Stanford Üniversitesi araştırmacılarından yapay zeka açıklaması

Açıklamada, ‘karanlıkta’ bir yapay zeka devrimine izin verilemeyeceği vurgulandı.

Stanford Üniversitesi'nin hazırladığı, on yapay zeka modelini değerlendirme tablosu.
Stanford Üniversitesi'nin hazırladığı, on yapay zeka modelini değerlendirme tablosu.
TT

Stanford Üniversitesi araştırmacılarından yapay zeka açıklaması

Stanford Üniversitesi'nin hazırladığı, on yapay zeka modelini değerlendirme tablosu.
Stanford Üniversitesi'nin hazırladığı, on yapay zeka modelini değerlendirme tablosu.

OpenAI, Google ve Meta gibi şirketlerin geçen yıl piyasaya sürdüğü ‘dil modelleri’ söz konusu olduğunda yapay zeka hakkında ne kadar şey biliniyor? Cevap: Herhangi bir bilgi yok.

Söz konusu şirketler genellikle modellerini eğitmek için kullandıkları veriler veya bunları çalıştırmak için kullandıkları araçlar hakkında bilgi paylaşma konusunda isteksiz. Bugüne kadar, yapay zeka sistemleri için bir kullanıcı kılavuzu, bu sistemlerin kapasitelerini açıklayan bir liste ve hatta bunlar üzerinde yapılan güvenlik testleri bulunmuyor.

sdcfrg

Bazı yapay zeka modellerinin açık kaynaklı olduğu (yani kodları ücretsiz olarak halka açık) doğru. Ancak insanlar bunları oluşturma süreci veya yayınlandıktan sonra ne olduğu hakkında pek bir şey bilmiyor.

Stanford Üniversitesi değerlendirmesi

Şarku’l Avsat’ın New York Times’dan aktardığına göre Stanford Üniversitesi'nden araştırmacılar yakın zamanda bu durumu değiştirmeye yardımcı olması umuduyla bir değerlendirme sistemi başlattı.

Temel Model Şeffaflık Endeksi adı verilen proje, yapay zeka destekli 10 büyük dil modelini (bazen ‘temel modeller’ olarak da adlandırılıyor) şeffaflık derecelerine göre sıralıyor.

Endeks, Amazon’dan ‘Titan Text’ ve ‘Bai’ sohbet robotunu işleten Inflection AI’dan ‘Inflection-1’ gibi daha az popüler modellere ek olarak OpenIE'den GPT-4 (ChatGPT'nin ücretli sürümünü çalıştıran), PaLM 2 (soğuk bir model çalıştıran) ve Meta'dan LLaMA 2 gibi popüler modelleri içeriyor.

Araştırmacılar, sınıflandırmayı tasarlamak için her modeli, üretici şirketin eğitim verilerinin kaynaklarını ve kullanılan araçlarla ilgili bilgileri açıklaması ve diğer ayrıntıların yanı sıra eğitime katılan işçiler gibi 100 kritere göre değerlendirdi. Sıralamalar ayrıca modelin üretilmesinde kullanılan işgücü ve verilerin yanı sıra araştırmacıların modelin piyasaya sürüldükten sonra nasıl kullanılacağına ilişkin ‘aşağı yönlü göstergeler’ olarak adlandırdıkları bilgileri de içeriyordu. (Örneğin, bir soru şöyleydi: Geliştirici, kullanıcı verilerini depolamak, erişmek ve paylaşmak için kullandığı protokolleri açıkladı mı?)

Yapay zeka şeffaflığı

Araştırmacılar yaptıkları sınıflandırmanın ardından en şeffaf modelin yüzde 54 puanla ‘LLaMA 2’ olduğunu, ‘GPT-4’ ve ‘PaLM 2’nin ise yüzde 40 ile üçüncü en yüksek şeffaflık puanını elde ettiğini tespit etti.

Stanford'daki Temel Model Araştırma Merkezi'nin direktörü Percy Liang, taksonomi projesini yapay zeka endüstrisinde azalan şeffaflığa gerekli bir yanıt olarak nitelendirdi. Liang, yapay zekaya yatırım yapmak için para akışının ve büyük teknoloji şirketlerinin sektörü kontrol etme mücadelesinin, son zamanlarda birçoğunun kendilerini tam bir gizlilikle çevrelemelerine neden olduğunu da sözlerine ekledi.

Percy Liang konuyu şöyle açıkladı:

Üç yıl önce insanlar modelleri hakkında daha fazla ayrıntı yayınlıyor ve paylaşıyorlardı. Bugün ise bu modellerin doğası, nasıl geliştirildikleri ve nerede kullanıldıkları hakkında hiçbir bilgi yok.

Günümüzde şeffaflık olağanüstü bir öneme sahip. Çünkü yapay zeka araçları, milyonların günlük hayatına girmesinin yanı sıra giderek daha güçlü hale geliyor. Bu sistemlerin nasıl çalıştığı hakkında daha fazla bilgi sahibi olmak, düzenleyicilerin, araştırmacıların ve kullanıcıların neyle karşı karşıya olduklarını daha iyi anlamalarını sağlayacak ve modellerin arkasındaki şirketler hakkında yapıcı sorular sormalarına olanak tanıyacaktır.

Percy Liang ayrıca ‘bugün bu modellerin geliştirilmesiyle ilgili olarak alınan bazı önemli kararlara katılımın eksikliğini’ vurguladı.

Haksız gizlilik

PercyLiang, yapay zeka şirketlerindeki yöneticilere modelleri hakkında neden daha fazla bilgi paylaşmadıkları sorusuna ilişkin şu üç ortak yanıttan birini duyduğunu belirtti:

- Davalar: Yapay zeka şirketleri, yazarlar, sanatçılar ve medya şirketleri tarafından açılan ve kendilerini yapay zeka modellerini eğitmek için telif hakkıyla korunan eserleri yasadışı olarak kullanmakla suçlayan çeşitli davalarla karşı karşıya. Bugüne kadar bu davaların çoğu açık kaynaklı yapay zeka projelerini veya modelleri hakkında ayrıntılı bilgi yayınlayan projeleri hedef aldı. Yapay zeka şirketlerinin yasal temsilcileri, modellerini oluşturmaya ilişkin ayrıntıları açıklamanın daha sıkıntılı ve maliyetli yasal sonuçlara yol açacağından korkuyor.

-Rekabet: Yapay Zeka şirketleri modellerinin işe yaradığına inanıyor çünkü diğer şirketlerin sahip olmadığı niteliksel veriler, daha iyi sonuçlar üreten son derece rafine edilmiş teknoloji ve ona avantaj sağlayan bazı iyileştirmelerin bir kombinasyonuna sahipler. Bu şirketler, gizli tariflerini açıklamaya zorlandıkları takdirde, rakiplerine zor kazanılmış bilgeliklerini gümüş tepside sunmuş olacaklarını savunuyor.

-Güvenlik: Bazı yapay zeka uzmanları, yapay zeka şirketlerinin modelleri hakkında ne kadar çok bilgi paylaşırsa, teknolojinin o kadar hızlı ilerleyeceğini savunuyor. Çünkü bu şirketlerin her biri rakibinin neyi başardığını görecek ve hemen daha iyi, daha büyük ve daha hızlı bir model oluşturarak onu geride bırakmaya çalışacaktır. Böylece, toplumun yapay zekayı düzenlemek ve yavaşlatmak için yeterli zamanı olmayacak ve yapay zeka daha hızlı güçlenirse hepimizi daha fazla riske maruz bırakacak.

Bu modellerin niteliği, nasıl geliştirildikleri ve nerede kullanıldıkları hakkında ise herhangi bir bilgi bulunmuyor.

İnandırıcı olmayan açıklamalar

Ancak Şarku’l Avsat’ın New York Times’dan aktardığına göre Stanford araştırmacıları bu açıklamalara inanmıyor. Yapay zeka şirketlerinin modellerinin gücünü gösteren yeterli bilgiyi ifşa etmeleri için baskı altında olmaları gerektiği görüşündeler. Çünkü kullanıcılar, araştırmacılar ve kanun koyucular bu modellerin nasıl çalıştığının, sınırlarının ve yol açabilecekleri tehlikenin derecesinin farkında olmalı.

Projeye katılan araştırmacılardan Rishi Bomasani ise açıklamasında şunları söyledi:

Şeffaflık, bu teknolojinin artan etkisiyle aynı zamana denk gelen gözle görülür bir düşüşe tanık oluyor. Onlara katılıyoruz. Çünkü bu temel modeller muğlak kalamayacak kadar güçlü ve onlar hakkındaki bilgimiz arttıkça, oluşturabilecekleri tehditleri, getirebilecekleri faydaları veya onları nasıl organize edebileceğimizi daha iyi anlıyoruz.

Yapılan açıklamalar davalardan endişe duyan yapay zeka şirketleri yöneticilerinin belki de kanıtları gizlemek yerine modellerini eğitmek için özel bilgileri kullanma yeteneklerini koruyan adil bir muafiyet için mücadele etmeleri gerektiği yönünde. Ticari sırlarını rakiplerine vermekten endişe ediyorlarsa, başka bir tür bilgiyi açıklayabilir veya fikirlerini bir patentle koruyabilirler. Eğer yapay zeka silahlanma yarışı metaforundan endişe duyuyorlarsa halihazırda şu soru önlerine çıkıyor:

Şu an orada değil miyiz?

Yapay Zeka devriminin karanlıkta gerçekleşmesine izin verilemez. Hayatları değiştirmesine izin verilmek isteniyorsa yapay zekanın kara kutularının içinde ne olduğu bilinmeli.

* New York Times servisi



Düşle gerçek arasında: The Sandman'in ruhunu taşıyan 7 dizi

The Sandman'in başrolündeki Tom Sturridge, Rock'n Roll Teknesi (Pirate Radio) ve Jack Kerouac uyarlaması Yolda'yla (On the Road) da tanınıyor (Netflix)
The Sandman'in başrolündeki Tom Sturridge, Rock'n Roll Teknesi (Pirate Radio) ve Jack Kerouac uyarlaması Yolda'yla (On the Road) da tanınıyor (Netflix)
TT

Düşle gerçek arasında: The Sandman'in ruhunu taşıyan 7 dizi

The Sandman'in başrolündeki Tom Sturridge, Rock'n Roll Teknesi (Pirate Radio) ve Jack Kerouac uyarlaması Yolda'yla (On the Road) da tanınıyor (Netflix)
The Sandman'in başrolündeki Tom Sturridge, Rock'n Roll Teknesi (Pirate Radio) ve Jack Kerouac uyarlaması Yolda'yla (On the Road) da tanınıyor (Netflix)

Neil Gaiman'ın aynı adlı çizgi roman serisinden uyarlanan The Sandman, yalnızca büyüleyici görselliğiyle değil; mitolojiye, rüyaya ve insan doğasına dair anlattıklarıyla da izleyicide derin bir iz bırakıyor. Lord Morpheus'un sonsuzlukla sınanan yolculuğu, evrenin büyük güçleriyle mücadele ederken içsel bir dönüşüme de kapı aralıyor.

Abonelerden gelen tepkilere inat Netflix, popüler dizilerini parçalar halinde yayımlamaya devam ediyor. Tabii bu furyadan çok sevilen The Sandman de nasibini aldı. Dizinin ikinci sezonu üç kısma ayrıldı. İlk 6 bölüm, 3 Temmuz'da izleyiciyle buluştu. İkinci kısım 24 Temmuz'da, özel bölümse 31 Temmuz'da yayına girecek. O halde yeni bölümleri beklerken, bu büyülü evrene benzer tonlardaki başka yapımları keşfetmenin tam zamanı.

Listemizde, yine Neil Gaiman imzalı Good Omens ve Amerikan Tanrıları (American Gods) gibi tanıdık eserlerden uyarlanan yapımların yanı sıra tanrılarla insanlar arasındaki çizgiyi sorgulayan, kadim mitleri günümüzle buluşturan güçlü diziler de yer alıyor. Her biri, tıpkı The Sandman gibi gerçekle hayal arasındaki sınırları zorluyor; evrenin karanlık ve büyülü köşelerinde yeni kapılar aralıyor.

Eğer siz de hâlâ rüya aleminden çıkamadıysanız, bu 7 dizi sizi fazlasıyla tatmin edecek.

Good Omens

Neil Gaiman imzalı Good Omens, tıpkı The Sandman gibi eski mitleri ve dini anlatıları bambaşka bir bakış açısıyla yeniden yorumluyor. Dizinin merkezinde, dünyanın sonunu engellemeye çalışan bir melek ve bir şeytan var: Aziraphale ve Crowley. Birbirinin zıttı bu iki varlık arasındaki dostluk, dizinin en etkileyici duygusal eksenini oluşturuyor. Michael Sheen ve David Tennant'ın uyumu, karakterlerin kimyasını büyüleyici hale getiriyor.

Dizi, kıyameti durdurma çabası etrafında şekillenirken, kadim güçlerin dünyaya müdahalesini insani bir mercekten izlememizi sağlıyor. The Sandman'deki ebediler (Endless) gibi, Good Omens de doğaüstü varlıkları şaşırtıcı derecede insani çatışmalarla resmediyor. Yalnızlık, özgür irade, inanç gibi temalar bu iki dizide de derinlikli bir biçimde işleniyor.

ghyjuık
Fotoğraf: Amazon Prime Video

Dizinin esin kaynağı Gaiman'la Terry Pratchett'ın birlikte yazdığı 1990 tarihli aynı adlı roman; uyarlaması ise fazlasıyla özgün ve zekice. 6 bölümlük ilk sezon, mizah ve mitolojiyi başarılı şekilde harmanlarken, ikinci sezon hikayeyi daha da genişletiyor. Tanrı'nın sesinden iblislere kadar uzanan karakter galerisi, diziyi hem eğlenceli hem düşündürücü kılıyor.

Eğer The Sandman'in evrenini ve anlatım tarzını sevdiyseniz Good Omens kaçırmamanız gereken bir yapım. Tuhaf, büyülü ve bir o kadar da dokunaklı...

IMDb: 8.0
Nereden izlenir: İlk iki sezon Amazon Prime Video'da, üçüncü sezon bekleniyor

Supernatural

Başlangıçta haftalık canavar avlarına odaklanan basit bir korku dizisi olarak başlayan Supernatural, zamanla mitolojik tanrılar, melekler, iblisler ve folklorik yaratıklarla dolu devasa bir evrene dönüştü. Zamanla kült mertebesine ulaşan dizi, tıpkı The Sandman gibi eski ve yeni varlıkların çatışmasına sahne olan bir mitoloji yelpazesi sunuyor. 

Supernatural'ın merkezinde, annelerinin bir iblis tarafından öldürülmesinin ardından avcılığa atılan Winchester kardeşler var. Dean ve Sam'in hikayesi, zaman içinde kişisel kayıpların ve kozmik savaşların iç içe geçtiği karanlık bir yolculuğa dönüşüyor. 

hyuı8
Fotoğraf: The WB

Özellikle Lucifer, Ölüm ve Tanrı gibi figürlerin işlenişi, The Sandman'deki Sonsuzlar'ın varoluşsal temalarını çağrıştırıyor. Dizideki melek-iblis dinamikleri, Gaiman evrenine benzer şekilde siyah-beyazın ötesinde bir ahlaki gri alan sunuyor. Zamanla mitlerin ve inançların günümüzle nasıl evrildiğini sorgulayan yapısıyla Amerikan Tanrıları ve The Sandman'le aynı damarları paylaşıyor. 

Estetik açıdan daha sade bir çizgide ilerleyen Supernatural, karakter derinliği ve evrenin genişliğiyle büyük etki yaratıyor. Öyle ki Dean'in meşhur arabası 1967 Chevrolet Impala, The Sandman'in gotik şatosu kadar ikonik hale geldi. 

Supernatural'ın 15 sezon boyunca evrim geçiren anlatısı, sadık bir hayran kitlesi hatta bir topluluk oluşturdu. Ve final sezonuyla birlikte, 327 bölüm süren epik mitoloji tamamlandı. 

Kısacası Supernatural, Gaiman evrenini sevenler için hem tanıdık hem de özgün bir deneyim sunuyor. Uzun bir yolculuğa çıkmak isteyenlere birebir...

IMDb: 8.4
Nereden izlenir: İlk 7 sezon Amazon Prime Video'da

Amerikan Tanrıları (American Gods)

Neil Gaiman’ın aynı adlı romanından uyarlanan Amerikan Tanrıları, görsel açıdan çarpıcı ve tematik olarak derin bir fantastik drama. 

Dizinin merkezinde, eski mahkum Shadow Moon'un, gizemli Bay Wednesday'in koruması olmasıyla başlayan tuhaf ve büyülü bir yolculuk yer alıyor. Shadow kısa sürede, eski tanrılarla yeni tanrılar arasında patlak veren bir savaşın tam ortasında buluyor kendini. Eski tanrılar mitlerden ve inançlardan beslenirken, yeni tanrılar teknoloji, medya ve tüketim kültürünü temsil ediyor.

cvfbgh
Fotoğraf: Starz

Her iki dizide de karşımıza çıkan ortak noktalardan biri, insanlığın kolektif bilinçaltındaki figürlerin somutlaştırılması. The Sandman gibi Amerikan Tanrıları da bu yolla çağdaş bir mitoloji yaratıyor. İki dizide de tanrılar, iblisler ve hayali varlıklar duygusal, kırılgan ve fazlasıyla insani. Her iki yapım da gerçeklikle rüya, inançla kimlik arasında salınan bir anlatım dili kuruyor.

Dizinin özellikle ilk sezonu stilize anlatımı, şiirsel diyalogları ve derin metaforlarıyla büyük övgü aldı. Heroes, Pushing Daisies ve Hannibal'ın yazarı Bryan Fuller'ın elinden çıkan bu ilk sezon, görsel anlatımıyla The Sandman'in çizgi roman estetiğini anımsatıyor. Ancak yaratıcı kadroda sıkça yapılan değişiklikler, dizinin sonraki sezonlarında tutarlılığı zaman zaman sekteye uğratıyor. Buna rağmen Amerikan Tanrıları, izleyicisine görsel ve düşünsel anlamda zengin bir deneyim sunmayı sürdürüyor.

Tanrılar arasında geçen bu epik mücadele, modern çağda anlam arayışını simgeliyor. Eğer The Sandman'in felsefi arka planını ve varoluşsal sorularını sevdiyseniz, Amerikan Tanrıları sizi de içine çekecektir.

IMDb: 7.6
Nereden izlenir: Yakında Amazon Prime Video'da

Lucifer 

Lucifer, cehennemin efendisini Los Angeles sokaklarına taşıyan sıradışı bir hikayeyle başlıyor. Neil Gaiman'ın evreninden çıkan bu karakter, kendi dizisinde suçla, kimlikle ve aşkın karmaşık doğasıyla yüzleşiyor. Tom Ellis'in karizmatik performansı, şeytana hem insani bir boyut hem de mizah katıyor. 

yjuıo
Fotoğraf: Fox / Netflix

Dizinin merkezinde, Lucifer'la dedektif Chloe Decker arasındaki gerilimli ve duygusal bağ yer alıyor. The Sandman'de Gwendoline Christie'nin karanlık ve soğukkanlı Lucifer'ı varken, burada daha esprili ve içsel çatışmalarla boğuşan bir Lucifer'la tanışıyoruz. İki dizide de Lucifer karakteri benzer mitolojik köklerden geliyor ama anlatım tonları ve dünyaları epey farklı. 

Lucifer, tıpkı The Sandman gibi kozmik varlıkları insani meselelerle buluşturuyor. Cennet, cehennem, melekler ve şeytanlar arasındaki savaş, modern bir suç dramasının içine başarıyla yedirilmiş. İlk bölümlerde daha çok polisiye ağırlıklı ilerleyen dizi, zamanla felsefi ve duygusal katmanlar kazanıyor. İyilik, hür irade ve kefaret gibi temaları sürükleyici bir dille işliyor. 

Mitolojiyle günümüzü buluşturan anlatılar ilginizi çekiyorsa, Lucifer da mutlaka şans verilmesi gereken dizilerden biri.

IMDb: 8.0
Nereden izlenir: Netflix

Penny Dreadful

Penny Dreadful, karanlık gotik edebiyatın en tanıdık yüzlerini bir araya getirerek hem korkutucu hem de büyüleyici bir anlatı sunuyor. Dorian Gray'den Drakula'ya, Frankenstein'dan Van Helsing'e uzanan karakter yelpazesi, hikayeye mitolojik bir derinlik katıyor. 

Tıpkı The Sandman gibi, bu dizi de popüler figürleri bambaşka yorumlarla karşımıza çıkarıyor. Eva Green'in canlandırdığı Vanessa Ives, tıpkı Morpheus gibi kaderle boğuşan gizemli bir karakter. Dizi, insanın içindeki karanlıkla yüzleşme temasını hem görsel hem de duygusal düzlemde işliyor. Gotik edebiyatın ruhunu taşıyan atmosferi, detaylı kostümleri ve stilize anlatımıyla kendine has bir dünya kuruyor. Her bölüm, kimi zaman bir rüya ya da kabus gibi, izleyiciyi hem büyülüyor hem de rahatsız ediyor. 

dfg
Fotoğraf: Showtime

Penny Dreadful, mitler, günahlar ve lanetlerle beslenen hikayesiyle metafizik korkuyu somutlaştırıyor. The Sandman'de olduğu gibi burada da gerçeklik, doğaüstüyle iç içe geçmiş durumda. Dizi, klasik hikayelere sadık kalırken aynı zamanda onları cesurca dönüştürüyor. Zihinsel karanlığı, dini motifleri ve edebi göndermeleriyle çok katmanlı ve zengin bir anlatı sunuyor. Karakterlerin içsel çatışmaları, dizinin duygusal ağırlığını artırıyor. Her ne kadar zaman zaman teatral bir abartıya kaçsa da Penny Dreadful izleyicisi biliyor ki bu da dizinin tarzının bir parçası. Gotik severler ve The Sandman'in evrenini sevenler için kaçırılmayacak, zarif bir karanlık sunuyor.

IMDb: 8.2
Nereden izlenir: Türkiye'de bir platformda yer almıyor

His Dark Materials 

His Dark Materials, paralel evrenler arasında geçen hem cesur hem de şiirsel bir maceraya kapı aralıyor. Sör Philip Pullman'ın kült üçlemesinden uyarlanan dizi, özgürlük, inanç ve kimlik gibi evrensel temaları fantastik bir evren içinde sorguluyor. Hikayenin merkezinde, kayıp arkadaşını ararken büyük sırları ortaya çıkaran Lyra Belacqua var. Bu arayış, onu başka dünyalara sürüklüyor ve Will Parry'yle yollarını kesiştiriyor.

frgtyhu
Fotoğraf: BBC One / HBO

Dizinin en güçlü yanlarından biri, kimlik meselelerini ele alış biçimi. Bu yönüyle, The Sandman'in Ölüm ve Arzu gibi kavramsal varlıkları somutlaştırmasına benziyor. Her iki yapım da izleyicisine bilinçle bilinçdışı, mitle bilim, kaderle özgür irade arasında gezinen hikayeler sunuyor.

The Affair'dan tanıdığımız Ruth Wilson ve X-Men: Logan'daki (Logan) performansıyla öne çıkan Dafne Keen başta olmak üzere oyuncu kadrosu dikkat çekici performanslar sergiliyor. Görsel efektleri ve prodüksiyon kalitesiyle dizi, izleyiciyi başarıyla kendi evrenine çekiyor. Ancak bazı eleştirmenler, dizinin anlatısında gereken dramatik ivmeyi yakalayamadığını düşünüyor. His Dark Materials yine de çocukluğun büyülü keşif hissini ve inanç sistemlerine dair cesur soruları taşımayı başarıyor.

Eğer The Sandman'deki mitolojik yoğunluk, metafiziksel anlatı ve görsel zenginlik sizi etkilediyse, His Dark Materials da radarınıza girebilir. Her iki dizi de karanlıkla aydınlık arasındaki ince çizgide yürüyen fantastik birer masal...

IMDb: 7.6
Nereden izlenir: HBO Max

Carnivàle 

Carnivàle, Büyük Buhran'ın tozlu ve kasvetli atmosferinde geçen, karanlık ve büyüleyici bir mitoloji anlatısı. Dizi, mucizevi iyileştirme gücüne sahip genç Ben Hawkins'le karanlık önsezileri olan vaiz Brother Justin Crowe'un paralel yolculuklarını anlatıyor. İki karakterin rüyaları ve güçleri kesiştikçe, iyiyle kötünün zamansız savaşına tanık oluyoruz. The Sandman gibi Carnivàle de kader, özgür irade ve kozmik denge gibi temaları cesurca sorguluyor. Hem Hristiyan mitolojisine hem de gnostisizm ve masonik öğelere dayanan yapısıyla, spiritüel ve felsefi katmanlar sunuyor. 

dfgthy
Fotoğraf: HBO

Görsel dili etkileyici, anlatısı ise zaman zaman şiirsel bir yoğunluğa ulaşarak sembollerle ve metaforlarla örülü bir dünya kuruyor. The Sandman'deki Morpheus'un kozmik yalnızlığıyla, Ben Hawkins'in kaderine terk edilmişliği arasında hissedilir bir bağ var. Her iki dizide de karakterler güçlerinin anlamını çözmeye çalışırken, içsel çatışmalarla yüzleşiyor. 

Carnivàle, yolculuk temasını sadece fiziksel değil, metafiziksel bir arayış olarak da ele alıyor. İzleyiciden sabır isteyen yapısıyla her bölüm bir bilmece gibi ilerliyor. Vakitsiz iptali nedeniyle tamamlanmamışlık hissi yaratsa da dizinin bıraktığı etki hâlâ güçlü ve unutulmaz. The Sandman'in karanlık felsefesinden etkilenenler için Carnivàle fazlasıyla tanıdık ama bir o kadar da eşsiz bir deneyim.

IMDb: 8.4
Nereden izlenir: Türkiye'de bir platformda yer almıyor