının tüm aşamalarında Yemen hükümeti ile BM arasındaki ortak çabaların koordinasyonunu teyit etti.
Resmi kaynakların belirttiğine göre Abdulmelik ve Guterres, Husi milislerin sivillere karşı artan ihlallerini ve suçlarını gözden geçirdi. Kendi kontrol ettikleri bölgelerde kadınlara azami kısıtlamalar uygulayan Husi milisler, insani yardımın ulaşmasını ise engelliyor.
Husilerin petrol ihracat limanlarına yönelik saldırılarının yarattığı sıkıntılara, uluslararası seyrüsefer tehdidine ve bunların insani duruma yansımalarına değinen Abdulmelik, hükümetinin bununla başa çıkmak için gösterdiği çabalara, Yemen'in ortaklarının ulusal ekonomiyi desteklemesi ve istikrarını sürdürmesinin önemine değindi.
SABA’nın haberine göre, Genel Sekreter Guterres ise Yemen dosyasının BM’nin önceliği olmaya devam edeceğini, Yemen'deki durumu yakından takip ettiğini, siyasi rotanın yeniden tesis edilmesi ve insani ateşkesin yenilenmesi yönündeki çabaların sürdürdüğünü vurguladı.
İsveç Uluslararası Kalkınma İşbirliği ve Dış Ticaret Bakanı Johan Forssell ile bir araya gelen Başbakan Abdulmelik, ülkesindeki son gelişmeleri, İsveç'in Yemen’de barışı desteklemedeki rolünü, Yemen hükümetinin uyguladığı yapısal reformları ve ekonomik istikrarı koruma çabalarını desteklemek için gereken uluslararası desteği ele aldı.
Diğer yandan Başkanlık Konseyi üyesi Tarık Salih ise meşru güçlerle temas hatlarına yönelik saldırılarını artıran darbeci Husilere karşı kararlı bir mücadele verilebileceğinden bahsetti.
Huseyde’nin güneyindeki el-Huha semtinde halk ile bir araya gelen Salih, terörist milislerin barış çabalarına saldırma yönündeki kasıtlı niyetlerinin kanıtlanması ardından Husi milislere karşı kesin savaşın kaçınılmaz olduğunu vurguladı. Safların birleştirilmesi gerektiğini vurgulayan Salih, kendi deyimiyle tüm Yemenlilerin bir numaralı düşmanı olan Husi milisleri Yemen'in temizlenmesi gereken bir ‘bela’ olarak nitelendirdi.
Son günlerde Husi milisler, Yemen ordusunun Taiz ve Marib cephelerindeki mevzilerine yoğun saldırılar düzenledi. Askeri medya, ordunun ise saldırılara karşılık verdiğini bildirdi.
Husi grubu, savaşçılarının maaşlarının Yemen'in petrol gelirlerinden elde edilmesini şart koşmuştu. Husi lider, petrol ihracat limanlarına terör saldırılarının yeniden başlatılması ve Kızıldeniz'deki nakliye yollarına yönelik tehdide işaret ederek baskı seçeneklerine geri dönebilecekleri tehdidinde bulundu.
Husi milisler siyasi, ekonomik, hatta askeri kazanımlar elde etmek için insani yardım dosyalarına başvurmaya çalışıyor. Yemen hükümeti ise milislerin kontrolündeki bölgelerde halkın acısını hafifletecek her adımın atılacağını vurguluyor.

 



Hizbullah'a "çağrı cihazı" operasyonunun detayları ortaya çıktı

Hizbullah destekçileri, çağrı cihazlarının patlatılmasıyla öldürülenler için dün cenaze töreni düzenlemişti (AFP)
Hizbullah destekçileri, çağrı cihazlarının patlatılmasıyla öldürülenler için dün cenaze töreni düzenlemişti (AFP)
TT

Hizbullah'a "çağrı cihazı" operasyonunun detayları ortaya çıktı

Hizbullah destekçileri, çağrı cihazlarının patlatılmasıyla öldürülenler için dün cenaze töreni düzenlemişti (AFP)
Hizbullah destekçileri, çağrı cihazlarının patlatılmasıyla öldürülenler için dün cenaze töreni düzenlemişti (AFP)

Lübnan'da Hizbullah'ın çağrı cihazlarının ardından telsiz, radyo ve güneş enerjisi panellerinin patlatılmasıyla bölge topyekun savaşa doğru sürükleniyor. 

17 Eylül'de Hizbullah'ın kullandığı çağrı cihazlarında eş zamanlı patlamalar yaşanmış, ikisi çocuk 12 kişi hayatını kaybetmiş, 2 bin 800 kişi de yaralanmıştı. 

Dün de ülkedeki telsiz, radyo ve güneş enerji sistemlerinde patlama gerçekleşti. En az 20 kişinin öldüğü, 450'den fazla kişinin de yaralandığı bildiriliyor. Lübnanlı yetkililer, olaydan İsrail'i sorumlu tutarken Tel Aviv'den henüz açıklama gelmedi.

Diğer yandan saldırıyla ilgili bilgiye sahip olan fakat adlarının gizli tutulmasını isteyen kaynaklar, Amerikan gazetesi New York Times'a (NYT) operasyonun ardında İsrail'in olduğunu doğruluyor. 

Mossad'ın BAC Consulting adlı bir paravan şirket kurduğu ve çağrı cihazlarını bubi tuzağına dönüştürerek Lübnan'a soktuğu iddia ediliyor. Macaristan merkezli bu paravan şirket, kağıt üstünde Tayvanlı Gold Apollo firması adına çağrı cihazı üretiyor. Kimliklerinin açıklanmasını istemeyen İsrailli istihbaratçılar, buna ek olarak operasyonda en az iki paravan şirket daha oluşturulduğunu belirtiyor. 

Kaynaklar, AR-924 model numaralı cihazların bataryalarına patlayıcı bir madde olan pentaeritritol tetranitrat (PENT) yerleştirildiğini ve bunların 2022 yazında Lübnan'a gönderildiğini ifade ediyor.

Hizbullah, İsrail istihbaratı tarafından takip edilmemek için cep telefonlarını bırakıp çağrı cihazı kullanmaya başlamıştı. Kaynaklar, bu kararın ardından milyonlarca dolarlık yatırımla üretimin artırıldığını ve Lübnan'a bubi tuzağı haline getirilmiş binlerce cihaz sokulduğunu söylüyor.

Öte yandan ikinci dalga saldırıda telsiz ve güneş enerji panellerinin nasıl patlatıldığı henüz bilinmiyor.

NYT'nin patlayan telsizlerin görüntülerinden yola çıkarak yaptığı analizde, bunların çağrı cihazlarından daha ağır ve büyük olduğuna, bu yüzden daha fazla hasar yarattığına işaret ediliyor. 

Ayrıca telsizlerin patlamasıyla daha büyük yangınlar çıktığına, bunun da çağrı cihazlarına kıyasla telsizlere daha fazla patlayıcı yerleştirilmiş olabileceğini gösterdiğine dikkat çekiliyor.

Lübnan'ın açıkladığı rakamlara göre telsizlerin patlatılmasıyla en az 71 ev ve dükkanla 18 sivil araç ve motosiklet yandı. 

Telsizlerden bazılarında Japon firması Icom'un amblemi görülüyor. Ancak şirket, IC-V82 model numaralı telsizlerin ve bunlarda kullanılan bataryaların üretiminin neredeyse 10 yıl önce durdurulduğunu belirtiyor. Patlayıcıların bu cihazlara nasıl yerleştirildiğiyse henüz netleştirilemedi. Icom, bu telsizlerin sahte olabileceğini öne sürüyor.

Lübnan medyasındaki haberlerde, saldırıda en az iki güneş enerjisi panelinin de alev aldığı bildiriliyor. Saldırılarda çıkan küçük çaplı yangınların söndürüldüğü bildirilirken, patlamada bir kız çocuğunun yaralandığı aktarılıyor. Ancak bu panellerin infilak ettirilen diğer cihazların etkisiyle mi alev aldığı yoksa uzaktan kumandayla mı patlatıldığı belli değil. 

Amerikan düşünce kuruluşu Soufan Center'dan Clara Broekaert, CNN'e açıklamasında saldırı dalgasının Lübnan halkının psikolojisini olumsuz etkilediğini ve Hizbullah üzerinde misilleme baskısı oluşturduğuna dikkat çekerek şunları söylüyor:

Saldırılarda günlük hayatın böylesine korkunç, beklenmedik ve geniş ölçekte kesintiye uğratılması, misilleme yapılmasına yönelik ekstra bir baskı yaratacaktır diye düşünüyorum. İnsanlar yaşananların hesabının sorulduğunu görmek istiyor.

Üst üste gelen saldırıların ardından dün Hizbullah, İsrail sınırındaki el-Merc bölgesine füze fırlattı. İkisi ağır 8 İsraillinin yaralandığı bildirilirken, bu kişilerin sivil veya asker olduğuna ilişkin bilgi paylaşılmadı.

Independent Türkçe, Times of Israel, New York Time, Japan Times, CNN, France 24