Gazze'de 27 yıl yaşayan Türk kadın İsrail bombardımanları sırasında yaşadıklarını anlattı

Evlenerek gittiği Gazze'de 27 yıldır yaşayan Nil el Hüseyni, "Oradaki kadınların en büyük sorunu bombaların altında çocukları şehit olmasına, yaralanmasına rağmen bir şekilde hayata devam etmek zorunda olmasıydı" dedi

Nil el Hüseyni (AA)
Nil el Hüseyni (AA)
TT

Gazze'de 27 yıl yaşayan Türk kadın İsrail bombardımanları sırasında yaşadıklarını anlattı

Nil el Hüseyni (AA)
Nil el Hüseyni (AA)

İnsan Hak ve Hürriyetleri İnsani Yardım Vakfı (İHH) Gazze Yetim Birimi Başkanı Nil el Hüseyni, İsrail'in Gazze'de sivillere yönelik saldırılarını anlattı.

Hüseyni, ailesiyle İsrail'in yoğun bombardımanı altındaki Gazze Şeridi'nde bulunan Kudüs Hastanesi yakınlarında oturduğunu belirterek, "Savaşın başladığı ilk 15 gün evimizde kaldık. Hastane çevresine ağır bombardıman oluyordu ama gidecek yerimiz olmadığı için mecbur evde kalıyorduk." ifadesini kullandı.

İsrail saldırıları sonucu evleri hasar görünce mahalledeki okula sığındıklarını aktaran Hüseyni, 100'e yakın siville kaldıkları okulun da saldırıların hedefi olduğunu söyledi.

Hüseyni, İsrail'in Gazze'de sivillere karşı yasaklı silahlar kullandığını kaydederek, şunları anlattı:

İsrail fosfor bombasını zaten kullanıyor ama son saldırıda başka bir kimyasal bomba daha kullandı. Bu bomba genzinizi yakıyor, nefessiz bırakıyor. Patladığında beyaz bir duman çıkıyor o bombadan ziyade gaz gibi bir şey.

"Gazze'de artık hijyen diye bir şey yok"

Gazze'de kadınların özel ihtiyaçları için temel malzemelere ulaşamadığını dile getiren Hüseyni, "Gazze'de artık hijyen diye bir şey yok, unutun. Su yok, hadi diyelim su buldun sabun gibi temizlik malzemeleri yok." dedi.

Hüseyni, yüzlerce sivilin bir arada kaldığı Gazze'de mahremiyetin de kalmadığına işaret ederek, topluca sığınılan alanlarda salgın hastalıkların başladığına dikkati çekti.

Gazzeli kadınların çocuklarına bombardımanın etkisini hissettirmemek için acılarını yaşayamadıklarına vurgu yapan Hüseyni, "Oradaki kadınların en büyük sorunu bombaların altında çocukları şehit olmasına, yaralanmasına rağmen bir şekilde hayata devam etmek zorunda olmasıydı. Su, elektrik olmasa da anlatabiliyor muyum? Bir şekilde bir yerlerden başlamak zorundaydık." diye konuştu.

Hüseyni, 7 Ekim'de başlayan saldırılardan sonra günlük en fazla bir öğün yiyebildiklerini belirterek, İsrail'in sivilleri göçe zorlamak için ekmek fırınlarını ve su depolarını hedef aldığını dile getirdi.

İsrail'in asker-sivil ayrımı yapmadan tüm Gazze'yi yerle bir ettiğinin altını çizen Hüseyni, "Okul güvenli değil, hastane güvenli değil, camiye gitseniz orası güvenli değil, evleriniz güvenli değil, hiçbir yer güvenli değil." ifadelerini paylaştı.

"Sekiz katlı binada oturuyordum geri döndüğümde bina tek katlı gibiydi"

Hüseyni, evde kahvaltı yapacakları sırada apartmanlarının vurulacağını öğrendiklerini anlatarak, şöyle devam etti:

Evde bulduğum bir iki şeyle kahvaltı hazırladım ama birileri telefonla arayarak apartmanı vuracaklarını söyledi. Ben caddeyi vurulacaklar diye düşünüyordum. O yüzden toz olmasın diye yediğimiz yiyeceklerin üzerini örttüm. Ailece koşarak okula gittik ve hemen ardından 5 büyük patlama oldu. Sekiz katlı binada oturuyordum geri döndüğümde bina tek katlı gibiydi.

Gazze'den çıkmak için birkaç denemelerinin olduğunu ama hepsinde ölümle burun buruna geldiklerini anlatan Hüseyni, "Ablukadan 10-15 ailenin çıktığını öğrendik ve bunun son şansımız olduğunu düşünerek ölüme gittik." ifadesini kullandı.

Hüseyni, uzun yıllardır yaşadığı evinden ayrılırken büyük üzüntü duyduğunu belirterek, duygularını şu sözlerle aktardı:

Bize sadece bir sırt çantası alabileceğimizi söylediler. Onun haricinde hiçbir şey almadım. 27 yılımı bir sırt çantasına sığdırıp Gazze'den çıkmak zorunda kaldım.

İsrail'in açtığı koridorda ilerlerken bombalama nedeniyle enkaz haline gelen binalardan ceset kokularının yayıldığını aktaran Hüseyni, güvenlik koridorundan geçen çocukların o manzaralara şahit olduğunu söyledi.

Hüseyni, ailesi ve komşusunun 4 yaşındaki torunuyla Gazze'den ayrıldığını anlatarak, şu ifadeleri kullandı:

Tankların üzerindeki İsrail askerleri ellerimizi kaldırarak yürümemizi istedi. Benim yanımda 4 yaşında bir kız çocuğu vardı. Ben bir elimi kaldırdım, bir de onun elini tuttum. O da bir elini kaldırdı yoldan öyle geçtik. Yol boyunca çok yaşlı insanlar vardı. Belki Nekbe'yi (Büyük Felaket) yaşamış insanlar vardı. Bize ikinci Nekbe'yi yaşattılar maalesef. Yolda etrafa saçılmış ayakkabılar, çantalar, kıyafetler vardı.

Güneye geçtiklerinde de İsrail'in saldırılarından kurtulamadıklarını kaydeden Hüseyni, "Tahliye kararı çıktıktan sonra da diğer ülke vatandaşlarını ilk seferde çıkardılar, bizi en sona bıraktılar ve hepimizi bir anda çıkarmadılar. 50-100 kişilik kafileler şeklinde çıktık." dedi.

Hüseyni, Türkiye'ye tahliye edileceğini öğrendiğinde hem sevinç hem de hüzün yaşadığına değinerek, ilk gençlik yıllarında gelin olarak gittiği Gazze'den dönüşünün daha farklı olacağını düşündüğünü dile getirdi.

"Yahudiler her şeyimizi elimizden aldı"

Gazze'den ağlayarak ayrıldığını ve bombardıman olmasa birkaç sene sonra ailece Türkiye'ye taşınma planları yaptıklarını kaydeden Hüseyni, sözlerini şöyle tamamladı:

Ben ailemle çocuklarımla yaptığım işimle güzel bir hayat yaşıyordum. Gazze'de çok mutluydum. Orada yaklaşık 15 bin yetime bakıyorduk ve bir işe yaradığımı hissediyordum. Çocuklarım tıp fakültesinde okuyordu, onlar okullarını bitirecekti. Yahudiler, hayallerimi, geleceğimizi, geçmişimizi, her şeyimizi elimizden aldı. Kadınlar, çocuklar şehit oldu, sakat kaldı.



Erdoğan, Trump ile SDG'nin Suriye ordusuna entegrasyonunu görüştü

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile ABD Başkanı Donald Trump'ın Lahey'deki NATO zirvesi çerçevesinde gerçekleştirdikleri görüşmeden (Türkiye Cumhurbaşkanlığı)
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile ABD Başkanı Donald Trump'ın Lahey'deki NATO zirvesi çerçevesinde gerçekleştirdikleri görüşmeden (Türkiye Cumhurbaşkanlığı)
TT

Erdoğan, Trump ile SDG'nin Suriye ordusuna entegrasyonunu görüştü

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile ABD Başkanı Donald Trump'ın Lahey'deki NATO zirvesi çerçevesinde gerçekleştirdikleri görüşmeden (Türkiye Cumhurbaşkanlığı)
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile ABD Başkanı Donald Trump'ın Lahey'deki NATO zirvesi çerçevesinde gerçekleştirdikleri görüşmeden (Türkiye Cumhurbaşkanlığı)

Türk kaynaklar, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve ABD Başkanı Donald Trump'ın Lahey'deki Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü (NATO) zirvesi kapsamında yaptıkları görüşmede, Suriye'deki gelişmeleri çeşitli boyutlarıyla ele aldıklarını açıkladı.

Kaynaklar, Erdoğan'ın Trump ile salıyı çarşambaya bağlayan gece gerçekleşen görüşmesinde, Suriye Demokratik Güçleri'nin (SDG) yeni Suriye ordusuna entegrasyonunu ele aldığını söyledi. Erdoğan, Suriye yönetiminin DEAŞ dahil tüm terör örgütleriyle mücadelede kararlı olduğunu ve Türkiye'nin de bu konuda Suriye yönetimine desteğini sürdürdüğünü vurguladı.

thyu
Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şara geçtiğimiz mart ayında SDG'nin Suriye ordusuna entegre edilmesi için SDG lideri Mazlum Abdi ile anlaşma imzaladı. (EPA)

Şarku’l Avsat’ın Türk hükümetine yakın medya kuruluşlarından aktardığına göre Erdoğan, SDG'ye ABD desteği konusuna da değindi. Erdoğan, “Mart ayında Şam ile imzalanan anlaşma uyarınca SDG'nin Suriye ordusuna entegre edilmesinin ardından bu desteğin sürdürülmesine gerek kalmayacak… Suriye yönetimi, Türkiye'nin de desteğiyle, DEAŞ üyelerinin ve ailelerinin tutulduğu hapishanelerin kontrolünü ele geçirecek” ifadelerini kullandı.

SDG'ye yönelik suçlamalar

Erdoğan daha önce SDG'yi, lideri Mazlum Abdi ile Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şara arasında imzalanan anlaşmayı geciktirmekle suçlamış, ‘SDG’nin anlaşmanın uygulanmamasının sonuçlarına katlanacağını ve Türkiye'nin bu konuyu yakından takip ettiğini’ belirtmişti.

Türkiye, ABD'nin ‘DEAŞ'a karşı savaşta yakın müttefik’ olarak gördüğü SDG'nin en büyük bileşeni olan YPG’nin dağıtılmasını, yabancı savaşçılarının Suriye'yi terk etmesini ve kalan savaşçıların yeni Suriye ordusuna entegre edilmesini talep ediyor. Washington ise ‘önemli bir müttefik’ olarak SDG'nin yanında durmaya devam edeceğini vurguluyor.

Kaynaklar, Erdoğan'ın Trump'la ayrıca, ‘ABD'nin Suriye'ye yönelik yaptırımlarının kaldırılması kararının uygulanması için atılan adımları ve ABD'nin Suriye'deki güçlerinin durumunu, İsrail'in Suriye topraklarına yönelik saldırılarını, bunların durdurulması ihtiyacını ve Suriye'nin birliği ve egemenliğinin desteklenmesi için yapılacak çalışmaları’ da ele aldığını söyledi.

dfrgthy
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Birleşik Krallık Başbakanı Keir Starmer dün Lahey'de düzenlenen NATO zirvesi çerçevesinde görüşmelerde bulundu. (Türkiye Cumhurbaşkanlığı)

Erdoğan dün NATO zirvesi çerçevesinde Birleşik Krallık Başbakanı Keir Starmer ile yaptığı görüşmede, “Türkiye, Suriye'nin toprak bütünlüğünü ve siyasi birliğini koruyarak istikrarını desteklemeye devam edecektir” dedi.

Suriyeliler için kolaylıklar

Öte yandan Türkiye'deki Suriyeli sivil toplum aktivistleri, geçtiğimiz günlerde İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya ve Göç İdaresi Başkanlığı yetkilileriyle görüştüklerini ve Suriyelilerin statülerine ilişkin güvence aldıklarını açıkladılar.

Aktivistler, ‘Türkiye'de kalmak isteyen hiçbir Suriyelinin ülkesine dönmeye zorlanmayacağı, dönüşün sadece gönüllülük esasına dayanacağı ve daha sonra Türkiye'ye giriş yasağı getirilmeyeceği’ yönünde güvence aldıklarını ifade ettiler.

Türk yetkililer, ‘giriş ve vize işlemlerinin kolaylaştırılacağını, 1 Temmuz itibariyle sınır kapılarının çifte vatandaşlık sahiplerine ve birinci derece akrabalarına açılacağını ve Suriyeli üniversite öğrencilerinin, geçici koruma kartına sahip üniversite öğrencileri de dahil olmak üzere, yılda dört kez kara kapılarından ülkelerine giriş yapmalarına izin verileceğini’ doğruladı.

Suriyeli aktivistler, Suriyelilerin ve Türklerin, Türkiye ve Suriye'de gayrimenkul sahibi olmalarının önündeki engellerin kaldırılması için de çalışmaların sürdüğünü kaydetti.

hyu
Okulların kapanmasının ardından ülkelerine dönen Suriyeli mültecilerin sayısı artmaya başladı. (AFP)

Türkiye'deki Suriyelilerin ülkelerine dönüşü, geçtiğimiz cuma günü okulların kapanmasının ardından gönüllü ve kalıcı dönüşler kapsamında gözle görülür bir artışa sahne olmaya başladı.

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, geçtiğimiz cuma günü Gaziantep Büyükşehir Belediyesi, Göç İdaresi Başkanlığı, Türk Kızılayı ve bazı sivil toplum kuruluşlarının iş birliği yaptığı bir proje kapsamında gönüllü geri dönüşleri desteklemek amacıyla kurulan merkezin açılışında, Beşşar Esed rejiminin 8 Aralık 2024'te devrilmesinden bu yana 273 binden fazla Suriyelinin gönüllü olarak ülkelerine döndüğünü açıkladı.