Cumhurbaşkanı Erdoğan: Türkiye Cumhuriyeti'nin mesut, muvaffak ve muzaffer olmasının önüne hiçbir emperyalist güç geçemeyecektir

"Önümüzdeki dönemde en büyük hedefimiz, demokrasimizi darbe anayasası utancından kurtarıp Cumhuriyetimizin 100'üncü yaşına yakışır sivil, özgürlükçü ve kuşatıcı bir anayasaya kavuşturmaktır"

Recep Tayyip Erdoğan (AA)
Recep Tayyip Erdoğan (AA)
TT

Cumhurbaşkanı Erdoğan: Türkiye Cumhuriyeti'nin mesut, muvaffak ve muzaffer olmasının önüne hiçbir emperyalist güç geçemeyecektir

Recep Tayyip Erdoğan (AA)
Recep Tayyip Erdoğan (AA)

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Vahdettin Köşkü'nde Cumhuriyet'in ilanının 100. yılı dolayısıyla yapacağı konuşma için kürsüye saat 19.23'te geldi. Erdoğan, Türkiye'de ve yurt dışında yaşayan Türklerin 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı'nı tebrik etti.

Dünyanın dört bir yanında Cumhuriyet Bayramı sevincini paylaşanlara teşekkür eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Millet olarak bugün gerçekten çok farklı bir gurur ve heyecanı yaşadık, yaşıyoruz. 29 Ekim 1923 yılında ilan ettiğimiz Cumhuriyet'imiz bugün ilk asrını tamamlayıp, adına 'Türkiye Yüzyılı' dediğimiz ikinci asrına yelken açıyor. Şanla, şerefle, sevinçle kutladığımız Cumhuriyet'imizin 100'üncü kuruluş yıl dönümünün ülkemiz ve milletimiz için hayırlı olmasını diliyorum. Bu vesileyle bin yıldır mübarek vatan topraklarının müdafaası için toprağa düşen aziz şehitlerimize Allah'tan rahmet niyaz ediyorum. Cumhuriyet'imizin banisi, Kurtuluş Savaşı'mızın muzaffer komutanı Gazi Mustafa Kemal Atatürk başta olmak üzere tüm gazilerimizi, Meclisimizin ve ordumuzun tüm kahraman mensuplarını şükranla yad ediyorum. Vatanımızın bekası için sınırlarımız içinde ve dışında fedakarca görev yapan güvenlik güçlerimize Mevla'dan muvaffakiyetler diliyorum." ifadelerini kullandı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2000'li yılların başında yaklaşık 13 milyon binaya sahip olduğunu, son 21 yılda bunu ikiye katlayarak 26 milyona yakın binaya ulaştığını söyledi.

Deprem bölgesinde inşa edilen yeni konutlar ve kentsel dönüşüm projeleriyle önümüzdeki dönemde 1,5 milyonu İstanbul'da olmak üzere 6 milyon yeni konutu ülkeye kazandırmayı hedeflediklerini belirten Erdoğan, tarımda 2. Dünya Savaşı sonrası ülkede ekilebilir alan miktarının 14 bin hektar, ekilen alan miktarının 9 bin 500 hektar olduğunu ifade etti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, günümüzde ekilebilir alan miktarının 19 bin 500 hektara, ekilen alanın ise 16 bin 500 hektara yükseldiğini, Cumhuriyet'in ilk yıllarında 3 milyon tonu ancak bulan buğday üretiminin, ekilen alan artışının çok üzerinde bir sıçramayla 8,5 milyon tona çıktığını dile getirdi.

Bundan 70 yıl önce ülkedeki traktör ve biçerdöver sayısı 34 bin iken, 2002'de bu rakamın 981 bine, 2022'de ise 1 milyon 547 bine ulaştığını kaydeden Erdoğan, enerjide 1923'te sadece 32,8 megavat olan ülkenin toplam kurulu gücünün 2002'de 31 bin 846 megavata, bugün yüzde 55'i yenilenebilir enerji kaynaklarından olmak üzere toplam 106 bin megavata yükseldiğini belirtti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, ekonomide 1923'te gayrisafi yurt içi hasıla 964 milyon lirayken, 2002'de 362 trilyon liraya, 2022 yılında ise 15 katrilyon lira seviyesine geldiğini, dolar bazında, 1923'te 577 milyon dolar olan toplam milli gelirin bugün 1 trilyon dolar seviyesini aştığını kaydetti.

"Uçak gemilerimizi ikiye çıkaracağız"

Kişi başı milli gelir 1923'te 45 dolar iken, 2002'de 3 bin 608 dolara, 2022'de ise 10 bin 659 dolara çıktığını söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

Ticarette 1923 yılındaki ihracatımız özel ticaret sistemine göre 50,8 milyon dolarken 2002'de 36 milyar dolara, geçen yıl 235,2 milyar dolara yükseldi. Bu rakamları birçok farklı başlıkta uzun uzadıya saymak mümkündür. Sadece yakın dönemde şöyle bir hafızamızı yokladığımızda, İstanbul Havalimanı'ndan Avrasya Tüneli'ne, asrın projesi Marmaray'dan dünyada ilk beşe giren Yusufeli Barajı'na, Türkiye'nin otomobili TOGG'dan dünyanın ilk SİHA gemisi -az önce izlediniz- TCG Anadolu'ya... İspanyollarla tekrar bir anlaşma yapacak ve bunun bir üst versiyonunu ülkemize kazandırmak suretiyle uçak gemilerimizi inşallah ikiye çıkaracağız. İnsansız hava araçlarından Karadeniz'deki doğal gaz keşfimize, dış politikadan turizm, kültür, sanayi, teknoloji, güvenliğe kadar her alanda Türkiye'yi Cumhuriyet tarihinin en büyük eser ve yatırımlarıyla buluşturduğumuzu görebiliriz.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, her biri milletin gurur abidesi olan bu muhteşem eserlerin çoğunu Cumhuriyet'in yıl dönümlerinde hizmete açmaya itina gösterdiklerini, altyapı ve üstyapı yatırımlarının yanı sıra hak ve hürriyetler alanında da ülkeyi dünyanın devler ligine çıkardıklarını anlattı.

"En büyük hedefimiz, demokrasimizi darbe anayasası utancından kurtarmak"

Halkın takdiriyle 16 Nisan 2017'de yeni yönetim sistemine geçerek, cumhurla Cumhuriyet'i, Cumhuriyet'le demokrasiyi kucaklaştırdıklarını vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle konuştu:

Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi, ülkemizin demokrasiyi tüm kurumlarıyla tesis etme ve milli iradeyi tam anlamıyla hakim kılma mücadelesinde bir dönüm noktası olmuştur. Aziz milletim, Gazi Mustafa Kemal'in hayallerini gerçekleştirmiş bir kadro olarak, Türkiye Yüzyılı vizyonuyla Cumhuriyetimizin ikinci asrına girmiş bulunuyoruz. Cumhuriyetimizi daha nice yıllara, çok daha güçlü, çok daha müreffeh, çok daha itibarlı bir şekilde taşıma azmindeyiz. Önümüzdeki dönemde en büyük hedefimiz, demokrasimizi darbe anayasası utancından kurtarıp Cumhuriyetimizin 100'üncü yaşına yakışır sivil, özgürlükçü ve kuşatıcı bir anayasaya kavuşturmaktır. İnşallah diğer hedeflerimiz gibi buna da muvaffak olacağız. Çünkü 'Zafer benimdir diyenlerindir.' Bugüne kadar hep bu anlayışla çalıştık, gayret ettik, mücadele verdik.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, asrın ihaneti 15 Temmuz'dan asrın felaketi 6 Şubat depremlerine kadar karşılaştıkları tüm imtihanları alınlarının akıyla verdiklerini, tarihi eşsiz zaferlerle dolu büyük bir milletin evlatları olarak Türkiye Yüzyılı vizyonunu hayata geçirmekte de kararlı olduklarını söyledi.

"Türkiye Cumhuriyeti'nin muzaffer olmasının önüne hiçbir emperyalist güç geçemeyecektir"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Cumhuriyet'in 100'üncü yaşının kutlandığı bu tarihi günde bir kez daha tüm dünyaya Vahdettin Köşkü'nden seslenmek istediğini belirterek, şunları kaydetti:

Türkiye Cumhuriyeti'nin mesut, muvaffak ve muzaffer olmasının önüne hiçbir emperyalist güç geçemeyecektir. Yeter ki biz bir olmaya, diri olmaya, kardeş olmaya, hep birlikte Türkiye olmaya devam edelim. Yeter ki biz tek millet, tek bayrak, tek vatan, tek devlet diyerek ifade ettiğimiz duruşumuzdan taviz vermeyelim, gerisi Allah'ın izniyle gelecektir, Rabbim yar ve yardımcımız olsun diyorum. Bu ülkenin Cumhurbaşkanı olarak, 40 yılı aşkın siyasi hayatımızın her safhasında olduğu gibi inşallah bundan sonra da Türkiye'ye ve Türk milletine aşkla hizmet etmeyi sürdüreceğiz.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu duygularla Cumhuriyet'in banisi Gazi Mustafa Kemal Atatürk başta olmak üzere istiklal ve istikbal mücadelesinin tüm kahramanlarını bir kez daha saygıyla yad ettiğini, bin yıldır bu toprakların vatan olması için hiçbir fedakarlıktan kaçınmayan tüm kahramanlara Allah'tan rahmet dilediğini ifade etti.

Farklı etkinliklerle bu önemli yıl dönümünün hak ettiği şekilde kutlanmasını sağlayan tüm kişi ve kurumlara teşekkür eden Erdoğan, Cumhuriyet'in 100'üncü yılını bir kez daha kutladı.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, hitabının ardından, Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığınca Cumhuriyet'in 100'üncü yılına özel etkinlikler kapsamında İstanbul Boğazı'nda düzenlenen dron, havai fişek ve ışık gösterilerini başlatmak üzere butona bastı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, gösterileri eşi Emine Erdoğan ile birlikte izledi.



Mısır-Türkiye yakınlaşması sıcak bölgesel dosyalara nasıl yansıyor?

Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah Sisi, Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Ankara'da düzenlediği ortak basın toplantısında (Mısır Cumhurbaşkanlığı)
Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah Sisi, Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Ankara'da düzenlediği ortak basın toplantısında (Mısır Cumhurbaşkanlığı)
TT

Mısır-Türkiye yakınlaşması sıcak bölgesel dosyalara nasıl yansıyor?

Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah Sisi, Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Ankara'da düzenlediği ortak basın toplantısında (Mısır Cumhurbaşkanlığı)
Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah Sisi, Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Ankara'da düzenlediği ortak basın toplantısında (Mısır Cumhurbaşkanlığı)

Mısır ve Türkiye, bölgesel ilişkilerin haritasının yeniden çizilmesine katkıda bulunabilecek bir değişimle, yıllar süren gerginliğin ardından kayda değer bir yakınlaşmaya tanıklık ediyor. Dünyanın gözü ise bu gelişen ortaklığa ve bunun Libya, Suriye ve Gazze gibi bölgedeki sıcak meselelerin yanı sıra Afrika Boynuzu ve Doğu Akdeniz'deki gerilimler üzerindeki potansiyel etkisine çevriliyor.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Şubat ayında Mısır'a yaptığı benzer bir ziyaretin ardından Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah Sisi'nin geçtiğimiz çarşamba günü Ankara'ya yaptığı ilk resmi ziyaret, Kahire ile Ankara arasındaki yakınlaşmayı pekiştirdi ve on yıllık gerginliğin ardından ilişkileri ‘yeni bir döneme’ soktu.

Şarku’l Avsat'a konuşan uzmanlar, bu ziyaretin ardından iki ülkenin ikili iş birliğinden bölgesel iş birliğine geçtiğini ve bunun Mısır Cumhurbaşkanı'nın ziyareti sırasında 4 Eylül'de Ankara'da iki ülke tarafından düzenlenen Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği Konseyi’nin ilk ortak bildirisinin şartlarına da yansıdığını belirtti. Uzmanlar, iki ülkenin ya da bölgenin tanıklık ettiği kritik dosyaların önümüzdeki dönemde yaklaşımlar, anlayışlar ve geniş ve alışılmadık ortak destek için bir yol bulabileceğine işaret ettiler ki bunların başında Kahire ve Ankara'nın bu konudaki etkisi ve dengesi göz önüne alındığında Libya dosyası geliyor.

Libya'nın doğu ve batıda iki hükümet arasında bölünmüş olması ve her iki hükümetin de Mısır ya da Türkiye tarafında güçlü bağlara sahip olması, Mısır-Türkiye yakınlaşmasının bir sonucu olarak çatışan iki hükümet arasındaki uçurumun kapatılması şansını artırıyor.

Bir Türk askeri üssüne ev sahipliği yapan ve Mısırlı barış gücü askerlerini kabul etmeye başlayan Somali, Etiyopya'nın yılbaşından bu yana ayrılıkçı bir bölgede (Somaliland) liman kurma girişimini giderek daha fazla reddediyor. Ankara iki taraf arasında arabuluculuk yapmak için devreye girerken, Türkiye'nin Mısır ile iyi ilişkileri olan Suriye ile temasları da artıyor.

Diğer yandan iki ülke arasında İsrail'in Gazze Şeridi'nde yaklaşık bir yıldır devam eden savaşına karşı ortak tutum ile Nisan 2023'ten bu yana Sudan'da ordu ile Hızlı Destek Kuvvetleri (HDK) arasındaki çatışmayı durdurma arzusu var.

Yaklaşımlar

4 Eylül'de Stratejik İşbirliği Konseyi'nin yeniden kurulmasına ilişkin ortak bildiri yayınlandı. Mısır ve Türkiye'nin ‘çevrelerinde barış, refah ve istikrarı teşvik etmeyi amaçladıkları’ belirtildi ve 36 maddeden 9'u ile Gazze Şeridi'nde iki ülke arasındaki koordinasyon ve iş birliği düzeyinin güçlendirilmesi vurgulandı.

grnhtyum
Mısır ve Türkiye Cumhurbaşkanları başkanlığında düzenlenen Mısır-Türkiye Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği Konseyi'nin ilk toplantısından (Mısır Cumhurbaşkanlığı)

Mısır ve Türkiye, Suriye'nin egemenliğinin önemini vurgulayarak, çatışmaya kalıcı ve kapsamlı bir çözüm bulunması ve terörle mücadele konusundaki ortak kararlılıklarını teyit ettiler. Libya'da ise ‘Birleşmiş Milletler (BM) tarafından kolaylaştırılacak bir siyasi süreci desteklemeyi dört gözle beklediklerini’ ifade ettiler.

İki ülke, Afrika Boynuzu'nda ‘barış, güvenlik ve istikrarın sağlanmasının önemi ve her ülkenin egemenliğine ve toprak bütünlüğüne karşılıklı saygı’ konusunda mutabık kaldı. Ayrıca ‘Sudan'daki çatışmanın sona erdirilmesine yönelik diplomatik çabalara destek’ vurgusu yapıldı.

Yansımalar

Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esed'in Danışmanı Dr. Abdulkadir Azuz'a göre Mısır-Türkiye yakınlaşması ilişkileri ‘normalleşmeden stratejik iş birliğine taşıma’ arzusunu yansıtıyor. Azuz’a göre bu durum iki ülkenin bölgedeki ağırlığı nedeniyle çeşitli bölgesel konulara olumlu yansıyacak.

Sisi’nin basın toplantısında Ankara ile Şam arasındaki yakınlaşmayı memnuniyetle karşılamasının, Türkiye ve Suriye arasındaki meselelerin çözümünde Kahire ile Ankara arasında iş birliği olduğunu gösterdiğini belirten Dr. Azuz, “Mısır bu meselelerin birçoğunun uluslararası hukuk ilkelerine uygun olarak çözümünde önemli bir rol oynayabilir” dedi.

El-Ahram Siyasi ve Stratejik Araştırmalar Merkezi'nde Türkiye meseleleri araştırmacısı olan Dr. Kerem Said de Mısır-Türkiye yakınlaşmasının Türkiye-Suriye yakınlaşmasını olumlu etkileyeceği görüşüne katılıyor. Said, Kahire ile Ankara'nın bölgenin iki ağır ülkesi olduğunu, bölgede geniş bir denge ve etkiye sahip olduklarını ve yakınlaşmalarının bölge için çözüm işaretleri taşıdığını belirtti.

Mısır-Türkiye yakınlaşmasından etkilenecek dosyaların başında Libya dosyasının geldiğini ve bunun seçimlerin hızlandırılması, askeri birlik ve istikrarın teşvik edilmesi temelinde ortak bir yaklaşıma yol açmasını umduklarını belirten Said, “Yakınlaşma ışığında Afrika Boynuzu'nda, özellikle de Somali'de iki ülkenin çıkarları ve bölgenin istikrarı açısından ortak düzenlemeler olacaktır” değerlendirmesinde bulundu.

Nairobi'deki Doğu Afrika Çalışmaları Merkezi Direktörü Abdullah İbrahim, her iki ülkenin de Somali ve Doğu Afrika bölgesinde kendi çıkarları olduğunu ifade etti. İbrahim, ‘iki ülkenin çabalarını birleştirmeleri halinde Somali'nin toparlanma kabiliyetinin, güvenlik ve istikrarının artacağına, bölgenin savaş korkusundan kurtulacağına ve özellikle Doğu Akdeniz, Libya ve Filistin'deki durum gibi bölgesel krizlerin ele alınmasında niteliksel bir sıçrama yaşanacağına’ inanıyor.

Yakınlaşmanın Filistin davasının gidişatına yansıyacağına inanan Filistinli siyasi analist Eymen er-Rakab, “Mısır ve Türkiye arasındaki yakınlaşma Filistin davasına alışılmadık bir şekilde fayda sağlayacaktır. Bu, Arap ve uluslararası arenalarda destekleyici rollerin daha da güçlendirilmesini ve Filistin hakkının tüm arenalarda, özellikle de uluslararası alanda desteklenmesi için daha fazla ortak baskı uygulanmasını ve bundan taviz verilmesinin reddedilmesini gerektirecektir” ifadelerini kullandı.

Dr. Kerem Said, yakınlaşmanın Filistin devletinin kurulmasını destekleyen ortak bir vizyon ışığında ve Türkiye'nin Gazze'deki krizin insani yardım ve müzakere düzeyinde yönetilmesinde Kahire'ye verdiği kayda değer destekle ya da İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun Mısır'a yönelik son suçlamalarını reddetmesiyle Filistin davasının gidişatına olumlu yansıyacağına inanıyor.

Türk siyasi analist Taha Avde, “Yakınlaşma dosyaları arasında en büyük zorluk kuşkusuz Gazze dosyası olacak” dedi. Avde’ye göre Mısır ve Türkiye'nin ortak mutabakatı bu dosyadaki uluslararası çabalarını güçlendirecek. Zira Mısır ile Türkiye'nin ilişkileri ikili iş birliğinden bölgesel ortaklığa doğru ilerliyor.

Avde, “Türkiye-Etiyopya ilişkilerinin yanı sıra Doğu Akdeniz'deki Mısır-Yunanistan-Kıbrıs ilişkileri temelinde Mısır-Türkiye yakınlaşması, Kahire ile Addis Ababa arasındaki Rönesans (Nahda) Barajı krizinde ya da bir yandan Ankara, diğer yandan Atina ve Lefkoşa arasında olsun, her iki ülke için de çözümler ve hamleler getirebilir” dedi.

Libya dosyasına gelince, Libyalı siyasi analist Eyub el-Evceli, Mısır ve Türkiye'nin orada önemli oyuncular olduğunu, yeniden inşa projelerine sahip olduklarını ve yakınlaşmalarının, Merkez Bankası Başkanı’nın seçimiyle ilgili mevcut kriz de dahil olmak üzere birçok sorunun çözümünde yeni ufuklar açacağını belirtti. El-Evceli, Libya'da iki ülkeye yakın aktörlerin görüşlerini uzlaştırma, seçimlerin yapılmasını engelleyen konulara çözüm bulma ve herhangi bir çatışmayı önleme olasılığı olduğunu, ancak genel olarak Libya krizini çözmenin çok daha büyük bir mesele olduğunu ve bir gecede çözülemeyeceğini düşünüyor.

Sudanlı siyasi analist Muhammed Turşin'e göre Türkiye, Etiyopya ve Somali arasındaki arabuluculukta önemli bir rol oynayacak ve bu da Mısır'ın ve ulusal güvenliğinin yararına olacak. Ancak Turşin, ‘Türkiye'nin Rönesans Barajı üzerindeki etkisinin sınırlı olacağına’ inanıyor. Turşin, Sudan'ın barışı tesis etmesine ve kalkınma projelerini uygulamasına destek olmak için Mısır-Türkiye koordinasyonunu bekliyor.