70 yaşındaki dünya rekortmeninin yediği hamburger sayısı 34 bini geçti

52 yıldır bu zararlı alışkanlığı sürdüren emekli gardiyan "Pek çok kişi şimdiye kadar ölmüş olacağımı düşünüyordu" diyor

Dengesiz fast food tüketimi obezite, kalp rahatsızlığı ve tansiyon gibi pek çok soruna yol açıyor zira fazla tuz, şeker ve yağ içeriyorlar (Guinness World Records)
Dengesiz fast food tüketimi obezite, kalp rahatsızlığı ve tansiyon gibi pek çok soruna yol açıyor zira fazla tuz, şeker ve yağ içeriyorlar (Guinness World Records)
TT

70 yaşındaki dünya rekortmeninin yediği hamburger sayısı 34 bini geçti

Dengesiz fast food tüketimi obezite, kalp rahatsızlığı ve tansiyon gibi pek çok soruna yol açıyor zira fazla tuz, şeker ve yağ içeriyorlar (Guinness World Records)
Dengesiz fast food tüketimi obezite, kalp rahatsızlığı ve tansiyon gibi pek çok soruna yol açıyor zira fazla tuz, şeker ve yağ içeriyorlar (Guinness World Records)

Fast food tüketiminin zararlarını tıp dünyasında herkes kabul etse de yarım yüzyılı aşkın süredir her gün McDonald’s'tan yiyen Don Gorske, 70 yaşını gördü. 

Ancak Gorske günlük Big Mac tüketimini 9'dan ikiye düşürdü, patates kızartmasını bıraktı ve her gün 10 kilometreye yakın yürüyor. Bu değişimlerle kendisine ait Guinness Dünya Rekoru'nu geliştirmeyi başardı ve en çok Big Mac yeme rekorunda 34 bin sayısını aştı.

Guinness'in perşembe günü yayımladığı röportajda Gorske, "Pek çok kişi şimdiye kadar ölmüş olacağımı düşünüyordu ama Guinness Dünya Rekorları'nda bir rekora en uzun süre sahip olanlar arasında yer aldım ki bu benim için gayet havalı bir şey" dedi.

Gorske, ABD'nin Wisconsin eyaletindeki Fond du Lac'da gardiyan olarak çalıştıktan sonra emekli olmuş.

Bu hevesin başlangıç noktasının ilk Big Mac'ini yediği 17 Mayıs 1972 olduğunu söylüyor:

O anda muhtemelen hayatım boyunca bunları yiyeceğimi düşündüm. Kartonlarını arka koltuğa atıp onları ilk günden itibaren saymaya başladım.

17 Mayıs'la birlikte tüm fişleri ve hamburger kaplarını saklayan Gorske'nin bu tavrı, annesini endişelendirmiş. Oğluna söz verdirerek her gün fast food dışında başka bir öğün daha yemesini sağlasa da bu vaat 1981'e kadar geçerliliğini korumuş:

Bana 'Şimdiye kadar seni öldürmedilerse devam et' dedi.

Gorske evine en yakın McDonald’s'ın duvarında bir portresinin olduğunu ve eşi Mary'e de oranın otoparkında evlenme teklifinde bulunduğunu anlatıyor. 

Bu tuhaf alışkanlığın sonucunda bir ömürde en çok Big Mac yiyen kişi unvanı Guinness tarafından 1999'da Gorske'ye verildi. 2011'de 25 bin, 2023'teyse 34 bin barajını geçti. Buna rağmen iştahının hiç azalmadığını söylüyor:

Bir şeyi sevdiğim zaman ondan vazgeçmem. Beni ilk kez bir Big Mac yerken görenler genelde ilk kez yiyormuş gibi göründüğümü söylüyorlar.

Independent Türkçe, Guardian, Guinness World Records



Tazmanya kaplanını "diriltme" çalışmalarında büyük gelişme: "Bugüne kadarki en eksiksiz genom"

Bilinen son Tasmanya kaplanı, 1936'da Hobart Hayvanat Bahçesi'nde hayatını kaybetti (NFSA)
Bilinen son Tasmanya kaplanı, 1936'da Hobart Hayvanat Bahçesi'nde hayatını kaybetti (NFSA)
TT

Tazmanya kaplanını "diriltme" çalışmalarında büyük gelişme: "Bugüne kadarki en eksiksiz genom"

Bilinen son Tasmanya kaplanı, 1936'da Hobart Hayvanat Bahçesi'nde hayatını kaybetti (NFSA)
Bilinen son Tasmanya kaplanı, 1936'da Hobart Hayvanat Bahçesi'nde hayatını kaybetti (NFSA)

Soyu tükenen Tazmanya kaplanını geri getirmeye çalışan şirket, bugüne kadarki en eksiksiz genomu elde ettiklerini öne sürerek önemli bir adıma imza attıklarını duyurdu. 

İnsanların avlaması sonucu popülasyonu gittikçe azalan Tazmanya kaplanlarının son üyesi, 1936'da Avustralya'daki bir hayvanat bahçesinde ölmüştü. 

Son yıllarda hız kazanan "türdiriltimi" çalışmalarında geri getirilmeye çalışılan türlerden biri de bu etçil hayvan.

Türdiriltimi çalışmaları, soyu tükenmiş türlerin birebir aynısından ziyade onlara benzer canlıları getirmeyi amaçlıyor.

ABD merkezli biyoteknoloji şirketi Colossal Biosciences, Tazmanya kaplanlarını geri getirmek için 2022'de Avustralya'daki Melbourne Üniversitesi'yle işbirliğine başlamıştı.

Australian Broadcasting Corporation'ın haberine göre ekip, soyu tükenmiş bir canlıya ait "bugüne kadarki en eksiksiz" genomu elde etti.

Bugün (17 Ekim) Sidney'de yapılacak bir etkinlik öncesinde gelişmeleri duyuran araştırmacılar, "yüzde 99,9'dan daha doğru" bir Tazmanya kaplanı genomuna ulaştıklarını iddia ediyor.

Bilim insanları derisi yüzülerek etanol içinde 110 yıl boyunca muhafaza edilen bir kafa örneğini kullanarak hayvanın DNA diziliminin büyük bir kısmının yanı sıra RNA'sını da elde ettiklerini öne sürüyor.

RNA parçalarının Tazmanya kaplanı hayattayken farklı dokularda devreye giren genleri tespit etmeye katkı sağlaması bekleniyor. Bilim insanları bu sayede hayvanın neyi tadabildiği, koklayabildiği, görebildiği ve beyninin nasıl çalıştığını anlamayı umuyor.

Çalışmaya liderlik eden Dr. Andrew Pask, zaman içinde bozulmaya epey yatkın olan RNA'nın korunması sayesinde hayvanın "biyolojisini hayal edemedikleri seviyede anlamayı" umuyor.

Öte yandan çalışmada yer almayan bazı uzmanlar bulguların hakem onayından geçmesini beklemeyi tercih ediyor. 

Avustralya Müzesi Araştırma Enstitüsü Baş Bilim İnsanı Prof. Kris Helgen soyu tükenmiş bir türde böyle bir sonuca ulaşılmasını takdir ederken, genomun yapbozun sadece bir parçası olduğunu belirtiyor. 

Prof. Helgen ayrıca Tazmanya kaplanının geri getirilme ihtimali olmadığını düşünüyor. 

Daha önce yünlü mamutları diriltme projesinde Colossal Biosciences'la çalışan biyoteknoloji uzmanı Dr. Parwinder Kaur da hakemli dergilerdeki yayınları beklediğini ifade ediyor.

Fakat Dr. Kaur özellikle yapay üreme alanındaki gelişmeden dolayı heyecan duyduğunu söylüyor. 

Colossal Biosciences son duyurusunda, Tazmanya kaplanlarının yaşayan en yakın akrabası olan keseli türü Sminthopsis crassicaudata'da yumurtlamayı tetiklediklerini öne sürdü. 

Şirket, Tazmanya kaplanlarının genomu tamamlandığında bunu, üretilen yumurtalara enjekte etmeyi planlıyor. Ayrıca bu canlıların, geri getirilmeye çalışılan hayvanlara taşıyıcı annelik yapması planlanıyor. 

Yapay bir rahim cihazı üzerine de çalışan araştırmacılar, hamileliğin başından ortasında kadar embriyoların burada gelişebildiğini iddia ediyor.

Dr. Pask bütün bu gelişmelerin, 2025 başlarından itibaren hakemli dergilerdeki çalışmalarla destekleneceğini söylüyor. 

Diğer yandan türdiriltimi çalışmaları etik kaygılara da sebep oluyor. Geri getirilen hayvanların ve taşıyıcı annelerin yaşayabileceği sağlık sorunları, itirazların merkezinde yer alıyor. Ayrıca yünlü mamut gibi hayvanların yalnızlık çekeceğinden endişe duyanlar da var.

2000'de nesli tükenen Capra pyrenaica pyrenaica, 2003'te geri getirilmiş ancak akciğerlerindeki sorunlar nedeniyle sadece birkaç dakika yaşayabilmişti. 

Independent Türkçe, Australian Broadcasting Corporation, Live Science