Trump'ın hayatta olan İsrailli rehinelerin sayısı hakkındaki açıklamaları ailelerini şok etti

ABD Başkanı, rehinelerin askeri güç kullanılarak serbest bırakılmasını teşvik etti ve müzakereleri ‘şantaj’ olarak nitelendirdi

ABD Başkanı Donald Trump, Washington DC'deki Oval Ofis'te yaptığı konuşma sırasında (AFP)
ABD Başkanı Donald Trump, Washington DC'deki Oval Ofis'te yaptığı konuşma sırasında (AFP)
TT

Trump'ın hayatta olan İsrailli rehinelerin sayısı hakkındaki açıklamaları ailelerini şok etti

ABD Başkanı Donald Trump, Washington DC'deki Oval Ofis'te yaptığı konuşma sırasında (AFP)
ABD Başkanı Donald Trump, Washington DC'deki Oval Ofis'te yaptığı konuşma sırasında (AFP)

ABD Başkanı Donald Trump'ın dün Oval Ofis'te düzenlediği basın toplantısında, Hamas'ın Gazze Şeridi'nde tuttuğu rehinelerden 20'den azının hayatta olduğunu söylediği açıklamaları İsrail'de tartışmalara yol açtı.

Şarku’l Avsat’ın Times of Israel’den aktardığına göre bu açıklamalar, rehinelerin aileleri arasında umutsuzluğa neden olurken, İsrailli bir yetkili Trump'ın sözlerini yalanladı. Yetkili, hayatta olan rehinelerin sayısında herhangi bir değişiklik olmadığını ifade etti.

“Hayatta olan rehinelerin sayısı 20'den az”

Beyaz Saray'da basın mensuplarına konuşan Trump, ocak ve mart ayları arasında yapılan son ateşkes anlaşması sırasında rehinelerin serbest bırakılmasından övgüyle bahsetti ve son grup rehinelerin evlerine dönmesi için sarfedilen çabaları anlattı.

Trump, “Şu anda 20 rehine var. Ancak ikisi artık hayatta olmadığı için bu sayı 20’den az olabilir” ifadelerini kullandı.

Trump, açıklamasında 20'den az rehinenin hayatta olduğu iddiasını ayrıntılı olarak açıklamadı ve “Rehineleri serbest bırakmak için elimizden geleni yapıyoruz, bu kolay değil” dedi.

Hamas'ın rehineleri alıkoyması ve müzakerelere atıfta bulunan Trump, “Bu durum sona ermeli... Bu şantajdır ve sona ermelidir” şeklinde konuştu.

Rehinelerin Hamas ile bir anlaşma yoluyla değil, askeri güç kullanılarak serbest bırakılması gerektiğine inandığını belirten Trump, bunun ‘birçok açıdan daha güvenli’ olacağını ifade etti.

Trump'a, rehinelerin aileleri buna karşı çıkmasına ve çocuklarının ölüm cezasına çarptırılmasından korkmasına rağmen, ABD'nin İsrail'in Gazze şehrini ele geçirme kararını neden desteklediği sorulduğunda, “Hepsi değil” diye cevap verdi ve rehinelerin akrabalarının bir kısmının genişletilmiş Gazze operasyonunu desteklediğini ima etti.

Rehine aileleri tepki gösterdi

Rehineler ve Kayıp Aileleri Forumu, Trump'ın açıklamalarına ilişkin bir bildiri yayınladı. Bildiride, “Sayın Başkan, 50 rehine var. Bizim için her biri kendi başına bir dünya” ifadeleri yer aldı.

Bildiride, “Sadece Amerikalılarla konuşan ve rehinelerin aileleriyle konuşmaya veya görüşmeye zahmet etmeyen Stratejik İşler Bakanı Ron Dermer farklı bir şey biliyorsa, önce ailelere bilgi vermesi gerekirdi” denildi.

Hamas tarafından rehin alınan kişilerin yakınları ve destekçileri, onların derhal serbest bırakılmasını ve Gazze Şeridi'ndeki savaşın sona ermesini talep eden bir protesto eylemine katıldı. (AFP)Hamas tarafından rehin alınan kişilerin yakınları ve destekçileri, onların derhal serbest bırakılmasını ve Gazze Şeridi'ndeki savaşın sona ermesini talep eden bir protesto eylemine katıldı. (AFP)

İsrail'den resmi yalanlama

Ailelerin açıklamasının ardından, rehinelerden sorumlu hükümet yetkilisi Gal Hirsch, “Elimizdeki bilgilere göre, hayatta olan rehinelerin sayısında herhangi bir değişiklik yok. Rehinelerin 20'si hayatta, 2'si ciddi tehlike altında ve 28'i öldü” şeklinde bir açıklama yaptı.

İsrail, Hamas'ın 7 Ekim 2023'te kaçırdığı 251 rehineden 49'u da dahil olmak üzere 50 rehineyi elinde tuttuğunu iddia ediyor.

Bu sayı, İsrail ordusunun öldürüldüğünü doğruladığı en az 28 cesedi de içeriyor. İsrailli yetkililere göre, rehinelerden 20'sinin hayatta olduğu düşünülüyor ve diğer ikisinin güvenliği konusunda ciddi endişeler var. Hamas ayrıca, 2014 yılında Gazze'de öldürülen bir İsrail askerinin cesedini de elinde tutuyor.

İsrail, Gazze şehrini işgal etmeye hazırlanıyor

Trump'ın açıklamaları, iki tarafı müzakere masasına geri döndürmek için yoğun uluslararası çabalar sürerken, İsrail'in Gazze şehrini kontrol altına almak için büyük çaplı bir operasyon başlatmaya hazırlandığı sırada geldi.

İsrail Kanal 12 televizyonun dünkü haberine göre, İsrail'in Gazze şehrine yeni saldırısını 2 Eylül'de yeni çağrılan yedek askerlerin göreve dönmesinden yaklaşık iki hafta sonra, eylül ayı ortasında başlatması bekleniyor.

Kanal, Gazze şehrinde bulunan yaklaşık bir milyon Filistinlinin pazar gününe kadar evlerini tahliye etmelerinin isteneceğini bildirdi.

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve siyasi liderler operasyonun başlatılmasını hızlandırmak için baskı yaparken, ordu ise önce rehineleri ve askerleri korumak, Gazze şehrindeki Filistinlileri tahliye etmek ve operasyonun uluslararası meşruiyetini sağlamak için adımlar atmak istiyor.

Kanal, İsrailli yetkililerin, rehinelerin durumunun vahim olması nedeniyle onları bir an önce kurtarmanın acil olduğunu söylediklerini aktardı. Kanalın ulaştığı kaynaklar, İsrail ile Hamas arasında ateşkes anlaşması ve rehinelerin serbest bırakılması konusunda şu anda temel bir fark olmadığını, ancak ‘her şeyin Netanyahu'ya bağlı olduğunu’ bildirdi.

Hamas, İsrail'in daha önce kabul ettiği aşamalı ateşkes ve rehinelerin serbest bırakılması anlaşmasını kabul ettiğini duyururken, Netanyahu ise Gazze şehrinde ilerleme kaydetmeyi ve sadece tüm rehinelerin serbest bırakılmasını öngören bir anlaşma müzakere etmeyi taahhüt etti.

Kanal 12'ye konuşan bir kaynak, kısmi bir anlaşmanın masada olmadığını ve İsrail'in sadece kapsamlı bir iki aşamalı anlaşma aradığını söyledi.

Kanal 12'ye göre, ateşkes görüşmelerinde görünen çıkmaza rağmen, İsrail'in önümüzdeki günlerde görüşmeleri yeniden başlatmak için müzakereciler göndermesi bekleniyor. Kanal, İsrail ve ABD'nin geçen ay Doha'daki müzakerecilerini geri çağırmasından bu yana askıya alınan müzakerelerin zamanı ve yeri konusunda görüşmelerin yeniden başladığını bildirdi. Kanal, yeniden başlatılacak görüşmelerin nerede yapılacağının belirsiz olduğunu ve şimdiye kadar Doha veya Kahire'de yapılan görüşmelerin aksine başka bir yerde başlayacağını kaydetti.

Raporlara göre İsrail, Gazze şehrinde yapılacak olan operasyonun Hamas üzerinde önemli bir baskı oluşturacağını ve bunun da müzakerelerde daha fazla esneklik sağlayabileceğini düşünüyor.

İsrail Kanal 12 televizyonuna göre Netanyahu, mayıs ayında başlatılan Gideon'un Savaş Arabaları operasyonunun ardından, şimdiki operasyona Gideon'un Savaş Arabaları - 2 yerine ‘Demir Yumruk’ adını vererek bu noktayı vurgulamaya çalışıyor.

On binlerce yedek askeri seferber eden İsrail, daha fazla Filistinliyi yerinden edecek bir operasyon olduğu yönündeki uluslararası eleştirilere ve üst düzey güvenlik yetkililerinin rehinelerin hayatını tehlikeye atabileceği yönündeki endişelerine rağmen, Gazze Şeridi'nin en büyük kentsel merkezini kontrol altına alma planını sürdürüyor.



İsrail medyası: Yemen'den fırlatılan bir füze havada imha edildi

İsrail ordusunun Yemen'den fırlatıldığını söylediği bir füzenin 18 Mayıs 2025'te Aşkelon kentinden görüntüsü (Reuters)
İsrail ordusunun Yemen'den fırlatıldığını söylediği bir füzenin 18 Mayıs 2025'te Aşkelon kentinden görüntüsü (Reuters)
TT

İsrail medyası: Yemen'den fırlatılan bir füze havada imha edildi

İsrail ordusunun Yemen'den fırlatıldığını söylediği bir füzenin 18 Mayıs 2025'te Aşkelon kentinden görüntüsü (Reuters)
İsrail ordusunun Yemen'den fırlatıldığını söylediği bir füzenin 18 Mayıs 2025'te Aşkelon kentinden görüntüsü (Reuters)

İsrail medyası dün, Yemen'den fırlatılan bir füzenin İsrail üzerinde havada imha edildiğini bildirdi.

İsrail ordusunun yaptığı açıklamada, Yemen'den fırlatılan bir füze nedeniyle İsrail'in çeşitli bölgelerinde sirenlerin çaldığını belirterek, “İlk incelemeler, füzenin muhtemelen havada parçalandığını gösteriyor” denildi.

Açıklamada, “Hava savunma sistemleri tarafından füzeyi durdurmak için birkaç girişimde bulunuldu. Protokol gereği alarm sirenleri çaldı. Son olarak, İsrail'in merkezinde parçaların düştüğüne dair raporlar alındı, ayrıntılar inceleniyor” ifadeleri yer aldı.

Husi grubu dün, Ben Gurion Havaalanı ve İsrail'deki bazı yerleri hedef alan askeri operasyonu, hipersonik balistik füze ve iki insansız hava aracıyla gerçekleştirdiğini duyurdu.

Husi milislerinin sözcüsü Yahya Seri yaptığı açıklamada, “Silahlı kuvvetlerin füze birimleri, işgal altındaki Yafa bölgesindeki Lod (Ben Gurion) havaalanını, ‘Filistin 2’ tipi bir hipersonik balistik füzeyle hedef alan özel askeri operasyon gerçekleştirdi” ifadelerini kullandı.

Şarku'l Avsat'ın DPA'dan aktardığına göre Seri, “Füze, İsrail'in önleme sistemlerini aştı ve operasyon başarıyla gerçekleştirildi. Operasyon, İsrail ordusu saflarında büyük bir kargaşaya neden oldu ve milyonlarca işgalci Siyonist sığınaklara kaçtığını, havaalanının trafiğinin durdurulduğunu” belirtti.

Seri ayrıca, işgal altındaki Filistin'in Yafa ve Aşkelon bölgelerinde "biri askeri, diğeri hayati önem taşıyan iki İsrail düşman hedefini hedef alan" iki İHA kullanılarak başka bir operasyon gerçekleştirildiğini ifade etti.

Hamas'ın güney İsrail'e eşi benzeri görülmemiş saldırısının ardından 7 Ekim 2023'te Gazze Şeridi'nde savaşın başlamasından bu yana, Husiler Yahudi devletine sürekli olarak balistik füzeler ve İHA'lar fırlatıyor ve bunların çoğu engelleniyor. Husiler ayrıca, İsrail ile bağlantılı olmakla suçladıkları ticari gemilere de Kızıldeniz'de saldırılar düzenlediler.


Netanyahu tam olarak ne istiyor?

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu (Reuters)
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu (Reuters)
TT

Netanyahu tam olarak ne istiyor?

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu (Reuters)
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu (Reuters)

Sadece dünyada değil, İsrail'de de şaşkınlık ve hoşnutsuzlukla “Başbakan Binyamin Netanyahu tam olarak ne istiyor?” sorusu soruluyor.

Gazze Şeridi’nde gerçekten bir çözüme ulaşmak, İsrailli rehinleri geri getirmek ve İsrailli askerlerin kanının dökülmesini engellemek istiyor mu? Yoksa sırf savaşmak için savaş mı istiyor?

Netanyahu, Hamas'ı anlaşmaya yanaşmamakla suçlamıştı. Şimdi ise Hamas Mısır ve Katar tarafından sunulan öneriyi kabul etmişken neden Gazze Şeridi'ni işgal etmekte ısrar ediyor ve orduyu planını değiştirip işgali hızlandırmaya zorluyor?

İlk bakışta, İsrail, Kahire ve Doha'nın Washington ile tam koordinasyon içinde Hamas liderliğini öneriyi koşulsuz ve değişiklik talep etmeden kabul etmeye ikna etmek için gösterdiği çabalarda yer almamış gibi görünüyor. Mısırlılar, Katarlılar, hatta ABD’liler ve hatta İsrailli yetkililer, Netanyahu'nun bu çabalarla yakından bağlantılı olduğunu doğruladılar. Netanyahu, örneğin serbest bırakılacak Filistinli tutukluların sayısı gibi arabulucuların kabul ettiği veya ofisiyle bu konuda uzlaşma sağladığı birçok şart ve talep öne sürdü.

İsrail, her İsrailli rehine karşılığında ömür boyu hapis cezasına çarptırılmış 120 Filistinliyi serbest bırakmayı kabul ederken, Hamas 200 tutuklunun serbest bırakılmasını talep etti ve 150 kişide anlaşma sağlandı.

İsrail, Gazze Şeridi'nden çekildikten sonra, 2-3 kilometre genişliğinde bir güvenlik kuşağında askerlerini tutmak istedi, Hamas ise sadece 500 metreye razı oldu, sonra mesafenin 1200 metre, bazı yerlerde ise 1500 metre olması konusunda anlaşmaya varıldı.

Tüm bunlar İsrail ve Hamas ile yapılan müzakerelerde gerçekleşti. Peki, İsrail güçleri tüm Gazze Şeridi'ni işgal etmek için harekete geçene kadar neler oluyor?

Son zaferin resmi

Netanyahu’nun kararsız bir lider olduğu ve hala karar vermekten kaçındığı açık. Ya da Haaretz gazetesinin dünkü başyazısında yazdığı gibi, o zayıf ve hiçbir şeye karar veremiyor. Bu yüzden bir yandan İsrail'in dünyadaki konumunu zayıflatıyor, ama vatandaşlarını kaderlerine terk ediyor.

Netanyahu, Hamas’a baskı yapmak için Gazze’yi işgal etmekten başka çare olmadığını İsrail halkına kabul ettirmeye çalıştı. Böylece bir yandan aşırı sağdaki müttefiklerinin isteklerini yerine getirirken, diğer yandan onların iştahını daha da kabarttı. Şimdi geri adım atması zor. Politikasını Hamas'a karşı sert bir politika olarak pazarlamaya çalışıyor.

dfgtyu
Salı günü Batı Şeria'nın Beyt Sira köyünde İsrail ordusu tarafından yıkılan bir evin enkazını inceleyen Filistinliler (AP)

Netanyahu'nun Hamas'ın öneriyi kabul ettiğine dair yaptığı yazılı açıklamada “İsrail'in politikası sabittir ve değişmemiştir” cümlesinin yer alması tesadüf değil. Bu cümle, aşırı sağcı Maliye Bakanı Bezalel Smotrich'in Netanyahu'nun sağ kanada verdiği sözleri tutacağına dair hiç güvenmediği sözlerine yanıt niteliğindeydi. Netanyahu, Smotrich'e askeri zafer elde edilmeden savaşı bitirmediğini kanıtlamaya çalışıyor.

Ancak bu tutum, hesaplamaktan kaçındığı başka tehlikeler de barındırıyor.

Netanyahu’nun aşırı sağcı müttefikleri karşısında savaşı askeri bir zaferle sona erdirmek için Gazze'yi işgal etmeye devam ettiğini göstermeye kararlı olmasının bir bedeli var. Hamas liderliği de savaşı askeri bir zaferle, ya da askeri dilde ‘nihai zafer imajı’ ile sona erdirmek istiyor.

Bu tartışmalı bir fikir ve birçok strateji uzmanı bunu ‘en aptalca’ askeri ilke olarak görüyor, çünkü aynı uzmanlara göre bu ilke İsrail için geri tepip onu ‘Gazze bataklığına’ sürükleyebilir.

Örneğin dün Hamas'ın askeri kanadı İzzettin el-Kassam Tugayları, bir İsrail askerini kaçırma operasyonunu neredeyse başarıyla gerçekleştirdi ve pusuda birkaç İsrail askeri yaraladı.

Bu tür faaliyetlerde yakın vadeli işlemler artık yok.

Ne kazanır?

Peki Netanyahu, imzalanması dışında hiçbir eksikliği olmayan bir anlaşma varken böyle yaparak ne kazanıyor?

Kazancı çok.

Netanyahu’nun hesaplarına göre İsrail'de iktidar olanın kendisi olduğu kanıtlanıyor. Eskiden ordusu olan bir devlet olan İsrail, artık kararlarına itaat eden ve onun onaylamadığı askeri operasyonları ‘stratejik tuzak’ olarak nitelendiren bir orduya sahip bir devlet haline geldi.

dfrgt
Gazze Şeridi'ndeki askeri operasyonlar sırasında İsrail askerleri (İsrail ordusu)

Generallerin İsrail toplumundaki konumu zayıflıyor ve bununla birlikte onların arkasında saklanan derin devlet de zayıflıyor.

 Netanyahu yaklaşık yirmi yıldır bu süreci yürütüyor.

Bu şekilde iktidar koalisyonunu güçlendiren Netanyahu, en azından görev süresinin sonuna kadar hükümeti ayakta tutuyor ve böylece, yolsuzluk suçlamasıyla yargılanan ve kendisini mahkûm edip hapse atmak isteyen mahkeme nezdinde konumunu güçlendiriyor.

Seçimleri ertelemek zorunda kalacağı başka askeri operasyonlar düzenleyebilir.

Haaretz gazetesi dünkü başyazısında şöyle yazdı:

“Netanyahu son iki yılda yedi ayrı savaş bölgesiyle yetinmeyip sanki tüm dünyaya savaş açmaya kararlıymış gibi görünüyor ve böylece dünyadaki Yahudileri İsrail devletiyle birlikte uçuruma sürüklüyor.”

Böyle bir durumda, başarısızlık ölçütü artarsa, ABD Başkanı Donald Trump'ın onu kurtarmak için müdahale etmesi beklenebilir. Trump'ın onu ulusal bir kahraman olarak görmesi ve ‘Onu nasıl hapse atmak istiyorlar?’ diye sorması bunun bir göstergesi olarak yeterli.


İsrail, Gazzeli Filistinliler için vatan arayışını genişletiyor

İsrail, zorla göç ettirme planından vazgeçmedi, aksine Filistinliler için vatan arayışını sürdürüyor (AFP)
İsrail, zorla göç ettirme planından vazgeçmedi, aksine Filistinliler için vatan arayışını sürdürüyor (AFP)
TT

İsrail, Gazzeli Filistinliler için vatan arayışını genişletiyor

İsrail, zorla göç ettirme planından vazgeçmedi, aksine Filistinliler için vatan arayışını sürdürüyor (AFP)
İsrail, zorla göç ettirme planından vazgeçmedi, aksine Filistinliler için vatan arayışını sürdürüyor (AFP)

İnci Mecdi

Batı basınında, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu hükümeti ile Ortadoğu ve Afrika’da bazı ülkeler arasında Gazze Şeridi sakinlerinin topraklarına yerleştirilmesi konusunda devam eden görüşmelere dair haberler yer almaya devam ediyor. Bu durum, Netanyahu'nun Gazzeli Filistinlileri insani bir formül kullanarak zorla göç ettirme planlarının hâlâ yürürlükte olduğunu doğruluyor. Hem de uluslararası hukukun olası bir ihlali ve etnik temizlik eylemi olarak değerlendirildiğinden, kendisini engellemeye yönelik uluslararası ve bölgesel baskılara rağmen.

Güney Sudan Dışişleri Bakanlığı, birkaç gün önce İsrail ile Güney Sudan arasında Gazze sakinlerinin topraklarına transfer edilmesi konusunda görüşmeler yapıldığı yönündeki haberleri yalanlayarak, bu iddiaların “doğru olmadığını ve Güney Sudan hükümetinin resmi tutumunu veya politikasını yansıtmadığını” vurgulasa da, İsrail ve ABD, yüz binlerce Filistinliyi Gazze'den transfer etme çabalarını sürdürüyor. Cumartesi günü Wall Street Journal'a konuşan konuya yakın kaynaklara göre, İsrailli yetkililer, Gazze'den ayrılmayı kabul eden Filistinlileri kabul etmeleri için Libya, Güney Sudan, Somaliland ve Suriye de dahil olmak üzere altı ülke ve bölgedeki mevkidaşlarıyla görüştüler.

Finansal anlaşmalar

Bazı kişiler Amerikalı gazeteye, İsrail'in Gazze sakinlerini Güney Sudan veya Libya'ya yerleştirmeye yönelik görüşmelerinin devam ettiğini söylerken, bir başka kaynak Filistinlileri Suriye veya Somali'den ayrılan bir bölge olan Somaliland'a yerleştirmek için daha önce yapılan görüşmelerde kayda değer bir ilerleme kaydedilmediğini bildirdi.

Somaliland hükümetinin temsilcisi, görüşmelerin hâlâ devam ettiğini belirtirken, Libya ve Suriye'deki yetkililer gazetenin bu haberle ilgili yorum taleplerine yanıt vermediler. Mevcut ve eski ABD’li yetkililer, ABD'nin Filistinlilerin topraklarına yerleştirilmesi konusunda İsrail ile Afrika ülkeleri arasında yapılan müzakerelere dahil olmadığını belirttiler.

Değerlendirilen destinasyonların çoğu, iç çatışmalar ve ekonomik çalkantılar gibi kendi iç sorunlarından muzdarip ve muhtemelen yüz binlerce göçmeni barındırmada zorluk çekecekler. Buna rağmen, kötü koşulları, Gazze'den veya başka yerlerden transfer edilen kişilerin kabulü karşılığında kendilerine ekonomik destek veya başka faydalar sunabilecek anlaşmaların kapısını açtı.

Mısır'ın itirazı ve baskısı

Ekim 2023'te Gazze Savaşı'nın patlak vermesinden haftalar sonra, İsrailli yetkililer Gazze Şeridi sakinlerinin zorla göç ettirilmesine yönelik planlardan açıkça bahsetmeye başladılar. Bu fikir, ABD Başkanı Donald Trump'ın bu yılın başlarında 2 milyon Filistinlinin Mısır ve Ürdün'e transfer edilmesini talep etmesiyle daha büyük bir yankı oluşturdu. Trump, ABD'nin Gazze Şeridi'ni kontrol edeceğini ve “Gazze Rivierası” olarak tanımladığı plan ile Gazze’nin uluslararası bir turizm merkezi olarak yeniden geliştirileceğini de söyledi.

Bu talepler, İsrail ve ABD'nin Gazze Şeridi sakinlerini Sina'ya yerleştirme baskısına boyun eğmeyen Kahire ile Washington arasında gerginliğe yol açtı. Wall Street Journal'a konuşan bazı kişiler, bu baskının devam ettiğini belirtti.

Mısır, Gazze Şeridi'nin sakinlerinden boşaltılması fikrine, uluslararası hukuku ihlal eden ve Filistin davasının tasfiyesi ile sonuçlanacak bir etnik temizlik operasyonu olarak gördüğü için şiddetle karşı çıkıyor. Bazı kaynaklara göre, ABD'nin baskısı, birçok görüşmenin İsrailli ve Mısırlı yetkililer arasında sözlü atışmalar da dahil olmak üzere tartışmalarla geçmesine neden oldu.

Kaynaklar daha önce de Associated Press'e (AP), Mısır'ın Güney Sudan'a, İsrail'in Gazze sakinlerini daha geniş bir anlaşmanın parçası olarak topraklarına yerleştirme teklifini kabul etmemesi için baskı yaptığını bildirmişti. İki Mısırlı yetkili, İsrail'in aylardır Filistinlileri kabul edecek bir devlet bulma çabalarından haberdar olduklarını ve bu çabaların Sudan ile sınırı olan Güney Sudan ile temasları da içerdiğini söylediler. Kahire'nin Güney Sudan'a Filistinlileri kabul etmemesi yönünde baskı yaptığını kabul ettiler.

Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia’dan aktardığı habere göre Güney Sudan için bu anlaşma, İsrail ile daha yakın bağlar kurmasına yardımcı olabilir. Washington ile ilişkilerini iyileştirmesi için Güney Sudan’la çalışan bir Amerikan lobi şirketinin kurucusu olan Joe Szlavik, Güney Sudanlı yetkililerden görüşmeler hakkında bilgi aldığını söyledi. Bir İsrail heyetinin, Filistinliler için kamplar kurma olasılığını görüşmek üzere ülkeyi ziyaret etmeyi planladığını da sözlerine ekledi. Güney Sudanlı bir sivil toplum örgütünün başkanı Edmund Yakani de görüşmeler hakkında Güney Sudanlı yetkililerle görüştüğünü söyledi.

Szlavik'e göre, ABD İsrail ile yapılan görüşmelerden haberdar ancak doğrudan müdahil değil. Güney Sudan'ın, Trump yönetiminin ülkenin bazı seçkinlerine uyguladığı seyahat yasağını ve yaptırımları kaldırmasını istediğini açıkladı. Nitekim ülke, belki de Trump'ın gözüne girme çabasıyla, ABD yönetiminin yasadışı göçmenlere yönelik toplu sınır dışı etme operasyonları kapsamında halihazırda sekiz kişiyi kabul etti.

Beyaz Saray Sözcüsü Anna Kelly, “Başkan Trump, Gazze yeniden inşa edilirken Filistinlilerin güzel ve yeni bir yere yerleşmelerine izin verilmesi de dahil olmak üzere, Filistinlilerin yaşamlarını iyileştirmek için sık sık yenilikçi çözümler çağrısında bulundu. Ancak Hamas'ın önce silahsızlanmayı ve bu savaşı sona erdirmeyi kabul etmesi gerekiyor ve şu anda verebileceğimiz daha fazla ayrıntı yok” dedi.

Gönüllü ayrılış mı, zorla göç ettirme mi?

Birçok Filistinli, savaştan ve kıtlığa yakın bir açlık krizinden kaçmak için en azından geçici olarak Gazze'den ayrılmak istese de, kalıcı olarak ayrılmayı ve başka bir yere yerleşmeyi reddediyor. Hukuk örgütleri, insani yardım kuruluşları ve bazı hükümetler, ayrılmaların gerçekten gönüllü olup olmayacağını sorguluyorlar. Birleşmiş Milletler ve İnsan Hakları İzleme Örgütü de dahil olmak üzere bazıları, bu fikrin etnik temizlik sayılabileceği konusunda uyardılar.

Cenevre Sözleşmeleri uyarınca, zorla göç ettirme bir suç ve yalnızca sivillerin güvenliği için geçici tahliye veya askeri zorunluluk gibi dar kapsamlı durumlarda kendisine izin verilebilir. İsrailli ve uluslararası hukuk uzmanlarıysa, bu kriterleri karşılamanın zor olduğunu ve Gazze'nin savaştan zarar görmüş ortamının, transferlerin gönüllü olacağı yönündeki argümanları zorlaştırdığını belirttiler.

Özellikle gençler, çocuklu aileler veya hasta akrabaları olan birçok Gazzeli'nin ayrılmak istediği bildiriliyor. Filistin Politika ve Anket Araştırmaları Merkezi tarafından geçen mayıs ayında yapılan ankete katılan Gazzeli Filistinlilerin üçte birinden fazlası, savaştan sonra göç etmeye istekli olduklarını söyledi.

Merkezin Direktörü Halil Şikaki'ye göre, göç etme olasılığı en yüksek olan demografik grup, eğitimli gençler ve bu durum Gazze'den beyin göçüne katkıda bulunabilir. Şikaki, savaştan önce yapılan anketlere göre, bu grup arasındaki katılımcıların üçte ikisi ila dörtte üçünün ekonomik ve güvenlik nedenleriyle Gazze'den başka yerlere göç etmeye istekli olduğunu ekledi. Birçoğunun Avrupa, Amerika Birleşik Devletleri, Kanada, Körfez ülkeleri veya Türkiye'ye taşınmakla ilgilendiğini belirtti.