Rusya, Libya siyasi sahnesindeki varlığını neden yoğunlaştırıyor?

Muhammed Takala kısa süre önce Moskova'yı ziyaret ederken Halife Hafter de Bingazi'de Rusya Savunma Bakan Yardımcısı Yevkurov ile görüştü.

Libya Ulusal Birlik Hükümeti (UBH) Başbakanı Abdulhamid Dibeybe’nin Trablus'taki Rus Büyükelçisi ile daha önce yaptığı bir görüşmeden (UBH)
Libya Ulusal Birlik Hükümeti (UBH) Başbakanı Abdulhamid Dibeybe’nin Trablus'taki Rus Büyükelçisi ile daha önce yaptığı bir görüşmeden (UBH)
TT

Rusya, Libya siyasi sahnesindeki varlığını neden yoğunlaştırıyor?

Libya Ulusal Birlik Hükümeti (UBH) Başbakanı Abdulhamid Dibeybe’nin Trablus'taki Rus Büyükelçisi ile daha önce yaptığı bir görüşmeden (UBH)
Libya Ulusal Birlik Hükümeti (UBH) Başbakanı Abdulhamid Dibeybe’nin Trablus'taki Rus Büyükelçisi ile daha önce yaptığı bir görüşmeden (UBH)

Son zamanlarda Rusya'nın Libya siyasi sahnesindeki varlığı ve tüm Libyalı taraflara açılması konusunda çeşitli sorular gündeme geliyor. Bu durum Libya Devlet Yüksek Konseyi (DYK) Başkanı Muhammed Takala'nın Moskova'yı ziyaret etmesi ve burada bir dizi yetkiliyle görüşmesinin ardından ortaya çıktı. Bunun yanı sıra Rusya Savunma Bakan Yardımcısı Yunus-Bek Yevkurov'un Bingazi'de Libya Ulusal Ordusu (LUO) Komutanı Mareşal Halife Hafter ile bir araya geldiği ifade edildi.

Gözlemciler ‘Rusya'nın Libya'ya olan ilgisinin, Moskova yönetiminin Afrika kıtasındaki rolünün her düzeyde güçlendirilmesi çerçevesinde ortaya çıktığını’ düşünüyor. Siyasetçiler, Moskova yönetiminin Libya'daki siyasi krizi çözmek için Doğu ve Batı güçleri arasında bir denge kurmaya çalıştığını belirtseler de Libya'daki Rus etkisinin artmasının Moskova ve Washington arasında derinleşen anlaşmazlık ışığında siyasi arenada daha fazla durgunluğa yol açmasından çekiniyorlar.

Global Initiative kuruluşundan araştırmacı Celal Harşavi’ye göre Rusya, fazla zaman kaybetmeden Washington yönetiminin Ortadoğu'daki çatışmanın gidişatı ve İsrail'in Gazze Şeridi'nde yaptıklarının yansımalarıyla meşgul olmasının yarattığı boşluktan faydalanarak Libya'daki nüfuzunu genişletmekte gecikmedi. Bu da Washington'u çok zor bir duruma sokuyor. Ancak Harşavi, Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada Moskova'yı şu anda Libya'daki etkisini arttırmaya iten başka faktörlere de dikkati çekti. Bu faktörlerin başında Rusya’nın birkaç ay öncesine kıyasla Ukrayna'daki çatışmayı kaybetmeme duygusu ve aynı anda birden fazla dosyayı yönetme becerisini arttırmak geliyor.

4RGTY5H6U7E
Rusya Savunma Bakan Yardımcısı Yunus-Bek Yevkurov ve Libya Ulusal Ordusu (LUO) Komutanı Mareşal Halife Hafter Bingazi'de bir araya geldi. (LUO)

Diğer yandan DYK üyesi Adil Kermus, Takala'nın Moskova ziyaretinin ‘Moskova yönetiminin tutumunda bir değişiklik yaratma konusunda başarılı olma’ ihtimalinden şüphe duyduğunu belirtti. Kermus, bu ziyaretin Libya arenasında Rusya’nın tarafsız bir pozisyon almasının ya da en azından Hafter ile mevcut ilişkilerinde olduğu gibi bir tarafa karşı önyargılı olmamasının yolunu açacağından şüphe duyuyor.

Şarku’l Avsat’a konuşan Kermus, Rusya'nın 2019 ve 2020 yıllarında Hafter güçlerinin başkente doğru ilerlemesini desteklediğini ve şu ana kadar Hafter'le askeri koordinasyonun devam ettiğini söyledi. Bu durum Rusya Savunma Bakan Yardımcısı’nın geçtiğimiz Ağustos ayından bu yana Bingazi'ye art arda gerçekleştirdiği üç ziyarette ve Hafter'in geçtiğimiz Eylül ayında Rusya'ya yaptığı ziyaret sırasında düzenlenen resmi karşılama töreninde de gözlemlendi.

Kermus'a göre tüm bu göstergeler sadece Rusların kanaatlerini ve ittifaklarını değiştirmenin zorluğuna değil, aynı zamanda Libyalı siyasi ve askeri güçlerin ülkedeki siyasi krizi çözmek için yapacakları her türlü arabuluculuk teklifini reddedecekleri beklentisine de işaret ediyor. Kermus ayrıca, Libya'daki Rus etkisinin artmasının Moskova ve Washington yönetimleri arasında bölge içinde ve ötesinde diğer meselelerle ilgili derinleşen anlaşmazlık ışığında siyasi yolda daha fazla durgunluğa yol açacağından korktuğunu ifade etti.

Aynı bağlamda, Libya Temsilciler Meclisi (TM) üyesi Ali et-Tekbali, Rusları Libya’ya ve Afrika kıtasına soktuğu için ABD politikalarını suçladı. Tekbali, Şarku’l Avsat’a verdiği demeçte, “Washington yönetimi, Şubat Devrimi'nin ilk yıllarında Libya'nın batısında yoğunlaşan siyasal İslam hareketi güçlerinin yanında yer aldı ve bu durum muhaliflere Ruslara başvurmaktan başka seçenek bırakmadı. Hafter de sonunda baskı altında kaldığından bunu yaptı” ifadelerini kullandı.

Tekbali, Takala'nın UBH Başbakanı Abdulhamid Dibeybe ile koordineli olarak gerçekleştirdiği ziyaretin, Hafter'i tamamen devre dışı bırakarak Rusya'nın tutumunda radikal bir değişikliğe yol açmasa da, yavaş yavaş Ruslarla iyi ilişkilerin ortaya çıkmasına neden olabileceğine inanıyor. Tekbali, Rusya'nın kendi çıkarlarını gözeten büyük bir ülke olduğunu ve Libya'nın batı bölgesindeki güçlerle arasındaki ilişkilerin ekonomik iş birliği ortaklıklarıyla desteklenmesi halinde (Takala, Moskova ziyareti sırasında bunun ipuçlarını vermişti) Rusya'nın bu güçlerle ilgili vizyonunun yavaş yavaş değişebileceğini ve bir dereceye kadar ılımlılıkla karakterize edilebileceğini ifade etti.

Tekbali, ‘Moskova'nın Libya arenasındaki tüm taraflara, yani doğuda Hafter'e ve batıda Trablus liderlerine bu kadar açık olmasının yanı sıra eski rejimin destekçilerinin güvenini de kazanmasının, onu Libya ile ilgili herhangi bir masadan ya da uluslararası anlaşmadan kaldırmaya çalışmayı giderek daha da zorlaştıracağına’ işaret etti. Tekbali, kriz dosyasına ilişkin olarak da Washington ile görüş ayrılıklarının devam edeceğini dile getirdi.

Türk akademisyen ve siyasi analist Dr. Muhanned Hafızoğlu ise Şarku’l Avsat’a verdiği demeçte, Takala'nın Moskova ziyaretinden ya da Dibeybe’nin önümüzdeki yılın başlarında yapacağı söylenen ziyaretten, batı bölgesindeki siyasi ve askeri güçlerin en yakın müttefiki olan Türkiye’nin herhangi bir rahatsızlık duymayacağını belirtti. Hafızoğlu, “Ankara yönetimi, Libya Devleti’ni Rusya ile bağlayan ilişkilerin ve çıkarların varlığından haberdardır” dedi.

Hafızoğlu’na göre Batı Libya liderlerinin Moskova ziyaretleri, Rusya'nın rolünü etkisizleştirmek ya da kutuplaştırmaya çalışmaktan ziyade, önümüzdeki dönemde Rus karar mekanizmasının düşüncelerini öğrenme çerçevesine giriyor.



Hizbullah operasyonlarında ‘taktiksel’ gelişme

 Lübnan askerleri ve Kızıl Haç gönüllüleri, İsrail'in hava saldırısında iki Suriyeli çocuğun ve bir Hizbullah üyesinin öldüğü Neccariye beldesinde. (AP)
Lübnan askerleri ve Kızıl Haç gönüllüleri, İsrail'in hava saldırısında iki Suriyeli çocuğun ve bir Hizbullah üyesinin öldüğü Neccariye beldesinde. (AP)
TT

Hizbullah operasyonlarında ‘taktiksel’ gelişme

 Lübnan askerleri ve Kızıl Haç gönüllüleri, İsrail'in hava saldırısında iki Suriyeli çocuğun ve bir Hizbullah üyesinin öldüğü Neccariye beldesinde. (AP)
Lübnan askerleri ve Kızıl Haç gönüllüleri, İsrail'in hava saldırısında iki Suriyeli çocuğun ve bir Hizbullah üyesinin öldüğü Neccariye beldesinde. (AP)

Hizbullah ve İsrail arasındaki çatışmalar, Hizbullah’ın operasyonlarındaki ‘taktiksel’ gelişmeyle daha önce görülmemiş bir gerilime tanık oluyor. Ancak bu durum, görüldüğü üzere ‘daha geniş kapsamlı bir savaşın çatısı altında’ kalmaya devam ediyor.

Geçtiğimiz saatlerde Lübnan'ın iç kesimlerinde, ilki güneyde Sayda bölgesinde, ikincisi ise Lübnan'ı Suriye'ye bağlayan uluslararası yol üzerindeki Bekaa Vadisi'nde olmak üzere iki suikast kaydedildi.

Şarku’l Avsat’ın ulaştığı bilgilere göre ilk saldırıda bir Hizbullah üyesi ve iki Suriyeli çocuk öldürülürken, Mecdel Encar'daki ikinci saldırıda bir el-Kassam Tugayları yetkilisi hedef alındı. Hizbullah suikastlara birkaç operasyonla karşılık verdi. Bunlardan biri insansız hava araçlarıyla (İHA) yapılan hava saldırısıyla Catun'daki topçu taburu karargahının, diğeri ise 50 Katyuşa roketiyle Suriye'nin Golan bölgesindeki Tsnobar lojistik üssünün hedef alınmasıydı.

Uzmanların kanaatine göre Lübnan'ın güney cephesinde artan gerilimin, ABD ve İran'ın çatışmaların genişlemesine karşı çıkan kararlarıyla ilgili nedenlerden dolayı ‘daha geniş kapsamlı bir savaşın çatısı altında’ kalması bekleniyor.


‘Amerikan limanı’ faaliyete geçerken Gazze Şeridi'ndeki çatışmalar şiddetlendi

 ABD Merkez Kuvvetler Komutanlığı (CENTCOM) tarafından Gazze açıklarındaki yüzer iskelenin Gazze Şeridi sakinleri için yardım almaya başlarken yayınlanan fotoğrafı (CENTCOM - AFP)
ABD Merkez Kuvvetler Komutanlığı (CENTCOM) tarafından Gazze açıklarındaki yüzer iskelenin Gazze Şeridi sakinleri için yardım almaya başlarken yayınlanan fotoğrafı (CENTCOM - AFP)
TT

‘Amerikan limanı’ faaliyete geçerken Gazze Şeridi'ndeki çatışmalar şiddetlendi

 ABD Merkez Kuvvetler Komutanlığı (CENTCOM) tarafından Gazze açıklarındaki yüzer iskelenin Gazze Şeridi sakinleri için yardım almaya başlarken yayınlanan fotoğrafı (CENTCOM - AFP)
ABD Merkez Kuvvetler Komutanlığı (CENTCOM) tarafından Gazze açıklarındaki yüzer iskelenin Gazze Şeridi sakinleri için yardım almaya başlarken yayınlanan fotoğrafı (CENTCOM - AFP)

ABD'nin Gazze açıklarındaki yüzer limanına nakledilen ilk yardımlar, kuşatma altındaki Gazze Şeridi'nde dağıtılmaya başlanırken, İsrail ordusu Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki Cibaliye'de 27 Ekim'de kara harekâtının başlamasından bu yana yaşanan çatışmaların ‘en şiddetli boyuta ulaşabileceğini’ bildirdi.

Bu atmosferde ABD Başkanı Joe Biden yönetimindeki yetkililer, Tel Aviv'i Washington'un Gazze Şeridi'ndeki savaşı sona erdirme ve Ortadoğu'da kalıcı barışı sağlama vizyonunu benimsemeye ikna etme fırsatlarını tükettiklerini ve iki tarafın her zamankinden daha uzak hale geldiğini düşünüyor.

Şarku'l Avsat'ın ulaştığı bilgiye göre İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, askeri yönetimin insan kayıplarının yanı sıra yılda yaklaşık 5,4 milyar dolara mal olacağını gösteren bir ordu raporu nedeniyle, Gazze Şeridi üzerinde askeri yönetim uygulama planına alternatif aramaya karar verdi..


Cenin Taburu'nun komutanlarından biri İsrail'in Cenin'e düzenlediği hava saldırısında öldürüldü

Geçtiğimiz nisan ayında Cenin'de İsrail ateşiyle öldürülen bir gencin cenaze töreni sırasında iki silahlı Filistinli (Reuters)
Geçtiğimiz nisan ayında Cenin'de İsrail ateşiyle öldürülen bir gencin cenaze töreni sırasında iki silahlı Filistinli (Reuters)
TT

Cenin Taburu'nun komutanlarından biri İsrail'in Cenin'e düzenlediği hava saldırısında öldürüldü

Geçtiğimiz nisan ayında Cenin'de İsrail ateşiyle öldürülen bir gencin cenaze töreni sırasında iki silahlı Filistinli (Reuters)
Geçtiğimiz nisan ayında Cenin'de İsrail ateşiyle öldürülen bir gencin cenaze töreni sırasında iki silahlı Filistinli (Reuters)

İsrail ordusu dün akşam (Cuma) bir savaş uçağının Batı Şeria'daki Cenin Mülteci Kampı’nda bir evi bombaladığını duyurdu.

Şarku’l Avsat’ın İsrail medyasından aktardığına göre Cenin'deki bombalama eylemi saldırı planlayan bir hücreyi hedef aldı. Filistinli medya kuruluşları daha sonra ölen kişinin İslam Hamayse adlı Cenin Taburu komutanı olduğunu bildirdi.

İslami Cihad Hareketi’nin silahlı kanadı Kudüs Seriyyeleri’ne bağlı Cenin Taburu, Komutan İslam Hamayse’nin öldürüldüğünü duyurdu.

Filistin Sağlık Bakanlığı ise İsrail'in işgal altındaki Batı Şeria'da bulunan Cenin Mülteci Kampı’na düzenlediği saldırıda bir Filistinli’nin öldüğünü ve sekiz kişinin de yaralandığını açıkladı.

Bakanlık açıklamasında sekiz yaralıların durumunun ‘stabil’ olduğunu ve iki hastanede tedavi gördüklerini bildirdi.

Açıklamada şu ifadelere yer verildi: “Durumu stabil olan beş şarapnel yaralanması Cenin Devlet Hastanesi'ne, durumu stabil olan üç yaralanma ise İbn Sina Hastanesi'ne ulaştı.”

İsrail ordusu, operasyonun savaş uçakları ve bir helikopter tarafından gerçekleştirildiğini ve Gazze Şeridi'ndeki savaşın patlak vermesinden çok önce şiddet olaylarının arttığı Batı Şeria'da nadir görülen bir olay olduğunu belirtti.

Ordu, militanlar tarafından operasyon merkezi olarak kullanılan bir yerleşkeyi vurduğunu ve Hamayse'nin İsraillilere yönelik birçok saldırıdan sorumlu olduğunu söyleyerek öldüğünü doğruladı.

İsrail ordusu ayrıca, saldırının ‘yakın bir tehdidi bertaraf etmek için gerçekleştirildiğini’ ifade etti, ancak hangi tehdit konusunda bilgi vermedi..


ABD elçisi: "İslamcılar" bizim ve Sudanlılar için bir sorun

ABD'nin Sudan Özel Temsilcisi Tom Perriello (Şarku'l Avsat)
ABD'nin Sudan Özel Temsilcisi Tom Perriello (Şarku'l Avsat)
TT

ABD elçisi: "İslamcılar" bizim ve Sudanlılar için bir sorun

ABD'nin Sudan Özel Temsilcisi Tom Perriello (Şarku'l Avsat)
ABD'nin Sudan Özel Temsilcisi Tom Perriello (Şarku'l Avsat)

ABD'nin Sudan özel elçisi Tom Perriello dün (Cuma) yaptığı açıklamada, devrik rejimin destekçileri olan İslamcıların mevcut sahnedeki varlığının "bizim ve Sudanlılar için büyük bir sorun teşkil ettiğini" söyledi. Perriello: "Ordu içinde savaşçılar olduğunu biliyoruz ve ülke dışından gelip savaşa katılanlar da var" ifadelerini kullandı. Kenya'nın başkenti Nairobi'de bir grup Sudanlı ile yaptığı toplantıda Perriello, ülkesinin kurumları ve bireyleri etkileyecek yaptırım silahının kullanımını genişleteceğini ve bunların çeşitli ülkelerdeki çalışmalarını etkileyeceğini belirtti. Perriello, "Vahim sonuçları olacağı nedeniyle" El Fashir'e askeri müdahaleye karşı Hızlı Destek Kuvvetleri’ne güçlü uyarılarda bulunduğunu belirtti.

BM İnsan Hakları Yüksek Komiseri Volker Türk ise El Faşhir'in saldırıya uğraması halinde insani bir felaket yaşanabileceği uyarısında bulundu.


İsrail, Uluslararası Adalet Divanı önünde Güney Afrika'nın ‘soykırım’ suçlamalarına yanıt veriyor

Gazze Şeridi'nin Refah kentindeki durumla ilgili Lahey'deki Barış Sarayı'nda yapılan duruşma sırasında Uluslararası Adalet Divanı (UAD) yargıçları mahkeme salonuna giriyor, 16 Mayıs 2024. (AFP)
Gazze Şeridi'nin Refah kentindeki durumla ilgili Lahey'deki Barış Sarayı'nda yapılan duruşma sırasında Uluslararası Adalet Divanı (UAD) yargıçları mahkeme salonuna giriyor, 16 Mayıs 2024. (AFP)
TT

İsrail, Uluslararası Adalet Divanı önünde Güney Afrika'nın ‘soykırım’ suçlamalarına yanıt veriyor

Gazze Şeridi'nin Refah kentindeki durumla ilgili Lahey'deki Barış Sarayı'nda yapılan duruşma sırasında Uluslararası Adalet Divanı (UAD) yargıçları mahkeme salonuna giriyor, 16 Mayıs 2024. (AFP)
Gazze Şeridi'nin Refah kentindeki durumla ilgili Lahey'deki Barış Sarayı'nda yapılan duruşma sırasında Uluslararası Adalet Divanı (UAD) yargıçları mahkeme salonuna giriyor, 16 Mayıs 2024. (AFP)

İsrail bugün Uluslararası Adalet Divanı (UAD) önünde, Güney Afrika'nın Refah'taki askeri operasyonla Gazze Şeridi'ndeki ‘soykırımı’ devam ettirdiği yönündeki suçlamalarına cevabını sunacak.

Pretorya, UAD'dan İsrail'in Hamas'ı ortadan kaldırmak için gerekli olduğunu söylediği Refah saldırısını durdurmasını talep etti.

İsrail daha önce uluslararası hukuka bağlılığının ‘sarsılmaz’ olduğunu vurgulamış ve Güney Afrika'nın açtığı davayı ‘tamamen temelsiz’ ve ‘ahlaki açıdan iğrenç’ olarak nitelendirmişti.

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, Hamas'ın son kalesi olarak gördüğü Refah'ta geniş çaplı bir kara harekâtının Hamas’ı ortadan kaldırmak için gerekli olduğunu söylüyor.

İsrail dün (Perşembe) yaptığı açıklamada, yoğun nüfuslu bu kente yönelik geniş çaplı bir saldırıya karşı uluslararası uyarılara rağmen, Refah'taki kara operasyonlarını ‘yoğunlaştıracağını’ duyurdu. İsrail'in Refah'ta ‘insani bir felaketi’ önlediğini düşünen Netanyahu, ofisi tarafından Arapça olarak yayınlanan açıklamasında “Şu ana kadar Refah'taki yaklaşık yarım milyon insan çatışma bölgelerinden tahliye edildi. Bahsettikleri insani felaket gerçekleşmedi ve gerçekleşmeyecek” ifadelerini kullandı.

İsrail Savunma Bakanı Yoav Gallant ise Refah'taki askeri operasyonun ‘takviye kuvvetlerin girişiyle devam edeceğini’ duyurdu.


"Hamas, Filistin Devlet Başkanı'nın Arap Zirvesi'nde yaptığı konuşmadan üzüntü duyuyor ve birlik konusundaki kararlılığını teyit ediyor

Gazze Şeridi'ndeki Hamas üyeleri (AFP)
Gazze Şeridi'ndeki Hamas üyeleri (AFP)
TT

"Hamas, Filistin Devlet Başkanı'nın Arap Zirvesi'nde yaptığı konuşmadan üzüntü duyuyor ve birlik konusundaki kararlılığını teyit ediyor

Gazze Şeridi'ndeki Hamas üyeleri (AFP)
Gazze Şeridi'ndeki Hamas üyeleri (AFP)

Hamas hareketi yaptığı açıklamada, Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas'ın Bahreyn'in başkenti Manama'daki Arap zirvesi öncesinde, 7 Ekim operasyonuna ilişkin konuşmasından duyduğu üzüntüyü dile getirdi.

Abbas zirvede, Hamas'ın "7 Ekim'deki askeri operasyonu tek taraflı bir kararla gerçekleştirdiğini ve İsrail'e Gazze'ye saldırması için daha fazla bahane sağladığını" söyledi. Hamas ise İsrail'in Filistin halkına karşı işlediği suçlar için "bahane beklemediği" yanıtını verdi.

Abbas konuşmasında, Hamas'ın "bölünmüşlüğe son vermeyi ve Filistin meşruiyet şemsiyesine geri dönmeyi reddeden tutumunun, işgal hükümetinin Gazze Şeridi'nin, Batı Şeria ve Kudüs'ten ayrılmasını pekiştirmek, bir Filistin devletinin kurulmasını engellemek ve Ulusal Otorite ile Filistin Kurtuluş Örgütü'nü zayıflatmak için 7 Ekim'den önce uygulamaya çalıştığı İsrail planına hizmet ettiğini" belirtti.

Ancak Hamas yaptığı açıklamada "ulusal birlik konusundaki kararlılığını defalarca vurguladığını, Filistin iç cephesini güçlendirmek ve ulusal safları birleştirmek için her aşamada gerekli esnekliği gösterdiğini" ısrarla vurguladı.


Heniye: İsrail müzakereleri "bilinmeyen bir kadere" sürükledi

Han Yunus kentindeki yıkılmış binaların ortasında yürüyen yerinden edilmiş Filistinliler (AP)
Han Yunus kentindeki yıkılmış binaların ortasında yürüyen yerinden edilmiş Filistinliler (AP)
TT

Heniye: İsrail müzakereleri "bilinmeyen bir kadere" sürükledi

Han Yunus kentindeki yıkılmış binaların ortasında yürüyen yerinden edilmiş Filistinliler (AP)
Han Yunus kentindeki yıkılmış binaların ortasında yürüyen yerinden edilmiş Filistinliler (AP)

Hamas Siyasi Büro Başkanı İsmail Heniye dün (Çarşamba) yaptığı açıklamada, İsrail'in Refah sınır kapısını işgal etme ve kente yönelik saldırılarını genişletme konusundaki ısrarının tüm müzakereleri "bilinmeyen bir kadere" sürüklediğini söyledi.

Heniye, Hamas'ın Refah'taki İsrail operasyonuyla ilgili olarak Mısır ile temas halinde olduğunu ve "İsrail'in Refah sınır kapısından derhal çekilmesi gerektiği konusunda" Mısır ile hemfikir olduğunu belirtti.

Nekbe'nin 76. yıldönümü münasebetiyle yaptığı konuşmada Haniye, savaştan sonra Gazze Şeridi'nin yönetimine hareketin "ulusal toplumla" birlikte karar vereceğini, "(Hamas'ın) saldırıyı durdurmak için hiçbir çabadan kaçınmadığını ve arabulucuların çabalarına olumlu yaklaştığını" ifade etti.

Heniye, ateşkes ve tutukluların serbest bırakılmasına yönelik herhangi bir çaba ya da anlaşmanın, "kalıcı bir ateşkesi ve Gazze Şeridi'nin tamamından kapsamlı bir çekilmeyi" garanti etmesi gerektiğini vurguladı.

fdvbgt
Yerinden edilmiş Filistinliler Refah’tan çıktıktan sonra Gazze Şeridi'nin merkezindeki Deyr Belah'ta (AP)

Heniye, İsrail'in ateşkes önerileri karşısındaki tutumunu "Gazze'ye yönelik savaşı sürdürme yönündeki tasarlanmış niyetlerinin doğrulanması" olarak nitelendirdi.

Haniye'nin konuşması, İsrail ordusu ile hükümet arasında, Gazze'deki savaşın bitiminden sonra, yani "savaşın ertesi günü" Gazze Şeridi'nin yönetimi konusunda yaşanan tartışmanın ortasında geldi.

İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu konuşmasında, Hamas Gazze'de iktidarda kaldığı sürece "savaşın ertesi günü için yapılacak düzenlemelerden bahsetmenin bir anlamı olmadığını" söyledi. Savunma Bakanı Yoav Galant ise Gazze'de bir İsrail askeri yönetimini kabul etmeyeceğini, savaştan sonra İsrail'in Gazze'de güvenlik varlığının “İsraillilerin gereksiz yere can kaybına” yol açacağını söyledi.


Hizbullah'a ait insansız hava aracı İsrail'i ilk kez vurdu

İsrail'in bölgeyi hedef alan bombardımanının ardından Güney Lübnan'da dumanlar yükseliyor. (AFP)
İsrail'in bölgeyi hedef alan bombardımanının ardından Güney Lübnan'da dumanlar yükseliyor. (AFP)
TT

Hizbullah'a ait insansız hava aracı İsrail'i ilk kez vurdu

İsrail'in bölgeyi hedef alan bombardımanının ardından Güney Lübnan'da dumanlar yükseliyor. (AFP)
İsrail'in bölgeyi hedef alan bombardımanının ardından Güney Lübnan'da dumanlar yükseliyor. (AFP)

Hizbullah’a ait insansız hava aracı (İHA) dün (Perşembe) İsrail'i ilk kez bombalarken, iki taraf arasındaki çatışmalar ilk aylara göre eşi benzeri görülmemiş bir şekilde ve yüksek bir hızla tırmanarak ‘yıpratma savaşına’ dönüştü.

Hizbullah, savaşçılarının Metula bölgesine iki adet S5 füzesiyle donanmış bir İHA’yla saldırdığını duyurdu. Hizbullah ilk kez bu tür güdümsüz konvansiyonel füze kullanmış oldu.

Güney cephesi, askeri uzman emekli Tuğgeneral Halil el-Hilu'nun İsrail'in iki tarafı geniş bir savaşa girmemeye zorlayan gerçekler ışığında ‘tampon bölge’ yaratmaya çalıştığı bir ‘yıpratma savaşı’ olarak tanımladığı, her iki tarafın da ilk kez bölgeleri bombaladığı büyük bir tırmanışa tanık oldu.

Söz konusu gerilim, Çarşamba günü Hizbullah tarafından gerçekleştirilen ve biri Tiberya yakınlarında olmak üzere üç İsrail askeri üssünü hedef alan askeri operasyonların ardından, ‘suikastlara yanıt olarak’ geldi. Hizbullah, iki taraf arasındaki savaşın başlamasından bu yana en şiddetli bombardımanla karşılık vererek Lübnan'ın doğusundaki birçok noktayı hedef aldı.

Batı Tiberya'ya yapılan saldırı savaşın başlangıcından bu yana İsrail içinde gerçekleştirilen en şiddetli saldırı olurken, Hizbullah saldırının ‘bir dizi saldırı uçağı’ tarafından gerçekleştirildiğini ve ‘hava kuvvetlerinin kapsamlı gözetleme ve tespit sisteminin bir bölümünü’ hedef aldığını açıkladı. Hizbullah ayrıca, bu sabah Golan Tepeleri'ndeki İsrail askeri bölgelerine saldırı düzenledi.


ABD Temsilciler Meclisi İsrail'e acil silah desteği tasarısını onayladı

ABD Temsilciler Meclisi binası (Arşiv- Reuters)
ABD Temsilciler Meclisi binası (Arşiv- Reuters)
TT

ABD Temsilciler Meclisi İsrail'e acil silah desteği tasarısını onayladı

ABD Temsilciler Meclisi binası (Arşiv- Reuters)
ABD Temsilciler Meclisi binası (Arşiv- Reuters)

CNN'in haberine göre ABD Temsilciler Meclisi, İsrail'e silah sevkiyatının zorunlu hale getirilmesini öngören bir yasa tasarısını kabul etti. Cumhuriyetçiler, yedi ayı aşkın bir süredir Gazze Şeridi'nde Hamas'la savaşan İsrail'e mühimmat sevkiyatını askıya alma kararı alan Başkan Joe Biden üzerindeki baskıyı arttırmaya çalışıyor.

Şarku’l Avsat’ın CNN’den aktardığına göre tasarı, Biden'ın Kongre tarafından İsrail'e onaylanan herhangi bir silah sevkiyatını engelleme, durdurma veya iptal etme kabiliyetini zayıflatıyor.

Tasarı ayrıca İsrail'in askıya alınan silah sevkiyatlarının yasanın yürürlüğe girmesinden itibaren 15 gün içinde teslim edilmesini gerektiriyor.

CNN’e göre Demokratların kontrolündeki Senato'nun tasarıyı reddetme olasılığı düşük ve Beyaz Saray'ın, Biden'ın Kongre'den geçen yasayı onaylayacağını söylediği belirtildi.


Bahreyn Zirvesi: İki devletli çözümün sağlanmasına yönelik uluslararası bir zirve

Arap Birliği ülkeleri liderlerinin Manama Zirvesi'ndeki hatıra fotoğrafı (BNA)
Arap Birliği ülkeleri liderlerinin Manama Zirvesi'ndeki hatıra fotoğrafı (BNA)
TT

Bahreyn Zirvesi: İki devletli çözümün sağlanmasına yönelik uluslararası bir zirve

Arap Birliği ülkeleri liderlerinin Manama Zirvesi'ndeki hatıra fotoğrafı (BNA)
Arap Birliği ülkeleri liderlerinin Manama Zirvesi'ndeki hatıra fotoğrafı (BNA)

Arap Birliği Konseyi'nin dün (perşembe) Manama'da düzenlenen zirve düzeyindeki 33. olağan oturumuna katılan Arap liderler, Filistin meselesinin çözümü için Birleşmiş Milletler (BM) himayesinde uluslararası bir konferans düzenlenmesi yönünde ortak bir çağrı yaparak iki devletli çözüm yolunda ilerleme kaydetmeye çalıştılar.

Bahreyn Zirvesi’nin sonuç bildirisinde, Arap liderlerin ‘siyasi süreç ve müzakereler için bir zaman sınırı belirlenmesi’ ve bu konuda net tedbirler alınması gerektiğini vurguladıkları aktarıldı. Liderler ayrıca, çözümün ‘Arap topraklarındaki İsrail işgalinin sona ermesi ve adil ve kapsamlı bir barışa ulaşmanın yolu olarak İsrail ile birlikte güvenlik ve barış içinde yaşamak üzere uluslararası meşruiyet kararlarına uygun bağımsız, egemen ve yaşayabilir bir Filistin devleti kurulmasıyla’ mümkün olduğunu ifade ettiler.

Zirve, ülkesi Arap Birliği Konseyi'nin bir önceki oturumuna başkanlık eden Suudi Arabistan Veliaht Prensi ve Başbakanı Muhammed bin Selman'ın Suudi Arabistan'ın bir Filistin devletinin kurulmasına ve uluslararası alanda tanınmasına verdiği desteği yinelediği ve uluslararası toplumu Gazze Şeridi'ndeki savaşı sona erdirme çabalarını desteklemeye çağırdığı konuşmasıyla başladı. Suudi Arabistan’ın zirve delegasyonuna başkanlık eden Veliaht Prens konuşmasına İki Kutsal Caminin Hizmetkârı Kral Selman bin Abdulaziz Al Suud'un zirve katılımcılarına selamlarını ve ‘başarı ve muvaffakiyet’ dileklerini ileterek başladı.

Katılımcılara hitap eden Muhammed bin Selman, “32. oturuma başkanlık ettiği süre boyunca Suudi Arabistan, Arap meselelerine ve ortak Arap eyleminin geliştirilmesine büyük önem verdi. İsrail'in Gazze Şeridi'ne yönelik saldırganlığını görüşmek üzere olağanüstü ortak Arap Birliği-İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) zirvesine ev sahipliği yaptığı için başta Filistin meselesi olmak üzere bölgesel ve uluslararası konularda ortak tutum belirleme konusunda istekli oldu” ifadelerini kullandı. Muhammed bin Selman ayrıca, “Filistin'deki kardeşlerimize yönelik acımasız saldırganlığa karşı ortak eylemin sürdürülmesi gerektiğini” vurguladı.

Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas ise “uluslararası meşruiyeti hiçe sayarak yedi aydan fazla bir süredir ABD'nin desteğiyle devam eden İsrail savaş suçları ve soykırımı sonucunda çoğu kadın ve çocuk olmak üzere 120 binden fazla Filistinlinin şehit olduğunu ve yaralandığını” söyledi.

Zirvede ayrıca liderler tarafından sonuç bildirisinde ifade edilen ve Arap su güvenliği konusunu ele alan çeşitli hususlara da değinildi. Katılımcılar bunun özellikle Mısır ve Sudan için Arap ulusal güvenliğinin ayrılmaz bir parçası olduğunu yineledi. Katılımcılar, Mısır ve Sudan’ın Nil suları üzerindeki haklarını etkileyecek herhangi bir eylem ya da tedbiri reddetti. Katılımcılar ayrıca, Dicle ve Fırat nehirleri konusunda Suriye ve Irak ile dayanışma içinde olduklarını ve güvenliklerini ve su çıkarlarını korumak için gerekli gördükleri her türlü tedbiri alma konusunda hepsiyle dayanışma içinde olduklarını bir kez daha yinelediler.

Bahreyn Zirvesi'nin nihai bildiri taslağında ayrıca, devletlerin egemenliği dışında faaliyet gösteren ve Arap devletlerinin yüce çıkarlarıyla çelişen yabancı gündemleri takip eden veya uygulayan silahlı gruplara veya milislere verilen her türlü destek tamamen reddedilirken, egemenliklerini ve toprak bütünlüklerini savunan tüm Arap devletleriyle dayanışma içinde olunduğu vurgulandı.