Irak Başbakanı Sudani: Bağdat Havalimanı karayolu açıldı

Irak Başbakanı Sudani, Bağdat Uluslararası Havalimanı yolunun yeniden açılmasının ilk etabının faaliyete geçtiğini duyurdu

Sudani Bağdat Uluslararası Havalimanı'nı gezerken (Irak Başbakanlığı)
Sudani Bağdat Uluslararası Havalimanı'nı gezerken (Irak Başbakanlığı)
TT

Irak Başbakanı Sudani: Bağdat Havalimanı karayolu açıldı

Sudani Bağdat Uluslararası Havalimanı'nı gezerken (Irak Başbakanlığı)
Sudani Bağdat Uluslararası Havalimanı'nı gezerken (Irak Başbakanlığı)

ABD’nin Irak’ı 2003 yılında işgal etmesiyle kapatılan Bağdat Uluslararası Havalimanı yolu dışındaki tüm yollar ve bölgeler, Bağdat’ın düşmesinden sonra kurulan altı hükümet döneminde farklı aşamalarda kademeli olarak nispeten de olsa açıldı.
Irak Başbakanı Muhammed Şiya es-Sudani, devlet televizyonundan yaptığı açıklamada, havalimanına giden yolun ilk etabının faaliyete geçtiğini duyurdu. İlk etap, seyahat bileti olan yolcuların araçlarının girişini kapsıyor. Ne zaman başlayacağı belirtilmeyen ikinci etap ise yolcuları karşılamak isteyenlerin araçların girişini kapsıyor.
Sudani söz konusu açıklamasında ‘bugünün, vatandaşların Bağdat Uluslararası Havalimanı'na girişine izin verilmesine karar verip süreci denetleme günü’ olduğunu söyleyerek “İlk etap, seyahat için kendi araçları ile havalimanına gelenlerin girişini kapsıyor (...) Yolun açılışının ikinci etabı ise ülkeden ayrılanların yanı sıra arkadaşlarından veya aile üyelerinden birini karşılamak isteyenlerin araçlarına izin verecek” dedi.
Sudani ‘bu adımın, hükümetin vatandaşa hizmet sunmasını engelleyen her şeyi ortadan kaldırma çabalarının bir parçası’ olduğunu söyleyerek ‘bunun vatandaşa taksi yerine şahsi aracını kullanıp havalimanında aracını park edip bekleme seçeneği sunan bir çeşit hizmet’ olduğunu vurguladı. Sudani “Havacılık sektörü ülkenin önemli sektörlerinden ve yüzlerinden biridir. Havalimanında verilen hizmet, ülkenin imajını, istikrarını, hizmet kalitesini ve devletin ve resmi makamların yolcular da dahil olmak üzere vatandaşlara olan ilgisini yansıtan en önemli hizmetlerden biridir” dedi. ‘Hükümetin havacılık sektörüne büyük bir ilgi gösterdiğine dikkat çeken’ Sudani, ‘hükümetin kurulduğu günden beri bu sektöre çeşitli düzeylerde önem verdiklerini’ kaydetti.
Sudani “Bağdat Havalimanı, Irak'ın önemli bir yüzüdür. Bu nedenle havalimanı iyileştirme ve genişletme projesini öncelikli projeler arasına koyduk. İkinci etapta ise Uluslararası Finans Kurumu (IFC) ile bu havalimanı için yatırım portföyü hazırlayıp, yetkin uluslararası şirketlere sunmak üzere anlaştıktan sonra sözleşmeye başlamayı bekliyoruz (...) Umuyoruz ki, bu işlemler ikinci etapta tamamlanır. Biz de anlaşmaya başlayıp bu mühim havalimanının hava trafiğinde önemli bir nokta olarak genişletilmesi konusunda gerçek bir sürece tanık oluruz ve havalimanının uzman şirketler tarafından yönetilmesine ve işletilmesine şahit oluruz” dedi.
Sudani “IFC, bölgedeki çeşitli havalimanlarında başarılı deneyimlere sahip. Bu yüzden bu önemli havalimanının statüsünü yükseltmek için tercihimiz bu kurumdan yana oldu” şeklinde sözlerini sürdürdü.
Yeşil Bölge, ABD’liler tarafından 2003 yılında kuruldu. Bu bölge, ABD’lilerin emriyle o zamandan itibaren ve hatta son ABD askerinin 2011 yılının sonlarında ülkeden ayrılmasından sonrasında bile trafiğe kapalı kaldı.
Kapalı kalmasının en önemli sebepleri arasında, bu bölgede Dicle Nehri’ne bakan ve çok geniş bir alanı kaplayan dünyanın en büyük ABD büyükelçiliğinin bulunması geliyor. Ayrıca, devlet daireleri ve kuruluşları, üst düzey yetkililerin karargâhları ve evleri de bu bölgede bulunuyor. Bu bölge, başta başkent Bağdat olmak üzere Irak'ın bütün bölgelerinde o yıllarda patlayan araçların büyük ölçüde erişemeyeceği bir yerdi. Vatandaşlar Bağdat’ı, ABD’liler tarafından korunan yeşil bölge ve Iraklıların geri kalanını içeren kırmızı bölge olarak ikiye ayırmıştı.
Füzeler ve insansız hava araçları (İHA), ABD büyükelçiliği bölgesini ve Yeşil Bölge'den Bağdat Uluslararası Havalimanı'na kadar ABD’lilerin bulunduğu diğer tesisleri vurmaya devam ettikten sonra bile, vatandaşların Yeşil Bölge’ye erişmelerini yasallaştırmak için cesur bir karar alan tek kişi Eski Başbakan Adil Abdulmehdi olmuştu.
Bu havalimanının farklı bir hikayesi var. Eski Irak Cumhurbaşkanı Saddam Hüseyin döneminde kurulmuş sivil bir havalimanı olmasının yanı sıra, Saddam Hüseyin döneminde kurulan birçok tesis gibi kendi adını taşıyarak ‘Saddam Havalimanı’ olarak biliniyordu. Eskiden Saddam Şehri olarak bilinen şu anki Sadr şehri de başka bir örnek teşkil ediyor.
Dün Sudani'nin ilk etabının başladığını duyurmasına kadar havalimanına vatandaşların ve yolcuların araçları giremiyordu. 2003 yılından düne kadar, yolcular ve araçları Abbas İbn Firnas Meydanı'nda bekliyor ve havalimanı otoritesinin onayladığı ulaşım araçlarıyla ücret karşılığında havalimanına götürülüyorlardı. Aynı işlem dönüş yolu için de geçerliydi. İster bir yolcuyu uğurlamak ister bir yolcuyu karşılamak için olsun, hiçbir vatandaşın şahsi aracıyla havalimanına girmesine izin verilmiyordu. Sadece vatandaşların ve yetkililerin bir kısmına verilen ‘havalimanı giriş kartına’ sahip olanlar bu durumdan muaftı.
Bu şekilde Sudani, havalimanına giden bu yol ile ilgili kuralları değiştirmeye karar verdi.
İran Devrim Muhafızları Ordusu’nun (DMO) dış operasyonlar ayağını yürüten Kudüs Gücü Komutanı Kasım Süleymani ve Haşdi Şabi örgütünün Başkan Yardımcısı Ebu Mehdi el-Mühendis’in Ocak 2020'nin başlarında bir İHA saldırısıyla öldürülmesiyle havalimanına giden bu yol en tehlikeli suikast operasyonuna tanık olmuştu. Bağdat Havalimanı geçmişte ABD büyükelçiliğini ve ABD’lilerin bulunduğu mekanları hedef alan füzelerden nasibini almıştı.



Trablus'taki çatışmalar, Dibeybe'nin Libya'daki nüfuzunun arttığını gösteriyor

Libya güvenlik güçleri, Trablus'un Ebu Selim bölgesinde gece boyunca yaşanan çatışmaların ardından geri alınan bir polis karakolunu koruyor (AFP)
Libya güvenlik güçleri, Trablus'un Ebu Selim bölgesinde gece boyunca yaşanan çatışmaların ardından geri alınan bir polis karakolunu koruyor (AFP)
TT

Trablus'taki çatışmalar, Dibeybe'nin Libya'daki nüfuzunun arttığını gösteriyor

Libya güvenlik güçleri, Trablus'un Ebu Selim bölgesinde gece boyunca yaşanan çatışmaların ardından geri alınan bir polis karakolunu koruyor (AFP)
Libya güvenlik güçleri, Trablus'un Ebu Selim bölgesinde gece boyunca yaşanan çatışmaların ardından geri alınan bir polis karakolunu koruyor (AFP)

 

Trablus'ta gece saatlerinde rakip silahlı gruplar arasında çıkan şiddetli çatışmalarda en az altı kişi ve güçlü bir silahlı grubun lideri öldürüldü. Çatışmalar dün salı günü şafak vakti “istikrarın yeniden sağlandığının” duyurulmasıyla sona erdi.

Acil Durum ve Tıp Merkezi salı günü yaptığı açıklamada, “Güney Trablus'taki yoğun nüfuslu Ebu Selim bölgesi civarındaki çatışmaların yaşandığı yerden altı kişinin cesedinin çıkarıldığını” söyledi.

Pazartesi günü başlayan ve saatlerce süren, makineli tüfekler ve roketatarlar da dahil olmak üzere ağır silahların kullanıldığı çatışmalarda başka olası can kayıpları ve yaralanmalar bildirilmedi.

Yerel medya araçları Ganiva lakaplı Abdulgani el-Kikli’nin öldürüldüğünü bildirdi. İstikrarı Destekleme Birimi Başkanı olan Kikli, 2011'den bu yana Trablus'un önemli bölgelerini kontrol eden en önemli silahlı grupların kilit liderlerinden biri.

Muhammed el-Menfi başkanlığındaki Başkanlık Konseyi'ne bağlı gibi görünen İstikrarı Destekleme Birimi, İçişleri ve Savunma Bakanlıkları tarafından güvenliğinin sağlanması gereken devlet kurumları ve hayati öneme sahip tesisler üzerinde kontrolünü zorla dayatan en önemli silahlı gruplardan biri.

AFP'nin doğruluğundan emin olamadığı görüntüler, Kikli'nin yerde yattığını ve yakın mesafeden vurulduğu gösteriyor.

Analist Celal Harşavi, Ganiva'nın yeğeninin, “Trablus'taki silahlı grupların en güçlü ve etkili liderlerinden biri” olan adamın pusuya düşürüldüğünü söylediğini aktardı.

Harşavi, “Kikli’nin bankalar, telekomünikasyon, idareler ve hatta üst düzey diplomatik görevler gibi kilit pozisyonlara kendisine sadık kişileri atayabildiğini” açıkladı.

Salı günü okullar ve Trablus Üniversitesi güvenlik önlemleri kapsamında ikinci bir duyuruya kadar eğitime ara verdiler. Daha sonra Üniversite çarşamba gününden itibaren eğitime yeniden başladığını duyurdu. İçişleri Bakanlığı, “Vatandaşlar ile memurlara işlerine dönme” çağrısı yaparak, durumun “güvenli ve istikrarlı” olduğunu vurguladı.

Pazartesi akşamı uçaklar Trablus Havalimanı'ndan başkentin 200 kilometre doğusunda bulunan Misrata'daki güvenli bir yere nakledildi ve çok sayıda uçuş bu şehre yönlendirildi. Daha sonra havalimanına uçuşlar yeniden başlatıldı ve Mitiga Uluslararası Havalimanı hava sahası da açıldı.

Nüfuz haritasındaki değişim

Pazartesi akşamı Libya'nın başkentinde güçlü bir silahlı grubun liderinin öldürülmesi, saatlerce süren şiddetli çatışmalara ve grubunun kalesinden çıkarılmasına yol açtı. Bu durum, Trablus hükümetiyle ittifak halindeki silahlı grupların nüfuzunun güçlenmesiyle sonuçlanabilir.

Yıllardır Trablus'un geniş bir bölümünü kontrol eden Kikli'nin öldürülmesi, bundan daha geniş bir bölgenin istikrarı açısından da sonuçlar doğurabilir.

Libya önemli bir enerji ihracatçısı olup uzun süredir rakip doğulu ve batılı silahlı gruplar arasında bölünmüş durumda. Akdeniz'i geçerek Avrupa'ya ulaşmak isteyen göçmenler için bir hareket noktası ve bölgedeki rakip güçlerin mücadele alanı konumunda. Libya çatışması Rusya, Türkiye, Mısır ve BAE'yi de kendine çekti.

Kikli'nin öldürülmesinin ardından Ulusal Birlik Hükümeti, Başbakan Abdulhamid Dibeybe'nin düzensiz silahlı gruplar olarak adlandırdığı gruplara karşı güvenlik operasyonunun tamamlandığını duyurdu. Kikli'ye bağlı militanlar cezaevlerini yönettiler ve bakanlıklarda, devletin mali kuruluşlarında görevler üstlendiler.

Avrupa Dış İlişkiler Konseyi'nden Tarık Megerisi, “Ganiva, Trablus'un fiilen kralıydı. Takipçilerinin bir kısmı İç Güvenliği kontrol ederken, diğer bir kısmı da Merkez Bankası'ndan yapılan nakit transferlerinin dağıtımını kontrol ediyorlardı. Ayrıca birçok kamu şirketi ve bakanlık da kontrolleri altındaydı” dedi.

Trablus'ta otoritenin güçlenmesi, son yıllardaki kendisini zorla görevden alma girişimlerinin ardından Türkiye'nin müttefiki ve Ulusal Birlik Hükümeti'nin Başkanı Dibeybe’yi de güçlendirecek. Aynı zamanda Doğu Libya'daki silahlı gruplarla kapsamlı çatışmadaki pozisyonunu destekleyecek.

Dibeybe liderliğindeki Ulusal Birlik Hükümeti'ne bağlı silahlı gruplar, Kikli başkanlığındaki İstikrarı Destekleme Birimi'nin uzun süredir elinde tuttuğu bölgeleri ve üsleri hızla ele geçirdi. Ele geçirilen bölgeler arasında örgütün kalesi olan Ebu Selim bölgesi de yer alıyordu.

Kikli'nin devrilmesiyle birlikte Savunma Bakanlığı'na bağlı ve Dibeybe ile müttefik grupların, özellikle de Mahmud Hamza komutasındaki 444. Tugay ile 111. Tugay ve Misrata'dan gelen Ortak Harekât Gücü’nün daha büyük bir rol üstlenmesi mümkün.

Dibeybe'nin müttefiklerinin birleşmesi, Batı Libya'nın, komutan Halife Hafter'in on yıl önce rakiplerini tasfiye ederek ve diğer grupları kendi kontrolüne girmeye zorlayarak iktidarı ele geçirdiği Doğu Libya’ya benzemesine yol açabilir.

Atlantik Konseyi araştırmacılarından İmadeddin Badi, “Bu, Trablus'ta daha önce görülmemiş düzeyde bir saha kontrolünün önünü açıyor ve silahlı grupların sayısının azaltılmasını sağlıyor” dedi.

Libya, Muammer Kaddafi rejiminin 2011 yılında devrilmesinden bu yana bölünmelerle boğuşuyor. Ülke iki hükümet tarafından yönetiliyor: Biri uluslararası toplum tarafından tanınan ve Abdulhamid Dibeybe başkanlığındaki Trablus'taki hükümet, diğeri ise doğuda Usame Hamad’ın başkanlık ettiği ve Meclis ile Mareşal Halife Hafter tarafından desteklenen hükümet.