Nijer ve Benin’den DEAŞ’ın tehlikelerine yönelik görüşmeler

İki ülke arasında askeri iş birliği, güvenlik koordinasyonu ve istihbarat alışverişi anlaşması yapıldı.

Nijeryalı askerler, Fildişi Sahili'nin Jacqueville kentinde Uluslararası Terörle Mücadele Akademisi'nin ev sahipliğinde düzenlenen ABD Flintlock tatbikatına katıldı. (AFP)
Nijeryalı askerler, Fildişi Sahili'nin Jacqueville kentinde Uluslararası Terörle Mücadele Akademisi'nin ev sahipliğinde düzenlenen ABD Flintlock tatbikatına katıldı. (AFP)
TT

Nijer ve Benin’den DEAŞ’ın tehlikelerine yönelik görüşmeler

Nijeryalı askerler, Fildişi Sahili'nin Jacqueville kentinde Uluslararası Terörle Mücadele Akademisi'nin ev sahipliğinde düzenlenen ABD Flintlock tatbikatına katıldı. (AFP)
Nijeryalı askerler, Fildişi Sahili'nin Jacqueville kentinde Uluslararası Terörle Mücadele Akademisi'nin ev sahipliğinde düzenlenen ABD Flintlock tatbikatına katıldı. (AFP)

Nijer Cumhurbaşkanı Muhammed Bazum ve Benin Cumhurbaşkanı Patrice Talon, Afrika Kıtası’nın batısında yer alan iki komşu ülke arasındaki ilişkileri güçlendirmek için dün görüşmelerde bulundu. İki cumhurbaşkanının gündeminde terör dosyası, özellikle de DEAŞ'ın Sahel bölgesinde Batı Afrika'ya doğru genişlemesi vardı.
Görüşmeler, Nijer Cumhurbaşkanı'nın Benin Cumhurbaşkanı Talon'un davetlisi olarak Benin Cumhurbaşkanlığı’nın ‘dostluk ve çalışma ziyareti’ olarak nitelendirdiği Benin ziyaretinin başlangıcında gerçekleşti. Ziyaretin iki gün süreceğinin duyurulduğu resmî açıklamada şu ifadelere yer verildi:
“Görüşmede, iki ülke sınırında bulunan doğal rezervlerdeki terör tehdidinin artmasıyla birlikte, özellikle ekonomik iş birliği ve bölgedeki güvensizlik konusunda iki komşu ülke arasındaki ortak çıkarları ilgilendiren dosyalar görüşülecek.”
Birçok raporda, terör örgütünün dünyanın en aktif deniz yollarından biri olan petrol ve doğalgaz zengini Gine Körfezi'ne yakınlaşma planı çerçevesinde, Nijer, Mali ve Burkina Faso arasındaki sınır üçgeninden gelen DEAŞ milislerinin kuzey Benin'de bazı doğalgaz rezervlerinin içine konuşlandığına dikkat çekiliyor.
Nijer ve Benin daha önce Temmuz 2022'de bir askeri iş birliği anlaşması imzalamıştı. Nijer Cumhurbaşkanı'nın ülkeyi ziyareti vesilesiyle Benin Cumhurbaşkanlığı'ndan yapılan açıklamaya göre, söz konusu anlaşma, ‘iki ülkenin istihbarat bilgileri alışverişinde bulunacağını, cihatçıları takip etmek için hava desteğini koordine edeceğini ve iki ülkenin ordularının sınırlarda terör örgütlerinin kalelerini vurmak için ortak askeri operasyonlar düzenleyeceğini’ öngörüyor.
Diğer yandan Nijer Cumhurbaşkanlığı'ndan yapılan açıklama şöyle oldu:
“Ziyaret, Benin'in Burkina Faso ile kuzeybatı sınırında aylardır artan bir terör tehdidiyle karşı karşıya olduğu bir zamanda gerçekleşti. Zira silahlı gruplar halka karşı suç işlemek için doğa rezervlerindeki ormanları sömürüyor. Benin çabaları koordine etmek ve Nijer'in terörle mücadeledeki deneyiminden yararlanmak istiyor.”
Nijer Cumhurbaşkanlığı, iki ülke arasındaki askeri iş birliği anlaşmasına göre, ‘iki ülkedeki en üst makamlar ve çeşitli askeri kademeler arasında periyodik istişareler yapıldığını’ da belirtti.
Terör, askeri ve güvenlik iş birliği dosyasına ek olarak, Fransa'nın bölgedeki konumunu destekleyen yaklaşımı benimseyen iki ülke, Mali ve Burkina Faso'nun Rusya ile ittifak yaklaşımını reddetmeleri ile öne çıkıyor. Böylece iki ülke arasındaki askeri ve güvenlik iş birliği, Nijer'de binlerce askeri konuşlanmış olan Fransa'nın izniyle olacak.
Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron geçen yılın ortasında Benin'i ziyaret etti ve ülkesinin Benin'in ‘terörizm’ ile mücadele çabalarını desteklemek için askeri teçhizat sağlayacağına söz verdi. Ziyarette iki ülke, 2022-2026 yılları arasındaki dönemde uygulanacak olan ‘yeni stratejik ortaklık’ anlaşmasına imza attı.
İki cumhurbaşkanı, bu ‘yeni stratejik ortaklığın’ iki ülke arasındaki ilişkileri ‘yeni bir düzeye’ yükselteceğini ve Fransa'nın Batı Afrika'daki eski sömürgeleriyle ilişkilerinde büyük bir sorun oluşturan sömürge döneminin mirasının üstesinden geleceğini vurguladı.



Hızlı Destek Kuvvetleri, Sudan'ın en büyük petrol sahasının kontrolünü ele geçirdi

Sudan ve Güney Sudan'ın paylaştığı stratejik Heglig petrol sahası, (Arşiv -Reuters)
Sudan ve Güney Sudan'ın paylaştığı stratejik Heglig petrol sahası, (Arşiv -Reuters)
TT

Hızlı Destek Kuvvetleri, Sudan'ın en büyük petrol sahasının kontrolünü ele geçirdi

Sudan ve Güney Sudan'ın paylaştığı stratejik Heglig petrol sahası, (Arşiv -Reuters)
Sudan ve Güney Sudan'ın paylaştığı stratejik Heglig petrol sahası, (Arşiv -Reuters)

Sudan ordusuna karşı mücadele eden Hızlı Destek Kuvvetleri (HDK), Güney Sudan sınırındaki Kordofan bölgesinde bulunan ülkenin en büyük petrol sahasını ele geçirdi.

HDK dün yaptığı açıklamada, eyaletteki son ordu kampı olan "90. Tugay"ı ele geçirdikten sonra Batı Kordofan eyaleti, petrol kuşağı ve petrol kasabası Heglig'in kontrolünü ele geçirdiklerini duyurdu. Bu sırada hükümet güçleri ve petrol işçileri Güney Sudan'a çekildi.

Şarku’l Avsat’ın aldığı bilgiye göre Heglig petrol sahası, Sudan'ın en büyüğü ve Güney Sudan'dan ihraç edilen ve hükümet gelirinin büyük kısmını oluşturan petrolün ana işleme tesisidir. Saha, altın madenlerinin yanı sıra diğer önemli petrol tesislerinin de bulunduğu Kordofan bölgesinin en güneyinde yer almaktadır.


Nijerya hükümeti kaçırılan 100 öğrenciyi kurtardı

Geçtiğimiz ay Nijerya'daki St. Mary's Katolik Okulu'ndan kaçırılan öğrencilerin velileri bir araya geldi (AP)
Geçtiğimiz ay Nijerya'daki St. Mary's Katolik Okulu'ndan kaçırılan öğrencilerin velileri bir araya geldi (AP)
TT

Nijerya hükümeti kaçırılan 100 öğrenciyi kurtardı

Geçtiğimiz ay Nijerya'daki St. Mary's Katolik Okulu'ndan kaçırılan öğrencilerin velileri bir araya geldi (AP)
Geçtiğimiz ay Nijerya'daki St. Mary's Katolik Okulu'ndan kaçırılan öğrencilerin velileri bir araya geldi (AP)

Nijerya televizyon kanalı Channels TV’de dün yer alan haberde, hükümetin geçen ay Nijer Eyaleti'ndeki bir okuldan kaçırılan 100 öğrenciyi başarıyla kurtardı bildirildi.

Şarku’l Avsat’ın aldığı bilgiye göre Nijerya'da, çoğunlukla fidye arayan çeteler tarafından kırsal kesimlerde ve polisin zayıf olduğu bölgelerde yaşayan savunmasız nüfusa yönelik toplu kaçırma olaylarının uzun bir geçmişi var.


Doğu Kongo krizi... Washington’da imzalanan barış anlaşması engellerden arınmış değil

ABD Başkanı Donald Trump, Washington'da Ruanda ve Demokratik Kongo Cumhuriyeti devlet başkanlarıyla ‘barış anlaşmasının’ imza törenine katıldı. (AFP)
ABD Başkanı Donald Trump, Washington'da Ruanda ve Demokratik Kongo Cumhuriyeti devlet başkanlarıyla ‘barış anlaşmasının’ imza törenine katıldı. (AFP)
TT

Doğu Kongo krizi... Washington’da imzalanan barış anlaşması engellerden arınmış değil

ABD Başkanı Donald Trump, Washington'da Ruanda ve Demokratik Kongo Cumhuriyeti devlet başkanlarıyla ‘barış anlaşmasının’ imza törenine katıldı. (AFP)
ABD Başkanı Donald Trump, Washington'da Ruanda ve Demokratik Kongo Cumhuriyeti devlet başkanlarıyla ‘barış anlaşmasının’ imza törenine katıldı. (AFP)

Doğu Kongo’daki kriz, yılın başından bu yana artan gerginliklerin ardından yeni bir aşamaya girdi. perşembe günü Washington’da ABD Başkanı Donald Trump, Ruanda Devlet Başkanı Paul Kagame ve Demokratik Kongo Cumhuriyeti Devlet Başkanı Felix Tshisekedi, bölgede barış ve ekonomik iş birliği fırsatlarını artıracak bir anlaşma imzaladı.

Trump, anlaşmanın ‘çatışmaya son verdiğini’ vurgularken, Şarku’l Avsat’a konuşan bir Afrika uzmanı, Doğu Kongo için büyük umut taşıyan bu adımın, ‘sahada uygulanması, sıkı denetim mekanizmalarının oluşturulması ve gerçek uluslararası garantilerle desteklenmesi gerektiğini’ belirtti. Uzman, yakın dönemde yapılan anlaşmalara rağmen çatışmaların tekrarlandığını hatırlattı.

Doğu Kongo, doğal kaynaklar açısından zengin ve Ruanda ile sınır komşusu olmasına rağmen yaklaşık 30 yıldır silahlı çatışmalara sahne oluyor. Şiddet, ocak ve şubat aylarında Kigali destekli 23 Mart Hareketi’nin (M23) Goma ve Bukavu şehirlerini ele geçirmesiyle arttı.

Anlaşmanın imzalanmasının ardından Kagame, “Önümüzde engeller olacak, bunda şüphe yok” derken, Tshisekedi anlaşmayı “Yeni bir sürecin başlangıcı; çok çalışmayı gerektiren bir yol” olarak nitelendirdi.

Afrikalı iki liderin daha temkinli tutumu, Demokratik Kongo Cumhuriyeti’nin doğusundaki çatışmaların devam ettiği bir dönemde geliyor. Salı günü yapılan karşılıklı açıklamalarda, Kongo ordusu ve M23, geçen ay yenilenen ateşkes anlaşmalarını ihlal etmekle birbirlerini suçladı. Washington’da çarşamba günü düzenlenen basın toplantısında Kongo yetkilisi Patrick Muyaya, hareketi ‘son çatışmalardan sorumlu’ tutarak, bunun ‘Ruanda’nın barış istemediğinin kanıtı’ olduğunu söyledi.

Son üç ayda barış sürecini tehdit eden saldırılar arttı. 2019’dan bu yana DEAŞ’a bağlı olan Müttefik Demokratik Güçler (ADF) grubu öne çıkarken, saldırılar M23 ve Thomas Lubanga tarafından kurulan silahlı Halk Devrimi Konferansı (CPR) grubu tarafından temmuz, ağustos, eylül ve kasım aylarında sürdürüldü.

Çadlı siyasi analist ve Afrika uzmanı Salih İshak İsa, Washington anlaşmasını ‘bir miktar umut taşıyan bir adım’ olarak nitelendirse de bunun ‘son derece kırılgan bir umut’ olduğunu vurguladı. İsa, resmi imzalar iki ülkenin yeni bir yumuşama sürecine girdiği izlenimini verse de Doğu Kongo’daki gerçek durumun barış yolunun hâlâ uzun ve çetrefilli olduğunu gösterdiğini belirtti.

İsa, imzaya rağmen Kivu bölgelerinde çatışmaların yeniden alevlendiğine dikkat çekerek, sorunun Washington’da ilan edilen anlaşmadan çok daha derin olduğunu söyledi. İsa, “Doğu Kongo’da barış, sadece bir imza ile gelmez; sıkı uygulama mekanizmaları, gerçek uluslararası garantiler ve yıllarca ihmal ve çatışma yaşamış yerel toplulukların taleplerine doğrudan yanıt verilmesi gerekir” dedi.

ABD Başkanı Donald Trump, Ruanda Devlet Başkanı Paul Kagame ve Demokratik Kongo Cumhuriyeti Devlet Başkanı Felix Tshisekedi ile birlikte barış anlaşmasının imza törenine katıldı. (AFP)ABD Başkanı Donald Trump, Ruanda Devlet Başkanı Paul Kagame ve Demokratik Kongo Cumhuriyeti Devlet Başkanı Felix Tshisekedi ile birlikte barış anlaşmasının imza törenine katıldı. (AFP)

Ruanda ile Demokratik Kongo Cumhuriyeti arasındaki anlaşma, haziran ayında Washington’da yapılan barış çerçevesi anlaşmaları zincirinin en yenisi olarak kayda geçti. Bu anlaşma, kasım ayında Doha’da Kinşasa ile M23 arasında imzalanan kapsamlı barış anlaşması çerçevesinden farklı olarak, temmuzdaki anlaşmanın devamı niteliğinde.

Mısır, bu gelişmeye olumlu yaklaşarak, Washington’da imzalanan barış ve refah anlaşmalarını memnuniyetle karşıladı. Mısır Dışişleri Bakanlığı’nın dün yaptığı açıklamada, anlaşmanın ‘gerilimi sona erdirme ve istikrarı güçlendirme yönünde son derece önemli bir adım’ olduğu vurgulandı. Açıklamada, anlaşmanın barış çabalarını destekleyeceği, uzlaşı temellerini güçlendireceği ve bölgesel kalkınmaya alan açacağı ifade edildi.

Afrika uzmanları, anlaşmanın başarılı olabilmesi için pratik ve net adımların atılması gerektiğini belirtiyor. Bunların başında, güvenlik maddelerinin ciddi şekilde uygulanması, Ruanda güçlerinin geri çekilmesi, silahlı gruplara verilen desteğin durdurulması, Doğu Kongo halkıyla güven inşa edilmesi ve yerel toplulukların sahadaki düzenlemelere dahil edilmesi geliyor. Uzmanlara göre, halkın onayı olmadan anlaşma kırılgan kalacak.

Mısır’ın, anlaşmayı iki ülke arasındaki gerilimi sona erdirme yolunda önemli bir adım olarak görmesinin nedeni, uzun yıllardır süren siyasi tıkanıklığın aşılabilme olasılığı olarak değerlendiriliyor. Uzmanlar, anlaşmanın gerçek bir istikrara dönüşebilmesi için en hassas maddelerin uygulanmaya başlanması gerektiğini vurguluyor: kuvvetlerin kademeli olarak çekilmesi, silahlı gruplara destek verilmemesi ve çatışma mantığından iş birliği mantığına geçilmesi.

Uzmanlar, barış anlaşmasının, bölgesel ve uluslararası tarafların katılımıyla bağlayıcı bir uygulama sürecine dönüştürülmesi halinde devam edebileceğini, ancak sahadaki durum değişmezse veya anlaşma sadece güçlerin veya silahlı grupların yeniden konumlanması için bir araç olarak kullanılırsa, bunun geçici bir ateşkesten öteye geçemeyeceğini belirtiyor.