Meclis, Erzincan'daki maden ocağında meydana gelen toprak kaymasını araştıracak

TBMM Genel Kurulunda, Erzincan'daki madende yaşanan toprak kaymasının tüm yönleriyle araştırılmasına ilişkin Meclis Araştırma Komisyonu kuruldu

(AA)
(AA)
TT

Meclis, Erzincan'daki maden ocağında meydana gelen toprak kaymasını araştıracak

(AA)
(AA)

TBMM Genel Kurulunda, Erzincan'ın İliç ilçesindeki maden ocağında meydana gelen toprak kaymasının tüm yönleriyle araştırılarak muhtemel maden kazalarının önlenmesine yönelik tedbirlerin belirlenmesi amacıyla araştırma komisyonu kurulması kabul edildi.

Genel Kurulda, siyasi parti gruplarının İliç'teki maden ocağında yaşanan toprak kaymasının araştırılmasına ilişkin önergelerinin birleştirilerek ele alınmasına yönelik Danışma Kurulunun önerisi kabul edildi.

Saadet Partisi Grup Başkanı Selçuk Özdağ, maden ocaklarının çok ciddi şekilde denetlenmesi gerektiğini ancak denetim mekanizmalarının zayıf olduğunu savundu. Özdağ, şu değerlendirmede bulundu:

Erzincan'daki madende altının çıkarılmasıyla ilgili çok fazla feveranlar, konuşmalar var, ÇED raporlarıyla ilgili şaibeler var. Madende yaşanan bu facia ilk değil. Daha önce Soma'da oldu ve 301 kişi vefat etti. Bunun üzerine Meclis araştırma komisyonu kuruldu. Ben de içindeydim. Tam 7 ay çalıştık. 7 ay boyunca görmüş olduğumuz tüm yanlışların raporlarını yazdık, TBMM Başkanlığına teslim ettik. Rapordaki önerilerimize hiç kimsenin kulak vermediğini gözlemliyoruz. Siz 10 yıl içinde neden bunlarla ilgili doğru dürüst bir çözüm önerisi bulmadınız? Çünkü meseleyi samimi olarak incelemiyorsunuz.

Saadet Partisi Hatay Milletvekili Necmettin Çalışkan da Soma'da, Amasra'da büyük maden kazaları yaşandığını, geçen yıl büyük bir depremin meydana geldiğini, yıllardır orman yangılarıyla mücadele ettiklerini belirterek, "Görülüyor ki iktidarın bu faciaların hiçbirini ruhu duymadı. İnsana saygıları yok ki çevreye saygıları olsun." dedi.

"Dua edelim de önlemler alınana kadar yağmur ve kar yağmasın"

İYİ Parti Manisa Milletvekili Şenol Sunat, İliç'teki maden ocağında meydana gelen toprak kaymasında siyanür ve sülfürik asit atık dağlarının korkunç bir şekilde çöktüğünü, milyonlarca ton zehirli atığın Fırat Nehri'ne doğru ilerlediğini söyledi.

Fırat Nehri'nin kirlenmesiyle milyonlarca insan ve hayvanın zehirlenebileceğini dile getiren Sunat, "Sadece Türkiye değil, Fırat'ın suyunun Orta Doğu'ya doğru gittiği düşünüldüğünde bölge için çok büyük bir tehlike. Korkunç bir çevre faciası yaşanabilir. Yetkililerce 'bu toprak kaymasıyla akan zehirli kimyasalların Fırat Nehri'ne ulaşmasının engellenmesi amacıyla Sabırlı Deresi'nin Fırat Nehri'ne ulaştığı menfezin kapakları kapatıldı.' deniliyor. Dua edelim de önlemler alınana kadar yağmur ve kar yağmasın." diye konuştu.

İYİ Parti Edirne Milletvekili Mehmet Akalın da İliç'teki olayın bir doğal afetin ötesinde insan yapımı bir felaketin acı sonuçlarını gözler önüne serdiğini dile getirdi. Maden işletmelerinde kullanılan tehlikeli kimyasalların potansiyel zararlarının yıllarca tartışıldığını ve gelişmiş ülkelerde yasaklandığını söyleyen Akalın, sorumlular hakkında başlatılan soruşturma kapsamındaki gözaltıların olumlu bir gelişme olduğunu ancak yaşanan kayıpların telafi edilmesi için yeterli olmadığını ifade etti. Akalın, şöyle dedi:

Madencilik sektöründe yaşanan bu tür felaketler bireysel hataların sonucu değil aynı zamanda sistemik sorunların bir göstergesidir. Gelecekte benzer felaketlerin önlenmesi adına madencilik sektörüyle ilgili mevzuatın gözden geçirilmesi, daha sıkı denetimlerin ve etkili önlemlerin alınması gerekmektedir.

"Sırf ekonomik rant uğruna çevrenin harap edilmesine karşı dururuz"

MHP Antalya Milletvekili Abdurrahman Başkan, hadisenin boyutlarının çok büyük olduğunu, olayın ilk anından itibaren devletin tüm gücüyle bölgeye intikal ederek çalışmalarına başladığını söyledi.

Türkiye'de maden arama ve çıkartma izni verilirken başta ÇED olmak üzere tüm rapor ve yasal prosedürlerin yerine getirilmesi şartı arandığını dile getiren Başkan, "Burada asıl mesele, verilen ruhsatın ve maden çıkarılan sahanın düzenli olarak denetlenmesi, tespit edilen eksikliklerin giderilip giderilmediği daha hassas bir şekilde denetlenerek gerekli yaptırımların en ağır şekilde uygulanması gerekmektedir. İş güvenliği ve iş sağlığı her şeyin önündedir. Hiçbir ekonomik bedel insan sağlığından ve canından daha kıymetli değildir." ifadesini kullandı.

MHP olarak çevre hassasiyetlerinin yüksek olduğunu ve tatlı su kaynaklarının mutlaka korunması gerektiğine inandıklarını söyleyen Başkan, "Kimse endişe etmesin ki sırf ekonomik rant uğruna çevrenin harap edilmesine karşı dururuz ve ihmaller varsa bunların ortaya çıkarılması adına ne gerekiyorsa yapacağımızdan kimse endişe duymasın." diye konuştu.

DEM Parti İzmir Milletvekili İbrahim Akın, İliç'teki felaketin çok kötü olduğunu, gerekli tedbirlerin alınmaması durumunda bu tür felaketlerle karşılaşılmaya devam edileceğini söyledi.

Bu tür kazalara ilişkin gerekli tedbirlerin alınması noktasında Meclis'in ağır bir sorumluluğu bulunduğunu belirten Akın, "Bu ağır sorumluluğu yerine getirme konusunda herkesin duyarlı olmasını, Meclis araştırma komisyonunun kurulmasını, ayrımsız, siyasi parti gözetmeksizin bütün milletvekillerinin gereğini yapmasını ve bunun çerçevesinde de bu sorumlulukların yerine getirilmesini özellikle rica ediyoruz." dedi.

"Meclis araştırması açılsa ne olacak?"

CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer, iktidarın, muhalefetin birçok uyarısını dinlememesi nedeniyle bu tür acılar ve çevre felaketleri yaşandığını dile getirdi.

İliç'te toprak kayması yaşanan maden ocağıyla ilgili daha önce soru önergesi verdiğini belirten Gürer, ilgili madene ÇED raporu verilmesinde sorumluluğu bulunan herkesin soruşturulması gerektiğini savundu. Gürer, sözlerini şöyle sürdürdü:

Muhalefet olarak da biz bu konuda uyarıyoruz. Neden bunlar dikkate alınmadı? Bu olayın olacağı belliydi. Herkes işini doğru yapsa bugün bunlar olmaz. AK Parti iktidarları döneminde Türkiye'yi Avrupa'da iş cinayetlerinde birinci noktaya taşıyan, vurdumduymazlıktır. Kalkıp da günah çıkarmanın alemi yok. Meclis araştırması açılsa ne olacak? Yarın bu Meclis araştırmasının raporu ortaya çıkınca bununla ilgili sorumlular gerekli cezayı alacak mı?

CHP Ordu Milletvekili Mustafa Adıgüzel de olayın kaza değil cinayet olduğunu savunarak, "Eğer önceden uyarmışsanız ve bu uyarılara uymamışsanız bu artık bir kaza değil bu bir cinayettir." dedi.

"Maden sahası 6 ayda bir denetlenmiştir"

AK Parti Zonguldak Milletvekili Ahmet Çolakoğlu da maden ocağındaki toprak kaymasının ardından kaybolan işçilerin bulunması için devletin ilgili tüm birimlerinin titizlikle çalıştığını belirtti.

Maden sahasında yaşanan toprak kayması sırasında akan malzemenin Fırat Nehri'ne ulaşmasının engellenmesi amacıyla yapılan çalışmaları anlatan Çolakoğlu, "Sabırlı Deresi'nin Fırat Nehri'ne ulaştığı menfezin kapakları hızlı bir şekilde kapatılmıştır. Sonradan toprak kaymasını önlemek amacıyla menfezlerin önüne de seddeler oluşturulmuştur. Yağmur ve benzeri nedenlerle oluşabilecek akış sularını toplamak için tedbir olarak her ihtimale karşı sızdırma ihtimali ortadan kaldırılmış olan yüzey suyu toplama havuzu oluşturulmuştur. Oluşabilecek herhangi bir akış durumunda atık depolama barajına verilecek sistem de kurulmuştur. Şu ana kadar yapılan incelemelerde ve ölçümlerde kirlilik ve tehlike oluşturan herhangi bir unsura rastlanmamıştır." diye konuştu.

İlgili maden ocağı için ilk ÇED raporunun 16 Nisan 2008'de "olumlu" olarak verildiğini, sahada projeye yönelik değişikliklere, kapasite artışlarına ilişkin olarak 2012, 2014, 2021 yıllarında da "ÇED olumlu" kararı verildiğini dile getiren Çolakoğlu, rapor hazırlanırken ilgili bütün kurumlardan da olumlu görüş alındığını söyledi. Çolakoğlu, şunları kaydetti:

Mevcut 'ÇED olumlu' kararı verilen alan içinde 5,83 hektarlık alanda açık ocak işletmeciliğinde sadece şev düzenlemesi için 14 Ağustos 2023'te 'ÇED gerekli değildir' raporu verilmiştir. Bunda kapasite artışı, bu raporda kesinlikle ve kesinlikle yer almamıştır. ÇED raporu, işletmelerin çevresel etkilerini değerlendirmek için verilir. ÇED'de Çevre Bakanlığı sadece çevresel etkilerin denetimini yapar. İşletme çevreye zarar veriyor mu, vermiyor mu bunu denetler. Bakanımız Murat Kurum çevresel etki denetimlerini çok sık yaptırmıştır. Çevre Kanunu'ndaki en üst cezayı bu işletmeye kesmiş ve bu işletme aylarca kapatılmıştır, faaliyetine son verilmiştir. Söz konusu işletmede 21 Haziran 2022 tarihinde yapılan incelemede Çevre Kanunu'na aykırılık tespit edilmiş, en üst sınırdan 16 milyon 441 bin lira idari para cezası uygulanmıştır. Benzeri olayların bir daha yaşanmaması için de ilaveten tedbirler alınıncaya kadar çevresel iyileştirmeler de yapılıncaya kadar işletme faaliyetlerine son verilmiştir.

İşletmenin yaptığı çalışmalar ve gerekli tedbirlerin alınmasının ardından maden ocağının 3,5 ay sonra tekrar faaliyete başladığını ifade eden Çolakoğlu, "Maden sahası da 6 ayda bir denetlenmiştir. Son olarak 2023 yılı Ağustos ayında bu denetleme meri mevzuat çerçevesinde gerçekleştirilmiştir." dedi.

Yapılan görüşmelerin ardından Erzincan'daki madende yaşanan toprak kaymasının tüm yönleriyle araştırılmasına ilişkin Meclis Araştırma Komisyonu kurulması kabul edildi; tüm siyasi partiler olumlu yönde oy kullandı. 22 üyeden oluşacak komisyonun çalışma süresi 3 ay olacak ve gerektiğinde Ankara dışında da çalışabilecek.

Genel Kurulda AK Parti Grubunun kabul edilen önergesine göre, Sağlıkla İlgili Bazı Kanunlarda ve 663 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi gündemin ilk sırasına alındı. Genel Kurulda, bugün, yarın ve 20 Şubat Salı günü bu kanun teklifinin görüşmeleri tamamlanacak, ardından enerji alanında düzenlemeler içeren Maden Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi'nin görüşmelerine başlanacak. Teklifin görüşmelerinin 22 Şubat Perşembe günü tamamlanmaması halinde Genel Kurul 23 Şubat Cuma günü de mesai yapacak.

Genel Kurulda, Meclis Araştırma Komisyonu kurulmasının kabul edilmesinin ardından Sağlıkla İlgili Bazı Kanunlarda ve 663 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi'nin görüşmelerine başlandı.



Fidan: SDG İsrail'den cesaret alıyor, Esed rejimine karşı hiçbir zaman harekete geçmedi

Dışişleri Bakanı Hakan Fidan (Reuters)
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan (Reuters)
TT

Fidan: SDG İsrail'den cesaret alıyor, Esed rejimine karşı hiçbir zaman harekete geçmedi

Dışişleri Bakanı Hakan Fidan (Reuters)
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan (Reuters)

Türkiye Dışişleri Bakanı Hakan Fidan dün yaptığı açıklamada, Suriye Demokratik Güçleri'nin (SDG) cesaretini İsrail'den aldığını belirterek, devrik Cumhurbaşkanı Beşşar Esed rejimine karşı muhalefetle hiçbir zaman birlikte hareket etmediklerini kaydetti.

Suriye'nin güneyinde yaşananlar hakkında Fidan şu ifadeleri kullandı: “Özellikle Güney meselesi fevkalade önemli. Şu anda bizim belki en büyük risk alanımız o. Güney'deki sıkıntı tek başına çok fazla büyük risk oluşturduğu için değil. O da yönetilebilir bir konu. İsrail'in ona müdahil olmasından dolayı ortaya çıkan bir risk alanı var. Bu risk alanını çok iyi yönetmek gerekiyor. Çünkü daha büyük riskleri de beraberinde getirebilir. "

PKK'nın silahsızlanma sürecinin "Türkiye tarafından çok şeffaf ve çok iyi bir şekilde" yönetildiğini  vurgulayan Fidan “Ancak örgütün ne yapmayı planladığı konusunda henüz bir kelime bile duymadık” dedi.

Türkiye Savunma Bakanlığı sözcüsü Zeki Aktürk cuma günü yaptığı açıklamada, bazı ülkelerin SDG'yi silahsızlanmayı reddetmeye ve Suriye ordusuna entegre olmamaya teşvik ettiğini belirterek, ülkesinin Suriye'de askeri bir operasyon başlatma niyetinde olmadığını söyledi.

Ankara'da düzenlenen basın toplantısında konuşan sözcü, "SDG'nin zaman kazanma girişimleri boşuna ve Suriye ordusuna entegre olmaktan başka seçenekleri yok" diyerek, SDG’nin faaliyetlerinin Suriye'de istikrar ve güvenliğin sağlanmasına yönelik çabalara zarar verdiğinin altını çizdi.

Sözcü, Türk ordusunun Suriye'de askeri bir operasyona hazırlandığı iddialarını yalanlayarak, Türk ordusunun son hareketlerinin "rutin birlik rotasyonlarının" parçası olduğunu belirtti.

Sözcü, Türkiye'nin daha önce SDG'nin Suriye ordusuna entegrasyonunu istediğini ifade ettiğini ve SDG'nin hareketlerinin ve Suriye ordusunun faaliyetlerinin izlenmesi gerektiğinin altını çizdi.

Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şara, 10 Mart'ta SDG lideri Mazlum Abdi ile Suriye'nin kuzeydoğusundaki sivil ve askeri kurumları entegre etme konusunda bir anlaşma imzaladı, ancak bu anlaşma henüz uygulanmadı.


Erdoğan, Terörsüz Türkiye sürecine desteğini yineledi

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 29 Kasım gecesi İstanbul'da yaptığı konuşmada, ‘çözüm sürecini’ başarıya ulaştırma kararlılığını vurguladı. (Cumhurbaşkanlığı)
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 29 Kasım gecesi İstanbul'da yaptığı konuşmada, ‘çözüm sürecini’ başarıya ulaştırma kararlılığını vurguladı. (Cumhurbaşkanlığı)
TT

Erdoğan, Terörsüz Türkiye sürecine desteğini yineledi

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 29 Kasım gecesi İstanbul'da yaptığı konuşmada, ‘çözüm sürecini’ başarıya ulaştırma kararlılığını vurguladı. (Cumhurbaşkanlığı)
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 29 Kasım gecesi İstanbul'da yaptığı konuşmada, ‘çözüm sürecini’ başarıya ulaştırma kararlılığını vurguladı. (Cumhurbaşkanlığı)

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Kürt tarafının ‘barış ve demokratik toplum süreci’ olarak adlandırdığı ve terör örgütü PKK’nın tasfiyesi ile silahsızlanmasını öngören ‘terörden arındırılmış Türkiye’ hedefini başarıya ulaştırma kararlılığını dile getirdi.

Bu açıklama, PKK yönetiminin, cezaevinde bulunan örgüt lideri Abdullah Öcalan’ın serbest bırakılması ve hükümetin Kürtlerin haklarını genişletecek ciddi yasal adımlar atması yönündeki talepleri karşılanmadığı takdirde sürece dair yeni bir adım atmayacaklarını söylemesinin ardından geldi.

Erdoğan, “Türkiye, terörün ortadan kalktığı; kardeşliğin ve istikrarın her karış toprağa hâkim olduğu bir döneme doğru ilerliyor” dedi.

Farklı tutumlar

Erdoğan, İstanbul’daki Atatürk Kültür Merkezi’nde (AKM) düzenlenen 4. İlim Yayma Ödülleri töreninde yaptığı konuşmada, “Terörden arındırılmış Türkiye hedefine yaklaştıkça, sabotaj girişimleri, medya kampanyaları ve siyasi-sosyal mühendislik faaliyetleri artıyor” ifadelerini kullandı.

cdf
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 29 Kasım gecesi İstanbul'da düzenlenen İlim Yayma Ödülleri töreninde konuştu. (Cumhurbaşkanlığı)

Erdoğan, “Terörsüz Türkiye sürecinin başarısı için iktidarımızın da, ittifakımızın da, devletimizin de kararlılığının tam olduğunun bilinmesini isterim” dedi.

Aynı dönemde PKK yönetimi, Abdullah Öcalan serbest bırakılmadığı ve Ankara somut, kapsamlı yasal adımlar atmadığı sürece ‘çözüm süreci’ kapsamında yeni bir adım atmayacağını belirterek tehditlerini artırdı. PKK, geçtiğimiz mayıs ayında, Öcalan’ın 27 Şubat’ta İmralı Cezaevi’nden yaptığı ‘barış ve demokratik toplum’ çağrısına yanıt olarak kendini feshettiğini duyurmuştu.

xcdf
Terör örgütü PKK’nın 11 Temmuz'da Irak'ın kuzeyindeki Kandil Dağı'nda düzenlenen silah yakma töreninden (Reuters)

PKK’lı 30 militanın 11 Temmuz’da Kandil Dağı’nda düzenlenen sembolik bir törenle silah bırakmasının ardından, örgüt 26 Ekim’de tüm mensuplarını Türkiye’den Kuzey Irak’a çektiğini açıkladı. Ardından örgütün Zap bölgesindeki güçleri de olası çatışmaları önlemek amacıyla geri çekildiğini duyurdu. Bu adımların tamamı, örgüt lideri Abdullah Öcalan’ın talimatları doğrultusunda PKK tarafından tek taraflı olarak atılmıştı. Ancak PKK yöneticilerinden Amed Malazgirt cumartesi günü AFP’ye yaptığı açıklamada, Öcalan’ın öncülüğünde atılan bu adımlara rağmen örgütün ‘çözüm süreci’ kapsamında artık yeni bir adım atmayacağını söyledi. Malazgirt, Ankara’nın iki temel şartı karşılamaması halinde sürecin ilerlemeyeceğini vurguladı: ‘Öcalan’a özgürlük’ ve ‘Türkiye’de Kürt halkının anayasal olarak tanınması’.

Bu açıklamalar, KCK Yürütme Konseyi Eş Başkanı Bese Hozat’ın, Türkiye’nin Kürt meselesi demokratik temelde çözülmediği ve Öcalan ‘baş müzakereci’ olarak muhatap alınmadığı takdirde ‘ciddi risklerle’ ve bir ‘beka sorunu’ ile karşı karşıya kalacağı yönündeki uyarılarının üzerinden sadece birkaç gün sonra geldi.

Kürt televizyonlarından birine konuşan Bese Hozat, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin (TBMM) geçtiğimiz ağustos ayında kurduğu Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu üyelerinin 24 Kasım’da İmralı’da Öcalan ile gerçekleştirdiği görüşmeyi ‘olumlu ve iyi bir adım’ olarak nitelendirdi, ancak ‘güçlü bir adım olarak değerlendirilemeyeceğini’ söyledi.

PKK yöneticisi Hozat, aynı röportajda, “Türkiye, Kürt meselesini demokratik bir zeminde çözmezse; Kürtlerin varlığını ve kimliğini tanımazsa, köklü yasal reformlar ve değişiklikler yapmazsa, ülkenin geleceği gerçekten karanlık olur” ifadelerini kullandı.

xcvfg
Terör örgütü PKK’nın silahsızlandırılması için yasal bir çerçeve oluşturmakla görevli Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu 4 Aralık'ta toplanacak. (Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin resmi X hesabı)

Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu’nda yer alan siyasi partiler, sürecin işleyişine ilişkin raporlarını hazırlayarak 4 Aralık’ta yapılması planlanan toplantıda sunmak üzere çalışıyor. Öcalan’ı ziyaret eden heyetin (AK Parti, MHP ve DEM Parti’den üç milletvekili) görüşmeye dair bir bilgilendirme yapması bekleniyor.

Barzani’den destek

Diğer yandan Kürdistan Demokrat Partisi (KDP) lideri Mesud Barzani, Türkiye’deki çözüm sürecine destek verdiğini açıkladı. Barzani, “Bizden ne istenirse yapmaya hazırız” dedi.

Şırnak’ın Cizre ilçesinde yaptığı konuşmada Barzani, Türkiye’deki çözüm sürecini ‘bölge için köklü bir değişim’ olarak nitelendirdi.

dfgr
Kürdistan Demokrat Partisi (KDP) lideri Mesud Barzani, 29 Kasım'da Şırnak'ta düzenlenen bir etkinlikte konuştu. (Türk medyası)

Barzani, 2013’te başlayan ve 2015’te sona eren barış sürecine daha önce de destek vermiş bir lider olarak, bu kez sürecin halkın, parlamentonun ve siyasi partilerin devlete verdiği destek sayesinde ‘daha organize bir şekilde’ yürütüldüğünü söyledi.

Kürt lider, Türkiye’de barış kapısının açılmasına katkıları nedeniyle Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a, TBMM’ye ve Türk halkına teşekkür ederken, süreç kapsamında attığı olumlu adımlar nedeniyle Öcalan’a da teşekkür etti. Barzani, Irak Kürt Bölgesel Yönetimi’nin (IKBY) sürece ‘tüm gücüyle destek vereceğini’ vurguladı.


İstanbul'da tatil yaparken hayatını kaybeden ailenin odasında zehirli gaz bulundu

Ölen üç Alman turistin kaldığı Fatih ilçesindeki otelin yakınına İstanbul polisi tarafından güvenlik kordonu oluşturuldu (DPA)
Ölen üç Alman turistin kaldığı Fatih ilçesindeki otelin yakınına İstanbul polisi tarafından güvenlik kordonu oluşturuldu (DPA)
TT

İstanbul'da tatil yaparken hayatını kaybeden ailenin odasında zehirli gaz bulundu

Ölen üç Alman turistin kaldığı Fatih ilçesindeki otelin yakınına İstanbul polisi tarafından güvenlik kordonu oluşturuldu (DPA)
Ölen üç Alman turistin kaldığı Fatih ilçesindeki otelin yakınına İstanbul polisi tarafından güvenlik kordonu oluşturuldu (DPA)

Anadolu Ajansı'nda dün yer alan habere göre, İstanbul'da hayatını kaybeden Hamburg’dan tatil için gelen Türk ailenin otel odasında zehirli gaz fosfin bulundu.

Adli tıp raporuna atıfta bulunan ajans, maddenin odadan alınan sürüntü örneklerinde ve otel havlularında da tespit edildiğini belirtti. Ancak ölüm nedeni henüz bilinmiyor.

Alüminyum fosfit, zararlılarla mücadelede yaygın olarak kullanılır. Suyla veya yeterli miktarda atmosferik nemle temas ettiğinde, zehirli bir gaz olan fosfin üretir. Bu gaz, memelilerde hücrelere zarar verir ve yüksek konsantrasyonlarda kanda oksijen taşınmasını engeller.

İnsanlarda fosfin, kuru öksürük, kusma ve karaciğer ve böbrek fonksiyonlarında bozulma gibi semptomlara neden olabilir ve solunduğunda ölümcül olabilir.

Hamburg’dab gelen Türk ailenin dört üyesi, kasım ayının ortasında İstanbul'da tatildeyken hayatını kaybetti.

Adli tıp ön raporuna göre ailenin odasının altındaki odada bulunan pestisitler ölümlerine neden olmuş olabilir, ancak bu henüz doğrulanmadı.

AA’nın haberine göre, ailenin yemek yediği yerlerde yapılan tetkiklerde herhangi bir anormalliğe rastlanmaması üzerine ölüm nedeninin gıda zehirlenmesi olduğu yönündeki ilk şüpheler de reddedildi.