Tim Burton'dan çok sevilen animasyonla ilgili açıklama

"İnsanların ilgileniyor olması güzel ama ben ilgilenmiyorum"

Halloween kentinin Balkabağı Kralı olmaktan bıkan Jack Skellington'ın hikayesini anlatan film 91 milyon dolar hasılat yapmıştı (Walt Disney)
Halloween kentinin Balkabağı Kralı olmaktan bıkan Jack Skellington'ın hikayesini anlatan film 91 milyon dolar hasılat yapmıştı (Walt Disney)
TT

Tim Burton'dan çok sevilen animasyonla ilgili açıklama

Halloween kentinin Balkabağı Kralı olmaktan bıkan Jack Skellington'ın hikayesini anlatan film 91 milyon dolar hasılat yapmıştı (Walt Disney)
Halloween kentinin Balkabağı Kralı olmaktan bıkan Jack Skellington'ın hikayesini anlatan film 91 milyon dolar hasılat yapmıştı (Walt Disney)

Tim Burton, devam filmleri ve prequel'ler (orijinal yapımdaki olayların öncesini anlatan dizi ya da film) de dahil olmak üzere Noel Gecesi Kabusu'nun (The Nightmare Before Christmas) hikayesine dayanan başka yapımların çekilmesini istemediğini söyledi. 

Burton, sinema dergisi Empire'a verdiği son röportajda, 1993 yapımı stop-motion animasyon filmin kendisi için "çok önemli" olduğunu ve bu yüzden onu "oluruna bırakmak istediğini" söyledi.

"Başına böyle bir şey gelmesini istemiyorum"

65 yaşındaki sinemacı şöyle dedi:

Devam filmleri yaptım, başka şeyler yaptım, yeni oyuncu ve senaryolarla filmler çektim, bunların hepsini yaptım değil mi? Bunun başına böyle bir şey gelmesini istemiyorum.

Amerikalı yönetmen sözlerini şöyle sürdürdü:

İnsanların ilgileniyor olması güzel ama ben ilgilenmiyorum. Kendimi küçük bir arazisi olan ve onu almak isteyen büyük enerji santraline satmayan yaşlı adam gibi hissediyorum.

"Tüfeğim nerede?"

Burton, röportaja arazisini satmak istemeyen yaşlı adam taklidi yaparak devam etti. "Arazimden defol!" diye ekledi huysuz bir sesle: 

Seni sinir bozucu küçük... Bu araziyi alamayacaksın! Üzerine ne inşa etmek istediğin umurumda değil. Benim arazime giriyorsun... Tüfeğim nerede?

Noel Gecesi Kabusu'nun yönetmenliğini Henry Selick üstlenmiş, filmin karakterlerini ve hikayesiniyse Burton yaratmıştı. 65 yaşındaki Burton ayrıca filmin yapımcıları arasında yer almıştı.

Noel Gecesi Kabusu'nun yönetmeni Selick, geçen ay People'a konuşmuş ve filmi Burton'ın yönettiğine inanılmasından geçmişte biraz rahatsız olduğunu itiraf etmişti. 

1993'te gösterime giren animasyon, afişlerde ve diğer tanıtımlarda "Tim Burton'ın Noel Gecesi Kabusu" diye lanse edilmişti.

Bu durum, gerçekte Henry Selick imzasını taşıyan filmi Burton'ın yönettiğine inanılmasına yol açmıştı.

Bu konuyu geride bıraktığını anlatan 70 yaşındaki Henry Selick, artık karışıklıktan hiç rahatsız olmadığını ve sektördeki herkesin filmi kendisinin yönettiğini bildiğini söylemişti.

Independent Türkçe



Ölüme yakın deneyimlerde zaman neden yavaşlıyor?

Ölüme yakın deneyim yaşayan bazı kişiler, sanki zaman ortadan kalkmış gibi hissettiğini söylüyor (Unsplash)
Ölüme yakın deneyim yaşayan bazı kişiler, sanki zaman ortadan kalkmış gibi hissettiğini söylüyor (Unsplash)
TT

Ölüme yakın deneyimlerde zaman neden yavaşlıyor?

Ölüme yakın deneyim yaşayan bazı kişiler, sanki zaman ortadan kalkmış gibi hissettiğini söylüyor (Unsplash)
Ölüme yakın deneyim yaşayan bazı kişiler, sanki zaman ortadan kalkmış gibi hissettiğini söylüyor (Unsplash)

Ölümle burun buruna gelen kişiler, yaşadıkları deneyim sırasında zamanın durmuş veya yavaşlamış gibi geldiğini sıkça bildiriyor. 

Başından böyle bir olay geçmeyen kişilerin aklına film sahneleri gelecektir. Örneğin bir trafik kazasında hayatını kaybetmekten kıl payı kurtulan bir karakter etrafına bakarken, sahne daha yavaş akıyor. 

Ölüme yakın deneyimler üzerine çalışan psikiyatr Bruce Greyson'ın 1980-1990'larda yaptığı çalışmalarda, bu türden deneyimler yaşayan kişilerin yaklaşık yüzde 70'i "zamanın durduğunu veya anlamını yitirdiğini" bildirmişti. 

Peki bu travmatik olaylar neden böyle bir etki yaratıyor ve zamanın nasıl algılandığı hakkında neler söylüyor? 

İnsanlar zamanı nasıl algılıyor?

Liverpool John Moores Üniversitesi'nde zaman psikolojisi üzerine çalışan Dr. Ruth Ogden, yıllar önce geçirdiği bir trafik kazasından sonra bu alana ilgi duymaya başlamış. 

Psikoloji hocası, Conversation için kaleme aldığı yazıda, başka bir araçla çarpıştıktan sonra adeta zaman durmuş gibi hissettiğini anlatıyor.  

15 yıl boyunca ölüme yakın deneyimlerde neden zamanın yavaşladığı ve zamanın nasıl algılandığı üzerine araştırmalar yürüten Dr. Ruth Ogden ulaştığı sonuçları şöyle açıklıyor:

Biz saniyeleri ve dakikaları mükemmel bir doğrulukla kaydeden saatler gibi değiliz. Bundan ziyade beynimiz, zamanı çevremizdeki dünyaya duyarlı bir şekilde algılamaya ayarlanmış gibi görünüyor.

Dr. Ogden, beynin duygusal ve fizyolojik uyarılmayı düzenleyen bazı bölgelerinin, aynı zamanda zamanın işlenmesinde de rol oynadığını ekliyor. 

Bu nedenle duygular yoğunlaştığı sırada beynin zaman algısı da etkileniyor. Örneğin keyifli vakit geçirirken zaman uçup gidiyor ve sıkıcı ortamlarda geçmek bilmiyor. 

Ölüme yaklaşınca zaman neden yavaşlıyor?

Ölüme yakın deneyimlerde zamanın neden yavaşladığı kesin olarak bilinmiyor. Bilim insanları bunun altında savaş ya da kaç tepkisinin yattığını düşünüyor. Evrimsel süreçte hayatta kalma içgüdüsü olarak gelişen bu tepki, tehdit anında ortaya çıkıyor.

Tehlike karşısında beyin daha hızlı çalıştığı için ölüme yakın deneyim yaşayan kişiler çevrelerinin daha yavaş hareket ettiğini görüyor. 

Psikoloji ve Ruh Sağlığı Sınır Alanları Enstitüsü'nden araştırmacı Marc Wittmann bu durumu şöyle açıklıyor:

Organizma çevresel uyaranları normalden daha hızlı işleyerek kişinin daha kolay tepki vermesini sağlıyor. Daha hızlı algılamak, düşünmek ve hareket etmek hayatta kalmak için avantaj demek.

Yaşlandıkça zaman daha mı hızlı akıyor?

Herkes ölüme yakın bir deneyim yaşamayabilir fakat birçok kişi yaşı ilerledikçe zamanın akıp gittiğinden yakınıyor. 

Geçmişe bakınca çocukken vakit daha yavaş akıyormuş gibi gelirken, yetişkinlikle beraber sanki göz açıp kapayıncaya kadar yıllar geçiyor.

Bilim insanları bu durumun birkaç nedeni olduğunu söylüyor. Örneğin çocukken bir yıl, yaşanan sürenin daha büyük bir kısmına tekabül ediyor. Nörolog Santosh Kesari "10 yaşındaki bir çocuk için bir yıl, hayatının yüzde 10'u. 60 yaşındaki biri için ise hayatının yüzde ikisinden daha azı" diyor. 

Ayrıca çocukken sürekli yeni şeylerle karşılaşmak, hafızada daha kalıcı etkiler bırakıyor. Kesari şu ifadeleri kullanıyor:

Zamanı unutulmaz olaylarla ölçüyoruz ve yaşlandıkça hatırlanmaya değecek daha az yeni şey yaşanıyor. Bu da çocukluğun daha uzun sürmüş gibi görünmesine yol açıyor.

Bilim insanın burada bahsettiği, zamanın o an içinde nasıl algılandığından ziyade, nasıl hatırlandığı. 

Yine de bazı çalışmalarda çocukken zamanın akışının daha yavaş algılandığı bulunmuştu. Nörobilimci Patricia Costello, çocukların gelişim aşamasında olduğunu belirterek "Sinirsel iletimleri yetişkinlere kıyasla fiziksel olarak daha yavaş. Bu da zamanın geçişini algılama biçimlerini etkiliyor" diyor:

Yetişkinliğe ulaşınca zaman devrelerimiz kablolamayı tamamlıyor ve zamanın geçişini doğru bir şekilde nasıl kodlayacağımızı deneyimlerimizle öğreniyoruz.

Yaşlanınca zamanın daha hızlı akıyormuş gibi gelmesi, büyük ölçüde yeni deneyimlerin azlığıyla ilişkilendiriliyor. Costello bu histen kurtulmak isteyenlere hayatlarına yenilik katmasını öneriyor.

Bilim insanı "Her şeyin çok hızlı geçip gittiği, kendi hayatımızı kaçırdığımız hissini nasıl durdurabiliriz? İş dönüp dolaşıp yeni şeyler öğrenmeye geliyor" diyerek ekliyor: 

Yeni bir beceri öğreniyor musunuz? Farklı bir şeyler pişiriyor musunuz? Mümkün olduğunca hayatınıza yenilik katmak, anıların öne çıkmasını sağlayacak ve bir bakıma zamanı uzatacaktır.

Independent Türkçe, Conversation, Psychology Today, NBC News