Üç yıllık gözlem: "Şempanzeler rakiplerine karşı savaş stratejileri kullanıyor"

Araştırmacılar bunun "insan dışı canlıların" incelikli bir şekilde daha yüksek zemine çıkmasının ilk kanıtı olduğuna inanıyor

(Tai Şempanze Projesi/Reuters)
(Tai Şempanze Projesi/Reuters)
TT

Üç yıllık gözlem: "Şempanzeler rakiplerine karşı savaş stratejileri kullanıyor"

(Tai Şempanze Projesi/Reuters)
(Tai Şempanze Projesi/Reuters)

Araştırmacılar, şempanzelerin savaşlar sırasında rakip gruplarını taktiksel olarak gözetlemek için insanlara benzer stratejiler kullandığını keşfetti.

Hayvanların uzaktan gelen yırtıcıları görmek ya da çiftleşmek için diğer hayvanlara seslenmek amacıyla tepeleri ve yüksek yerleri kullandıkları uzun zamandır düşünülüyordu.

Fakat bu zeki şempanzelerin diğer grupları yukarıdan gözetleyerek onlar hakkında değerli bilgiler toplayıp toplamadıkları konusunda çok az araştırma yapıldı.

Alman Primat Merkezi ve Fransız Ulusal Bilimsel Araştırma Merkezi'nin yaptığı yeni bir çalışma, şempanzelerin rakip şempanze gruplarını kartal görüşü izlemek için "yüksek zemin" kullandıklarını ve gözlem yaparken onlar hakkında bilgi topladıklarını ortaya koydu.

İnsanlar, Çinli General Sun Tzu'nun MÖ 475 ila 221 yıllarında yazdığı Savaş Sanatı (The Art of War) adlı el kitabına not ettiği "yüksek zemin" stratejisini 2 bin yılı aşkın süredir kullanıyor. 

Araştırmacılar 2013-2016 döneminde Kotdivuar'daki Tai Milli Parkı'nda iki komşu şempanze grubunu izleyerek davranış ve hareketlerini gözlemledi.

Rakip çeteleri üç yıl boyunca gözlemleyen ekip, bu hünerli primatların, düşmanlarının bölgesine yaklaştıklarında tepelere tırmanma olasılıklarının, kendi bölgelerinin merkezine doğru gitmelerinden iki kat daha fazla olduğunu tespit etti.

Araştırmacılar, bunun "insan dışı canlıların" rakiplerini tespit etmek için daha yüksek zemini incelikle kullandığına dair ilk kanıt olduğunu düşünüyor.

Cambridge Üniversitesi'nden arkeoloji profesörü Sylvain Lemoine şöyle dedi: 

Şempanzeler, planlı yolculuk hareketlerini benimsemek için hangi bilgilerin bilindiğini ve hangilerinin edinilmesi gerektiğini değerlendirebiliyor ve toplanan bilgilere göre düşük riskli bir etkileşimle kolektif olarak hareket ediyorlar.

Şempanzeler yüksek tepelerdeyken, diğer maymunların çağrılarını dinlemek için sessizlik kilit önemde olduğundan yiyeceklerini gürültülü bir şekilde çiğnemek yerine dinlenmeyi ve uzanmayı tercih ediyor.

Yüksek zeminlere çıkmanın bu şempanzeler için iki anlamı var. Hayvanlar biraz casusluk yapmayı sevse de, genellikle rakip gruplarla savaşmaktan kaçınmak için ellerinden gelen her şeyi yapıyor.

Araştırmacılar, şempanzelerin tepelere, karşı tarafın konumuyla ilgili bilgi toplamak için tırmandıklarını fakat rakiplerle çatışmalar pahalıya patlayabileceğinden bu bilgileri onlara karşı kullanmak için değil, onlardan ne zaman ve nasıl uzak duracaklarını bilmek için tırmandıklarını düşünüyor.

Doğal Hayatı Koruma Vakfı'na (WWF) göre genlerimizin yaklaşık yüzde 98'ini paylaşan şempanzelerin insanlarla benzer savaş stratejileri kullanması şaşırtıcı değil.

Ne yazık ki, vahşi doğada yaklaşık 172 bin ila 299 bin tane kalan ve genellikle Afrika'nın Kongo Havzası bölgesinde bulunan şempanzelerin nesli tehlike altında.

Independent Türkçe



Sadece 300 ışık yılı uzakta devasa gaz bulutu keşfedildi

Bilim insanları Orion gibi bulutsularda yıldız oluşumunu incelese de sürecin öncesi hakkında daha az gözlem yapılabiliyor (NASA)
Bilim insanları Orion gibi bulutsularda yıldız oluşumunu incelese de sürecin öncesi hakkında daha az gözlem yapılabiliyor (NASA)
TT

Sadece 300 ışık yılı uzakta devasa gaz bulutu keşfedildi

Bilim insanları Orion gibi bulutsularda yıldız oluşumunu incelese de sürecin öncesi hakkında daha az gözlem yapılabiliyor (NASA)
Bilim insanları Orion gibi bulutsularda yıldız oluşumunu incelese de sürecin öncesi hakkında daha az gözlem yapılabiliyor (NASA)

Dünya'ya beklenmedik kadar yakın bir mesafede devasa bir gaz bulutu keşfedildi. Moleküler gaz bulutu, bilim insanlarına yıldız oluşum sürecini incelemeleri için eşsiz bir fırsat sunuyor.

Moleküler bulutlar içindeki toz ve gaz kümeleri çökerek yıldızları meydana getiriyor. Hidrojen ve karbonmonoksit molekülleri içeren bu bulutları, yıldız oluşturmalarından önce görmek zorlu bir iş.

Bilim insanları moleküler hidrojen gazı neredeyse görünmez olduğu için bu bulutları ararken karbonmonoksite odaklanıyor. Ancak karbonmonoksit miktarı azsa bulut kolayca gözden kaçabiliyor.

Araştırmacılar yeni keşfedilen moleküler gaz bulutunun bugüne kadar saptanmamasını da buna bağlıyor.

Bulguları hakemli dergi Nature Astronomy'de dün (28 Nisan) yayımlanan çalışmayı yürüten ekip, bulutu daha önce hiç kullanılmamış bir yöntemle tespit etti. Araştırmacılar, buluttaki hidrojenin yaydığı ultraviyole ışık sayesinde keşfi yaptı.

Güney Kore'nin STSAT-1 uydusunun verilerini inceleyen araştırmacılar, hidrojenin doğal olarak yaydığı uzak ultraviyole ışığı fark etti. Normalde bu spektrumdaki ışığı yakalamak epey zor ancak uydunun spektrografı, bunu analiz edilebilecek dalga boylarına ayırmayı başardı. 

Rutgers Üniversitesi'nden çalışmaya liderlik eden Blakesley Burkhart, "Bu, moleküler hidrojenin uzak ultraviyole emisyonunu doğrudan bularak keşfedilen ilk moleküler bulut. Bu bulut, kelimenin tam anlamıyla karanlıkta parıldıyor" diyor.

Yunan mitolojisindeki şafak tanrıçası Eos'un adı verilen gaz bulutu Dünya'dan sadece 300 ışık yılı uzakta. Yaklaşık 3 katrilyon kilometrelik bu mesafe insan ölçeğinde muazzam bir büyüklüğe denk düşse de galaktik ölçekte çok yakın kabul ediliyor. Dünya'ya en yakın yıldız oluşum bölgesi olan Orion Bulutsusu yaklaşık 1300 ışık yılı uzakta. 

Hilale benzeyen bulutun kütlesi Güneş'in kütlesinin yaklaşık 3 bin 400 katı ve yaklaşık 40 Ay çapına (140 bin kilometre) sahip. 

Makalenin yazarlarından Thomas Haworth "Bu şey adeta kozmik arka bahçemizde ve biz onu kaçırdık" diyor.

Güneş Sistemi'nin yakın çevresini ifade eden Yerel Kabarcık'ta yer alan Eos, bugüne kadar bulunan en yakın moleküler bulut. 

Bilim insanları bu sayede yıldız ve yıldız sistemlerinin nasıl oluştuğunu çok daha iyi anlayabilecekleri bir imkana sahip. 

Burkhart, "Teleskoplarımızla baktığımızda, oluşum aşamasındaki tüm yıldız sistemlerini görebiliyoruz ancak bunun nasıl gerçekleştiğini ayrıntılı olarak bilmiyoruz" diyerek ekliyor: 

Eos'u keşfetmemiz heyecan verici çünkü artık moleküler bulutların nasıl oluştuğunu ve ayrıştığını, bir galaksinin yıldızlararası gaz ve tozu yıldızlara ve gezegenlere nasıl dönüştürdüğünü doğrudan ölçebiliyoruz.

Araştırmacılar ayrıca yeni yöntemi kullanarak yakınlarda gizlenen başka moleküler bulutları da keşfetmeyi umuyor.

Çalışmanın bir diğer yazarı Thavisha Dharmawardena "Bu teknik yıldızlararası ortam hakkında bildiklerimizi baştan yazabilir, galaksideki gizli bulutları ortaya çıkarabilir ve hatta kozmik şafağın algılanabilen en uzak sınırlarına kadar ulaşabilir" ifadelerini kullanıyor.

Independent Türkçe, Space.com, CNN, Nature Astronomy