Yönetmeni, Disney+'taki gerilimin şoke edici sonuna açıklık getirdi

"Bunlar lanet olası uzaylılar"

Yazar Stephen King de filmle ilgili "Zekice, cüretkar, korku içeriyor" yorumunda bulunmuştu (Hulu)
Yazar Stephen King de filmle ilgili "Zekice, cüretkar, korku içeriyor" yorumunda bulunmuştu (Hulu)
TT

Yönetmeni, Disney+'taki gerilimin şoke edici sonuna açıklık getirdi

Yazar Stephen King de filmle ilgili "Zekice, cüretkar, korku içeriyor" yorumunda bulunmuştu (Hulu)
Yazar Stephen King de filmle ilgili "Zekice, cüretkar, korku içeriyor" yorumunda bulunmuştu (Hulu)

Hulu'nun bilimkurgu-gerilim türündeki yeni filmi No One Will Save You, gösterime girdiğinden beri adından sıkça söz ettiriyor. 

Eleştirmenlerden büyük ölçüde olumlu eleştiriler alan film, izleyicilerdense karışık tepkiler gördü. 

Brian Duffield'ın ikinci yönetmenlik denemesi, Kaitlyn Dever'ın canlandırdığı genç terzinin, uzaylıların küçük kasabasını istila etmesiyle alt üst olan sessiz ve izole hayatını merkeze alıyor.

Duffield, Fangoria'ya verdiği röportajda, filmin finaline dair merak edilenleri açıkladı.

*Buradan sonrası filmin sonuyla ilgili spoiler içerir, bizden söylemesi*

Uzaylıların Brynn'in güven sarsıcı eylemlerine rağmen onu neden öldürmedikleri sorulduğunda yönetmen, bunun bir nedeninin karakteri sevmeleri olduğunu söyledi.

Duffield, aynı zamanda yaratıkların aslında insanlığı yok etmek istemediklerini ve Brynn'i tamamen ortadan kaldırmak yerine ondan daha fazla şey öğrenmek istediklerini açıkladı:

Bence Brynn onlarla konuşmuyor ama kesinlikle iletişim kuruyorlar. Ondan öğrenmeye ve onunla zaman geçirmeye hevesli oldukları fikrini seviyorum. Bazen sadece biriyle sessiz kalmak istersiniz, değil mi? Bu insanlar filmin sonunda ona karşı film boyunca olduğundan çok daha farklı davranıyor ve bu gerçekten hoş olmalı. Onun için istediğim şey buydu.

Amerikalı yönetmen, açıklamasına şöyle devam etti:

Sonunda bir diyalog olabilirdi ama herkes sadece sohbet etseydi, o da herkesle konuşsaydı, bu biraz kötü olurdu diye düşündüm. Ama yine de karakterin getirisi açısından, sonunda toplumsal bir şeyler olması gerektiğini hissettim...

Anlatımları doğrusal olmayan uzaylı filmlerinden hoşlandığını söyleyen 37 yaşındaki yönetmen, senaryoyu yazarken "Bunlar lanet olası uzaylılar. Bizim gibi düşünmek zorunda değiller ve biz de anlamak zorunda değiliz" dediğini de sözlerine ekledi. 

Birçok korku ve ev istilası filminde olduğu gibi, No One Will Save You'nun kahramanı da 93 dakikalık film boyunca hem duygusal hem de fiziksel olarak zorlanıyor. 

Filmin çözülme anındaysa Brynn, trajik geçmişi ve suçluluk duygusuyla yüzleşiyor. Karakterin çocukluk arkadaşını yanlışlıkla öldürdüğü, bu nedenle de kasabada dışlandığı ortaya çıkıyor. 

Yönetmen Guillermo del Toro da No One Will Save You'nun sonuyla ilgili görüşünü paylaşmıştı. Del Toro, Katolik dogmasının öğretilerini ve "kurtuluşun acı ve ıstıraptan doğduğu" fikrini işaret etmişti. 

Independent Türkçe



Bilinç, beynin neresinde? Öne çıkan iki teori de sınavı geçemedi

Araştırmacılar bilincin, beynin zekadan ziyade duyularla ilişkili bölümünde oluştuğunu düşünüyor (Pixabay)
Araştırmacılar bilincin, beynin zekadan ziyade duyularla ilişkili bölümünde oluştuğunu düşünüyor (Pixabay)
TT

Bilinç, beynin neresinde? Öne çıkan iki teori de sınavı geçemedi

Araştırmacılar bilincin, beynin zekadan ziyade duyularla ilişkili bölümünde oluştuğunu düşünüyor (Pixabay)
Araştırmacılar bilincin, beynin zekadan ziyade duyularla ilişkili bölümünde oluştuğunu düşünüyor (Pixabay)

Bilincin beynin hangi bölümünde olduğunu araştıran bilim insanları ilginç sonuçlara ulaştı. 

Kişinin kendisini, etrafını, deneyimlerini, duygularını anlamasını sağlayan bilinç, insan varlığının temel bileşenlerinden biri. 

Bilim insanları uzun zamandır bilincin beynin hangi bölümünde, nasıl meydana geldiğini anlamaya çalışıyor. Pek çok fikir ortaya atılırken halihazırda 30'a yakın teori olduğu tahmin ediliyor. 

Bunlar arasında en çok öne çıkan ikisiyse Küresel Çalışma Alanı Teorisi (GWT) ve Bütünleşik Bilgi Teorisi (IIT). Bunlardan ilki bilincin, beynin ön kısmında olduğunu ve buradaki kilit bölgeler duyusal bilgileri tüm beyne yaydığında bilinçli deneyimin ortaya çıktığını savunuyor. 

IIT ise beyindeki bilginin son derece entegre ve bütünleşik olduğunu ve bu şekilde bilinçli bir deneyimin mümkün olduğunu öne sürüyor.

Önde gelen hakemli dergi Nature'da 1 Mayıs Perşembe günü yayımlanan çalışmada bilim insanları, bu iki teoriyi test ederek hangisinin geçerli olduğunu bulmaya çalıştı. Bulgular, ikisinin de yetersiz olduğuna işaret ediyor. 

Max Planck Enstitüsü'nden Dr. Lucia Melloni ve ekip arkadaşları, ABD, Avrupa ve Çin'deki 12 laboratuvarda 256 kişiye çeşitli görüntüleri izleterek beyinlerindeki elektrik ve manyetik aktiviteyi ve kan akışını ölçtü. 

Katılımcıların bilinçli farkındalığını ölçmek için onlara çeşitli yüzler, nesneler ve semboller gösterildi. Katılımcılar ekranda belirli görüntüler belirdiğinde bir düğmeye bastı. Ekip katılımcıların beynini üç farklı yöntem kullanarak izledi.

Bulgular bilincin, beynin düşünmeyle ilişkili ön kısmından ziyade, görme ve işitmeyle bağlantılı duyusal bölgeleri içeren arka kortekste ortaya çıktığına işaret ediyor. 

Çalışma, beynin arka kısmındaki nöronlarla öndeki bölgeler arasındaki önemli bağlantılar saptasa da bilincin ana merkezinin arka kortekste olduğu fikrini destekliyor.

Araştırmada ayrıca IIT'nin öne sürdüğü gibi bilincin, beynin çeşitli bölümlerinin etkileşimi ve işbirliğiyle oluştuğunu destekleyen güçlü kanıtlar da bulunmadı. 

Makalenin başyazarlarından Christof Koch, "Burada kanıtlar kesinlikle arka korteks lehine. Bilinçli deneyimle ilgili bilgiler ön loblarda ya yoktu ya da arka kortekse kıyasla çok daha zayıftı" diyerek ekliyor: 

Bu durum, ön lobların zeka, yargılama, muhakemede kritik önem taşımasına karşın görme, bilinçli görsel algılama gibi konularda kritik bir rol oynamadığı fikrini destekliyor.

Araştırmacılar yeni çalışmanın komadaki veya bitkisel hayattaki hastalar açısından da önem taşıdığını ifade ediyor.  

Bu durumdaki hastalar birkaç gün boyunca yanıt vermediği zaman genellikle bilinçlerini kaybettikleri varsayılarak yaşam destek ünitesiyle bağları kesiliyor. Ancak geçen yıl yayımlanan bir çalışmada tepkisiz hastaların yaklaşık 4'te birinin bilinci olabileceği tespit edilmişti.

Bu araştırmaya gönderme yapan Koch "Bilincin beyindeki temelini bilmek, sinyal vermeden 'orada olmanın' bu gizli biçimini daha iyi saptamamızı sağlar" diyor. 

Independent Türkçe, Reuters, New York Times, SciTechDaily, Nature