İnsanların Mars'ta yaşayacağı mağaralar, yapay zekadan sorulacak

Bilim insanları Mars'ta mağara tespitini ilerletmede makine öğreniminin büyük bir potansiyele sahip olduğunu söylüyor

(AFP)
(AFP)
TT

İnsanların Mars'ta yaşayacağı mağaralar, yapay zekadan sorulacak

(AFP)
(AFP)

Bilim insanları yeni bir yapay zeka sisteminin, Mars'ın yüzey görüntülerinden Kızıl Gezegen'de düzinelerce yeni mağara girişi tespit ettiğini ve bunlardan bazılarının geleceğin insan kaşiflerine barınak sağlayabileceğini söylüyor.

Araştırmacılar Mars yüzeyi yaşanmaz olsa da yüzeyin birkaç metre altının biraz daha yaşanabilir olabileceğini belirtiyor.

Giderek artan sayıda çalışma, gelecekteki astronotlara Mars'ta barınak olma potansiyeline sahip mağara girişlerinin keşfedilebilecek yerler olabileceğini öne sürüyor.

Birleşik Krallık'taki Durham Üniversitesi'nden araştırmacılar bir makine öğrenimi algoritmasını eğiterek Mars yüzeyinin görüntülerinden potansiyel mağara girişlerini (potential cave entrances/PCE'ler) tespit etti.

Mağaralar Mars'taki çok eski lav tüplerinin çökmesiyle oluştu ve bu jeolojik yapılar Kızıl Gezegen'in gelecekteki keşfinde kilit rol oynayabilir.

Bu yapılar, çok eski dönemlerde Mars'ta akan lavın dış yüzeyi soğuyup katılaşırken, iç kısımdaki erimiş lavın dışarı akarak ardında tüp yapısını bırakmasıyla meydana geldi.

Bu tür mağaralar sadece gelecekteki kaşiflere barınak sağlamakla kalmayıp aynı zamanda Mars'ta mikrobiyal yaşamın izlerini bulmada da potansiyel etkin noktalar olabilir.

Bilim insanları Mars yüzeyinin altında birbirine bağlı bu türden birçok tüp olabileceğinden şüpheleniyor.

CaveFinder adı verilen yeni yapay zeka sistemi, Mars'ta 4 farklı bölgedeki görüntüleri analiz ederek bu türden 61 mağara girişini tespit edebildi.

Bu bulgular Mars'taki mağaraları bulma sürecine yeni bir yaklaşım getirirken eskiden bu çoğunlukla uydu görüntülerinin manuel olarak incelenmesiyle yapılıyordu.

Örneğin Mars'taki mağara konumlarına ilişkin bilinen en büyük veritabanlarından biri, Mars Küresel Mağara Adayları Kataloğu (MGC3) adı verilen ve binden fazla tanımlanmış Mars PCE'sinin koordinatlarını içeren manuel bir inceleme.

Öte yandan bilim insanları, Mars mağaralarını saptamak için uydu görüntülerinin bu şekilde manuel olarak analiz edilmesinin "bu kadar büyük bir veri setinin incelenmesine bağlı zaman kısıtlamaları nedeniyle" verimsiz olabileceğini söylüyor.

Yakın zamanda Icarus adlı bilimsel dergide yayımlanan çalışmada araştırmacılar, "Mars mağaralarını tespit ederken uydu görüntülerinin manuel olarak incelenmesi gezegen çapında verim sağlamaktan çok uzak" diye yazdı.

Araştırmacılar şöyle ekledi:

Makine öğrenimi bu soruna ilgi çekici bir çözüm sunarak veri kümesini yalnızca PCE içerdiği hesaplama sonucu belirlenen görüntüleri barındıracak şekilde azaltıyor.

Yeni çalışmada araştırmacılar Mars'ta çok sayıda volkana ev sahipliği yapan Tharsis ve Elysium bölgelerinden alınan, MGC3 mağara kataloğundaki görüntüleri değerlendirmesini sağlayarak makine öğrenimi algoritmasını eğitti.

Yapay zeka sistemi Mars'taki mağaraları gezegen çapında tespit etmede hâlâ "uygun" olmasa da bilim insanları bunun, PCE'leri içerdiği halihazırda bilinen daha küçük bölgelerdeki potansiyel mağaraları işaretlemede etkili olabileceğini belirtiyor.

Araştırmacılar, "Genel olarak bu araştırmanın bulguları makine öğreniminin bu eklemelerle, gelecekteki Mars keşiflerinde kilit önemde olacak uzaktan mağara tespitini ilerletmede büyük bir potansiyele sahip olduğuna işaret ediyor" sonucuna vardı.

Independent Türkçe



"Asya tek boynuzlu atı"nın genom haritası ilk kez çıkarıldı: Yok olmalarını engelleyebilir mi?

Laos'ta 1999'da kameralara yakalanan saolanın en iyi tahminlere göre 100'den az üyesi kaldı (Ban Vangban Village/Wildlife Conservation Society)
Laos'ta 1999'da kameralara yakalanan saolanın en iyi tahminlere göre 100'den az üyesi kaldı (Ban Vangban Village/Wildlife Conservation Society)
TT

"Asya tek boynuzlu atı"nın genom haritası ilk kez çıkarıldı: Yok olmalarını engelleyebilir mi?

Laos'ta 1999'da kameralara yakalanan saolanın en iyi tahminlere göre 100'den az üyesi kaldı (Ban Vangban Village/Wildlife Conservation Society)
Laos'ta 1999'da kameralara yakalanan saolanın en iyi tahminlere göre 100'den az üyesi kaldı (Ban Vangban Village/Wildlife Conservation Society)

Son derece nadir rastlanan "Asya tek boynuzlu atı" saolanın ilk defa genom haritası çıkarıldı. Yeni çalışma nesli kritik tehlike altındaki türün yaşamasını sağlayabilir. 

İlk kez 1992'de tanımlanan saola (Pseudoryx nghetinhensis), en yakın zamanda keşfedilen büyük memeli türü. Vietnam ve Laos'un dağlık ormanlarında yaşayan bu sığır türü, boynuzlarının yanı sıra çok nadir görülmesi nedeniyle "Asya tek boynuzlu atı" diye biliniyor.

Dünya Doğa ve Doğal Kaynakları Koruma Birliği'ne (IUCN) göre nesli kritik tehlike altındaki bu türün 100'den daha az üyesi kaldığı tahmin ediliyor. Üstelik en son 2013'te görülmesi, soyunun çoktan tükenmiş olabileceği ihtimalini de gündeme getiriyor. 

Uluslararası bir araştırma ekibi, avcıların evlerinden toplanan saola kalıntılarından alınan parçaları analiz ederek 26 saolanın tam genomunu çıkardı. Türünün ilk örneği olan bu çalışma, saolanın geçmişini anlama ve geleceğini güvence altına alma yolunda kritik bilgiler sundu. 

Bulguları hakemli dergi Cell'de 5 Mayıs Pazartesi günü yayımlanan çalışmaya göre saolalar 5 bin ila 20 bin yıl önce iki ayrı popülasyona ayrılmış. 

Makalenin başyazarı Genís Garcia Erill "Saolanın önemli genetik farklılıklara sahip iki popülasyona ayrıldığını görmek bizi epey şaşırttı" diyerek ekliyor: 

Bu daha önce hiç bilinmiyordu ve genetik veriler olmadan bilmemizin yolu yoktu. Bu önemli bir sonuç çünkü türün genetik varyasyonunun nasıl dağıldığını etkiliyor.

Bilim insanları ayrıca iki popülasyonun da Son Buzul Çağı'ndan itibaren azaldığını saptadı. Ekip, toplam saola nüfusunun 10 bin yıldır hiçbir zaman 5 binin üstüne çıkmadığını tahmin ediyor.

Bu durum, iki grubun da genetik çeşitliliğini kaybettiği anlamına geliyor. Ancak her biri genetik kodlarının farklı kısımlarını kaybetmiş. Araştırmacılara göre bu, nesillerinin tükenmesini önlemede kritik bir rol oynayabilir. 

Garcia Erill "Bir popülasyonda kaybolan genetik varyasyon diğerini tamamlıyor. Yani eğer bunları karıştırırsak, diğerindeki eksiklik giderilebilir" diye açıklıyor.

Bilim insanları saolaların hayatta kalması için esaret altında çiftleşmelerini sağlayacak bir program geliştirmeye çalışıyor. Yeni çalışmayı yürüten ekibin hesaplamalarına göre böyle bir program, tükenme riski karşısında en etkili çözümü sunuyor. 

Çalışmanın bir diğer yazarı Rasmus Heller şöyle diyor:

Gelecekteki bir popülasyonun temelini oluşturmak için en az bir düzine saolayı (ideal olarak her iki popülasyonun karışımı) bir araya getirebilirsek, modellerimiz türlerin uzun vadede hayatta kalma şansının yüksek olacağını gösteriyor.

En son 2013'te görülen bir türün 12 üyesini bulmak zorlu bir iş. Ancak araştırmacılar, yeni çalışmanın bu sorunu çözebileceğine inanıyor. Saolanın genetik haritasının çıkarılması, daha kapsamlı arama çalışmalarının önünü açabilir. 

Makalenin yazarlarından Minh Duc Le, "Birçok araştırmacı, suda ve hatta aynı habitatta yaşayan kan emiciler olan sülüklerde, saola DNA'sının izlerini bulmayı deneyip başaramadı" diyerek ekliyor:

Bu tekniklerin hepsi küçük DNA parçalarını tespit etmeye dayanıyor ama artık saola genomunun tamamını bildiğimize göre, bu parçaları bulmak için çok daha geniş bir el kitabımız var.

Independent Türkçe, Science Alert, Phys.org, Cell