17. yüzyılda gömülen ceset kalıntılarından kenevir çıktı

Kalıntılarda psikoaktif maddelere rastlandı

Araştırmaya, 1638 ila 1697'de hayatını kaybeden kişilerin kalıntıları dahil edildi (Pixabay)
Araştırmaya, 1638 ila 1697'de hayatını kaybeden kişilerin kalıntıları dahil edildi (Pixabay)
TT

17. yüzyılda gömülen ceset kalıntılarından kenevir çıktı

Araştırmaya, 1638 ila 1697'de hayatını kaybeden kişilerin kalıntıları dahil edildi (Pixabay)
Araştırmaya, 1638 ila 1697'de hayatını kaybeden kişilerin kalıntıları dahil edildi (Pixabay)

İtalyan araştırmacılara göre, kenevirdeki psikoaktif maddeler, öldükten sonra bile kemiklerde kalmaya devam ediyor. 

Milano Üniversitesi'nden Gaia Giordano ve ekibinin çalışması, hakemli bilimsel dergi Archaeological Science'ın aralık sayısında yayımlandı.

Bilim insanları, 17. yüzyılda Avrupa'nın en yenilikçi hastanelerinden biri olarak kabul edilen Milano'daki Ospedale Maggiore'nin Ca' Granda mahzen mezarlığındaki kalıntıları inceledi. 

Milyonlarca kişinin incelendiği araştırma, kenevir bağımlılığının genç erkeklere verdiği zararı ortaya koydu

Araştırmacılar daha önce yaptıkları bir çalışmada, aynı mezarlıktan çıkarılan bazı kafataslarının beyin dokusunda esrar kalıntılarını keşfetmişti.

Bunun üzerine bilim insanları, araştırmalarını daha uzun kemikleri kapsayacak şekilde geliştirmek istedi.

Araştırmacılar, Ca' Granda'da gömülmüş 9 kişinin kalıntılarından uyluk kemiği örneği çıkardı. 

Daha sonra kemikler toz haline getirilerek toksikoloji analizi yapıldı.  

Bu sayede kimyasal bileşikler tek tek ayrıştırılabildi. 

Keyif verici madde olarak kullanılmış olabilir

Elde edilen bulgulara göre, kemik kalıntılarında kenevirin ana bileşiklerinden olan tetrahidrokanabinol (THC) ve kannabidiol (CBD) psikoaktif maddeleri görüldü.

Analize göre, birer erkek ve kadına ait uyluk kemiklerinde bulunan bu maddeler, kana karıştıktan sonra kemik dokusu tarafından emilerek orada kaldılar. 

Araştırmacılar makalelerinde şunları söyledi: 

Kemik örneklerinde THC ve CBD görüldü. Bildiğimiz kadarıyla bu sonuçlar, tarihi ve arkeolojik insan kemiği kalıntılarında esrar tespitine ilişkin ilk rapor niteliğindedir.

Antik Yunan ve Romalılar döneminde kenevirin, tıbbi amaçlı kullanıldığı biliniyor. 

Fakat özellikle 12. yüzyıldan itibarıyla Ortaçağ'da popülerliğini yavaş yavaş kaybeden kenevir, 1484'de Papa VIII. Innocent tarafından tamamen yasaklanmıştı. 

Öte yandan hastanenin kullandığı ilaç kayıtlarında kenevirin adı yer almıyor. 

İncelenen kayıtlar, hastaların keneviri kendi kendine ilaç yerine kullanım ya da eğlence amaçlı aldıklarını gösteriyor. 

Ekibe göre çalışmaları, o dönem yaşayan nüfusun gündelik alışkanlıklarına dair yeni bir ışık tutuyor:

Elde edilen bulgular, Yeniçağ'da Milano'da kenevirin muhtemelen keyif amaçlı kullanıldığını gösteriyor. 

Bununla birlikte, İtalya'nın yüzyıllar boyunca ip, tekstil ve kağıtta kullanılmak üzere büyük bir kenevir üreticisi olduğu biliniyor. Araştırmacılar, kenevire yanlışlıkla maruz kalınmış olunabileceğini de gözardı etmiyor.

Independent Türkçe



NASA, "tuhaf yörüngeli" bir ötegezegen keşfetti

TOI-1408 c, kendisinden daha büyük komşusunun yörüngesini etkiliyor (NASA)
TOI-1408 c, kendisinden daha büyük komşusunun yörüngesini etkiliyor (NASA)
TT

NASA, "tuhaf yörüngeli" bir ötegezegen keşfetti

TOI-1408 c, kendisinden daha büyük komşusunun yörüngesini etkiliyor (NASA)
TOI-1408 c, kendisinden daha büyük komşusunun yörüngesini etkiliyor (NASA)

Bilim insanları, beklenmedik hareketler sergileyen bir ötegezegenin, gezegen sistemlerine dair bilinenlere meydan okuduğunu söylüyor. 

Dünya'dan yaklaşık 455 ışık yılı uzaktaki bir yıldızın etrafında dönen TOI-1408 b adlı bir sıcak Jüpiter geçen yıl keşfedilmişti. 

Sıcak Jüpiter, Güneş Sistemi'ndeki Jüpiter'e benzese de yıldızına çok yakın yörüngelerle dönen gaz devlerini ifade ediyor.

NASA'nın Geçiş Halindeki Ötegezegen Araştırma Uydusu'nun (Transiting Exoplanet Survey Satellite / TESS) saptadığı gezegen, Jüpiter'in iki katı genişliğe ve kütleye sahipti. 

Gezegenin, TOI-1408 adlı yıldızına çok yakın dönmesi bilim insanlarını hayrete düşürmüştü. Ancak bu yıl yapılan başka bir keşif, şaşkınlıklarını daha da artırdı.

Lund Üniversitesi'nden araştırmacılar yine TESS'in yardımıyla, sistemde yıldıza daha yakın ve daha küçük başka bir gezegen tespit etti. 

Bulgularını The Astrophysical Journal Letters adlı hakemli dergide aktaran ekip, TOI-1408 c adlı küçük gezegenin aynı zamanda tuhaf bir yörüngeye de sahip olduğunu gözlemledi. 

Dünya'nın iki katı genişliğe ve 8 katı kütleye sahip ötegezegenin, gaz ve kaya karışımından oluştuğu tahmin ediliyor. Ötegezegen, Güneş Sistemi dışındaki gezegen anlamına geliyor. 

Araştırmacılar, TOI-1408 c'nin yıldızı etrafında dönme hızının beklenmedik şekilde değiştiğini gördü. 

Makalenin başyazarı Dr. Judith Korth, 5 Eylül Perşembe günü yaptığı açıklamada "Küçük gezegen çok sıradışı bir yörünge davranışı sergiliyor ve yıldızının önünden geçtiği zamanla ilgili ciddi farklılıklar sergiliyor; bu da genellikle görmediğimiz bir şey" diyerek ekliyor:

Küçük gezegenin varlığı, gezegen sistemlerinin oluşumu ve istikrarı hakkındaki mevcut teorilere meydan okuyor.

Bilim insanları alışılmadık bu yörünge hareketinden ve yıldızlarına yakınlıklarından dolayı sistemdeki iki gezegenin yörünge hareketlerini inceledi. 

Analizlerin ardından büyük gezegenin yıldız etrafında attığı her tura karşılık, küçük yoldaşının iki tur attığı sonucuna varıldı. 

Araştırmacılar, yıldızın etrafında "ritmik bir dans" içinde döndüğünü söyledikleri gezegenlerin bu sayede yakın yörüngelerde varlıklarını sürdürebildiğini buldu. 

Dr. Korth, Space.com'a yaptığı açıklamada "Hem TOI-1408 b hem de TOI-1408 c, Güneş Sistemi'ndeki gezegenlere kıyasla yıldızlarına inanılmaz derecede yakın. Jüpiter'in neredeyse her 4 günde bir (Merkür'ün periyodunun 20'de biri) Güneş'e çok yakın bir yörüngede döndüğünü düşünün" diyerek ekliyor:

Bu zaten yıldıza çok yakın bir yörünge ve yıldıza daha da yakın başka bir gezegen tespit ettik. Bu gezegen, büyük komşusuyla güçlü bir etkileşime girerek yörüngelerinin daha önce hiç görmediğimiz şekillerde sallanmasına neden oluyor.

Araştırmacılar ayrıca sistemde henüz keşfedilmemiş üçüncü bir gezegen de olabileceğini düşünüyor. Gözlemlenen tuhaf yörünge hareketlerinin bir açıklaması da bu gökcismi olabilir. 

Ekip, keşfettikleri nadir sistemin, gezegen sistemine dair çalışmalara katkı sunacağını umuyor. 

Dr. Korth "Elde ettiğimiz sonuçlar, gezegenlerin nasıl oluştuğu ve özellikle dev gezegenlerin bulunduğu sistemlerde birbirlerine çok yakın olduklarında nasıl davrandıkları hakkında daha fazla bilgi edinilmesine fayda sağlayabilir" diyor. 

Independent Türkçe, Space.com, Debrief, Lund Üniversitesi, The Astrophysical Journal Letters