ÖSO: Tanf Üssü’nün bombalanması, yıkıcı projeleri hayata geçirmeyi amaçlıyor

ÖSO lideri Kasım, Şarku’l Avsat’a ‘rejime ve DEAŞ’a karşı mücadele eden taraflarla anlaşmaya açık olduklarını söyledi.

Özgür Suriye Ordusu (ÖSO) lideri Albay Muhammed Ferid el-Kasım, Tanf bölgesin ziyaret etti. (Şarku’l Avsat)
Özgür Suriye Ordusu (ÖSO) lideri Albay Muhammed Ferid el-Kasım, Tanf bölgesin ziyaret etti. (Şarku’l Avsat)
TT

ÖSO: Tanf Üssü’nün bombalanması, yıkıcı projeleri hayata geçirmeyi amaçlıyor

Özgür Suriye Ordusu (ÖSO) lideri Albay Muhammed Ferid el-Kasım, Tanf bölgesin ziyaret etti. (Şarku’l Avsat)
Özgür Suriye Ordusu (ÖSO) lideri Albay Muhammed Ferid el-Kasım, Tanf bölgesin ziyaret etti. (Şarku’l Avsat)

Özgür Suriye Ordusu (ÖSO) lideri Albay Muhammed Ferid el-Kasım, İran ve vekillerini Suriye- Ürdün- Irak sınırındaki Tanf Üssü’nü hedef almakla suçlayarak, saldırının amacının ‘bölgeyi Suriye halkının çıkarına olmayan yan çatışmalara sokmak’ olduğunu söyledi. Kasım, Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada ABD liderliğindeki Uluslararası Koalisyon’un desteğini alan grubun, Suriye rejimi ve DEAŞ’a karşı birleşik ve kapsayıcı bir Suriye koalisyonunun veya projesinin parçası olmak için tüm Suriyeli taraflarla anlaşmaya hazır olduğunu belirtti.
Uluslararası Koalisyon’un, 2014 yılından itibaren Suriye Demokratik Güçleri (SDG) ve Özgür Suriye Ordusu” (eski adıyla Devrim Komandoları Ordusu) gibi yerel Suriye güçleriyle çalışmaya başladığı biliniyor. Bu iş birliği, Fırat’ın doğusu gibi Suriye bölgelerinde Tanf üssü ve Suriye’nin uzak güneydoğusunda yer alan üssü çevreleyen 55 kilometrelik alanı kapsıyordu.
Özgür Suriye Ordusu Başkomutanı Albay Muhammed Ferid el-Kasım, Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada kendi grubunun 55 kilometrelik bölgede bulunan tek grup olduğunu dile getirdi. Kasım, ABD önderliğindeki koalisyondan bölgeye ve ÖSO’ya verilen desteğin devam ettiğini ve durmadığını da sözlerine ekledi.
Tanf’taki koalisyon bölgesine yönelik tehditler hakkında ise 55 kilometrelik alan ve koalisyon üssünün insansız hava araçları (İHA) ile birden fazla kez saldırıya uğraması nedeniyle İran milislerini ve vekillerini suçladı. Şu anda herhangi bir kanıtın bulunmadığına dikkati çeken Kasım, operasyonların amacının ‘bölgeyi Suriye halkına hizmet etmeyen yan çatışmalara sürüklemek’ olduğunu vurguladı.
Suriye-Ürdün sınırında uyuşturucu ve silah kaçakçılığı hakkında da konuşan Kasım, ÖSO ve koalisyon güçlerinin Irak sınırıyla birlikte Suriye’nin güneyinde Ürdün ve Suriye sınırlarındaki bölgede gerçekleştirdiği yoğun ve sürekli devriyelerin uyuşturucu ve silah kaçakçılığını azalttığını söyledi ve “Bu, bölgedeki çalışmaların öncelikleri arasında yer alıyor” ifadesini kullandı. Ferid el-Kasım, kaçakçılık operasyonlarıyla mücadelede son dört ayda büyük olumlu sonuçlar elde edildiğini belirterek, birkaç gün önce de ‘uyuşturucu kaçakçılığının önlenmesi’ amacıyla operasyonların gerçekleştirildiğini vurguladı. Ürdün’e gönderilmek üzere büyük miktarda maddi değere sahip uyuşturucu ele geçirdiklerini ve boyutunun, bunların yalnızca Ürdün’e gönderilmediğini gösterdiğini söyleyen ÖSO lideri, sınır ötesi kaçakçılık operasyonlarının takibinin ve bunlarla mücadelenin devam ettiğini dile getirdi.
ÖSO lideri Albay Muhammed Ferid el-Kasım, grubun en önemli görevlerinin ‘bölgenin Suriye rejimi veya İran milisleri ve vekillerinden gelen kaçakçılık ve sabotaj faaliyetlerinden ve DEAŞ tehlikesinden korunmasını sağlama ve herhangi birinin genişlemesini engelleme olduğunu vurguladı. Koşulların özel eğitim, özel silahlar ve koalisyon güçleriyle ortak devriyeler yoluyla güçlendirildiğini belirten Kasım, bölgedeki faaliyetlerinin askeri alanla sınırlı olmadığını kaydettiği açıklamasının devamında “ÖSO, yeni neslin yeni Suriye’nin temeli olduğu inancıyla eğitim sektörünü önemli ölçüde desteklemeye katkıda bulunurken, sivil sektör de gelişmeye tanık oluyor” ifadesini kullandı. Yetkili, çocuklara güvenli içme suyu sağladıklarına ve bölgedeki tek fırına ‘imkanlar ölçüsünde’ destek verdiklerine dikkati çekerek, tüm sivil sektörleri desteklemek ve gerçek kurumlar inşa etmek için sarf edilen sürekli çabaların ortasında halk için yeni bir hastane kurulduğunu ve bölgede yeni bir sivil oluşumun desteklendiğini belirtti. Ancak Suriye rejimi ve İran milislerinin bölgeye uyguladığı ablukanın ve DEAŞ tehdidinin başarıya ulaşmalarını engellediğini vurguladı.
Kasım, ÖSO’nun yerel ittifakları konusuna ilişkin olarak ise Uluslararası Koalisyon’la ilişkilerinin güçlü olduğunu ve rejim karşıtı bir güç olduklarını belirtti. Ferid Kasım, Suriye halkının birliğini ve özgürlüğünü koruyarak, Suriye rejimi ve DEAŞ’a karşı birleşik ve kapsayıcı bir Suriye ittifakının ve projesinin bir parçası olmak için tüm Suriyeli gruplarla anlaşmaya açık olduklarını kaydetti. Suriye’nin güneyindeki Dera, es-Suveyde ve Kuneytra vilayetleri ile iyi temasların var olduğunu söyleyen yetkili, Suriye’nin kuzeyi hakkında ise “Bir sonraki aşamada doğrudan temas oluşturmak için ciddi çabalar var. Ancak mevcut aşamada doğrudan bir temas yok” dedi.
Albay Muhammed Ferid el-Kasım, ‘Devrim Komandoları Ordusu’ liderliğinin ve isminin yeni bir liderliğe ve ÖSO ismine dönüştürülmesine yol açan sebepler ve değişimin başında ortaya çıkan yapının bazı unsurlarının reddedilmesi hakkında ise yeni bir isim ve yeni bir yapı gerektiren yeni bir aşamayla karşı karşıya olduklarını söyledi. Kasım sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bölgeyi bir sonraki aşamaya uygun yeni bir şekilde ortaya koyma girişimiydi. Oluşum, disiplinini ve ilkelerini sürdürdü. Başlangıçta değişimi reddedici bazı girişimlerle karşılaşsak bile herkesle ilgilenmeye açıktık. Ancak sahneye, kolektif bilinç hakimdi. En büyük arzumuz olan özgür bir Suriye için oluşumun ve rotasının sürdürülmesinin önemli olduğu da herkes tarafından biliniyordu.”



Barrack: Suriye, DEAŞ, Hizbullah ve DMO'nun ortadan kaldırılmasına katkıda bulunacak

ABD'nin Suriye Özel Temsilcisi Tom Barrack (DPA)
ABD'nin Suriye Özel Temsilcisi Tom Barrack (DPA)
TT

Barrack: Suriye, DEAŞ, Hizbullah ve DMO'nun ortadan kaldırılmasına katkıda bulunacak

ABD'nin Suriye Özel Temsilcisi Tom Barrack (DPA)
ABD'nin Suriye Özel Temsilcisi Tom Barrack (DPA)

ABD’nin Suriye Özel Temsilcisi Tom Barrack bugün yaptığı açıklamada, Şam’ın DEAŞ’la Mücadele Uluslararası Koalisyonu’na (DMUK) katılmasının ardından DEAŞ’ın kalıntıları ile İran Devrim Muhafızları Ordusu (DMO), Hamas ve Hizbullah gibi yapıların ‘terör ağlarını çökertme’ çabalarına katkı sağlayacağını duyurdu.

Barrack’ın açıklamaları, Washington liderliğindeki DMUK’un dün gece, Suriye’nin koalisyonun 90. üyesi olarak resmen aralarına katıldığını açıklamasının hemen ardından geldi. Bu adım, Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şera’nın pazartesi günü Beyaz Saray’a gerçekleştirdiği tarihi ziyaret sırasında kararlaştırıldı. Söz konusu adım, Suriye’nin cihatçı geçmişinden kopuşu simgeliyor.

Barrack, X platformunda yaptığı paylaşımda, “Şam artık aktif olarak DEAŞ’ın kalıntıları, DMO, Hamas, Hizbullah ve diğer terör ağlarına karşı mücadelede bize yardımcı olacak. Uluslararası barış çabalarında kararlı bir ortak olarak yer alacak” ifadelerini kullandı.

Ziyaret öncesinde ABD cuma günü Şera’yı terör listelerinden çıkardı. Bu adım, Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi’nin de kendisine uyguladığı yaptırımları kaldırmasının hemen ardından geldi.

Barrack, Şera’nın ziyaret sırasında ‘DMUK’a katılma taahhüdü verdiğini’ ve bunun Suriye’nin bir zamanlar terör kaynağı olmasından, terörle mücadelede bir ortak hâline geçişini simgelediğini belirtti.

İran, 2011’deki barışçıl protestoların şiddetle bastırılmasının ardından DMO aracılığıyla Beşşar Esed rejimine kritik destek sağladı. Lübnan merkezli Hizbullah gibi müttefik gruplarla birlikte askeri müdahalesi ve ardından Rusya’nın hava desteği, sahadaki güç dengelerini Esed lehine değiştirdi. İran, Esed rejimi 2024’te devrilene kadar Suriye’de güçlü bir askeri varlık sürdürdü.

ABD ise 2014’te kurduğu DMUK kapsamında Suriye ve Irak’ta asker konuşlandırıyor. DMUK, örgütün iki ülkede geniş alanları ele geçirmesinin ardından 2017’de Irak’tan, 2019’da ise Suriye’den tamamen temizlenmesini sağladı. Bu mücadelede, Suriye Demokratik Güçleri (SDG) öncü rol oynadı ve DMUK tarafından desteklendi.

ABD’nin Ankara Büyükelçisi de olan Barrack, sosyal medya hesabı üzerinden yaptığı bir paylaşımda, Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio ve Suriye Dışişleri Bakanı Esad Hasan eş-Şeybani arasında ‘önemli bir toplantı’ yapıldığını duyurdu.

Barrack, “Bir sonraki aşama için yol haritası belirlendi. Bu aşama, SDG’nin Suriye’nin yeni ekonomik, savunma ve sivil yapısına entegrasyonunu içeriyor” dedi.

SDG lideri Mazlum Abdi, ekim ayında AFP’ye verdiği röportajda, geçiş yönetimi ile güçlerinin Savunma ve İçişleri bakanlıklarına entegrasyonu konusunda ‘ön anlaşma’ sağlandığını açıklamıştı.

Abdi, salı günü X platformunda yaptığı paylaşımda, Suriye’nin DMUK’a katılmasını memnuniyetle karşıladı ve bunu ‘örgütün kalıcı şekilde yenilgiye uğratılmasına ve bölgeye yönelik tehdidinin ortadan kaldırılmasına yönelik ortak çabaları güçlendiren kritik bir adım’ olarak nitelendirdi.

Abdi ayrıca, Barrack ile yaptığı görüşmede, Şera’nın Washington ziyareti kapsamında SDG’nin Suriye devletine entegrasyon sürecini hızlandırma taahhüdünü teyit ettiğini belirtti.


Paris, İsrail'in gerilimi tırmandırması ve Hizbullah'ın söylemleri karşısında endişeli

Fransız Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, Toulouse'da Fransız Uzay Komutanlığı'nın açılışı öncesi 101 Hava Üssü'nü ziyaret etti, 12 Kasım 2025 (AFP)
Fransız Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, Toulouse'da Fransız Uzay Komutanlığı'nın açılışı öncesi 101 Hava Üssü'nü ziyaret etti, 12 Kasım 2025 (AFP)
TT

Paris, İsrail'in gerilimi tırmandırması ve Hizbullah'ın söylemleri karşısında endişeli

Fransız Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, Toulouse'da Fransız Uzay Komutanlığı'nın açılışı öncesi 101 Hava Üssü'nü ziyaret etti, 12 Kasım 2025 (AFP)
Fransız Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, Toulouse'da Fransız Uzay Komutanlığı'nın açılışı öncesi 101 Hava Üssü'nü ziyaret etti, 12 Kasım 2025 (AFP)

Paris, Lübnan’da Hizbullah'ın silahsızlandırılması ve seçim yasası konusunda iç bölünmelerin yanı sıra İsrail’in her gün tekrarlanan tehditleri, Lübnan topraklarına yönelik hava ve topçu saldırıların ortasında ülkenin karşı karşıya kaldığı ve giderek artan riskleri hissediyor.

Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, bu durum karşısında Ortadoğu ve Kuzey Afrika'dan Sorumlu Danışmanı Anne-Claire Legendre’yi dün iki günlük bir ziyaret için Beyrut'a göndermeye kararı aldı. Legendre, yürütme ve yasama organlarıyla çeşitli toplantılar yaparak gelişmeler hakkında daha fazla bilgi edinecek. Ayrıca Elysee Sarayı’ndan kaynaklar tarafından kimlikleri açıklanmayan bazı askeri yetkililerle de görüşmeler gerçekleştirecek.

Ancak, Lübnan Ordu Komutanı General Rudolf Heykel ve yaklaşık bir yıldır yürürlükte olan İsrail ile Hizbullah arasındaki ateşkes anlaşmasını denetleyen mekanizmada ülkesini temsil eden Fransız General Valentin Siller de görüşülecek askeri yetkililer arasında olabilir.

Legendre Suriye’ye de gidecek

Legendre, Lübnan’dan sonra Suriye'yi de ziyaret edecek. Suriye’yi ilk kez ziyaret edecek olan Legendre, Arapça'yı akıcı bir şekilde konuşuyor. Fransa Dışişleri Bakanlığı sözcüsü olarak atanmadan önce ülkesinin Kuveyt Büyükelçiliği görevini üstlenen Legendre, 2023 yılı sonlarında Macron'un danışmanı olarak Elysee Sarayı'na geçiş yaptı.

Legendre’in ziyareti, Ekonomi Bakanlığı yetkilisi Jacques Delage'ın bu ayın ilk haftasında Lübnan'ı ziyaret etmesinden sadece birkaç gün sonra gerçekleşti. Delage'ın görüşmeleri ekonomik ve mali konulara odaklanmıştı. Hatırlanacağı üzere Macron, Lübnan ekonomisini desteklemek için yıl sonuna kadar Paris'te bir konferans düzenleyeceğini birkaç kez açıklamıştı.

Macron’un konferans sözü

Ancak, Lübnan’ın yasal ve operasyonel olarak başta Lübnan’ın bankacılık sisteminin yeniden yapılandırılmasına ilişkin yasa olmak üzere gerekli acil reformları gerçekleştirmeden ve Uluslararası Para Fonu (IMF) ve Dünya Bankası ile acil ekonomik ve mali konularda nihai bir anlaşmaya varmadan önce söz verilen konferansın gerçekleşmeyeceği anlaşılmıştı. Ayrıca, Suudi Arabistan'da düzenlenmesi muhtemel olan Lübnan ordusunu desteklemeye yönelik konferans için henüz kesin bir tarih belirlenmedi.

Resmi çevreler Legendre’in ziyareti sırasında ekonomik konuları ele alacağını doğrularken, özellikle siyasi ve güvenlik konuları ile İsrail'in tekrarlanan gerilimi tırmandırma tehditlerinin nasıl önlenebileceği konusunun başlıca gündem maddeleri olacağını söyledi. Hizbullah, genel sekreteri Şeyh Naim Kasım'ın son konuşmasında da yinelediği gibi, silahsızlanmayı kategorik olarak reddediyor.

Fransa’nın endişesi

Paris, sınırda ve Lübnan'ın güneyinde yaşanan gerginliğin tırmanmasından duyduğu endişeyi gizlemiyor. Fransa ve İsrail arasında, Fransa ve Suudi Arabistan'ın öncülüğünde düzenlenen iki devletli çözüm konulu uluslararası konferans öncesinde ve sırasında zirveye ulaşan gerginlik döneminin ardından, iki taraf arasındaki ilişkiler sakin bir döneme girdi. Üç Fransız subayın ABD liderliğinde Gazze Şeridi’ndeki ateşkesi izleyen Batılı askeri gruba dahil olması da bu sakinliğin bir göstergesiydi.

er4
Geçtiğimiz pazar günü el-Beyseriyye beldesi yakınlarında bir insansız hava aracından (İHA) atılan füzenin isabet etmesi sonucu hayatını kaybeden aracın enkazını kaldıran işçiler. İsrail, sürücünün Hizbullah üyesi olduğunu iddia etti (AFP)

Ancak Paris, İsrail üzerinde etkisinin sınırlı olduğunu biliyor. Bunun yanında Paris’in İran ile ilişkilerinde son zamanlarda iyileşme görüldü. Yaklaşık bin gün hapiste tutulan Fransız rehineler Cécile Kohler ve Jacques Paris'in serbest bırakılması ve İran vatandaşı Mahdieh Esfandiari’nin hapisten çıkmasının da bunda payı büyük. Bu gelişmeler, önümüzdeki haftalarda gerçekleşmesi beklenen bir takasın önünü açtı. Ayrıca Paris, Hizbullah ile ilişkilerini hiçbir zaman kesmedi. Fransa’nın eski Dışişleri Bakanı Jean-Yves Le Drian, Lübnan'a yaptığı son ziyaret sırasında Beyrut'ta yetkililerle bir araya geldi. Fransa'nın, İran'ı ABD ve genel olarak Batı ile gergin ilişkilerinde Lübnan'ı pazarlık kozu olarak kullanmamaya ikna etmek için Tahran ile olan bağlantılarını kullanabileceği düşünülüyor. Le Drian, Lübnan'da son zamanlarda yayılan söylentilerin aksine, Cumhurbaşkanı Macron'un Lübnan Özel Temsilcisi olmaya devam ediyor. Elysee Sarayı kaynakları, Legendre’in görevinin Le Drian'ın çalışmalarını desteklemek olduğunu, onun yerini almak olmadığını belirtti.

Fransa’nın hırsı

Burada Paris'in, Birleşmiş Milletler Lübnan Geçici Görev Gücü’nün (UNIFIL) görev süresinin uzatılmasında önemli bir rol oynadığını belirtmekte fayda var. UNIFIL'e en büyük askerî katkıyı sağlayan ülke olan Fransa, bu uluslararası gücü, güneydeki güvenlik ve istikrarın korunmasında önemli bir faktör ve Lübnan ordusu ile iş birliği içinde BMGK kararlarını uygulayan bir taraf olarak görüyor. Paris, diğer Ortadoğu ve Arap ülkelerinde azalan etkisinin bir kısmını hala koruduğu Lübnan'ın egemenliği, güvenliği ve istikrarına olan bağlılığını vurgulama konusunda oldukça hırslı. Lübnan, Fransa'nın iyi bilinen tarihi bağları olan ve endişe listesinin en üstünde yer alan ülke olmaya devam ediyor.

rtg
İsrail'in 6 Kasım'da gerçekleştirdiği hava saldırısında Sur kentindeki bir bina yıkıldı (Reuters)

Paris, Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn’ın Bulgaristan ziyareti sırasında kamuoyuna açıkladığı gibi, ateşkesi izleme mekanizmasının eksikliklerine ve Lübnan'ın İsrail'in Lübnan'a yönelik günlük ve şiddetli saldırılarını durdurma talebine yanıt verememesine rağmen, bu mekanizmanın rolünün halen çok önemli olduğunu düşünüyor. Bununla birlikte Fransa, İsrail'in Paris'in çabaları ve özellikle Washington'ın İsrail'e uyguladığı baskı sayesinde durdurulan Hizbullah'a karşı açık savaşı yeniden başlatmasından çekiniyor. Lübnan ile Fransa arasındaki özel ilişkiye rağmen, Fransız yetkililer Lübnanlı yetkililerin siyasi, güvenlik, ekonomik ve mali alanlardaki performansından duydukları hayal kırıklığını gizlemiyorlar. Legendre’in Lübnan'daki olayların gidişatı ve sorunlarına çözüm bulmak için dış güçlere güvenmek yerine daha fazla inisiyatif ve cesaret gösterilmesi gerektiği konusundaki Fransız yetkililerin endişelerini gizlemekten kaçınacağına şüphe yok.


Abdulati ilişkileri güçlendirmek için Türkiye'de... Gazze gündemin başında

Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Mısırlı mevkidaşı Bedr Abdulati ile bir araya geldi. (Mısır Dışişleri Bakanlığı)
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Mısırlı mevkidaşı Bedr Abdulati ile bir araya geldi. (Mısır Dışişleri Bakanlığı)
TT

Abdulati ilişkileri güçlendirmek için Türkiye'de... Gazze gündemin başında

Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Mısırlı mevkidaşı Bedr Abdulati ile bir araya geldi. (Mısır Dışişleri Bakanlığı)
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Mısırlı mevkidaşı Bedr Abdulati ile bir araya geldi. (Mısır Dışişleri Bakanlığı)

Mısır Dışişleri Bakanı Bedr Abdulati, ikili iş birliğini güçlendirmeye ve ilişkilerdeki olumlu gelişmeleri vurgulamaya odaklanan bir ziyaret kapsamında Ankara’ya geldi. Ziyaretin gündeminde, özellikle Gazze dosyasıyla ilgili bölgesel meseleler öne çıktı; bu konular, ikili görüşmelerin ve istişare oturumlarının merkezinde yer aldı.

Türkiye’nin Kahire Büyükelçisi Salih Mutlu Şen, söz konusu ziyaretin, gelecek yıl Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Kahire’ye planlanan ziyareti için bir hazırlık niteliğinde olduğunu belirtti. Şen’e göre, uzmanların da ifade ettiği gibi, bu ziyaret stratejik öneme sahip. Bir yandan ilişkilerin yeni bir ortaklık düzeyine (özellikle ekonomik alanda) taşınması hedeflenirken; diğer yandan ziyaretin, 10 Ekim 2024’te Mısır, Türkiye, ABD ve Katar arabuluculuğunda imzalanan Gazze Anlaşması’nın çökme ihtimaline dair endişelerin arttığı hassas bir dönemde gerçekleşmesi dikkat çekiyor. Bu bağlamda, Kahire ile Ankara’nın ateşkesi güçlendirmek için daha etkin bir rol oynayabileceği yönünde beklentiler dile getiriliyor.

Abdulati dün Ankara’ya ulaştı. Ziyaretin amacı, Mısır ile Türkiye arasındaki ikili ilişkileri güçlendirme yollarını ele almak ve ortak öneme sahip bölgesel ve uluslararası konularda istişarelerde bulunmak olarak açıklandı. Abdulati, Türk mevkidaşı Hakan Fidan ile birlikte, iki ülkenin dışişleri bakanlıkları arasında kurulan Ortak Planlama Grubu’nun toplantısına başkanlık etti. Bu toplantının hedefi, iki ülke liderleri arasında varılan mutabakatların uygulanmasını takip etmek ve siyasi, ekonomik ve kültürel alanlarda iş birliği mekanizmalarını geliştirmek olarak belirtildi.

Abdulati, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) merkezinde yaptığı konuşmada, ‘iki ülke arasındaki ekonomik ilişkilerin şu anda benzeri görülmemiş bir ivme kazandığını’ söyledi. Ayrıca, ‘iki ülkenin iş dünyasının, cumhurbaşkanları Abdulfettah Sisi ve Recep Tayyip Erdoğan tarafından belirlenen hedefe ulaşmada önemli bir rol oynayabileceğini’ vurguladı. Bu hedef, ticaret hacmini 2024’teki 8 milyar dolardan, önümüzdeki beş yıl içinde 15 milyar dolara çıkarmak olarak açıklandı.

Abdulati, ekonomik iş birliği alanında kaydedilen somut ilerlemeleri ve 11–12 Kasım tarihlerinde Ankara’da, iki ülkenin dışişleri bakanlarının başkanlığında gerçekleştirilen Ortak Planlama Grubu toplantısının sonuçlarını değerlendirdi. Toplantıda, 2026 yılında iki ülke cumhurbaşkanlarının başkanlığında yapılması planlanan Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği Konseyi toplantısına hazırlık süreci ele alındı.

Mısır Dışişleri Bakanı ve Türk mevkidaşı, görüşmeleri sırasında iki ülke liderlerinin ikili iş birliğini her alanda güçlendirme ve son iki yılda elde edilen ivmeyi daha da ileriye taşıma konusundaki kararlılıklarını yinelediler.

Abdulati ayrıca, iki ülke dışişleri bakanlarının eş başkanlığında Ankara’da düzenlenen Ortak Planlama Grubu toplantısının önemine dikkat çekti. Bu toplantının, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 2026 yılında Kahire’ye gerçekleştirmesi planlanan ziyarete hazırlık niteliğinde olduğunu ve bu ziyaret kapsamında bir iş forumu düzenlenmesinin öngörüldüğünü belirtti.

dfr
4 Eylül 2024 tarihinde Ankara'da düzenlenen Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği Konseyi toplantısının ardından Erdoğan ve Sisi el sıkışıyor. (Türkiye Cumhurbaşkanlığı)

Demokrasi Dergisi Genel Yayın Yönetmeni Yardımcısı ve bölgesel ilişkiler araştırmacısı Kerem Said, Mısır Dışişleri Bakanı’nın ziyaretinin son derece önemli olduğunu belirterek, bu ziyaretin çok sayıda alanda ikili ilişkileri genişletmeyi hedeflediğini ve özellikle ekonomik alanda daha fazla Mısır-Türkiye koordinasyonunun önünü açabileceğini söyledi.

Ankara’nın Kahire Büyükelçisi ise salı günü yaptığı açıklamada, Türkiye’nin Mısır ile ilişkilerinden duyduğu memnuniyeti dile getirdi. Büyükelçi, iki ülke arasındaki siyasi ilişkilerin Kasım 2022’den itibaren ivme kazandığını, 2023 yılının ortasında büyükelçilerin yeniden atanmasıyla ilişkilerin kısa sürede normal seyrine döndüğünü belirtti.

Büyükelçiye göre, bu sürecin en somut göstergesi, Şubat 2024’te iki cumhurbaşkanının başkanlığında kurulan Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği Konseyi oldu. Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah Sisi, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın aynı yılın şubat ayında gerçekleştirdiği ziyaretin ardından, Eylül 2024’te Ankara’ya resmi bir ziyarette bulundu.

Söz konusu ziyaret vesilesiyle Ankara’da düzenlenen ilk Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği Konseyi toplantısında 17 anlaşma imzalandı. Bu anlaşmalar, yeni dönemde Türkiye ile Mısır arasındaki iş birliğinin genel çerçevesini belirledi.

Türkiye’nin Kahire Büyükelçisi ayrıca, ikinci Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği Konseyi toplantısının 2026 yılının ilk yarısında yapılmasının planlandığını, bu toplantıya iki liderin yeniden başkanlık edeceğini ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bu vesileyle Kahire’yi ziyaret etmesinin beklendiğini söyledi. Büyükelçi, tüm bu ziyaretlerin ve konseyin kurulmasının, iki ülke arasında ‘gerçek bir stratejik iş birliği sürecinin başlangıcını ve kapsamlı ilişkilerin güçlendirilmesini’ temsil ettiğini vurguladı.

Uluslararası ilişkiler uzmanı Taha Avdeoğlu ise, ‘bu ziyaretin protokol düzeyinde değil, stratejik nitelikte olduğunu’ belirtti. Görüşmelerin öncelikli gündeminin ekonomik konular ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın gelecek yıl Kahire’ye yapması planlanan ziyaretin hazırlıkları olduğunu ifade eden Avdeoğlu, ziyaretin ikili ve bölgesel birçok meselede netleşme sağlayacağını söyledi.

Bölgesel dosyalar da Mısır Dışişleri Bakanı’nın Ankara temaslarında gündemdeydi. Abdulati, Mısır’ın Türkiye, Katar ve ABD ile iş birliği içinde yürüttüğü çabalar sonucu varılan Şarm eş-Şeyh Barış Anlaşması’na değindi. Bakan, bu iş birliğini, Mısır-Türkiye ortaklığının bölgesel krizlerin çözümünde sunabileceği olumlu katkının bir örneği olarak nitelendirdi.

dfrgt
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan ve Mısırlı mevkidaşı Bedr Abdulati, Şarm eş-Şeyh Barış Anlaşması'nın pekiştirilmesinin önemini vurguladılar. (Mısır Dışişleri Bakanlığı)

Abdulati, Kahire’nin Afrika’da kalkınma ve güvenliğin desteklenmesi çerçevesinde Türkiye ile ikili iş birliğini güçlendirmeye hazır olduğunu vurguladı. Öte yandan Kahire el-İhbariyye televizyonu dün, Mısır ve Türkiye’nin Gazze Anlaşması’nın bir sonraki aşamalarını görüşmek üzere girişimlerde bulunduğunu duyurdu, ancak daha fazla detay paylaşılmadı.

Fidan ve Abdulati, Gazze Şeridi, Libya, Suriye ve Sudan’daki gelişmeleri ele aldı. İki taraf, Şarm eş-Şeyh Barış Anlaşması’nın kalıcı hâle getirilmesinin önemine ve bir sonraki aşamaya geçilmesi gerekliliğine dikkat çekti. Bu bilgiler, Mısır Dışişleri Bakanlığı tarafından yayımlandı.

Kerem Said, bu ziyaretin ‘hassas bir dönemde gerçekleştiğini’ ve Gazze Anlaşması’nın uygulanmasında bir yavaşlama olduğu, ABD’nin Gazze Şeridi’ni yeniden bölmeye yönelik girişimlerde bulunduğu ve bunun İsrail’in talepleriyle bağlantılı olduğu tartışmalarının sürdüğünü belirtti. Said, ziyaretin Gazze dosyasında daha fazla koordinasyon sağlama olasılığını güçlendirdiğini, ayrıca Afrika’nın derinliklerindeki karmaşık gerilimler ve özellikle Sudan’daki kriz nedeniyle Mısır ile Türkiye arasında ortak bir koordinasyon fırsatı açtığını ifade etti.

Taha Avdeoğlu da benzer görüşü paylaştı ve Abdulati’nin ziyaretinin ‘Mısır-Türkiye koordinasyonunun gerektirdiği birçok meselede netlik sağlayacağını’ vurguladı. Avdeoğlu, Filistin dosyasının ziyaret boyunca özellikle öne çıkacağını, İsrail’in ihlalleri ve Mısır ile Türkiye’nin anlaşmanın çökmesinden duyduğu endişe bağlamında bu konunun önem kazandığını belirtti.