Fransa, Kassam komutanı ve yardımcısının mal varlıklarını dondurdu

Gazze'deki İzzeddin el-Kassam Tugayları’nın bir üyesi (EPA)
Gazze'deki İzzeddin el-Kassam Tugayları’nın bir üyesi (EPA)
TT

Fransa, Kassam komutanı ve yardımcısının mal varlıklarını dondurdu

Gazze'deki İzzeddin el-Kassam Tugayları’nın bir üyesi (EPA)
Gazze'deki İzzeddin el-Kassam Tugayları’nın bir üyesi (EPA)

Fransa'da Paris’in Gazze savaşına ilişkin izlediği politikaya ilişkin tartışmalar artarken, Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un İsrail'e karşı geçtiğimiz Cuma günü BBC televizyonuna verdiği açıklamaları geri çekmesi diplomatik camiada tedirginlik yarattı. Buna karşılık Hamas'ın silahlı kanadı İzzeddin el-Kassam Tugayları Komutanı Muhammed ed-Dayf ve Mervan İsa’nın  Fransa’daki mal varlıklarının dondurulması kararının verilmesiyle temsil edilen yeni bir durum ortaya çıktı.  Alınan karar 13 Ekim’den itibaren 6 ay süreyle yürürlüğe girdi.

Dondurma kararı Maliye Bakanlığı tarafından yayımlanarak Pazartesi günü Resmi Gazete'de yayımlandı. Kararda İzzeddin el-Kassam Tugayları Komutanı Muhammed ed-Dayf  (gerçek adı Muhammed Diyab İbrahim el-Masri) ve Mervan İsa’ya ait olan ve sahibi olduğu veya yönettiği fonların ve ekonomik kaynakların dondurulması öngörülüyor.

Fransa Ekonomi ve Maliye Bakanı Bruno Le Maire'nin Elysee Sarayı'ndan ayrılırken ki görüntüsü ( Arşiv- Reuters)
Fransa Ekonomi ve Maliye Bakanı Bruno Le Maire'nin Elysee Sarayı'ndan ayrılırken ki görüntüsü ( Arşiv- Reuters)

Fransa Maliye Bakanlığı'nın kararında ayrıca Dayf ve İsa kontrolü altında olan tüzel kişilere (şirketlere) veya başka herhangi bir kuruluşa ait veya sahip olunan varlıkların gelecek yılın 13 Mayıs'ına kadar dondurulmasını öngörüyor.

Karar, Avrupalıların Hamas'ın, özellikle de onun askeri kanadı olan İzzeddin el-Kassam Tugayları'nın mali kaynaklarını kurutma çabaları çerçevesinde geldi.

Dayf, Salah Şehadeh'in öldürülmesinin ardından 2002'den beri Hamas’ın askeri kanadını yönetiyor. Batı medyası 7 Ekim’den bu yana Dayf’ı tanıtmaya yönelik geniş haberlere yer verdi. İsrail, Aksa Tufanı sonrası Gazze Şeridi sınırında bin 225 kişinin öldürüldüğü saldırılardan Dayf’ı sorumlu tutuyor. Hamas ve diğer Filistinli örgütler ayrıca 239 kişiyi rehin aldı.

Kassam Tugayları Sözcüsü Ebu Ubeyde
Kassam Tugayları Sözcüsü Ebu Ubeyde

İsrail, Muhammed ed Dayf’ı 7 Ekim saldırılarını yönetmesi sebebiyle öncelikli düşmanı olarak görüyor. Mervan İsa ise Kassam Tugayları Başkomutan Yardımcısı ve Hamas Siyasi Bürosu üyesi. Büyük ölçüde siyasi ve askeri kanatlar arasındaki bağlantı olarak kabul ediliyor.

Fransa Maliye Bakanlığı'nın kararı birden fazla soruyu gündeme getiriyor. Ilk soru Dayf ve İsa'nın Fransa'da gerçekten varlıkları olup olmadığını. Hamas'ın yıllar önce terör örgütü olarak sınıflandırıldığı göz önüne alındığında böyle bir durum söz konusu değil. Bu nedenle ilgili iki kişinin Fransız bankalarına para yatırma niyetinde olması muhtemel değil.

İkinci bir soru ise, kararın zamanlaması. Dayf ve İsa’nın kişilikleri ve konumları yıllardır biliniyor. İsrail'in Gazze'ye yönelik savaşı konusunda keskin görüş ayrılıklarının yaşandığı Fransa'nın aldığı karara benzer önlemlerin Avrupa Birliği içindeki diğer ülkeler tarafından alınıp alınmadığı şu ana kadar bilinmiyor.

Dün Paris'te Gazze'de ateşkes talebiyle gösteri düzenlendi ( Reuters)
Dün Paris'te Gazze'de ateşkes talebiyle gösteri düzenlendi ( Reuters)

Mali tedbirler öncesinde İçişleri Bakanı, kamu güvenliği ve emniyetini sağlama bahanesiyle Filistinlilere destek amaçlı her türlü gösterinin engellenmesi yönünde kesin bir karar almıştı. Ancak en yüksek idari otorite olan Danıştay, kararını bozarak, başkent ve büyük şehirlerdeki vali ve emniyet müdürlerine her durumu ayrı ayrı değerlendirip uygun kararı verme olanağı tanıma kararı aldı. Paris ve birçok büyük şehirde Gazze'ye destek amaçlı onlarca gösteriye sahne oldu.

Gazze'deki Filistin sağlık hizmetlerinin çökmesini protesto etmek amacıyla Ramallah kentinde düzenlenen yürüyüşte hastanelerin ve sağlık sektörünün bombalanmasını protesto eden bir pankart (AP)
Gazze'deki Filistin sağlık hizmetlerinin çökmesini protesto etmek amacıyla Ramallah kentinde düzenlenen yürüyüşte hastanelerin ve sağlık sektörünün bombalanmasını protesto eden bir pankart (AP)

Le Figaro gazetesi, bugünkü sayısında, bazı Arap başkentlerindeki Fransız büyükelçileri arasında, Macron'un Filistin’e karşı "önyargılı" olarak görülen politikasına ilişkin huzursuzlukların yaşandığını, bunun Dışişleri Bakanlığı’na gönderilen İsrail'e yönelik mesajları ortaya koyduğu kaydedildi.

Geçtiğimiz Cuma gününden bu yana Paris, İsrail'in kendisini savunma ve Hamas’ı ortadan kaldırma konusunda meşru hakka sahip olduğunu düşünen Macron'un açıklamalarındaki gel gitler sebebiyle tartışmaların odağında yer alıyor.

FOTO: Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron Salı günü otizmli kişilerin tedavisinde uzmanlaşmış bir merkezi ziyareti sırasında konuşuyor (EPA)
Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron Salı günü otizmli kişilerin tedavisinde uzmanlaşmış bir merkezi ziyareti sırasında konuşuyor (EPA)

Macron, binlerce sivilin ölümüyle İsrail'in mutlak destekçisi olan Amerikan-İngiliz-Almanya hattından uzaklaşmayı tercih etti ve ateşkes talebinde bulunarak, bu kadar çok sayıda sivilin, çocuğun, kadının ve yaşlının hayatını kaybetmesini "haklı çıkaracak hiçbir mazeret olmadığını" belirtti. Bu, Fransa içinden İsrail ve Yahudilerin tepkisine yol açtı.

Macron, İsrail Cumhurbaşkanı Isaac Herzog ve eski Bakan Benny Gantz ile doğrudan iletişim kurarak ve İsrail ordusunun sivilleri kasten hedef aldığı yönündeki suçlamasını reddeden açıklamalar sunarak tartışmayı yatıştırmaya çalıştı.

Fransa Savunma ve Silahlı Kuvvetler Bakanı Sebastien Lecornu dün Elysee'deki hükümet toplantısından ayrılırken (Reuters)
Fransa Savunma ve Silahlı Kuvvetler Bakanı Sebastien Lecornu dün Elysee'deki hükümet toplantısından ayrılırken (Reuters)

Macron, politikasını açıklamak için Savunma Bakanı Sebastien Le Cornu'yu genişletilmiş bir Ortadoğu turuna gönderdi. Lecornu Mısır, Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ve Katar'da başlatıp İsrail'de sonlandırdı. Geçtiğimiz hafta Lübnan'ı ziyaret eden bakan, Başkan Macron'dan Lübnan'ın İsrail ve Hamas arasında 40 gün süren savaştan uzak durmasının önemi hakkında mesajlar verdi.



Hamas'ın Gazze anlaşmasının ikinci aşamasına ilişkin şartları ilerleme şansını zayıflatıyor mu?

Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta devam eden enkaz kaldırma çalışmalarından (AFP)
Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta devam eden enkaz kaldırma çalışmalarından (AFP)
TT

Hamas'ın Gazze anlaşmasının ikinci aşamasına ilişkin şartları ilerleme şansını zayıflatıyor mu?

Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta devam eden enkaz kaldırma çalışmalarından (AFP)
Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta devam eden enkaz kaldırma çalışmalarından (AFP)

Gazze Şeridi’nde şu anda tıkanma yaşayan ateşkes anlaşması, Hamas’ın ikinci aşamada öngörülen idari ve güvenlik düzenlemelerine ilişkin çekinceleri ve kamuoyuna yansıyan talepleriyle yeniden gündeme düştü. Bu gelişme, ABD’den ikinci aşamaya geçiş konusunda ‘perde arkasında’ yürütülen çabalara dair açıklamaların yapıldığı bir döneme denk geldi.

Hamas’ın dün açıkladığı ve silahsızlanma, barış konseyi, istikrar güçleri ile Gazze Şeridi’nin yönetimi için bir komite oluşturulmasına ilişkin dört ana başlığı içeren bu çerçeveye dair değerlendirmelerde görüş ayrılığı yaşanıyor. Şarku’l Avsat’a konuşan bazı uzmanlar, söz konusu taleplerin ikinci aşamaya geçişi zorlaştıran krizleri ortaya koyduğunu ve hareketin üzerindeki baskıyı azaltmaya yönelik manevralar olduğunu savunurken, diğerleri ise İsrail kaynaklı engellere rağmen Hamas’ın anlaşmayı uygulama konusunda ciddiyetini yansıttığı görüşünü dile getiriyor.

ABD Başkanı Donald Trump tarafından önerilen ve geçtiğimiz ekim ayında Gazze’de ateşkes sağlanmasına temel oluşturan barış planı, başkanlığını Trump’ın üstleneceği bir barış konseyi kurulmasını, bu konseyin Filistinli teknokratlardan oluşan bir komiteyi denetlemesini, Hamas’ın silahsızlandırılmasını, savaş sonrası Gazze yönetiminde rol almamasını ve istikrar güçlerinin konuşlandırılmasını öngörüyor.

Hamas’ın Gazze’deki lideri Halil el-Hayye, hareketin kuruluşunun 38. yıl dönümünde yaptığı açıklamada, silahın işgal altındaki halklar için uluslararası hukukla güvence altına alınmış bir hak olduğunu belirterek, bu hakkın korunmasını ve bağımsız bir Filistin devletinin kurulmasını güvence altına alan her türlü önerinin incelenmesine açık olduklarını ifade etti.

El-Hayye, Trump planında yer alan ve ABD Başkanı’nın liderliğinde kurulması öngörülen barış konseyinin görevinin, ateşkes anlaşmasının uygulanmasını gözetmek, finansmanı sağlamak ve Gazze Şeridi’nin yeniden imarını denetlemek olduğunu vurguladı. Filistinliler üzerinde ‘her türlü vesayet ve manda uygulamasını’ ise reddettiklerini söyledi.

Gazze Şeridi’nin yönetimi için Filistinli bağımsız isimlerden oluşan bir teknokratlar komitesinin derhal kurulması çağrısında bulunan el-Hayye, Hamas’ın tüm alanlardaki yetkileri bu komiteye devretmeye ve görevlerini kolaylaştırmaya hazır olduğunu kaydetti. Kurulması planlanan uluslararası gücün görevinin ise Gazze sınırlarında ateşkesi korumak olması gerektiğini vurguladı.

El-Hayye ayrıca, arabuluculara ve özellikle ‘temel garantör’ olarak nitelendirdiği ABD yönetimi ile Başkan Trump’a, İsrail’i anlaşmaya saygı göstermeye ve uygulamaya zorlamak için çalışmaları, anlaşmanın çöküşe sürüklenmesine izin vermemeleri çağrısında bulundu.

asdfr
Başlarında yük taşıyan kadınlar, Gazze Şeridi'nin güneyinde yerinden edilmiş Filistinlilere barınak sağlamak için temizlenmiş araziye kurulan çadırların önünden geçiyor. (AFP)

Birleşmiş Milletler (BM) İnsan Hakları Yüksek Komiseri Volker Türk geçen hafta yaptığı açıklamada, ateşkesin ilan edilmesinden bu yana Gazze’de sarı hattın gerisinde kalan bölgede 350’den fazla İsrail saldırısının belgelendiğini ve en az 121 Filistinlinin hayatını kaybettiğini söyledi. Öte yandan Hamas liderlerinden Raid Saad, cumartesi günü İsrail’in Gazze’de aracını hedef alan saldırısında öldürüldü.

İsrailli yetkililer, ABD yönetiminin Gazze’de savaşı sona erdirmeyi amaçlayan planın ikinci aşamasını şekillendirmek üzere çalışmalar yürüttüğünü ve çok uluslu uluslararası gücün gelecek aydan itibaren bölgede göreve başlamasının planlandığını belirtti. İsrail Yayın Kurumu’na göre, ABD’li yetkililer bu bilgileri son günlerde yapılan görüşmelerde İsrailli muhataplarına iletti.

İsrail Kanal 14 televizyonu, kasım ayının sonlarında yaptığı bir haberde, ABD’nin uluslararası istikrar gücünün Gazze’de konuşlandırılması için tarih olarak ocak ayının ortasını belirlediğini, nisan ayı sonunu ise bölgedeki silahsızlanma sürecinin tamamlanması için nihai takvim olarak öngördüğünü aktarmıştı. Kanal, bu hedeflerin gerçeklikten kopuk bir beklenti olduğunu ve sürecin yeniden ertelenebileceğini kaydetmişti.

El-Ehram Stratejik Araştırmalar Merkezi’nde İsrail meseleleri uzmanı olan Mısırlı analist Dr. Said Ukkaşe, Hamas’ın ortaya koyduğu çerçevenin ikinci aşamada ilerleme ihtimalinin zayıf olduğunu gösterdiğini ve bunun daha fazla İsrail saldırısını tetikleyebileceğini savundu. Ukkaşe, bu tutumun, tehlikeli koşullar altında ilerleyen ikinci aşama yükümlülükleri öncesinde Hamas üzerindeki baskıyı azaltmaya yönelik ‘manevralar’ olduğunu ifade etti.

Hamas dosyasına odaklanan Filistinli siyaset analisti İbrahim el-Medhun ise İsrail’in anlaşmayı sabote etmeye yönelik tekrarlanan engellerine rağmen ikinci aşamaya geçilmesi ve uygulanmasının kaçınılmaz olduğunu dile getirdi. Silah meselesine ilişkin olarak Hamas’ın, Filistin iç kamuoyunda derinlemesine bir diyalog yürüttüğünü, Kahire’deki arabulucularla da şeffaf ve açık görüşmeler yaptığını belirten el-Medhun, tüm taraflarca kabul edilebilecek bir vizyonun şekillenebileceğini ve hareketin barış güçlerinin varlığına açık olduğunu söyledi.

Hamas’ın ortaya koyduğu bu çerçeveye arabulucuların henüz yorum yapmadığı bir ortamda, Mısır Dışişleri Bakanlığı dün yaptığı açıklamada, Mısır Dışişleri Bakanı Bedr Abdulati’nin, İngiliz mevkidaşı Yvette Cooper ile gerçekleştirdiği telefon görüşmesinde Gazze’de geçici bir uluslararası istikrar gücünün konuşlandırılmasının önemini vurguladığını bildirdi. Abdulati, ateşkesin sürdürülebilirliğinin sağlanması ve Trump planının ikinci aşamasına ilişkin yükümlülüklerin uygulanmasının önemine dikkat çekti.

Birleşik Arap Emirlikleri’nde (BAE) düzenlenen Sir Bani Yas Forumu’na katılımı sırasında konuşan Mısır Dışişleri Bakanı Bedr Abdulati, Gazze anlaşmasının ikinci aşamasına geçilmesinin gerekliliğini ve uluslararası istikrar gücünün oluşturulmasının önemini yineledi.

Beyaz Saray Sözcüsü Karoline Leavitt, cuma günü gazetecilere Gazze anlaşmasındaki gelişmelere ilişkin yaptığı açıklamada, “Barış anlaşmasının ikinci aşamasına yönelik olarak şu anda perde arkasında çok sayıda sessiz planlama yürütülüyor… Kalıcı ve sürdürülebilir bir barış sağlamak istiyoruz” ifadelerini kullandı.

ABD’nin Wall Street Journal gazetesi, cumartesi günü yetkililere dayandırdığı haberinde, Trump yönetiminin Gazze Şeridi’nde istikrarı sağlamak amacıyla bir ABD’li generalin komutasında 10 bin askerden oluşan çok uluslu bir güç oluşturmayı hedeflediğini aktardı. Haberde, bazı ülkelerin, gücün görev kapsamının Hamas’ın silahsızlandırılmasını da içerebileceğine yönelik çekinceleri nedeniyle henüz asker göndermediği belirtildi.

Gazete ayrıca ABD Dışişleri Bakanlığı’nın, Gazze’de konuşlandırılması planlanan bu güç için yaklaşık 70 ülkeden askerî veya mali katkı talebinde bulunduğunu, ancak yalnızca 19 ülkenin asker göndermeye ya da ekipman ve lojistik destek gibi farklı şekillerde katkı sunmaya istekli olduğunu yazdı.

Ukkaşe, Trump’ın 29 Aralık’ta İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ile yapacağı görüşmede ikinci aşamanın başlatılması için baskı kuracağını öngörerek, İsrail’in bu aşamaya girmeyi kabul edeceğini ancak çekilmelerin uygulanmasına ilişkin müzakerelerin süresiz biçimde uzayabileceğini söyledi.

El-Medhun ise Kahire’nin İsrail kaynaklı engellerin farkında olduğunu ve anlaşmanın başarısızlığa uğramasına yol açabilecek muhtemel İsrail gerekçelerini ortadan kaldırmak için ikinci aşamaya geçişin hızlandırılmasını talep edeceğini ifade etti.


Tunus'taki protestoların ardından Kayravan'da çatışmalar çıktı

Tunus'un başkentinde cumartesi günü düzenlenen bir gösteriden, (Reuters)
Tunus'un başkentinde cumartesi günü düzenlenen bir gösteriden, (Reuters)
TT

Tunus'taki protestoların ardından Kayravan'da çatışmalar çıktı

Tunus'un başkentinde cumartesi günü düzenlenen bir gösteriden, (Reuters)
Tunus'un başkentinde cumartesi günü düzenlenen bir gösteriden, (Reuters)

Tunus'un merkezindeki Kayravan şehrinde, cumartesi akşamı, polis ve gençler arasında art arda ikinci gece çatışmalar yaşandı.

Ailesinin ifadesine göre, çatışmalar bir kişinin polisin kovalamacası ve ardından kendisine yönelik şiddet sonucu ölmesinin ardından patlak verdi. Ölen kişinin akrabaları, ehliyetsiz motosiklet kullandığını ve bir polis aracı tarafından takip edildiğini söylüyor. Ardından dövülerek hastaneye kaldırılan adam, hastaneden kaçmayı başardı. Cumartesi günü geçirdiği kafa travması sonucu hayatını kaybetti.

Tunus'ta da yüzlerce kişi, muhalefet dernekleri ve partilerinin çağrısına yanıt olarak, dördüncü hafta üst üste başkentte "özgürlükleri savunmak ve Cumhurbaşkanı Kays Said'in politikalarını protesto etmek" amacıyla gösteri düzenledi.


Lübnan ve İran ilişkileri "hassas" bir aşamada bulunuyor

Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn, Haziran 2025'te İran Dışişleri Bakanı’nın Beyrut ziyaretinde Recci ve Arakçi arasında arabuluculuk yapıyor (Arşiv- Lübnan Cumhurbaşkanlığı)
Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn, Haziran 2025'te İran Dışişleri Bakanı’nın Beyrut ziyaretinde Recci ve Arakçi arasında arabuluculuk yapıyor (Arşiv- Lübnan Cumhurbaşkanlığı)
TT

Lübnan ve İran ilişkileri "hassas" bir aşamada bulunuyor

Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn, Haziran 2025'te İran Dışişleri Bakanı’nın Beyrut ziyaretinde Recci ve Arakçi arasında arabuluculuk yapıyor (Arşiv- Lübnan Cumhurbaşkanlığı)
Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn, Haziran 2025'te İran Dışişleri Bakanı’nın Beyrut ziyaretinde Recci ve Arakçi arasında arabuluculuk yapıyor (Arşiv- Lübnan Cumhurbaşkanlığı)

Lübnan-İran ilişkileri çok hassas bir aşamaya geldi ve şu anda, İran liderliği kararını verip Lübnan işlerine müdahalesini durdurmadığı sürece, kontrolden çıkma ve önlenemez olumsuz sonuçlar doğurma riskiyle karşı karşıya. Önde gelen bir siyasi kaynak Şarku’l Avsat'a durumu böyle aktardı. İran'ın Beyrut'taki elçileri müdahaleyi reddederken, Lübnan'daki resmi makamlar müdahaleyi kanıtlayan delillere sahip olduklarını vurguluyor.

Kaynak, İran'ın müdahalesine örnekler verdi; bunlardan ilki, resmi davet olmadan elçilerin gelmesiydi ve resmi görüşmelerinin çoğunun, Hizbullah, Hamas ve İslami Cihad hareketlerinin önderliğindeki görüşmelerini haklı çıkarmak için siyasi bir kılıf sağlama bağlamında kaldığını vurguladı.