Gazze Şeridi'ni nasıl bir son bekliyor?

Bu sorunu çözmek için uluslararası bir konferans düzenlenebilir ya da Arap-İsrail müzakereleri başlatılabilir

İsrail resmi makamları Gazze Şeridi'ndeki krizin tamamen çözülmesi için üç aşamalı bir askeri harekattan bahsediyor (AFP)
İsrail resmi makamları Gazze Şeridi'ndeki krizin tamamen çözülmesi için üç aşamalı bir askeri harekattan bahsediyor (AFP)
TT

Gazze Şeridi'ni nasıl bir son bekliyor?

İsrail resmi makamları Gazze Şeridi'ndeki krizin tamamen çözülmesi için üç aşamalı bir askeri harekattan bahsediyor (AFP)
İsrail resmi makamları Gazze Şeridi'ndeki krizin tamamen çözülmesi için üç aşamalı bir askeri harekattan bahsediyor (AFP)

Tarık Fehmi 

İsrail ile Hamas hareketi arasındaki mevcut çatışmalarda durum neye yol açarsa açsın, İsrail kapsamlı ya da kısmi bir operasyona yönelsin veya yönelmesin, yaşanacaklar Gazze Şeridi'nin kaderiyle bağlantılı.

Bu durumun bölgede yol açacağı gelişmeler, önümüzdeki dönemde bölgenin geleceğini etkileyecek olan mevcut olaylarla ve pratik senaryolardan ziyade geleceğe yönelik teorik senaryolarla ilgili.

Siyasi ve askeri eylemler üzerine şimdiden tahminler yürütülüyor. Söz konusu iki konu, yaşananları sona erdirmeye yönelik uluslararası ve Arap çabaları ışığında çakışıyor.

Filistin Yönetimi, Filistin topraklarını ve komşu ülkeleri birlikte etkileyen gelişmelere yakın olduğundan yeni bir siyasi yolun başlatılması Gazze'deki mevcut meselelerin el alınma yöntemini muhakkak değiştirecektir.

Karmaşık yol haritası

İsrail resmi makamları Gazze Şeridi'ndeki krizin tamamen çözülmesi için üç aşamalı bir askeri harekattan bahsediyor.

Bu durum, belirli seçenekler ve ilan edilmiş hususlar etrafında döndüğü için operasyonların tahmin edilen gidişatından ne beklendiği ile ilgili.

İlk eğilim, Hamas hareketinin ve askeri yapısının kökünü kazımaktır. Bu eğilim, büyük bir gayret, yoğun bir çaba ve askeri çatışma yöntemlerinin geliştirilmesini gerektiriyor.

Askeri çatışmalar birkaç ay sürebilir. Bu ise askeri kurum içinde devam eden çöküş hali çerçevesinde İsrail'in ekonomik olarak dayanabileceği bir şeydir.

'Ertesi günün' sonuçlarından korkmak, İsrail'e pahalıya mal olabilir ve toplum içinde daha fazla gerginliğe yol açabilir.

İsrail'in içeriden ve dışarıdan askeri harekata girişmemesi yönünde art arda gelen siyasi uyarılar olsa da İsrail böyle bir şeye girişebilir.

Hamas'ın Gazze Şeridi'nden sürülmesi ya da varlığına son verilmesi yönündeki bu eğilim, geleneksel olmayan kabiliyetler ve takip gerektirebilir.

Bu da İsrail'in belirli bir zamanda Hamas'ın ve İslami Cihad Hareketi başta olmak üzere diğer Filistinli grupların varlığına son veremeyeceği anlamına geliyor.

İkinci eğilim, belirli bir teoriye göre hareket etmektir. Bu eğilim, rehinelerin serbest bırakılması olasılığı için gerçek bir fırsat veren askeri eylem çerçevesinde gerçekleşebilir.

Bu aynı zamanda istihbarat ve güvenlik çalışmalarının rolü olarak bilinen şey aracılığıyla mümkün olur.

Söz konusu eğilim ayrıca, ABD'nin büyük koordinasyonu ve istihbarat unsurları aracılığıyla gerçekleşmektedir ki, bu da sahada gerçek hedeflere ulaşmak için askeri ve sivil iki konunun birlikte ilerleyeceğini teyit eder.

Böylece İsrail, kendisine çatışmayı uzun süre devam ettirme imkanı elde edecektir.

Üçüncü eğilim, şu an bölgede yaşanan durum, İsrail'in mevcut süreçten uygun sonuçlar elde etme ve ABD yönetimiyle iletişim kapısını kapatma kararlılığıdır.

Çünkü bu şekilde barış için yalvarılması, İsrail'in adımlarını ilerletmesini sağlayabilecektir.

Özellikle de siyasi ve stratejik anlaşmalara kapı açabilecek herhangi bir güvenlik düzenlemesi iki tarafla sınırlı kalmayacağından bu, Mısır'ın ulusal güvenliğine zarar verebilir.

Dördüncü eğilim, İsrail'in Gazze Şeridi'ne yönelik hazırlıklarını dar hesaplara göre düzenliyor olmasıdır.

Belki de bu husus başka cephelerin açılmasına, yani başta Hizbullah olmak üzere büyük karşıt cephelerden gelebilecek tehlikelere karşı bir uyarı niteliğindedir.

Daha önceki çatışmalar tarihinde benzeri görülmemiş bir gerilim durumu ortamında bu durumun gerçekleşmesi beklenir.

İsrail bu noktada Filistin meselesinin çözümü için uluslararası bir konferans toplanmasına, çatışmayı belli bir seviyede tutmaya çalışan uluslararası siyasi gücün gölgesinde yeni hesaplar için bir giriş noktası oluşturmak adına yanıt vermeyecektir.

Ortaya atılan senaryolar

İsrail şu anda en yüksek siyasi ve partizan kazanımları elde etmek için çatışmayı sürdürmeyi düşünüyor. Hükümetin ve üst düzey yetkililerin üzerinde çalıştığı şey de budur.

Şu anki durum, çeşitli seçenekler ışığında mesele bir süre daha devam etse bile, İsrail'in Gazze Şeridi'ndeki durumla kararlı olma becerisiyle başa çıkarak bu merhaleyi atlatmaya çalıştığını doğruluyor.

Kuzeyde başlayan çatışma, merkeze ve güneye doğru ilerleyerek, bölgeyi kantonlara bölme stratejisini dayatıyor.

Bu ise meselenin, sahadaki güvenlik ve istihbarat vizyonuyla bağlantılı olduğunu teyit ediyor.

Dolayısıyla askeri eylem, ateşkesin ardından müzakereleri zorlayacak ve Hamas hareketinin geleceği hakkında konuşmanın başlayacağını gösteriyor.

Hamas, sonuçları ne olursa olsun Gazze Şeridi'ni savunmak için oldubitti stratejisi çerçevesinde gerçek ve olası ihtimallerle bağlantı kuracaktır.

Bu da Gazze Şeridi'ndeki durumun kuşatmaya ve kesintiye rağmen devam etmesi, yani meselenin uzun süreli bir aşamaya geçmeyeceği anlamına gelmektedir.

Çatışmanın uzaması, İsrail'in içeride uğraştığı baskılarla kaybedeceği uzun bir savaş olacağı beklentisini ortaya çıkarıyor.

Mevcut durumun birkaç ay devam etmesi, yeni çatışmaların yaşanması, durumu sakinleştirmeye yönelik tüm çabaların başarısız olması ve esirlerin Gazze Şeridi'nden çıkarılmaması halinde İsrail kamuoyundaki memnuniyetsizliğin artması bekleniyor.

Mevcut durumda meselenin; otoriteyle mi, Filistin Yönetimi'yle mi yoksa Gazze'nin uluslararası veya Avrupa çerçevesinde ya da Birleşmiş Milletler (BM) dışından bir eylemle doğrudan bir yetki altına sokulmasıyla mı bağlantılı olacağı soru işareti oluşturuyor.

Bu durum, Gazze Şeridi'ni dar çemberde tutma meselesinin ötesine geçebilir. Zira Mısır da dahil olmak üzere komşu ülkeler, Gazze Şeridi'nin geleceği hakkında daha fazla siyasi ve stratejik tartışma yaratabilecek herhangi bir uzlaşmacı çözümü kabul etmeyecektir.

Çünkü Hamas'ın her halükârda yok olmayacağı ya da stratejik yapısını dağıtmayacağı beklentisiyle hareket edilmektedir. Dahası Hamas'a alternatif başka bir örgüt inşa etmek de akıllara gelebilir.

Ancak bu pek olası bir senaryo değildir. Aynı zamanda İsrail'in de Gazze'deki operasyonları sona erdirmek ve mücadelesini farklı politikalar üzerine inşa etmek için 'ertesi günü' bekleyen çok fazla alternatifi bulunmuyor.

Alternatif seçenekler

İsrail'in Gazze'de çok fazla seçeneği olmadığı ve özellikle de şu anda kendi lehine işleyen benzeri görülmemiş bir uluslararası destekle hareket ettiği için olacaklara karşı hazırlıklı olduğu doğrulanabilir.

Bu da siyasi ve askeri düzeylerde olup biten hataları giderebilecek alternatif seçenekler üzerinde çalışmayı gerektirir.

Bu durum, İsrail'in oldubitti stratejisini kabul etmekle başlayıp, durumu sakinleştirmek, Gazze Şeridi'ne ulaşmak ve Gazze Şeridi'ni uluslararası gözetim ya da koruma altına alma stratejisiyle sona eren gerçek seçeneklerle yüzleşmeye başlayabileceğini gösterir.

Böylece İsrail, Gazze Şeridi'nin mevcut statüsüyle devam etmesi sorununu gündeme getirmeye devam edecektir.

Şimdi İsrail, Gazze Şeridi'nin kuzey bölgesini tamamen kesmek istiyor. Çünkü ateşkes anlaşmasına göre Gazze'nin gerçek alanı 555 kilometrekareydi.

İsrail bunun 193 kilometrekaresini yani ateşkes hattını ana ateşkes anlaşmasına aykırı olarak kesti.

Ayrıca 34,5 kilometrekarelik, bazı yerlerde 60 kilometrekareye kadar çıkan bir alanı da bölge sakinlerinin yaklaşmasının yasak olduğu alanlar olarak ayırdı.

Güç sahnesi

Gerçek şu ki, sistematik güç kullanımı, İsrail'in güvenliğini, istikrarını ve hatta bölgedeki varlığını yok edebilecek karmaşık uzun süreli bir çatışmayı çözemez.

Aslında meseleyi çözme yeteneği, İsrail toplumunu kontrol eden güçlerin yokluğunda İsrail'in hayatta kalacağını takdir ederken ordunun duygusal yaklaşımına herhangi bir mevcut yaklaşımdan daha fazla öncelik vermeyi gerektirir.

Mevcut hükümet, Siyonist projenin yeni bir ulusal güvenlik teorisi inşa etme eğilimiyle başardıklarının yeniden okunmasını gerektiren bir çöküş ve başarısızlık halindedir.

Buna karşılık, iki devletli çözüm İsrail-Filistin çatışmasını çözmenin tek yoludur. 1949'dan 1967'ye kadar tanımlanan Yeşil Hat, iki devlet arasındaki sınırlar için temel teşkil edebilir.

Sonuç:

Gazze Şeridi'nin geleceğinin belirlenmesi uluslararası standartlara tabi olacaktır.

Gazze Şeridi'nin kaderini belirlemek için uluslararası bir konferans düzenlemek ya da bu meseleyi çözmek için Arap-İsrail müzakerelerini başlatmak mümkün olabilir.

Bu bağlamda Gazze Şeridi uluslararası bir pozisyona sokulabilir. Çözüm aşamasını kabul edeceği ve özellikle bölgenin kaderini belirlemede bir ortak olacağı için İsrail'e güvence verilebilir.

Aksi takdirde İsrail, bölgenin demografik yapısıyla oynayacaktır.

Independent Arabia - Independent Türkçe



Gazze'de İç Güvenlik yetkilisi Zemzem’e suikast: İçişleri Bakanlığı soruşturma başlattı

Yarbay Ahmed Zemzem, silahlı kişilerin arabasına açtığı ateş sonucu öldürüldü (Filistin Enformasyon Merkezi)
Yarbay Ahmed Zemzem, silahlı kişilerin arabasına açtığı ateş sonucu öldürüldü (Filistin Enformasyon Merkezi)
TT

Gazze'de İç Güvenlik yetkilisi Zemzem’e suikast: İçişleri Bakanlığı soruşturma başlattı

Yarbay Ahmed Zemzem, silahlı kişilerin arabasına açtığı ateş sonucu öldürüldü (Filistin Enformasyon Merkezi)
Yarbay Ahmed Zemzem, silahlı kişilerin arabasına açtığı ateş sonucu öldürüldü (Filistin Enformasyon Merkezi)

Filistin Enformasyon Merkezi, Gazze Şeridi'ndeki İç Güvenlik Teşkilatı yetkililerinden Yarbay Ahmed Zemzem’in bu sabah Gazze Şeridi'nin orta kesiminde yer alan Megazi Mülteci Kampı’nda silahlı kişiler tarafından düzenlenen silahlı saldırıda öldürüldüğünü bildirdi.

Gazze İçişleri Bakanlığı tarafından yapılan kısa basın açıklamasında, ilgili makamların Yarbay Ahmed Zemzem suikastıyla ilgili ‘derhal soruşturma başlattığı’ ve suikasta karışan şüphelilerden birini tutukladığı, diğer şüphelilerin izini sürme çabalarının ise devam ettiği belirtildi. Açıklamada olayın arkasındaki koşulları ve nedenleri ortaya çıkarmak için çalışmaların sürdürüldüğü ifade edildi.

Olay, İsrail ordusunun dün akşam Gazze şehrinin batısındaki er-Raşid Caddesi’nde bir araca düzenlenen baskında Hamas'ın silahlı kanadı İzzeddin el-Kassam Tugayları liderlerinden Raid Saad'ı öldürdüğünü açıklamasının üzerinden 24 saat geçmeden meydana geldi. İsrail, Saad'ın öldürüldüğü saldırıyla, Gazze'deki ateşkes anlaşmasını bir kez daha ihlal etti.


Cezayir’de Kabiliyeliler ‘MAK’ ayrılıkçı projesine karşı birleşti

Bejaia'da ayrılıkçı projeye karşı düzenlenen miting sırasında aktivistler (Özel hesaplar)
Bejaia'da ayrılıkçı projeye karşı düzenlenen miting sırasında aktivistler (Özel hesaplar)
TT

Cezayir’de Kabiliyeliler ‘MAK’ ayrılıkçı projesine karşı birleşti

Bejaia'da ayrılıkçı projeye karşı düzenlenen miting sırasında aktivistler (Özel hesaplar)
Bejaia'da ayrılıkçı projeye karşı düzenlenen miting sırasında aktivistler (Özel hesaplar)

Cezayir’de Kabiliye bölgesi, ayrılıkçı “MAK” hareketinin Fransa’da ilan etmeyi planladığı “bağımsız Kabiliye devleti” girişimine karşı dikkat çekici bir toplumsal mobilizasyona sahne oldu. Cezayir yönetiminin, ülkenin toprak bütünlüğünü hedef almakla suçladığı bu girişime karşı bölgede çeşitli protesto ve farkındalık faaliyetleri gerçekleştirildi.

Başkent Cezayir’in yaklaşık 250 kilometre doğusunda bulunan ve Kabiliye’nin en büyük kentlerinden biri olan Becaia (Bejaia) vilayetinde, vatandaşlar ve yerel aktörler ulusal birliğe zarar verecek her türlü projeye karşı olduklarını ortaya koyan çok sayıda inisiyatif gerçekleştirdi. Kent genelinde çok sayıda ev ve iş yerinin cephelerine Cezayir bayraklarının asıldığı gözlemlendi.

Becaia Gençlik ve Spor İl Müdürlüğü tarafından “Cezayir tek ve bölünmezdir” sloganıyla düzenlenen, ulusal bayraklarla süslenmiş araçlardan oluşan bir konvoy, kent merkezinden hareket ederek çeşitli cadde ve köyleri dolaştı. Öte yandan Becaia Üniversitesi öğrencileri yayımladıkları bildiride, ayrılıkçı MAK hareketinin projesini reddettiklerini belirterek, “Cezayir’in birliği ve egemenliğine” olan bağlılıklarını vurguladı.


HDK, Güney Kordofan'daki BM karargahına saldırdı: Altı Bangladeşli asker öldürüldü

Sudan'ın kuzeyindeki bir beldede devriye gezen HDK üyeleri (Arşiv - AP)
Sudan'ın kuzeyindeki bir beldede devriye gezen HDK üyeleri (Arşiv - AP)
TT

HDK, Güney Kordofan'daki BM karargahına saldırdı: Altı Bangladeşli asker öldürüldü

Sudan'ın kuzeyindeki bir beldede devriye gezen HDK üyeleri (Arşiv - AP)
Sudan'ın kuzeyindeki bir beldede devriye gezen HDK üyeleri (Arşiv - AP)

Sudan’da Hızlı Destek Kuvvetleri (HDK) dün, kuşatma altındaki Güney Kordofan eyaletinin yönetim şehri Kadugli şehrine insansız hava aracı (İHA) ile düzenlediği bir saldırıyla şehirdeki Birleşmiş Milletler (BM) karargahını hedef aldı. Saldırıda en az altı Bangladeşli asker öldürüldü. Öte yandan şehirdeki bazı insani yardım kuruluşları ve BM ajansları, kötüleşen güvenlik durumu nedeniyle personelini tahliye etmeye başladı.

BM Abyei Geçici Güvenlik Misyonu (UNISFA) tarafından yapılan açıklamada, Kadugli'deki BM merkezine düzenlenen İHA’lı saldırıda ‘altı askerin öldürüldüğü ve altı askerin yaralandığı’ duyuruldu. UNISFA tüm kurbanların Bangladeşli olduğunu ekledi.

Öte yandan Bangladeş Başbakanı Muhammed Yunus, yaptığı açıklamada olaydan dolayı ‘derin üzüntüsünü’ dile getirdi.

BM Genel Sekreteri António Guterres ise Sudan'daki UNISFA askerlerine yönelik saldırıların ‘haksız ve savaş suçu niteliğinde’ olduğunu vurguladı.

Guterres, sosyal medya platformu X hesabından yaptığı paylaşımda, UNISFA askerlerini hedef alanlardan hesap sorulması çağrısında bulundu.

Sudan Egemenlik Konseyi saldırıyı kınadı

Öte yandan Sudan Geçiş Dönemi Egemenlik Konseyi, saldırıyı ‘uluslararası insani hukukun ciddi bir ihlali ve açık bir ihlali’ olarak nitelendirdi.

Konsey tarafından yapılan açıklamada, ‘korunan bir BM tesisini hedef almanın, organize terörizme eşdeğer tehlikeli bir tırmanış ve suç teşkil eden bir davranış olduğu, uluslararası hukuku kasıtlı olarak hiçe saydığı’ vurgulandı.

sd
Sudan ordusu komutanı Korgeneral Abdulfettah el-Burhan (AFP)

Saldırıdan HDK’yı sorumlu tutan konsey, BM ile uluslararası topluma BM tesislerinin korunması için ‘kararlı tutumlar ve caydırıcı önlemler almaları’ çağrısında bulundu.

HDK dün, kuşatma altındaki Güney Kordofan eyaletinin yönetim şehri Kadugli şehrine İHA’lı saldırı düzenleyerek BM karargahını hedef aldı ve en az altı sivili öldürdü. Bunun üzerine şehirdeki bazı insani yardım kuruluşları ve BM ajansları, kötüleşen güvenlik durumu nedeniyle personelini tahliye etmeye başladı.

Sudan Geçiş Dönemi Egemenlik Konseyi, saldırıyı ‘uluslararası insani hukukun ciddi bir ihlali ve açık bir ihlali’ olarak nitelendirdi. Konsey tarafından yapılan açıklamada şu ifadeler yer aldı:

“Korunan bir BM tesisini hedef almak, organize terörizme eşdeğer tehlikeli bir tırmanma ve suç teşkil eden bir davranış olup, uluslararası hukuku kasıtlı olarak hiçe sayma ve insani yardım ve uluslararası misyonların çalışmalarını doğrudan tehdit etme anlamına gelir.”

dfrgt
BM Genel Sekreteri António Guterres (Reuters)

HDK, bu saldırıyı, BM Genel Sekreteri António Guterres’in HDK’yı ‘kötü güçler’ olarak nitelendirdiği, HDK’nın ise BM'yi ‘çifte standart’ uygulamakla suçladığı açıklamasından iki sonra gerçekleşti.

Birçok kaynak, HDK'nın Kadugli şehrine İHA’lı saldırı düzenlediğini bildirdi. Şehirde dumanlar yükseldiği görüldü. Fransız Haber Ajansı AFP’ye konuşan bir sağlık kaynağı, BM karargahına düzenlenen İHA’lı saldırıda en az altı sivilin öldüğünü söyledi.

Bölge sakinleri kaçıyor

Sudan merkezli bir haber sitesi, HDK'ya bağlı Sudan Kurucu İttifakı’nın (Te’sis) perşembe günü Kadugli sakinlerine askeri çatışma ve operasyon bölgelerini terk etmeleri çağrısında bulunduğunu aktardı. Haberde, bu çağrının bölge sakinleri tarafından geniş çapta dikkate alındığı, bu göç dalgasının savaşın patlak vermesinden bu yana en büyük dalga olduğu ve bölgeden kaçanların çoğunluğunun kadınlar, çocuklar ve yaşlılar olduğu belirtildi.

Al Sudania News sitesi, Sudan Kurucu İttifakı liderinin yaptığı açıklamada, ittifakın ‘sivilleri korumaya ve Kadugli'den gönüllü tahliyeleri kolaylaştırmaya tam olarak kararlı olduğunu’ söylediğini aktardı.

İttifak lideri, ‘tüm vatandaşlara hayatlarını korumak için çatışmalardan uzak durmaları çağrısını’ yineledi.

Bu gelişmeler yaşanırken Güney Kordofan eyaletinde askeri çatışmalar daha fazla bölgeye yayılıyor ve bunların sivillerin insani durumuna etkisi konusunda endişeler artıyor.

Sudan Ordusu, Güney Kordofan eyaletindeki Kadugli, Dilling ve Abu Jubayhah olmak üzere son üç şehri kontrol ediyor.

Sudan Kurucu İttifakı, geçtiğimiz temmuz ayında, Muhammed Hasan et-Taişi liderliğinde paralel bir hükümetin kurulduğunu açıklayan HDK'nın da dahil olduğu bir siyasi ittifak.

Hartum'da kitlesel gösteriler düzenlendi

Öte yandan dün binlerce Sudanlı, başkent Hartum ve ülkenin diğer şehirlerinde kitlesel gösteriler düzenleyerek, HDK'ya karşı savaşan orduyu destekledi. HDK ise, ülkedeki savaşı sona erdirmek için gösterdiği çabaları boşa çıkarmak amacıyla uluslararası toplumun önünde vatandaşları istismar etmemesi konusunda uyarıda bulundu.

Yürüyüşler, Sudan ordusu ile birlikte savaşan silahlı gruplar ve İslamcı hareketlerle koordineli olarak Seferberlik ve Halk Direnişi Yüksek Komitesi’nin çağrısı üzerine düzenlendi.

efrgt
Cumartesi günü Port Sudan'da ordu yanlısı yürüyüş (AFP)

Seferberlik ve Halk Direnişi Yüksek Komitesi lideri Korgenereal Beşir Mekki el-Bahi, geçtğimiz ay, Kordofan’ın tüm cephelerinde orduyu desteklemek için genel seferberlik ilan edildiğini ve bazı eyaletlerde eğitim kamplarının açıldığını duyurdu.

Bahi, komite tarafından yayınlanan açıklamasında şunları söyledi:

“Bu yaygın halk ayaklanması, Sudan halkının gerçek iradesini yansıtıyor ve ulusal devlet kurumlarının üzerinde hiçbir meşruiyet olmadığını teyit ediyor.”

Şarku’l Avsat, aralarında Hartum, Port Sudan, Medeni, Dongola, Sennar ve Halfa’nın bulunduğu, Sudan ordusunun kontrolündeki eyaletlerin başkentlerinde düzenlenen yürüyüşleri yerinde takip etti.

HDK'nın yaygın ihlallerine tanık olan El Cezire eyaletinin merkezindeki onlarca belde ve küçük köyde de dayanışma gösterileri düzenlendi.

Protestocular, Sudan ordusuna destek çağrısı yapan pankartlar açarken ‘Tek ordu, tek halk’ sloganları attı. Bazı protestocular ise HDK'nın terör örgütü olarak sınıflandırılması çağrısında bulunan sloganlar attı.

Öte yandan başta Sivil Demokratik Devrimci Güçler İttifakı (Sumud) olmak üzere savaş karşıtı güçler, ‘Barışa ve demokrasiye evet. Savaşa, askeri yönetime hayır’ sloganıyla sosyal medyada yaygın olarak paylaşımların yapıldığı bir kampanya başlattı.