Arkeologlar tuhaf bir Maya savaşçısı heykeli buldu

Heykel, demiryolu hattı inşaatıyla birlikte yürütülen arkeolojik kazı sırasında keşfedildi

(INAH)
(INAH)
TT

Arkeologlar tuhaf bir Maya savaşçısı heykeli buldu

(INAH)
(INAH)

Arkeologlar, Meksika'da Kolomb öncesi döneme ait bir tapınağın altında yılan şeklinde miğfer giyen bir Maya savaşçısının ilginç heykelini ortaya çıkardı.

Meksika Ulusal Antropoloji ve Tarih Enstitüsü'ne (INAH) göre 33 cm boyunda ve 28 cm genişliğindeki heykel Yucatán Yarımadası'ndaki Chichén Itzá'da keşfedildi.

Bilim insanları, çenesi açık bir yılan şeklinde miğfer ve tüylü elbise giyen bir savaşçıyı tasvir ediyor gibi görünen eserin, yaklaşık bin yıl önce inşa edilmiş daha büyük bir heykelin parçası olabileceğini düşünüyor.

Kolomb öncesi uygarlık, MS 9. ve 13. yüzyıllar arasında Mayaların, Yucatán yarımadasında geliştirdiği en büyük merkezlerden biriydi.

Chichén Itzá'nın yükseliş döneminde onbinlerce insana ev sahipliği yaptığı biliniyor.

Bölgede ayrıca yaklaşık 30 metre yüksekliğinde El Castillo adında bir piramit bulunuyor.

INAH, popüler turizm merkezinde yeni bir müze, ziyaretçi merkezleri ve insanları buraya ulaştıracak bir tren hattı (Tren Maya) inşa etmek için çalışıyor.

Halihazırda Chichén Itzá günde en az 3 bin 500 turist ağırlıyor. UNESCO'ya göre bu sayı yoğun sezonda günlük 8 bin ziyaretçiye ulaşabiliyor.

Bu durum, Hispanik dönem öncesinin dokusunun bozulmasını önlemek için sürekli bakım ve dikkat gerektiriyor.

Chichén Itzá'daki Casa Colorada kompleksinde ortaya çıkarılan savaşçı heykeli, demiryolu hattı inşaatıyla birlikte yürütülen arkeolojik araştırma sırasında keşfedildi.

Yucatan'daki kazılarda keşfedilen antropomorfik heykel (INAH)
Yucatan'daki kazılarda keşfedilen antropomorfik heykel (INAH)

Tren hattının inşası sırasında şimdiye kadar, bir milyondan fazla seramik parçası ve 600 insan gömüsü de dahil olmak üzere bir dizi arkeolojik buluntu elde edildi.

Ayrıca bir dizi mimari yapı ve çeşitli başka eserler de keşfedildi.

Bilim insanları, Chichén Itzá Arkeolojik Bölgesi'ndeki yüz heykelinin keşfinin, bölgenin günümüzdeki halkının geçmişleriyle sahip olabilecekleri bağın bir işareti olduğunu söylüyor.

Kırık olmasına rağmen heykelin ayakta durduğunu ve iyi muhafaza edilmiş bir durumda olduğunu belirttiler.

INAH, "Heykelin parametrelerinin Maya şehrinin en erken dönemlerinde kullanılanlarla uyumlu olduğu sonucuna varılabilir" diye ekledi.

Independent Türkçe



"Asya tek boynuzlu atı"nın genom haritası ilk kez çıkarıldı: Yok olmalarını engelleyebilir mi?

Laos'ta 1999'da kameralara yakalanan saolanın en iyi tahminlere göre 100'den az üyesi kaldı (Ban Vangban Village/Wildlife Conservation Society)
Laos'ta 1999'da kameralara yakalanan saolanın en iyi tahminlere göre 100'den az üyesi kaldı (Ban Vangban Village/Wildlife Conservation Society)
TT

"Asya tek boynuzlu atı"nın genom haritası ilk kez çıkarıldı: Yok olmalarını engelleyebilir mi?

Laos'ta 1999'da kameralara yakalanan saolanın en iyi tahminlere göre 100'den az üyesi kaldı (Ban Vangban Village/Wildlife Conservation Society)
Laos'ta 1999'da kameralara yakalanan saolanın en iyi tahminlere göre 100'den az üyesi kaldı (Ban Vangban Village/Wildlife Conservation Society)

Son derece nadir rastlanan "Asya tek boynuzlu atı" saolanın ilk defa genom haritası çıkarıldı. Yeni çalışma nesli kritik tehlike altındaki türün yaşamasını sağlayabilir. 

İlk kez 1992'de tanımlanan saola (Pseudoryx nghetinhensis), en yakın zamanda keşfedilen büyük memeli türü. Vietnam ve Laos'un dağlık ormanlarında yaşayan bu sığır türü, boynuzlarının yanı sıra çok nadir görülmesi nedeniyle "Asya tek boynuzlu atı" diye biliniyor.

Dünya Doğa ve Doğal Kaynakları Koruma Birliği'ne (IUCN) göre nesli kritik tehlike altındaki bu türün 100'den daha az üyesi kaldığı tahmin ediliyor. Üstelik en son 2013'te görülmesi, soyunun çoktan tükenmiş olabileceği ihtimalini de gündeme getiriyor. 

Uluslararası bir araştırma ekibi, avcıların evlerinden toplanan saola kalıntılarından alınan parçaları analiz ederek 26 saolanın tam genomunu çıkardı. Türünün ilk örneği olan bu çalışma, saolanın geçmişini anlama ve geleceğini güvence altına alma yolunda kritik bilgiler sundu. 

Bulguları hakemli dergi Cell'de 5 Mayıs Pazartesi günü yayımlanan çalışmaya göre saolalar 5 bin ila 20 bin yıl önce iki ayrı popülasyona ayrılmış. 

Makalenin başyazarı Genís Garcia Erill "Saolanın önemli genetik farklılıklara sahip iki popülasyona ayrıldığını görmek bizi epey şaşırttı" diyerek ekliyor: 

Bu daha önce hiç bilinmiyordu ve genetik veriler olmadan bilmemizin yolu yoktu. Bu önemli bir sonuç çünkü türün genetik varyasyonunun nasıl dağıldığını etkiliyor.

Bilim insanları ayrıca iki popülasyonun da Son Buzul Çağı'ndan itibaren azaldığını saptadı. Ekip, toplam saola nüfusunun 10 bin yıldır hiçbir zaman 5 binin üstüne çıkmadığını tahmin ediyor.

Bu durum, iki grubun da genetik çeşitliliğini kaybettiği anlamına geliyor. Ancak her biri genetik kodlarının farklı kısımlarını kaybetmiş. Araştırmacılara göre bu, nesillerinin tükenmesini önlemede kritik bir rol oynayabilir. 

Garcia Erill "Bir popülasyonda kaybolan genetik varyasyon diğerini tamamlıyor. Yani eğer bunları karıştırırsak, diğerindeki eksiklik giderilebilir" diye açıklıyor.

Bilim insanları saolaların hayatta kalması için esaret altında çiftleşmelerini sağlayacak bir program geliştirmeye çalışıyor. Yeni çalışmayı yürüten ekibin hesaplamalarına göre böyle bir program, tükenme riski karşısında en etkili çözümü sunuyor. 

Çalışmanın bir diğer yazarı Rasmus Heller şöyle diyor:

Gelecekteki bir popülasyonun temelini oluşturmak için en az bir düzine saolayı (ideal olarak her iki popülasyonun karışımı) bir araya getirebilirsek, modellerimiz türlerin uzun vadede hayatta kalma şansının yüksek olacağını gösteriyor.

En son 2013'te görülen bir türün 12 üyesini bulmak zorlu bir iş. Ancak araştırmacılar, yeni çalışmanın bu sorunu çözebileceğine inanıyor. Saolanın genetik haritasının çıkarılması, daha kapsamlı arama çalışmalarının önünü açabilir. 

Makalenin yazarlarından Minh Duc Le, "Birçok araştırmacı, suda ve hatta aynı habitatta yaşayan kan emiciler olan sülüklerde, saola DNA'sının izlerini bulmayı deneyip başaramadı" diyerek ekliyor:

Bu tekniklerin hepsi küçük DNA parçalarını tespit etmeye dayanıyor ama artık saola genomunun tamamını bildiğimize göre, bu parçaları bulmak için çok daha geniş bir el kitabımız var.

Independent Türkçe, Science Alert, Phys.org, Cell