The Continental, John Wick evreninin gözden kaçan yönünü keşfediyor

Suikastçıların kötü şöhretli oteli soruşturma altında

Colin Woodell, Mel Gibson, Mishel Prada ve Ayomide Adegun'un rol aldığı dizi üç bölümden oluşuyor (Peacock)
Colin Woodell, Mel Gibson, Mishel Prada ve Ayomide Adegun'un rol aldığı dizi üç bölümden oluşuyor (Peacock)
TT

The Continental, John Wick evreninin gözden kaçan yönünü keşfediyor

Colin Woodell, Mel Gibson, Mishel Prada ve Ayomide Adegun'un rol aldığı dizi üç bölümden oluşuyor (Peacock)
Colin Woodell, Mel Gibson, Mishel Prada ve Ayomide Adegun'un rol aldığı dizi üç bölümden oluşuyor (Peacock)

The Continental'ın varlığının da kanıtladığı gibi John Wick evreni, serinin bunca yıldır devam etmesinde ve büyümesinde çok önemli bir faktör. 

İlk olarak 2014 yapımı filmde yeraltı dünyasının sıradan bir tasviri gibi görünen şey, üç devam filmine ve yakın zamanda gösterime giren prequel'e (orijinal yapımın öncesini anlatan film ya da dizi) yayılan, karmaşık bir mitolojiye dönüşerek büyümeye devam etti. 

Ancak, bu çok beğenilen aksiyon serisinde işlenen tüm cinayet ve kargaşanın ortasında, hem eleştirmenlerin hem de izleyicilerin aklına takılan kocaman bir soru var:

Polisler nerede?

Herkesin sevdiği intikam peşindeki tetikçi John Wick'in düşmanlarıyla karşı karşıya geldiği yerler arasında tıklım tıklım dolu gece kulüpleri, kalabalık müzeler ve daha pek çok kamusal alan bulunuyor.

Hatta çoğu zaman çevredekiler yaşanan şiddete neredeyse duyarsızlaşmış gibi görünüyor. Yine de bu katliamlar sırasında veya sonrasında polis kuvvetlerinin nerede olduğunu açıklamıyor.

Acaba güvenlik güçleri Yüksek Şura'nın gazabına uğramamak için olayları görmezden gelmeyi mi tercih ediyor? Bu soru ve daha fazlası nihayet The Continental'da ele alınıyor.

The Continental seriye, John Wick'in yeraltı suç dünyasıyla herhangi bir bağlantısı olmayan tamamen yeni ve "ortalama" bir karakter getiriyor.

Otelin sırrını çözmeye çalışıyor

Bu karakter, New York Polis Departmanı'nda kendini kanıtlamaya çalışan çaylak dedektif KD. Mishel Prada'nın canlandırdığı KD, New York polisi için bile yasak bölge olarak lanse edilen otelin sırrını çözmeye çalışıyor. 

Yozlaşmış patronunun The Continental'da olanlara karışmaması gerektiği konusunda uyardığı KD, yine de pes etmiyor.

Kılık değiştirerek mekanı incelemek üzere otelde kalmaya çalışan çaylak polis, yeraltı dünyasının meşhur altın sikkelerinden biri yerine nakit para verdiğinde kimliği açığa çıkıyor.

KD'nin The Continental'da şimdiye kadar oynadığı rol, Yüksek Şura'nın imparatorluğu dışındakilerin gizli suç dünyasını nasıl algıladığına dair takdire şayan bir bağlam sundu. 

John Wick prequel'i The Continental, Amazon Prime'da izlenebilir.

Independent Türkçe



Gen mutasyonu iltihaplı romatizma hastalığı için yeni bir tedavinin önünü açıyor

Gen mutasyonu iltihaplı romatizma hastalığı için yeni bir tedavinin önünü açıyor
TT

Gen mutasyonu iltihaplı romatizma hastalığı için yeni bir tedavinin önünü açıyor

Gen mutasyonu iltihaplı romatizma hastalığı için yeni bir tedavinin önünü açıyor

Kanada'daki York Üniversitesi Sağlık Fakültesi'nde yapılan devrim niteliğindeki bir keşif, dünya nüfusunun yaklaşık yüzde 1'ini etkileyen ve zayıflatıcı bir otoimmün hastalık olan iltihaplı romatizma (romatoid artrit) tedavisinde yeni bir dönemin habercisi olabilir.

İltihaplı romatizma bağışıklık sisteminin yanlışlıkla kendi dokularına saldırması sonucu eklemlerde oluşan kronik sertlik, şişlik ve ağrı olarak tanımlanır. Hastalık zamanla eklemlerde, kıkırdakta ve kemiklerde geri dönüşü olmayan hasarlara yol açarak günlük yaşamı olumsuz yönde etkileyebilir. Mevcut tedaviler genellikle steroidler gibi geniş spektrumlu İmmünsüpresyonlar (bağışıklık sisteminin aktivasyonunun veya etkinliğinin azalması) veya spesifik sitokinleri (hücrelerin birbirleriyle iletişimini sağlayan protein ve peptidlerin bir grubu) hedef alan biyolojik ilaçları içeriyor. Ancak bu yaklaşımlar genellikle etkinliğini yitirirken enfeksiyonlara yatkınlığın artması ve diğer ciddi yan etkiler gibi riskler taşıyor.

Umut verici sonuçlar

Kanada York Üniversitesi Kinesiyoloji ve Sağlık Bilimleri Fakültesi Araştırma Başkanı Doç. Dr. Ali Abdussettar liderliğinde yürütülen ve geçtiğimiz mart ayında Journal of Autoimmunity dergisin yayımlanan çalışmada araştırmacılar ‘TRAF1’ proteininin bağışıklık düzenlemesindeki rolünü incelemek için gelişmiş bir gen düzenleme tekniği kullandılar. Araştırma ekibi, TRAF1 proteini üzerindeki valin 196 (V196) bölgesindeki tek bir mutasyonun farelerde enflamasyonu önemli ölçüde azaltabileceğini keşfetti. Çünkü bu mutasyon aşırı duyarlı bir bağışıklık sisteminin sürdürülmesi için kritik olan moleküler bir etkileşimi bozuyor. Bu da normalde aşırı iltihaplanmaya neden olan olaylar zincirini etkili bir şekilde durduruyor. İltihaplı romatizma, günlük yaşamın birçok yönünü etkileyebilen yaygın bir sağlık sorunudur ve bu hastalığın tedavisinde mevcut tedavilerin sınırlı etkinliğine bağlı olarak yeni yaklaşımlara ihtiyaç duyuluyor. Bu çalışmada, İltihaplı romatizma ve diğer inflamatuar (iltihaplı) hastalıklar için daha etkili tedavilerin önünü açabilecek bir keşif yapıldı.

TRAF1, bağışıklık sistemindeki ikili rolüyle biliniyor. TRAF1, gen bazı bağlamlarda inflamatuar sinyalleri güçlendirirken, diğerlerinde bağışıklık sisteminin aşırı tepkisini önlemek için bir fren görevi görür. Bu ikili görev, TRAF1'i şimdiye kadar tedavi edici müdahale için zor bir hedef haline getiriyordu.

Çalışma, mutasyonun TRAF1'in başka bir proteinle etkileşimi üzerindeki etkisini belirleyerek, inflamatuar sinyallerin nasıl daha hassas bir şekilde modüle edilebileceğine dair yeni bilgiler sağladı. Bu mutasyon, aşırı iltihaplanmaya neden olan moleküler olaylar dizisini etkili bir şekilde durduruyor. Bu hedefe yönelik yaklaşım sadece iltihaplı romatizma semptomlarını hafifletmekle kalmayıp aynı zamanda hastalığa yol açan bozuk mekanizmaları da ele alarak mevcut tedavi seçeneklerine iyi yanıt vermeyen hastalara umut veriyor.

Bu çalışma, bağışıklık sisteminin düzenlemesi ve bunun iltihaplı hastalıklar üzerindeki etkilerini anlamamızda büyük bir sıçrama olarak görülüyor. Araştırma ekibi, gen düzenleme teknolojisinin gücünden yararlanarak, önemli moleküler etkileşimlerin değiştirilebileceğini göstermiş ve daha hassas tedavi edici stratejilerin geliştirilmesinin önünü açmıştır.

Yeni tedavi yöntemleri

Bu bulgular farelere ve insanlara başarıyla uygulanabilirse, sonuçları çok derin olabilir. Bu yeni keşif temelinde gelecekte üretilecek ilaçlar, iltihaplı romatizma için daha uygun bir tedavi sağlayabilir. Potansiyel olarak geniş spektrumlu immünosupresanlara olan bağımlılığı azaltabilir ve enfeksiyon ve kanser gibi yan etkilerin oluşma riskini en aza indirebilir. Araştırmanın ortaya koyduğu ilkeler diğer inflamatuar hastalıkların tedavisinde de uygulanabilir ve bağışıklık sisteminin önemli bir faktör olduğu hastalıkların tedavisi için yeni yollar açabilir.

Bu keşif, araştırma ekibinin yenilikçi ruhunun da bir kanıtı olurken genetik araştırmaların modern tıptaki önemli rolünü de ortaya koyuyor. Çalışmalar ve klinik deneyler ilerledikçe, iltihaplı romatizma hastaları yakında sadece semptomları hafifletmekle kalmayıp aynı zamanda inflamasyonun temel nedenlerini de hedef alan tedavilere erişebilecekler. Araştırma ekibi, doktorlar ve hastalar, iltihaplı romatizma tedavisini yeniden şekillendirme potansiyeli taşıyan bu öncü çalışmayı laboratuvardan klinik uygulamaya geçerken yakından takip ediyor.

Dünya genelinde iltihaplı romatizma hastası 18 milyon insanın birçoğu her gün ağrı çekiyor ve bazı sakatlıklar yaşıyor. Bu keşif, tedavilerin daha etkili ve daha hafif olduğu bir gelecek için umut veriyor.

Araştırma ilerledikçe, ekibin çalışmaları, yeniliğe büyük ihtiyaç duyulan bir alanda devrim niteliğinde tedaviler keşfetmek için genetik içgörülerin gücünü vurguluyor. Bu keşif, bilimin vaat ettiğinden daha fazlasını, kronik hastalıklardan kurtarılmış yaşamların olabileceğine dair bir vizyon sunuyor.