Gazzeli şairlerin günlüklerinde terörün son tablosu

“Üzerimizdeki ablukayı kaldıramıyorsa, dünyanın interneti kesilsin/ Dünyadan kurtulmaktan çok dünyanın bizden kurtulmasını istiyorum” Yahya Aşur

Fotoğraf: EPA
Fotoğraf: EPA
TT

Gazzeli şairlerin günlüklerinde terörün son tablosu

Fotoğraf: EPA
Fotoğraf: EPA

Husam Maruf

Gazze: Gazze Şeridi, uzun yıllardır İsrail işgali altındaki küçük ve kalabalık bir bölgedir. Burada her şey imkânsız gibi görünüyor. Gazzelilerin üzerinde bulunan muazzam kısıtlamalar, günlük yaşamlarını kuşatan ek duvarlar gibidir ve onlara yaşamın özünü kaybettirir.

Gazze, sık sık kendi isteği dışında savaşa sürüklenir. Halkı, başlarına yağmur gibi yağan patlayıcı ve füzelerin sesleri eşliğinde, varoluşsal çatışmaların ortasında bulur kendini. 7 Ekim savaşı, başlangıç ve bitiş ayrıntıları ne olursa olsun önceki savaşlardan farklı değil, ancak Gazzelilerin bugüne kadar gördüğü her şeyden daha büyük dehşet ve korku içerir.

Savaş deneyimi, boğucu varoluşsal boyutlarıyla her zaman Filistin şiirinin bir parçası olmuştur. Çünkü şair, çevresinin evladıdır. Son savaş deneyimi daha da şiddetli görünüyor. Çünkü işgalin, Filistinlileri bombalamak, korkutmak ve yerinden etmek şeklindeki tepkisi daha büyük oldu. Filistinli genç şair Bisan en-Netil, sürgün edilmenin, hatta savaşın tümünün ve içinde barındırdığı dehşetin bir resmini çiziyor:

“Evimin duvarlarını nasıl koyayım bavula sığmıyor / Hep birlikte güvenli bir yere gitmek istiyorum / Tüm kitaplarımız, resimlerimiz ve anılarımız hangi bavula sığar?”

Hafıza

Filistinliler, savaşın ve demir kılıçlarının gölgesinde günlük hayatını yaşamaya alışmıştır. Zihinleri, dehşet sahnelerini yeniden yaşatıp durur. Aile, arkadaş ve sevdiklerini kaybetme korkusu yakalarını asla bırakmaz. Şair Nasır Rabah, savaşın başladığı günü sevgilisine hediyeler göndermek için kullanıyor. Askeri kışlaların yankısını ve Filistinli hayatındaki pek çok sonun gölgesinde yaşamı etkileyen çürümeyi somutlaştırıyor.

“Kışla, yaşamımın yüksek çitine yaslanmış durumda. Roketler tarafından dört bir yana dağıtılmadan önceki kadim komşularımın sohbetleri nerede? Yaşlanan düşlerim, delikanlı koltuk değneklerime dayanarak kendilerini önemsemeyen denize doğru yürüyor. Umut deposunda son bir derman hapı kaldı, tespihimin taneleri bir türlü bitmiyor. Ve ben 'Gazze, Gazze, Gazze!' diye sayıklıyorum.”

Nasır Rabah

Rabah'ın şiirselliği, keskin seslerle dolu yorucu görüntüyle aşılır, çünkü onun için yokluk, aşkın girdiği her yolu sonlandıran bir füzeyle bağlantılıdır.

Onun koltuk değnekleriyle uçuruma doğru ilerleyen eski hayalleri vardır. Savaş ve felaketleri, ona bağlı sonlar ve yorgun aşk ilişkileri arasındaki bu bağlantı, Filistin’in toprağa bağlı hafızasının siyah şeridini, adını Gazze diye haykıran trajik tiyatrodan geçirmek gibidir.

Nasır Rabah
Nasır Rabah

Rabah şöyle diyor: “Savaş'ın doğum gününde sana göndermediğim hediyeler Kitabımı kapatırken sanki kangrenden ölüyormuş gibi şiirin bana el sallaması Ağzımla her şeye dair sözlerim arasındaki kapalı köprüler Kışla, yaşamımın yüksek çitine yaslanmış durumda. Roketler tarafından dört bir yana dağıtılmadan önceki kadim komşularımın sohbetleri nerede? Yaşlanan düşlerim, delikanlı koltuk değneklerime dayanarak kendilerini önemsemeyen denize doğru yürüyor. Umut deposunda son bir derman hapı kaldı, tespihimin taneleri bir türlü bitmiyor. Ve ben 'Gazze, Gazze, Gazze!' diye sayıklıyorum.”

Açık ağız

Gazze’de şairler, bu kuşatılmış bölgenin tüm sakinleri gibi kendine özgü kaygı, korku ve acı sonlarla dolu deneyimler yaşar. Savaş zamanlarında gece, ölümün ilk günündeki mezar gibi gelir. Gecenin getirdiği ağırlık dayanılmazdır, geçilemez. İsrail’in güvenli evlere yönelik ağır bombardımanı, evleri sarsan ve sakinlerinin kalplerini yerinden oynatan bombalar ve gökyüzünü dolduran uçak sesleri eşliğinde yavaş yavaş ilerlemeye devam eder. Sanki her an seni yutabilecek açık bir ağız gibi. Savaş zamanında gecenin bu çirkin görüntüsü, Yaradan'a dua etme haline gelir. Sürekli elektrik kesintileri karşısında kendini rahatlatmak ve zifiri siyah rengi değiştirmek için renklerle oynamak.

wer
Hamid Aşur

Filistinli şair Hamid Aşur, her Filistinlinin yaşadığı o deneyimi, içinde Filistin gerçekliğinin kriz işaretlerini taşıyan bir yakarış yoluyla anlatıyor.

“Rabbim/ Bu ağır geceyi göğsümüzün üstünden al/ Al Rabbim ve bu zifiri karanlığından arındır/ Geceyi uçaklardan, füzelerden, bomba seslerinden arındır/ Sabahı bizim için, çocuklarımız için bembeyaz kıl”

Rabbim/ Bu ağır geceyi göğsümüzün üstünden al/ Al Rabbim ve bu zifiri karanlığından arındır/ Geceyi uçaklardan, füzelerden, bomba seslerinden arındır/ Sabahı bizim için, çocuklarımız için bembeyaz kıl

Hamid Aşur

Hava saldırısı

Savaş zamanında şiirsel imge Filistinlilerin hayatının başka bir yanını ortaya çıkarır. Bu zamanlarda insanı ölümle yaşamdan ayıran, çürük bir iptir. Özünde rastlantı olmayan rastlantılar vardır. Filistinlilerin hayatında hiçbir şey rastlantıya bağlı değildir. Bu, kaderin uzun bir yolculuğudur, çoğu ölüme doğru ilerler. Gazze'de ne çok ölüm var.

Hava saldırısı sonucunda ölüm, kaçınılmaz bir mesele olabilir. Öyle ki, Filistinlilerin yaşamları pamuk ipliğine bağlıdır. Hamid Aşur, kısa ve bombalanan hayat nitelemesini sadece yıllar açısından değil, aynı zamanda Gazze halkının hayatında yabancı gibi görünen neşeli vakitler açısından da kullanır. Belki de son dakika haberleri, insanın hayatında daha fazla varlık ve sürekliliğe sahiptir.

Melankoli

Gazzeli insanın hayatındaki görüntünün tonları ne kadar değişirse değişsin, yine de savaşla tekrar tekrar yüzleşmek zorundadır. Buradaki vatandaş, 15 yıl içinde yaklaşık on savaş yaşadı. Bu krizlerin yoğunlaşması, Filistinli gençlerin birçok kavramını değiştirdi ve onları mutlak umutsuzluğa sürükledi. İntihar oranları dikkat çekici bir şekilde çoğaldı ve kötü koşullar nedeniyle göç de arttı.

xscd
Revan Hüseyin

Şiir ise kaçınılmaz kayıpları, gençliğin yaşlılıkla iç içe geçmesini, korkunç sonları anlatan melankolik ve kasvetli görüntülerle ağırlaştı. Ölümden dönen insanı hayalete dönüştüren şey, Gazzeli şair Revan Hüseyin tarafından şöyle ortaya konuluyor:

“Zaman bir kenara çekildi/Mekanlar tıpkı kelimelerin göz pınarlarında yaşlandığı bir çocuk gibi gözlerini kapattı /Tavanlar çöküyor kayalardan düşen şelaleler gibi / Yıkıntılarının altında fotoğraflar duvarda askıda duruyor/ En son gördüğümüz: Son korku tahtası yüzümüze kazınmış / Bu gece yalnız yaşlanıyoruz/ Zamanı örüp giyiyoruz / Küçüklerimizin ağzından sel olup akan korkuyu biz yutuyoruz / Peki, bizim pas tutmuş ağzımızdan çıkan korku dolu çığlıkları kimler yutuyor?

“Üzerimizdeki ablukayı kaldıramıyorsa, dünyanın interneti kesilsin/ Dünyadan kurtulmaktan çok dünyanın bizden kurtulmasını istiyorum”

Yahya Aşur

Alay

Filistinli için acı, günlük bir alışkanlık gibi görünüyor, sanki dördüncü bir öğün gibi. Ancak bombardıman nedeniyle gelen acının şekli, çoğu zaman sonlar taşır, bu ise acının doruk noktasıdır.

Kavramlar ve olaylarla alay etmek de Filistinlilerin alışkanlıklarından biri haline geldi. Öyle ki, bombalama veya çatışma gecesini ‘parti’ olarak adlandırıyor. Belki de bu, Milan Kundera'nın ‘saçmalık partisi’, belki de tüm yaşamın saçmalık partisi.

dfr
Yahya Aşur

Filistinli şair Yahya Aşur, dipnotlar aracılığıyla kaybı yeniden tanımlayan metnine bunu dahil ederek ve bu sefil görüntüyü pek çok insanın farkına varmadan tekrarlanan geleneksel bir sahneye bağlayarak savaşla, kendisiyle veya sıkıcı olayla alay etmenin bir yolunu buluyor:

Her dem bir füzeyle başlayan şenliklerde/ Annem odama koşup ‘Pencereni biraz aç’ derdi/ O hiç fark etmedi ben de hiç söylemedim/ Evin pencereleri içinde hiçbir bombardımanın kıramadığı tek pencere benim pencerem/ Bu kez annem odama gelmedi/ Ben de penceremi biraz açmadım”

Tam tecrit

Başka bir metinde Aşur, Gazze'deki ekonomik, sosyal ve siyasi kuşatmayı hatırlatarak bu noktada her zaman yalnız kaldığını, ancak modernitenin ipinin onu dünyaya bağladığını belirtiyor. Teknoloji, savaşlar arasında dağılmış olan bu sefil yerin izolasyonunu kırmanın bir aracı olarak karşımıza çıkıyor. Öyle ki, şair Gazze ikilemine nihai bir çözüm bulmuş:

“Üzerimizdeki ablukayı kaldıramıyorsa, dünyanın interneti kesilsin/ Dünyadan kurtulmaktan çok dünyanın bizden kurtulmasını istiyorum”

“Bu gece yalnız yaşlanıyoruz/ Zamanı örüp giyiyoruz / Küçüklerimizin ağzından sel olup akan korkuyu biz yutuyoruz”

Revan Hüseyin

Tarafsızlık

Uçak, herhangi bir insanın hayatında rüya gibi parlarken, Filistinli, özellikle Gazzeli için onu gördüğü anda belleği ele geçiren korkunç bir an olur. Uçak, onun hayatında ölüm kaynağıdır, kanatların, uçmanın ve seyahatin fikrinden daha fazlası. Tarafsız bir fikir değil, kanla, evleri yıkmakla, çocukların ağlamasıyla ve kayıpla lekelenmiştir. Burada uçak, felaketin anahtarıdır.

csdf
Muna el-Masdar

Şair Muna el-Masdar, Gazzeli hafızasında uçak hakkındaki bu karanlık sahneden kopma yeteneğine dair sorular soruyor. Filistin yaşamının imajını parçalara ayırıp bir araya getirmek ve yeniden üretmek, Gazze'ye ve onun gerçekliğine yabancılaşmayla temsil edilen başka bir yerde başka bir yaşam üretmek için şiirde analiz ve tefekkür araçları gibi görünüyor. Savaşın gürültüsü, yıkımı ve hatırası olmadan yaşanabilir bir hayat yaratmak için:

Yaşamak ve hayatta kalmak arasındaki tek fark tavandan başka nedir?/ Tavan insanın ruhu mudur yoksa yeni bir gökyüzü mü?/ Sürgünde ufuk var mı?/ Hayatın anahtarları farklı mı? /Yoksa gecenin daha net ve daha gürültülü olmasıyla mı sınırlı?/ Uçağı bir ulaşım aracı olarak şeffaf bir şekilde yeniden tanımlayacak mıyız? /Yoksa gökyüzüne her ziyaretinde ruhumuzda mı olacak?/ Bir süre sonra bizim gibileri de taşıdığını mı anlayacağız?/ Ama onların büyük oranda savaşa dair anıları yok!



Sadr, Irak’ta iki ilde askeri kanadını dondurdu

Fotoğraf: AFP
Fotoğraf: AFP
TT

Sadr, Irak’ta iki ilde askeri kanadını dondurdu

Fotoğraf: AFP
Fotoğraf: AFP

Irak’ta Sadr Hareketi lideri Mukteda es-Sadr, Salı günü yaptığı açıklamada, hareketin askeri kanadı olarak bilinen “Seraya es-Selam”ın Basra ve Vasıt (Kût) vilayetlerinde faaliyetlerinin dondurulmasına karar verdiğini duyurdu. Açıklama, hareket mensuplarının bir kamu görevlisini darp ettiği görüntülerin sosyal medyada yayılmasının ardından geldi.

Irak makamları zaman zaman, belediye mevzuatına aykırı biçimde inşa edilen yapıları yıkım kararıyla kaldırıyor. Yerel halk arasında “tecevüz” olarak bilinen bu kaçak yapılar sorunu, çoğu zaman siyasi ve toplumsal gerilimlere neden oluyor.

Son olarak, sosyal medyada paylaşılan videoda Sadr Hareketi’ne bağlı kişiler olduğu belirtilen bir grup, Basra’nın merkezinde kaçak yapıların yıkımından sorumlu Makal Belediyesi Müdürü Esir el-Ubeydi’yi darbediyor. Görüntülerde, Ubeydi’nin, hareket mensuplarına ait olduğu öne sürülen kaçak bir evi yıktığı için hedef alındığı belirtiliyor. Video ülkede geniş yankı uyandırdı ve tepkiye yol açtı.

Basra’daki kaynaklara göre, yıkılan ev Sadr Hareketi’ne bağlı din adamı Şeyh Kusay el-Esedi’ye ait. El-Esedi’nin dinî eğitim gören, cuma imamı ve Seraya es-Selam’da görevli bir isim olduğu aktarılıyor. Ev, kentin en değerli bölgelerinden birinde izinsiz olarak kullanılıyordu.

Sadr’a yakınlığıyla bilinen ve X platformunda açıklama yapan “Salih Muhammed el-Iraki” isimli hesap, Seraya es-Selam’ın Basra ve Vasıt’ta altı ay süreyle “dondurulması ve tüm merkezlerin kapatılması” talimatını duyurdu. Açıklamada, kararın, “Seraya es-Selam’ın adını kirleten ihlallerin ve hakaretlerin önüne geçmek amacıyla” alındığı belirtildi.

Iraki mesajında, söz konusu davranışların “harekete karşı dış çevreler tarafından kasıtlı olarak yapılmış olabileceğini” öne sürerek “Seraya es-Selam’ın itibarı benim için varlıklarından daha önemlidir” ifadelerini kullandı.

Seraya es-Selam mensupları, 2014’ten bu yana özellikle Samarra kentinde yoğun şekilde konuşlanmış durumda. Kentte, 2006’da El Kaide tarafından bombalanan İmam Ali el-Hadi ve İmam Hasan el-Askeri türbeleri bulunuyor ve saldırının ardından bölgede mezhepsel çatışmalar patlak vermişti.

Örgütün ayrıca Bağdat ve Şii nüfusun çoğunlukta olduğu orta ve güney vilayetlerinde yaygın merkezleri bulunuyor. Hareket mensupları geçmişte de sosyal medyada Sadr’a yönelik sert eleştiriler yapan kişilere saldırmakla gündeme gelmişti.

sdvfg
Irak'ın güneyindeki Basra kentinde bulunan Şatt el-Arab sahil şeridinin önünden araçlar geçiyor (AFP)

Sadr hareketi, son hükümette ve parlamentoda temsil gücünü kaybetmiş olsa da, Seraya es-Selam ve hareket tabanı pek çok bölgede hâlâ ciddi nüfuza sahip.

Basra Valisi Esad el-İydani, saldırı sonrasında Sadr ile iletişime geçtiğini açıklayarak, “Sadr bu ihlali reddetti ve sorumluların cezalandırılacağını söyledi” dedi.

‘Mutsuz bir durumdayım’

Saldırıya uğrayan belediye yetkilisi Esir el-Ubeydi, yaşananları “mutsuz ve trajik bir durum” olarak tanımladı. Basra valisine gönderdiği ses kaydında, “Bu muameleyi hak edecek ne yaptığımı bilmiyorum” ifadelerini kullanarak korunma talep etti.

Ubeydi, görevini güvenlik güçleri ve yıkım ekipleri eşliğinde yürüttüğünü belirterek, evinin iki gündür akrabaları tarafından korunmak zorunda kaldığını anlattı. Yaptığı açıklamada, “Dört gündür uyuyamıyorum. Şikâyet için karakola gittiğimde bile hareket mensupları benden önce oradaydı” dedi.

Basra’da kaçak yapıların sayısına ilişkin net veri bulunmasa da, kentte nüfus artışı ve çarpık kentleşme nedeniyle sorun giderek büyüyor. Yerel yönetim son dönemde çok sayıda kaçak yapıyı yıktı ancak bu operasyonlar çoğu zaman bölgede gerginliklere yol açıyor.


Gazze’de hava koşullarına bağlı olumsuzluklar nedeniyle 4’ü çocuk 17 Filistinli hayatını kaybetti

32 yaşındaki Rafet Alvan (sağda) ve ailesi, Gazze şehrinde soğuk bir sabah, sahilde kurulan geçici mülteci kampında çadırlarının önünde dururken, giysileri plastik bir örtü üzerinde kurumaya bırakılmış durumda. (AP)
32 yaşındaki Rafet Alvan (sağda) ve ailesi, Gazze şehrinde soğuk bir sabah, sahilde kurulan geçici mülteci kampında çadırlarının önünde dururken, giysileri plastik bir örtü üzerinde kurumaya bırakılmış durumda. (AP)
TT

Gazze’de hava koşullarına bağlı olumsuzluklar nedeniyle 4’ü çocuk 17 Filistinli hayatını kaybetti

32 yaşındaki Rafet Alvan (sağda) ve ailesi, Gazze şehrinde soğuk bir sabah, sahilde kurulan geçici mülteci kampında çadırlarının önünde dururken, giysileri plastik bir örtü üzerinde kurumaya bırakılmış durumda. (AP)
32 yaşındaki Rafet Alvan (sağda) ve ailesi, Gazze şehrinde soğuk bir sabah, sahilde kurulan geçici mülteci kampında çadırlarının önünde dururken, giysileri plastik bir örtü üzerinde kurumaya bırakılmış durumda. (AP)

Gazze Şeridi’ndeki Sivil Savunma Müdürlüğü Sözcüsü Mahmud Basal, bölgede etkili olan şiddetli yağışların başlamasından bu yana 17’den fazla binanın tamamen çöktüğünü açıkladı.

Şarku’l Avsat’ın Filistin Safa Haber Ajansı’ndan aktardığına göre Basal, hava koşullarına bağlı olumsuzluklar nedeniyle 4’ü çocuk olmak üzere 17 kişinin aşırı soğuktan hayatını kaybettiğini, diğer can kayıplarının ise bina çökmeleri sonucu meydana geldiğini belirtti.

erf
Gazze şehrinde yağmurlu bir günün ardından su basmış bir çadırda ağlayan yerinden edilmiş Filistinli kadın (Reuters)

Basal, 90’dan fazla konut binasında tehlikeli düzeyde kısmi çökmeler yaşandığını, bunun da binlerce kişinin hayatı için doğrudan tehdit oluşturduğunu söyledi. Basal ayrıca, Gazze Şeridi’ndeki barınma merkezlerinin yaklaşık yüzde 90’ının, sel suları ve yağmur nedeniyle tamamen sular altında kaldığını ifade etti.

Tüm bölgelerde vatandaşlara ait çadırların zarar gördüğünü ve su bastığını kaydeden Basal, bunun binlerce ailenin geçici barınaklarını kaybetmesine yol açtığını; giysi, yatak, döşek ve battaniyelerin zarar görerek halkın insani sıkıntılarını daha da artırdığını vurguladı.

sd
Gazze şehrindeki sahilde kurulan geçici mülteci kampında, annesi çamaşır yıkarken, bir Filistinli çocuk annesinin yanında duruyor. (AP)

Basal, alçak basınç sistemlerinin başlamasından bu yana sivil savunma ekiplerinin vatandaşlardan 5 binden fazla yardım ve imdat çağrısı aldığını aktardı.

sdv
Yoğun yağışlar nedeniyle Gazze'nin merkezindeki ez-Zevayide mahallesinde kısmen suya batmış bir araba (AP)

Uluslararası topluma bir kez daha acil çağrıda bulunan Basal, vatandaşlara yardım ulaştırılması ve acil insani ihtiyaçların karşılanması için derhal harekete geçilmesi gerektiğini söyledi. Çadırların yetersiz kaldığını belirten Basal, ilgili kurum ve uluslararası kuruluşlardan çadır gönderilmemesini talep ederek, derhal ve acil şekilde yeniden imar sürecinin başlatılması, insan onurunu koruyan ve hayatı güvence altına alan kalıcı ve güvenli konutların sağlanması çağrısında bulundu.


Sarı hat, Mısır ile İsrail arasında gerilim yaratıyor

Gazze Şeridi'nin orta kesimindeki el-Bureyc'de İsrail ordusu tarafından çizilen sarı hat sınırı (Arşiv – AFP)
Gazze Şeridi'nin orta kesimindeki el-Bureyc'de İsrail ordusu tarafından çizilen sarı hat sınırı (Arşiv – AFP)
TT

Sarı hat, Mısır ile İsrail arasında gerilim yaratıyor

Gazze Şeridi'nin orta kesimindeki el-Bureyc'de İsrail ordusu tarafından çizilen sarı hat sınırı (Arşiv – AFP)
Gazze Şeridi'nin orta kesimindeki el-Bureyc'de İsrail ordusu tarafından çizilen sarı hat sınırı (Arşiv – AFP)

İsrail medyasında, Binyamin Netanyahu hükümetinin Gazze Şeridi’ndeki uygulamaları nedeniyle Mısır ile İsrail arasındaki gerilimin son dönemde arttığına dair haberler yer alırken, Mısırlı üst düzey bir yetkili Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada, “Mısır makamları İsrail’in Şarm eş-Şeyh Anlaşması’nı ihlal eden uygulamalarını tespit etti, bunlara ilişkin bir dosya hazırladı ve Washington’ı bilgilendirdi” dedi.

Mısır’da görev yapmış bazı eski askeri yetkililere göre ise Kahire, İsrail’in Gazze Şeridi’ndeki adımlarını, üzerinde uzlaşılan Trump planından kaçınma girişimi ve sarı hat olarak bilinen bölgede kalıcı bir İsrail askeri varlığı tesis etme çabası olarak değerlendiriyor. Bu durumun Mısır’ın ulusal güvenliğini tehdit ettiği ifade ediliyor.

Sarı hat, 10 Ekim’de Şarm eş-Şeyh’te ABD Başkanı Donald Trump’ın katılımıyla imzalanan ve Gazze savaşını sona erdirmeyi amaçlayan barış planı kapsamında, Gazze Şeridi’ni iki bölüme ayıran bir ayrım hattı olarak tanımlanıyor. Buna göre hat, Filistinlilerin kontrolündeki batı bölgesindeki toprakların yüzde 47’sini, İsrail’in kontrolü altındaki Gazze’nin yüzde 53’ünden ayırıyor. Gazze’deki Filistinlilerin neredeyse tamamının, bu hattın batısındaki bölgeye göç etmek zorunda kaldığı belirtiliyor.

xsdf
ABD Başkanı Donald Trump ve İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu arasında Gazze barış planını görüşmek üzere bu ayın sonlarında bir zirve yapılması bekleniyor. (AFP)

İsrail Kanal 14 televizyonunun yayımladığı bir raporda, İsrail ordusunun sarı hat olarak bilinen bölgede faaliyet yürüttüğü ve Gazze Şeridi’nin coğrafi yapısını değiştirdiği öne sürüldü. Kanalın aktardığına göre Kahire, bu durumu ‘bölgesel çıkarlarına yönelik doğrudan bir tehdit’ olarak değerlendiriyor. Raporda, söz konusu faaliyetlerin Mısır’ı öfkelendirdiği ve Kahire’nin, Gazze Şeridi’ni ikiye bölmeye, bölgenin demografik ve coğrafi yapısını değiştirmeye çalıştığı gerekçesiyle İsrail’i ABD’ye şikâyet ettiği belirtildi.

Rapora göre Kahire, özellikle İsrail Genelkurmay Başkanı Eyal Zamir’in sarı hata ilişkin açıklamalarının ardından Gazze’de yaşananları büyük bir endişeyle izliyor. Zamir’in bu hattı yeni bir savunma ve saldırı hattı olarak nitelemesine dikkat çekilirken, İsrail ordusunun kontrolü altında bulunan bölgede tünel altyapısını tahrip etme ve evleri yıkma gibi faaliyetlerinin, Kahire’de Gazze’de uzun vadeli bir askeri varlık tesis edilmesine yönelik hazırlık olarak yorumlandığı ifade edildi. Bu durumun, Mısır’ı Washington nezdinde acil diplomatik girişimlerde bulunmaya sevk ettiği kaydedildi.

Mısır Askerî İstihbaratı eski Başkan Yardımcısı ve İstihbarat Dairesi eski Başkanı Korgeneral Ahmed Kâmil ise Mısır’ın İsrail’in üzerinde uzlaşılan barış planından kaçınma girişimlerine karşı büyük bir öfke duyduğunu belirtti. Kâmil, İsrail’in sarı hattaki hamlelerinin Gazze’de ve Mısır sınırına yakın bölgelerde kalıcı bir askeri varlık oluşturma niyetine işaret ettiğini, bunun da Mısır’ın ulusal güvenliği açısından ciddi bir tehdit oluşturduğunu vurguladı.

uı
Kaynaklar, Mısır'ın Sisi ve Netanyahu arasında bir zirve düzenlenmesi için şartlar belirlediğini bildiriyor. (İsrail medyası)

Kâmil, Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada, Mısır’ın tutumunun ulusal güvenliği ilgilendiren bir dizi temel konuda açık, net ve değişmez olduğunu söyledi. Kâmil, bu tutumun, barışın Mısır dış politikasının temel ve stratejik hedefi olması, Kahire’nin İsrail tarafıyla imzalanan anlaşmalara bağlılığı ve İsrail’in iki taraf arasında imzalanan anlaşmalara saygı göstermesi gerekliliğine dayandığını ifade etti.

Kâmil, Mısır’ın İsrail ile gerilimin düşürülmesine yönelik şartlarının, Gazze anlaşmasının ABD Başkanı Donald Trump’ın girişimi doğrultusunda tüm aşamalarıyla uygulanmasını kapsadığını belirtti. Buna göre, herhangi bir engelleme ya da geçersiz gerekçeler olmaksızın ikinci aşamaya derhal geçilmesi, kalıcı ateşkesin tesis edilmesi ve barış sürecine geçilmesi gerektiğini vurguladı. Ayrıca İsrail’in anlaşmayı eksiksiz uygulaması, mutabık kalınan miktarlarda insani yardımların girişine izin vermesi ve Refah Sınır Kapısı’nın iki yönde açılması şartlarını sıraladı.

Kâmil’e göre diğer şartlar arasında, Mısır’ın Gazze Şeridi sakinlerinin zorla ya da gönüllü göçe zorlanmasını kesin olarak reddetmesi, İsrail’in Batı Şeria’da yerleşim kurulmasına ve bölgenin İsrail’e ilhakına yönelik adımlarına karşı çıkılması, İsrail ordusunun Philadelphia Koridoru da dahil olmak üzere Gazze Şeridi’nin tamamından çekilmesi ve 7 Ekim 2023 sınırlarına dönülmesi yer alıyor. Kâmil, mevcut İsrail varlığının, anlaşmanın aşamalarının uygulanmasına bağlı geçici bir durum olduğunu, sarı hat da dahil olmak üzere tüm hatların fiili ve hukuki geçerliliği olmayan, varsayımsal çizgiler olduğunu ifade etti.

Dördüncü şartın ise Netanyahu ve hükümetinin, Arap Barış Girişimi kapsamında yer alan açık Arap taleplerine ne ölçüde yanıt verdiğiyle ilgili olduğunu belirten Kâmil, bunun; işgal altındaki Arap topraklarından çekilme, iki devletli çözüme onay verilmesi ve Filistinlilerin Gazze ya da Batı Şeria’dan zorla yerinden edilmesinin reddedilmesi gibi başlıkları içerdiğini söyledi. Ayrıca İsrail’in iyi komşuluk ve saldırmazlık yönünde iyi niyet göstermesi, nükleer silah tehdidinden arındırılmış bir bölge oluşturulmasına ilişkin uluslararası taleplerle uyumlu adımlar atması ve bu alandaki uluslararası anlaşmalara katılması gerektiğini vurguladı.

d
Hamas mensupları, Uluslararası Kızılhaç Komitesi (ICRC) çalışanlarını, ateşkes anlaşması kapsamında İsrail güçlerinin geri çekildiği ‘sarı hat’ içindeki bir bölgeye götürüyor. (Arşiv – Reuters)

Mısır’ın, ABD ve İsrail’in Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah Sisi ile İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu arasında bir görüşme düzenleme girişimlerine, İsrail’in barış ve bölgesel istikrara dair açık ve uygulanabilir bir girişimde bulunmadan yanıt vermeyeceği değerlendiriliyor.

İsrail medyasının aktardığına göre ABD, Sisi, Netanyahu ve Trump’ın katılımıyla Washington’da üçlü bir zirve düzenlemeyi denedi. Ancak bu girişim, Mısır’ın şartları nedeniyle İsrail açısından ‘kabul edilemez’ bulundu. Aynı raporlarda, Kahire’nin, Trump’ın bu ay sonunda Florida’da Netanyahu ile yapacağı görüşmede İsrail’e yönelik baskı yaparak Gazze’deki adımlarını sınırlaması yönünde rol oynayacağını beklediği kaydedildi.

Mısırlı strateji uzmanı Tümgeneral Semir Ferec, Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada, Trump-Netanyahu zirvesinin sonuçlarına büyük önem atfedildiğini ve Trump’ın, adını taşıyan Gazze Barış Planı’nın uygulanması konusunda Netanyahu üzerinde kesinlikle baskı kuracağını söyledi.

Ferec, Mısır’ın pozisyonunun, Trump-Netanyahu zirvesinin sonuçlarına bağlı olarak değerlendirileceğini, ancak aynı zamanda İsrail’in sarı hat ya da Gazze’nin herhangi bir bölgesinde kalıcı askeri varlık tesis etmesini asla kabul etmeyeceğinin açık ve net olduğunu vurguladı. Ferec’e göre Mısır, Netanyahu hükümetinin tüm hareketlerinin, İsrail ordusunun Gazze’nin tamamından çekilmesini öngören barış planını engellemeye yönelik girişimler olduğunun farkında.