Ren geyiklerinin gözleri kışın neden maviye dönüyor?

"İnanılmaz bir görme yeteneğine sahipler"

Çalışmanın başyazarı Nathaniel Dominy, "Ren geyiklerinin muhteşem bir görme sistemi var" dedi (Unsplash)
Çalışmanın başyazarı Nathaniel Dominy, "Ren geyiklerinin muhteşem bir görme sistemi var" dedi (Unsplash)
TT

Ren geyiklerinin gözleri kışın neden maviye dönüyor?

Çalışmanın başyazarı Nathaniel Dominy, "Ren geyiklerinin muhteşem bir görme sistemi var" dedi (Unsplash)
Çalışmanın başyazarı Nathaniel Dominy, "Ren geyiklerinin muhteşem bir görme sistemi var" dedi (Unsplash)

Bilim insanları, ren geyiklerinin gözlerinin nasıl mavi olacak şekilde evrimleştiğini inceledi. 

Araştırmacılar, kış aylarında ren geyiklerinin gözlerinin altın renginden maviye dönmesinde, zorlu şartlarda yiyecek bulma ihtiyacının rol oynadığını belirtti. 

ABD'deki Darthmouth College ve İskoçya'daki St. Andrews Üniversitesi'nden bilim insanlarının çalışmasında, tıpkı kedilerdeki gibi ren geyiklerinin gözlerinde de karanlıkta ışığın artmasını sağlayan "tapetum lucidum" adlı bir doku olduğuna işaret edildi.

Çoğunlukla likenle beslenen ren geyiklerinin gözlerindeki bu doku, Arktika'da karanlık geçen kış aylarında besinleri kar altında bulabilmelerine imkan sağlayacak şekilde evrimleşti. 

Araştırmada, ren geyiklerinin tercih ettiği liken türlerinin ultraviyole ışın emdiği, ren geyiklerinin gözlerindeki "mavi tapetum" dokusunun da bunun daha iyi algılanmasına imkan sağlayacak biçimde geliştiği belirtildi.

Söz konusu doku, ultraviyole ışınların yüzde 60'ının göze girmesine izin veriyor. Dolayısıyla ren geyikleri kışın çevrelerini genellikle daha mor tonlarda görüyor. Ultraviyole ışınları yansıtan yüzeyler ren geyiğine parlak görünürken, emen yüzeylerse karanlık görünüyor.

Bilim insanları, ren geyiklerinin besin bulmak için ormanda ilerlerken likenleri kar altında kara bir kütle olarak seçebildiğini söyledi.

Dartmouth College'dan Nathaniel Dominy, bu özelliğin ren geyiklerine evrimsel bir avantaj sağladığına da dikkat çekti. 

Araştırmanın başyazarı Dominy, ren geyiklerinin likenleri uzaktan görebildiğini, bu yüzden yiyecek bulmak için uzun süre dolanmak zorunda kalmadığını belirtti. 

Akademisyen, "Yiyeceklerini uzaktan görebiliyorlar. Düz çizgide hareket edip hedefe ulaşıyor ve enerjiye ihtiyaçları olduğuna tasarruf yapabiliyorlar" dedi. 

Independent Türkçe



Örümcekler okyanuslardan çıkmış olabilir

Arizona Üniversitesi araştırmacıları, daha önce at nalı yengeçlerinin atası olduğuna inanılan ve soyu tükenmiş bir Kambriyen türü olan Mollisonia symmetrica'nın fosilleşmiş beynini inceledi (Nick Strausfeld/Arizona Üniversitesi Sinirbilim Bölümü)
Arizona Üniversitesi araştırmacıları, daha önce at nalı yengeçlerinin atası olduğuna inanılan ve soyu tükenmiş bir Kambriyen türü olan Mollisonia symmetrica'nın fosilleşmiş beynini inceledi (Nick Strausfeld/Arizona Üniversitesi Sinirbilim Bölümü)
TT

Örümcekler okyanuslardan çıkmış olabilir

Arizona Üniversitesi araştırmacıları, daha önce at nalı yengeçlerinin atası olduğuna inanılan ve soyu tükenmiş bir Kambriyen türü olan Mollisonia symmetrica'nın fosilleşmiş beynini inceledi (Nick Strausfeld/Arizona Üniversitesi Sinirbilim Bölümü)
Arizona Üniversitesi araştırmacıları, daha önce at nalı yengeçlerinin atası olduğuna inanılan ve soyu tükenmiş bir Kambriyen türü olan Mollisonia symmetrica'nın fosilleşmiş beynini inceledi (Nick Strausfeld/Arizona Üniversitesi Sinirbilim Bölümü)

Erin Keller Son dakika haberleri ve gündem muhabiri 

Arizona Üniversitesi araştırmacıları, daha önce at nalı yengeçlerinin atası olduğuna inanılan ve soyu tükenmiş bir Kambriyen türü olan Mollisonia symmetrica'nın fosilleşmiş beynini inceledi (Nick Strausfeld/Arizona Üniversitesi Sinirbilim Bölümü)

500 milyon yıllık bir fosilin analizine dayanan yeni araştırma, örümcekler ve diğer araknidlerin denizden gelmiş olabileceğini öne sürüyor.

Bilim dergisi Current Biology'de salı günü yayımlanan araştırmaya göre, "mükemmel şekilde korunmuş" örnek, bu canlıların kara hayatına uyum sağlamadan önce yüzdüğü fikrini destekliyor.

Arizona Üniversitesi'ndeki araştırmacılar, bir zamanlar at nalı yengeçlerinin atası olduğu düşünülen ve nesli tükenmiş bir Kambriyen dönemi türü olan Mollisonia symmetrica'nın fosilleşmiş beynini analiz etti. Bununla birlikte çalışma, bu canlının sinir yapısının modern örümcekler ve akrabalarına daha çok benzediğini ortaya koydu ki bu da araknidlerle daha önce düşünülenden daha yakın bir evrimsel bağa sahip olduğunu işaret ediyor.

Mollisonia'nın vücudunun prosoma adı verilen ön kısmı, beş çift uzantıyı kontrol etmek üzere yayılan bir sinir demetleri örüntüsüne sahip. İlaveten örümceklerde ve diğer araknidlerde bulunan dişlere benzeyen bir çift kıskaç benzeri "pençelere", bölünmemiş beyninden kısa sinirler uzanır.

Araştırmacılar, fosilin bir ilk araknid olarak tanımlanmasını sağlayan en önemli özelliğin, beyninin benzersiz organizasyonu olduğunu söyledi: Modern kabuklular, böcekler, çıyanlar ve at nalı yengeçlerinde görülen önden arkaya düzenlemenin tersi, bu fosilin beyninde var.  

Arizona Üniversitesi'nde ders veren Nick Strausfeld başyazarı olduğu araştırma hakkında yaptığı açıklamada, fosilin beyninin modern örümceklere benzer şekilde "geriye doğru çevrilmiş" gibi göründüğünü söyledi.

Bu arkadan öne beyin düzenlemesi, hareket kontrolünü artıran sinir kısayolları sağlayan, çok önemli bir evrimsel adaptasyon olabilir.

Araştırmaya göre bu keşif, çeşitlenmenin yalnızca ortak bir atanın karaya geçişinden sonra gerçekleştiğine dair yaygın inancı sorgulanmasına neden oluyor. Daha önceki fosil kanıtları, araknidlerin yalnızca karada yaşayıp evrimleştiğini öne sürüyordu.

Görsel kaldırıldı.Mollisonia'nın vücudunun ön kısmı ya da prosoma, beş çift uzantıyı kontrol etmek üzere yayılan bir sinir demetleri düzenine sahip (Nick Strausfeld/Arizona Üniversitesi Sinirbilim Bölümü)


Strausfeld, "Araknidlerin ilk ne zaman ve nerede ortaya çıktığı, atalarının ne tür keliserliler olduğu ve bunların at nalı yengeçleri gibi deniz türü veya yarı sucul olup olmadığı hala şiddetle tartışılıyor" dedi.

Mollisonia benzeri araknidler karadaki yaşama adapte olurken, muhtemelen ilk böcekler ve kırkayaklarla beslendi. Bu ilk araknidler, önemli bir savunma mekanizması olan böcek kanatlarının evrimini de etkilemiş olabilir.

Araştırmacılar, Mollisonia'nın soyunun muhtemelen örümceklere, akreplere, böğlere, kırbaç akreplerine ve kamçılı akreplere yol açtığını söylüyor.

Independent Türkçe, independent.co.uk/news