Hamas’ın İsrail’e saldırısı sonrasında ne bekleniyor?

Bir İsrail tankı Sderot yakınlarındaki bir yolda ilerliyor (AFP)
Bir İsrail tankı Sderot yakınlarındaki bir yolda ilerliyor (AFP)
TT

Hamas’ın İsrail’e saldırısı sonrasında ne bekleniyor?

Bir İsrail tankı Sderot yakınlarındaki bir yolda ilerliyor (AFP)
Bir İsrail tankı Sderot yakınlarındaki bir yolda ilerliyor (AFP)

Halil Musa

Hamas hareketinin yüzlerce üyesinin Gazze Şeridi ile İsrail arasındaki sınır çitini geçip, yüzlerce İsrailli asker ve sivili rehin alması, İsrail köy ve kasabalarına saldırıp kontrolü ele geçirmesi tarihi bir emsal oluşturdu.

Filistinli unsurlar, Arap-İsrail çatışmasının 75 yıl önce başlamasından bu yana, ilk kez İsrail topraklarına gitti, evlere girdi, içlerindeki bazı eşyalara el koydu, çok sayıda askerin yanı sıra bölge sakinlerinden sivilleri de esir aldı.

İsrail devletinin, Filistin topraklarında kurulmasıyla sonuçlanan 1948 savaşı hariç, Arap-İsrail savaşlarının tamamı, İsrail sınırları dışında, Lübnan, Suriye ve Mısır’da gerçekleşti.

Gözlemciler cumartesi günü yaşananları, Mısır ve Suriye’nin, Golan ve Sina Yarımadası’ndaki İsrail güçlerine saldırarak Tel Aviv’i şaşırttığı 6 Ekim 1973’de yaşanan Yom Kippur Savaşı’na benzetti ve onunla kıyasladı.

Ancak iki olay ‘ani bir saldırı’ unsuru taşısa da, şu anki savaş İsrail topraklarında yaşanıyor ve bir devlet tarafından değil, Hamas hareketi tarafından başlatıldı.

Gözlemciler, Hamas’ın operasyonunun, ‘İsrail ve yenilmez hale gelen ordusu için bir aşağılama, imajına ve caydırıcı gücüne acı verici bir darbe verdiği’ konusunda hemfikir.

Stratejik değişim

Filistin İsrail Araştırmaları Merkezi Direktörü Honaida Ghanem, Hamas’ın saldırısının 1973 Yom Kippur Savaşı ile ABD’de yaşanan 11 Eylül saldırıları arasında bir kombinasyon oluşturduğunu söyledi.

Ghanem konuya ilişkin değerlendirmesinde şu ifadeleri kullandı;

“Bu, feci bir istihbarat başarısızlığını, Tel Aviv için korkutucu bir şoku ve Filistin örgütlerini ‘evcilleştirme’ yeteneğinde bir kaybı temsil ediyor. Yaşananlar 1973 savaşından daha zor. Çünkü Hamas, dünyanın en güçlü ordularından birine sahip olan İsrail’i işgal etti. Bu operasyon, öncekilerden çok farklı ve tüm bölge, Filistin halkı ve onların geleceği için stratejik bir değişim oluşturacak. Yüzlerce Filistinlinin İsrail’i işgal etmesi, Başbakan Binyamin Netanyahu’nun ‘Filistin-İsrail çatışmasını Filistinlilere haklarını vermeden çözmeye, Filistinlilere hakaret etmeye ve onların kutsallarını Yahudileştirmeye devam ederken, İsrail’in Arap ülkeleriyle normal ilişkiler kurmasına dayanan’ vizyonunun sefil bir şekilde başarısız olmasını temsil ediyor.”

Netanyahu’nun vizyonunun çöktüğünü vurgulayan Ghanem, “Filistinlileri ötekileştiren, haklarını inkar eden politika ve stratejiler, ‘savaşları sınırlarının dışına çıkaran’ İsrail askeri doktrini gibi çöktü” diye konuştu.

Ghanem değerlendirmesinin sonunda, “Tarihi bir aşamaya tanık oluyoruz ve İsrail caydırıcı gücünü yeniden tesis etmeye çalışsa bile bu yaşananlar göz ardı edilemez” diye ekledi.

Hamas’ın otoritesi

Birzeit Üniversitesi’nde siyaset bilimi profesörü olan Ahmed Jamil Azm ise, “İsrail’in askeri operasyonu öngörme konusundaki başarısızlığı, Hamas’ın sadece Gazze Şeridi’ndeki otoritesini sürdürmeye kararlı olduğu varsayılan yanlış hesaplamalarından kaynaklandı” şeklinde yorum yaptı.

Azm, Hamas hareketinin askeri kanadı İzzeddin el-Kassam Tugayları’nın, hükümetin Gazze Şeridi’ne yönelik hesaplarının dışında hareket ettiğine, yüksek bir mali bütçeye sahip olduğuna ve Gazze’deki mali sıkıntıdan etkilenmediğine dikkat çekti.

Profesör, “Bu tugayın gücü ve nüfuzu, askeri denklemi değiştirip, başka bir denklem dayatmaya karar vermesinin ardından artacak” dedi.

Azm, Filistin Kurtuluş Örgütü’nün (FKÖ) rolü azalırken, Hamas’ın bölgesel gücünün artmasını ve 10 yıl önce olduğu gibi Filistin’de önemli bir aktör haline gelmesini beklediğini söyledi.

Şu anda yaşananların ‘Filistinlilere haklarını vermeden önce Arap ülkeleriyle normalleşme fikrine bir darbe’ olduğuna dikkat çeken Azm, Hamas hareketinin, söz konusu askeri operasyonu başlatma kararının arkasında İran’ın olma ihtimalini reddetti.

Azm, uluslararası çabalardaki boşluğun yanı sıra bölgenin ve Arap ülkelerinin Filistin davasından vazgeçmesinin bu tepkiye yol açtığını vurguladı.

İstihbarat başarısızlığı

İsrailli istihbarat uzmanı Yossi Melman, şu anda yaşananlarla 1948 ve 1973 savaşları arasında benzerlikler olduğunu söyleyerek, “Ancak, İsrail köy ve kasabalarının Filistinli militanlar tarafından işgali ve kontrolü, 1948 savaşından bu yana ilk kez yaşanıyor” dedi.

Melman, yaşananlara ilişkin görüşlerini şu ifadelerle açıkladı:

“Benzerlikler, 1973 savaşı sırasında Arapların o zamanlar zayıf bir durumda olması ve askeri açıdan en güçlü olan İsrail’e karşı savaş yürütememesi gerçeğinde yatıyor. Bugün ise Tel Aviv, Hamas’ı ‘zayıf, sadece Gazze Şeridi’ndeki egemenliğini güçlendirmekle ilgilenen ve Batı Şeria’daki nüfuzunu yaymaya çalışan’ bir hareket olarak görüyordu.”

İsrail’in bu seferki istihbarat başarısızlığının 1973 savaşında yaşananlardan daha büyük olduğunun altını çizen Melman şöyle devam etti:

“İsrail, 1973’te Mısır ve Suriye’nin askeri hareketleri hakkında bilgi aldı, ancak bunları yalnızca askeri manevra olarak değerlendirdi. Bu sefer ise, İsrail’in Hamas’ın hazırlıkları ve bu operasyonu başlatma niyeti hakkında hiçbir bilgisi yoktu.”

İstihbarat uzmanı, İran’ın ‘savaşa girme kararına’ ne ölçüde dahil olduğunu bilmediğini belirtse de Hamas ve Hizbullah’ın ortak strateji üzerindeki koordinasyonu ışığında, operasyonun Tahran tarafından desteklendiğini öne sürdü.

Melman, “İran, olup bitenlerden memnun ve bu, Suudi Arabistan’a İsrail ile ilişki kurmaması yönünde bir sinyal olabilir” diye ekledi.

İsrail’in aurası

Knesset’in eski üyesi Sami Ebu Şehade, yaşananların liderlik düzeyinde, Filistin meselesinde ve tüm bölgede stratejik boyutları olacağını söyledi.

Ebu Şehade, “İsrail’in herhangi bir tepkisi, savaşta kaybettiklerini telafi etmeye yetmeyecek. Olup biten şey, Hamas’ın zaferiydi ve İsrail’in ordusunu ve üstünlüğünü çevreleyen aurasının büyük bir kısmını kırdı” dedi.

Eski milletvekili, İsrail zihniyetinin ‘savaşın yalnızca 1967 topraklarında yapıldığı ve başkalarının topraklarını yok edip, kontrol edebileceği gerçeğine alıştığına’ dikkat çekti. Ebu Şehade, “Ancak bugün, uzun bir kırgınlık döneminin ardından, Filistinlilere yönelik her gün yapılan hakaretler ve kutsallarına yapılan saygısızlıklar artık dayanılmaz hale geldi” ifadelerini kullandı.

*Independent Arabia'da yer alan bu analizin çeviri Şarku'l Avsat'a aittir. 



Suudi Arabistan ve Mısır, İsrail'in Gazze'yi işgal planını reddetti

Gazze'de yıkılan binaların bugün havadan çekilmiş görüntüsü (AFP)
Gazze'de yıkılan binaların bugün havadan çekilmiş görüntüsü (AFP)
TT

Suudi Arabistan ve Mısır, İsrail'in Gazze'yi işgal planını reddetti

Gazze'de yıkılan binaların bugün havadan çekilmiş görüntüsü (AFP)
Gazze'de yıkılan binaların bugün havadan çekilmiş görüntüsü (AFP)

Suudi Arabistan ve Mısır, İsrail'in Gazze'yi işgal planını reddettiklerini teyit etti. Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Prens Faysal bin Ferhan, Mısırlı mevkidaşı Bedr Abdulati ile yaptığı telefon görüşmesinde, Gazze'de ateşkesin derhal sağlanması gerektiği konusunda mutabık kaldı.

Bakanlar ayrıca, “insani yardım, acil yardım ve tıbbi yardımın engellenmeden acil ve derhal ulaştırılmasını, çatışmayı körükleyen ve aşırılığı güçlendiren sistematik açlık ve öldürme politikasının derhal durdurulması" konusunda mutabık kaldı.

Mısır Dışişleri Bakanlığı'nın bugün yaptığı açıklamaya göre, iki bakan dün akşam “kardeş ülkeler arasındaki düzenli istişare ve koordinasyon çerçevesinde, başta Gazze'deki durum olmak üzere bölgesel meseleleri takip etmek amacıyla” telefon görüşmesi gerçekleştirdi.

Bakanlar görüşmede, ülkeleri arasındaki yakın ikili ilişkileri ele alındı. Bakanlar, ilişkilerin her alanda giderek gelişmesinden memnuniyetlerini dile getirerek, “kardeş halkların kapsamlı ve sürdürülebilir kalkınma hedeflerine ulaşması için” ortak iş birliğini güçlendirmeye devam etme kararlılıklarını vurguladılar. Ayrıca, bölgedeki siyasi ve güvenlik gelişmeleri ile bir dizi acil bölgesel mesele hakkında da görüş alışverişinde bulundular.

Mısır Dışişleri Bakanlığı'na göre bakanlar “İsrail'in acımasız saldırılarının devam ettiği Gazze'deki felaket durumundaki gelişmeleri” görüştüler ve İsrail Bakanlar Kurulu'nun Gazze'yi işgal ve saldırıları genişletme planını kesin bir şekilde reddettiklerini vurguladılar. Bu kararın, Filistin topraklarının yasadışı işgalini pekiştirmek, savunmasız Filistin halkına karşı soykırım savaşını sürdürmek ve halkın kaderini tayin etme ve bağımsız devlet kurma hakkını açık bir şekilde ihlal ederek uluslararası hukuku ve uluslararası insani hukuku çiğnemek amacıyla alındığını" vurguladılar.

Abdulati, Mısır'ın Katar ve ABD ile rehinelerin ve bir dizi Filistinli tutuklunun serbest bırakılmasını, Filistinlilerin kanının akıtılmasının durdurulmasını ve yardımların tam ve koşulsuz olarak ulaştırılmasını sağlayacak bir anlaşmaya varılması için sürdürdüğü çabaları anlattı.

Şarku’l Avsat’ın aldığı bilgiye göre iki bakan, sivillerin korunması ve Filistin halkının kendi kaderini tayin etme ve 4 Haziran 1967 sınırları içinde ve başkenti Doğu Kudüs olan bağımsız devletini kurma hakkının sağlanmasının önemini vurguladı.

Telefon görüşmesinde ayrıca genel bölgesel durum ele alındı. Dışişleri bakanları, Sudan, Suriye ve Lübnan'da mevcut zorluklar ve krizlerle başa çıkma yolları konusunda görüş alışverişinde bulundular, iki ülke arasında yakın koordinasyonun sürdürülmesi konusunda mutabık kaldılar ve bölgesel güvenlik ve istikrarın temellerini desteklemek için bu konularda Arap koordinasyonunun önemini vurguladılar.