Çin'de borç krizindeki Evergrande'nin patronunun "polis kontrolünde" olduğu iddia edildi

Çin'in borç krizindeki inşaat ve emlak şirketi Evergrande'nin kurucusu ve Yönetim Kurulu Başkanı Şu Ciayin'in, polis gözetimi altında tutulduğu iddia edildi

Evergrande Yönetim Kurulu Başkanı Şu Ciayin (Reuters)
Evergrande Yönetim Kurulu Başkanı Şu Ciayin (Reuters)
TT

Çin'de borç krizindeki Evergrande'nin patronunun "polis kontrolünde" olduğu iddia edildi

Evergrande Yönetim Kurulu Başkanı Şu Ciayin (Reuters)
Evergrande Yönetim Kurulu Başkanı Şu Ciayin (Reuters)

Bloomberg'in konuyla ilgili haberinde, Şu'nun bu ay başından beri polis tarafından belirlenen özel bir konutta kontrol altında tutulduğu ileri sürüldü.

Milyarder iş insanın neden gözetim altında tutulduğu açıklanmazken tedbirin, borç krizindeki şirketler grubuna yönelik yürütülen mali ve adli soruşturmalarla bağlantılı olduğu tahmin ediliyor.

Çin'in Ceza Usulü Yasası'nda "konutta polis gözetimi", resmi gözaltı veya tutuklama dışı bir tedbir olarak uygulanabiliyor.

Tedbir altına alınan kişi, bulunduğu yeri terk edemezken başkalarıyla görüşebilmesi ve haberleşebilmesi için otoritelerin onayı gerekiyor.

Kural olarak 6 ayı aşmaması gereken polis gözetimi, kişinin suçlanacağı anlamına gelmiyor.

Borç problemlerine ek olarak soruşturmalarla karşı karşıya

Çin'in önde gelen emlak şirketlerinden, inşaat sektöründe dünyanın en büyük yatırımcılarından olan Evergrande grubu, iki yıldır süregelen borç problemlerine ek olarak düzenleyici kurumların ve adli makamların yürüttüğü soruşturmalar nedeniyle zor günler geçiriyor.

Şirketin, vadesi dolan borçlarını yeniden yapılandırmak için hazırladığı plan, düzenleyici kurumların ve adli makamların yürüttüğü soruşturmalar nedeniyle çıkmaza girmiş durumda.

Evergrande, 16 Ağustos'ta borsaya yaptığı bildirimde, ana iştiraki Hengda Gayrimenkul Grubu'nun, bilgi paylaşımı kurallarını ihlal ettiği şüphesiyle otoritelerce soruşturulduğunu duyurmuştu.

Şirket, 24 Eylül'deki Hong Kong Borsası'na bildiriminde ise borçlarını yeniden yapılandırmak üzere hazırladığı plana, Çin Menkul Kıymetler Düzenleme Komisyonu ile Ulusal Kalkınma ve Reform Komisyonu tarafından "idari tedbir" konulduğunu, soruşturma nedeniyle yurt dışında yeni borç tahvili çıkaramayacağını belirtti.

"Gölge bankacılık" şüphesi

Ayrıca grubun varlık yönetimi iştiraki Evergrande Finansal Varlık Yönetimi'nin de "gölge bankacılık" faaliyetlerine yönelik adli soruşturma altında olduğu anlaşılıyor.

Şirketin, bireysel müşterilere sattığı menkul varlıklardan elde ettiği gelirleri, düzenlemelere aykırı olarak konut projelerinin finansmanında kullandığı iddia ediliyor.

İştirakin merkezinin bulunduğu Şıncın şehrinde polis, 18 Eylül'de "şirketin bazı çalışanlarının" soruşturma kapsamında gözaltına alındığını bildirmişti.

Gözaltına alınanların kimliği açıklanmazken, ulusal basın organlarına sızan bilgilerde, aralarında Genel Müdür Du Liang ve Genel Müdür Yardımcısı Yao Bıncai'nin olduğu, yönetici düzeyinde 10'dan fazla kişinin, "yasa dışı fon toplama" şüphesiyle soruşturulduğu ileri sürülmüştü.

Eski yöneticiler de gözaltında

Ekonomi ve finans haberleri servisi Caixin'in, "konu hakkında bilgi sahibi kaynaklara" dayandırdığı haberine göre, Evergrande'nin eski Üst Yöneticisi (CEO) Şia Haycun ve eski Mali İşler Koordinatörü (CFO) Pan Darong da gözaltında tutuluyor.

Şia ve Pan, 2021'de, grubun krediler için üçüncü taraflara teminat gösterdiği banka mevduatlarını iştiraklerine yönlendirdiğinin anlaşılmasıyla ortaya çıkan skandal nedeniyle temmuzda istifa etmişti.

Grubun 16 Eylül'de devlete devredilen sigorta şirketi Evergrande Hayat Teminat'ın eski yöneticisi Cu Cialin de 17 Eylül'de gözaltına alınmıştı.

İnşaat alanında en büyük yatırımcıydı

Şu Ciayin tarafından 1996'da "Hengda Grup" adıyla Çin'in güneyindeki Guangcou şehrinde kurulan şirket, büyük şehirlerdeki büyük ölçekli konut ve kentsel dönüşüm projelerine yaptığı yatırımla kısa sürede dünyanın en büyük inşaat ve emlak şirketlerinden biri haline gelmişti.

2009'da Hong Kong Borsası'ndaki halka arzında 722 milyon dolar yatırım toplayan şirket, 2018'de inşaat sektöründe dünyanın en çok gelir elde eden şirketi olmuştu.

Çin'de 2019 sonunda başlayan Kovid-19 salgınıyla ortaya çıkan "konut yatırımları ile satışlarda durgunluk, hükümetin inşaat ve emlak sektöründeki sağlıksız büyümeyi engellemek için 2020'den itibaren gayrımenkul şirketlerine getirdiği kredi kısıtlamaları" büyük borç-büyük yatırım döngüsüyle ilerleyen sektörde ödeme problemlerini ortaya çıkarmıştı.

2021'de 476 milyar yuan (yaklaşık 65 milyar dolar), 2022'de 105 milyar yuan (yaklaşık 15,7 milyar dolar) zarar açıklayan Evergrande'nin toplam borç yükümlülüğü, 2022 sonu itibarıyla 2,4 trilyon yuana (yaklaşık 330 milyar dolar) ulaşmıştı.

Bu yıl, vadesi gelen borçlarını ödeyemediği için birçok kez temerrüde düşen şirket, 17 Ağustos'ta ABD'de iflas koruması için mahkemeye başvurmuştu.



İran, Husiler ve İsrail: Washington karşısındaki üçlü ittifak

ABD Başkanı Donald Trump (AFP)
ABD Başkanı Donald Trump (AFP)
TT

İran, Husiler ve İsrail: Washington karşısındaki üçlü ittifak

ABD Başkanı Donald Trump (AFP)
ABD Başkanı Donald Trump (AFP)

Hüda Rauf

İran ile ABD arasındaki müzakereler, her iki müzakereci ve arabulucu tarafın iyimser ve olumlu açıklamalarıyla ilerleyen üç turdan sonra durdu. Dördüncü turun ertelenmesi, ABD-İran arasında geçici veya kalıcı bir anlaşmaya varılma şansı konusunda soru işaretlerine yol açtı.

Donald Trump'ın göreve gelmesinden bu yana tüm göstergeler, hem İran hem de Amerikan tarafının bir anlaşma imzalamaya hazır ve niyetli olduğuna işaret etse de, şimdilik görüşmelerin üçüncü turda durmasının -ama bu geçici ve yakında dördüncü turla devam edecek gibi görünüyor- her bir tarafın istediği şeyin teknik ayrıntılarından ibaret olmayan başka nedenleri de vardı. Nitekim Washington'daki bazı taraflar İran'ın nükleer programının tamamen ortadan kaldırılmasından bahsederken, diğerleri ise sıfır zenginleştirmeden bahsediyor ve İran her ikisini de reddediyor.

Trump yönetiminin İran ile müzakerelerdeki temsilcisi Steve Witkoff, Tahran'ın uranyumu yüzde 3.67 oranında zenginleştirme hakkı olduğunu söylese de, ertesi gün İran'ın uranyum zenginleştirmemesi gerektiğini açıkladı. Ardından Dışişleri Bakanı Marco Rubio, İran'ın uranyum zenginleştiren tek nükleer olmayan ülke olmak istediğini söyledi.

Öte yandan İran'ın yüzde 3.67 oranında uranyum zenginleştirme imkânına sahip olması durumunda bu oranın barışçıl amaçlarla uyumlu olmadığı belirtiliyor. Zira birkaç hafta içinde yüzde 20, sonra yüzde 60 ve en sonunda da yüzde 90 zenginleştirme oranına ulaşabilir ki bu da silah üretmek için gereken oran.

Her iki taraftan gelen belirsiz açıklamalara rağmen İran ve Washington'un çok yakında bir anlaşmaya varma noktasında olduğu kesin. Ancak görüşmelerdeki duraklamanın bölgesel bir başka gelişmeyle bağlantılı olduğu anlaşılıyor. İran'da Recai Limanı’nda ağır kayıplara yol açan ve etkileri halen devam eden bir patlama meydana gelirken, Husilerin İsrail hedeflerine yönelik saldırısı gerçekleşti. Husilere ait bir insansız hava aracı İsrail'deki enerji merkezini çevreleyen köprünün yakınına düşerek geniş çaplı bir hasara yol açtı. İsrail güvenlik birimlerinin yaptığı değerlendirmelerde, Husilerin Ben Gurion Havalimanı'na yeni tip bir füze fırlattığı belirtiliyor. Saldırı üzerine İsrail, İran’ı hedef alma ve eleştirme bahanesi bulma fırsatını kaçırmayarak, Tahran’ı Husi saldırısının arkasında olmakla suçladı.

İran'ın yıllardır Husilere askeri, mali ve lojistik destek sağladığı biliniyor. Ancak İsrail, bu olayı İran'ı eleştirmek ve Washington ile yürüttüğü müzakereler kapsamında ona baskı yapmak için kullandı. Öte yandan İran da Husi saldırılarını, Washington'u Kızıldeniz'deki saldırıları durdurmaları için Husileri etkileme gücüne sahip olduğuna ikna etmek amacıyla kullanıyor ve bu, İran'ın bilinen meseleleri birbirine bağlama politikasıyla örtüşüyor.

Daha sonra üçüncü tur görüşmelerin ardından müzakereler durdu, ama dördüncü tur görüşmeler yakın. Trump da Husiler ile Kızıldeniz'de ABD gemilerine yönelik saldırıların durdurulması ve ABD’nin Yemen'deki Husilere yönelik saldırılarının durması konusunda anlaşmaya vardıklarını duyurdu.

Bilhassa saldırılardan zarar gören Mısır ve Suudi Arabistan gibi Kızıldeniz'e kıyısı olan bölge ülkeleri olduğu için, iki taraf arasındaki saldırıların durması, bölgede sükunetin sağlanması ve gerginliğin azalması için olumlu bir gösterge. Suudi Arabistan, Yemen'de gerginliğin azaltılması ve Yemen krizinin barışçıl bir şekilde çözülmesi amacıyla bu anlaşmaya mutlaka destek verecektir. Ancak anlaşma diğer yandan, Trump'ın övünebileceği herhangi bir başarı elde etmek isteyen Washington'a baskı yaparak, İran ve İsrail'in çıkarları doğrultusunda birbirlerini nasıl kullandıklarını da ortaya koydu.

Kaldı ki Washington ile Husiler arasındaki anlaşmaya ilişkin soru işaretleri de gündemde; anlaşma Trump'ın bölge ziyareti bitene kadar geçici mi olacak, yoksa devam mı edecek? Yemenli isyancılar sadece İsrail gemilerine saldırmaya devam ederse ne olacak? Bu durum İsrail'in Gazze'ye yönelik saldırılarının durmasına yol açacak mı? Tüm bunlar önümüzdeki ziyaretten sonra cevapları daha da netleşebilecek sorular.

Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia’dan aktardığı habere göre İran, İsrail ve Husiler, mevcut süreçte çıkarlarını korumak için Amerikan rolünü kullanmayı, ondan faydalanmayı başardılar. Ancak gelişmeler henüz şekillenme aşamasında ve bunların kısa sürede çökecek geçici düzenlemelerle mi yoksa daha uzun süre devam edecek düzenlemelerle mi sonuçlanacağı belirsiz.