İsrail'in "Philadelphia Rotası"nı bombalamasının yerinden etme planıyla ilişkisi

Netanyahu bunun, Gazze Şeridi'nde yürüttüğü savaştan sonra Gazze'nin geleceğine yönelik planı dahilinde olduğunu belirtti. Mısır, vatandaşları sınırlarına doğru itmeye devam etmemesi konusunda uyardı

Gazze Şeridi'nin güneyinde İsrail tankları (AFP)
Gazze Şeridi'nin güneyinde İsrail tankları (AFP)
TT

İsrail'in "Philadelphia Rotası"nı bombalamasının yerinden etme planıyla ilişkisi

Gazze Şeridi'nin güneyinde İsrail tankları (AFP)
Gazze Şeridi'nin güneyinde İsrail tankları (AFP)

İsrail uçakları, benzeri görülmemiş saldırılarla Gazze Şeridi ile Mısır arasındaki sınır boyunca şiddetli baskınlar düzenledi ve son iki gün içinde ordu, iki bölgeyi ayıran çitin üzerindeki savaş uçağı saldırılarını yoğunlaştırdı.

Ayrıca Gazze'nin en güney bölgesinin semalarına keşif uçakları konuşlandırdı.

Birinci hattın yok edilmesi

Gazze Şeridi ile Mısır arasındaki sınır boyunca, Filistin tarafında tamamı tek bir coğrafi hat üzerinde inşa edilmiş konut binaları bulunuyor.

Bunlara Birinci hat evleri deniyor ve Gazze ile Sina'yı ayıran Refah şehrinde bulunuyorlar.

İsrail ordusunun Gazze ve Mısır sınırlarına düzenlediği büyük hava saldırılarında savaş uçakları, Sina sınırına birkaç metre uzaklıktaki Refah kentindeki ilk hattaki evleri bombalayarak hepsini tamamen yok etti.

Bombalama bununla sınırlı kalmadı, ordu Selahaddin rotasına (Philadelphia rotasına) alışılmadık bir saldırı başlattı ve baskınlar yolu tamamen ve ayrım gözetmeksizin yok etti.

Uçan parçalar bir şekilde Gazze ile Mısır arasındaki sınır çitini etkiledi.

Refah'ta yerinden edilmiş insanlar

Bu benzeri görülmemiş saldırı, Tel Aviv'in Gazze Şeridi sakinlerinin çoğunu ülke içinde yerinden edilme deneyimini tekrarlamaya zorladığı bir zamanda gerçekleşti.

İsrail ordusu, güneydeki Han Yunus şehrine gelen yerinden edilmiş insanlara şehri boşaltmalarını ve güneydeki Sina yakınlarındaki Refah vilayetine gitmelerini emretti.

Hava saldırıları ve kara saldırıları nedeniyle yaklaşık bir milyon kişi, alanı 68 kilometre kareyi geçmeyen küçük bir alana göç etti.

Bu alanda konut binası olmadığı için yerinden edilmiş insan sayısını karşılayamıyor, bunun sonucunda bombalamadan kaçanlar Mısır sınırına yakın yerlerde çadır kurmak zorunda kalıyor.

Her halükarda, siyasi gözlemciler bu saldırıyı, Filistinlileri yerinden etme ve yerinden edilenlerin Sina'daki el Ariş bölgesine doğru kaçmalarının yolunu açma ihtimaline işaret ediyor olarak okuyorlar.

Öte yandan askeri araştırmacılar bunu beklemiyor ve bunun Refah şehrinin işgalinin sadece başlangıcı olduğunu düşünüyor.

Çelişkili görüşler

İsrail açısından ise ordu sözcüsü Daniel Hagari, Mısır ile Gazze Şeridi arasındaki "Philadelphia rotası"ndaki yer altı tünellerini yok ettiklerini söylüyor.

Ayrıca Hamas hareketinin Philadelphia rotası mahkumları veya liderlerini onları alabilecek yerlere kaçırmak için kullanabileceği kanaatinde.

Hagari, açıklamalarına şöyle devam etti:

Philadelphia rotası altında binden fazla tünel inşa eden Hamas, bu yolu hem askeri amaçlarla hem de gelişmiş silah kaçakçılığı için kullanıyor. Bu nedenle Sina'da biten ve Gazze Şeridi'ne ulaşan yolun tamamını yok ettik.

İsrail'in konuyla ilgili tek görüşü bu da değil. Başbakan Binyamin Netanyahu "Philadelphia Rotası"na yönelik bir askeri saldırıdan bahsetti ve bunun, "Gazze Şeridi'nde yürüttüğü savaştan sonra Gazze'nin geleceğine yönelik planı dahilinde olduğunu belirterek, niyetinin Gazze'yi Mısır sınırından ayıran yolu kontrol etmek olduğunu" vurguladı.

Philadelphia Rotası

Gazze ile Mısır sınırında yer alan dar bir arazi şeridi olan "Philadelphia Rotası" hakkında büyük bir hikaye ortaya atıldı.

Akdeniz'den İsrail kontrolündeki Kerem Şalom ticari kapısına kadar uzanan yolun uzunluğu 14,5 kilometre olup genişliği yüzlerce metreyi geçmiyor.

"Philadelphia Rotası", Mısır ile İsrail arasında 1979'da imzalanan barış anlaşmasında yer alan bir tampon bölge olup, Tel Aviv'in Gazze'yi kontrol ettiği dönemde bu yolu korumak ve kollamak ordunun göreviydi.

Ancak 2005 yılında İsrail güçleri ve vatandaşlar Gazze Şeridi'ni terk ettiğinde, onlar da buradan ve Refah sınır kapısından çekilmek zorunda kaldılar.

Bunları denetleme görevi, Avrupa Birliği'nden gözlemcilerin katılımıyla Filistin Yönetimi'ne devredildi.

"Philadelphia Rotası" Mısır'a bağlı olduğundan İsrail, Kahire ile "Philadelphia Anlaşması" adı verilen bir protokol imzaladı.

Anlaşma, bölgenin Filistin kontrolüne geçmesinin ardından kaçakçılık operasyonlarını durdurmak ve mevcut tünelleri yok etmek için Gazze sınırı boyunca 750 Mısırlı sınır muhafız askerinin konuşlandırılmasına izin verilmesini öngörüyor.

Bu durum, Hamas'ın 2007'de Gazze'nin kontrolünü ele geçirmesine kadar devam etti ve "Philadelphia Rotası"nı denetleme görevi otomatik olarak harekete devredildi ve bu hareket, 2013'te burayı ticari faaliyeti teşvik etmek için kullandı.

Hareket ayrıca yoldaki altyapının iyileştirilmesi için çalıştı ve Mısır'dan Gazze Şeridi'ne malların aktığı bir ticari koridor haline geldi.

Mısır ve Hamas'tan memnuniyetsizlik

"Philadelphia Rotası"na yapılan saldırı Hamas hareketini kızdırdı ve lideri Usame Hamdan, Refah Valiliği'ndeki ilk noktanın yakın bombardımanının İsrail'in Filistinlileri yerinden etme ısrarı anlamına geldiği değerlendirmesinde bulundu ve bu planın Hamas tarafından reddedildiğini vurguladı.

Ancak Netanyahu bunu farklı şekillerde uygulamaya çalışıyor.

Mısır'da "Philadelphia Rotası"na yönelik saldırı, kırmızı çizgilerin aşılması olarak değerlendirildi ve Mısır Temsilciler Meclisi üyesi Mustafa Bekri, konuyla ilgili şu yorumu yaptı:

İsrail ordusu Mısır ile Gazze arasındaki tünelleri yok ettiğini iddia ediyor. Ancak bu, Kahire ile Tel Aviv arasındaki durumda patlamaya yol açabilecek tehlikeli bir gelişme. Düşman planlarında ısrar ediyor ve Mısır'ın yerinden edilmeyi reddettiğini, sınırlarının kırmızı çizgi olduğunu unutmuş durumda.

Kuvvetlerin yeniden konuşlandırılması

İsrail'in saldırısı bununla sınırlı değildi; İbrani Kanal 12, Tel Aviv'deki yetkililerin Refah kapısının Mısır tarafına güvenlik personeli yerleştirme olasılığını incelediğini bildirdi.

Bu, Hamas hareketinin hiçbir üyesinin kalmamasını sağlama bahanesi altında yapılmak isteniyor.

İsrail işleri uzmanı Mustafa İbrahim'e göre İsrail ordusu rotayı yeniden işgal etmeyecek.

Çünkü bu adım, İsrail'in Gazze Şeridi'ni yeniden işgal etmesine veya savaş bittikten sonra orada kalmasına şiddetle karşı çıkan ABD'nin onayını gerektiriyor.

İbrahim aynı zamanda bombalamanın amacının Filistinlilerin yerinden edilmesiyle ilgili olduğunu da reddediyor.

Çünkü bu, İsrail'e yönelmeye başlayan uluslararası topluma karşı durmak anlamına geliyor ve Netanyahu şu anda dünya kamuoyuyla mücadele etmeye hazır değil.

Independent Arabia - Independent Türkçe



Gazze'de İç Güvenlik yetkilisi Zemzem’e suikast: İçişleri Bakanlığı soruşturma başlattı

Yarbay Ahmed Zemzem, silahlı kişilerin arabasına açtığı ateş sonucu öldürüldü (Filistin Enformasyon Merkezi)
Yarbay Ahmed Zemzem, silahlı kişilerin arabasına açtığı ateş sonucu öldürüldü (Filistin Enformasyon Merkezi)
TT

Gazze'de İç Güvenlik yetkilisi Zemzem’e suikast: İçişleri Bakanlığı soruşturma başlattı

Yarbay Ahmed Zemzem, silahlı kişilerin arabasına açtığı ateş sonucu öldürüldü (Filistin Enformasyon Merkezi)
Yarbay Ahmed Zemzem, silahlı kişilerin arabasına açtığı ateş sonucu öldürüldü (Filistin Enformasyon Merkezi)

Filistin Enformasyon Merkezi, Gazze Şeridi'ndeki İç Güvenlik Teşkilatı yetkililerinden Yarbay Ahmed Zemzem’in bu sabah Gazze Şeridi'nin orta kesiminde yer alan Megazi Mülteci Kampı’nda silahlı kişiler tarafından düzenlenen silahlı saldırıda öldürüldüğünü bildirdi.

Gazze İçişleri Bakanlığı tarafından yapılan kısa basın açıklamasında, ilgili makamların Yarbay Ahmed Zemzem suikastıyla ilgili ‘derhal soruşturma başlattığı’ ve suikasta karışan şüphelilerden birini tutukladığı, diğer şüphelilerin izini sürme çabalarının ise devam ettiği belirtildi. Açıklamada olayın arkasındaki koşulları ve nedenleri ortaya çıkarmak için çalışmaların sürdürüldüğü ifade edildi.

Olay, İsrail ordusunun dün akşam Gazze şehrinin batısındaki er-Raşid Caddesi’nde bir araca düzenlenen baskında Hamas'ın silahlı kanadı İzzeddin el-Kassam Tugayları liderlerinden Raid Saad'ı öldürdüğünü açıklamasının üzerinden 24 saat geçmeden meydana geldi. İsrail, Saad'ın öldürüldüğü saldırıyla, Gazze'deki ateşkes anlaşmasını bir kez daha ihlal etti.


Cezayir’de Kabiliyeliler ‘MAK’ ayrılıkçı projesine karşı birleşti

Bejaia'da ayrılıkçı projeye karşı düzenlenen miting sırasında aktivistler (Özel hesaplar)
Bejaia'da ayrılıkçı projeye karşı düzenlenen miting sırasında aktivistler (Özel hesaplar)
TT

Cezayir’de Kabiliyeliler ‘MAK’ ayrılıkçı projesine karşı birleşti

Bejaia'da ayrılıkçı projeye karşı düzenlenen miting sırasında aktivistler (Özel hesaplar)
Bejaia'da ayrılıkçı projeye karşı düzenlenen miting sırasında aktivistler (Özel hesaplar)

Cezayir’de Kabiliye bölgesi, ayrılıkçı “MAK” hareketinin Fransa’da ilan etmeyi planladığı “bağımsız Kabiliye devleti” girişimine karşı dikkat çekici bir toplumsal mobilizasyona sahne oldu. Cezayir yönetiminin, ülkenin toprak bütünlüğünü hedef almakla suçladığı bu girişime karşı bölgede çeşitli protesto ve farkındalık faaliyetleri gerçekleştirildi.

Başkent Cezayir’in yaklaşık 250 kilometre doğusunda bulunan ve Kabiliye’nin en büyük kentlerinden biri olan Becaia (Bejaia) vilayetinde, vatandaşlar ve yerel aktörler ulusal birliğe zarar verecek her türlü projeye karşı olduklarını ortaya koyan çok sayıda inisiyatif gerçekleştirdi. Kent genelinde çok sayıda ev ve iş yerinin cephelerine Cezayir bayraklarının asıldığı gözlemlendi.

Becaia Gençlik ve Spor İl Müdürlüğü tarafından “Cezayir tek ve bölünmezdir” sloganıyla düzenlenen, ulusal bayraklarla süslenmiş araçlardan oluşan bir konvoy, kent merkezinden hareket ederek çeşitli cadde ve köyleri dolaştı. Öte yandan Becaia Üniversitesi öğrencileri yayımladıkları bildiride, ayrılıkçı MAK hareketinin projesini reddettiklerini belirterek, “Cezayir’in birliği ve egemenliğine” olan bağlılıklarını vurguladı.


HDK, Güney Kordofan'daki BM karargahına saldırdı: Altı Bangladeşli asker öldürüldü

Sudan'ın kuzeyindeki bir beldede devriye gezen HDK üyeleri (Arşiv - AP)
Sudan'ın kuzeyindeki bir beldede devriye gezen HDK üyeleri (Arşiv - AP)
TT

HDK, Güney Kordofan'daki BM karargahına saldırdı: Altı Bangladeşli asker öldürüldü

Sudan'ın kuzeyindeki bir beldede devriye gezen HDK üyeleri (Arşiv - AP)
Sudan'ın kuzeyindeki bir beldede devriye gezen HDK üyeleri (Arşiv - AP)

Sudan’da Hızlı Destek Kuvvetleri (HDK) dün, kuşatma altındaki Güney Kordofan eyaletinin yönetim şehri Kadugli şehrine insansız hava aracı (İHA) ile düzenlediği bir saldırıyla şehirdeki Birleşmiş Milletler (BM) karargahını hedef aldı. Saldırıda en az altı Bangladeşli asker öldürüldü. Öte yandan şehirdeki bazı insani yardım kuruluşları ve BM ajansları, kötüleşen güvenlik durumu nedeniyle personelini tahliye etmeye başladı.

BM Abyei Geçici Güvenlik Misyonu (UNISFA) tarafından yapılan açıklamada, Kadugli'deki BM merkezine düzenlenen İHA’lı saldırıda ‘altı askerin öldürüldüğü ve altı askerin yaralandığı’ duyuruldu. UNISFA tüm kurbanların Bangladeşli olduğunu ekledi.

Öte yandan Bangladeş Başbakanı Muhammed Yunus, yaptığı açıklamada olaydan dolayı ‘derin üzüntüsünü’ dile getirdi.

BM Genel Sekreteri António Guterres ise Sudan'daki UNISFA askerlerine yönelik saldırıların ‘haksız ve savaş suçu niteliğinde’ olduğunu vurguladı.

Guterres, sosyal medya platformu X hesabından yaptığı paylaşımda, UNISFA askerlerini hedef alanlardan hesap sorulması çağrısında bulundu.

Sudan Egemenlik Konseyi saldırıyı kınadı

Öte yandan Sudan Geçiş Dönemi Egemenlik Konseyi, saldırıyı ‘uluslararası insani hukukun ciddi bir ihlali ve açık bir ihlali’ olarak nitelendirdi.

Konsey tarafından yapılan açıklamada, ‘korunan bir BM tesisini hedef almanın, organize terörizme eşdeğer tehlikeli bir tırmanış ve suç teşkil eden bir davranış olduğu, uluslararası hukuku kasıtlı olarak hiçe saydığı’ vurgulandı.

sd
Sudan ordusu komutanı Korgeneral Abdulfettah el-Burhan (AFP)

Saldırıdan HDK’yı sorumlu tutan konsey, BM ile uluslararası topluma BM tesislerinin korunması için ‘kararlı tutumlar ve caydırıcı önlemler almaları’ çağrısında bulundu.

HDK dün, kuşatma altındaki Güney Kordofan eyaletinin yönetim şehri Kadugli şehrine İHA’lı saldırı düzenleyerek BM karargahını hedef aldı ve en az altı sivili öldürdü. Bunun üzerine şehirdeki bazı insani yardım kuruluşları ve BM ajansları, kötüleşen güvenlik durumu nedeniyle personelini tahliye etmeye başladı.

Sudan Geçiş Dönemi Egemenlik Konseyi, saldırıyı ‘uluslararası insani hukukun ciddi bir ihlali ve açık bir ihlali’ olarak nitelendirdi. Konsey tarafından yapılan açıklamada şu ifadeler yer aldı:

“Korunan bir BM tesisini hedef almak, organize terörizme eşdeğer tehlikeli bir tırmanma ve suç teşkil eden bir davranış olup, uluslararası hukuku kasıtlı olarak hiçe sayma ve insani yardım ve uluslararası misyonların çalışmalarını doğrudan tehdit etme anlamına gelir.”

dfrgt
BM Genel Sekreteri António Guterres (Reuters)

HDK, bu saldırıyı, BM Genel Sekreteri António Guterres’in HDK’yı ‘kötü güçler’ olarak nitelendirdiği, HDK’nın ise BM'yi ‘çifte standart’ uygulamakla suçladığı açıklamasından iki sonra gerçekleşti.

Birçok kaynak, HDK'nın Kadugli şehrine İHA’lı saldırı düzenlediğini bildirdi. Şehirde dumanlar yükseldiği görüldü. Fransız Haber Ajansı AFP’ye konuşan bir sağlık kaynağı, BM karargahına düzenlenen İHA’lı saldırıda en az altı sivilin öldüğünü söyledi.

Bölge sakinleri kaçıyor

Sudan merkezli bir haber sitesi, HDK'ya bağlı Sudan Kurucu İttifakı’nın (Te’sis) perşembe günü Kadugli sakinlerine askeri çatışma ve operasyon bölgelerini terk etmeleri çağrısında bulunduğunu aktardı. Haberde, bu çağrının bölge sakinleri tarafından geniş çapta dikkate alındığı, bu göç dalgasının savaşın patlak vermesinden bu yana en büyük dalga olduğu ve bölgeden kaçanların çoğunluğunun kadınlar, çocuklar ve yaşlılar olduğu belirtildi.

Al Sudania News sitesi, Sudan Kurucu İttifakı liderinin yaptığı açıklamada, ittifakın ‘sivilleri korumaya ve Kadugli'den gönüllü tahliyeleri kolaylaştırmaya tam olarak kararlı olduğunu’ söylediğini aktardı.

İttifak lideri, ‘tüm vatandaşlara hayatlarını korumak için çatışmalardan uzak durmaları çağrısını’ yineledi.

Bu gelişmeler yaşanırken Güney Kordofan eyaletinde askeri çatışmalar daha fazla bölgeye yayılıyor ve bunların sivillerin insani durumuna etkisi konusunda endişeler artıyor.

Sudan Ordusu, Güney Kordofan eyaletindeki Kadugli, Dilling ve Abu Jubayhah olmak üzere son üç şehri kontrol ediyor.

Sudan Kurucu İttifakı, geçtiğimiz temmuz ayında, Muhammed Hasan et-Taişi liderliğinde paralel bir hükümetin kurulduğunu açıklayan HDK'nın da dahil olduğu bir siyasi ittifak.

Hartum'da kitlesel gösteriler düzenlendi

Öte yandan dün binlerce Sudanlı, başkent Hartum ve ülkenin diğer şehirlerinde kitlesel gösteriler düzenleyerek, HDK'ya karşı savaşan orduyu destekledi. HDK ise, ülkedeki savaşı sona erdirmek için gösterdiği çabaları boşa çıkarmak amacıyla uluslararası toplumun önünde vatandaşları istismar etmemesi konusunda uyarıda bulundu.

Yürüyüşler, Sudan ordusu ile birlikte savaşan silahlı gruplar ve İslamcı hareketlerle koordineli olarak Seferberlik ve Halk Direnişi Yüksek Komitesi’nin çağrısı üzerine düzenlendi.

efrgt
Cumartesi günü Port Sudan'da ordu yanlısı yürüyüş (AFP)

Seferberlik ve Halk Direnişi Yüksek Komitesi lideri Korgenereal Beşir Mekki el-Bahi, geçtğimiz ay, Kordofan’ın tüm cephelerinde orduyu desteklemek için genel seferberlik ilan edildiğini ve bazı eyaletlerde eğitim kamplarının açıldığını duyurdu.

Bahi, komite tarafından yayınlanan açıklamasında şunları söyledi:

“Bu yaygın halk ayaklanması, Sudan halkının gerçek iradesini yansıtıyor ve ulusal devlet kurumlarının üzerinde hiçbir meşruiyet olmadığını teyit ediyor.”

Şarku’l Avsat, aralarında Hartum, Port Sudan, Medeni, Dongola, Sennar ve Halfa’nın bulunduğu, Sudan ordusunun kontrolündeki eyaletlerin başkentlerinde düzenlenen yürüyüşleri yerinde takip etti.

HDK'nın yaygın ihlallerine tanık olan El Cezire eyaletinin merkezindeki onlarca belde ve küçük köyde de dayanışma gösterileri düzenlendi.

Protestocular, Sudan ordusuna destek çağrısı yapan pankartlar açarken ‘Tek ordu, tek halk’ sloganları attı. Bazı protestocular ise HDK'nın terör örgütü olarak sınıflandırılması çağrısında bulunan sloganlar attı.

Öte yandan başta Sivil Demokratik Devrimci Güçler İttifakı (Sumud) olmak üzere savaş karşıtı güçler, ‘Barışa ve demokrasiye evet. Savaşa, askeri yönetime hayır’ sloganıyla sosyal medyada yaygın olarak paylaşımların yapıldığı bir kampanya başlattı.