Ben-Gvir, Şin-Bet Direktörü’nü darbe girişimiyle suçladı

Bar'ın görevden alınması İsrail'deki siyasi bölünmenin derinliğini gözler önüne seriyor

İsrail iç istihbarat servisi Şin-Bet Direktörü Ronen Bar (ortada) (Arşiv - EPA)
İsrail iç istihbarat servisi Şin-Bet Direktörü Ronen Bar (ortada) (Arşiv - EPA)
TT

Ben-Gvir, Şin-Bet Direktörü’nü darbe girişimiyle suçladı

İsrail iç istihbarat servisi Şin-Bet Direktörü Ronen Bar (ortada) (Arşiv - EPA)
İsrail iç istihbarat servisi Şin-Bet Direktörü Ronen Bar (ortada) (Arşiv - EPA)

İsrail Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir, iç istihbarat servisi Şin-Bet Direktörü Ronen Bar'a saldırarak onu hükümete karşı bir darbe gerçekleştirmeye çalışmakla suçladı.

Ben-Gvir i24NEWS'e verdiği demeçte, Bar'ın ‘darbe yaptığını’ söyledi. Ben-Gvir, Şin-Bet yetkilisinin Başbakan Binyamin Netanyahu'nun ofisindeki çalışanlarla yürüttüğü soruşturmalara atıfta bulunarak “Seçilmiş bir yetkiliye karşı kanıt topluyor” dedi.

Ben-Gvir'in kamuoyuna yaptığı açıklamalar, geçtiğimiz perşembe günü Yüksek Mahkeme tarafından dondurulan ve İsrail'deki iç siyasi anlaşmazlıkları körükleyen bir hamleyle Netanyahu tarafından görevden alınan Şin-Bet direktörü ile İsrail hükümeti arasındaki çatışmanın ne kadar ileri gittiğini gösteriyor.

Netanyahu başlangıçta Bar'dan istifa etmesini istemiş, ancak Bar bunu reddetmişti. Netanyahu daha sonra Bar'ı görevden alma niyetini kamuoyuna açıklamış, ancak Bar istifa etmeyi reddederek Netanyahu'ya bir kez daha meydan okumuştu. Hükümetin yargı danışmanı Gali Baharav-Miara araya girerek Netanyahu'yu Bar'ı görevden alamayacağı konusunda uyardı. Ancak başbakanın önceki perşembe günü gerçekleştirdiği hükümet toplantısında Şin-Bet direktörünün görevden alınması yönünde oylama yapılması siyasi ve hukuki bir depreme yol açtı, muhalefeti Netanyahu ve hükümetine karşı birleştirdi ve İsrail'i 7 Ekim 2023'teki Hamas saldırısı öncesindeki bölünmüşlüğe geri döndüren bir dizi protesto başlattı.

Şin-Bet direktörünün görevden alınması, teşkilatın Netanyahu'nun ofisindeki çalışanları soruşturduğu bir döneme denk geldi ki hükümetin yargı danışmanı Baharav-Miara bu durumu çıkar çatışması olarak nitelendirerek Bar'ın görevden alınmasını engelledi.

dfgthy
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir ile birlikte 19 Mart'ta Kudüs'teki Knesset'te. (Reuters)

Netanyahu bunu görmezden geldi ve İsrail Yüksek Mahkemesi krizi derinleştiren bir kararla söz konusu kararı dondurana kadar kararı uygulamaya devam etti. Baharav-Miara görevden almanın yasal zorluklarla karşı karşıya olduğu uyarısında bulundu ve Yüksek Mahkeme, Bar'ın görevden alınmasını askıya alan bir ihtiyati tedbir kararı aldı. Tedbir kararının ardından Baharav-Miara, Netanyahu'ya yeni bir Şin-Bet direktörü atamasının, hatta geçici bir başkan atamak da dahil olmak üzere bu pozisyon için mülakat yapmasının yasal olarak yasak olduğunu bildirdi.

Tedbir kararına cevaben hükümet, güvenmediği bir Şin-Bet direktörüyle çalışmaya zorlanamayacağını söyledi. Hükümet ayrıca, Baharav-Miara'nın çıkar çatışması olduğu iddiasını da reddetti. Salı günü mahkemeye sunulan bir memorandumda, Bar'ın halefini aramaya başlamanın ulusal güvenlik açısından kritik önem taşıdığı belirtildi. Aramanın yaklaşık iki hafta süreceği belirtildi. Mahkeme mülakatların yapılmasına, ancak Bar'ın şu anda görevden alınmamasına karar verdi.

Yüksek Mahkeme, Bar'ın çıkar çatışması nedeniyle görevden alınmasına karşı çeşitli muhalefet partileri ve sivil toplum örgütleri tarafından verilen dilekçeleri görüşüyor.

İsrail'deki muhalefet liderleri, yazarlar, analistler, eski güvenlik yetkilileri ve Bar'ın Şin-Bet'in başındaki selefleri, Netanyahu'nun güvenlik teşkilatının başına kendisine sadık kişileri atayarak devleti parçaladığı ve İsrail demokrasisini tehlikeye attığı konusunda uyarıda bulunmuşlardı.

İsrail tarihinde daha önce hiçbir başbakan Şin-Bet direktörünü görevden almamıştı. Dönemi bitmeden önce istifa eden iki kişi dışında, teşkilatın liderliğini üstlenenlerin tamamı görev sürelerini tamamladı.

Bar, Netanyahu'ya meydan okuyarak tüm esirler Gazze Şeridi'nden dönene ve Hamas saldırısıyla ilgili olarak hükümetin karşı çıktığı bir soruşturma komisyonu kurulana kadar görevde kalmaya söz verdi.

Bar'ın Netanyahu ile ilişkisi Hamas saldırısından sonra ve saldırının sorumluluğu ve başarısızlığı konusunda karşılıklı suçlamaların ortasında önemli ölçüde kötüleşti.



Suriye hükümeti ve Şii Hilali’nin yenilgilerinin sürdürülmesi

Suriye hükümeti ve Şii Hilali’nin yenilgilerinin sürdürülmesi
TT

Suriye hükümeti ve Şii Hilali’nin yenilgilerinin sürdürülmesi

Suriye hükümeti ve Şii Hilali’nin yenilgilerinin sürdürülmesi

İbrahim Hamidi

Suriye hükümetindeki yeni bakanlardan biri, bakanlığının kayıtlarını incelediğinde ‘İran dosyalarının’ büyüklüğü ve ciddiyeti karşısında şaşırdığını söyledi. Söz konusu bakanlıktaki bu durum, Suriye'deki diğer birçok bakanlıktaki ve kuruluştaki durumla aynı. Dosyalar, sözleşmeler, anlaşmalar, bilgiler, müdahaleler ve bazen Tahran'a ulaşan uzantılar... İran’ın ‘rejimin derinliklerine’ nüfuz etmiş olması, yeni hükümetin Beşşar Esed rejiminin mirasından kurtulmasını yavaşlatıp zorlaştırıyor.

Geçtiğimiz on yıllar boyunca Suriye-İran ilişkileri, 1979 yılındaki İran İslam Devrimi'nden sonra çeşitli aşamalardan geçti. Her kriz ve sınav karşısında dikey olarak derinleşirken, yatay olarak genişledi. Hafız Esed, 1980 yılında patlak veren İran-Irak savaşında Saddam Hüseyin’e karşı Ayetullah Humeyni'nin yanında yer aldı. Esed, İsrail'in 1982 yılında Lübnan'ı işgali sırasında, Hizbullah'ın kurulması için topraklarını İran Devrim Muhafızları Ordusu’na (DMO) açtı.

Hafız Esed, 1990 Körfez Savaşı sırasında Bağdat'taki ‘Baasçı’ yoldaşının (Saddam) karşısında yer aldı ve bir yıl sonra Kuveyt'i kurtarmak için yapılan savaşa katıldı. Esed, 1990'lı yıllarda ABD’nin himayesi altında İsraillilerle müzakere ederken bile İran’ın yanında olmaya ve 1993 tarihli Oslo Anlaşmalarına karşı çıkan Filistinli gruplardaki müttefikleriyle koordinasyona devam etti.

Hafız Esed bir yandan (Sovyetler Birliği sonrası) Rusya, Çin ve Kuzey Kore ile askeri ve güvenlik iş birliğini, diğer yandan Arap ülkeleriyle siyasi ve ekonomik ilişkileri sürdürdü. İran ile ise askeri, güvenlik ve füze alanlarında gizli bilimsel iş birliği programlarına devam etti.

Oğlu Beşşar Esed'in 2000 yılında iktidara gelmesiyle Şam'ın Tahran'la ilişkisi ittifak ve dengeden İran’ın dini liderinin (rehber) görüşüyle özdeşleşmeye dönüştü. Suriye ordusunun 2005 yılında Lübnan Başbakanı Refik Hariri'nin öldürülmesinin ardından Lübnan'dan çıkması ve 2006 İsrail-Hizbullah savaşı ile Suriye rejimi ‘İran'ın koynunda’ uyuyup uyanır oldu.

Suriye'de İran destekli milisler, eğitim kampları, gizli koridorlar, geçişler, kaçakçılık ağları, yaptırımları delen şirketler, silah ve füze programları, tesisler ve anlaşmalar gibi çok daha fazlası var.

En büyük değişim son on yılda, 2011 yılında Suriye’deki devrimin patlak vermesi ve Beşşar Esed rejiminin İran’ın Dini Lideri Ali Hamaney’e ve Hizbullah'a boyun eğerek İran'ın Suriye'deki araçlarından biri haline gelmesiyle yaşandı. Kararlar Tahran'da ve güney banliyölerinde alınmaya ve İran'ın bölgedeki silahları tarafından uygulanmaya başladı. Suriye nüfuz savaşı için kullanılan bir arenaya ve Tahran'dan Irak'a, Lübnan'a, Filistin davasına ve Ortadoğu'nun geri kalanına silah, mühimmat ve ideoloji transferi için kullanılan bir koridora dönüştü. Suriye'de koalisyon şemsiyesi altında, İran destekli milisler, eğitim kampları, gizli koridorlar, geçişler, kaçakçılık ağları, yaptırımları delen şirketler, silah ve füze programları, askeri, ekonomik, sosyal ve dini tesisler, ekonomik anlaşmalar, sanayi bölgeleri, güvenlik koordinasyonu ve son on yılda rejimin kabiliyetleri azaldıkça ülkede gelişen siber programlar ve gizli hücrelerden oluşan bütün bir altyapı gibi çok daha fazlası var.

İran, Suriye’de her şeye sirayet etmiş durumda. Onun etkisinden ve nüfuzundan kurtulmak kolay olmayacak. Çok şey başarıldı ve geriye zor, karmaşık ve zaman alıcı bir süreç kaldı. Yeni hükümetin gizli görevlerinden biri de gizli programlardan kurtulmak.

İran, Suriye’de askeri, ekonomik, güvenlik ve sosyal örgütlenmeleriyle bir gölge devlet inşa etmeye çalıştı. Açılan her devlet dosyası, İran'ın Suriye'deki nüfuzunun boyutları ortaya koyuyor. Gayrimenkul alanında birçok mülk İranlı kurumlar adına kayıtlı. Güvenlik kurumlarında ve orduda çok sayıda koordinasyon komitesi var. Casusluk ve dinleme altyapısı da İran'a ait.

Beşşar Esed rejiminin 8 Aralık'ta çökmesi 'İran’ın Suriye’deki varlığının' açık olan kısmını sona erdirdi. İran destekli milisler ve İranlı danışmanlar geri çekildi. İnsansız hava araçları (İHA) ve uçaklar imha edildi. Ancak en tehlikeli olanı bunun görünmeyen kısmı. Bu kısım için silah ve uyuşturucu kaçakçılığı ağlarının çökertilmesi, Suriye'den Irak, Lübnan ve Ürdün sınırlarına uzanan gizli koridorların kapatılması, Suriye rejiminin yapısındaki hücrelerin ve programların lağvedilmesi gerekiyor.

İran, Suriye’de her şeye sirayet etmiş durumda. Onun etkisinden ve nüfuzundan kurtulmak kolay olmayacak. Çok şey başarıldı ve geriye zor, karmaşık ve zaman alıcı bir süreç kaldı. Devrik Esed rejimi sonrası kurulan yeni hükümetin gizli görevlerinden birinin de gizli programlardan kurtulmak olduğuna şüphe yok. Arap ve Avrupa ülkelerinin yeni Suriye hükümetinin kurulmasını memnuniyetle karşılamasının, İran’ın aldığı bölgesel darbenin tamamlanması ve ‘Şii Hilali’nin Suriye ve Ortadoğu'daki gerilemelerinin istikrarlı bir şekilde devam etmesi için destek vermeye hazır olmalarını gerektirdiği de tartışmasız bir gerçek.