BM misyonundan, Libya seçim yasalarının uygulanması vurgusu

Komisyon ve Yüksek Konsey arasında bu konudaki anlaşmazlık tırmanıyor

BM misyonu başkan yardımcısı, 17 siyasi parti ve grubun temsilcileriyle bir araya geldi (BM misyonu)
BM misyonu başkan yardımcısı, 17 siyasi parti ve grubun temsilcileriyle bir araya geldi (BM misyonu)
TT

BM misyonundan, Libya seçim yasalarının uygulanması vurgusu

BM misyonu başkan yardımcısı, 17 siyasi parti ve grubun temsilcileriyle bir araya geldi (BM misyonu)
BM misyonu başkan yardımcısı, 17 siyasi parti ve grubun temsilcileriyle bir araya geldi (BM misyonu)

Libya seçimleri için gerekli mevzuatla ilgili ortak ‘6+6’ komitesinin çıktıları, ülkede Devlet Yüksek Konseyi ile Yüksek Seçim Komisyonu temsilcileri arasında tırmanan bir anlaşmazlık ortamına neden oldu. Öte yandan Birleşmiş Milletler (BM) misyonu, bu faydaların başarısının ‘tüm büyük tarafların kabulünü gerektirdiğini’ vurguladı.

Yüksek Seçim Komisyonu Başkanı Imad es-Sayeh cumhurbaşkanlığı ve Güvenlik Konseyi yasaları hakkında yorum yaparken, Devlet Yüksek Konseyi temsilcileri de kabul edilmeden önce seçim yasalarının resmi bir kopyasının teslim edilmediği konusunda Sayeh’in ifadeleri karşısında şaşkınlıklarını belirtti. Temsilciler Meclisi ve Devlet Yüksek Konseyi tarafından oluşturulan heyet, iki konseye yönelik bir mesajda daha önce komite ile temas kurduğunu duyuran Sayeh’in açıklamasının kendisiyle çeliştiğini belirtti. Mesajda ayrıca, cumhurbaşkanlığı ve millet meclisi seçimlerine ilişkin kanunların son iki nüshasının komisyona gönderildiği ve gözlemlerinin not edildiği aktarıldı.

BM misyonu başkanının parti temsilcileriyle görüşmesinden bir fotoğraf (BM misyonu)
BM misyonu başkanının parti temsilcileriyle görüşmesinden bir fotoğraf (BM misyonu)

Komite, cumhurbaşkanlığı, milletvekili ve senatör seçimlerinin aynı anda yapılmasının komite tarafından onaylanmadığını, ancak 13. anayasa değişikliğinde belirtildiğini söyledi. Ayrıca komisyonun ‘seçimler için önerilen aday listelerinin ilanının oylama sürecinde gizlilik ilkesinin ihlali olduğu’ yönündeki ifadelerini ‘yanlış’ olarak nitelendirdi. Ancak komite, komisyon tarafından yapılan başka bir gözleme yanıt vermediğini kabul ederken, “Bunun dikkate alınması gerekirdi” dedi. Komite ayrıca, “Bir ifade hatası var” açıklaması yaptı. Yakın zamanda BM misyonu, BM Genel Sekreteri Özel Temsilcisi Yardımcısı Risdon Zeninga’nın, Libyalı 17 siyasi parti ve grubun temsilcileriyle bir araya geldiğini söylerken, bu partilerin ülke genelindeki siyasi partilerin çoğunluğunu temsil ettiklerini vurguladı. Misyon, söz konusu toplantının, misyon tarafından bu hafta Libya’daki mevcut gelişmeler ve 6+6 tarafından geliştirilen seçim yasa tasarıları hakkında çeşitli partilerin görüşlerini almak üzere düzenlenen bir dizi toplantıdan biri olduğunu söyledi. Toplantıda katılımcıların, komisyonun hazırladığı seçim yasa tasarısı ile ilgili görüşlerini dile getirdikleri kaydedildi. Ayrıca özellikle siyasi partilerin seçimlere katılımı gibi bazı olumlu unsurlara dikkat çekildi. Katılımcılar ayrıca, bu yasaların pratikte uygulanmasını engelleyebilecek hükümler hakkındaki endişelerini ve ayrıca önerilen bu yasalar nedeniyle ortaya çıkabilecek siyasi yönler hakkındaki anlaşmazlıkları dile getirdi. Katılımcılar, partilerinin tartışmalı konuları ele alma yollarına ve misyonun rolü de dahil olmak üzere 2023 seçimlerine giden yola ilişkin önerilerini sundular. BM Özel Temsilcisi Yardımcısı, seçim yasalarının uygulanmasını sağlamanın önemli olduğunu söylerken, “Bu faydaların başarısı, siyasi partiler de dahil olmak üzere tüm büyük partilerin kabulünü gerektirir” dedi.

Öte yandan BM Libya Özel Temsilcisi Abdullah Bathiliy, 16 Haziran’da BM misyonunun Tunus’taki ofisinde Kuveyt’in Libya Büyükelçisi Ziyad el-Meşan ile BM’nin seçimleri gerçekleştirme çabaları da dahil olmak üzere Libya’daki son siyasi ve güvenlik gelişmelerini görüştü.

Birleşmiş Milletler Libya Destek Misyonu (UNSMIL) da 16 Haziran’da Bathiliy’nin ülkedeki çeşitli partiler, liderler, bölgesel ve uluslararası ortaklar ile ‘Temsilciler Meclisi ve Devlet Yüksek Konseyi’nden doğan 6+6 komitesinin yayınladığı seçim yasa tasarılarını görüşmek’ üzere temasa geçtiğini açıkladı. Bathiliy’nin geçen hafta Temsilciler Meclisi Başkanı Akile Salih, Devlet Yüksek Konseyi Başkanı Halid el-Mışri ve Libya Ulusal Ordusu Komutanı Mareşal Halife Hafter ile ‘iki taslağı görüşmek üzere’ telefon görüşmeleri yaptığı belirtildi. Açıklamada, Bathiliy’nin tasarıdaki olumlu unsurlara övgüde bulunduğu ve yetkililerin seçimleri pratik ve siyasi açıdan raydan çıkarabilecek hükümler hakkındaki gözlemlerini dinlediği belirtildi. Ayrıca Siyasi İşlerden Sorumlu Özel Temsilci Yardımcısı Risdon Zeninga’nın Libya’nın dört bir yanından 17 siyasi parti ve grubun temsilcileriyle görüştüğü, öncesinde de Trablus’taki BM misyonu binasında bir dizi ileri gelenle bir araya geldiği ifade edildi. Aynı şekilde misyon, tüm taraflarla ‘seçim yasalarının Libyalı partilerin kabulünü almasını sağlamanın ve bu yasaların elverişli bir ortamda uygulanabilir olmasının önemini’ ele aldığını dile getirdi.



Fas’a tepki yağıyor: Z kuşağı aktivistlerine korkunç muamele

Gençlerin başını çektiği eylemlerde Fas kralı ve başbakanının istifası istenmişti (AP)
Gençlerin başını çektiği eylemlerde Fas kralı ve başbakanının istifası istenmişti (AP)
TT

Fas’a tepki yağıyor: Z kuşağı aktivistlerine korkunç muamele

Gençlerin başını çektiği eylemlerde Fas kralı ve başbakanının istifası istenmişti (AP)
Gençlerin başını çektiği eylemlerde Fas kralı ve başbakanının istifası istenmişti (AP)

Fas'taki Z kuşağı protestolarında gözaltına alınan gençlere kötü muamele edilmesi tepki çekti.

Guardian'ın irtibata geçtiği aile ve avukatlar, gözaltındaki gençlerin polis merkezlerinde dövüldüğünü, saatlerce yiyecek ve su verilmeden tutulduğunu ve bazı durumlarda kendilerine zorla ifade imzalatıldığını savunuyor.

Kimliğinin paylaşılmaması şartıyla konuşan bir anne, 18 yaşındaki oğlunun protestolara katılmamasına rağmen iki aydan uzun süredir gözaltında tutulduğunu söylüyor:  

Oğlum bir eyleme bile katılmamıştı. Bir büfede yemek yerken gözaltına alındı. Tutuklanırken o kadar kötü dövüldü ki bazı dişleri kırıldı.

Anne, oğlunun polis merkezinde ifade tutanaklarını imzalamayı reddettiği için yeniden dövüldüğünü de sözlerine ekledi. 

Sivil toplum kuruluşu (STK) Fas İnsan Hakları Derneği (AMDH) de bazı kadın protestocuların taciz, hakaret ve cinsiyetçi söylemlere maruz kaldığını aktarıyor.  

Haberde, Agadir yakınlarındaki Lqliaa kasabasında 1 Ekim'de düzenlenen gösterilerde üç protestocunun güvenlik güçleri tarafından vurularak öldürüldüğü iddiası da paylaşılıyor. 

Olayda 12 yaşındaki çocuklar da dahil 14 protestocunun yaralandığı belirtiliyor. Yetkililerse bir grup eylemcinin polis karakoluna saldırdığını, ekiplerin de buna karşılık verdiğini savunuyor. 

Uluslararası Af Örgütü'ne göre şimdiye dek protestolarla bağlantılı olarak 2 bin 400'den fazla kişi hakkında hukuki işlem başlatıldı. 

AMDH, duruşmalarda avukatların bulunmadığına, soruşturmaların yetersiz yürütüldüğüne ve masumiyet karinesinin uygulanmadığına dikkat çekiyor. Onlarca kişiye 15 yıla varan hapis cezaları verildiği aktarılıyor. Çocuklar da dahil birçok göstericinin davası sürüyor.

STK'nin Marakeş şubesinden Mustapha Elfaz, "Gençlerin polis gözetiminde işkence gördüklerine dair korkunç tanıklıklar duyduk" diyor.

İnsan Hakları İzleme Örgütü'nden Ahmed Benchemsi şunları söylüyor: 

Hükümet açıkça korktu ve herhangi bir muhalefet biçimine müsamaha göstermeyecekleri yönünde güçlü bir mesaj vermek için böyle bir baskıya başvurdu.

Eylülde patlak veren eylemlerde halk, en az 11 kentte yolsuzluğu protesto etmek için sokaklara dökülmüştü.

Göstericiler, Rabat yönetiminin sağlık ve eğitimi önemsemeyip uluslararası spor organizasyonlarına para akıttığını savunuyor. İspanya ve Portekiz'le birlikte 2030 FIFA Dünya Kupası'na ev sahipliği yapmaya hazırlanan ülkede "Stadyumlar burada, hastaneler nerede?" sloganları duyulmuştu. 

Z Kuşağı 212 ve Fas Gençliğinin Sesleri gibi örgütlerin liderlik ettiği protestolar barışçıl başlasa da güvenlik güçleriyle çatışmalar nedeniyle üç kişi yaşamını yitirmiş, 600'den fazla kişi yaralanmıştı.

Independent Türkçe, Guardian, News International


İsrail gaz hamlesiyle Trump-Sisi-Netanyahu görüşmesine zemin mi hazırlıyor?

Sisi ve Netanyahu’nun 2017’de BM Genel Kurulu sırasında gerçekleştirdiği görüşmeden bir kare (Reuters)
Sisi ve Netanyahu’nun 2017’de BM Genel Kurulu sırasında gerçekleştirdiği görüşmeden bir kare (Reuters)
TT

İsrail gaz hamlesiyle Trump-Sisi-Netanyahu görüşmesine zemin mi hazırlıyor?

Sisi ve Netanyahu’nun 2017’de BM Genel Kurulu sırasında gerçekleştirdiği görüşmeden bir kare (Reuters)
Sisi ve Netanyahu’nun 2017’de BM Genel Kurulu sırasında gerçekleştirdiği görüşmeden bir kare (Reuters)

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun aylarca beklettikten sonra Mısır ile yapılan en büyük doğal gaz anlaşmasına onay vermesi, iki lider arasında olası bir zirveye ilişkin İsrail basınında yeni iddialar doğurdu. Ancak Kahire cephesi sessizliğini koruyor.

Şarku’l Avsat’ın CNN’den aktardığı bilgilere göre Netanyahu ile Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah es-Sisi arasında ABD’de bir görüşme düzenlenmesi gündemde. Ancak sürece yakın Mısırlı bir kaynak, böyle bir buluşmanın kolay olmayacağını belirterek, “Gaz anlaşması tek başına bunu sağlamaz. İsrail’in Gazze anlaşmasını uygulamada ilerleme göstermesi ve Mısır’ın güvenliğini garanti etmesi gerekir. Bölgedeki tansiyon bitmiş değil ve ekonomik çıkar niteliğindeki bir gaz anlaşması bu durumu değiştirmez” değerlendirmesinde bulundu.

CNN’e konuşan bir İsrailli kaynak, Netanyahu’nun gaz anlaşmasına yönelik ilanının “olası Netanyahu–Sisi görüşmesi için hazırlıkların bir parçası” olduğunu aktardı.

Netanyahu’nun bu ay içinde ABD’ye giderek Başkan Donald Trump ile Florida’daki Mar-a-Lago’da görüşmesi bekleniyor. Aynı kaynaklara göre, İsrail hükümeti anlaşmaya resmi onayı aylarca geciktirdikten sonra, sonunda Trump yönetiminin baskısıyla onay verdi. Washington yönetimi, Netanyahu ile Sisi’yi bir araya getirerek bölgesel barış girişimlerini ve “İbrahim Anlaşmaları”nın kapsamını genişletmek istiyor.

Netanyahu çarşamba gecesi yaptığı televizyon konuşmasında, “İsrail tarihindeki en büyük gaz anlaşmasına onay verdim. Anlaşmanın değeri 112 milyar şekel (34.7 milyar dolar). Bunun 58 milyar şekeli (18 milyar dolar) devlet hazinesine girecek” açıklamasını yaptı ve anlaşmanın Amerikan Chevron şirketi ile İsrailli ortaklar üzerinden Mısır’a gaz ihracatını içerdiğini söyledi.

wscf
Deyr el-Belah’taki geçici Filistinli kampından bir kare (AFP)

İsrail ve Mısır, 1979’da barış anlaşması imzalamış olsa da iki lider yaklaşık on yıldır kamuoyu önünde görüşmedi. Kahire’den ise söz konusu iddialara ilişkin henüz resmi bir açıklama yapılmadı.

Mısırlı düşünür Abdülmünim Said, olası zirveye dair, “Benim için geçerli olan sadece Kahire’den gelen açıklamalardır” diyerek, gaz onayının barış sürecini canlandırıp canlandıramayacağının belirsiz olduğunu ifade etti. Said, “Bu durum sadece ekonomik bir anlaşma olarak kalabilir ve siyasi sonuç doğurmayabilir” dedi.

İsrail medyası ise iddiayı güçlendiren haberlerle çıktı. İsrail Kamu Yayın Kurumu, anlaşmanın Netanyahu ile Sisi arasında bu ay sonunda Florida’da bir görüşme ihtimalini doğurduğunu yazdı. Yedioth Ahronoth ve Kanal 12 de anlaşmanın Netanyahu–Trump–Sisi üçlü zirvesinin önünü açabileceğini aktardı; ayrıca Mısırlı tarafın, görüşmeye katılmak için anlaşma onayını şart koştuğunu belirtti.

Haberlere göre iki lider savaşın başlangıcından bu yana kamuoyuna açık şekilde konuşmadı ve taraflar arasındaki ilişkiler oldukça gergin. Kanal 12, Sisi’nin Temmuz ayında iç ve dış eleştirilere rağmen anlaşmayı kabul ettiğini, ancak İsrail hükümetinin beş ay boyunca süreci geciktirdiğini yazdı.

Aynı kaynaklara göre Mısır, Gazze’deki ateşkes sürecinde ilerleme sağlanmadan ve İsrail’in Gazze–Mısır sınır hattı olan Filadelfi Koridoru’ndan ve Nitsarim bölgesinden çekilmeden zirveye sıcak bakmıyor. Jerusalem Post da, gaz anlaşmasının üçlü zirve için gerekli siyasi tavizlerden yalnızca biri olduğunu kaydetti.

Mısırlı parlamenter Mustafa Bekri ise, gaz anlaşması ile olası liderler zirvesi arasında bağ kurulmasını reddetti. Bekri, İsrail kaynaklarından gelen iddialara itibar edilmemesi gerektiğini, esas olanın resmi Mısır tutumu olduğunu belirterek, “Mısır’ın pozisyonu nettir: Filistin halkının haklarının korunması ve Mısır’ın güvenliğinin garanti altına alınması vazgeçilmezdir” dedi.


Şam ve SDG yıl sonu yaklaşırken entegrasyon sürecini hızlandırmaya çalışıyor

Kamışlı’da gerçekleştirilen törende görüntülenen SDG unsurları (Arşiv – Reuters)
Kamışlı’da gerçekleştirilen törende görüntülenen SDG unsurları (Arşiv – Reuters)
TT

Şam ve SDG yıl sonu yaklaşırken entegrasyon sürecini hızlandırmaya çalışıyor

Kamışlı’da gerçekleştirilen törende görüntülenen SDG unsurları (Arşiv – Reuters)
Kamışlı’da gerçekleştirilen törende görüntülenen SDG unsurları (Arşiv – Reuters)

Suriye hükümeti ile Ana omurgasını YPG’nin oluşturduğu Kürtlerin liderliğindeki Suriye Demokratik Güçleri (SDG) arasında yürütülen entegrasyon görüşmelerine ilişkin kaynaklar, tarafların yıl sonunda dolacak süre öncesinde tıkanan anlaşmayı ilerletmek için yoğun çaba gösterdiğini aktardı.

Şarku'l Avsat'ın sürece yakın Suriyeli, Kürt ve Batılı kaynaklardan edindiği bilgilere göre taraflar son günlerde temaslarını yoğunlaştırdı. Ancak görüşmelerdeki gecikmelerin yarattığı memnuniyetsizlik dikkat çekiyor. Kaynaklar, mevcut şartlarda anlaşmayı ileriye taşıyacak büyük bir sıçrama beklentisinin zayıf olduğunu belirtiyor.

Beş farklı kaynağa göre, geçici Suriye hükümeti, kuzeydoğu bölgesini kontrol eden Kürt güçlerine bir öneri sundu. Kaynaklar Şam yönetiminin söz konusu öneride, yaklaşık 50 bin savaşçıdan oluşan SDG’nin üç ana tümen ve daha küçük birlikler halinde yeniden yapılandırılmasına kapı araladığı bilgisini verdi.

Öneriye göre SDG, komuta zincirinin bir bölümünden vazgeçecek ve kontrol ettiği bölgeleri Suriye ordu birliklerine açacak.

Ancak kaynaklar, bu planın hayata geçip geçmeyeceğinin belirsiz olduğunu vurguladı. Birçok yetkili, yıl sonuna kısa süre kalmışken kapsamlı bir anlaşmaya varma ihtimalinin zayıf olduğunu, daha fazla müzakereye ihtiyaç duyulduğunu ifade etti.