Ünlü Stephen King uyarlaması 36 yıl sonra yeniden çekiliyor

Tecrübeli yapımcıdan heyecanlandıran açıklama

Filmde Schwarzenegger'ın yanı sıra María Conchita Alonso, Richard Dawson, Yaphet Kotto ve Jesse Ventura rol almıştı (TriStar)
Filmde Schwarzenegger'ın yanı sıra María Conchita Alonso, Richard Dawson, Yaphet Kotto ve Jesse Ventura rol almıştı (TriStar)
TT

Ünlü Stephen King uyarlaması 36 yıl sonra yeniden çekiliyor

Filmde Schwarzenegger'ın yanı sıra María Conchita Alonso, Richard Dawson, Yaphet Kotto ve Jesse Ventura rol almıştı (TriStar)
Filmde Schwarzenegger'ın yanı sıra María Conchita Alonso, Richard Dawson, Yaphet Kotto ve Jesse Ventura rol almıştı (TriStar)

Arnold Schwarzenegger'ın başrolünü oynadığı 1987 yapımı Koşan Adam (The Running Man), Stephen King'in aynı adlı romanından uyarlanmıştı.

King, 1982 tarihli kitabını Richard Bachman takma adıyla yayımlamıştı. Kitap, suçluların hükümet affı kazanmak için hayatları pahasına mücadele etmek zorunda kaldıkları bir yarışma programını konu alıyordu. 

Paul Michael Glaser'in yönettiği film, çok ses getirmese de hem eleştirmenlerin hem de sinemaseverlerin beğenisini kazanmıştı. 

Paramount, 2021'de filmin yeniden çevrileceğini açıklamıştı. Scott Pilgrim'in yönetmeni Edgar Wright'ın dümende alacağı ve Michael Bacall'ın senaryoyu kaleme alacağı duyurulmuştu. 

Yeniden çevrimin yapımcılığını Simon Kinberg, Audrey Chon ve Nira Park'ın üstleneceği de açıklanmıştı.

Yönetmeni övüp iyi haberi verdi

SlashFilm, son 20 yılın en büyük Hollywood yapımcılarından biri olan Simon Kinberg'le bilimkurgu dizisi Invasion'ın yeni sezonuyle ilgili bir röportaj yaptı. SlashFilm'den Ryan Scott, Kinberg'e Koşan Adam'la ilgili son gelişmeleri de sordu.

Kinberg, Edgar Wright'la işbirliği konusundaki heyecanını paylaştı ve "Üzerinde aktif olarak çalışıyoruz" dedi.

"En sevdiğim yönetmenlerden"

50 yaşındaki yapımcı, "Belli ki bir sinefil" dediği Wright'tan övgüyle bahsetti ve "Tüm zamanların en sevdiğim yönetmenlerinden. Ve en sevdiğim insanlardan biri, harika bir adam" ifadelerini kullandı. 

Üzerinde aktif olarak çalışıyoruz. Michael Bacall'la senaryo üzerinde çalışıyor. Ve umudumuz, şansımız yaver gider ve diğer her şey de yolunda ilerlerse, Edgar'ın belki de gelecek yıl yönetebileceği bir filmin ortaya çıkması.

King uyarlamalarına büyük ilgi

Koşan Adam'ın yeniden çevrimi, Stephen King uyarlamaları için son derece verimli bir döneme denk geliyor. 

2017 yapımı O (It) ve 2019 yapımı O: Bölüm 2 (It: Chapter Two) gösterime girdiklerinde yılın en yüksek gişe hasılatı elde eden filmleri arasında yer almıştı. 

Bu başarı, King'in eski eserlerine yönelik ilginin devam ettiğini de gösteriyor. 

The Boogeyman, Doktor Uyku (Doctor Sleep), Oyun (Gerald's Game) ve Hayvan Mezarlığı (Pet Sematary) gibi diğer King uyarlamaları da son 5 yılda eleştirel beğeni toplayarak gişede de başarılı olmuştu.

Independent Türkçe



Gerçek bir trajediden uyarlandı: Sinematik bir başyapıt

Danimarkalı aktris Danica Curcic, Savaşın Gölgeleri'nde Kopenhag sakini küçük Rigmor'un annesini canlandırıyor (Netflix)
Danimarkalı aktris Danica Curcic, Savaşın Gölgeleri'nde Kopenhag sakini küçük Rigmor'un annesini canlandırıyor (Netflix)
TT

Gerçek bir trajediden uyarlandı: Sinematik bir başyapıt

Danimarkalı aktris Danica Curcic, Savaşın Gölgeleri'nde Kopenhag sakini küçük Rigmor'un annesini canlandırıyor (Netflix)
Danimarkalı aktris Danica Curcic, Savaşın Gölgeleri'nde Kopenhag sakini küçük Rigmor'un annesini canlandırıyor (Netflix)

Netflix'te izleyiciyle buluşan 2021 yapımı savaş filmi, "sinematik bir başyapıt" diye nitelendiriliyor.

Ole Bornedal imzalı Savaşın Gölgeleri (Skyggen i mit øje) sinemalarda gösterime girmesinden 4 yıl sonra platformda izlenebiliyor.

1 saat 47 dakikalık bu epik yapım, II. Dünya Savaşı sırasında Danimarka'da hatalı bir askerî operasyonun yol açtığı yıkımı konu alıyor.

"En etkileyici deneyimlerden biri"

Yayın devi, 16 yaş altına uygun olmadığı belirtilen filmin konusunu şöyle özetliyor:

Birçok Kopenhag sakininin kaderi, II. Dünya Savaşı'nda bir bombalama görevinin yanlışlıkla çocuklarla dolu bir okulu hedef almasıyla kesişir.

Eleştirmenler tarafından "sinematik bir başyapıt" diye övülen film, 86'sı çocuk olmak üzere 120'den fazla kişinin yaşamını yitirdiği gerçek olaylardan uyarlandı. 

Savaşın Gölgeleri'nin bu trajediyi perdeye aktarma biçimi, Betram Bisgaard, Ester Birch, Ella Josephine Lund Nilsson ve Malena Lucia Lodahl gibi oyuncuların etkileyici performanslarıyla daha da etkileyici hale geliyor.

Sinema yazarlarından tam not alan Savaşın Gölgeleri, eleştiri derleme sitesi Rotten Tomatoes'da yüzde 100'lük beğeni puanı elde etti.

Bir eleştirmen, "Tüyler ürpertici ve sarsıcı... Ole Bornedal'ın ustalıkla çektiği film, bittikten sonra bile aklınızda kalıyor" diye yazarken bir diğeri şu yorumu yaptı:

Bu film, insan hayatının kaybıyla gelen acıyla yüzleşmeye zorluyor.

Bir izleyici yorumunda ise şöyle yazıyor:

Şimdiye kadar izlediğim en etkileyici deneyimlerden biri.

Bir diğeri ekliyor:

Kesinlikle muhteşem, yürek parçalayıcı, yoğun ve sarsıcı. Hepsi bir arada.

Övgüler bununla da bitmiyor. Rotten Tomatoes'a yorum bırakan bir kullanıcı, "İzlemek zor ama etkileyici bir deneyim" diyerek şöyle devam ediyor:

Konfor alanınızdan çıkmaya hazırsanız sizi derinden sarsacak. Savaş bundan daha acımasız olamazdı.

Independent Türkçe, Express, Mirror


Yeni Netflix belgeseli üç günde fırtına estirdi: Mideme taş gibi oturdu

Mükemmel Komşu, bu yıl Sundance Film Festivali'nde dünya prömiyerini yapmış ve En İyi Yönetmen ödülünü kazanmıştı (Netflix)
Mükemmel Komşu, bu yıl Sundance Film Festivali'nde dünya prömiyerini yapmış ve En İyi Yönetmen ödülünü kazanmıştı (Netflix)
TT

Yeni Netflix belgeseli üç günde fırtına estirdi: Mideme taş gibi oturdu

Mükemmel Komşu, bu yıl Sundance Film Festivali'nde dünya prömiyerini yapmış ve En İyi Yönetmen ödülünü kazanmıştı (Netflix)
Mükemmel Komşu, bu yıl Sundance Film Festivali'nde dünya prömiyerini yapmış ve En İyi Yönetmen ödülünü kazanmıştı (Netflix)

Netflix'in yeni belgeseli Mükemmel Komşu (The Perfect Neighbor), yayına girdiği ilk üç günde 16,7 milyon kez izlenerek büyük ses getirdi.

Polis kamerası görüntülerini kullanarak Ajike Owens'ın, 2023'te komşusu Susan Lorincz tarafından öldürülmesini anlatan belgesel, 13-19 Ekim haftasında platformun en çok izlenen ikinci yapımı oldu. Listenin zirvesindeyse 30,1 milyon izlenmeyle 10 Numaralı Kamara (The Woman in Cabin 10) yer aldı.

Yönetmenliğini Geeta Gandbhir'in üstlendiği Mükemmel Komşu, kısa sürede dünya genelinde gündem oldu. Netflix izleyicileri, sosyal medyadaki yorumlarında "yürek burkan" belgeseli izlerken bir yandan da "öfkeden deliye döndüklerini" söylüyor.  

Film, Florida'da yaşanan gerçek bir olaya odaklanıyor: Siyah bir kadın olan Ajike Owens, çocuklar nedeniyle süregelen mahalle tartışması sırasında, beyaz komşusu Susan Lorincz tarafından kapının ardından vurularak öldürülmüştü.

Netflix, 16 yaşın altına uygun olmadığını belirttiği belgeselin konusunu şu şekilde özetliyor:

Korkuları, önyargıları ve 'nefsi müdafaa' yasasını konu alan bu belgeselde polis kameraları, uzun süren bir komşu anlaşmazlığının ölümcül bir hâl almasını gözler önüne seriyor.

64 ülkede en çok izlenen 10 yapım arasına giren belgesel, Birleşik Krallık'ta ise platformun zirvesinde bulunuyor.

"En çarpıcı belgesellerden biri"

IMDb’de belgesel hakkında yorum yapan izleyiciler, yapımı "yürek parçalayıcı", "sarsıcı" ve "sinir bozucu" diye nitelendirdi. 

Bir kullanıcı, Mükemmel Komşu için "Son yıllarda Amerika'daki en çarpıcı ve en öfke uyandırıcı belgesellerden biri" ifadesini kullandı.

Aynı kullanıcı, yorumuna şöyle devam etti:

Bu belgesel gerçekten öfkelendirici çünkü Florida'nın tartışmalı 'meşru müdafaa' yasasının toplumda nasıl insanlık dışı sonuçlar doğurduğunu ve ABD'deki sistematik ırkçılıkla şiddeti nasıl beslediğini net biçimde gösteriyor.

Bir başka izleyici, yorumunda "Mideme taş gibi oturdu. Sahici ve sarsıcı bir işti" diye yazdı.

Bir diğer kullanıcı ise polis kamerası görüntülerinin etkisini öne çıkararak şunları söyledi:

Mükemmel Komşu, haksız bir cinayetin ardındaki olayları hem sinir bozucu hem de kalp kırıcı bir şekilde gözler önüne seriyor.

Independent Türkçe, Variety, Digital Spy


4,4 milyon yıllık ayak bileği, insan evriminin gizemlerine ışık tuttu

Ardipithecus ramidus, son 30 yıldır bilim insanlarının kafasını karıştırıyordu (Royal Tyrrell Müzesi)
Ardipithecus ramidus, son 30 yıldır bilim insanlarının kafasını karıştırıyordu (Royal Tyrrell Müzesi)
TT

4,4 milyon yıllık ayak bileği, insan evriminin gizemlerine ışık tuttu

Ardipithecus ramidus, son 30 yıldır bilim insanlarının kafasını karıştırıyordu (Royal Tyrrell Müzesi)
Ardipithecus ramidus, son 30 yıldır bilim insanlarının kafasını karıştırıyordu (Royal Tyrrell Müzesi)

4,4 milyon yıllık ayak bileği kemiği, maymunlar ve insanlar arasındaki "geçiş" türünü açığa çıkardı. Bulgular insanların, maymun benzeri atalardan evrimleştiğine dair kanıt sunuyor.

Washington Üniversitesi St. Louis kampüsünden Thomas Prang liderliğindeki araştırma ekibi, Ardipithecus ramidus'a ait ayak bileği kemiğini inceledi.

1994'te keşfedilen örnek, bugüne kadar bulunan en eski ve eksiksiz iskeletlerden biri. Kısaca Ardi diye bilinen bu türün, yaklaşık 4,4 milyon yıl önce yaşadığı ve ünlü insan atası Lucy'den bir milyon yıl daha eski olduğu belirtiliyor. 

Bu nedenle Ardi, insan evriminin daha erken dönemlerini anlamak açısından büyük önem taşıyor.

Daha önce yapılan çalışmalarda Ardi'nin, Afrika maymunlarına benzer şekilde hareket etmediği sonucuna varılmıştı. Bu erken dönem insan atasının, maymunlara benzemediği çıkarımı paleontoloji dünyasını şaşkınlığa uğratmıştı. 

Bulguları hakemli dergi Communications Biology'de 15 Ekim Çarşamba günü yayımlanan çalışmada fosilleri yeniden inceleyen Prang ve ekibiyse bu düşünceye meydan okudu. 

Araştırmacılar Ardi'nin ayak bileğini, milyonlarca yıl boyunca yaşamış primatların bilekleriyle karşılaştırdı. Bu kemikler, bir hayvanın nasıl hareket ettiği ve kaç ayak üzerinde yürüdüğü gibi soruları yanıtlayabiliyor.

Sonuçlar, Ardi'nin ayak bileğinin açısal eğiminin, bugünkü Afrika maymunlarınınkine epey benzediğini gösteriyor. Araştırmacılara göre bu bu erken insan atası, hem dik tırmanabiliyordu hem de el ve ayaklarını yere tam bastığı dört ayaklı bir yürüyüş biçimine sahipti.

Bunun yanı sıra bilekte "gelişmiş bir itme mekanizması" da saptandı. Bilim insanları bu özelliğin, insanların iki ayak üstünde yürümesinde temel bir rol oynadığını belirtiyor.

Çalışmaya göre Ardi hem maymunlara hem de insanlara benzer özellikler sergiliyordu. 

Prang, "Bu keşifteki sürprizlerden biri, Ardi'nin dik yürümesine rağmen kavrama yetisine sahip ayaklar gibi, maymun benzeri birçok özelliği korumasıydı" diyerek ekliyor:

Şempanzeler ve goriller gibi maymunların da tırmanma içeren yaşam tarzı nedeniyle, ağaç dallarına tutunmalarını sağlayan büyük ayak parmakları var. Ancak aynı zamanda bizim soyumuzla uyumlu özelliklere de sahipti. Bu da Ardipithecus'u gerçek bir geçiş türü yapıyor.

Bulgular insanların maymunlardan değil, maymun benzeri atalardan evrimleştiğine dair kanıt sunuyor. 

Prang, Ardi üzerine yapılan daha önceki çalışmaların bu bağlantıyı aydınlatmadığına dikkat çekerek ekliyor:

Ardi'nin şempanzelere veya gorillere benzemeyen daha genel bir ataya dair kanıt sunduğunu düşünüyorlardı.

Independent Türkçe, IFLScience, Phys.org, Communications Biology