Diana'yla arkadaş olan ünlü gazeteci, The Crown'ı hedef aldı

"O kadar da melek gibi değildi"

Diana Frances Spencer, 1 Temmuz 1961'de Birleşik Krallık Norfolk'taki Sandringham yakınlarında doğdu (Reuters)
Diana Frances Spencer, 1 Temmuz 1961'de Birleşik Krallık Norfolk'taki Sandringham yakınlarında doğdu (Reuters)
TT

Diana'yla arkadaş olan ünlü gazeteci, The Crown'ı hedef aldı

Diana Frances Spencer, 1 Temmuz 1961'de Birleşik Krallık Norfolk'taki Sandringham yakınlarında doğdu (Reuters)
Diana Frances Spencer, 1 Temmuz 1961'de Birleşik Krallık Norfolk'taki Sandringham yakınlarında doğdu (Reuters)

Galler Prensesi Diana'yla iş dışında yakın bir dostluk ilişkisi de olduğunu belirten Britanyalı gazeteci Piers Morgan, The Crown'da anlatılan hikayelerin tam olarak gerçeği yansıtmadığını söyledi.

Tarihi drama dizisi The Crown'ın 6. sezonunun ilk kısmı 16 Kasım Perşembe günü Netflix'te yayımlandı.

Dizinin kalan 6 bölümü de 14 Aralık'ta izleyiciyle buluşacak.

İlk 4 bölüm Diana'nın 31 Ağustos 1997'de 36 yaşındayken erkek arkadaşı Dodi El Fayed'le birlikte trafik kazasında ölmesine yol açan olayları ele alıyor.

Bu sezon ekranlara veda edecek dizide Prenses Diana'ya Elizabeth Debicki, Dodi Fayed'e Khalid Abdalla hayat veriyor.

"Mesleki ve insani anlamda zordu"

Morgan, 19 Kasım'da The Sun'da yayımlanan, "The Crown, melek gibi Diana'nın acınası bir şekilde sömürüldüğünü gösteriyor. Fakat ben onun da ikiyüzlü bir şeytan olabildiğini biliyorum" başlıklı yazısında, dizide her şeyin gerçeği yansıtmadığını söyledi.

Prenses Diana hayatını kaybettiği zaman Daily Mirror'ın genel yayın yönetmenliğini üstlenen Morgan, kazanın kariyeri boyunca yaptığı en büyük ve en stresli haber olduğunu söyledi.

Diana'yla ölmeden 18 ay önce dostluk ilişkisi de geliştirmeye başladığını söyleyen Morgan, bu haberin insani yükünün de kendisi için ağır olduğunu ifade etti (Piers Morgan)
Diana'yla ölmeden 18 ay önce dostluk ilişkisi de geliştirmeye başladığını söyleyen Morgan, bu haberin insani yükünün de kendisi için ağır olduğunu ifade etti (Piers Morgan)

Dizide Dodi'nin babası Mısırlı iş adamı Muhammed El Fayed, Britanya Kraliyet Ailesi'ne karşı verdiği savaş uğruna çifti tuzağa düşüren bir figür olarak tasvir ediliyor.

Hatta baba Fayed'in bunun için Mario Brenna isimli İtalyan bir fotoğrafçıya çiftin haberi olmadan görüntülerini çekmesi için bilgi sızdırdığı ekrana geliyor.

Fakat Morgan'a göre olaylar bu şekilde gerçekleşmedi.

Morgan, Daily Mirror'ın kardeş gazetesi Sunday Mirror'ın fotoğrafları, Jason Fraser adındaki başka bir fotoğrafçıdan satın aldığını ifade etti.

Bununla birlikte Morgan, fotoğrafçının daha önceden de Diana'nın onu arayıp, yattaki fotoğraflarını çekmek için kendisiyle iletişim kurduğunu söylediğini aktardı (AP)
Bununla birlikte Morgan, fotoğrafçının daha önceden de Diana'nın onu arayıp, yattaki fotoğraflarını çekmek için kendisiyle iletişim kurduğunu söylediğini aktardı (AP)

Bilgilerin ortaya çıkmasının önemli olduğunu söyleyen Morgan, "Dizide Diana, hem medya hem de Fayed ailesi tarafından sömürülen melek gibi bir figür olarak gösteriliyor" dedi ve ekledi:

Fakat onun ikiyüzlü küçük bir şeytan olduğunu biliyorum.

Gazeteci Morgan, bir zamanlar dostluk ilişkisi geliştirdiği Diana'yla ilgili, "Konu aşk hayatını ve medyayı istismar etmeye geldiğinde usta bir manipülatördü" dedi.

Diana'nın aynı zamanda The Crown'da asla gösterilmeyen sevimsiz ve ikiyüzlü bir çizgisi de olduğunu söyleyen Morgan, prensesin medyayı kendi gündemine uyacak şekilde nasıl kullanacağını iyi bildiğini aktardı.

Independent Türkçe



Bir odaya girince ne yapacağımızı neden unuturuz?

Bilim insanları bir odaya girince unutkanlık yaşamanın beynin anıları depolama biçiminden kaynaklandığını düşünüyor (Unsplash)
Bilim insanları bir odaya girince unutkanlık yaşamanın beynin anıları depolama biçiminden kaynaklandığını düşünüyor (Unsplash)
TT

Bir odaya girince ne yapacağımızı neden unuturuz?

Bilim insanları bir odaya girince unutkanlık yaşamanın beynin anıları depolama biçiminden kaynaklandığını düşünüyor (Unsplash)
Bilim insanları bir odaya girince unutkanlık yaşamanın beynin anıları depolama biçiminden kaynaklandığını düşünüyor (Unsplash)

Birçok kişi, bir şey almak için bir odaya girdiğinde ne amaçla geldiğini unutur. Bazen de bir dükkana girdiğinizde, almayı planladığınız şey aklınızdan uçup gidebilir.

Bu durumun yorgunluktan kaynaklanması muhtemel. Fakat bilim insanları kapıdan geçmenin de böyle unutkanlıklara yol açabileceğini söylüyor.

"Kapı eşiği etkisi" denen bu duruma göre bir sınırdan geçince kısa süre önce önem taşıyan şeyler unutulabiliyor.

2011'de yapılan bir araştırmada bu teoriyi test eden bilim insanları, katılımcılara nesneler vererek sanal veya gerçek ortamlarda bunları taşımalarını söyledi. 

Katılımcıların bir kapıdan geçtikleri zaman, sadece odanın içinde yürüyenlere kıyasla ne yapacaklarını unutmaya daha yatkın olduğu tespit edildi. 

Araştırmacılar bu duruma, beynin anıları bölerek depolama biçimininin yol açtığını öne sürüyor. Esasen beyin, anıları süregelen olaylar şeklinde değil, parçalar halinde kaydediyor.

Bilim insanları bir sınırı geçmenin, beynin o alanın olay modelini güncellemesine ve daha önceki olaylarla ilişkili nesnelerin unutulmasına yol açtığını söylüyor. Kısacası; mutfaktan bir şey alma düşüncesi salondaki olayla ilişkilendiriliyor ama mutfağa varınca aradaki bağlantı kopuyor.

Makalenin yazarlarından Gabriel Radvansky, o zaman yaptığı açıklamada "Bir kapıdan girmek veya çıkmak, zihindeki etkinlik bölümlerini ayırıp dosyalayan bir 'olay sınırı' görevi görüyor" demişti: 

Farklı bir odada verilen bir kararı ya da faaliyeti hatırlamak zor bir şey çünkü bunlar bölümlere ayrılıyor.

Bazı çalışmalardaysa, gerçek bir kapıdan geçmeden sadece bunu yaptığını hayal etmenin bile unutkanlığa yol açabildiği gözlemlenmişti. 

Ancak son yıllarda yapılan çalışmalarda kapı eşiği etkisinin, diğer etkenlere de bağlı olduğuna dair bulgular ediniliyor.

2021 tarihli bir araştırmadaki katılımcılar, sanal gerçeklik gözlükleriyle gerçek olmayan odalarda gezindi. Katılımcılardan masalarda yer alan eşyaları ezberleyip başka bir masaya geçmesi istendi. Bazı masalar, sanal otomatik kapılarla girilen başka odalarda yer alıyordu. 

Araştırmacılar bu deneyde, kapıların hafıza üzerinde bir etki yaratmadığını gözlemledi. Ancak daha sonra aynı görev, bir yandan sayı sayarak tekrar edildi. Bu deneyde sayı sayarak hafızalarını zorlayan katılımcılar nesneleri daha çok unuttu.

Bilim insanları, sanal ortamdaki odaların esasen birbirinin aynısı olmasından dolayı, buradaki etkinin kapı eşiğinden geçmekten ziyade, bağlamın değişmesine bağlıyor.

Psikolog Tom Stafford da kapı eşiği etkisinin, hem fiziksel hem de zihinsel ortamın değişmesinden kaynaklandığını söylüyor.

Örneğin evden çıkarken anahtarları almak için yatak odasına gittiğinizi düşünün. Stafford, anahtarları alma düşüncesinin, "evden çıkmak", "işe gitmek" ve "işten kovulmamak" gibi daha büyük planların parçası olduğunu söylüyor.

Bu adımların her birinin dikkat gerektirdiğini belirten Stafford, bunu bir jonglörün tabakları çevirmesine benzetiyor. Bir tabaktan veya odadan diğerine geçerken, daha büyük planın parçası olan diğer işlerin hatırlanmasıyla yatak odasına girince anahtar unutulabiliyor. 

Stafford "Kapı eşiği etkisi, hem fiziksel hem de zihinsel ortamı değiştirdiğimiz, farklı bir odaya geçtiğimiz ve farklı şeyler düşündüğümüz için ortaya çıkıyor" diyerek ekliyor: 

Muhtemelen döndürmeye çalıştığımız birçok tabaktan sadece biri olan, aceleyle düşünülmüş hedef, bağlam değiştiğinde unutuluyor. 

Independent Türkçe, IFLScience, BBC, Quarterly Journal of Experimental Psychology, BMC Psychology