80 bin imza da yetmedi: Netflix'in sevilen dizisi resmen sona erdi

Yönetmen David Fincher gerçek suç temalı gerilimin neden devam etmeyeceğini birçok kez açıklamıştı

2017'den 2019'a kadar yayımlanan dizinin Rotten Tomatoes puanı 100 üzerinden 97 (Netflix)
2017'den 2019'a kadar yayımlanan dizinin Rotten Tomatoes puanı 100 üzerinden 97 (Netflix)
TT

80 bin imza da yetmedi: Netflix'in sevilen dizisi resmen sona erdi

2017'den 2019'a kadar yayımlanan dizinin Rotten Tomatoes puanı 100 üzerinden 97 (Netflix)
2017'den 2019'a kadar yayımlanan dizinin Rotten Tomatoes puanı 100 üzerinden 97 (Netflix)

Yedi (Seven), Dövüş Kulübü (Fight Club), Zodiac ve Sosyal Ağ (The Social Network) gibi başyapıtlara imza atmış David Fincher'ın, 1995 tarihli gerçek suç kitabı Mindhunter'ın uyarlaması üzerinde çalıştığı haberi hayranları arasında büyük heyecan yaratmıştı.

Eski FBI ajanı John E. Douglas'ın kaleme aldığı kitap, gerçek hayattaki suçlu profili uzmanlarının hayatlarını inceliyordu. 

Netflix'te yayımlanan dizi, hayranların beklediğine değdi ve çok beğenildi. Bunun tek sebebi Fincher'ın karanlık, yavaş ilerleyen hikaye anlatımı değildi. FBI ajanları rolünde Jonathan Groff ve Holt McCallany'yle seri katil Ed Kemper'ı canlandırırken sessiz ama ürkütücü bir performans sergileyen Cameron Britton gibi yıldız oyuncular da yardımcı oldu. 

Hatta Britton, Ed Kemper'ı o kadar iyi canlandırdı ki performansı kendisine Emmy adaylığı kazandırdı.

İkinci sezon merak uyandıran bir finalle sona erdi. Üçüncü sezon kargaşayı devam ettirecek gibi görünüyordu ancak hiçbir zaman gerçekleşmedi. 

Her röportajda Mindhunter soruldu

2020'nin başlarında oyuncuların sözleşmelerinin feshedildiği duyuruldu. Netflix, TV Line'a şu açıklamayı yaptı:

David, ilk Netflix filmi Mank'ı yönetmeye ve Love, Death and Robots'un ikinci sezonunun yapımcılığını üstlenmeye odaklandı. İleride Mindhunter'ı yeniden ele alabilir ama bu arada kendisi yeni iş arayışındayken oyuncuları başka işlerden alıkoymanın adil olmadığını düşündü.

Bu haber dizinin hayranlarında hayal kırıklığı yarattı. Yılın ilerleyen zamanlarında Vulture'a röportaj veren Fincher'a Mindhunter'ın bitip bitmediği soruldu. Yönetmen, "Muhtemelen" yanıtını verdi.

İzleyici kitlesine göre pahalı bir diziydi. 'Mank'ı bitir ve bakarız' diye konuştuk ama dürüst olmak gerekirse ikinci sezonda yaptığımdan daha azına yapabileceğimizi sanmıyorum.

Birkaç ay sonra, Variety'ye verdiği röportajda Fincher'a tekrar Mindhunter hakkında soru soruldu. Amerikalı yönetmen, "Devam etmenin mantıklı olup olmadığını bilmiyorum" diyerek ekledi:

Pahalı bir diziydi. Çok tutkulu bir izleyici kitlesi vardı ama hiçbir zaman maliyeti haklı çıkaracak rakamlara ulaşamadık.

Fransız Le Journal du Dimanche gazetesine verdiği röportajda Fincher'a bir kez daha Mindhunter'ın durumu soruldu. 61 yaşındaki yönetmen, "İlk iki sezonla çok gurur duyuyorum" diyerek ekledi:

Ancak bu çok pahalı bir dizi ve Netflix'in gözünde üçüncü sezon için böyle bir yatırımı haklı çıkaracak kadar izleyici çekemedik. Diziyi yayına sokmak için risk aldılar, Mank'i istediğim gibi yapmamı sağladılar ve The Killer'la yeni yollara girmeme izin verdiler. Cesaret sahibi insanlarla çalışabilmek büyük bir lütuf.

Dizinin hayranları Mindhunter'ın devam etmesi için pek çok imza kampanyası düzenledi. Bunlardan sonuncusu 80 binin üzerinde imza aldı. Üstelik dilekçede Netflix'e yürekten bir yakarış da vardı ama yine de sonuca ulaşamadı:

Lütfen inanın, ilk sezonda olduğu gibi 2. Sezonda da rakamlar tutmasa bile, biz hala burada sadakatle bekliyor ve daha fazlası için haykırıyoruz. Bu nedenle sizden önceliklerinizi yeniden gözden geçirmenizi ve 3. Sezonu bir an önce çekmek için zaman ayırmanızı rica ediyoruz; eğer bu mümkün değilse ve/veya ayarlanamıyorsa, lütfen 3. Sezon için başka bir yönetmen düşünün. Fincher kadar kaliteli olmasa da dışarıda çok yetenekli yönetmenler var.

Hayranlar, ikinci sezon finalinden üç yıl sonra bile, Fincher'ın dümende olmadığı bir diziyi kabullenmeye hazır olacak kadar kendilerini hikayeye adamış durumda. Yine de yetkililerin açıklamaları göz önünde bulundurulduğunda Mindhunter geri dönmeyecek gibi görünüyor.  

Independent Türkçe



İlk kez bir Antik Mısırlının tam genomu çözüldü

Üç boyutlu taramayla yüzü oluşturulan kişinin, ileri yaşlarda hayatını kaybettiği saptandı (Caroline Wilkinson/Liverpool John Moores Üniversitesi)
Üç boyutlu taramayla yüzü oluşturulan kişinin, ileri yaşlarda hayatını kaybettiği saptandı (Caroline Wilkinson/Liverpool John Moores Üniversitesi)
TT

İlk kez bir Antik Mısırlının tam genomu çözüldü

Üç boyutlu taramayla yüzü oluşturulan kişinin, ileri yaşlarda hayatını kaybettiği saptandı (Caroline Wilkinson/Liverpool John Moores Üniversitesi)
Üç boyutlu taramayla yüzü oluşturulan kişinin, ileri yaşlarda hayatını kaybettiği saptandı (Caroline Wilkinson/Liverpool John Moores Üniversitesi)

Bilim insanları ilk kez bir Antik Mısırlının tüm genomunu diziledi. Yaklaşık 4 bin 500 yıl önce yaşayan adamın kalıntıları, antik uygarlıktan gelen en eski genetik veriyi de sunuyor.

Uzmanlar, bölgenin sıcak iklimi DNA'nın kolayca bozunmasına yol açtığı için Antik Mısır'dan genetik kayıtlar bulmanın epey zorlu bir iş olduğunu söylüyor. Ayrıca bu toplumda yaygın olan mumyalama da yumuşak dokuları muhafaza etmesine karşın DNA'nın düzgün bir şekilde korunmasını engelliyor.

Bugüne kadar Antik Mısır'dan sadece üç kişinin genomunun bir kısmı dizilenmişti. Ayrıca bu kişiler uygarlığın daha geç dönemlerinde yaşamıştı. 

Bulguları önde gelen hakemli dergi Nature'da dün (2 Temmuz) yayımlanan çalışmadaysa, bu örneklerden en az bin yıl daha önceye ait bir genom ilk kez tamamen dizilendi. 

Kahire'nin güneyindeki Nuwayrat köyünde 1900'lerin başında bulunan kalıntılar, kayaya oyulmuş bir mezarın içine yerleştirilmiş bir çömlek kabın içindeydi.

Liverpool John Moores Üniversitesi'nden Dr. Adeline Morez Jacobs liderliğindeki araştırmacılar, 4 bin 500 ila 4 bin 800 yıl önce yaşamış kişinin kemiklerini inceledi. Ayrıca dişinden aldıkları örneklerle genomunu dizileyen ekip, Antik Mısırlı hakkında eşsiz bilgiler elde etti.

VFDGH
Adamın kalıntılarını içeren çömlek 1902'de keşfedilmişti (Garstang Arkeoloji Müzesi/Liverpool Üniversitesi)

İlk piramitler inşa edilirken yaşayan kişinin kalıntıları, 44-64 yaşında ölen bir erkek olduğuna işaret ediyor. Makalenin yazarlarından Joel Irish, MÖ 2855 ila 2570'de hayatını kaybeden adam hakkında "Öldüğünde muhtemelen 60'lı yaşlarındaydı, ki bu o dönem için inanılmaz derecede ileri bir yaş" diyor.

Bilim insanları kişinin genetik materyalinin yüzde 80'inin beklendiği gibi Kuzey Afrika kökenine sahip olduğunu tespit etti. Ancak yüzde 20'si, Batı Asya ve Mezopotamya bölgesindeki insanlara dayanıyordu.

Araştırmacılar Antik Mısır ve Mezopotamya halkları arasında bir ilişki olduğunu uzun zamandır düşünüyordu. Arkeolojik bulgular bu etkileşime güçlü kanıtlar sunsa da bugüne kadar genetik bir veri elde edilememişti. 

Harvard Üniversitesi'nden Iosif Lazaridis, yer almadığı çalışmanın bulguları hakkında "Bu örnek bize, bu kadar erken bir tarihte Mısır'da çoğunlukla Kuzey Afrikalı soyundan gelen ancak Mezopotamya'dan da bir miktar soy katkısı olan insanlar olduğunu söylüyor" diyor: 

Bu coğrafi açıdan mükemmel derecede mantıklı.

Araştırmacılar bulunan kemiklerde artrit ve osteoporoz belirtilerinin yanı sıra yaşamının büyük bölümünde aşağı baktığını ve öne doğru eğildiğini gösteren işaretler tespit etti. Ayrıca kollarını uzun süre önünde tuttuğunu, ağır malzemeler taşıdığını ve sert yüzeylere oturduğunu gösteren bulgulara rastlandı. 

Ekip bu verilere dayanarak bu kişinin ağır işçilik yaptığı ve muhtemelen çömlekçi olduğu sonucuna vardı. Irish çömlekçi çarkının da Mısır'a bu dönemde geldiğini söyleyerek ekliyor:

Öte yandan bir çömlekçiye genellikle böyle üst sınıf bir cenaze töreni düzenlenmez. Belki de olağanüstü yetenekli ya da başarılı olduğu için sosyal statüsü yükselmişti.

Bilim insanları Antik Mısır ve Mezopotamya ilişkisine ışık tutan yeni çalışmanın sadece tek bir genom örneğine dayandığına ve daha fazla kanıt bulmayı beklediklerine değiniyor. Bu sayede iki bölgede yakın zamanda ortaya çıkan yazının kökenlerini ve farklı toplumlar arasındaki göçleri daha iyi anlamayı umuyorlar.

Makalenin ortak yazarı Dr. Linus Girdland-Flink "Bu, insan genetik varyasyonu bulmacasının sadece bir parçası: Bugüne kadar yaşamış her insan ve onların genomu bu bulmacanın benzersiz bir parçasını oluşturuyor" diyerek ekliyor:

Hiçbir zaman herkesin genomunu dizileyemeyeceğiz ancak insanlık tarihinde bugün kim olduğumuzu şekillendiren önemli olayları doğru bir şekilde yeniden yapılandırmak için dünyanın dört bir yanından yeterince çeşitli örnek toplamayı umuyoruz.

Independent Türkçe, CNN, New Scientist, Nature