Kılık değiştirerek Mekke'ye giren oryantalistler

İslam dinini kabul ettiler ve hacca gittiler

Mescid-i Haram'da Kabe’yi tavaf eden hacılar, 4 Ağustos 1987 (AFP)
Mescid-i Haram'da Kabe’yi tavaf eden hacılar, 4 Ağustos 1987 (AFP)
TT

Kılık değiştirerek Mekke'ye giren oryantalistler

Mescid-i Haram'da Kabe’yi tavaf eden hacılar, 4 Ağustos 1987 (AFP)
Mescid-i Haram'da Kabe’yi tavaf eden hacılar, 4 Ağustos 1987 (AFP)

Abdullah er-Reşid

Mekke, Müslümanları yüreklerinin ta derinliklerinden tutup çeken, kalplerin Beytullah’ı ziyaret etmek ve Kabe’yi tavaf etmek için can attığı şehir. Ancak bu şehir, hiçbir zaman sadece Müslümanların özlem duyduğu bir yer olmadı. Aynı zamanda Batılı gezginlerin dikkatlerini çeken ve oryantalistlerin hayallerini süsleyen bir yer oldu. Gayrimüslimlerin girmesinin yasak olduğu kutsal bir yer olduğundan, Avrupalıların zihinlerinde görüntüsünün olmaması onu cazip kılıyordu. Öyle ki, onların gözünde gizemli bir şehir, şaşkınlık ve hayal gücünün merkezi haline geldi.

Mekke, orta çağlardan bu yana Batılı gezginlerin gözünde keşif gezilerinin haritasındaki bir tacın en değerli mücevheri gibi görünüyordu. Macera tutkusu onu daha da çekici hale getirirken, maceraperestleri çok daha gizli yanları olduğuna ikna ediyordu. Mekke’yi çepeçevre saran gizem, direnilemeyecek kadar güçlüydü. Bir grup maceraperest, İslam dinine girmiş gibi yaparak bu şehrin hikayelerini, ritüellerini ve ziyaretçilerinin sırlarını keşfetmek için her an hayatlarına mal olabilecek tehlikeleri umursamadan ona doğru koştular. Böylece kutsallık merakla iç içe geçti ve mekânın verdiği maneviyat duygusu keşif tutkusuna karıştı. Artık onlar için şaşırtıcı bir bekleyiş, hemhal olma ve tezahür anları başlamıştı. Onları buna sadece bilgi edinmek motive etmiyordu, aynı zamanda siyaset ve sömürgecilik hırsı da bu tutkuyu besliyordu. Bazıları İslam dünyasının kalbinin attığı bu kutsal şehre dair coğrafi bilgiler ve istihbarat toplamaya çalıştı. Böylece maneviyat, istihbarat ve siyaset bir araya geldi. Mekke, onların gözünde seyahat edebiyatında ulaşılabilecek zirve, korku ve meydan okumayla dolu, kutsallıkla çevrili, ancak kılık değiştirerek yaklaşmaya cesaret edilebilecek bir menzil halini aldı.

Geçişin anahtarı olarak kılık değiştirme

Batılı gezginlerin Mekke ve Medine'ye gayrimüslimlerin girişini yasaklayan yasa karşısında kutsal mekanlara gizlice girip, manevi duyguları tatmak için kılık değiştirmekten başka çareleri yoktu. Müslümanlar gibi giyinen bu maceraperestler, Müslüman isimleri aldılar ve Arapça veya Doğu lehçelerini öğrendiler. Hatta bazıları Müslümanların görünüş ve davranışlarını taklit etmek için Kuran-ı Kerim’i ve İslam dininin emir ve yasaklarını öğrendiler.

İngiliz bilgin ve kaşif Richard Burton, 1853 yılında Afganistanlı bir doktor kılığında gizlice Mekke'ye girdi. Doğu lehçelerini beraberindeki ikna edecek kadar ustaca kullanabiliyordu.

Bu kişilerden biri olan İngiliz bilgin ve kaşif Richard Burton, 1853 yılında Afganistanlı bir doktor kılığında gizlice Mekke'ye girdi. Doğu lehçelerini beraberindeki ikna edecek kadar ustaca kullanabiliyordu. Diğerleri ise yüz hatlarının kabul edilebilir görünebileceği Asya veya Afrika'nın uzak bölgelerinden Müslüman kimliklerini benimsemeyi tercih etti. Bazıları, Müslüman olduklarını kanıtlamak için sünnet törenine bile katıldılar. Ancak gerçek kimliklerinin ortaya çıkmasının sonuçları, özellikle casusluk veya kutsal mekanların kutsallığını ihlal etme şüphesiyle bağlantılı olması halinde çok ağır olabiliyordu.

İngiliz kaşif ve bilgin Sir Richard Burton (Getty)İngiliz kaşif ve bilgin Sir Richard Burton (Getty)

Kılık değiştirenler, sınır kapılarından geçmek için gerçek bir Müslüman hacının giriş belgelerini veya kimliğini ödünç almak gibi cesaret isteyen yollara başvurdular. Alman baron Heinrich Karl Eckard Helmuth von Maltzan, 1860 yılında, Cezayirli arkadaşının kimliğini parayla satın alarak Mekke'ye girmeyi başardı. İsim olarak arkadaşının adı olan Abdurrahman'ı kullanan Alman baron, bu sayede sınır muhafızlarını kandırabildi. Bu tehlikeli yöntemlerle, bazıları Mekke'nin kapılarından geçmeyi başararak sahte yahut gerçekten hacı oldular. Bazıları amacına ulaşmak için geçici olarak İslam dinine girdiler. Bazıları ise İslam dinini gerçekten kabul etti ve yeni inançlarıyla farz ibadetlerini yerine getirdi.

Kılık değiştirmenin bazen bilimsel macera duygusuyla birleşmesi oldukça dikkat çekiciydi. Bu gezginlerin çoğu, bilgi edinme merakının kendilerini en uç noktaya ittiği oryantalistler, davranış bilimcileri ve dilbilimcilerdi. İslam dininin ayrıntılarını, namaz vakitlerini, tavaf ve sa'y gibi farizaların nasıl yapıldığını öğrendiler. Böylece Mekke'ye vardıklarında gerçek hacılar gibi davranabildiler. Çoğu kez, bir süre Mekkelilerin arasına karıştılar, pazarları, meclisleri ve genel ortamı gözlemleyerek notlar aldılar. Bu da kılık değiştirmeyi, sadece içeriye sızmak için değil, bilimsel keşif için de bir araç haline getirdi. Bu gizli maceraların sonucu, kutsal şehir Mekke-i Mükerreme halkının gelenekleri ve hacılar hakkında hazine niteliğinde bilgiler edinmek oldu. Bu bilgiler, yüzyıllar boyunca Avrupa'dan gizli kalmış olan bu şehir hakkında, seyahat kitapları aracılığıyla Avrupa'ya ulaştırıldı.

Richard Burton'ın 1855 tarihli ‘Personal Narrative of a Pilgrimage to al Madinah and Mecca’ adlı (iki ciltten oluşan) kitabının giriş sayfası (Getty)Richard Burton'ın 1855 tarihli ‘Personal Narrative of a Pilgrimage to al Madinah and Mecca’ adlı (iki ciltten oluşan) kitabının giriş sayfası (Getty)

Ludovico di Varthema nam-ı diğer Hacı Yunus el-Mısri

İtalyan gezgin Ludovico di Varthema, İslam araştırmaları tarihinin en heyecan verici maceracılarından biriydi ve Mekke'ye girip burada gördüklerini içeriden aktarmayı başaran ilk Müslüman olmayan Avrupalıydı. Yolculuğu, 16. yüzyılın başlarında, İslam dinini içeriden anlamak için dini bilgi merakı ve o dönemde İslam dünyasında nüfuzunu genişletmek isteyen Portekiz yetkilileri adına casusluk yapmak gibi iki amaçla başladı.

1503 yılında, Müslüman bir hacı kılığında Şam'a giden Varthema, sonradan İslam’ı kabul etmiş bir köle olduğunu söyleyerek, Şam’daki hac kafilesine katılmayı başardı.

Varthema, 1503 yılında, Hacı Yunus Mısri adında bir Müslüman hacı kılığına girerek Şam'a geldi ve sonradan İslam’ı kabul etmiş bir köle olduğunu iddia etti. Bu hileyi dikkatlice planlanmıştı. Hiçbir şüphe uyandırmayacak ve kervanlara kolayca karışmasını sağlayacak bir kimlik seçmişti. Şam'dan Mekke'ye yola çıkmaya hazırlanan hac kafilesine katılan Varthema, kafilenin muhafızlarından biri olduğunu öne sürdü. Kervan, uzun ve zorlu bir çöl yolculuğuna çıkarken Varthema, kaleme aldığı eserlerde Arap Yarımadası'nın yollarını, zorlu iklim koşullarını, su ikmal istasyonlarını, yolcuların alışkanlıklarını ve herkesin kutsal mekana yaklaşırken hissettiği huşuyu bizzat şahit olduğu şekilde aktardı.

Varthema, Mekke'de sadece birkaç gün geçirse de bu süre onun hayranlık ve şaşkınlıkla izlediği manzaraları kaydetmesi için yeterli olmuştu. Kabe'den, etrafında dönen ve siyah bir taşı öpmek için birbirini itip kakan kalabalıktan, Mescid-i Haram'daki tehlil ve tekbir seslerinden, kutsal mekanlara giden yolları dolduran satıcılardan bahsetti. Mekke'yi, sakinlerinin hayatının sadeliğine rağmen, imanla dolu bir şehir olarak tanımladı ve o dönemin Hicaz halkının günlük yaşantısını yansıtan pazar yerlerini ve alışveriş hallerini anlattı.

16. yüzyıldan kalma bir Portekiz el yazmasında Cambay (bugünkü adıyla Gucarat) Kralı (Wikipedia)16. yüzyıldan kalma bir Portekiz el yazmasında Cambay (bugünkü adıyla Gucarat) Kralı (Wikipedia)

Aynı zamanda Medine ve Hz. Muhammed'in mezarı hakkında oldukça ayrıntılı gözlemleri kalene alan ilk kişi olan Varthema, halkın kullandığı bazı ifadeleri de not aldı. Ayrıca, Arabistan yarımadasındaki diğer yerleri, örneğin Yenbu ve Cidde'yi ziyaret ettiğini de anlatan İtalyan gezgin, Arapçayı iyi bildiğini ve gelenekleri titizlikle uyguladığını göstermeye özen göstermiş, hatta kimliği açığa çıkmasın diye dindar gibi davranmıştı. Çünkü kimliğinin açığa çıkmasının hayatına mal olabileceğini çok iyi biliyordu.

Varthema, döndüğünde gördüklerini ‘Itinerario de Ludovico de Varthema Bolognese’ (Bolognalı Ludovico di Varthema’nın Seyahat Güzergâhı) adlı ünlü kitabında yayınladı. Daha sonra birçok Avrupa diline çevrilen ve Avrupalı okuyuculara Mekke ve hac hakkında doğrudan ve gerçekçi bilgiler sunan ilk kaynaklardan biri olan bu kitap, o zamana kadar Batı'dan tamamen gizlenmiş olan Mekke ve kutsal mekanların bir tasvirini ortaya koyarak, Avrupa'da büyük ses getirdi.

Varthema'nın yolculuğu, Avrupa'nın İslam dünyasına bakışında bir dönüm noktası oldu. Çünkü onun ardından benzer maceralara atılmak isteyen oryantalistlerin hayal güçlerini harekete geçirdi. Daha sonra Richard Burton, Domingo Badia Y Leblich ve Christiaan Snouck Hurgronje gibi kılık değiştirerek kutsal beldelere doğru yola koyulan gezginler ortaya çıktı. Onlar da aynı bilgi merakıyla ve bazen de bariz siyasi nedenlerle, sahte Müslüman isimleri alarak onun izinden Mekke'ye doğru yola çıktılar.

Varthema'nın Adem Tepesi’nde (Sri Pada) Buda'nın ayak izi olarak adlandırılan çöküntünün bulunduğu yeri ziyaretine dair bir tasvir (Wikipedia)Varthema'nın Adem Tepesi’nde (Sri Pada) Buda'nın ayak izi olarak adlandırılan çöküntünün bulunduğu yeri ziyaretine dair bir tasvir (Wikipedia)

Abbasi prensi kılığına giren İspanyol

İspanyol kaşif Domingo Badia Y Leblich, 19. yüzyılın başlarında, Ali Bey el-Abbasi takma adıyla Mekke'ye girerek olağanüstü bir maceraya atıldı. Leblich, İslam tarihinin en ünlü hanedanlarından birine mensup bir Arap prensi kılığına girmişti. Bu kimliği seçmesi tesadüf değildi ve sembolik bir anlam taşıyordu. Eski bir Abbasi unvanını ödünç alarak Avrupalı kimliğini gizleyen Leblich, bu sayede İslam dünyasının derinliklerine sızdı.Şarku’l Avsat’ın al Majalla’dan aktardığı analize göre Abbasi Devleti'nin bir Avrupalının kutsal beldelere ulaşması için bir geçiş noktası olması tarihi bir paradoks olarak büyük bir anlam ifade ediyordu.

İspanyol kaşif Domingo Badia Y Leblich, İslam tarihinin en ünlü hanedanlarından birine mensup bir Arap prensi kılığında Mekke'ye girerek olağanüstü bir maceraya atıldı.

Müslümanları taklit eden, ibadetlere katılan ve hac kafilelerine karışacak kadar Arapça öğrenen Leblich, 1807 yılında, kimliği ifşa olmadan kalabalıklar arasında dolaşarak hac ibadetini başarıyla yerine getirdi. Bu yolculuğu iki ciltlik büyük bir kitapta kaleme alan Leblich, kitapta coğrafi, sosyal ve dini gözlemlere, Mekke'nin, pazarlarının, coğrafyasının ve sakinlerinin ayrıntılı bir tanımına ve savaşların ve salgın hastalıkların şehir üzerinde bıraktığı derin izlere yer verdi.

İspanyol kaşif ve casus Domingo Badia Y Leblich nam-ı diğer Ali Bey el-Abbasi (Getty)İspanyol kaşif ve casus Domingo Badia Y Leblich nam-ı diğer Ali Bey el-Abbasi (Getty)

İnkar ve tezahür arasında Mekke'ye giden farklı yollar

Varthema ve Ali Bey'in izinden giden diğer oryantalistler, Mekke'ye girmek için İslam kimliğine bürünerek maceralarına devam ettiler. Bazıları bilimsel veya dini nedenlerle bu yola koyulurken, diğerleri sömürgeci emellerin aracı oldular. Fakat hepsinin ortak bir noktası vardı; o da İslam dünyasının başkentini ve Müslümanların ibadet ettikleri yeri tanıma merakıydı.

Bunlardan biri olan Hollandalı oryantalist Christiaan Snouck Hurgronje, 1885 yılında Hacı Abdulgafur adıyla Mekke'ye girdi. Altı ay boyunca gece pazarında gizlice yaşayan Hurgronje, alimlerin yanında dini eğitim aldı ve Mekkelilerin günlük yaşamlarını en ince detaylarına kadar kaydetti. Gizlediği kamerasıyla pazarları, hacıları ve evleri fotoğrafladı. Ayrıca, Kur’an-ı Kerim tilavetinin 1885 yılına tarihli bilinen en eski ses kaydı da ona ait. Bu eşsiz kayıt, Harem-i Şerif’te o dönemde mevcut olan ilkel kayıt teknikleriyle özellikle Thomas Edison tarafından icat edilen fonograf silindiri ve balmumu plak kullanılarak yapıldı. Kültürel ve dini bir hazine niteliğindeki, o döneme ait Kur’an-ı Kerim tilavetinin nadir örneği olan bu tarihi kayıt, Hollanda'daki Leiden Üniversitesi arşivinde saklanılıyor.

Bu çerçevede İslam dinini kabul eden ve 1933 yılında hacca giden ilk İngiliz Müslüman kadın olan İskoç aristokrat Leydi Evelyn Cobbold’un deneyimi öne çıkıyor.

Christiaan Snouck Hurgronje, ‘Mekka in the Latter Part of the 19th Century’ (19. Yüzyılın Sonlarında Mekke) adlı ünlü kitabında gözlemlerini kaleme aldı. Bu kitap, Osmanlı İmparatorluğu'nun son dönemlerindeki şehir hakkında bilgilerin yer aldığı güvenilir bir kaynak haline geldi. Daha sonraları Hurgronje hakkında Endonezya'da, Hollanda sömürgeciliğine hizmet ettiğine dair tartışmalar yaşansa da kitabı Hicaz bölgesinde İslami yaşam tarzını nispeten tarafsız bir şekilde belgeleyen Batılı kaynaklar arasında önemli bir yer tutmaya devam etti.

Kılık değiştirerek Mekke'ye giren en önemli isimlerden biri de 1814 yılında Şeyh İbrahim adını alarak gerçek kimliğini gizleyen, İsviçreli oryantalist Johann Ludwig Burckhardt’tı. Burckhardt, Kabe'yi gören ve hac ibadetini yerine getiren ilk Batılılardan biriydi. Tanımlamaları doğru ve adil bakış açısıyla ön plana çıktı. Gözlemlerini alaycı veya küçümseyici bir dil kullanmadan kaleme aldı. Hacılar arasındaki kardeşlik ve ibadetlerde hakim olan birlik ruhundan etkilenmişti. Onun kitaplaştırdığı anıları, Batılı ülkelerde İslam dini hakkında daha sonra yapılan araştırmalarda son derece etkili oldu. 19. yüzyılın başlarında Hicaz bölgesindeki dini ve sosyal yaşamı tasvir eden temel bir kaynak oluşturdu.

​​​​​​​Leydi Evelyn Cobbold’un hac ibadetini yerine getirdiği sırada çekilen fotoğrafta, Kabe’ye ait genel bir görünüm (Getty)Leydi Evelyn Cobbold’un hac ibadetini yerine getirdiği sırada çekilen fotoğrafta, Kabe’ye ait genel bir görünüm (Getty)

İslam dini benimsemeden Mekke'ye giren gezginlerin yanı sıra İslam dinini içtenlikle kabul etmiş ve samimi bir inançla hac ibadetini yerine getirmiş başka Batılı isimler de vardı. İngiliz oryantalist William Richard Williamson bunlardan biriydi. 1895 ile 1936 yılları arasında Mekke'yi birçok kez ziyaret eden Williamson, hac ibadetine ve İslam toplumuna duyduğu hayranlığı büyük bir coşkuyla kaleme almış ve derin bir manevi dönüşüm yaşadığını itiraf etmişti.

Bu çerçevede İslam dinini kabul eden ve 1933 yılında hacca giden ilk İngiliz Müslüman kadın olan İskoç aristokrat Leydi Evelyn Cobbold’un (Leydi Zeynep) deneyimi de öne çıkıyor. ‘Pilgrimange To Mecca’ (Mekke'ye Kutsal Yolculuk) adlı kitabında Kabe'nin karşısında duyduğu huşu ve Arafat'ta yaptığı tefekkürleri duygusal bir dille aktaran Leydi Cobbold, Batı'dan Mekke'ye yapılan yolculuklarla ilgili edebiyatta farklı ve önemli bir kadın sesi oldu. Kitabında manevi ve insani boyutları birbiriyle harmanlayan Leydi Cobbold, Batı kültürüne mensup Müslümanların kalplerinde hac ibadetinin bıraktığı derin izleri de gözler önüne serdi.

Gizlice yapılan bu maceralar, Mekke tarihinin bir bölümünü aydınlatmakla kalmıyor, aynı zamanda bilgiye ulaşmanın bazı aşamalarında nasıl bir kılık değiştirme macerası olduğunu ve maskenin ardındaki öteki yüzü keşfetme sürecini de ortaya koyuyor.

En derin dönüşümü ise Yahudi asıllı Avusturyalı gazeteci, yazar ve araştırmacı Leopold Weiss yaşadı. İslam dinini kabul eden Weiss, Muhammed Esed adını aldı. 1926 ile 1932 yılları arasında Hicaz bölgesinde yaşayan Esed, Arap Yarımadası'nın siyasi ve entelektüel yaşamına aktif olarak katıldı. Kral Abdülaziz'in danışmanı olarak çalıştı. Esed, ‘The Road to Mecca’ (Mekke'ye Giden Yol) adlı ünlü kitabında sadece yolculuğunu belgelemekle kalmadı, aynı zamanda İslam dini Batı'nın yanlış izlenimlerine karşı felsefi olarak savundu ve duygusal tefekkür ile kültürel analizi Batılı özgün bir dille harmanladı.

Bilgi maskeleri ve oryantalizmin aynası

Yukarıda geçen tüm bu maceralar, Doğu ile Batı'yı birbirine bağlayan ince bir iplikten ibaret. Bu kişiler Mekke'ye Müslüman kılığında girdiler, ancak oradan çıktıklarında eski algıları sarsılmıştı. Bazıları hiç eskisi gibi olmadı. Bakış açıları değişmiş, hayranlıkları artmış, hatta İslam dinini kabul etmişlerdi.

Leydi Cobbold’un Mekke’ye yolculuğunu anlattığı kitabının kapağıLeydi Cobbold’un Mekke’ye yolculuğunu anlattığı kitabının kapağı

Mekke'ye yapılan tüm bu olağanüstü yolculuklar, oryantalizmin kalbinde yatan temel çelişkiyi de ortaya koyuyor. Bu batılı gezginlerin maceraları, sadece masum bir belgeleme ya da saf bilimsel araştırma değildi, çoğu zaman Avrupa bilincinin yükünü, beklentilerini ve korkularını, bazen samimi merakını, bazen de sömürgeci eğilimlerini taşıyordu. Bazıları bilgiye olan tutkusu ve keşfetmenin verdiği heyecanla hareket ederek, Mekke’de günlük hayatın detaylarını hayranlık ve şaşkınlıkla notlarına kaydetti. Bazıları ise üstün ve ihtiyatlı bir bakış açısıyla, kontrollü ve şüpheci bir bakış açısıyla ötekini anlamaya çalıştı. Bu yüzden kaleme aldıkları metinler, gözlemlerindeki kesinlikle hayal gücü, disiplinli olarak yapılan bir belgelendirmeyle öznel yorum, mekanın kutsallığına duyulan saygıyla onu bazen manevi derinliğinden uzaklaştıran yüzeysel bakış açısı arasında değişiyor. Bu ortaya çıkan karışım, çalışmalarının değerini ve ciddiyetini bir arada sunuyor. Bu yolculukları okumak, sadece Mekke'nin eski manzaralarına bir geçiş değil, Batı'nın bu kutsal şehri nasıl gördüğü ve kültürel hayal gücünde onu nasıl yeniden ürettiğine dair pencere açarken, aynı zamanda Batı'nın İslam ve Müslümanlar hakkında bilmek istediklerini ya da bilmek istemediklerini yansıtan bir ayna görevi de görüyor. Gizlice gerçekleşen bu maceralar, Mekke tarihinin bir bölümünü aydınlatmakla kalmıyor, aynı zamanda bilgiye ulaşmanın bazı aşamalarında nasıl bir kılık değiştirme macerası olduğunu ve maskenin ardındaki öteki yüzü keşfetme sürecini de ortaya koyuyor.

*Bu analiz Şarku’l Avsat tarafından Londra merkezli al Majalla dergisinden çevrilmiştir.



Russell Crowe nasıl 25 kilo verdiğini açıkladı

(AFP)
(AFP)
TT

Russell Crowe nasıl 25 kilo verdiğini açıkladı

(AFP)
(AFP)

Amber Raiken Yaşam Haberleri Muhabiri 

Önceki aylarda incelen fiziğiyle kamuoyunun karşısına çıkan Russell Crowe, 25 kilodan fazla zayıflamasının sırrını paylaştı.

61 yaşındaki aktör, The Joe Rogan Experience podcast'inin perşembe günkü bölümünde sağlığı hakkında konuştu. Kişiselleştirilmiş sağlık planları sunan Ways2Well adlı bir sağlıklı yaşam programının kilo vermesine yardımcı olduğunu söyledi.

"İlk görüşmemizden beri onlarla muhtemelen 5 kez iletişime geçtim" diyen oyuncu, 126 kilo civarındayken yaklaşık 100 kiloya düştüğünü belirtti. 

İşin bilimsel kısmını tam anladım denemez ama sanırım asıl faydayı, omuzlarıma, dizlerime yaptırdığım iğneler ve damar içi enjeksiyonlardan aldım, bunlar vücudumdaki iltihaplanmayı yatıştırmış gibi görünüyor.

Crowe, eskiden aldığı yaralar nedeniyle artrit olduğunu ve bunun kendisine yoğun ağrılar yaşattığını paylaştı. Ancak yeni rejimi, iltihabını azaltmakla kalmayıp kas kütlesini de artırmış.

Aktör "Ways2Well benim için harika bir karardı çünkü birçok şeyi yatıştırdı" diye ekledi.

Epey bir ağrıyı hafifletiyor, böylece gidip egzersiz yapabiliyorum ve sonrasında iki-üç saat ağrı çekmek zorunda kalmıyorum.

Resmi internet sitesinde belirtildiği üzere Ways2Well, insanların "olası sağlık sorunlarını erken tespit etmesine ve daha sağlıklı bir gelecek için bilinçli kararlar almasına" yardımcı olmak amacıyla "yenilikçi tanı testleri, hekim rehberliğinde tedavi planları ve tüm vücut sağlığına odaklanma"yı içeren yöntemler kullanıyor.

Gladyatör'ün (Gladiator) yıldızı, Joe Rogan'ın podcast'inde sağlık yolculuğu sırasında yaptığı diğer yaşam tarzı değişikliklerini de paylaştı; bunlar arasında alkolü ciddi derecede azaltmak da var.

Crowe, "Akşam yemeğiyle bir kadeh şarap içmeye karar verirsem, bu gerçekten güzel bir şarap oluyor. Bu özel bir durum oluyor" dedi.

Artık öylesine, sadece içmiş olmak için içmemeye çalışıyorum.

Aktörün kilosuyla ilgili yorumları, eylüldeki Zürih Film Festivali'nde daha ince vücudunu ilk kez sergilemesinin ardından geldi. Oyuncu, Altın Göz Yaşam Boyu Başarı Ödülü'nü kabul ederken lacivert bir takım elbiseyle zarif bir görünüm sergiledi.

Ancak Crowe'un zayıflamak istemesinin başka bir nedeni daha olabilir: 32 yaşındaki oyuncu Britney Theriot'yla evleneceğine dair söylentiler dolaşıyor.

Bu henüz doğrulanmasa da uzun süredir birlikte olan çift, Wimbledon'da Theriot'nun sol yüzük parmağında devasa bir pırlanta görülmesiyle önceki aylarda nişan dedikodularını alevlendirmişti.

Yıldıza yakın bir kaynak, temmuzda Woman's Day'e yaptığı açıklamada Crowe'un "Bavyera'da çekimlerine başlamak üzere olduğu Büyük Buhran filmi [Ethan Hawke'la birlikte rol aldığı The Weight] için zayıflaması gerektiğini ancak aynı zamanda Britney'le yapacağı düğünde formda olmak istediğini de söylediğini" belirtmişti.

Independent Türkçe,independent.co.uk/life-style


Grammy adayları açıklandı: Ünlü rapçi şimdiden rekor kırdı

Amerikalı rapçi son törende 5'te 5 yaparak aday gösterildiği tüm kategorilerde kazanmıştı (AFP)
Amerikalı rapçi son törende 5'te 5 yaparak aday gösterildiği tüm kategorilerde kazanmıştı (AFP)
TT

Grammy adayları açıklandı: Ünlü rapçi şimdiden rekor kırdı

Amerikalı rapçi son törende 5'te 5 yaparak aday gösterildiği tüm kategorilerde kazanmıştı (AFP)
Amerikalı rapçi son törende 5'te 5 yaparak aday gösterildiği tüm kategorilerde kazanmıştı (AFP)

2026 Grammy Ödülleri'nin adayları açıklanırken bu sene de Kendrick Lamar dikkat çekti.

9 adaylığa kavuşan Amerikalı rapçi, üçüncü kez aynı anda yılın parçası, albümü ve kaydı dallarında aday gösterildi. 

En iyi rap performansı kategorisinde iki işiyle aday gösterilen 38 yaşındaki sanatçı, bunlar haricinde en iyi rap albümü, rap parçası, melodik rap performansı ve ikili veya grup pop performansında ödülleri alabilecek. 

Kasım 2024'te GNX'le dinleyicileriyle buluşan Lamar üst üste 5. kez bir stüdyo albümüyle yılın albümü dalında aday gösterilerek rekor kırdı. Ancak henüz bu dalda ödül kazanamadı. 

Daha önce bu başarıyı yalnızca iki rap albümü yakalayabildi: 2004'teki Speakerboxxx/The Love Below'la Outkast ve 1999'daki The Miseducation of Lauryn Hill'le Lauryn Hill. 

Lamar halihazırda 66 kere aday gösterildiği Grammy'lerde 22 ödül aldı. Lamar, Kanadalı rapçi Drake'i hedef aldığı Not Like Us'la bu yıl düzenlenen Grammy törenine damga vurmuş ve yılın parçası, yılın kaydı, en iyi rap parçası, rap performansı ve müzik videosu dallarında 5 ödül kazanmıştı. 

31 Ağustos 2024-30 Ağustos 2025'te ABD'de yayımlanan işlerin değerlendirileceği 68. Grammy Ödülleri'nde Lady Gaga, 7 adaylıkla Lamar'ı takip etti. 

Önceki zirvesine 2010'da ulaşarak 6 dalda yarışan Lady Gaga ilk kez aynı anda yılın parçası, albümü ve kaydı dallarında aday gösterildi. 

Prodüktörler Jack Antonoff ve Cirkut da 7 adaylık sahibi diğer sanatçılar oldu. 

Sabrina Carpenter, Bad Bunny, Leon Thomas ve ses mühendisi Serban Ghenea 6'şar adaylıkla onları izledi.

BLACKPINK'ten Rosé, yılın albümüne aday gösterilen ilk K-pop sanatçısı olarak dikkat çekti.

Grammy Ödülleri, 1 Şubat'ta Los Angeles'ta düzenlenen törenle sahiplerini bulacak. 

Independent Türkçe, Variety, AP


Sharon Stone'dan Sydney Sweeney'ye destek geldi

Rol arkadaşları, Variety'nin etkinliğinde birlikte poz verdi (AP)
Rol arkadaşları, Variety'nin etkinliğinde birlikte poz verdi (AP)
TT

Sharon Stone'dan Sydney Sweeney'ye destek geldi

Rol arkadaşları, Variety'nin etkinliğinde birlikte poz verdi (AP)
Rol arkadaşları, Variety'nin etkinliğinde birlikte poz verdi (AP)

ABD merkezli eğlence dergisi Variety'nin çarşamba günü Los Angeles'ta düzenlediği Kadınların Gücü (Power of Women) etkinliğine transparan elbisesiyle katılan Sydney Sweeney en çok konuşulan isim oldu. 

Yükselen aktris, son dönemde başarısıyla olduğu kadar neden olduğu tartışmalarla da gündemde. 

Rol aldığı kot pantolon reklamındaki "Sydney Sweeney'in harika jeanleri var" sloganı, "Sydney Sweeney'in harika genleri var" cümlesini doğrudan çağrıştırdığı için 28 yaşındaki yıldızın ırkçılığa zemin hazırladığı savunuluyor. 

1990'ların seks sembollerinden Sharon Stone tıpkı kendisi gibi kamuoyunda hedef haline gelen Sweeney'e yönelik eleştirileri yorumladı. 

Üçüncü sezonuna hazırlanan Euphoria'nın kadrosuna katılan 67 yaşındaki yıldız, Variety yazarlarından Angelique Jackson'a şöyle konuştu: 

Annenin sana verdiğini kullanmakta sorun yok. Seksi olmak zor ve hepimiz bunu biliyoruz. Tüm cazibeni şimdi ve burada kullanmak gerçekten normal.

Şimdiye kadar 25 Emmy adaylığı kazanıp bunlardan 9'unu ödüle çeviren Euphoria'nın üçüncü sezon kadrosuna Stone'la birlikte Rosalía da katıldı. 

Zendaya, Jacob Elordi, Alexa Demie, Hunter Schafer, Colman Domingo, Maude Apatow, Eric Dane, Martha Kelly, Chloe Cherry ve Sydney Sweeney de rolleriyle geri dönecek.

İlk iki sezonda toplam 8 bölüme müzikleriyle katkı veren Hans Zimmer'den bu sezon da destek alınacak.

İkinci sezonu 2022'de ekranlara gelen HBO dizisinin yeni bölümleri üç yıldır bekleniyor. Euphoria'nın 2026 baharında izleyicilerle buluşacağı bildiriliyor. 

Hollywood grevleri ve dizinin yaratıcısı Sam Levinson'la başrol oyuncusu Zendaya arasındaki yaratıcı fikir ayrılıkları bu gecikmeye neden olan faktörler arasında.

8 bölümlük üçüncü sezonun öyküsü, 5 yıllık bir zaman atlamasıyla devam edecek ve karakterler artık lisede olmayacak.

Independent Türkçe, Variety, JoBlo