Pekin Deklarasyonu: Abbas meşruiyetini pekiştirmek, Hamas ise bir şemsiye edinmek istiyor

Fetih Hareketi’nden bir kaynak, ‘birleşik hükümet’ için ek adımlar atılması gerektiğini vurguladı

Çin Dışişleri Bakanı Wang Yi, Hamas liderlerinden Musa Ebu Merzuk (sağda) ve Fetih Hareketi liderlerinden Mahmud el-Alul ile birlikte (Reuters)
Çin Dışişleri Bakanı Wang Yi, Hamas liderlerinden Musa Ebu Merzuk (sağda) ve Fetih Hareketi liderlerinden Mahmud el-Alul ile birlikte (Reuters)
TT

Pekin Deklarasyonu: Abbas meşruiyetini pekiştirmek, Hamas ise bir şemsiye edinmek istiyor

Çin Dışişleri Bakanı Wang Yi, Hamas liderlerinden Musa Ebu Merzuk (sağda) ve Fetih Hareketi liderlerinden Mahmud el-Alul ile birlikte (Reuters)
Çin Dışişleri Bakanı Wang Yi, Hamas liderlerinden Musa Ebu Merzuk (sağda) ve Fetih Hareketi liderlerinden Mahmud el-Alul ile birlikte (Reuters)

Filistinli gruplar dün Çin'in başkenti Pekin'de bölünmüşlüğü sona erdirecek bir anlaşma imzaladıklarını açıkladılar. Ancak bundan önce de benzer bir tablo, benzer görüntüler ve neredeyse aynı vaatlerle sona eren birkaç müzakere turu olmuştu. Ama bu kez yeni olan, İsrail’in 39 binden fazla insanın ölümüne neden olan ve Birleşmiş Milletler’in (BM) tahminlerine göre sadece yeniden inşası değil, kalıntılarının temizlenmesi için bile uzun yıllara ihtiyaç olan Gazze Şeridi'ni yakıp yıkan savaşıydı.

Fetih Hareketi (El Fetih), Hamas Hareketi ve Filistinli 12 grup daha Pekin’de Filistin Kurtuluş Örgütü (FKÖ) çatısı altında geçici bir ulusal birlik hükümeti kurulmasını öngören bir anlaşmaya vardı. Çin Dışişleri Bakanı Wang Yi'ye göre anlaşmanın imzalanmasının ardından en önemli nokta, savaş sonrasını ele alacak geçici bir ulusal uzlaşı hükümeti kurulması konusunda anlaşmaya varılmasıydı.

sxdefrt
Çin Dışişleri Bakanı Wang Yi, Pekin'deki Diaoyutai Devlet Konuk Evi'nde Pekin Deklarasyonu'nun imzalanmasını izliyor (Reuters)

Şarku’l Avsat’a konuşan Filistinli bir kaynak, daha önce üzerinde mutabık kalınan ana hatların yer aldığı anlaşma metninin Filistin Yönetimi'nin meşruiyetini pekiştirme ve Hamas'ın bu tablonun içinde kalma arzusunu yansıttığını söyledi. Kaynak, bu iki noktanın ‘anlaşmanın imzalanmasının başlıca nedenleri olduğuna, ancak bunun hiçbir şekilde bölünmenin sona erdiği anlamına gelmediğine’ inanıyor.

Kaynağa göre Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas (Ebu Mazen), İsrail'in Filistin Yönetimi’ne karşı savaştığı ve Gazze Şeridi'nden çıkarmak istediği, bazı Arap tarafların ise şüpheyle yaklaşarak mevcut yönetim kadrosunu dışlamaya ve değiştirmeye çalıştığı bir dönemde meşruiyetini kanıtlamak ve tüm grupları kendi çatısı altında toplamak istiyor.

Kaynağın değerlendirmesine göre Hamas tablonun içinde kalmak ve Gazze Şeridi'ni yönetemez hale geldikten sonra kendisini karar alma mekanizmasının merkezinde tutacak bir şemsiye edinmek istiyor. Şu an her iki tarafın da diğerine ihtiyacı olduğunu vurgulayan kaynak, “Ancak şeytan ayrıntıda gizlidir ve kimse meselenin nasıl sonuçlanacağını bilemez” diye konuştu.

Daha önce varılan anlaşmalar

Şarku’l Avsat’ın bir nüshasına ulaştığı anlaşma metnine göre anlaşma 4 Mayıs 2011 tarihinde Kahire'de imzalanan Ulusal Mutabakat anlaşmasına ve 12 Ekim 2022 tarihinde imzalanan Cezayir Deklarasyonu’na dayanıyor. Filistinlilerin Mısır ve Cezayir’deki kardeşlerinin ve Çin Halk Cumhuriyeti ve Rusya Federasyonu'ndaki dostlarının yardımıyla, başta 181 ve 2334 sayılı kararlar olmak üzere ilgili BM kararlarına uygun olarak ve 194 sayılı karar uyarınca geri dönüş hakkını, Filistin halkının uluslararası yasalar ve BM Şartı uyarınca işgale direnme ve son verme hakkını, halkların kendi kaderini tayin etme hakkını ve bunu mevcut tüm biçimlerde gerçekleştirme mücadelesini garanti altına alarak başkenti Kudüs olan bağımsız bir Filistin devletinin kurulması taahhüdüne uygun olarak bölünmeyi sona erdirecek anlaşmaların uygulanmasını takip etmeye devam edilmesi kararlaştırıldı.

Pekin Deklarasyonu’nu imzalayan taraflar ayrıca Filistinli grupların mutabakatı ve Filistin Devlet Başkanı Abbas'ın yürürlükteki Filistin Temel Yasası temelinde alacağı bir kararla geçici bir ulusal uzlaşı hükümeti kurulmasına ve kurulan hükümetin Batı Şeria, Kudüs ve Gazze Şeridi'nin birliğini teyit ederek tüm Filistin toprakları üzerinde yetki ve otoritesini kullanmasına karar verdi. Metne göre geçici bir ulusal uzlaşı hükümeti, Filistin devleti topraklarındaki tüm Filistin kurumlarını birleştirmeye başlamalı, Gazze Şeridi'nin yeniden inşası için harekete geçmeli ve onaylanan seçim yasasına uygun olarak Filistin Merkezi Seçim Komitesi gözetiminde en kısa zamanda genel seçimlerin yapılması için hazırlıklarını tamamlamalı.

Uzlaşı hükümeti

Pratikte yeni anlaşma, uygulanmayan önceki anlaşmalara dayanıyor gibi görünüyor. Bu yüzden Filistinli gruplardan bir kaynak Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada, Filistin Devlet Başkanı Abbas'ın bu kez anlaşmayı ilerletmek ve geçici bir ulusal uzlaşı hükümeti kurmak için tüm gruplarla derhal istişarelere başlaması gerektiğini söyledi.

Fetih Hareketi’nden bir kaynak, Şarku’l Avsat’ın böyle bir hükümetin kurulmasının mümkün olup olmadığı yönündeki sorusuna “Bu o kadar basit değil” yanıtını verdi.

Kaynak, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Hamas FKÖ'nün taahhütlerine uymalı, uluslararası meşruiyeti tanımalı, hükümetin kurumları ve güvenlik teşkilatlarını birleştirmesine izin vermeli ve yardım ve yeniden inşa sürecine öncülük etmeli. Sadece pastadan bir parça istemediğinden emin olmamız gerekiyor. Görev tanımı, Filistin mücadelesinin yöntemleri, savaş ve barış kararları, güvenlik doktrini, silahların birleştirilmesi ve seçim yasası üzerinde net bir anlaşmaya varılmalı. Bölünmeyi yönetmek yerine buna sonsuza kadar bir son vermeliyiz. Çünkü bunu yapmaya mecburuz.”

Filistinli gruplar arasında Çin'de olduğu gibi önceki görüşmelerde de bu konularda önemli anlaşmazlıklar yaşandı.

Hamas, İsrail'i tanımak anlamına geleceği gerekçesiyle uluslararası meşruiyeti tanımak istemiyor. Bir Filistin devleti kurulmadan önce silahlarını teslim etmeyi reddeden Hamas, FKÖ içindeki kararlara ortak olmak istiyor.

İslami Cihad Hareketi de İsrail’in doğrudan ya da dolaylı olarak tanınmasını içeren herhangi bir anlaşmaya karşı çıkıyor.

Geçmişteki anlaşmalara bir yenisini ekleyen Pekin Deklarasyonu, taraflar son detayları ele almaya başladığında hem El Fetih hem de Hamas'ın ciddiyetini test edecek.

Hamas ve El Fetih, diğer gruplarla birlikte daha önce Mekke, Yemen, Dakar, Şam, Kahire, Doha, Gazze, Cezayir, Rusya ve son olarak Çin'de çeşitli anlaşmalar ve deklarasyonlar imzaladılar.

Uluslararası barış konferansı

Ancak Çin'in açıklaması, Filistin Devlet Başkanı için önemli, zira barış için bir ‘uluslararası barış konferansı’ düzenlenmesi planını destekliyor.

Hamas uzun zamandır Abbas'ın yaklaşımına karşı çıkıyor ve hem Oslo Anlaşmaları’ndan hem de İsrail'i tanımaktan vazgeçmesini istiyor.

Filistinli gruplar, Pekin Deklarasyonu’nda Arap ülkelerindeki kardeşlerinin yanı sıra Çin Halk Cumhuriyeti ve Rusya Federasyonu'ndaki dostlarını, İsrail’in Filistin toprakları üzerindeki işgalini sona erdirmek ve BM şemsiyesi ve himayesi altında, geniş uluslararası ve bölgesel katılımla, Filistin halkının hakları için adil olan ilgili uluslararası kararları uygulamak üzere tam teşekküllü bir uluslararası barış konferansı düzenlenmesi için uluslararası çabaları sürdürme konusunda desteklediklerini vurguladılar.

Öte yandan Çin Dışişleri Bakanı Wang Yi, Çin'in ‘Ortadoğu'da barışın ve istikrarın korunmasında yapıcı bir rol oynamayı’ istediğini ve ‘kapsamlı, kalıcı ve sürdürülebilir bir ateşkesi, Filistin’in özerkliğini ve BM’de bağımsız Filistin devletinin tanınmasını’ desteklediğini söyledi.

rfgt5

Filistin Devlet Başkanı Abbas, yıllardır yeni bir siyasi süreci destekleyecek çok taraflı bir mekanizmanın ortaya konulmasına yardımcı olacak uluslararası bir barış konferansı düzenlemeye çalışıyor. Ancak bu çabaları, bu fikri reddeden ABD ve İsrail'e karşı koyacak güçlü bir uluslararası iradenin olmaması nedeniyle sekteye uğradı.

Hamas Hareketi’nin 7 Ekim saldırısından birkaç ay önce Çin'i ziyaret eden Abbas, Çin'in Ortadoğu'daki yeni hamlesinden ve Pekin'in bölgede en azından arabulucu olarak rol alma arzusundan istifade ederek Çin'in İsrail ile olan çatışmaya ne ölçüde müdahil olabileceğini görüştü.

Trump’la ilgili korkular

Abbas o sırada Çin’in ABD'nin yerine geçmesini değil, daha ziyade, ABD yönetimi İsrail'i ihlallerini durdurmaya ve siyasi bir süreç başlatmaya zorlayamadığı ya da dizginleyemediği için yardımcı mekanizmalar oluşturmak istiyordu.

Ancak şimdi, Filistinliler Donald Trump'ın yeniden Beyaz Saray'a gelmesinden korkarken, İsrail ile doğrudan angajman yoluyla ya da barış sürecini destekleyecek çok taraflı bir uluslararası adım atılması için baskı yaparak barış sürecini ilerletebilecek potansiyel bir alternatif bulmaya acil ihtiyaç duyuyor.

Filistinliler, Çin’in bölgedeki ABD hegemonyasına meydan okuma arzusunun varlığının istismar edilebileceğine inanıyor.

Filistinliler ilk kez bölgedeki büyük ülkelerin varlığından ve büyüklüğünden faydalanmaya çalışmıyor. Filistinlilerin en büyük düşmanı olan Trump'ın Beyaz Saray'da olduğu yıllarda da böyle bir çaba söz konusuydu. Abbas ve temsilcileri, yeni bir siyasi süreci destekleyecek çok taraflı bir mekanizma ile sonuçlanacak uluslararası bir barış konferansı düzenlemeye ikna etmek için tüm dünyayı dolaştı. Ancak büyük ya da küçük hiçbir ülke ABD yönetimiyle karşı karşıya geleceği tek bir adım dahi atmadı. İsrail de Washington tarafından desteklenmeyen herhangi bir sürece katılmaya razı olmadı.

rth5y6j
Trump ve Netanyahu Kudüs'te, 23 Mayıs 2017 (AP)

Filistinli taraflar, Rusya-Ukrayna savaşı ve 7 Ekim saldırısıyla birlikte güç dengesinin değişeceğini umuyor.

Diğer taraftan İsrail, Çin'in bölgeye müdahale etme girişimlerine kayıtsız kalmıyor. Tel Aviv'de bu girişimlerin endişe verici olduğu ve pek hoş karşılanmadığı söyleniyor.

İsrailli yetkililer Pekin Deklarasyonu’nu eleştirirken İsrail Dışişleri Bakanı Yisrael Katz X platformundan yaptığı bir paylaşımda, “Hamas ve El Fetih, savaştan sonra Gazze'yi birlikte kontrol etmek için Çin'de bir anlaşma imzaladı. Ebu Mazen terörizmden vazgeçmek yerine Hamas katillerini kucaklıyor ve gerçek yüzünü ortaya koyuyor. Ancak bunu hayata geçiremeyecekler. Çünkü Hamas yönetimi ezilecek, Ebu Mazen Gazze'yi sadece uzaktan görecek ve İsrail'in güvenliği kendi elinde kalmaya devam edecek” ifadelerini kullandı.

İsrail Maliye Bakanı Bezalel Smotrich de Abbas ve Hamas’ın Gazze'deki lideri Yahya Sinvar'ı aynı karede bir araya getirerek “Yarın Gazze ve Batı Şeria'da güvenliğimizi bu insanların eline mi bırakacağız?” yazdı.



Gazze'de İç Güvenlik yetkilisi Zemzem’e suikast: İçişleri Bakanlığı soruşturma başlattı

Yarbay Ahmed Zemzem, silahlı kişilerin arabasına açtığı ateş sonucu öldürüldü (Filistin Enformasyon Merkezi)
Yarbay Ahmed Zemzem, silahlı kişilerin arabasına açtığı ateş sonucu öldürüldü (Filistin Enformasyon Merkezi)
TT

Gazze'de İç Güvenlik yetkilisi Zemzem’e suikast: İçişleri Bakanlığı soruşturma başlattı

Yarbay Ahmed Zemzem, silahlı kişilerin arabasına açtığı ateş sonucu öldürüldü (Filistin Enformasyon Merkezi)
Yarbay Ahmed Zemzem, silahlı kişilerin arabasına açtığı ateş sonucu öldürüldü (Filistin Enformasyon Merkezi)

Filistin Enformasyon Merkezi, Gazze Şeridi'ndeki İç Güvenlik Teşkilatı yetkililerinden Yarbay Ahmed Zemzem’in bu sabah Gazze Şeridi'nin orta kesiminde yer alan Megazi Mülteci Kampı’nda silahlı kişiler tarafından düzenlenen silahlı saldırıda öldürüldüğünü bildirdi.

Gazze İçişleri Bakanlığı tarafından yapılan kısa basın açıklamasında, ilgili makamların Yarbay Ahmed Zemzem suikastıyla ilgili ‘derhal soruşturma başlattığı’ ve suikasta karışan şüphelilerden birini tutukladığı, diğer şüphelilerin izini sürme çabalarının ise devam ettiği belirtildi. Açıklamada olayın arkasındaki koşulları ve nedenleri ortaya çıkarmak için çalışmaların sürdürüldüğü ifade edildi.

Olay, İsrail ordusunun dün akşam Gazze şehrinin batısındaki er-Raşid Caddesi’nde bir araca düzenlenen baskında Hamas'ın silahlı kanadı İzzeddin el-Kassam Tugayları liderlerinden Raid Saad'ı öldürdüğünü açıklamasının üzerinden 24 saat geçmeden meydana geldi. İsrail, Saad'ın öldürüldüğü saldırıyla, Gazze'deki ateşkes anlaşmasını bir kez daha ihlal etti.


Cezayir’de Kabiliyeliler ‘MAK’ ayrılıkçı projesine karşı birleşti

Bejaia'da ayrılıkçı projeye karşı düzenlenen miting sırasında aktivistler (Özel hesaplar)
Bejaia'da ayrılıkçı projeye karşı düzenlenen miting sırasında aktivistler (Özel hesaplar)
TT

Cezayir’de Kabiliyeliler ‘MAK’ ayrılıkçı projesine karşı birleşti

Bejaia'da ayrılıkçı projeye karşı düzenlenen miting sırasında aktivistler (Özel hesaplar)
Bejaia'da ayrılıkçı projeye karşı düzenlenen miting sırasında aktivistler (Özel hesaplar)

Cezayir’de Kabiliye bölgesi, ayrılıkçı “MAK” hareketinin Fransa’da ilan etmeyi planladığı “bağımsız Kabiliye devleti” girişimine karşı dikkat çekici bir toplumsal mobilizasyona sahne oldu. Cezayir yönetiminin, ülkenin toprak bütünlüğünü hedef almakla suçladığı bu girişime karşı bölgede çeşitli protesto ve farkındalık faaliyetleri gerçekleştirildi.

Başkent Cezayir’in yaklaşık 250 kilometre doğusunda bulunan ve Kabiliye’nin en büyük kentlerinden biri olan Becaia (Bejaia) vilayetinde, vatandaşlar ve yerel aktörler ulusal birliğe zarar verecek her türlü projeye karşı olduklarını ortaya koyan çok sayıda inisiyatif gerçekleştirdi. Kent genelinde çok sayıda ev ve iş yerinin cephelerine Cezayir bayraklarının asıldığı gözlemlendi.

Becaia Gençlik ve Spor İl Müdürlüğü tarafından “Cezayir tek ve bölünmezdir” sloganıyla düzenlenen, ulusal bayraklarla süslenmiş araçlardan oluşan bir konvoy, kent merkezinden hareket ederek çeşitli cadde ve köyleri dolaştı. Öte yandan Becaia Üniversitesi öğrencileri yayımladıkları bildiride, ayrılıkçı MAK hareketinin projesini reddettiklerini belirterek, “Cezayir’in birliği ve egemenliğine” olan bağlılıklarını vurguladı.


HDK, Güney Kordofan'daki BM karargahına saldırdı: Altı Bangladeşli asker öldürüldü

Sudan'ın kuzeyindeki bir beldede devriye gezen HDK üyeleri (Arşiv - AP)
Sudan'ın kuzeyindeki bir beldede devriye gezen HDK üyeleri (Arşiv - AP)
TT

HDK, Güney Kordofan'daki BM karargahına saldırdı: Altı Bangladeşli asker öldürüldü

Sudan'ın kuzeyindeki bir beldede devriye gezen HDK üyeleri (Arşiv - AP)
Sudan'ın kuzeyindeki bir beldede devriye gezen HDK üyeleri (Arşiv - AP)

Sudan’da Hızlı Destek Kuvvetleri (HDK) dün, kuşatma altındaki Güney Kordofan eyaletinin yönetim şehri Kadugli şehrine insansız hava aracı (İHA) ile düzenlediği bir saldırıyla şehirdeki Birleşmiş Milletler (BM) karargahını hedef aldı. Saldırıda en az altı Bangladeşli asker öldürüldü. Öte yandan şehirdeki bazı insani yardım kuruluşları ve BM ajansları, kötüleşen güvenlik durumu nedeniyle personelini tahliye etmeye başladı.

BM Abyei Geçici Güvenlik Misyonu (UNISFA) tarafından yapılan açıklamada, Kadugli'deki BM merkezine düzenlenen İHA’lı saldırıda ‘altı askerin öldürüldüğü ve altı askerin yaralandığı’ duyuruldu. UNISFA tüm kurbanların Bangladeşli olduğunu ekledi.

Öte yandan Bangladeş Başbakanı Muhammed Yunus, yaptığı açıklamada olaydan dolayı ‘derin üzüntüsünü’ dile getirdi.

BM Genel Sekreteri António Guterres ise Sudan'daki UNISFA askerlerine yönelik saldırıların ‘haksız ve savaş suçu niteliğinde’ olduğunu vurguladı.

Guterres, sosyal medya platformu X hesabından yaptığı paylaşımda, UNISFA askerlerini hedef alanlardan hesap sorulması çağrısında bulundu.

Sudan Egemenlik Konseyi saldırıyı kınadı

Öte yandan Sudan Geçiş Dönemi Egemenlik Konseyi, saldırıyı ‘uluslararası insani hukukun ciddi bir ihlali ve açık bir ihlali’ olarak nitelendirdi.

Konsey tarafından yapılan açıklamada, ‘korunan bir BM tesisini hedef almanın, organize terörizme eşdeğer tehlikeli bir tırmanış ve suç teşkil eden bir davranış olduğu, uluslararası hukuku kasıtlı olarak hiçe saydığı’ vurgulandı.

sd
Sudan ordusu komutanı Korgeneral Abdulfettah el-Burhan (AFP)

Saldırıdan HDK’yı sorumlu tutan konsey, BM ile uluslararası topluma BM tesislerinin korunması için ‘kararlı tutumlar ve caydırıcı önlemler almaları’ çağrısında bulundu.

HDK dün, kuşatma altındaki Güney Kordofan eyaletinin yönetim şehri Kadugli şehrine İHA’lı saldırı düzenleyerek BM karargahını hedef aldı ve en az altı sivili öldürdü. Bunun üzerine şehirdeki bazı insani yardım kuruluşları ve BM ajansları, kötüleşen güvenlik durumu nedeniyle personelini tahliye etmeye başladı.

Sudan Geçiş Dönemi Egemenlik Konseyi, saldırıyı ‘uluslararası insani hukukun ciddi bir ihlali ve açık bir ihlali’ olarak nitelendirdi. Konsey tarafından yapılan açıklamada şu ifadeler yer aldı:

“Korunan bir BM tesisini hedef almak, organize terörizme eşdeğer tehlikeli bir tırmanma ve suç teşkil eden bir davranış olup, uluslararası hukuku kasıtlı olarak hiçe sayma ve insani yardım ve uluslararası misyonların çalışmalarını doğrudan tehdit etme anlamına gelir.”

dfrgt
BM Genel Sekreteri António Guterres (Reuters)

HDK, bu saldırıyı, BM Genel Sekreteri António Guterres’in HDK’yı ‘kötü güçler’ olarak nitelendirdiği, HDK’nın ise BM'yi ‘çifte standart’ uygulamakla suçladığı açıklamasından iki sonra gerçekleşti.

Birçok kaynak, HDK'nın Kadugli şehrine İHA’lı saldırı düzenlediğini bildirdi. Şehirde dumanlar yükseldiği görüldü. Fransız Haber Ajansı AFP’ye konuşan bir sağlık kaynağı, BM karargahına düzenlenen İHA’lı saldırıda en az altı sivilin öldüğünü söyledi.

Bölge sakinleri kaçıyor

Sudan merkezli bir haber sitesi, HDK'ya bağlı Sudan Kurucu İttifakı’nın (Te’sis) perşembe günü Kadugli sakinlerine askeri çatışma ve operasyon bölgelerini terk etmeleri çağrısında bulunduğunu aktardı. Haberde, bu çağrının bölge sakinleri tarafından geniş çapta dikkate alındığı, bu göç dalgasının savaşın patlak vermesinden bu yana en büyük dalga olduğu ve bölgeden kaçanların çoğunluğunun kadınlar, çocuklar ve yaşlılar olduğu belirtildi.

Al Sudania News sitesi, Sudan Kurucu İttifakı liderinin yaptığı açıklamada, ittifakın ‘sivilleri korumaya ve Kadugli'den gönüllü tahliyeleri kolaylaştırmaya tam olarak kararlı olduğunu’ söylediğini aktardı.

İttifak lideri, ‘tüm vatandaşlara hayatlarını korumak için çatışmalardan uzak durmaları çağrısını’ yineledi.

Bu gelişmeler yaşanırken Güney Kordofan eyaletinde askeri çatışmalar daha fazla bölgeye yayılıyor ve bunların sivillerin insani durumuna etkisi konusunda endişeler artıyor.

Sudan Ordusu, Güney Kordofan eyaletindeki Kadugli, Dilling ve Abu Jubayhah olmak üzere son üç şehri kontrol ediyor.

Sudan Kurucu İttifakı, geçtiğimiz temmuz ayında, Muhammed Hasan et-Taişi liderliğinde paralel bir hükümetin kurulduğunu açıklayan HDK'nın da dahil olduğu bir siyasi ittifak.

Hartum'da kitlesel gösteriler düzenlendi

Öte yandan dün binlerce Sudanlı, başkent Hartum ve ülkenin diğer şehirlerinde kitlesel gösteriler düzenleyerek, HDK'ya karşı savaşan orduyu destekledi. HDK ise, ülkedeki savaşı sona erdirmek için gösterdiği çabaları boşa çıkarmak amacıyla uluslararası toplumun önünde vatandaşları istismar etmemesi konusunda uyarıda bulundu.

Yürüyüşler, Sudan ordusu ile birlikte savaşan silahlı gruplar ve İslamcı hareketlerle koordineli olarak Seferberlik ve Halk Direnişi Yüksek Komitesi’nin çağrısı üzerine düzenlendi.

efrgt
Cumartesi günü Port Sudan'da ordu yanlısı yürüyüş (AFP)

Seferberlik ve Halk Direnişi Yüksek Komitesi lideri Korgenereal Beşir Mekki el-Bahi, geçtğimiz ay, Kordofan’ın tüm cephelerinde orduyu desteklemek için genel seferberlik ilan edildiğini ve bazı eyaletlerde eğitim kamplarının açıldığını duyurdu.

Bahi, komite tarafından yayınlanan açıklamasında şunları söyledi:

“Bu yaygın halk ayaklanması, Sudan halkının gerçek iradesini yansıtıyor ve ulusal devlet kurumlarının üzerinde hiçbir meşruiyet olmadığını teyit ediyor.”

Şarku’l Avsat, aralarında Hartum, Port Sudan, Medeni, Dongola, Sennar ve Halfa’nın bulunduğu, Sudan ordusunun kontrolündeki eyaletlerin başkentlerinde düzenlenen yürüyüşleri yerinde takip etti.

HDK'nın yaygın ihlallerine tanık olan El Cezire eyaletinin merkezindeki onlarca belde ve küçük köyde de dayanışma gösterileri düzenlendi.

Protestocular, Sudan ordusuna destek çağrısı yapan pankartlar açarken ‘Tek ordu, tek halk’ sloganları attı. Bazı protestocular ise HDK'nın terör örgütü olarak sınıflandırılması çağrısında bulunan sloganlar attı.

Öte yandan başta Sivil Demokratik Devrimci Güçler İttifakı (Sumud) olmak üzere savaş karşıtı güçler, ‘Barışa ve demokrasiye evet. Savaşa, askeri yönetime hayır’ sloganıyla sosyal medyada yaygın olarak paylaşımların yapıldığı bir kampanya başlattı.