NASA'nın uzay aracı Güneş'teki patlamanın içinden geçerek video kaydetti

"Sağlam kalması büyük şans"

TT

NASA'nın uzay aracı Güneş'teki patlamanın içinden geçerek video kaydetti

NASA'nın uzay aracı Güneş'teki patlamanın içinden geçerek video kaydetti

NASA'nın Güneş'i yakından incelemek için tasarladığı uzay aracı Parker Solar Probe, yıldızda meydana gelen bir patlamanın ardından savrulan plazma dalgasının içinden geçti.

Uzay aracı, bu sayede böyle bir Güneş patlamasının şimdiye kadar çekilen ilk yakından görüntüsünü elde etti.

Johns Hopkins Uygulamalı Fizik Laboratuvarı'ndaki bilim insanlarının işleyerek video halinde yayımlanan görüntüler, güçlü bir koronal kütle atımını (CME) içeriyor.

Söz konusu videoda patlama 14. saniye civarında başlıyor.

CME'ler Güneş'teki patlamalar sonucunda ortaya çıkan plazma fışkırmaları. Yüklü ve radyoaktif parçacıkları barındıran bu plazmalar uzayda yol katettiklerinde Güneş rüzgarı adını alıyor.

Dünya'ya ulaşıp gezegenin manyetik alanıyla etkileşime giren Güneş rüzgarları, bunun sonucunda kutup ışıklarını oluşturarak bazen de radyo iletişimini felce uğratıyor ve yörüngedeki uzay araçlarıyla astronotları tehlikeye atabiliyor.

Güneş rüzgarları Dünya'ya ulaştığında halihazırda 149 milyon kilometre kat etmiş oluyor.

NASA, Parker Solar Probe'a çarpan CME'nin "şimdiye kadar kaydedilen en güçlü koronal kütle püskürmelerinden biri" olduğunu vurguladı.

Uzay aracının CME'nin içinden geçip sağlam kalması ve olayı kameraya kaydetmesi bilim insanları için büyük şans.

ABD'deki Maryland Üniversitesi'nden Prof. James Drake, "Parker yıldıza yaklaştıkça, Güneş rüzgarının içinde çok daha fazla yapı görmeye başladık" diyor.

Güneş'e dokunan uzay aracı

En hızlı ve Güneş'e en çok yaklaşan uzay aracı unvanlı Parker Solar Probe, yıldızın dış atmosferi olarak da bilinen taç kürede uçarak "Güneş'e dokunmayı" başarmıştı.

Uzay aracı, Güneş'in gizemlerini keşfetme amacıyla, "Touch the Sun (Güneş'e Dokun)" adı verilen görev için 2018'de fırlatılmıştı.

Daha fırlatıldığı yıl "Güneş'e en çok yaklaşan yapay cisim" unvanını alan araç, Güneş'in korona diye bilinen atmosferinin daha önce keşfedilmeyen kısımlarını araştırıyor.

NASA, uzay aracının özel bir ısı kalkanının yanı sıra cihazı Güneş'in ışık emisyonlarından koruyan otonom bir sistemle donatıldığını belirtiyor.

Independent Türkçe



Kuyudan çıkan insan kemikleri, 800 yıllık destandaki olayı doğruladı

Kuyudaki Adam'ın kalıntıları ilk olarak 1938'de bulunmuştu (Norveç Kültürel Miras Müdürlüğü)
Kuyudaki Adam'ın kalıntıları ilk olarak 1938'de bulunmuştu (Norveç Kültürel Miras Müdürlüğü)
TT

Kuyudan çıkan insan kemikleri, 800 yıllık destandaki olayı doğruladı

Kuyudaki Adam'ın kalıntıları ilk olarak 1938'de bulunmuştu (Norveç Kültürel Miras Müdürlüğü)
Kuyudaki Adam'ın kalıntıları ilk olarak 1938'de bulunmuştu (Norveç Kültürel Miras Müdürlüğü)

Norveç'teki bir kuyuda bulunan insan kemiklerinin, 800 yıllık bir destanda adı geçen bir kişiye ait olduğu saptandı. Yeni çalışma, suyu kirletmek için kuyuya atıldığı söylenen adam hakkında beklenmedik bir gerçeği ortaya çıkardı. 

1184'ten 1202'ye kadar bugünkü Norveç'in büyük bir kısmına hükmeden Kral Sverre Sigurdsson'un hayatını anlatan Sverris Destanı'nda ülkenin iç kesimindeki bir kaleye yapılan baskından söz ediliyor. 

Kralın, Roma Katolik Kilisesi'yle bağlantılı karşıtları olan Bagler grubu, Sverresborg Kalesi'ne 1197'de düzenledikleri baskında evleri yakıp yıkıyor ve bölgenin sularını zehirlemek için ölü bir adamı kuyuya atıyor. Destana göre daha sonra kuyu taşlarla dolduruluyor. 

Özellikle kralın gözetiminde yazılmasından dolayı uzmanlar bu destanın ne kadar güvenilir olduğundan emin değildi. 

Fakat hakemli dergi iScience'ta dün (25 Ekim) yayımlanan çalışma, en azından "Kuyudaki Adam" hikayesinin doğru olduğuna işaret ediyor. 

Arkeologlar 1938'de Sverresborg Kalesi harabelerinde terk edilmiş bir kuyuda, büyük taşların altında insan kemikleri bulmuştu. Ancak bilimsel araştırma tekniklerinin yetersiz kalmasından dolayı kemiklerin detaylıca incelenmesi mümkün olmamıştı. 

2014 ve 2016'daki kazılardaysa adamın sol elinin parçaları ve bedeninden koparılmış kafatası çıkarılmıştı.

Bilim insanları yeni çalışmada genom dizileme ve radyokarbon tarihleme yönteminden yararlanarak Kuyudaki Adam'ın gizemini aydınlattı.
 

Araştırmacılar, adamın kafatasındaki darbelere dayanarak kuyuya atılmadan önce ciddi seviyede yaralandığını tahmin ediyor (Åge Hojem/NTNU Üniversite Müzesi)Araştırmacılar, adamın kafatasındaki darbelere dayanarak kuyuya atılmadan önce ciddi seviyede yaralandığını tahmin ediyor (Åge Hojem/NTNU Üniversite Müzesi)

Analizler, kemiklerin yaklaşık 800 yıl önce yaşayan ve 30-40 yaşlarında ölen bir erkeğe ait olduğunu ortaya koydu. 

Ekip, bu tarihin destandaki zamanlamayla örtüşmesinden dolayı kemiklerin baskını düzenleyenler tarafından kuyuya atılan adama ait olduğunu söylüyor. 

Norveç Bilim ve Teknoloji Üniversitesi'nden çalışmanın ortak yazarı Dr. Michael Martin, "İlk kez bir Norveç destanında anlatılan bir kişinin ya da karakterin kalıntılarının sahibi kesin bir şekilde tespit edildi" diyerek ekliyor: 

Bu aynı zamanda bir Ortaçağ metninde adı geçen belirli bir kişinin tüm genom dizisini elde ettiğimiz en eski vaka.

Bilim insanlarının yaptığı DNA analizi, Kuyudaki Adam'ın mavi gözlü, açık tenli, sarışın veya açık kahverengi saçlı olduğuna işaret ediyor. Bu pek ilginç olmasa da genetik bilgilerinin Norveç'in güneyindeki kişilerle yakından eşleşmesi araştırmacıları şoke etti. 

Daha önce kuyuya atılan kişinin baskına uğrayan iç kesimden biri olduğu düşünülüyordu. Ancak saldırıyı düzenleyen Bagler grubunun güneyli olması bu teoriye şüphe düşürüyor.

Dr. Martin "Hepimiz için en büyük sürpriz, Kuyudaki Adam'ın yerel halktan gelmemesi; aksine soyunun Norveç'in güneyindeki belirli bir bölgeye dayanmasıydı" ifadelerini kullanıyor: 

Bu da kuşatma ordusunun kendi ölülerinden birini kuyuya attığına işaret ediyor. 

Norveç'teki Stavanger Üniversitesi'nden arkeolog ve tarihçi Roderick Dale, yer almadığı çalışmanın destanda anlatılan olayları doğruluyor gibi göründüğünü söylüyor. Ancak Dale bu tür destanların "tarihten çok propagandaya" daha yakın olduğunu ekliyor:

Bu nedenle günümüzdeki bir politikacının otobiyografisine yaklaştığımız şekilde yaklaşabiliriz. Yazarın yaşamı boyunca meydana gelen tarihi olayları ele almasına rağmen kendi başına bir tarih değil.

Independent Türkçe, CNN, New York Times, Live Science, iScience