Euphoria yıldızından James Bond söylentilerine cevap

Daniel Craig'in rolden ayrılmasının ardından yeni 007 hâlâ bulunamadı

Avustralyalı aktör, şöhrete alışmakta zorlandığını ve oyunculuğu bırakmayı düşündüğünü söylemişti (HBO)
Avustralyalı aktör, şöhrete alışmakta zorlandığını ve oyunculuğu bırakmayı düşündüğünü söylemişti (HBO)
TT

Euphoria yıldızından James Bond söylentilerine cevap

Avustralyalı aktör, şöhrete alışmakta zorlandığını ve oyunculuğu bırakmayı düşündüğünü söylemişti (HBO)
Avustralyalı aktör, şöhrete alışmakta zorlandığını ve oyunculuğu bırakmayı düşündüğünü söylemişti (HBO)

HBO'nun sevilen dizisi Euphoria'nın yıldızı Jacob Elordi, 26. Bond filminde rol alabileceği yönündeki söylentilere yanıt verdi. 

Ian Fleming'in romanlarındaki süper casus James Bond, bugüne kadar çeşitli oyuncular tarafından canlandırıldı. 

Craig 15 yıl boyunca canlandırdı

2006 yapımı Casino Royale'de rolü üstlenen Daniel Craig, 2021 yapımı Ölmek İçin Zaman Yok'a dek (No Time to Die) 15 yıl boyunca 007'ye hayat verdi.

Craig'in emekli olmasının ardından henüz adı belli olmayan Bond filminde meşhur ajanı canlandıracak aktör daha belirlenmedi ancak Elordi'nin rol için düşünülen yıldızlardan biri olabileceğine dair söylentiler dolaşıyor.

Extra'ya röportaj veren Elordi'ye, merakla beklenen 26. Bond filminin oyuncu kadrosuna katılımı hakkındaki söylentiler soruldu.

Genç yıldız, durumdan haberdar olduğuna dair bir işaret vermese de soruya nezaketle yanıtladı:

Bu çok güzel... İnsanların beni filmlerinde oynatmak istemeleri hoşuma gidiyor. Bu beni gerçekten mutlu ediyor.

Yeni Bond filminin yapımcıları, şu ana kadar 007 rolü için kimi düşündükleri hakkında fazla bilgi vermedi.

Henüz 26 yaşında

Eleştirmenlere göre, yapımcıların daha genç ve dolayısıyla rolü daha uzun süre elinde tutabilecek bir Bond istemeleri halinde Elordi'nin adının geçiyor olması son derece mümkün. 

Euphoria'nın yıldızı sadece 26 yaşında. Daniel Craig ise 2006'da Casino Royale'in prömiyeri sırasında 38 yaşındaydı.

Genç aktörün önündeki engel

Bununla birlikte, Elordi'nin rol için düşünülmesinin önünde büyük bir engel olabilir. 

Her ne kadar yeni psikolojik gerilim Saltburn'de İngiliz aksanını kullanabildiğini kanıtlamış olsa da Elordi, Avustralyalı bir aktör. Bond yapımcılarıysa ikonik karaktere hayat verecek bir Britanyalı arıyor olabilir. 

Öte yandan 1969 yapımı Majestelerinin Gizli Servisinde'de (On Her Majesty's Secret Service) Bond'u canlandıran George Lazenby de Avustralyalı. Yani rolü daha önce de Britanyalı olmayan bir aktör üstlenmişti. 

Independent Türkçe



Ölüme yakın deneyimlerde zaman neden yavaşlıyor?

Ölüme yakın deneyim yaşayan bazı kişiler, sanki zaman ortadan kalkmış gibi hissettiğini söylüyor (Unsplash)
Ölüme yakın deneyim yaşayan bazı kişiler, sanki zaman ortadan kalkmış gibi hissettiğini söylüyor (Unsplash)
TT

Ölüme yakın deneyimlerde zaman neden yavaşlıyor?

Ölüme yakın deneyim yaşayan bazı kişiler, sanki zaman ortadan kalkmış gibi hissettiğini söylüyor (Unsplash)
Ölüme yakın deneyim yaşayan bazı kişiler, sanki zaman ortadan kalkmış gibi hissettiğini söylüyor (Unsplash)

Ölümle burun buruna gelen kişiler, yaşadıkları deneyim sırasında zamanın durmuş veya yavaşlamış gibi geldiğini sıkça bildiriyor. 

Başından böyle bir olay geçmeyen kişilerin aklına film sahneleri gelecektir. Örneğin bir trafik kazasında hayatını kaybetmekten kıl payı kurtulan bir karakter etrafına bakarken, sahne daha yavaş akıyor. 

Ölüme yakın deneyimler üzerine çalışan psikiyatr Bruce Greyson'ın 1980-1990'larda yaptığı çalışmalarda, bu türden deneyimler yaşayan kişilerin yaklaşık yüzde 70'i "zamanın durduğunu veya anlamını yitirdiğini" bildirmişti. 

Peki bu travmatik olaylar neden böyle bir etki yaratıyor ve zamanın nasıl algılandığı hakkında neler söylüyor? 

İnsanlar zamanı nasıl algılıyor?

Liverpool John Moores Üniversitesi'nde zaman psikolojisi üzerine çalışan Dr. Ruth Ogden, yıllar önce geçirdiği bir trafik kazasından sonra bu alana ilgi duymaya başlamış. 

Psikoloji hocası, Conversation için kaleme aldığı yazıda, başka bir araçla çarpıştıktan sonra adeta zaman durmuş gibi hissettiğini anlatıyor.  

15 yıl boyunca ölüme yakın deneyimlerde neden zamanın yavaşladığı ve zamanın nasıl algılandığı üzerine araştırmalar yürüten Dr. Ruth Ogden ulaştığı sonuçları şöyle açıklıyor:

Biz saniyeleri ve dakikaları mükemmel bir doğrulukla kaydeden saatler gibi değiliz. Bundan ziyade beynimiz, zamanı çevremizdeki dünyaya duyarlı bir şekilde algılamaya ayarlanmış gibi görünüyor.

Dr. Ogden, beynin duygusal ve fizyolojik uyarılmayı düzenleyen bazı bölgelerinin, aynı zamanda zamanın işlenmesinde de rol oynadığını ekliyor. 

Bu nedenle duygular yoğunlaştığı sırada beynin zaman algısı da etkileniyor. Örneğin keyifli vakit geçirirken zaman uçup gidiyor ve sıkıcı ortamlarda geçmek bilmiyor. 

Ölüme yaklaşınca zaman neden yavaşlıyor?

Ölüme yakın deneyimlerde zamanın neden yavaşladığı kesin olarak bilinmiyor. Bilim insanları bunun altında savaş ya da kaç tepkisinin yattığını düşünüyor. Evrimsel süreçte hayatta kalma içgüdüsü olarak gelişen bu tepki, tehdit anında ortaya çıkıyor.

Tehlike karşısında beyin daha hızlı çalıştığı için ölüme yakın deneyim yaşayan kişiler çevrelerinin daha yavaş hareket ettiğini görüyor. 

Psikoloji ve Ruh Sağlığı Sınır Alanları Enstitüsü'nden araştırmacı Marc Wittmann bu durumu şöyle açıklıyor:

Organizma çevresel uyaranları normalden daha hızlı işleyerek kişinin daha kolay tepki vermesini sağlıyor. Daha hızlı algılamak, düşünmek ve hareket etmek hayatta kalmak için avantaj demek.

Yaşlandıkça zaman daha mı hızlı akıyor?

Herkes ölüme yakın bir deneyim yaşamayabilir fakat birçok kişi yaşı ilerledikçe zamanın akıp gittiğinden yakınıyor. 

Geçmişe bakınca çocukken vakit daha yavaş akıyormuş gibi gelirken, yetişkinlikle beraber sanki göz açıp kapayıncaya kadar yıllar geçiyor.

Bilim insanları bu durumun birkaç nedeni olduğunu söylüyor. Örneğin çocukken bir yıl, yaşanan sürenin daha büyük bir kısmına tekabül ediyor. Nörolog Santosh Kesari "10 yaşındaki bir çocuk için bir yıl, hayatının yüzde 10'u. 60 yaşındaki biri için ise hayatının yüzde ikisinden daha azı" diyor. 

Ayrıca çocukken sürekli yeni şeylerle karşılaşmak, hafızada daha kalıcı etkiler bırakıyor. Kesari şu ifadeleri kullanıyor:

Zamanı unutulmaz olaylarla ölçüyoruz ve yaşlandıkça hatırlanmaya değecek daha az yeni şey yaşanıyor. Bu da çocukluğun daha uzun sürmüş gibi görünmesine yol açıyor.

Bilim insanın burada bahsettiği, zamanın o an içinde nasıl algılandığından ziyade, nasıl hatırlandığı. 

Yine de bazı çalışmalarda çocukken zamanın akışının daha yavaş algılandığı bulunmuştu. Nörobilimci Patricia Costello, çocukların gelişim aşamasında olduğunu belirterek "Sinirsel iletimleri yetişkinlere kıyasla fiziksel olarak daha yavaş. Bu da zamanın geçişini algılama biçimlerini etkiliyor" diyor:

Yetişkinliğe ulaşınca zaman devrelerimiz kablolamayı tamamlıyor ve zamanın geçişini doğru bir şekilde nasıl kodlayacağımızı deneyimlerimizle öğreniyoruz.

Yaşlanınca zamanın daha hızlı akıyormuş gibi gelmesi, büyük ölçüde yeni deneyimlerin azlığıyla ilişkilendiriliyor. Costello bu histen kurtulmak isteyenlere hayatlarına yenilik katmasını öneriyor.

Bilim insanı "Her şeyin çok hızlı geçip gittiği, kendi hayatımızı kaçırdığımız hissini nasıl durdurabiliriz? İş dönüp dolaşıp yeni şeyler öğrenmeye geliyor" diyerek ekliyor: 

Yeni bir beceri öğreniyor musunuz? Farklı bir şeyler pişiriyor musunuz? Mümkün olduğunca hayatınıza yenilik katmak, anıların öne çıkmasını sağlayacak ve bir bakıma zamanı uzatacaktır.

Independent Türkçe, Conversation, Psychology Today, NBC News