Yeni varyantın yayılma hızı endişeleri artırırken, güncel Kovid aşısı neredeyse hazır

Reuters'a göre yeni dozlar eylülün üçüncü veya 4. haftasında kullanıma sunulacak

(Dado Ruvic/Reuters)
(Dado Ruvic/Reuters)
TT

Yeni varyantın yayılma hızı endişeleri artırırken, güncel Kovid aşısı neredeyse hazır

(Dado Ruvic/Reuters)
(Dado Ruvic/Reuters)

Eris adlı yeni varyantla ilgili endişeler artarken, güncellenmiş Kovid aşılarının bu ay ABD'de kullanıma sunulması bekleniyor.

Sağlık hizmeti sağlayıcıları, hastaneye yatışlardaki Kovid enfeksiyonları kaynaklı artışla boğuşuyor. ABD Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezleri'ne (CDC) göre ilk olarak 2021'in sonlarında ortaya çıkan Omicron'un alt varyantı olan Eris veya EG.5.1, halihazırda yeni Kovid vakalarının yaklaşık yüzde 22'sini teşkil ediyor.

Yeni varyantın belirtileri arasında burun akıntısı, baş ağrısı, yorgunluk, hapşırma ve boğaz ağrısı yer alıyor. Verisine ulaşılabilen en son dönem olan 13-19 Ağustos haftasında hastane yatışları fırlayarak yüzde 18'in üzerinde artarken, ölümler bir önceki haftaya kıyasla yüzde 17 arttı.

Sağlık hizmeti sağlayıcıları ve eczaneler, Omicron'la mücadele amacıyla tasarlanmış güncel aşıyı kullanıma sunmaya hazırlanırken uzmanlar, ABD'lilerin büyük çoğunluğunun aşı olmayı tercih edeceğine dair pek iyimser değil.

Kaiser Aile Vakfı'nın Anket Metodolojisi Direktörü Ashley Kirzinger geçen ay Reuters'a şöyle demişti:

Eğer halk sağlığı yetkilileri, yetişkinlerin çoğunun yıllık yapılan bu aşıları olduğunu görmek istiyorsa, ABD halkına Kovid'in bitmediğini ve kendilerine hâlâ risk teşkil ettiğini anlatması gerekecek.

Yayın kuruluşuna göre aşının kullanıma ilk kez sunulduğu 2021'de aşı yaptıran ve ABD nüfusunun yüzde 73'üne tekabül eden 250 milyon kişiye karşın, geçen sonbaharda ülkede 50 milyondan az kişi aşı oldu.

Yatırım grubu Jefferies'in analisti Michael Yee de aşı üreticilerinin, geçen yıl görülen düşük talep ve yakında çıkacak aşıya yönelik beklentiler sebebiyle işten çıkarmaların yaşanabileceğini açıkladığına dikkat çekmişti.

Yee, Reuters'a yaptığı açıklamada "Geçen kış ne olduğuna bir bakın. ABD'de 50 milyondu ve Kovid'le ilgili geçen seneye göre daha az kaygı duyulduğu göz önüne alınırsa muhtemelen bundan da düşük olacak gibi duruyor" demişti.

Anlaşıldığı üzere Eris varyantı hızla yayılsa da uzmanlar önceki varyantlardan daha büyük bir risk teşkil ettiğini düşünmüyor.

Johns Hopkins Üniversitesi Bloomberg Halk Sağlığı Okulu'nda öğretim üyesi olan Andrew Pekosz, The New York Times'a "Artması endişe verse de bu varyant ABD'de son üç ila 4 aydır dolaşımda olandan muazzam derecede farklı bir şeye benzemiyor" dedi.

Yani şu an için varyantla ilgili endişemi yatıştıran şey sanırım bu.

Pandeminin başlangıcından bu yana bir milyondan fazla ABD'li Kovid sebebiyle öldü.

CDC, yıllık önlem amacıyla grip aşısının yanı sıra Kovid aşılarının ve takviye dozlarının da güncel tutulmasını tavsiye ediyor. Yaşlılar ve bağışıklığı baskılanmış kişiler, daha şiddetli semptomlar geliştirme ihtimalini azaltmak için özellikle aşı olmaya teşvik ediliyor.

Independent Türkçe



Bilinç, beynin neresinde? Öne çıkan iki teori de sınavı geçemedi

Araştırmacılar bilincin, beynin zekadan ziyade duyularla ilişkili bölümünde oluştuğunu düşünüyor (Pixabay)
Araştırmacılar bilincin, beynin zekadan ziyade duyularla ilişkili bölümünde oluştuğunu düşünüyor (Pixabay)
TT

Bilinç, beynin neresinde? Öne çıkan iki teori de sınavı geçemedi

Araştırmacılar bilincin, beynin zekadan ziyade duyularla ilişkili bölümünde oluştuğunu düşünüyor (Pixabay)
Araştırmacılar bilincin, beynin zekadan ziyade duyularla ilişkili bölümünde oluştuğunu düşünüyor (Pixabay)

Bilincin beynin hangi bölümünde olduğunu araştıran bilim insanları ilginç sonuçlara ulaştı. 

Kişinin kendisini, etrafını, deneyimlerini, duygularını anlamasını sağlayan bilinç, insan varlığının temel bileşenlerinden biri. 

Bilim insanları uzun zamandır bilincin beynin hangi bölümünde, nasıl meydana geldiğini anlamaya çalışıyor. Pek çok fikir ortaya atılırken halihazırda 30'a yakın teori olduğu tahmin ediliyor. 

Bunlar arasında en çok öne çıkan ikisiyse Küresel Çalışma Alanı Teorisi (GWT) ve Bütünleşik Bilgi Teorisi (IIT). Bunlardan ilki bilincin, beynin ön kısmında olduğunu ve buradaki kilit bölgeler duyusal bilgileri tüm beyne yaydığında bilinçli deneyimin ortaya çıktığını savunuyor. 

IIT ise beyindeki bilginin son derece entegre ve bütünleşik olduğunu ve bu şekilde bilinçli bir deneyimin mümkün olduğunu öne sürüyor.

Önde gelen hakemli dergi Nature'da 1 Mayıs Perşembe günü yayımlanan çalışmada bilim insanları, bu iki teoriyi test ederek hangisinin geçerli olduğunu bulmaya çalıştı. Bulgular, ikisinin de yetersiz olduğuna işaret ediyor. 

Max Planck Enstitüsü'nden Dr. Lucia Melloni ve ekip arkadaşları, ABD, Avrupa ve Çin'deki 12 laboratuvarda 256 kişiye çeşitli görüntüleri izleterek beyinlerindeki elektrik ve manyetik aktiviteyi ve kan akışını ölçtü. 

Katılımcıların bilinçli farkındalığını ölçmek için onlara çeşitli yüzler, nesneler ve semboller gösterildi. Katılımcılar ekranda belirli görüntüler belirdiğinde bir düğmeye bastı. Ekip katılımcıların beynini üç farklı yöntem kullanarak izledi.

Bulgular bilincin, beynin düşünmeyle ilişkili ön kısmından ziyade, görme ve işitmeyle bağlantılı duyusal bölgeleri içeren arka kortekste ortaya çıktığına işaret ediyor. 

Çalışma, beynin arka kısmındaki nöronlarla öndeki bölgeler arasındaki önemli bağlantılar saptasa da bilincin ana merkezinin arka kortekste olduğu fikrini destekliyor.

Araştırmada ayrıca IIT'nin öne sürdüğü gibi bilincin, beynin çeşitli bölümlerinin etkileşimi ve işbirliğiyle oluştuğunu destekleyen güçlü kanıtlar da bulunmadı. 

Makalenin başyazarlarından Christof Koch, "Burada kanıtlar kesinlikle arka korteks lehine. Bilinçli deneyimle ilgili bilgiler ön loblarda ya yoktu ya da arka kortekse kıyasla çok daha zayıftı" diyerek ekliyor: 

Bu durum, ön lobların zeka, yargılama, muhakemede kritik önem taşımasına karşın görme, bilinçli görsel algılama gibi konularda kritik bir rol oynamadığı fikrini destekliyor.

Araştırmacılar yeni çalışmanın komadaki veya bitkisel hayattaki hastalar açısından da önem taşıdığını ifade ediyor.  

Bu durumdaki hastalar birkaç gün boyunca yanıt vermediği zaman genellikle bilinçlerini kaybettikleri varsayılarak yaşam destek ünitesiyle bağları kesiliyor. Ancak geçen yıl yayımlanan bir çalışmada tepkisiz hastaların yaklaşık 4'te birinin bilinci olabileceği tespit edilmişti.

Bu araştırmaya gönderme yapan Koch "Bilincin beyindeki temelini bilmek, sinyal vermeden 'orada olmanın' bu gizli biçimini daha iyi saptamamızı sağlar" diyor. 

Independent Türkçe, Reuters, New York Times, SciTechDaily, Nature