Olağanüstü başarı: Bir maymun domuz böbreği ile 2 yıl hayatta kaldı

Maymun, genetiği değiştirilmiş domuz böbreği ile 2 yıldan fazla bir süre hayatta kaldı (Reuters)
Maymun, genetiği değiştirilmiş domuz böbreği ile 2 yıldan fazla bir süre hayatta kaldı (Reuters)
TT

Olağanüstü başarı: Bir maymun domuz böbreği ile 2 yıl hayatta kaldı

Maymun, genetiği değiştirilmiş domuz böbreği ile 2 yıldan fazla bir süre hayatta kaldı (Reuters)
Maymun, genetiği değiştirilmiş domuz böbreği ile 2 yıldan fazla bir süre hayatta kaldı (Reuters)

Araştırmacılar, bir maymunun genetiği değiştirilmiş domuz böbreğiyle iki yıldan uzun süre hayatta kalmasının ardından organ nakli alanında önemli bir adım attı.

Şarku’l Avsat’ın İngiliz The Guardian gazetesinden aktardığı habere göre, Amerikan biyoteknoloji şirketi eGenesis ve Harvard Tıp Fakültesi'ne bağlı çalışma ekibi, genetiği değiştirilmiş domuzların organ yetmezliğinden muzdarip hastalar için küresel donör sıkıntısına potansiyel bir çözüm olduğuna inanıyor.

eGenesis CEO'su Dr. Michael Curtis ise şunları söyledi: "Bu olağanüstü başarı" hayat kurtaran organ nakillerine ihtiyaç duyan sayısız hasta için umut veriyor.

Bilim insanları, hayvan organlarının, hastanın bağışıklık sistemi tarafından reddedilmeden insanlarda düzgün ve güvenli bir şekilde işlev görüp göremeyeceğini araştırmak için onlarca yıl harcadılar.

Son deneyde araştırmacılar, genç Yucatan domuzlarının böbreklerindeki genleri makaklara nakletmeden önce değiştirmek için CRISPR adı verilen bir araç kullandılar. Bu genetik değişikliklerin amacı, organ reddini önlemek ve organ naklinden sonra alıcılarda yeniden aktive olması muhtemel domuz virüslerini ortadan kaldırmaktı.

Bilim insanları Nature dergisinde, bağışıklık sisteminin organları reddetmesini önlemek için başlangıçta sadece 3 geni değiştirdiklerini, ancak bu deneye tabi tutulan maymunların 24 günden fazla hayatta kalamadığını yazdı. Ancak daha sonra böbreklere kanın pıhtılaşmasını, iltihaplanmayı ve diğer bağışıklık reaksiyonlarını azaltan 7 insan geni eklediklerini, böylece maymunların 176 gün boyunca hayatta kalabildiğini belirttiler.

Araştırmacılar, bu yeniliği bağışıklık sistemini baskılayan geleneksel bir tedaviyle birleştirdiklerinde, deneye tabi tutulan maymunun iki yıldan fazla bir süre (758 gün) domuz böbreğiyle hayatta kalabildiğini bildirdi.

Curtis, bu süre boyunca hayatta kalmanın, insanlar üzerinde klinik deneylere başlamadan önce hayvanların en az 12 ay hayatta kalması gerektiğini belirten ABD Gıda ve İlaç İdaresi'nin gerekliliklerini karşıladığını söyledi.

Ekip, donör olarak Yucatán mini domuzlarını kullandıklarını, çünkü olgunlaştıklarında böbreklerinin yaklaşık olarak yetişkin bir insanınkiyle aynı boyutta olduğunu belirtti.

Genetiği değiştirilmiş domuz organlarının insanlarda maymunlardan daha iyi performans göstermesini beklediklerini çünkü vücutlarıyla daha uyumlu olduklarını açıkladılar.

En geniş çaplı gen değiştirme işlemi uygulanmış böbreklerden nakil yapılan bir maymun 758 gün, yani 2 yıldan uzun süre hayatta kalırken, 5'i de 1 yıldan uzun süre yaşadı.

eGenesis'ten yapılan açıklamaya göre, şirketin başkanı Dr. Michael Curtis, araştırmanın ABD Gıda ve İlaç Dairesinin (FDA), türler arası organ naklinde insanlarda klinik deneylere başlamadan hayvanlarda en az 12 ay sağ kalma süresi gerekliliğini karşıladığını ifade etti.

Araştırmacılar ise çalışmanın başka türlerden insana organ nakli deneylerini onaylamayı değerlendiren FDA'ya veri sağlayacağını belirterek, diğer yandan maymunların yaşam süreleri arasında çok fazla farklılık olmasının da detaylı araştırılmasının önemine dikkati çekti.

Araştırmanın bilimsel makalesi Nature dergisinde yayımlandı.

ABD'de, 7 Ocak 2022'de kalp krizi geçmişi ve düzensiz kalp atışları nedeniyle insan kalbi nakledilemeyen 57 yaşındaki David Bennett’e, hücrelerinde aşırı hızlı organ reddinden sorumlu bir şekeri çıkarmak için gen düzenlemesi geçirmiş domuzun kalbi nakledilmişti.

İlk defa yapılan ve deneysel nitelikteki ameliyattan 3 gün sonra hastanın durumunun iyi olduğu bildirilmiş ancak Bennett 2 ay sonra hayatını kaybetmişti.



Bebeğin cinsiyetini belirleyen faktörler tespit edildi

Cuma günü yayınlanan bir araştırma, ailelerin kız ya da erkek çocuk sahibi olma konusunda "tekil bir olasılığa" sahip olduğunu buldu (Unsplash)
Cuma günü yayınlanan bir araştırma, ailelerin kız ya da erkek çocuk sahibi olma konusunda "tekil bir olasılığa" sahip olduğunu buldu (Unsplash)
TT

Bebeğin cinsiyetini belirleyen faktörler tespit edildi

Cuma günü yayınlanan bir araştırma, ailelerin kız ya da erkek çocuk sahibi olma konusunda "tekil bir olasılığa" sahip olduğunu buldu (Unsplash)
Cuma günü yayınlanan bir araştırma, ailelerin kız ya da erkek çocuk sahibi olma konusunda "tekil bir olasılığa" sahip olduğunu buldu (Unsplash)

Rachel Dobkin 

Cinsiyet açıklama partileri, yeni çocuklarının kız mı erkek mi olacağını merakla bekleyen aileler arasında giderek daha popüler hale geliyor. Ancak popüler inanışlara karşı çıkan yeni bir araştırmaya göre, bebeklerin cinsiyeti yazı tura sonucu gibi şansla belirlenmiyor.

Hakemli dergi Science Advances'ta cuma günü yayımlanan bir çalışma, ailelerin erkek ya da kız çocuk sahibi olma konusunda "tekil bir olasılığa" sahip olduğınu ve bazı faktörlerin bu ihtimali etkilediğini tespit etti.

1956-2015'te iki ya da daha fazla sefer birer bebek doğuran en az 58 bin kadını analiz eden araştırmacılar, aynı cinsiyetten en az üç çocuk yapan annelerin, sonraki bebeklerinin yine aynı cinsiyetten olma ihtimalinin daha yüksek olduğunu saptadı.

Kız ya da erkek çocuk sahibi olma ihtimali bu kişilerde yüzde 50-50 değil: Üç kız çocuk sahibi ailelerin başka bir kız çocuğu olma ihtimali yüzde 58, üç erkek çocuğu olan ailelerin bir erkek çocuk daha dünyaya getirme ihtimaliyse yüzde 61.

Peki neden böyle oluyor?

Araştırmacılar, annenin doğum yaptığı yaşa ve genetiğe işaret ediyor.

Çocuk doğurmaya 28 yaşından sonra başlayan kadınların aynı cinsiyetten çocuk sahibi olma ihtimali biraz daha yüksek çıktı. Çalışmada sadece erkek ya da sadece kız çocuk doğurmakla ilişkili iki gen de tespit edildi.

Harvard T.H. Chan Halk Sağlığı Okulu'nda beslenme ve epidemiyoloji alanında öğretim üyesi olan Jorge Chavarro, kıdemli yazarı olduğu çalışma hakında Washington Post'a "Bu genlerin neden doğumda cinsiyetle ilişkili olduğunu bilmiyoruz ancak öyleler ve bu da yeni sorular doğuruyor" dedi.

Çalışmanın, babalarla ilgili veri bulunmaması gibi bazı sınırlılıkları var.

Ayrıca çalışmada yer almayan bir uzman, araştırmanın genetik analizi hakkında uyarılarda bulunuyor.

Pennsylvania Üniversitesi Perelman Tıp Fakültesi'nde genetik alanında öğretim üyesi olan Iain Mathieson, Washington Post'a yaptığı açıklamada analizin nispeten küçük bir örnekleme dayandığını ve diğer faktörlerden etkilenebileceğini söyledi.

Çalışmadaki araştırmacılar sözkonusu faktörlerin, bazı ailelerin aynı cinsiyetten çocuk sahibi olma olasılığının neden daha yüksek olduğunu ne ölçüde açıkladığını incelemek üzere daha fazla araştırmaya ihtiyaç duyulduğu sonucuna vardı.

Yazarlar şu ifadeleri kullanıyor: 

O zamana kadar, aynı cinsiyetten iki ya da üç çocuğu olan ve farklı cinsiyetlerden çocuk sahibi olmak isteyen aileler, bir sonraki çocuklarını yaparken muhtemelen iki yüzü aynı bir madeni parayla yazı tura attıklarının farkında olmalı.

Independent Türkçe, independent.co.uk/news