Zarafet ve sadelikle kaplı lüks

Tod's koleksiyonuna modern İtalyan tarzı hakim. (Özel)
Tod's koleksiyonuna modern İtalyan tarzı hakim. (Özel)
TT

Zarafet ve sadelikle kaplı lüks

Tod's koleksiyonuna modern İtalyan tarzı hakim. (Özel)
Tod's koleksiyonuna modern İtalyan tarzı hakim. (Özel)

Gucci'nin, kreatif direktörü Alessandro Michele ile yollarını ayıracağını açıklaması, ‘maksimalizm’, zıt renk ve desenlerle öne çıkan devrin sona erdiğinin sinyalini verdi. Yıllarca bu tarz ile belirli bir müşteri kitlesini kendine çekmeyi başardı ve Gucci’nin sahibi Kering grubunun büyük kârlar elde etmesini sağladı. Ancak nihayetinde piyasayı doyurdu ve bu durum, ‘sofistike’ bir tarz benimseyen diğer moda evleri lehine satışların düşmesine neden oldu.


Burberry, tarihinde yeni bir dönem yazmak için İngiliz köklerine geri döndü (özel)

Zarafet ve sadelikle kaplı lüks… Bu, Son defilelerde ve adı klasisizm ve lüks ile anılan moda evlerinin satış rakamlarında gördüğümüz kadarıyla bir süre önce modanın yönünü belirlemeye başlayan bir başlık. Kendini ve prestijini sergilemekten hoşlanmayan zarif kişilere hitap eden Ermenegildo Zegna grubu, geçen yılın sonunda 1,5 milyar euro üzerinde kâr elde etti. Zegna ile birlikte Thom Browne'a sahip olan ve yakın zamanda Tom Ford’u satın alan grubun vurguladıklarından biri de kumaş kalitesine ve nötr renklere dayanan üst düzey terzilik departmanının, Çin pazarındaki istikrarsızlığa rağmen 2022'de önemli ölçüde toparlandığıydı. Grup, bu iyileşmenin giderek hız kazandığını belirtiyor. Kârın 2025 yılına kadar iki milyar euroyu aşması bekleniyor.


Etro defilesi, tasarımları ile tartışmalardan uzak kaldı.

Büyük moda evleri, uluslararası zarafet kulübüne katılmaya can atan belirli bir müşteri kesimine dokundukları için halen “logoya” bel bağlasalar da giydiklerinin pahalı veya mevsim modasının diktesine tabi olduğunu ima eden her şeyden kendilerini uzaklaştıran yüksek sınıflar bu grupta yer almıyor. Bu kesim için lüks her bir ayrıntıda gizli. Astarda, malzemelerde, iplik dokuma yöntemlerinde ve diğer ayrıntılarda… Bu nedenle kaşmir bir süveter için bin dolardan veya şık bir gömlek için iki bin dolardan fazlasını ödemeye hazırlar.


Fendi bu sezon sakin renkleri ve yenilikçi kesimleri benimsedi.

sadelikle kaplı lüks başlığı altında yer alan bu akım, moda sahnesine yıllar önce sızmaya başladı. Kovid-19 pandemisi sırasında hakim olan ve güçlenen gündelik sokak kültürü tarzına bir tepki olarak geldi ve yayıldı. Belki de asıl değişimin işaretinin Gucci House'un kreatif direktörü Alessandro Michele ile yollarını ayıracağını açıklamasının ardından netleştiği söylenebilir. Bu son gelişme, ‘maksimalizm’ sloganını yüceltti ve yıllardır zıt renk ve desenlerle öne çıkan, gösterişsiz olan her şeyi gündeme getirdi. Ayrıca Gucci, Saint Laurent, Celine ve başka markaların da sahibi olan Kering Grup için büyük kârlar elde ederek önemli ölçüde bir genç kesimi cezp etti. Ancak bu, sofistike bir tarzı sakin bir dille benimseyen moda evlerinin gönülleri fetheden ve ceplere ulaşan moda evleri olduğu sonradan anlaşıldıktan sonra artık günümüze uygun değil. Bunun kanıtı da Alessandro döneminde Bottega Veneta ve Saint Laurent gibi moda evlerinin gelirlerinin artması ve Gucci’nin gelirlerinin düşmesi. Sanatçı kendi sanatsal görüşüne bağlı kaldığı ve abartılarının hafifletilmesini kabul etmediği için yolları ayırmak tek çözümdü.


2023 ilkbahar ve yaz sezonu için Loro Piana tarafından sunulan ‘imkansız’ sadelik. (özel)

Bu dalganın yeniden canlanmasının sebebi ister maksimalizm tarzına bir tepki olarak gelmesi isterse T-shirt ve başka ürünleri kaplayan logo dalgasından ayrılma olsun güzelliği, günümüzde geçerli olan sürdürülebilirlik anlayışına uygun olması. Parlaklığı ve ihtişamıyla dikkat çeken parçaların ömrü, zarif ve lüks bir parçanın yaşına göre kısa görülür ve bir sezon, en fazla bir veya iki kullanımdan sonra ömrü sona erer. Bu nedenle zarif ve lüks parçalar daha pahalı olabilir ancak fiyatını taşırlar ve birçok kez ve yıllarca kullanılabilirler. ABD merkezli Mytheresa internet sitesinin başkanı Heather Kaminetsky tarafından yapılan açıklamada, bunun, mevcut ekonomik durumu yansıtan bir dalga olduğu belirtilerek, "Her şeyin kabul edilebilir ve kolay olduğu zamanlar var" ifadeleri kullanıldı. Ancak mevcut durumun çalkantısı, lüksün anlamlarını gösterişsiz ve bayağılıktan uzak, garantili bir modanın benimsenmesi kadar bunu teşvik etmiyor.
Bu akımın Brunello Cucinelli, Loro Piana, Zegna ve The Row gibi uluslararası moda evleriyle sınırlı kalmaması ve Banana Republic gibi popüler markaları da etkilemesi dikkat çekiyor. Banana Republic, örneğin kısa süre önce, her zamana ve yere uyan nötr renklerde ve klasik tasarımlarda deri, keten ve kaşmir ürünleri piyasaya sürdü. Yıllarca süren zorluklardan sonra önemli kârlar elde ettiği için sonuç bu markanın lehine oldu.

Yaklaşık iki ay önce, 2023 sonbaharı ve 2024 kışı için küresel moda dönemi sona erdi. Bu dönem New York'ta başladı, Londra ve Milano'dan geçtikten sonra Paris'te sona erdi. Söz konusu döneme bir isim vermek gerekirse bu, ‘asi aşırılıkların yatıştırılması" olurdu. Zıt renkler ve desenler geride kaldı ve onların yerini, tartışmalar da dahil satış etkisinden kaçınmak için özel olarak tasarlanmış sakin bir zarafet aldı. Her türlü ayrımcılığa ve adaletsizliğe karşı yüksek sesle sloganlar atan yeni gençlik hareketlerinin büyümesi nedeniyle, yaratıcılık ve kısıtlama ve koşul olmaksızın sanatsal ifade özgürlüğü zamanı sona erdi. Bunun yerini, yaratıcılık sürecini etkileyen ve kodlayan bir tedbir aldı. Moda evlerinin daha önce bilinen lezzetleriyle çok şey başarmış ve bu yıl garantili bir yol izlemeye karar vermiş olması bunun kanıtı niteliğinde. Bu yeni yol, modadan uzaklaşmak, klasik ve çağdaş olan her şeyi benimsemek şeklinde somutlaştı. Neyse ki bu tedbir hem tüketicilere hem de modaya fayda sağladı. Dört moda haftası boyunca görebileceğiniz şey, tüketicinin artık geçici heveslere kapılmıyor oluşu. Ayrıca tüketicinin, sosyal medya ağlarında dolaşan ve asıl amacı ücretsiz yayın elde etmek olan seslerden bıktığı da söylenebilir. Coperni moda evinin tasarımcıları Sebastian Meyer ve Arnaud Vaillant bile bu sezon, önceki girişimlerinin aksine, istenen etkiyi elde etmek için teknolojiyi dramatik bir şekilde kullandılar.
Eğlence yönünün herhangi bir defilenin önemli bir parçası olduğu doğru ancak artık kostümlerin yerini alarak başrolü oynamıyor. Bugünün müşterisi, moda dünyasının sanattan ilham aldığı ve onu taklit eden şaheserleri sorunsuz bir şekilde sunduğu bir geçmişe özlem duyuyor. Moda tasarımcıları, Z Kuşağı'nın trend satışları yönlendirebileceğini ve arzularını ve sorunlarını açık biçimde ifade edebileceklerini fark ettiler. Ama gerçekte, gerçek satın alma gücü sadece onun elinde değil. Anneler ve büyükanneler kuşağının elinde. Hatırı sayılır bir zenginliğe sahip olanlar, çeşitli pozisyonlarda çalışanlar, yer ve vesilelere göre kıyafet ve aksesuarlarını değiştirmeleri gereken kişiler oluyor. En azından son zamanlarda dört dünya başkentinde okuduğumuz şey bu.

Dünya başkentlerinde atmosfer
New York'ta hava oldukça iyimserdi. Londra'da ise ekonomik durumdan dolayı biraz hüsrana uğradı ve aynı gerekçeyle burada bir isyan çıktı. Orada, sosyal, politik ve seçim meselelerini davası haline getiren merhum Vivienne Westwood'u andık. Geçmişe olan nostaljik hislerimiz, köklere dönmeye yönelik ciddi girişimlerde somutlaştı. Burberry moda evi bunun bir örneğiydi. Burada tasarımcı Daniel Lee yeni bir aşama başlattı. Şarku’l Avsat’ın gözlemlediğine göre eski İtalyan tasarımcı Riccardo Tisci'de olmayan eski semboller, herkesin karşılaması ve alkışları arasında moda evinin ilk defilesinde yeniden ön plana çıktı.
Milano'da atmosfer sakin ve şıktı. Her damak tadına hitap eden çeşitliliği bile ağırbaşlılıktan heyecana kadar çok lezzetliydi. Parçalar, pazarlamacıların ısrarlarına boyun eğdiği ya da ‘tüketicinin talep ettiğine’ razı olduğu izlenimini vermiyordu.
Paris moda haftası öncekilerden farklı değildi. Ayrıca dikkatli ve titiz hesaplamalar yaptı. Örneğin Miumio sergilerinin resimleri, tuhaflıklarına rağmen, bir şeyi doğruluyor; o da tuhaflığın modayı veya aksesuarları etkilemediği ve makyaj ve darmadağınık saçla sınırlı olduğu. Heyecanı seven ve başarısını yıldızlara borçlu olan tasarımcı Olivier Rousteing, bu kez defilesini birkaç kişiyle sınırlı ve her zamankinden daha küçük bir alanda gerçekleştirdi. Böyle yapmasının gerekçesi ise Pierre Balmain'in kurduğu şeye geri dönmek istemesi. Ancak yaptığı, şu ana kadar çok iyi hakim olduğu ve büyük bir profesyonellikle kullandığı sosyal medyaya üstü kapalı bir başkaldırıydı. Rousteing yaptığı açıklamada “Sonunda kaliteye dönmeliyiz… Geleceği anlamak için geçmişi anlamalısınız. Bu yüzden bu koleksiyon çalıştığım moda evinin bir kutlaması” ifadelerini kullandı.
Alexander McQueen, Saint Laurent, Dior ve başka bazı isimler, kadın gardırobuna kolayca girebilmesi için erkek detayları ve kadınsılığı konusunda değerli dersler verdiler. Eril ve dişil üzerine yapılan bu oyun, birçok moda evinin ortak özelliğiydi. Bu özellik, dik omuzlu özel dikim elbiseler, geniş pantolonlar ve daha önce benzerini görmediğimiz çok cömert kullanılan kravat kullanımında da kendini gösteriyordu. Örneğin Valentino, koleksiyonuna ‘Siyah Kravat’ adını verdi ve bu aksesuar, tartışmasız şekilde koleksiyon içindeki yıldız parçaydı. Bazen geleneksel haliyle karşımıza çıkıyor, bazen de boyunsuz ve omuzsuz bir elbisede göğüs bölgesini birleştiren bir kopça görevi görüyordu...



Kızıldeniz Film Festivali 5. yılında dünya yıldızlarını Cidde’de buluşturdu

Kızıldeniz Film Vakfı Mütevelli heyeti Başkanı Cumana er-Raşid Kızıldeniz Film Yarışması jüri üyeleriyle birlikte görüntülendi. (Festival Yönetimi)
Kızıldeniz Film Vakfı Mütevelli heyeti Başkanı Cumana er-Raşid Kızıldeniz Film Yarışması jüri üyeleriyle birlikte görüntülendi. (Festival Yönetimi)
TT

Kızıldeniz Film Festivali 5. yılında dünya yıldızlarını Cidde’de buluşturdu

Kızıldeniz Film Vakfı Mütevelli heyeti Başkanı Cumana er-Raşid Kızıldeniz Film Yarışması jüri üyeleriyle birlikte görüntülendi. (Festival Yönetimi)
Kızıldeniz Film Vakfı Mütevelli heyeti Başkanı Cumana er-Raşid Kızıldeniz Film Yarışması jüri üyeleriyle birlikte görüntülendi. (Festival Yönetimi)

“Sinemaya Aşk” sloganıyla düzenlenen 5. Kızıldeniz Uluslararası Film Festivali, Cidde’de görkemli bir açılışla başladı. Etkinlik, Suudi Arabistan Kültür Bakanı Prens Badr bin Abdullah bin Ferhan ile Kızıldeniz Sinema Vakfı Mütevelli Heyeti Başkanı Cumana er-Raşid’in yanı sıra Suudi Arabistan’ın sinema, oyunculuk ve yapım alanındaki önde gelen isimlerini bir araya getirdi.

4–13 Aralık tarihleri arasında devam edecek festival, bölgedeki yeteneklerin buluştuğu ve uluslararası ortaklıkların geliştiği bir merkez olarak konumunu güçlendirmeyi sürdürüyor.

Kırmızı halı töreni, dünyanın farklı ülkelerinden gelen ünlü sinema isimlerinin yoğun ilgisine sahne oldu. Festivalde gün boyunca düzenlenen gösterimler ve söyleşiler geniş katılım çekti. Açılış gününün dikkat çeken konukları arasında ABD’li oyuncu ve müzisyen Queen Latifah, Hollywood yıldızı Kirsten Dunst ve Bollywood’un ünlü ismi Aishwarya Rai yer aldı.

Festival, Britanyalı-Hintli yönetmen Rowan Athale’nin “The Giant (El-Amilaq)” filmiyle perdelerini açtı. Orta Doğu ve Kuzey Afrika’da ilk kez gösterilen film, Yemen kökenli Britanyalı boksör Naseem “Naz” Hamed’in yaşam hikâyesini anlatıyor.

Bu yılki program, dünya sinemasından seçilmiş yapımların yanı sıra bölgeden ilk kez gösterilecek projeleri de içeriyor. Beş kıtadan filmlerin yer aldığı resmi yarışma, festivalin en prestijli bölümleri arasında bulunuyor. Ayrıca festival boyunca çeşitli söyleşiler, ustalık sınıfları ve yetenek geliştirme programları düzenlenerek yeni seslere destek veriliyor.


Zihnin karanlık odalarına hoş geldiniz: Psikolojik gerilim tutkunlarına 10 sarsıcı dizi

Zihnin karanlık odalarına hoş geldiniz: Psikolojik gerilim tutkunlarına 10 sarsıcı dizi
TT

Zihnin karanlık odalarına hoş geldiniz: Psikolojik gerilim tutkunlarına 10 sarsıcı dizi

Zihnin karanlık odalarına hoş geldiniz: Psikolojik gerilim tutkunlarına 10 sarsıcı dizi

Psikolojik gerilim türünü sevenler, son haftalarda yeni bir takıntı kazandı: Claire Danes ve Matthew Rhys'in başrolleri paylaştığı The Beast in Me, yayınlandığı ilk günden bu yana küresel listelerde fırtına gibi esiyor. 

Ünlü yazar Aggie Wiggs'in hem yazarlık sıkışmışlığıyla hem de kaybettiği oğlunun gölgesiyle boğuşurken, yeni komşusu Nile Jarvis'in tehlikeli sırlarına kapılması; diziyi yalnızca bir gerilim değil, insan zihninin karanlık kıvrımlarına doğru bir yolculuğa dönüşüyor. Jarvis'in geçmişte eşinin kayboluşunda baş şüpheli olması, Aggie'nin ilham arayışını ölümcül bir meraka dönüştürüyor ve ortaya rahatsız edici bir kedi–fare oyunu çıkıyor.

The Beast in Me'nin 41 ülkede Netflix'in zirvesine yerleşmesi, izleyicinin psikolojik gerilimlere olan iştahının ne kadar kabardığını bir kez daha gösterdi. Biz de buradan hareketle türün çarpıcı örneklerini masaya yatırmak ve öne çıkanları bir araya getirmek istedik.

Bu listede; The Fall'un tüyleri diken diken eden av–avcı dinamiğinden, Sharp Objects'in bastırılmış travmaları ilmek ilmek çözen boğucu atmosferine; You'nun modern çağ paranoyasını körükleyen "takıntılı aşk" anlatısından, Behind Her Eyes'ın akıl oyunlarıyla beklentileri ters yüz eden ters köşelerine uzanan geniş bir yelpaze var.

The Girlfriend anne-oğul ilişkisindeki tehlikeli sınırları deşerken, The Patient insan ruhunun karanlık bir odaya hapsolabileceğini kanıtlayan iki kişilik bir psikolojik düello sunuyor. The Stranger tek cümleyle hayatı altüst eden sırları açığa çıkarıyor; The Undoing ve Anatomy of a Scandal ise ayrıcalık, güç ve yalanların çürüttüğü ilişkilerin röntgenini çekiyor. Disclaimer ise hafızanın karanlık dehlizlerinde dolaşan, suçluluk ve gerçeklik algısını altüst eden bir karakter incelemesine dönüşüyor.

Kısacası, eğer The Beast in Me'yi bir çırpıda bitirdiyseniz ve benzer karanlıkta hikayelerle, benzer psikolojik çözülmeler arıyorsanız doğru yerdesiniz.

Hazırsanız, zihnin karanlık kıyılarına doğru bir yolculuk başlıyor.

The Fall (2013-2016)

The Fall, daha ilk sahnesinden itibaren izleyiciyi sessiz, derinden yükselen bir kabusun içine çeken en ürpertici psikolojik gerilimlerden biri. Dizi, dedektif Stella Gibson ve seri katil Paul Spector'ı karşı karşıya getirirken klasik "avcı–av" kalıbının ötesine geçip iki zeki, karanlık ve kusurlu karakterin paralel çöküşünü anlatıyor.

Kimliğini saklayan bir canavar değil, gündelik hayatta karşımıza çıkabilecek kadar sıradan bir adamın dehşet verici yüzü diziyi daha da rahatsız edici kılıyor. Gillian Anderson, Gibson'ı sadece keskin zekasıyla değil, kırılganlıkları, öfke anları ve kontrolcü tavrıyla yaşayan bir karaktere dönüştürüyor. Jamie Dornan'ın hayat verdiği sakin, düzenli ve aile babası gibi görünen Spector ise çoğu katilden daha gerçekçi, daha sessiz ve bu yüzden çok daha ürkütücü.

scdfrg
The Fall'da Paul Spector'ı canlandıran 43 yaşındaki İrlandalı aktör Jamie Dornan, Elli Ton (Fifty Shades) serisinde canlandırdığı Christian Grey rolüyle tanınıyor (BBC Two)

Dizi, cinayetleri bir gizem unsuru olarak kullanmak yerine, erkek şiddeti, güç ilişkileri ve toplumun kör noktalarına dair sert ve doğrudan yorumlar yapıyor. Belfast'ın gri atmosferi ve yavaş yavaş sıkışan tempo, iki karakterin birbirine doğru yaklaşan soğuk nefesini izleyiciye hissettiriyor. Her bölümde, gizli hesaplaşmalar, bürokratik engeller ve adalet arayışının karanlık yüzü birbirine dolanarak tansiyonu sürekli yükseltiyor.

Dizinin en çarpıcı yanı, izleyiciyi kimi zaman katile acımaya ittiği, kimi zaman Gibson'ın yöntemlerini sorgulattığı gri bir ahlaki alanda bırakması. Ve finalde The Fall, bize en büyük dehşetin canavarlar değil, sıradan görünen insanların içindeki sessiz, görünmez karanlık olduğunu hatırlatıyor.

IMDb: 8,1
Nereden izlenir: Türkiye'de bir platformda yer almıyor

Sharp Objects (2018)

Karanlığın insan ruhuna nasıl sinsice sızdığını izlemek istiyorsanız, Sharp Objects sizi daha ilk dakikasından kollarına almaya hazır. David Fincher imzalı Kayıp Kız'ın (Gone Girl) yazarı Gillian Flynn'in sert ve çarpık dünyasını ekrana taşıyan dizi, sadece bir cinayet soruşturması değil, bastırılmış acının insanı nasıl içten içe çürüttüğünün ezici bir portresi. Amy Adams'ın hayat verdiği Camille Preaker, iki kayıp kızın peşine düşerken aslında yıllardır kaçtığı çocukluk travmalarının tam kalbine geri dönüyor. Wind Gap'in boğucu atmosferi, küçük kasaba sırlarının nesilden nesile aktarılan bir zehir gibi insanların içinde yaşadığını hatırlatıyor. Dizi, cinayetlerin ardındaki gerçeği ararken Camille'in zihninde gömülü anıları da ustalıkla açığa çıkarıyor ve gizemle psikolojik çözülüşü mükemmel bir ritimle iç içe geçiriyor.

scdfr
6 kez Oscar'a aday gösterilen 51 yaşındaki Amy Adams, gazeteci Camille Preaker rolünde unutulmaz bir performans sergiliyor (HBO)

Patricia Clarkson'ın ürkütücü derecede kontrolcü anne rolü, hikayeyi daha da sarsıcı bir noktaya taşırken; her sahne, kasabanın güzelliğinin altındaki çürümüşlüğü biraz daha görünür kılıyor. Sharp Objects, gerilim kurmak için bağıran ters köşelere ihtiyaç duymuyor; asıl dehşet, karakterlerin normal görünen davranışlarının ardındaki sessiz delilikte saklı. Jean-Marc Vallée'nin titizlikle kurduğu atmosfer, zaman zaman nefes almayı bile zorlaştıran bir duygusal ağırlık yaratıyor. Tüm bu unsurlar birleştiğinde, ortaya hem bir suç hikayesi hem de bir ruhun paramparça oluşunun ürpertici bir anatomisi çıkıyor. 

IMDb: 8
Nereden izlenir: HBO Max

You (2018–2024)

You, izleyiciyi evin rahat köşesinde bile huzursuz etmeyi başaran, takıntıyla romantizm arasındaki ince çizgiyi acımasızca paramparça eden bir psikolojik gerilim. Dizi, kitapçıda çalışan Joe Goldberg'ün masum bir aşktan ölümcül bir takıntıya savruluşunu anlatırken, psikolojik gerilim türünün sınırlarını ustalıkla zorluyor. 

Başlangıçta Joe'nun delüzyonları ve patolojik davranışları hikayeyi sürüklerken, ilerleyen sezonlarda onun kadar "karanlık" hatta daha da tehlikeli karakterlerin ortaya çıkması diziyi bambaşka bir seviyeye taşıyor. You, Joe'nun romantik iç sesi aracılığıyla izleyiciyi suç ortaklığı hissine sürükleyerek empatinin karanlık yanını çarpıcı biçimde ortaya koyuyor.

frgt
Gossip Girl'le yıldızı parlayan Penn Badgley'ye, You'nun ikinci sezonunda diziye dahil olan Victoria Pedretti eşlik ediyor  (Netflix)

Dizinin en güçlü yanlarından biri ise kurduğu keskin mizah: Joe'nun kuru, alaycı anlatımı sosyal medya takıntısını, "iyi çocuk" imajına sığınan erkekleri ve romantik klişeleri acımasızca tiye alıyor. Teknoloji çağında mahremiyetin kırılganlığını öne çıkaran yapı, "herkesin gizlediği bir karanlık vardır" fikrini her bölümde katman katman genişletiyor.

You, kimi zaman abartılı, kimi zaman rahatsız edici ama her daim bağımlılık yaratan bir psikolojik otopsi; modern ilişkilerin yüzeyinde duran parlak maskeleri bir bir söküyor. Sıradan bir komşunun, sosyal medyada gördüğünüz biri ya da sevgilinizin aslında kim olabileceğine dair yarattığı şüphe, diziyi yalnızca bir gerilim değil aynı zamanda toplumsal bir eleştiriye dönüştürüyor.

Her sezon sonunda Joe'nun gerçekten durdurulup durdurulamayacağı sorusu büyürken, 5. ve final sezonun onun nihayet "eşini" bulup bulmadığını göstereceği beklentisi izleyiciyi diken üstünde tutuyor. Ve belki de You'yu bu kadar tedirgin edici yapan tam olarak bu...

IMDb: 7,6
Nereden izlenir: Netflix

Disclaimer (2024)

Geçmişin kapısını aralamak bazen yalnızca karanlığı değil, o karanlığın içindeki aynayı da görünür kılar; Disclaimer işte tam da bunu yapıyor. Renée Knight'ın çok satan romanından uyarlanan ve 4 Oscarlı Alfonso Cuarón'un ustalıkla yönettiği mini dizi, kariyeri boyunca başkalarının günahlarını ifşa ederek güç kazanan gazeteci Catherine Ravenscroft'un kendi gölgeleriyle yüzleşmesini nefes kesen bir gerilimle aktarıyor. 

Catherine'in hayatına damdan düşer gibi giren roman, daha ilk sayfadan itibaren dizinin tüm ritmini belirleyen bir tetikleyiciye dönüşüyor. Hem geçmişi hem de bugünü birbirine ustalıkla bağlayan üç katmanlı anlatı, Cuarón'un sinematografik titizliği sayesinde izleyiciyi her bölümde biraz daha sıkıştırıyor. Cate Blanchett, Catherine'in kırılganlıkla güç arasında salınan ruh halini öyle derin bir incelikle işliyor ki, karakterin hem güvenini hem de çöküşünü aynı anda hissetmemek imkansızlaşıyor. 

sxdfr
Başroldeki Cate Blanchett'e Stephen Brigstocke rolünde 78 yaşındaki Oscarlı aktör Kevin Kline eşlik ediyor (HBO)

Dizinin atmosferini taşıyan bir diğer büyük güç ise Finneas O'Connell imzalı müzikler; tedirginlik, yalnızlık ve suçluluk gibi duygular adeta notalarda hayat buluyor. Hikaye ilerledikçe Catherine'in kimden kaçtığını, neyi bastırdığını ve bu romanın neden şimdi ortaya çıktığını anlamaya çalışırken izleyici de metaforik bir suç mahallinde ipuçlarını toplamaya zorlanıyor. 

Cuarón, dizinin ikinci yarısında kartları yeniden dağıtarak izleyicinin bildiğini sandığı her şeyi acımasızca altüst ediyor. Tüm bu katmanlı yapı, Disclaimer'ı yalnızca bir psikolojik gerilim değil, aynı zamanda hafızanın, utancın ve geçmişten saklanmanın mümkün olup olmadığını sorgulayan karanlık bir karakter incelemesine dönüştürüyor. 

Ve finalde dizi, en derin kabusun bazen dışarıdan gelmediğini, en büyük tehdit ve en acımasız yargıcın çoğu zaman insanın kendisi olduğunu sert bir biçimde hatırlatıyor.

IMDb: 7,5
Nereden izlenir: Apple TV

The Undoing (2020)

The Undoing, seyirciyi ilk dakikadan itibaren "mükemmel hayat" illüzyonunun ne kadar hızlı çökebileceğiyle yüzleştiren, sarsıcı bir psikolojik gerilim. Nicole Kidman'ın canlandırdığı Grace Fraser, başarı ve prestijle çevrili hayatının bir anda paramparça oluşuna şahit olurken, dizi izleyiciyi gerçeğin kaygan zemininde tutmayı başarıyor. Oğlu Henry'nin okulundaki bir annenin vahşice öldürülmesiyle başlayan soruşturma, Grace'in Hugh Grant tarafından canlandırılan eşinin kaybolmasıyla bambaşka bir boyuta taşınıyor. Grant'in beklenmedik derecede ürpertici performansı, dizinin "kimse göründüğü gibi değildir" temasını daha karanlık bir noktaya sürüklüyor. Hatırlayalım, 65 yaşındaki aktör, geçen yıl vizyona giren Sapkın'da (Heretic) da benzer maharetlerini göstermişti. 

csdfgrt
The Undoing'de Nicole Kidman'ın canlandırdığı başarılı terapist Grace Sachs'in hayatı vahşi bir kazanın ardından kocasının kaybolmasıyla kabusa dönüyor (HBO)

The Undoing, klasik bir "Katil kim?" hikayesi gibi görünse de esas çatışmasını aile içindeki kırılgan güven duygusuna ve evliliğin karanlık boşluklarına kuruyor. Her bölüm, seyirciyi başka bir ihtimale savurarak suçun, yalanın ve manipülasyonun sınırlarını yeniden çiziyor. Donald Sutherland'in otoriter ve tehditkar baba figürü, dizinin psikolojik gerilimini bir üst seviyeye çıkaran unsurlardan biri.
New York'un steril ve ayrıcalıklı atmosferi, karakterlerin çürüyen sırlarıyla çarpıcı bir tezat oluşturuyor.

Son bölümdeki yüzleşme ise diziyi tipik bir polisiye olmaktan çıkarıp, bir aile trajedisi olarak hafızalara kazıyor. Son nefesine kadar gerilimi diri tutan The Undoing, finalinde güven duygusunu tamamen tersyüz ederek zihninize yerleşiyor.

Where to watch: HBO Max
IMDb: 7,4

The Girlfriend (2025 – )

The Girlfriend, ilk sahnesinden itibaren insanın en tehlikeli duygularının nasıl felakete dönüşebileceğini ürpertici bir açıklıkla ortaya koyuyor. Parlak bir kariyere ve sevgi dolu bir aileye sahip Laura'nın, oğlunu koruma içgüdüsüyle başlayan basit bir tedirginlik, kısa süre içinde paranoyayla haklı endişe arasındaki sınırı tamamen bulanıklaştırıyor. Dizinin en etkileyici yönü, hikayeyi hem Laura'nın hem de oğlunun yeni sevgilisi Cherry'nin gözünden gözünden anlatarak, izleyiciyi sürekli taraf değiştirmeye itmesi. Bu çift taraflı anlatım, sıradan bir kıskançlığı adım adım tam ölçekli bir psikolojik savaşa çeviriyor.

dfrgt
31 yaşındaki Olivia Cooke (solda), House of the Dragon, Ben, Earl ve Ölen Kız (Me and Earl and the Dying Girl) ve Metalin Sesi (Sound of Metal) gibi yapımlarla da tanınıyor (Amazon Prime Video)

İlk bölümlerde klasik bir "yeni kız arkadaş tehdidi" dinamiği varmış gibi görünse de hikaye, ortasında gelen şoke edici kırılmayla tüm algıyı altüst ediyor. Bu noktadan sonra dizi, intikam, manipülasyon ve güç savaşının tırmandığı karanlık bir arenaya dönüşüyor. Olivie Cooke ve Robin Wright'ın performansları karakterleri sadece inandırıcı kılmakla kalmıyor; izleyicinin empatisini sürekli test ederek gerilimi diri tutuyor. Anne-oğul bağının sevgiyle kontrol arasında nasıl ince bir çizgide sallandığını görmek dizinin her dakikasını daha da rahatsız edici hale getiriyor.

Ve final geldiğinde, The Girlfriend sadece bir gerilim dizisi olmanın ötesine geçerek, insanların sevdiklerini kaybetme korkusuyla neleri göze alabileceğine dair sarsıcı bir hatırlatmaya dönüşüyor.

IMDb: 7,2
Nereden izlenir: Amazon Prime Video

The Stranger (2020)

Bir yabancının fısıldadığı cümlenin bir aileyi nasıl paramparça edebileceğini görmek istiyorsanız, The Stranger tam size göre. Sürpriz sonlu romanların yazarı Harlan Coben'ın aynı adlı eserinden uyarlanan dizi, sıradan hayatların aslında ne kadar kırılgan olduğunu Adam Price'ın yaşadığı sarsıcı gerçekle gösteriyor. Adam'ın karşısına çıkan esrarengiz kadının, eşi Corinne hakkında söyledikleri önce küçük bir şüphe gibi görünürken kısa sürede bütün düzenini yıkan bir çığa dönüşüyor.

dfr
54 yaşındaki Richard Armitage, Hobbit serisi, Beni Kandıramazsın (Fool Me Once) ve Özlüyorum Seni (Missing You) gibi yapımlarla da tanınıyor (Netflix)

Dizi ilerledikçe, sırların sadece bir kişiye ait olmadığını, neredeyse tüm kasabayı sessizce zehirlediğini fark ediyoruz. Her karakterin sakladığı karanlık detaylar birer birer ortaya çıktıkça, izleyici de Adam gibi kime güveneceğini düşünerek aynı paranoyaya sürükleniyor.

The Stranger'ın temposu, her bölümde açılan yeni bir gizemle daha da sıkılaşıyor ve dizideki hayatlar adeta kağıttan kule gibi her bir dokunuşta yıkılmaya yaklaşıyor. Bölgesel polis soruşturmaları, aile dramı ve kasabanın iç içe geçmiş ilişkileri diziyi hem klostrofobik hem de kaçınılmaz bir felaketin eşiğinde hissettiriyor.

Richard Armitage ve Hannah John-Kamen'in karşılıklı performansları, gerilimi daima diri tutan bir düello gibi işliyor. Ve finalde, The Stranger acı bir gerçeği yüzümüze çarpıyor: Aslında en büyük tehlike, beklenmedik bir anda karşımıza çıkan yabancılar değil, görmekten kaçtığımız hakikatlerdir.

IMDb: 7,2
Nereden izlenir: Netflix

Gözlerinin Ardında (Behind Her Eyes / 2021)

Gözlerinin Ardında, ilk dakikasından itibaren bir aşk üçgeni vaat ederken aslında izleyiciyi çok daha karanlık ve beklenmedik bir oyunun içine sürüklediğini açıkça hissettiren bir yapım.

Louise'in patronuyla yaşadığı yasak ilişki, masum görünen bir merakla Adele'e yaklaşmasıyla giderek tedirgin edici bir labirente dönüşüyor. Dizi, güven duygusunun nasıl manipüle edilebileceğini adım adım gösterirken her karakterin ardında sakladığı sırların tahmin edilenden çok daha tehlikeli olduğuna işaret ediyor.

dfgrt
Gözlerinin Ardında'da Adele rolünde, efsanevi rock grubu U2'nun 34 yaşındaki solisti Bono'nun kızı Eve Hewson var (Netflix)

Özellikle Louise, David ve Adele arasındaki dinamik, bir aşk üçgeninden çok güç, sahiplenme ve psikolojik üstünlük üzerine kurulu bir savaş alanına benziyor. Adele'in huzursuz edici sakinliği ve Louise'in sezgileri arasındaki gerilim, izleyiciyi sürekli tetikte tutan başlıca unsurlardan biri.

Dizinin temposu zaman zaman ağır aksa da yarattığı atmosfer o kadar rahatsız edici ki, her sahnede "bir şey olacak" hissi hiç kaybolmuyor. Aralara serpiştirilen küçük ipuçları, finaldeki büyük ters köşenin aslında ne kadar ustalıkla kurulduğunu gösteriyor. Doğaüstü dokunuşların psikolojik gerilimle birleşmesi, diziyi türdeşlerinden ayıran ve uzun süre akılda kalmasını sağlayan en önemli tercih.

Kimin kurban, kimin manipülatör olduğunu çözmeye çalışırken dizinin gerçek gücünün belirsizlikten beslendiği yavaş yavaş ortaya çıkıyor. Ve nihayet o çarpıcı final geldiğinde Gözlerinin Ardında, izleyiciyi "Hiçbir şey göründüğü gibi değilmiş" cümlesiyle baş başa bırakıyor ve son saniyesine kadar etkisini kaybetmeyen bir akıl oyunu olduğunu kanıtlıyor.

IMDb: 7,2
Nereden izlenir: Netflix

The Patient (2022)

The Patient, insan zihninin kilitli bir odadan çok daha karanlık olabileceğini gösteren, en tedirgin edici psikolojik gerilimlerden biri. Kısıtlı mekanda geçen bu iki kişilik çatışma, insan ruhunun sınırlarını deşerek izleyiciyi rahatsız edici bir yakınlık hissine çekiyor. Yıllarca komediyle özdeşleşmiş olmasına rağmen terapist rolündeki Steve Carell, beklenmedik bir derinlik sunarak Dr. Alan Strauss'u kırılganlığı, korkuları ve profesyonel içgüdüleriyle tamamen gerçek bir insana dönüştürüyor. Domhnall Gleeson'ın ürpertici sakinliğinin karşısında Carell'in kontrollü paniği, dizinin tüm gerilimini taşıyan iki zıt kutup gibi işliyor.

sadfrg
Kült sitcom The Office'in yıldızı Steve Carell bu yıl, üç evli çiftin uzun yıllara dayanan dostluğunu anlatan komedi dizisi Dört Mevsim'de (The Four Seasons) rol aldı (FX on Hulu / Disney+)

Seri katil Sam'in terapistini esir alması, basit bir gerilim anlatısı yerine empati, suçluluk ve insanlığın sınırları üzerine kurulu yoğun bir zihinsel mücadeleye dönüşüyor. Dizi ilerledikçe Alan'ın hayalet gibi dolaşan geçmişi, oğluyla olan kopuk ilişkisi ve yas süreci hikayenin asıl ağırlık merkezine yerleşiyor. Bu yüzden The Patient sadece bir katilin zihnine girmek değil, aynı zamanda bir terapistin kendi parçalanmış ruhuyla yüzleşmesini izlemek anlamına geliyor.

Bazı bölümlerde ritim yavaşlasa da Carell'in müthiş performansı, izleyiciyi diken üstünde tutmayı başarıyor. Minimal anlatım, dar mekan ve iki oyuncunun nefes kesen performansı birleşerek bizi adeta kapana kıstırıyor. Sona erdiğinde ise The Patient, gerçeklerle yüzleşmekten kaçılamayacağını fısıldayarak zihnimizde yer etmeyi başarıyor.

IMDb: 7
Nereden izlenir: Disney+ 

Bir Skandalın Anatomisi (Anatomy of a Scandal / 2022)

İlk dakikasından huzursuz eden, gücün ve ayrıcalığın karanlık yüzünü hatırlatan bir dizi arıyorsanız, Anatomy of a Scandal sizi tam da bu noktadan yakalayacaktır. Sienna Miller ve Michelle Dockery'nin sürükleyici performanslarıyla taşınan dizi, politik bir skandalın gölgesinde evliliğin, sadakatin ve gerçeklerin ne kadar kırılgan olabileceğini incelikle işliyor.

Gazeteci ve yazar Sarah Vaughan'un romanından uyarlanan hikaye, tür olarak çığır açmıyor ama sürekli merak duygusu yaratan ritmi sayesinde izleyiciyi kolayca kendine bağlıyor. Miller, dışarıdan kusursuz görünen bir hayatın çatırdayışını öyle bir gerçeklikle taşıyor ki, canlandırdığı Sophie'nin neyi bilip neye inandığından asla tamamen emin olamıyorsunuz.

frg
Bir Skandalın Anatomisi, bir sırrın gün yüzüne çıkmasıyla ayrıcalıklı hayatları altüst olan karizmatik ve başarılı politikacı James Whitehouse'la eşi Sophie'nin hikayesini anlatıyor (Netflix)

Dockery ise soğukkanlı ve zeki savcı rolünde dizinin vicdanı haline gelirken, gömülü sırları yüzeye çıkardıkça hikayeye farklı bir ağırlık katıyor. Dizi, güçlü oyuncu kadrosuna rağmen zaman zaman abartılı görsel metaforlara ve melodramatik flashback'lere yüklenerek ritmini düşürüyor. Yine de onu benzerlerinden ayıran en güçlü taraf, Rupert Friend'in canlandırdığı güçlü siyasetçi James'in, kendini hâlâ "iyi biri" olduğuna inandıran ayrıcalıklı bakış açısının, nasıl tehlikeli bir yanılsama yarattığını göstermesi.

Anatomy of a Scandal modern bir otopsi gibi, hem kişisel ilişkileri hem de politik yapıları kesip biçerek ayrıcalıklı erkeklik halinin nasıl yıllarca korunabildiğini sergiliyor. Tüm kusurlarına rağmen her bölümün sonunda izlemeye devam ederek "gerçeğe" ulaşma isteği yaratan dizi, gücünü büyük ölçüde atmosferinden ve oyuncularının karizmasından alıyor. 

IMDb: 7
Nereden izlenir: Netflix

Independnet Türkçe


Netflix tarihinde bir ilk! Stranger Things’in 4 sezonu aynı anda zirvede

Yaratıcılığını Duffer kardeşlerin üstlendiği 12 Emmy ödüllü Stranger Things, 1980'lerde geçiyor ve hayali bir Amerikan kasabasında yaşanan paranormal olayları konu alıyor (Netflix)
Yaratıcılığını Duffer kardeşlerin üstlendiği 12 Emmy ödüllü Stranger Things, 1980'lerde geçiyor ve hayali bir Amerikan kasabasında yaşanan paranormal olayları konu alıyor (Netflix)
TT

Netflix tarihinde bir ilk! Stranger Things’in 4 sezonu aynı anda zirvede

Yaratıcılığını Duffer kardeşlerin üstlendiği 12 Emmy ödüllü Stranger Things, 1980'lerde geçiyor ve hayali bir Amerikan kasabasında yaşanan paranormal olayları konu alıyor (Netflix)
Yaratıcılığını Duffer kardeşlerin üstlendiği 12 Emmy ödüllü Stranger Things, 1980'lerde geçiyor ve hayali bir Amerikan kasabasında yaşanan paranormal olayları konu alıyor (Netflix)

Stranger Things'in 5. sezonu, daha ekrana bile gelmeden diziye yeni bir izlenme rekoru getirdi.

Final sezonu yarın yani 27 Kasım'da yayına girmeden önce seriyi yeniden izleyen ya da ilk kez keşfeden izleyiciler sayesinde, dizinin 4 sezonu birden Netflix'in izlenme listesine girmeyi başardı.

Böylece bir ilk yaşandı; platform tarihinde daha önce bir dizinin 4 sezonu aynı anda listeye girmemişti.

17-23 Kasım haftasında Stranger Things'in ilk sezonu, 4,1 milyon izlenmeyle İngilizce içerikler arasında üçüncü sıraya yerleşti.

4. sezon 3,3 milyon izlenmeyle 5. sırada yer alırken, ikinci sezon kendine 7. sırada yer buldu. Üçüncü sezon ise 9. sıraya yerleşti.

Hayranların yıllardır beklediği final sezonu listelere girdiğinde, dizinin rekorlarını daha da ileri taşıması bekleniyor.

Platformun en önemli yapımlarından biri sayılan dizinin 2022'de yayımlanan 4. sezonu; ilk 91 günde 140,7 milyon izlenmeyle platformun tüm zamanların en popüler üçüncü İngilizce dizisi olmuştu.

2019'da yayımlanan üçüncü sezon da birkaç ay öncesine kadar 10. sıradaydı ancak Wednesday'in ikinci sezonu tarafından listeden düşürüldü.

Stranger Things 2016'da yayına girmiş, ikinci sezonu ise 2017'de gelmişti.

17-23 Kasım haftasında Stranger Things'in ilk sezonunu geride bırakan yapımlar ise The Beast in Me ve Absentia oldu.

Independent Türkçe, Variety, Deadline