Yıldızlararası seyahat: "Yıllar sürecek iletişim kesintilerine hazır olmak gerek"

En yakın yıldız sistemi Alpha Centauri, 4 ışık yılından daha uzakta

Zaman genişlemesi, Cristopher Nolan'ın bilimkurgu filmi Yıldızlararası'nda (Interstellar) teorik fizikteki tasvirlerine çok yakın biçimde işlenmişti (IMDb)
Zaman genişlemesi, Cristopher Nolan'ın bilimkurgu filmi Yıldızlararası'nda (Interstellar) teorik fizikteki tasvirlerine çok yakın biçimde işlenmişti (IMDb)
TT

Yıldızlararası seyahat: "Yıllar sürecek iletişim kesintilerine hazır olmak gerek"

Zaman genişlemesi, Cristopher Nolan'ın bilimkurgu filmi Yıldızlararası'nda (Interstellar) teorik fizikteki tasvirlerine çok yakın biçimde işlenmişti (IMDb)
Zaman genişlemesi, Cristopher Nolan'ın bilimkurgu filmi Yıldızlararası'nda (Interstellar) teorik fizikteki tasvirlerine çok yakın biçimde işlenmişti (IMDb)

Yıldızlararası yolculuğu başarmak insanlık için henüz imkansız görünüyor. Zira Güneş Sistemi'nin dışına çıkıp farklı yıldızlar arasında dolaşmak için olağanüstü bir hıza ulaşmak gerek.

Üstelik yeni bir araştırma, yolculuğa çıkacak astronotların yoğun bir iletişim kesintisine maruz kalacağına da işaret ediyor.

Hakem onayından geçmeyi bekleyen ve bilimsel makale arşivi arXiv'de erişime açılan araştırma makalesinde iletişim kesintilerinin yıllar sürebileceği ifade edildi.

Buradaki ilk sorun, ışığın kendisinin sınırlı bir hızda hareket etmesi. Örneğin mesajların Mars'a ulaşması birkaç dakika, ötegezegenlere ulaşması ise saatler sürüyor.

Daha uzun mesafeli iletişim söz konusu olduğunda Dünya'dan gönderilecek herhangi bir mesajın uzay aracına ulaşması yıllar alabilir.

Nitekim bizimkine en yakın yıldız sistemi Alpha Centauri, 4 ışık yılından daha uzakta.

Öte yandan iletişimin önündeki tek engel bu değil.

Ünlü fizikçi Albert Einstein'ın Özel Görelilik Teorisi'ne göre evrende zaman senkronize değil. Bu da uzay aracındaki yolcuların, zamanın Dünya'daki insanlara göre daha yavaş aktığı bir "zaman genişlemesi" yaşayacağı anlamına geliyor.

Bu etki halihazırda ölçülebilir nitelikte. Örneğin GPS uydularından gelen sinyallerin senkronizasyonunda bile bu etki dikkate alınıyor.

Ancak dikkate alınması gereken önemli bir sorun daha var.

Yıldızlararası ortamda seyahat edebilecek, hatta Samanyolu Galaksisi'nden çıkabilecek bir uzay aracı, zorunlu olarak ışık hızına yakın hareket etse bile iletişimin kesildiği dönemler geçirecek.

İki senaryo

Araştırmacılar makalelerinde iki varsayımsal yıldızlararası seyahat senaryosunu masaya yatırdı.

İlkinde, gezginler uzay araçlarını sabit 1 g'lik (Dünya üzerindeki ortalama yerçekimi ivmesi) bir ivmeyle hızlandırmaya devam etti. Bu sayede uzay aracını ışık hızına daha da yaklaştırdılar.

Ancak bu tür bir sabit ivme, bir çeşit olay ufku yaratıyor. Yani eğer Dünya'dan uzay aracına bir mesaj gönderilirse, bu mesaj da ışık hızıyla sınırlı olacaktı. Mesaj uzay aracına doğru hızla ilerleyecekti ama bu arada gemi de sinyalden uzaklaşacaktı.

Hesaplamalara göre mesaj yeterince erken gönderilirse, önemli bir gecikmenin ardından sonunda gemiye ulaşıyor. Ancak uzun süre beklerlerse asla ulaşmıyor çünkü uzay aracı her zaman mesajın bir adım ilerisinde oluyor.

İkinci senaryo da farklı zorluklar sundu. Bu senaryoda uzay aracı ilk başta sürekli hızlandu. Ancak yolculuğunun ortasında kendi etrafında dönerek yavaşladı. Böylece hedefini kaçırma ihtimali elenmiş oldu.

Ancak bu da iletişim zorluklarını beraberinde getirdi.

Hesaplamalar, uzay aracının belirli bir süre sonra Dünya'dan mesaj almayı bıraktığını gösterdi. Bu mesajlar ancak aracın hedefine ulaşıp hareket etmeyi bıraktığında varsayımsal astronotlara ulaştı.

Öte yandan uzay aracının Dünya'ya sinyal gönderebileceği ve bu sinyallerin her zaman hedeflerine ulaşabileceği görüldü.

Ayrıca hedeften gönderilen sinyaller (örneğin uzak bir gezegende halihazırda kurulmuş bir koloni), o yöne doğru seyreden uzay araçlarına her zaman ulaşabildi.

Bu hesaplamalar, ışık hızına yakın hareket eden uzay araçlarıyla iletişimin çok zor olacağı anlamına geliyor.

Diğer bir deyişle tüm yıldızlararası araçların kendi kendine yetebilmesi ve Dünya'daki kontrolörlere ihtiyaç duymadan çalışabilmesi gerekiyor.

Zira bir sorun çıkarsa, bunu Dünya'daki insanlara anlatmak ve yanıt almak mümkün olmayacak.

Independent Türkçe



Bilim insanlarına göre Ay'da yaşamak sanılandan daha kolay olabilir

Fotoğraf: AP
Fotoğraf: AP
TT

Bilim insanlarına göre Ay'da yaşamak sanılandan daha kolay olabilir

Fotoğraf: AP
Fotoğraf: AP

Bilim insanları, Ay'ı keşfedip orada yaşamamızın daha önce düşündüğümüzden daha kolay olabileceğini söylüyor.

Yeni bir araştırmaya göre, Ay yüzeyinin hemen altındaki buzlar kutup bölgelerinde sandığımızdan daha fazla alana yayılmış olabilir.

Bu buzu kullanıp suya dönüştürmek, Ay'ı keşfetmemizin, hatta oraya yerleşmemizin merkezinde yer alabilir. Ancak tam olarak ne kadar buz olabileceği belirsizliğini koruyor.

Buz bulma ihtimali, Ay'daki yüzey sıcaklığıyla ilişkili.

Ancak Ay'ın yüzey sıcaklığına dair ölçümlerimiz 1970'lerdeki Apollo görevleri sırasında yapılmış ve bu araçlar, Ay'a geri dönünce inmeyi planladığımız yerden çok uzakta, ekvatora yakın yerlere inmişti. Dahası, Ay'ın o bölgelerinde yüzeyin eğimi, sıcaklığı pek etkilemiyor.

Araştırmacılar, Chandrayaan-3'ün Vikram iniş aracının sıcaklık sondası deneyi ChaSTE kapsamında yapılan ölçümleri kullandı. Bu iniş aracı 2023'te Ay'ın güney kutup bölgesinin kenarına ulaşmıştı.

Yüzeyin hem eğimli hem de düz kısımlarını incelemeyi başardılar ve Güneş'ten uzağa bakan eğimli kısımların, yüzeye yakın yerlerde buz biriktirecek kadar soğuk olabileceğini saptadılar. Ay'da bulunabilecek bu tür yerler arasında, NASA'nın yaklaşan mürettebatlı Artemis görevlerinin Ay yüzeyinde inmeyi planladığı bölgeler de var.

Bulgular, Communications Earth & Environment adlı hakemli dergide yayımlanan "Higher surface temperatures near south polar region of the Moon measured by ChaSTE experiment on-board Chandrayaan-3" (Chandrayaan-3'ün ChaSTE deneyinde ölçülen, Ay'ın güney kutup bölgesi yakınlarındaki daha yüksek yüzey sıcaklıkları) başlıklı yeni bir çalışmada aktarılıyor.

Independent Türkçe