Lübnan: Hristiyan lider Basil Şiileri ikna için pazarlık yapıyor

ÖYH Genel Başkanı Cibran Basil ve Hizbullah yetkilileri arasındaki eski bir toplantıdan (Şarku’l Avsat)
ÖYH Genel Başkanı Cibran Basil ve Hizbullah yetkilileri arasındaki eski bir toplantıdan (Şarku’l Avsat)
TT

Lübnan: Hristiyan lider Basil Şiileri ikna için pazarlık yapıyor

ÖYH Genel Başkanı Cibran Basil ve Hizbullah yetkilileri arasındaki eski bir toplantıdan (Şarku’l Avsat)
ÖYH Genel Başkanı Cibran Basil ve Hizbullah yetkilileri arasındaki eski bir toplantıdan (Şarku’l Avsat)

(Şii) Hizbullah ve (Maruni Hristiyan) Özgür Yurtsever Hareket (ÖYH) arasındaki diyalog çok yavaş adımlarla ilerliyor. Bu diyalog, bir süre önce ÖYH Genel Başkanı Cibran Basil’in, Hizbullah’ın desteklediği Cumhurbaşkanı adayına ÖYH desteği karşılığında genişletilmiş ademi merkeziyetçilik yasaları ve bir güven fonunu Hizbullah’ın desteklemesi önerisinin ardından başlatılmıştı.

Şarku’l Avsat’a konuşan Hizbullah’a yakın kaynaklar Basil’in önerisi hakkında genel eğilimin olumlu olduğunu, ancak ne cumhurbaşkanlığı krizinin çözümünde ne de Basil’in önerisi üzerinde henüz bir ilerleme yaşanmadığını aktardı. Kaynaklar, Şarku’l Avsat’a yaptıkları açıklamada, “İkinci bir Maliye Bakanlığı olacak güven fonu üzerinde anlaşmaya varılması sonrasında ademi merkeziyetçilik yasası üzerinde anlaşmak daha kolay olabilir. Ayrıca bunun onaylanması da bizce anayasa değişikliğini gerektiriyor” dedi.

Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgilere göre Hizbullah ve Emel Hareketi’nin oluşturduğu Şii İkili’nin güven fonuna devam etme konusunda ikna olmamasının nedeni, bunun Şii İkili’nin yıllardır bakanlık payına dahil edilmesi için ısrar ettiği Maliye Bakanlığı’nın rolünü, etkinliğini ve kaynaklarını kaybetmesine ve mali ayrılığın genişlemesine yol açacak olması. Ayrıca projenin ilerleyişi, Maliye Bakanlığı’nın fonun denetçisi olmasına bağlı. Basil ise bunu tamamen reddediyor ve bunun, önerinin özüne darbe indirdiğini ve asıl amacını boşa çıkardığını savunuyor.

Ebi Halil

Meclis’teki Güçlü Lübnan Bloğu Temsilcisi Milletvekili Sezar Ebi Halil, bloğun önerisinin ‘devletin varlıklarını korumak, yönetmek ve yatırım yapmak için bir güven fonu’ olduğunu söyledi. Ebi Halil, “Bunun amacı, bu varlıkları etkinleştirerek verimliliği artırmak ve vatandaşlara verilen hizmeti iyileştirmek ve etkili yönetim ve özel sektörle ortaklık yoluyla karlılıklarını artırmaktır” dedi. Şarku’l Avsat’a konuşan Sezar Ebi Halil, “Bu, kalkınma düzeyinde temel bir yapısal reform olup, ülkedeki altyapının ve yatırım ortamının geliştirilmesidir. Bunu bir takas tavizi olarak göstermek, tarafları ikna ederek hayata geçirmeye çalıştığımız büyük bir reform ve kalkınma çalışmasıyla alay etmektir” ifadelerini kullandı.

Ebi Halil, “Düzenleme yetkisi bakanlıklarda ve düzenleyici kurumlarda kalacak. Bu varlıklar özel hukuka göre yönetilecek. Dolayısıyla anayasaya aykırı bir durum söz konusu değildir” dedi. Fonu kimin teslim alacağını sormak için henüz çok erken olduğunu söyleyen Güçlü Lübnan Bloğu Temsilcisi, “Ancak Yönetim Kurulu, Petrol Gelirlerinin Korunması ve Yatırımına İlişkin Devlet Fonu Kanununda öngörüldüğü şekilde aynı şeffaflıkla atanabilir” dedi.

Geçen Temmuz ayının sonunda Maliye ve Bütçe Komitesi, Lübnan Petrol ve Gaz Devlet Fonu Kanunu teklifini onayladı. Bu durum da fonu, daha çok hükümetler ve yürütme otoritesi tarafından uygulanan geleneksel vesayete tabi olmayan, özel nitelikte bir kamu kurumu haline getiriyor. Aynı zamanda mali ve idari bağımsızlığa ve siyasi otoritenin müdahalesinden bağımsız olarak en geniş yetkilere sahiptir.

Egemen fon

Güven fonu yasasının egemen fon yasasına çok benzemesi gerekiyor. Avukat Prof. Dr. Adil Yemin, egemen fona ilişkin olarak, “Devletin yurt içi ve yurt dışındaki varlıklarının yönetimini ve yatırımını üstlenmeyi, gelirleri korumayı ve gelecek nesillere tasarruf amacıyla belirli alan ve sektörlere tahsis etmeyi amaçlayan, kamu sektöründen bağımsız yasal bir oluşum ve tüzel kişiliktir” dedi. Dr. Adil Yemin, Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada, “Bu oluşumun mali ve idari bağımsızlığa sahip olması ve yönetim ve harcama mekanizmalarının, gelirlerine ve kamu idarelerinin işleriyle ilgili olarak takip ettiği geleneksel çerçevelerin dışındaki gelirlerin sağlanmasına dayalı olması beklenir. Kendi hukukunca belirlenen özel mekanizmalara ve ilkelere sahip olması gerekiyor. Ayrıca bu, Maliye Bakanlığı’nın rolünün bir kısmını etkileyebilir, ancak bakanlığın etkilenmeyen birçok yetkisi vardır” açıklamasında bulundu.

Yemin, bir soruya yanıt olarak ise “Cumhurbaşkanının fonun denetleyicisi olması gerekiyor. Çünkü kendisi, milletin birliğinin sembolüdür. Bu fonun onaylanması anayasa değişikliğini gerektirmiyor. Kanunlarla kurulmuş çok sayıda kamu kurum ve tesisi bulunmaktadır” dedi.

Özelleştirme korkusu

Ekonomik ve finansal araştırmacı Dr. Mahmud Cabai ise “Bir güven fonunun temeli, nasıl yönetileceğinin belirlenmesidir. Eğer bu kamu sektörü tarafından yapılırsa bugün yaşadığımız sıkıntının aynısına düşeriz. Ancak kamu ve özel sektör ortaklığı yaparsak, üretimi teşvik edecek, kayırmacılığı ve yolsuzluğu önleyecek, devlet gelirlerini artıracak, yerel ekonomiyi kalkındıracak bir yönetim ortaya çıkacak. Bu aynı zamanda tüm parasal duruma ve mevduat sahiplerinin fonlarına da olumlu yansır” açıklamasında bulundu. Şarku’l Avsat’a konuşan Cabai, “Korku, bugün tekelci özelleştirmenin olduğu birçok sektörde olduğu gibi özelleştirmenin gerçek olmayacağı yönünde” dedi.

Dr. Mahmud Cabai, geçen yıllarda devlet bakanlıklarını yöneten aynı güçlerin bu fonları da yönetmesi durumunda iyimserliğin, kredi veya egemen fon gibi tekliflerle sınırlı kalacağına dikkati çekti.



Hamas: Gazze’ye ve işgal altındaki topraklara her türlü vesayeti reddediyoruz

Gazze şehrinin doğusundaki El-Tuffah mahallesinde yıkılmış bir bina (EPA)
Gazze şehrinin doğusundaki El-Tuffah mahallesinde yıkılmış bir bina (EPA)
TT

Hamas: Gazze’ye ve işgal altındaki topraklara her türlü vesayeti reddediyoruz

Gazze şehrinin doğusundaki El-Tuffah mahallesinde yıkılmış bir bina (EPA)
Gazze şehrinin doğusundaki El-Tuffah mahallesinde yıkılmış bir bina (EPA)

Hamas, bugün (pazar) yaptığı açıklamada, Gazze Şeridi üzerinde her türlü vesayet ve manda uygulamasını reddettiğini duyurdu. Hareket, yayımladığı bildiride, “Gazze’ye yönelik her türlü vesayet ve mandayı reddediyoruz. İşgal altındaki topraklarımızın herhangi bir karışı üzerinde de vesayeti kabul etmiyoruz; zorla yerinden etme girişimleri ve Gazze’nin yeniden mühendisliğine yönelik çabalarla uyumlu adımlara karşı uyarıyoruz” ifadelerini kullandı.

Açıklamada, “Ulusal birliğin sağlanması ve ulusal uzlaşı inşa edilmesi için seferber olunması, işgalin ve onu destekleyenlerin planlarıyla yüzleşmenin tek yoludur” denildi.

Hamas, arabuluculara ve ABD yönetimine de çağrıda bulunarak, İsrail’e baskı yapılmasını, anlaşmanın maddelerini uygulamaya zorlanmasını ve anlaşmaya yönelik süregelen ve sistematik ihlallerinin kınanmasını talep etti.

gth
Trump'ın planına göre Gazze'den çekilmenin aşamalarını gösteren harita (Beyaz Saray)

Öte yandan dün İsrailli yetkililer, ABD yönetiminin Gazze’de savaşı sona erdirmeyi hedefleyen planın ikinci aşamasını şekillendirmek üzere çalıştığını ve çok uluslu uluslararası bir gücün gelecek aydan itibaren Gazze’de göreve başlamasının planlandığını açıkladı.

Şarku’l Avsat’ın İsrail Kamu Yayın Kurumu’ndan (Kan 11) aktardığı habere göre Amerikalı yetkililer bu bilgileri son günlerde yapılan görüşmelerde İsrailli muhataplarına iletti.

ABD planına göre, barış komitesinin başkanlığını Birleşmiş Milletler’in eski Orta Doğu Özel Temsilcisi Nikolay Mladenov’un üstlenmesi, Gazze’de konuşlandırılması öngörülen uluslararası gücün komutasının ise bir ABD’li general tarafından yürütülmesi öngörülüyor.

Amerikalı yetkililere göre söz konusu gücün; güvenlik istikrarının korunması, geçiş sürecinin güvence altına alınması ve askeri operasyonların durmasının ardından Gazze’de yeni siyasi ve idari düzenlemelere zemin hazırlanması gibi görevler üstlenmesi planlanıyor.


İsrail tarafından tutulan 23 Lübnanlı mahkumun belgeleri

İsrail tarafından rehin tutulan Lübnanlı mahkumların aileleri Beyrut şehir merkezinde oturma eylemi düzenledi (EPA)
İsrail tarafından rehin tutulan Lübnanlı mahkumların aileleri Beyrut şehir merkezinde oturma eylemi düzenledi (EPA)
TT

İsrail tarafından tutulan 23 Lübnanlı mahkumun belgeleri

İsrail tarafından rehin tutulan Lübnanlı mahkumların aileleri Beyrut şehir merkezinde oturma eylemi düzenledi (EPA)
İsrail tarafından rehin tutulan Lübnanlı mahkumların aileleri Beyrut şehir merkezinde oturma eylemi düzenledi (EPA)

Lübnanlı Esirler ve Serbest Bırakılan Tutukluların Temsilciler Komitesi, İsrail tarafından tutulan Lübnanlı esirler dosyasını aktif hale getirilmesi, siyasi ve diplomatik önceliklerin en başına yerleştirmesi çağrısında bulundu. Bu çağrı, aralarında on yıllardır tutuklu bulunan 3 kişi de olmak üzere 23 Lübnanlı esirin yanı sıra son savaş sırasında ve sonrasında tutuklanan yeni esirler ve akıbeti hala bilinmeyen 42 kayıp kişi dikkate alınarak yapıldı.

Bu, ilgili makam tarafından Lübnan Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Joseph Avn'a gönderilen resmi bir muhtıra ile dile getirildi. Bu konuda diplomatik, hukuki ve insani yardım da dahil olmak üzere kapsamlı bir ulusal yaklaşımın benimsenmesi ve yetkili uluslararası kurumlar aracılığıyla uluslararasılaştırılması çağrısında bulunuldu.

On yıllardır tutsaklar

Muhtıraya göre, üç Lübnanlı tutsak savaş öncesinden beri İsrail tarafından tutuluyor; biri 1978'den beri, ikincisi 1981'den beri ve üçüncüsü 2005'ten beri. Buna karşılık, son aşamada belgelenen tutsak sayısı 20 yeni tutsağa yükseldi; bunların 11'i Ekim 2024'teki askeri çatışma sırasında, 9'u ise Kasım 2024'teki büyük savaşın sona ermesinden sonra yakalanan sivillerdi.

Komisyon, yeni tutsakların, askeri operasyonlar bağlamı dışında ve bazı durumlarda doğrudan yaralanmaların ardından, balıkçılar, çobanlar, işçiler ve bir belediye polis memurunun dahil olduğu ayrı olaylarda kaçırıldığını belirtti.

d
Beyrut şehir merkezindeki ESCWA binasının önünde İsrail tarafından gözaltına alınan Lübnanlı tutukluların fotoğrafları sergileniyor (EPA)

Muhtırada ayrıca, aralarında öldürülenlerin de bulunduğu 42 kişinin kayıp olduğu ve İsrail'in Uluslararası Kızılhaç Komitesi ile herhangi bir iş birliği yapmaması nedeniyle cesetlerinin İsrail tarafından tutulup tutulmadığının bugüne kadar bilinmediği ifade edildi.

İhlal iddiaları ve harekete geçme talepleri

Komisyon, İsrail'i Uluslararası Kızılhaç ile iş birliği yapmayı reddetmeye devam etmekle, mahkumları ziyaret etmeyi engellemekle veya durumları hakkında bilgi vermeyi önlemekle suçladı. Son zamanlarda serbest bırakılan Filistinli mahkumların ifadelerine dayanarak, Lübnanlı mahkumların fiziksel ve psikolojik işkenceye, yiyecek ve sudan mahrum bırakılmaya, kasıtlı tıbbi ihmale ve özellikle yaralı olanlar için aşağılayıcı ve onur kırıcı muameleye maruz kaldıklarını vurguladı.

sdgt
İsrail tarafından esir tutulan Lübnanlı mahkumların akrabaları ve aileleri, Beyrut şehir merkezinde oturma eylemi düzenleyerek fotoğraflarını sergilediler (EPA)

Komisyon, Cumhurbaşkanlığı ve hükümete, yemin konuşmasında ve bakanlar açıklamasında belirtilen, tutuklular meselesinin ulusal bir öncelik olarak ele alınması yönündeki hususun, Dışişleri Bakanlığı tarafından Arap ve uluslararası düzeylerde, Birleşmiş Milletler ve Uluslararası Kızılhaç Komitesi ile koordinasyon içinde, ilgili Birleşmiş Milletler mekanizmalarından yararlanılarak ve dosyayı takip edecek bağımsız bir ulusal komite kurularak derhal hayata geçirilmesi çağrısında bulundu.


Hizbullah, uluslararası yaptırımlardan kaçınmak için mali yapısını yeniden düzenliyor

Beyrut'un güney banliyölerinde bulunan Karz-ı Hasen Vakfı'na ait binalardan biri (AP)
Beyrut'un güney banliyölerinde bulunan Karz-ı Hasen Vakfı'na ait binalardan biri (AP)
TT

Hizbullah, uluslararası yaptırımlardan kaçınmak için mali yapısını yeniden düzenliyor

Beyrut'un güney banliyölerinde bulunan Karz-ı Hasen Vakfı'na ait binalardan biri (AP)
Beyrut'un güney banliyölerinde bulunan Karz-ı Hasen Vakfı'na ait binalardan biri (AP)

Hizbullah, uluslararası ve yerel yaptırımlardan ve kapatılması yönündeki baskılardan kaçmak için, Karz-ı Hasen Vakfı adlı mali kolunu parçalara ayırmaya başladı. Bu amaçla, Karz-ı Hasen’in eskiden güvendiği altın teminatına alternatif olarak, taksitler halinde altın satışı yapan bir kurum kurdu; bu girişim "yasal konumlandırma politikası" olarak görülüyor.

Şarku’l Avsat'a konuşan finans kaynakları, bu önlemin ABD Hazine Bakanlığı'nı tatmin etmesinin pek olası olmadığını, Bakanlığın Lübnan'dan kurumu kapatmasını ve para sektöründeki kontrolsüz faaliyetlere son vermesini talep ettiğini belirtti. Kaynaklar, "Temel sorun devam ettiği sürece, şekli değiştirmek Amerikalıları tatmin etmeyecektir" değerlendirmesinde bulundu.

Bu sırada, Lübnan'ın güneyindeki Litani Nehri'nin güneyinde, Lübnan ve İsrail orduları arasında dolaylı bir çatışma yaşandı. İsrail, Lübnan ordusunun sabah saatlerinde arama yaptığı bir bina için tahliye uyarısı verdi. İletişim sayesinde bombardıman "geçici olarak" durduruldu, ancak ordu binayı tekrar aradı ve içinde herhangi bir silah bulamadı.